aynayı nereden tutarsanız tıraşı oradan görürsünüz. bu güzel söze rağmen, hangi açıdan bakarsanız bakın, 15.01.2019 tarihine kadar, vasat kere vasat olduğu gerçeği değişmeyen yönetimdir.
nasıl ki evde yamuk kestiğimiz favori için berbere gittiğimizde, berber de yamuk keserse “en azından daha az yamuk oldu” diyerek çıkmıyorsak, kendilerini de en azından daö den iyi veya en azımdan daö gibi kötü niyetli değil diye savunamayız; savunamazsınız. galatasaray başkanlığı şov mekanı değil, iyi niyet yetiyorsa 10000 aktif üyenin 9500’ünün galatasaray’a iyi niyetle yaklaştığı gerçektir; ozan korkut ve ali fatinoğlu da kötü niyetli insanlar değildi; tek kriter bu ise neden herkes cengiz seçilsin istedi?
acı gerçek şu; mustafa cengiz ve yönetiminin defaatle dile getirdiğim üzere galatasaray’ı ileriye taşıyacak bir çapı yok. ekonomik gücü zaten yok.
geçen sene yönetme geldiği günden bugüne, sermaye artışından gelen 300 mtl para, ndiaye satışından 16 m euro para, yazın satılan oyunculardan gelen paralar, geçen sezonun şampiyonluk primleri, rodri parası ile kulüp çeviriyorlar. kusura bakmayın ama oyuncu satıp yerine daha az maliyetli veya daha potansiyelli adam almayacağım, hali hazırda, yani kulübe benden önce gelmiş sponsor parası ile transfer yapacağım, amatör sporları kendi haline terk edeceğim ve halen beni savunan olacak. şahane iş.
şuna da değinmek istiyorum; daö riva ve floryayı peşkeş çekmekle eleştirilmiş, kötü niyetli ilan edilmişti.konu ile ilgili (bkz:
#2042316) entryde de belirttiğim ve halen anlamamış olan insanlr var ise bir kere daha açıklamak istediğim üzere, ülkede bir adam var ve ne isterse, nasıl isterse öyle oluyor. ilgili araziyi istedi, florya arazisini de istedi. burada şartları belirleme imkanımız olduğunu düşünmüyorum. arazi kulübün malvarlığına kendisinden sonra katılmış olmasına rağmen, diriltip başa koysak ali sami bey de mevcut yapıda çok farklı bir sözleşme imzalayamazdı; aksini düşünen nedeni ile bana açıklarsa sevinirim.
ayrıca, o millet bahçesi açılışı senin, bu kaymakamlık benim gezen, her deplasmanda validen su işleri müdürüne kadar resmi merci gezen bir başkan ile, belirlenen takvim dışına çıkarak ankara deplasmanına giden takımı adeta kaçırıp saraya ziyarete giden, her konuşmasında sayın dzumhurbaskanina teşekkür eden asbaşkanın bulunduğu, galatasaray’ın alenen hakkı yenilirken taraftarın ve hocasının kurumlara savaş açtığı ortamda federasyonla aramız bozulmasın gibi açıklama yapıp, aleyhimize deklerasyon imzalayan hemşolarına plaket veren bir yönetiminin daha iyi bir sözleşme imzalayacağını düşünmenin de hayatın olağan akışına aykırı olduğunu da yeri gelmişken belirtmek isterim.
madem bu kadar yazıyoruz, şunu da belirtelim. “menajerlere para yedirmemek = galatasaray’ın parasını ve haklarını korumak” gibi bir anlayış yok. görece doğru olsa bile, galatasaray’ın parası sadece kasada duran para değil. çapın yetmedi ise, denize düşmüş isen, son gün menajer parası falan dinlemeden forvet alacaksın. neden mi?
a) adam akıllı bir forvet olsa 10 puan ile clden çıkıp en az 20.8 m euro para kazanmış olurduk. imkansız değildi. 3 galibiyet 1 beraberlik. maçları hatırlayın; eren yerine forvet koyun. buna üst tur yayın geliri ve stad geliri dahil değil. onunla 22 diyelim.
b) ılımlı yaklaşıyorum, 2 beraberlik 1 mağlubiyet az almış olurduk. bu da tff prim sisteminde yaklaşık 3 m tl, yani 600 bin euro ediyor
yani yönetim, menajere 2 m vermektense 22.5 m euro gelirden olmayı tercih etti. aynı şekilde son yılların en potansiyelli türk topçılarından birini de, 2 sene daha oynatıp ılımlı yaklaşıyorum, 15-20’ye satmak yerine yine menajere para yedirmemek için sezon sonu 7.5’e satıyoruz. çünkü aradaki potansiyel fiyat farkını galatasaray’ın parası olarak değerlendirmiyoruz. menajerlere para yedirmemek önemli olan. allah razı olsun.
elbette, fener ve beşiktaşın piyasada olmadığı bu sezonda, kolayca şampiyon olabilecekken, olası bir başakşehir şampiyonluğu halinde, tff gelir havuzunda geçmiş şampiyonlar havuzuna bir takım daha eklenecek ve her sene aldığımız para otomatik olarak azalacak, ancak bu para da galatasaray’ın parası değil demek ki.
ffp uyarınca sezon içerisinde aldığı = sezon içerisinde sattığı. yani 15 gün içerisinde adam alamazlarsa, rodriden gelen parayı yazın kullanamayacak ve sonra yine ffp diye ağlamak durumunda kalacağız. yine bir son gün “sedef hacısalihoğlu yanlış hesaplamış” vakası olmaması adına, bunu da belirtmek isterim. zira, oyuncunun çıkış maddesini, teklif geldiğinde öğrenen bir yönetimin, mevcut sözleşme dışında genel geçer yönetmelikleri okuduğunu sanmıyorum; ancak buraları okuyup kendilerine bilgi veren insanlar olduğunu biliyorum.
ha ama iyi niyetliler. en azından siz öyle diyorsunuz; o zaman iyi niyetimiz ile başa geleni çekeriz.