süper lig 2017-2018 sezonu ve
süper lig 2018-2019 sezonu olmak üzere, mevcut futbol iklimi ve mali durumlar düşünüldüğünde yakın tarihte yerini almış çok önemli iki şampiyonluk "görmüş" yönetimdir. bu iki şampiyonluk ezeli rakiplerle farkımızı daha da açmış, hatta rakip camiaların psikolojilerini etkilemiştir. bunun kanıtlarını, bize karşı saha dışındaki ve içindeki arşa çıkan kötü eylemlerde de görebiliriz. bununla ilgili iki şey söylemek istiyorum;
1) bu şampiyonlukları kim aldı? tabii ki fatih terim. iyi bir kadromuz vardı ama hiçbir zaman ısıran, yeterli sertlikte, yeterli motivasyonda oyuncu tiplerimiz yoktu. dolayısıyla fatih hoca olmasa bu iki şampiyonluğu alabilir miydik? hayır. takıma gerekli hırsı veren, düzeni disiplini sağlayan, taraftarı tek ses bütünleştiren insan
fatih terim'di. ayrıca "
organize ancak amatör bir kötülük"e karşı en büyük yabancı hoca veya herhangi bir türk hoca olsa bu takımı şampiyon yapamazdı.
2) bu şampiyonluklarla beraber yönetim de elinin rahatlamasıyla mali açıdan doğru işler yaptı. hocanın her zaman hakkını vererek konuştular, galatasaray'a zarar verecek herhangi bir sürtüşme, ego savaşı vs. olmadı. (zaten olmaması gereken bir şey de örnekleri çok yaşandığı için belirtiyorum)
mustafa cengiz türk futbol ortamının çok üstünde kültüre ve dürüstlüğe sahip bir insan. dünyanın bütün imkanları önünde olan yalı çocuklarıyla bile karşılaştırılamayacak bir seviyede kendisi. yapılan bütün saldırılara galatasaray'a yakışır bir seviyede ve çok sağlam cevaplar verdi. ağır hastalık döneminde bile canını dişine takıyor.
ancak genel olarak baktığımızda yönetimin ne federasyon üzerinde, ne de mevcut düzen üzerinde yeterli bir ağırlığı olmadığını kabul etmek lazım. ortalığı yangın yerine çevirmemiz gereken çok şey oldu, hepsinde gereğinden fazla sessiz kalındı. sessizlikten kastım sadece demeç vermek değil, biraz da kapalı kapılar ardında icraat (rakiplerimiz gibi haksız hukuksuz işleri kastetmiyorum, ahlak ve etik sınırlarında bir algı yönetimi, güç gösterisi, en azından gereğinden fazla "efendi" olunmaması, defalarca beyaz sayfaların açılmaması vs.).
bu seneye gelirsek; sistem olarak farklı girmiştik bu sezona. takımın çok iyi mücadele etmesi heyecan ve beklenti yaratmışken dün
* çıkan kadro geçen seneyi tekrar yüzümüze vurarak ciddi bir hayal kırıklığı yarattı (bkz:
#2988101). dünkü
rangers fc takımından
ianis hagi dışında kimi alırsınız bizim takıma? kimseyi almazsınız, o zaman oğulcan, sekidika, ali yavuz, kerem gibi adamlar hiç mi oynayamazdı? bu adamları bir ışık gördüğü için fatih hoca istemedi mi takıma? bildiğimiz fatih hoca atmaz mıydı sahaya bu adamları? ya da linnes, donk, ömer, emre kılınç gibi joker oyuncularla farklı bir taktik yapamaz mıydı? aylardır sahada yürüyen feghouli'ye, instagram fenomeni babel'e mecbur muyduk? babel - feghouli - belhanda üçlüsünün aynı anda sahada olmasına mecbur muyduk?
hocanın kredisini sonsuz gören biri olarak yazıyorum bunları. emekli olana kadar bizimle kalmalı ama bu sistem ve oyuncu takıntısından artık vazgeçmeli.
sonuç olarak yönetimin oyuncu satışındaki büyük başarısızlığı fatih hocanın da yanlış işler yaptığı gerçeğini değiştirmiyor. bu seneyi de kaybedersek en büyük sorumlusu yönetim olacaktır ancak dünkü maçın sorumlusu yönetim değil. eksikler olsa da elimizdeki kadro yapısı rangers'ı yenebilecek güçteydi. bu eşiği atlasaydık belki de avrupa'da iş yapabilecek tek takımdık.
yönetimin bu saatten sonra yapacağı en iyi iş almaktan ziyade 3 tane safi zarar adamı göndermektir. babel - feghouli - belhanda ne olursa olsun bu kulübün hiç bir yerinde olmamalı, kafa karıştırmamalı, beklenti yaratmamalıdır. kimseyi almasak bile, bu adamlar gittikten sonra bu kadro çok daha iyi iş yapacak, nispeten kısıtlı imkanlardan daha iyi işler çıkacak eminim. böyle durumlar için de güzel bir söz var bitirmek istediğim;
"kayıp olanı yakarsan bir sonraki hasat daha iyi çıkar".