galatasaray 'teknik direktörü'.
yukarıda da belirtildiği gibi,
galatasaray teknik direktörü. her şey bir yana, ismail kartal gibi bir çapsıza yenilmek bir teknik direktör için yeterince onur kırıcı bir durum olsa gerek. tekrar söylemek gerekirse,
ismail kartal.
liderlik ve puan avantajıyla gidilen bir kadıköy deplasmanında, ben beraberliğe oynayayım, sıkıştırırsam ne ala hayali football manager gibi oyunlarda tutabilecek olsa da, galatasaray manager gibi gerçeklerde olmaz. bu birincisi. ikincisi de, birçok yazarın da belirtmiş olduğu gibi, korkaklık. rakibin sadece bir oyuncusunu savunabilmek adına, koca bir takımın hem oyun zekası, hem top tekniği en yetersiz oyuncusunu, üstelik mevkisinin dışında oynatmanın adı dünyanın her yerinde kor-kak-lık-tır.
oyuna müdahale ve oyun görüşü bağlamında da, oynadığı her lig maçının 60 ila 65. dakikalarından itibaren kondüsyondan düştüğü gün gibi ortada olan, ilk 11 seçimiyle neredeyse orta sahasını sana vermiş ve her türlü riski almış, üstüne de fizik olarak en iyi durumdaki ve savunmanı hem kademe hem de fizik bakımından zor durumlara düşürmüş, en fit ileri uç elemanını,
emmanuel emenike'yi oyundan almış ezberci bir çapsız teknik direktöre top tutacak (
emre çolak) ya da açık alan kullanacak (
armindo tue ne bangna bruma) bir oyuncu değişikliğiyle yanıt veremeyip, yürüyen bir kaval kemiğini sahada tutan, 65'te yapacağı ve maçı alacağı iki değişiklikten birini (
emre çolak) 89'da yapan ve bir şeyler olacağını bekleyen bir teknik direktörümüz var (ayrıca bu değişikliği
roberto mancini yapmış olsaydı buralar nice olurdu. tey tey). ama evladımız. evet. mevzu evlat ise, ingiltere gibi bir ligde 10 sene top oynamış, buradan edindiği tecrübe ve birikimle
manchester city gibi bir kulüpte altyapının başına geçirilmeye layık görülmüş,
roberto mancini'nin işini yarı yarıya kolaylaştırmış bir
tugay kerimoğlu gerçeği orada duruyordu. ama bir dakika, tugay çok pasif...
burada yapılan, ama prandelli de çok reröydü yorumları bir yana. cesare prandelli artık yok ve gideli yarım sezon oldu ve aşağı yukarı da en doğru zamanda, olmayacağı görülerek ayrıldı. cesare prandelli döneminde yaşanan puan kayıplarını her hoca yaşayabilirdi, sorun oyun ve karakterdi. geçti, gitti. konumuz değil artık.
burada sorun kazanan takım bozulmaz değil. inandığın takım belli, inandığınla oynarsın, kimse sana bir şey diyemez. istersen 5, istersen bir 6 daha olsun. burada hiçkimsenin gocunacağını sanmam. ama sen
galatasaray hocasısının ve korkamazsın. tekrar ediyorum:
galatasaray!
daha yazılır da. çekelim sineye...