114
saat 12.00'de başladığım ve soluksuz bir şekilde 16:00 gibi bitirdiğim belgesel.
genel anlamda beğendiğimi söyleyebilirim. ilk kez duyduğum bazı şeylerden tutun, fatih hocanın vurucu cümlelerine kadar birçok şey beni tatmin etti ama gösterilen görüntüleri falan benim diyen her galatasaray'lı en az 10 kere izlemiştir. bunun dışında gözüme çarpan bazı şeyleri de maddeler halinde açıklarsam;
1- 1996 yılından başlamak yerine, direkt çocukluğundan başlanabilirdi. o süreçte çektikleri sıkıntıları anlatmaları falan birçok izleyiciyi kendine çekebilirdi. geriye dönüşlerde anlatıldı ama çok kısa sürdü. ayrıca bu geriye dönüşler baya alakasızdı. yani adamın 4 yıl üst üste şampiyon olmasını, uefa kupasını kaldırmasını anlatıyorlar, fiorentina anıları falan filan derken hooppp ilk teknik direktörlük kariyerine dönüş yapıyorlar. ne alaka abi?
2- o kadar ünlü futbolcuyla çalışmış ve yine o kadar kariyerli teknik direktör arkadaşı olan bir insanın belgeselinde bu isimler neden yer almaz hiç anlamıyorum. mesela birkaç ay önce bodrum'da hocayı ziyarete giden drogba'da belgeselde yer alabilirdi. açıkçası son ana kadar bekledim. aynı şekilde sneijder de anılarını anlatabilirdi. bunun dışında hocayı çok seven gattuso'dan tutun, mourinho'ya kadar herkese 1-2 dakika ayrılabilirdi. yani hocanın doğum günü kutlamasında bile nice büyük teknik adamlar yer alırken, böylesine büyük bir projede kimsenin tanımadığı isimlerin konuşması büyük bir eksi oldu.
https://www.youtube.com/watch?v=0cv7_GWXs-M
3- belki bana kalpsizsin diyeceksiniz ama bu belgeselde merve terim'in hamilelik süreci, 2012 yılında hoca önderliğinde şampiyonlar liginde estiğimiz zamanlardan ve 2017'den başlayarak 2 yıl üst üste yaşadığımız şampiyonluktan daha fazla yer kapladı. evet, hoca torunu yaman'ı çok seviyor olabilir, ya da tüm bunların dışında gerçekten çok zor bir süreç yaşamışlar ama işte ne bileyim bana çok ilginç ve saçma geldi.
4- fatih hocanın çocuk esirgeme kurumuna yaptığı bağışı ingilizce altyazı da, o dönem ki dolar kuru üzerinden 1.2 milyon dolar yazmaları gerekiyordu. yabancı izleyiciler 7 milyon türk lirasını şimdi çevirseler 380 bin dolar falan yapıyor. buna dikkat etmeleri gerekiyordu. yani hocadan başka kimsenin yapamayacağı bir şeyin hakkını da vermeleri gerekiyordu.
genel anlamda beğendiğimi söyleyebilirim. ilk kez duyduğum bazı şeylerden tutun, fatih hocanın vurucu cümlelerine kadar birçok şey beni tatmin etti ama gösterilen görüntüleri falan benim diyen her galatasaray'lı en az 10 kere izlemiştir. bunun dışında gözüme çarpan bazı şeyleri de maddeler halinde açıklarsam;
1- 1996 yılından başlamak yerine, direkt çocukluğundan başlanabilirdi. o süreçte çektikleri sıkıntıları anlatmaları falan birçok izleyiciyi kendine çekebilirdi. geriye dönüşlerde anlatıldı ama çok kısa sürdü. ayrıca bu geriye dönüşler baya alakasızdı. yani adamın 4 yıl üst üste şampiyon olmasını, uefa kupasını kaldırmasını anlatıyorlar, fiorentina anıları falan filan derken hooppp ilk teknik direktörlük kariyerine dönüş yapıyorlar. ne alaka abi?
2- o kadar ünlü futbolcuyla çalışmış ve yine o kadar kariyerli teknik direktör arkadaşı olan bir insanın belgeselinde bu isimler neden yer almaz hiç anlamıyorum. mesela birkaç ay önce bodrum'da hocayı ziyarete giden drogba'da belgeselde yer alabilirdi. açıkçası son ana kadar bekledim. aynı şekilde sneijder de anılarını anlatabilirdi. bunun dışında hocayı çok seven gattuso'dan tutun, mourinho'ya kadar herkese 1-2 dakika ayrılabilirdi. yani hocanın doğum günü kutlamasında bile nice büyük teknik adamlar yer alırken, böylesine büyük bir projede kimsenin tanımadığı isimlerin konuşması büyük bir eksi oldu.
https://www.youtube.com/watch?v=0cv7_GWXs-M
3- belki bana kalpsizsin diyeceksiniz ama bu belgeselde merve terim'in hamilelik süreci, 2012 yılında hoca önderliğinde şampiyonlar liginde estiğimiz zamanlardan ve 2017'den başlayarak 2 yıl üst üste yaşadığımız şampiyonluktan daha fazla yer kapladı. evet, hoca torunu yaman'ı çok seviyor olabilir, ya da tüm bunların dışında gerçekten çok zor bir süreç yaşamışlar ama işte ne bileyim bana çok ilginç ve saçma geldi.
4- fatih hocanın çocuk esirgeme kurumuna yaptığı bağışı ingilizce altyazı da, o dönem ki dolar kuru üzerinden 1.2 milyon dolar yazmaları gerekiyordu. yabancı izleyiciler 7 milyon türk lirasını şimdi çevirseler 380 bin dolar falan yapıyor. buna dikkat etmeleri gerekiyordu. yani hocadan başka kimsenin yapamayacağı bir şeyin hakkını da vermeleri gerekiyordu.