imparatorumuz fatih terim'in hayatının bir kısmını anlatan netflix yapımı.
bu yazım, ofsayt rekoru kırabilir, mevzileri sıkı tuttum.
* belgesel tamamiyle fiyasko. hocanın kendisinden bağımsız söylüyorum, oraya geleceğim ayrı mevzu ama. yakın türk futbol tarihinin açık ara en merak edilen öğesinin hayatını bu kadar sığ işleyemezdiniz. tüm ekibe yürekten tebrikler.
gstv'deki, galatasaray efsanelerini anıyor diye bir program yapılsa, 5-6 kişiyle konuşulup, arkadan fotoğraflar bir müzik ile eskilerin movie maker'ı ile yapılsa, neredeyse benzer bir muhabbet çıkar. yahu önünüzde 50 yıllık futbol tarihi var. bu kadar sığ mı yapılır allah aşkına.
gelelim spoilersız yorumlarıma (ilk iki bölüm için yazıyorum, ancak ileri bölümlerde de ne olacağı belli sanırım)
fatih hocam, kendisi mi izleyip onay verdi, yoksa ekip mi böyle istedi bilinmez, tüm başarılar (başarısızlık lügatta yok sanırım, zira izlediğim iki bölümde de başarısızlğa dair iki maç gördüm. o kadar) fatih terim, ona koşulsuz itaat eden müfit hoca, fahri bey ve koskoca!!!!! 4 senelik uefa tarihini konuşan hagi, popescu, taffarel, okan ve ümit. takımın 9 ve 6 numarası malum, onları bir kenara bırakın. tugay, bülent korkmaz, ergün, suat, hakan ünsal, emre b gibi sistemin 11'inin yapı taşı olan elemanları zerre miskal göremedik. takım oyunundan, liderlikten bahseden bir hocanın, 14 kişilik bir oynayan ekipten sadece 5'ine söz verdirmesi (belgeselin vermesi) en basitinden hem hocanın emeğine haksızlık, hem de oyuncuların emeğine haksızlıktır. ben 88 doğumluyum, uefa kupasını da, öncesini ve sonrasını da hatırlayabiliyorum, fatih hoca sayesinde gs'lı oldum diyemem, benim için primer olan hagi sevgisiydi, ancak hocanın efsaneleştirdiği bu takımı, takım olduğu için sevdim, sanıyorum genelde de öyle düşünüyordur insanlar.
olayların akışı ve belgesel dizisinin 4 bölüm olduğu düşünüldüğünde, hocanın en son döneminde aldırdığı kiralık ve satılık 30'a yakın oyuncu ve net başarısızlığın, tıpkı lucescunun ayağının kaydırılıp özhan canaydın döneminde tekrar gelen ve yine aşikar biçimde başarısız olan hocanın "kendince" neden başarısız olduğunu anlatacağını düşünmüyorum. umarım yanılırım, eleştri kültürü bizde malum.
iyi yanları yok mu, var tabii, metin oktay'ı bir kez daha andım. iyisiyle kötüsüyle, yakın tarihin açık ara en başarılı hocasını bizim takımımıza kazandırdığı için. hocanın ailesine düşkün olduğu da güzel işlenmiş. magazin kısmına girilmeden güzel bir sunum yapılmış.
özetle, 2 bölüm itibariyle maalesef hayal kırıklığına uğradım. bazı konular çok yayvan giderken, bazı konuları da maalesef çok hızlı geçmişler. hocanın floryayı baştan dizayn ettiğini biliyoruz, ama orada bir emekçinin vs. hoca ile ilgili komik ama akılda kalır bir anısını da anlatmasını isterdim açıkçası. bizim sözlükte, ekşide vs. yazılan fatih terim yazılarından ekstra bir şey öğrenmedim.
bir diğer beğendiğim nokta da hocanın okan'ı tutması. bu en azından yakın vadede olası bir 5. fatih terim döneminin önüne geçer diye düşünüyorum.
hocaya da son cümle olarak saygı ve sağlık temennilerimi sunuyorum. güzel günleri olsun.