• 139
    yani ne desem bilemedim. 4 bölümünü de izledim ama bilmediğim, görmediğim hiç bir şey yoktu belgeselde. biraz daha kamera arkalarında neler oldu, basına yansımayan neler yaşandı bunları görmek isterdim açıkçası. elinde belki de 3-4 sezon çıkarabileceğin bir malzeme var, o kadar yaşanmışlıklar var ama koştur koştur bir belgesel çekilmiş. her dakikası bir anımızı canlandırdı, her sahne bizden bir parçaydı ama duygusal olarak çok içine alamadı beni.

    bir diğer husus da hocayı hep övme üzerine kurulmuş. yaptığı hatalar, söyledikleri, başaramadıkları gibi olumsuz yönlerini de göstermeleri daha doğru olurdu bence. mesela demirören'le imzaladıkları sözleşme, orada yaptığı konuşma, fiorentina'ya gitmeye aylar önce karar vermesi ama son ana kadar kulübü bundan haberdar etmemesi gibi.

    her şeyiyle terim bizim geçmişimizdir, efsanemizdir. bundan sonrası spoiler;
    --- alıntı ---
    başkan olmak için hazırlandığını ifade etmesine hiç şaşırmadım ama kendini böyle bir yarışın içine sokması terimi bitirir. lise farklı bir camia. terim gaza gelip başkanlık için de değil sportif aş için bir role hazırlanmalıydı bence. bizim başkan adayımız nettir: sn erden timur.

    --- alıntı ---
  • 168
    bir kere vasat değil, direkt kötü bir iş olmuş. bu bir belgesel değil, fatih terim'i övmek için yapılmış kötü bir dokümanter sadece. olmasaydı olurdu demiyorum, olmasaydı daha iyi olurdu.

    fatih terim gibi türk futbol tarihinin rakipsiz teknik direktörünü bu kadar yüzeysel, bu kadar sıradan anlatmak kendi içerisinde anti bir başarı sayılabilir tabii o ayrı. materyal eksikliği yapılan işin birinci sıkıntısı. yani perde arkası hiçbir görüntü, hiçbir anı yok neredeyse. fatih terim ilk fener derbisini kaybediyor, öfkeyle soyunma odasına giriyor ve kapı kapanıyor, sonra bu olay da orada kapanıyor. bu mu yani? ertesi gün gelmiş de üçlü oynayacağız demiş de... ıvır zıvır. nasıl bu kadar ucuz, bu kadar basit hale getirilir türk değil, dünya futbolunda devrim sayılabilecek bir oyun anlayışı ya? hücum presi dünyaya öğreten takımlardan biridir o galatasaray ve fatih terim!

    hadi her şeyi geçtim, materyal eksikliği tamam ama belgeselde en özen gösterilen yer hakan şükür'ü galatasaray tarihinden silmek olmuş. yani ben şu belgeseli izleyince şunu gördüm; biz aslında uefa kupasını sanırım almamışız, almış gibi gösterilmişiz bu belgesele göre. madem hakan şükür'ü çıkaracaksın ki büyük yanlış, çıkarmamalısın; ama o zaman bari belgeseli başka türlü kurgula, başa yerden yaklaş kupaya, başka anılar dinlet bize.

    ulaşılabilecek sayısız insan varken 4 5 adamı toplayıp kamera karşısına oturup sırayla konuşturmuşlar, iki üç tane uyduruk grafikle gazete kupürü oluşturmuşlar... çocukça işle adeta. yani aynı bütçe şuradan 4 5 kişiye verilse daha iyisini ortaya koyarlardı neredeyse.

    bir bu belgesellerin şahı olan last dance'e bak, bir buna bak. benim için fatih terim, o dönemin chicago bulls'tan daha az şey değildir bu ülkede bu bir, ikincisi ise o işteki materyal fazlalığından bahsetmiyorum, daha ilk 15 dakikada bir hikaye kurguluyor sana o belgesel. bu izlediğimiz terim'de kurgu adına ne var allah aşkına ya? boşa harcanan 4 saat başka bir şey değil.
  • 189
    hoca'nın propagandasını yapmak için hazırlanmış yapım. hocanın düşmanı çok. medyada bir karalama var kendisine karşı. yok efendim italya'da başarısız olmuş, yok efendim devlet göreviyle milan'ın başına geçmiş. ve hoca'nın 90'lı yıllarda neyi başardığını da bilmiyorlar. iş böyle olunca hoca'da demiş ki hem yaşı yetmeyenlere anlatalım hem de unutanlara hatırlatalım.

    anlaşılan hoca başkan olmak istiyor. "evimi yapan mimara hiç karışmadım." demesi ise başkan olunca hocaya karışmayacağım anlamına geliyor. onu ima ediyor yani. başkanlığa hazırlık yapıyor ve temelini bu belgeselle atmak istemiş anladığım kadarıyla.
  • 191
    90 hadi bilemedin 92 ve sonrası doğumlular için "eh işte" denecek bir belgesel olabilir. lakin öncesinde doğanların bilmediği hiçbir şey yok. doğal olarak insan the last dance gibi yapımlarla karşılaştırıyor. keşke bizim de böyle kurgucularımız, böyle yönetmenlerimiz ve tabii ki böyle arşiv yeteneğimiz olsaydı. yine de türkiye'de belgeseli yapılabilecek belki de tek futbol figürünün galatasaraylı olmasından sonsuz gurur duyuyorum.
  • 121
    yapımcısı goya entertainment diye bir şirket. şu güzelim belgeseli yerel bir firma yerine keşke orjinal netflix yapım şirketleri yapsaydı. yapım öncesi, yapım aşaması ve sonrası, içerik, kurgu çok amatörce. sanki biri sabah kalkmış hadi bugün netflix'e bir şeyler yapalım deyip sağdan soldan youtube'dan içerik alarak belgesel oluşturmuş gibi. fatih hoca'nın doğum günü için mert çetin tayfasının hazırladığı videoda herhalde daha çok konuk vardı.

    her şey bir yana herkesin fatih hoca'ya çok büyük bir borcu oldu. şu reklamın bütçesi yok. milyarder de olsanız "netflix hadi bana belgesel yap" diyemezsiniz. o yüzden aldırdığı oyuncuları kulübe zarar diye yazan kitlenin takkeyi önüne koyup düşünmesi lazım. kendilerine maliyet muhasebesi açısından tavsiye edeceğim üniversite yıllarından hatırladığım kamil büyükmirza'nın kitabıdır.
  • 122
    ortalama üstü bir belgesel olmuş. uzun ve birçok detaylarla dolu bir hayattan bahsediyoruz ve eminim ki belgeselde anlatılanların, gösterilenlerin en az %70'ine hakim bir kitleyle dolu bu sözlük. o niye yok, bu niye eksik, şu kısım niye az anlatılmış gibi eleştirilerin bir kısmı haklı olabilir ama biyografik belgesel mantığında tüm detayları vermeniz mümkün değil. bir yere oturmayacak detayları vermenin izlenirliğe bir katkısı olmayacaktır. burada önemli olan inişleri çıkışları öyle bir kurguyla vermek ki, akış içindeki değişimlerin verdiği farklı hislerin etkisine kapılıp kendini adeta bir maceranın içinde olarak görmek... yoksa adamın uzun hayatını tekrar yaşamaktan farkı olmaz. bu kurguyu yapmaya çalışmışlar ama çok çok beğendiğimi söyleyemem. bence bu belgeselle alakalı asıl sıkıntı çekildiği dönemle alakalı olmuş. hocanın geçen sene kulüpte olduğu dönemde çekilmeye başlanmıştı. yani devam eden başka bir hikaye vardı orada ve belki de ona göre kurgulanmıştı her şey. hocanın (belki de beklenmedik) ayrılığı sonrası belgeselin yayın tarihi de ertelenmişti hatırlarsınız. muhtemelen nereye bağlanacağı, nelerin atlanacağı, nelerin ekleneceği kısımları çok değişti. o yüzden hikayenin son dönemlerinde kopukluklar var. belki de hoca ayrıldıktan sonra daha berrak bir kafayla, daha sakin bir dönemde çekilse daha farklı bir belgesel ortaya çıkabilirdi.
  • 105
    çok hoş bir belgesel olmuş. keşke futboldan anlamayanlarında anlayacağı şekilde bir akış yaratsalardı. zamanlar arası kayma yüzünden kendileri çok anlamayabilirler. hocayı anlatmaya 4 bölüm zaten yeterli olmazdı nitekim olmadı da. keşke 10 bölüm olsaydı da sıkılmadan izleseydim. son cümlelerinde futbolcu, dede, antrenör, imparator fatih terim diye kendi kendine sayıklarken aslında son cümlesinin "başkan" fatih terim olduğunu izleyenlerin çoğunun tahmin ettiğini düşünüyorum. fırsat bulursa başkanlığı kesinlikle düşünecek olduğunu ben sezdim. yolu açık olsun, allah sevdikleriyle bir ömür boyu mutlu bir yaşam eylesin.
  • 31
    gelecekten bildiriyorum:

    15 eylül 2022 günü nasilanlatalimbugolusimdisize evinde; önünde galatasaray arması, arkasında 5 forma numarası ve fatih terim yazan parçalısıyla, adeta bir galatasaray maçı izliyormuşçasına, sehpanın üzerine rakısını sadece bir dilim kavunla koydu, kafasından ne olursa olsun çok sigara içmeyeceğim diye geçirip bu belgeseli açtı. içinde öyle bir özlem var ki, belgesel bir solukta biterken farkında olmadan kafası hafif kıyak olmuş, gözüne ise son 2 saat içerisinde yarım paket bitirdiği sigaranın dumanı kaçmıştı. ya da öyle bir şey…
  • 123
    ilk 2 bölümünü izledim. kalan 2 bölümde bahsediliyorsa girdiyi sileceğim ama şimdilik beni en çok şaşırtan şey euro96’ ya katılımın gram gündem olmaması. türkiye euro96 elemelerine 5. torbadan girdi ve avrupa şampiyonası oynamaya hak kazandı. yani şu anda andorra’nın falan avrupa şampiyonası oynayana hak kazanması gibi bir şey bu. hoca’nın uefa zaferi sonrası en büyük başarılarından biridir bu.
  • 182
    eleştirilecek çok tarafı var, zaten hepsine değinilmiş o yüzden tekrar etmeye gerek yok ama bende bıraktığı his, sanki yönetmenliğini de fatih hocanın yaptığı bir belgesel gibi. ya hoca çok fazla müdahalede veya talepte bulunmuş ya da kraldan çok kralcı yapımcılar aman hocanın gönlünü hoş tutalım demiş gibi bir hissiyat bırakıyor. bir nevi hocanın manifestosu gibi aslında baştan sona. nitekim sonda verdiği mesajda da aslında anlıyoruz ki hoca gelecek yılki genel seçimlerden sonra başkanlık konusunda bir karar verecek. açıkçası bu anlamda camiada bir karşılık bulabilir mi ondan pek emin değilim belki b planı olarak federasyon başkanlığını da düşünüyor olabilir.

    herkesin belirttiği gibi hocanın kariyerini düşününce çok daha tatmin edici ve kaliteli bir şey ortaya konabilirdi, fırsat kaçmış yazık olmuş. herkesin merak ettiği farklı bir sürü olay var ama pek etliğe sütlüğe dokunulmamış.

    şahsen ünal aysal dönemindeki ayrılığa ilişkin detayları duymak isterdim çünkü bence taraftarla arasına soğukluk giren ve taraftarın bir kesiminin uzaklaştığı belki de tek olaydı kendi kariyerinde. ama ona da dokunmamayı tercih etmişler, ya kendi açısından haklılık payının az olduğunu ya da konunun çok önemli olmadığını düşünmüş olabilirler bilemiyorum.

    sonuç olarak izlerken bir tebessüm yaratmakla birlikte ağızda buruk bir tat bırakan yavan bir yapım olmuş.
  • 192
    türkiye'nin tartışmasız en büyük futbol figürünün belgeselinin ismi.

    pek fırsat bulamadığım için sadece ilk bölümünü izleyebildim. ben de ilk bölümden çok fazla eksiğin olduğunu düşünmüştüm ki burda yazılanlardan okuduğum kadarıyla diğer bölümlerde de çok fazla eksik olduğunu anlamış bulunuyorum. hakan şükür, arif erdem neden yok diye eleştirilmesini doğru bulmuyorum ki malesef bu konuyu biz kulüp olarak ta en başta yanlış yaptık. ülkemizin bu toksik ortamına biz iyi niyetle yaklaştık ama onlar "fotolardan neden kesiyorsunuz" diye sürekli bel altı vurdular.

    konu fazla sapmadan hocanın* belgeselinin ilk bölümünde babası ve ailesi ile ilgili kısım gerçekten çok etkileyiciydi. onun dışında futbolculuk yılları yok denecek kadar az ve ilk hocalık deneyimlerinde ne milli takım ne de yanında yetiştiği sepp piontek hiç yok. belki ilerleyen bölümlerde değinmişlerdir diye düşünerek izlemeye devam edeceğim.

    not: belgesel bir netflix yapımı olduğu için gözlerim ilk başta siyahi bir suat kaya aramadı desem yalan olur.*
  • 183
    netflix’in localization (yerelleştirme) stratejisinin bir ürünüdür.

    netflix uk’de izlenmesi gerekenlere girdiği için mutluyum. galatasaray’ın marka değerine katkısı oluyor. fatih hoca’ya yakışır bir güzelleme olmuş. onun dışında oldukça vasat bir prodüksiyon. konuyu ilginç kılacak karşıt karakterler olmayınca bu işlerin tadı pek olmuyor. her kahramanın bir anti kahraman olma süreci var vs. daha yazarım da gerek yok. sıkılıp yarıda bıraktım. tür olarak belgesel diyemem. bir övgü (tribute) denebilir.

    lafın özü, çok da şey etmemek lazım.
    tüketin gitsin. iki hafta sonra unutacaksınız zaten.
  • 106
    4. bölümünü az önce bitirdiğim hocamızı anlatan belgesel.

    öncelikle spoiler verebilirim.
    genel hatlarıyla fena olmayan bir belgesel olmuş. eksik gördüğüm bir iki şeyi söylemek istiyorum. belgeselde anlatılan şeyler zaten üç aşağı beş yukarı hepimizin bildiği olaylar. daha çok 'yaaa öyle miydi, vay anasını' diyebileceğimiz bir şey göremedik. fatih terim'in çok iyi hoca olduğunu anlatmak için belgesel çekmeye gerek yok ki sorsanız herkes söyler zaten. iyi ki de çekilmiş ona lafımız yok fakat içerik biraz daha derin olabilirdi. ünal aysal ile ilgili bir açıklama beklerdim açıkçası hocadan. ben hocanın 2013 yılındaki ayrılışıyla ilgili bir pişmanlık cümlesi ya da onu anlattığı bir bölüm de duymak isterdim. çünkü rakipler için şifreyi belgeselin başında selim soydan verdi. ne dedi; biz 2000 yılında ne yapacağımızı düşündük ve doğru olanın galatasaray ve fatih terim bağının kopması gerektiğine karar verdik yoksa durdurulması çok zor bir güç olacak minvalinde açıklama yaptı. 2013 senesi hepimizin tüm galatasaray taraftarının içinde uktedir. hoca ayrılmasaydı bir şampiyonluk serisi daha yakalayabilecek bir kadro ve ortam vardı. hocanın o senede milli takıma gitmesi ya da şöyle diyelim galatasaraydan ayrılması ile bir pişmanlığı var mı? bunu hep merak ederim. böyle tarihi bir fırsat varken orda golü yapmalıydın be hocam. bunun için sana kırgın olan binlerce taraftar var. sana sevgimiz bâki onda beis yok fakat kırgınlıklar da sevdaya dahil...

    belgeselin akıcılığı, çekim kalitesi olayların işleniş şeklini başarılı buldum. her oyuncu hoca ile ilgili hemen hemen aynı minvalde şeyler söyledi. kaybetmekten hoşlanmaz, pes etmez, çok çalışkandır vs. mesela komik bir anı futbol dışı başka bir şeyler de anlatılabilirdi.

    her şeye rağmen izlediğimizde tüyleri diken diken eden, galatasaraylı olduğumuza şükrettiren ve iyi ki bizim hocamız olmuş diye insanda bu hisleri bırakan bir belgeseldi. belgeseli izlerken aklımda devamlı dönen besteye ne demeli;

    (bkz: bir günde kral olmadık)
  • 92
    derbi günü boyu nevizade'de oturduğu masadan kalkmak bilmeyen, 28 tane story sonrası sarhoş şekilde stada gidip içerde de 12 story çekip paylaştıktan sonra yarı baygın oturan elit taraftar görgüsüzlüğüyle; üstelik iş yerinde olmama rağmen yayına verilmesinden sonraki 7 saat içerisinde izleyip bitirdiğim belgesel.

    pek çok galatasaraylı bugün benzer şartlarda bu belgeseli bir hevesle açıp bitirmiştir ancak pek çoğu da muhtemelen önümüzdeki birkaç gün içinde bir solukta izleyecektir. o sebepten detay detay yazıp kritik yapmak için çok erken olduğunu söylemek lazım.

    ancak türkiye gibi arşivciliğin, belgeselciliğin, belgeciliğin yerlerde süründüğü bir ülke standartlarında değerli bir iş olarak tanımlamak haksızlık olmayacaktır. spor özelinde ele alırsak, türk sporunun tarihini yazmış figürler hakkında ya gerçeklikten kopmuş fanatiklerin zırvaları ya da propaganda yayınları haricinde en ufak bir "geleceğe not" bırakılmamış bir ülkede fatih terim hakkında birinci ağızdan anlatım yapılan 4 saatlik bir belgeselin ortaya çıkabilmiş olması gerçekten çok değerli.

    gerisini bir süre sonra konuşmak sanırım daha doğru olacak...
App Store'dan indirin Google Play'den alın