• 113
    hocayı yeni görüntüleriyle görmek elbette güzel. ancak çok baştan savma iş olmuş. aceleye ne gerek vardı, anlamadım. 2023 seçimlerinden sonra olası bir iktidar değişikliği sonrası daha uzun ve daha farklı karakterlerin olduğu, şimdikinden daha detaylı ve gerçek bir dökümantasyon örneği olabilirdi. belki finansal kaygılar, çekim için belirli bir süre sonrası yayına hazırlık zorunluluğu vs bilemediğim şeyler olabilir, ancak bu elimizdeki çıktıyı değiştirmiyor. daha uzun zamana yayıp, gerekirse ilerleyen bir dönemde çekimlerine başlanabilirdi.

    the last dance’i izleyip de bunu beğenmek pek mümkün değil. gerçi last dance olmasa da aşağı yukarı aynı şeyleri söylerdim. bilmediğimiz, görmediğimiz bir şey yok, senelerdir dönen görüntüler ve olayların yeniden editlenmesinden ibaret olmuş. herkes hakan şükür ve arif erdem’e takılmış, eksik insanlar onlarla sınırlı değil. ben isterdim ki sadece hakan şükür, arif erdem değil; bülent korkmaz, hakan ünsal, abdurrahim albayrak, ünal aysal, adnan polat, emre belözoğlu, hatta yıldırım demirören ve aziz yıldırım da iki kelam etsin. bu bir belgesel ise, karşı taraftakilerin de görüşleri alınmalı. o cenahta bulunanların da fikirleri dökülmeli ki her şey ayan beyan ortaya çıksın. kalkıp ahmet ercanlar gibi ne idüğü belirsiz tipler gelsin demiyorum, ama en göz önünde olduğu dönemdeki tüm figürler az çok eteğindeki taşları döksünler. bunlar hocadan bir şey götürmez, kimse merak etmesin. hal böyle olunca 4 bölüm değil, 6-7 bölüm de olurdu.

    bu arada son bölümün son 5 dakikasını izleyen ve az çok hocayı bilen anlamıştır ki, hoca galatasaray’a bu sefer yönetici olarak gelmek üzere hazırlık yapıyor. çok bariz bu.

    çok büyük beklentilerle başladım ancak dağ fare doğurdu. netflix muhteşem bir malzemeyi kötü kullanmış maalesef.
  • 114
    saat 12.00'de başladığım ve soluksuz bir şekilde 16:00 gibi bitirdiğim belgesel.

    genel anlamda beğendiğimi söyleyebilirim. ilk kez duyduğum bazı şeylerden tutun, fatih hocanın vurucu cümlelerine kadar birçok şey beni tatmin etti ama gösterilen görüntüleri falan benim diyen her galatasaray'lı en az 10 kere izlemiştir. bunun dışında gözüme çarpan bazı şeyleri de maddeler halinde açıklarsam;

    1- 1996 yılından başlamak yerine, direkt çocukluğundan başlanabilirdi. o süreçte çektikleri sıkıntıları anlatmaları falan birçok izleyiciyi kendine çekebilirdi. geriye dönüşlerde anlatıldı ama çok kısa sürdü. ayrıca bu geriye dönüşler baya alakasızdı. yani adamın 4 yıl üst üste şampiyon olmasını, uefa kupasını kaldırmasını anlatıyorlar, fiorentina anıları falan filan derken hooppp ilk teknik direktörlük kariyerine dönüş yapıyorlar. ne alaka abi?

    2- o kadar ünlü futbolcuyla çalışmış ve yine o kadar kariyerli teknik direktör arkadaşı olan bir insanın belgeselinde bu isimler neden yer almaz hiç anlamıyorum. mesela birkaç ay önce bodrum'da hocayı ziyarete giden drogba'da belgeselde yer alabilirdi. açıkçası son ana kadar bekledim. aynı şekilde sneijder de anılarını anlatabilirdi. bunun dışında hocayı çok seven gattuso'dan tutun, mourinho'ya kadar herkese 1-2 dakika ayrılabilirdi. yani hocanın doğum günü kutlamasında bile nice büyük teknik adamlar yer alırken, böylesine büyük bir projede kimsenin tanımadığı isimlerin konuşması büyük bir eksi oldu.

    https://www.youtube.com/watch?v=0cv7_GWXs-M

    3- belki bana kalpsizsin diyeceksiniz ama bu belgeselde merve terim'in hamilelik süreci, 2012 yılında hoca önderliğinde şampiyonlar liginde estiğimiz zamanlardan ve 2017'den başlayarak 2 yıl üst üste yaşadığımız şampiyonluktan daha fazla yer kapladı. evet, hoca torunu yaman'ı çok seviyor olabilir, ya da tüm bunların dışında gerçekten çok zor bir süreç yaşamışlar ama işte ne bileyim bana çok ilginç ve saçma geldi.

    4- fatih hocanın çocuk esirgeme kurumuna yaptığı bağışı ingilizce altyazı da, o dönem ki dolar kuru üzerinden 1.2 milyon dolar yazmaları gerekiyordu. yabancı izleyiciler 7 milyon türk lirasını şimdi çevirseler 380 bin dolar falan yapıyor. buna dikkat etmeleri gerekiyordu. yani hocadan başka kimsenin yapamayacağı bir şeyin hakkını da vermeleri gerekiyordu.
  • 81
    fatih terim'i, galatasaray'ın ve türk milli takımının yakın tarihini yeniden hatırladığımız bir biyografi tadında belgesel olmuş. yükseldiğim anlar da oldu, duygulandığım anlar da.

    --- spoiler ---
    belgeselde terim'in ünal aysal yönetimindeki mağduriyeti işlenmiş ancak aynı şekilde kendisinin yıldırım demirören federasyonundaki yol arkadaşlığı sahnesi verilmemiş. bu galatasaray taraftarları için o gün büyük bir yıkımdı. bana kalırsa da fatih terim açısından hatalı bir olaydı.

    bir de arif erdem, hakan şükür gibi eski futbolcuların belgeselde adı, görüntüsü bile isteye zorlama bir şekilde geçmiyorken pişmanlık yasasından faydalanıp hüküm giymeyen uğur boral'ın milli takım görüntüsü mevcut. hatta sohbetlere katıldığı belgelenen tuncay şanlı belgesele konuk, emre belözoğu ise bir çok sahnede görüntsüyle bulunuyor. fetö güçlüyken yanında olup, batarken gemiden atlayanlar ak, gemide kalanlar kara olmuş. sporda, futbolda değil her alanda maalesef durum bu. neyse belgeselin başlığını bunlarla meşgul etmeyelim.

    --- spoiler ---

    fakat..

    --- spoiler ---
    fatih terim ölüyü diriltir.

    "nuno gomes"

    --- spoiler ---

    ölmemizi beklemeden bir sonraki hikayesini merakla bekliyorum.
  • 172
    fatih terim gibi bir figürün, galatasaray ve türk futbolunun efsanesinin çok daha iyi belgeseli olmalıydı.

    son döneminin büyük kısmında eleştirdim kendisini. ama biz galatasaraylıyız, o da çok büyük bir galatasaraylı.

    işin kötülüğünü netflix'e ihale edelim ama kendimizi de suçlayalım. kulüp olarak, kulüp imkanlarıyla çok daha iyi işler yapabilmeliydik.
  • 173
    sadece hocayı övmek için yapılan ve hiç hatalarından bahsedilmeyen netflix belgeseli. daha doğrusu belgesel değil kronolojik kariyer anlatımı.

    the last dance belgeselinde bile michael jordanın kumar sorunundan, hırsı nedeniyle takım içi yaşanan problemlerden, babasının ölümü ile yaşadığı ruhsal çöküntüden bahsedilmişti. ve bunların hepsine cevap verdi goat.

    keşke hocaya da sorulsaydı. o da cevaplama hakkını kullansaydı. mesela galatasaray teknik direktörü iken, galatasaray düşmanı demirören ile nasıl anlaşıp bizi bıraktığı süreci sorsalardı. bilseydik keşke. tek konuşulan pislik kebabçı ile yaşadığı olay.
  • 165
    11 yıl terlettiği galatasaray formasıyla şampiyonluk yaşayamadı fatih.. vardı işte o dönemlerde de bir hayali, futbolcuyken alamadığı şampiyonluk kupasını tam 8 kez havaya kaldırdı galatasaray'a teknik direktör olunca.. yetmedi ülkeye ilk uefa kupasını getirdi galatasaray ile.

    teknik direktörlük yıllarında da var bir hayalim dedi. tıpkı futbolculuk yıllarında alamadığı şampiyonluğu teknik direktörlük yıllarında söke söke alması gibi; teknik direktör olduğu dönemde alamadığı şampiyonlar ligi kupasını neden başkanlık döneminde almasın?

    belgeseli yoğun tempo, sağlık sorunları gibi sebeplerle biraz geç izleyebildim. taraftarımız belgesele güzel eleştiriler getirmiş, beğenilen noktalara yeterince değinmiş, ben bu kısmı es geçiyorum.

    benim gözümden özeti "adanalı fatih, futbolcu fatih, galatasaray'lı fatih, teknik direktör fatih, baba fatih, dede fatih ve yakın bir gelecekte şampiyonlar ligi kupasını kaldıran başkan fatih" olan belgeseldir. hikaye bitmedi, çünkü dedi ya "var bir hayalim"...
  • 146
    çoğu kişinin de söylediği gibi tamamen bildiklerimiz üzerine hazırlanmış bir belgesel. yıllardır terim belgeseli deyip duruyorlardı, açıkçası daha iyi bir belgesel bekliyordum. burada öyle insanlar var ki onlara aynı işi verseniz eminim ki daha iyi bilgiler sunabilirdi, daha iyi bir belgesel hazırlayabilirdi bize. kullanılan görseller bile gerçek değil, videolar bahsedilen zamanlara uymuyor, daha pek çok şey. perde arkası dediğimiz kısma hiç değinilmemiş neredeyse. pek çok konu yüzeysel geçiştirilmiş, havada kalmış. ama yine de hocamızla yaklaşık 4 saatlik bir zaman geçirmek güzeldi.
  • 163
    henüz bitirdiğim belgesel. hocam dümdüz dursa izleyecek biri olarak, beğenmemekten ziyade hayal kırıklığına uğradım.

    4 sene üst üste şampiyonluk sürecinde 2. şampiyonluğa kadar detaylı ilerlerken bir anda her şeyi yüzeysel geçmeye başladılar. özellikle uefa kupası serüveni, euro 2008 ve 12/13 sezonu şampiyonlar ligi yok nerdeyse. direkt real madrid maçına sardılar schalke maçlarından bile bahsedilmedi. sonra da apar topar bitti belgesel.

    ne diyelim... gönül isterdi 30 bölümlük uzun ve detaylı şekilde izleyelim hocanın hayatını. ama ne netflix ne de hoca çok uzatmak istemedi sanırım. yine de hiç görmediğimiz birkaç anına tanıklık etmek güzeldi. allah uzun ömürler versin canım hocam.
  • 96
    --- spoiler ---

    genel olarak geçmiş belgesellerimizi izleyen galatasaray taraftarı için çok da bilinmeyen nokta olmadığını söyleyebilirim. çoğunluğu bildiğimiz, aşina olduğumuz hususlar.

    hocanın 90'lı yılların başındaki mili takım macerası ilgi çekici geldi, keşke bu noktalara daha çok ağırlık verilseydi. mesela avrupa şampiyonası'nda 0 çekişimiz işlenmiş; ancak onun öncesindeki macaristan, isviçre, isveç maçları da hatırlanmaya değer. genel olarak arşiv kayıtları yetersiz duruyor. ama mesela deplasmandaki macaristan maçı sonrası hocanın röportajına youtube'da denk gelmiştim. o hırsı, isteği, yaşının da verdiği enerjiyle çok başka bir seviyedeydi. o tür görüntülere erişim ve yayınlanması güzel olabilirdi.

    türkiye'yi dolaşarak keşfettiği isimlerden mesela tanışma öykülerini, milli takıma veya amatörden profesyonel sporculuğa geçiş öykülerini ve hocanın bu süreçteki katkılarını dinlemek güzel olabilirdi.

    milan'da kulübede önce sırıtıp sonra somurtan isimlerden birisi pirlo sanırım; ancak diğerini merak ettim. italya günlerine dair güzel paylaşımlar yapılmış.

    bunun dışında futbol dünyasındaki diğer antrenörler veya oyuncuların gözünden de röportajlar ile zenginleştirilebilirdi. mesela alex ferguson, arsene wenger, marcelo lippi, alberto zaccheroni gibi nice isimle karşı karşıya gelmişliği var hocanın. italya'da uygulamak istediği oyun anlayışına yer verilmiş; ancak galatasaray'da bunu çok daha uzun süreli ve istikrarlı başardığı için bu anlamda bizde geçirdiği sürede de gerek oyunclarımızın bu yaşanılan dönüşümü işlemesi, gerek uluslararası arenada karşılaştığımız rakiplerin gözünden de bu konunun değerlendirilmesini dinlemek güzel olabilirdi. özellikle bu oyun anlayışına dair emre ve suat'ın da söyleyecek birkaç sözünün olması gerekiyordu.

    mesela merak ettiğim hususlardan biri de süren'in hocayla beraber 2000-2001 kadro planlamasını yapmıştık demesi. ola ki kalsaydı sonraki yıl için nasıl bir planlaması olacaktı, hedefleri neler olacaktı gibi soruların cevabını hocanın ağzından duymak isterdim.

    bu arada kadıköy'deki şampiyonluk maçı sonrasında aykut kocaman ile fatih terim'in sarıldığı anda onları koruyan polisin askerlik arkadaşım olduğunu anca bugün fark ettim.

    --- spoiler---
  • 97
    an itibariyle bitirdiğim belgeseldir. içinde galatasaray'ın ve hocanın olduğu bir iş zaten ne olursa olsun su gibi akıp gider bizim için. bu da öyle oldu. ülkemizde pek gördüğümüz bir iş değil, bunun için bile teşekkür edilir. öte yandan değerlendireceksek... ''eksik ve aceleye gelmiş'' bir iş gibi hissettirdi açıkçası.

    bir kere şunu söylemek lazım: fatih terim'in hayatını anlatan bir iş değil 4 bölüm, 4 sezonluk bir iş bile olsa yetmeyebilir. hocanın hayatı ayrı bir sezon, karakteri apayrı bir sezon, galatasaray'daki her dönemi ayrı sezonlarla anca anlatılır. yani ''hadi hocanın bütün hayatını anlatalım.'' deyip bunu 4 sezona sıkıştırmak zaten imkansız bir iş. şahsen 4 bölümlük bir şey izleyeceksem ben hocanın sadece futbolculuk dönemini, sadece 96-2000 dönemini, 2011-2013 arası dönemini ya da 2017-2022 arası dönemini izlemek isterdim. daha konsantre, daha dolu dolu ve sindirerek gittiğimiz bir iş olurdu. yabancıların daha çok tercih ettiği bir iş bu zaten. belli bir olay veya dönem üzerine yoğunlaşmak.

    buradan itibaren spoiler gibi olabilir, ona göre okuyun. mesela belgeselin 2. bölümü tamamen 17 mayıs 2000 uefa kupası belgeselinden alınmış. orijinal neredeyse hiçbir şey yok. hatta hocanın rövanştan önce tek başına leeds stadına gitmesine millet şaşırmış. ben de buna şaşırdım.

    yine arşiv namına yeni bir şeyler pek görmüyoruz içerikte. tabii bu yapımcılardan ziyade ülkenin arşivciliğiyle alakalı bir durum. hocanın ustalık eseri olan 2011-2013 arası dönemi sanırım 5 dakika falan sürüyor. yine nasıl yaşandığını, neler yaşandığını hepimizin bildiği 2017-2022 arası dönem de 5 dakika sürüyor. açıkçası hocanın çok spesifik, bilinmeyen yönlerini görmüyoruz. çok fazla konuşmadığı konularda ağzını açtığını görmüyoruz. şahsen hocayı daha çok dinlemek de isterdim.

    fatih terim, türk futboludur. bu subjektif bir yorum değil tamamen objektif bir gerçektir. belgesel kısaca 4 bölüme türk futbolunu sığdırmaya çalışmış ve tabii ki eksiği çok olan bir iş olmuş. ''izleyin geçin işte ne güzel yapmışlar.'' diyenler olabilir ama ben 1.5 yıldır deli gibi beklenen bir işten daha iyisini beklerdim. benim anladığım ''hocanın bilinmeyen yönlerini gösterelim, acayip bir dökü drama yapalım, arşivleri açalım.'' işinden ziyade ''sevenleri için 4 saat daha fatih terim'' tadında bir iş olmuş. yine de hiç yoktan iyidir tabii ki. ellerine sağlık emeği geçenlerin. umarım daha iyileri de yapılır ülkemizde.
App Store'dan indirin Google Play'den alın