resim
Hamza Hamzaoğlu
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:53
Uyruk:Türkiye
  • 4401
    şu ana kadar transferler için harcadığı bonservisler imza paraları, rakiplerinin ortalama tek bir transferine harcadığı meblağa eş neredeyse. çok net bir şekilde yönetim kendisine transfer için kaynak yaratamıyor ancak bu nakit oluşturulamama durumu medyaya yansıtılmak istenmiyor; bunun sebebi de hepimizin bildiği 15 ağustostaki ffp görümes öncesi medyada galatasaray'ın parası yok gibi bir yer edinmek yerine tok ve bilinçli alıcı imajı yaratılmaya çalışılıyor gibi. hamza hamzaoğlu da tüpük türk mantığı ile paramız olmasa da namımız yürüsün yahu diyerek kendi elimizdeki oyuncuları top class seviyesindeymiş gibi lanse ediyor. oysa sneijder ve musera hariç topclass seviyesinde oyuncumuz yok. tekrar top class olabilecek bir adet podolski, eskiden top class olan felipe melo ve top class olma potansiyeline sahip alex telles var takımda. seluk burak gibi avrupada ancak başaltı takımlara oynayabilecek türk futbolcular için ise olduklarından yukarıdaymışlarcasına yorumlar yapıyor; bunun sebeplerinden biri transfer ihtiyacımız çok da yok algısı yaratmak ve bu futbolculardan daha yüksek verim almak. nefret ettiğim bir durum olarak türk futbolcusu ne kadar poh pohlnırsa o kadar yüksek verim veriyor. yıllık maaşları hak ettiklerinden bu kadar yüksek olan isimleri takımdan gönderemeyeceği için de alabileceğinin maksimumunu almak için elinden geleni yapıyor.

    ayrıca galatasaray'ın avrupada ve türkiyede oynayacağı futbol çok farklı olacak, çünkü iki kulvardaki konumumuz çok farklı. türkiyede ligi forse eden takım konumundayken avrupada başaltı yer yer orta sıra takımıyız, kendimizi dev aynasında görmemizin lüzumu yok. barcelona, real madrid karşısında ancak 2010 şampiyonu bursaspor bizim için neyse oyuz. dolayısıyla türkiyede başaltı bir takımda yüksek performans göstermiş futbolcuları transfer etmek istemesi avrupayı düşünmediği anlamına gelmez, aksine türkiyede iş yapmaması daha olasıdır bu futbolcuların (bkz: amrabat) yani türkiyeden yapmak istediği her transfere avrupayı düşünmüyor eleştrisinin yapılması çok yanlış.
  • 4403
    bu işler demek ki teknik direktörü arayarak olmuyormuş.

    1 hafta önce
    hamza hoca: hocam, ozan ı takımda düşünüyorum. düşünceniz nedir?
    ertuğrul hoca : hocam ozan bu sene bizimle. teşekkür ederim.
    hamza hoca: iyi günler hocam.

    1 hafta sonra
    (bkz: ozan tufan fenerde)

    madem geleceğe yatırım yapıyoruz diyorsun sabri ye vereceğiniz paraları daha iyi oyuncular harcayabilirdin.
  • 4405
    bu adam bu kadar kötü bir teknik direktör ise eleştirmek için onlarca argüman geliştirilebilir. öyleyse adamı söylemediği sözleri söylemiş gibi lanse ederek, yani iftira atarak eleştirmeye ne gerek var.
    hamza hoca ; bir futbolcumuzun yerine koyabileceğimiz birisini hazırlayabilmiş isek ve değeri verilirse satarız. muslera için de geçerli bu, diyor. sözlükte muslerayı satarız dedi diye eleştiriliyor.
    hamza hoca ; real madrid maçı ile üst seviye takımlara karşı takımın durumunu göreceğiz diyor, sözlükte eksiklerimizi göreceğiz dedi yazılıyor. ayıptır yahu.
  • 4407
    koskoca galatasaray'ın teknik direktörü öğle vakti yancıları olan basın elemanlarına artistlik yapıp 'ozan tufan inşallah aramıza katılacak' diyor, aynı günün akşamına bahsettiği futbolcuyu en büyük rakibi transfer ettiğini duyuruyor. ve bunun üzerine aynı teknik direktörle yönetimi saat 22.20 itibariyle hala istifa etmemiş bulunuyorlar. sen hala seni pohpohlayan ve gazlayan basın mensuplarınla takılıp dünya futbolunun geldiği duruma karşı kafanı kuma göm hamzacığım, şampiyonlar liginde bizi rezil edince aklın başına gelir. o zaman avusturya kampında o basın mensuplarıyla yaptığın maçı izler 'vay be ne gol atmışım' der durursun. koskoca galatasaray'ı ve futbol takımını yönetenlere bakın, vay arkadaş.
  • 4408
    burak yılmaz'ı gönder bu takımdan efsane ol. sonra takım zaten güzel futbol oynamaya başlar. takımın ilerde organize olamamasının en büyük nedeni bu adamın oyun tarzı anlayışı ve kısıtlı yenekleri. top biraz kaleye yaklaştı mı; pozisyon uygun mu, ben müsait miyim diye bakmadan sürekli asist beklentisi içerisine giriyor. oyunu okuyamıyor tek yaptığı son adamı kovalamak. gönder bu adamı yerine de sağlam bir forvet al . sağlamdan kastım çok uçuk adamlar olmasa da olur. topla ilişkisi iyi olsun yeter. bu takım necati ile bile takır takır top oynuyordu.
  • 4409
    sözluk ergenleri tarafindan artik nereden tutup da elestirilecegini merakla bekledigim 3 kupali, 4 yildizli galatasaray'in hocasi.

    o hic macini seyretmediginiz veya götu bezli gezdiginiz icin cat pat hatirladiginiz lucescu'lu galatasaray da hamza hocanin oynattigindan farkli bir futbol oynamiyordu. zaten o dönemin ergeni abileriniz lucescu'yu da tipki sizin hamza hocaya su an yaptiginizi yaparak tenekeyle gönderip galatasaray'in 10-15 yilina mal oldu.

    bak yaziyim;

    "kötu futbol oynatiyo yeaaa"
    "1-0'a yatiyo yeaaaaa"
    "takim top oynamadan mac kazaniyo yeaa"
    "victoria'dan sol bek mi olur yeaa"
    "terim gelsin hucum oynatsin"
    "vizyonsuz cingen bu lucescu yeaa"
    "otoritesi yok yeaaa oyundan cikan tepki veriyo yeaa"

    diye diye gönderdiler luce'yi.

    belki de galatasaray tarihinin en buyuk hatalarindan birine mal oldu bu gevsek agiz yorumlar.

    ne istiyorsun birader? sampiyon olmadin mi? 3 kupayi da almadin mi? takim mac kazanmiyor mu? hanesine 3 puan yazilmiyor mu? önceden surekli sampiyonlar liginde yari final, final oynuyordun da hamza hoca gelince mi 4 yemeye basladin? ne oldu amina koyim? ne yapti bu adam sana böyle elinde sarabin, ustunde sabahligin. agzinda puron ile elestirir oldun hamza hocayi?

    futbolcular seviyor, sneijder bir baska oynuyor, niasse baba diyor, kendi kariyerini degil takimin ekonomisini dusunuyor.

    adam daha yarim sezon takim calistirdi bi durun lan...
  • 4410
    üç kupalı teknik direktörümüz olduğu için kendisi eleştirilemez, yorum yapılamazmış;
    hamza hoca ne zaman peygamberliğini ilan etti, benim niye haberim olmadı?
    takım iskeletinin yarısını kaybetmiş bursaspor'u, koskoca ikinci yarı kaleyi bulan şutun olmadan, zar zor 1-0 yenip süper kupayı alınca peygamber ilan edildi zaar. bu ülkede kimler, kimler eleştirildi de hamza hoca mı eleştirilemez? skor taraftarlığını bırakında sahada oynanan oyun tatmin edici mi bir onu söyleyin. haa hakarete bende karşıyım ancak eleştirilmesi de son derece doğal. çünkü hem takımın ortaya koyduğu futbol hem de transferlerle ilgili açıklamaları taraftarları ümitsizliğe sevk ediyor.
    ayrıca hatırlatmak lazım 2008-09 sezonunda da kayserisporu yenip süper kupayı almıştık ancak ligi 5. bitirebilmiştik. sonumuz benzemez inşallah...
  • 4411
    ya arkadaş her gün hamza hocanın başlığı altında (44), (98)* gibi entry sayısı görüyorum ve herkesin de mutlaka olumlu, olumsuz bir diyeceği var. yani her şeyden bağımsız olarak söylüyorum bunu; ya bu adam ağzımıza bir parmak bal çalarak tarihe karışacak ve hakkında "rüzgar hep bizden tarafa esti. o üç kupa ondan dolayı" denecek yada galatasaray tarihine adını altın harflerle yazdırıp ortalığın bir tarafına koyacak. lig, avrupa fark etmez benim düşüncem böyle. ortası mümkün gözükmüyor çünkü.

    bekleyelim, görelim...
  • 4412
    öncelikle hanımlar-beyler hamza hocanın hatalı kararlar vermesi ona yapılan her eleştiriyi doğru yapmıyor. ondan dolayı kendisi hakkında en ufak savunma yapanı direk
    fanboy vs diye yaftalamaktan vazgeçin. kimse sizin fikrinize katılmak zorunda değil... artık harbi tadı kaçtı bunun. başka bir şey bulun en azından. çocukluğumda izlediğim c.tesi çizgi filmlerinde bile daha yaratıcı şeyler var la. neyse meseleye dönelim;

    artık galatasaray yönetiminin yaptığı işlerin adını koyamacağım. koysam bile büyük ihtimalle silinecek. o yüzden hatalarını diyelim. yönetimin yaptığı hataların bile hesabı kendisine sorulur olmuş. tabi yönetimi bu kadar savunursan olacağı buydu yani bunda kendisininde suçu vardır. fakat ne yapsın ozan'ın parasını cebinden verecek hali yok ya.

    ve ciddi anlamda akıl dışı argümanlarla ve sağlıklı bir değerlendirilme yapılmadan eleştiriliyor.

    örneğin

    1. olarak geçen yılki sağlam takımlara karşı oynadığı maçlar (büyük değil sağlam) ne bunlar; fenerbahçe, beşiktaş, trabzonspor, bursasporve başakşehir.
    bu maçlarda takımın iyi top oynamadığı söyleniyor. abi şaka mı yapıyorsunuz yoksa bunu söylerken ciddimisiniz ? sahada nasıl bir takım görmek istiyorsunuz doğrusu
    anlamadım. mesela geldikten sonraki ilk eskişehir maçında takımda değişim direk göze çarpıyordu. sonra içerideki akhisarmaçında oyunun büyük bölümünde bariz üstündük.
    sonrasında konya deplasmanındaki 5-0'lık galibiyeti anlatmama gerek yok herhalde. sonrasındaki haftalarda sırayla mersin, gençler, beşiktaş, rize, bursamaçları geldi. ve hepsinde oyunun belli bölümlerinde üstün olan taraf bizdik. takım gayet akıcı ve ne yaptığını bilir bir şekilde futbol oynuyordu.

    hea 90 dk domine edemiyordu tabi. ama galiba siz öyle bir takım izlemek istiyorsunuz ama beyler durun! o işler o kadar kolay değil. bu işi dünyada yapan takım sayısı belli. onlarda her maç yapamıyor zaten dediğinizi geçin. yani zor kazandık, musleratuttu vs. atletico madrid şl'de final oynadığı senede thibaut courtois ne kadar etkili olduysa nando'da o kadar etkili oldu. defans çok iyi değil diye gol mü yiyeceğiz ? açın o atletico maçlarını izleyin demek istediğimi anlarsınız.

    sağlam takımlara karşı oynadığımız maçlara gelince;
    başakşehirhakkında denecek bir şey yok. %100 kendi hatasıyla 1 puan kaybettik. hatta aklıma ilk olarak mustafa sarp'ın forma yırttığı başakşehir maçı geldi (o zamanki belediye) o maç bir domino etkisi yapmıştı takımın üzerinde ve sonra dağılmıştık. tabi tam domino etkisi demeyelim de mesela hitler, stalingrad'da kaybettikten 2 sene sonra mi ? 4 sene sonra mi ? tam hatırlamadığım bir zaman diliminde gitmişti. yani bizimde stalingradımız o maçtı ama hamzaoğlu böyle bir şeyin olmasına izin vermedi. buradan bir artısı da var.

    beşiktaş maçları; ikisinide kazandık. ilk maçın ilk yarısında tamamen üstün olan taraf bizdik. 2. yarı oyun konrolü rakipteydi ama sabaha kadar oynansa gol felan yemezdik o maçlarda. ikinci maç içinde aynı şey geçerli.

    fener maçı; kaybettik. keşke son dakikada futbolcuları kahraman olma hevesinden vazgeçirip 1 puan'a razı olsaydı son 10 dk. puan farkı 7'de kalacak ve iş orada çözülecek gibiydi. son dakika'da sabrinin çıkıp geri dönmemesi sonumuzu hazırlardı. ayrıca kendisi bizim evladımız filan değildir. hamza hoca saçmalamasın. bakın sabri geçen yıl takımdan ayrılsaydı, bugün onu herkes iyi anardı ama bugünleri yaşamış galatasaray taraftarı ? hiç sanmıyorum.

    2- bakın beyler bu adam 2 kupa aldı. peki nasıl aldı ? türkiye kupasından başlayacak olursak; bir tek sivas ile oynadığımız 2 maçta zorlandık ''hani kazanamadık da,en azından sonuç olarak'' denmiş. pardon ilk maçta sivas'a fark atan hangi takımdı ? takımın yedekleri 4-1'i koruyamacak kadar acizse onun suçumudur ? bakın bu sezon kurduğu kadro için bu eleştiriler kabul edilebilirdir. ama bu söylediklerinizin hiç bir mantığa dayanır yanı yok.

    finalde ise ''2 stoper eksik bursa'' denmiş. bizdede nando yoktu. sinan iyi oynadı fakat hatırlatayım bursa geçen yılın pozitif anlamda en iyi futbol oynayan takımıdır. ve yarı final 2. maçında kadıköy'de fener'i 3-0 yendiler. böyle bir takıma karşı kötü oynadık. prandelli'den enkaz devralmamışmış (başakşehir'den bile 4 yemiş, özgüveni yerleyeksan olan takım nasıl enkaz olmuyorsa artık) rakiplerdeki kaos ortamından dem vurulmuş. beyler hatırlatayım;
    bir sezonda 3 ayrı yönetim ve tafferel'de dahil 3 ayrı teknik adamla çalıştık. akıllı adam her durumu lehine çevirir. ve hoca bunu yapmıştır. saygı duyulası

    3- bu abilik- yeniçerilik meselesi ben fazla konuşmayım kutay ersöz sokrates'e durumu çok iyi anlatmış. aha yazı burada; http://www.socratesdergi.com/.../22/cildirtan-denge/
  • 4413
    denge de denge diyerek taraftarın psikolojisini tamamen bozmuş kişi. neymiş efenim, takımın geleceğini düşünüyomuş, bugün transfer yaparmış ama peki yarın ne olurmuş kimse soruyor muymuş? ulan sana ne? sen misin koca galatasaray'ı bataktan çıkaracak? sanki 200m euro verip ronaldo'yu alacak? hepi topu iyi oyuncular için 10-15m para harcayacaksın. zaten şampiyonlar ligine gidiyosun, hiçbir şey yapmasan, 6 maçta 30 gol yiyip 0 puan da çeksen 25m euro alacak kulüp. eğer bu paraları harcayamıyorsak zaten kapatsınlar dükkanı. 1905 yılında kurulmuş, 110 yıl olmuş, senden önce de vardı senden sonra da olacak. sen zaten bu kafayla gittiğin sürece takım hepten rezil olacak ve bugün o harcamadığın paralar yarın gelecek başarısızlıkla daha da eksiye götürecek kulübü. ama nerde sende o vizyon? köfteci ramiz kılıklı herif.
  • 4414
    futbolun adaleti pistir. eğer hatalarınızdan ders çıkarmaz, eksikliklerinizi gidermezseniz futbolun o acı yüzüyle karşılaşırsınız.
    ben daha önce geçen yıl bilhassa büyük maçlarda ortaya konan futboldan memnun olmadığımı ifade etmiştim. bu durumu da kadro kalitesine bağlamıştım. bir daha altını çize, çize yazacağım.

    sadece iki maç örnek vereceğim. ilki içeride ki bjk maçı. o maça lider çıkmıştık ve kazandığımız zaman yüzde 90 şampiyon olacaktık. rakip ise şampiyonluk iddiası kalmamış, moralmen çökmüş, son dakika da en önemli oyuncusu g.töreyi de kaybetmiş olarak çıktı. maça ateşli 50 bin seyircimiz önünde başladık ve golü de erken bulduk. ancak attığımız golden sonra tam 60 dakika bjk oyunun tek hakimiydi. sanki biz deplasmanda oynuyormuş gibi kendi yarı sahamızdan çıkamadık. bjk o baskılı anlarda çok önemli pozisyonlarda buldu. bir topları direkten döndü, 2. yarı tolgay ve demba ba nın pozisyonlarında muslera kalede devleşti. sneijder 80. dakika golünü atarak yaşadığımız büyük sıkıntıya son verdi. oyunun kontrolünü tamamen bjk ın aldığı o 60 dakikalık sürede bir gol yesek acaba neler olurdu?

    gelelim kupa finaline. maça biraz şampiyonluk rehavetiyle ve muslerasız çıktık. bursaspor ise ortasahadan devşirme şamil ve 18'lik ertuğrul gibi iki stoper ile sahadaydı. sinan oldukça iyi bir maç çıkarmasına rağmen 2 gol yemekten kurtulamadı. rakibin 2 topu direkten döndü ve sayısız gol fırsatını harcadı. biz ise bulduğumuz 4 pozisyonun 3'ünü gole çevirmeyi başardık. bursaspor'un maç boyu kalemize 30 şut atması önemli bir detaydı. burak yılmaz rakip stoperlerin acemiliklerinden iyi yararlandı. oysa aynı burak yılmaz'a 5 gün önce serdar aziz, sivok ikilisi sahada adım attırmadılar. fernandao'nun direkten dönen toplarından biri içeri girseydi acaba yine 3 kupalı g.saray'dan mı bahsediyor olacaktık?
    bazı mevkilerde sıkıntılarımız olduğu çok açık. sonuçta hamza hamzaoğlu bu takımın teknik direktörü. daha bugün "transfer paramız var, biz gereksiz transferden kaçınıyoruz" minvalinde açıklamalar yaptı. 5 adam aldık sadece biri onbir oyuncusu. gelebilecek adamlarda niasse, uğur demirok. bi yürü git hoca yaaa...
  • 4415
    harika bir sezonun ardından şampiyonluk geldi. üstüne türkiye kupası alındı. yıllardır başaramadığımız, özlediğimiz bir başarıydı. çok da enteresan bir sezonda meydana geldi. prandelli ile başlanan sezonda gelen hayal kırıklığı üstüne hamza hoca riski. aslında hocanın kariyerini az-çok bilen herkes o anda takımın başına getirilecek en uygun isim olduğunu biliyordu da kıçındaki donu bile markasına bakarak seçen yeni genç nesil taraftarımıza hafif gelmişti. hoca sessiz sedasız başladı, muhteşem bitirdi. taraftar hala memnun değildi. kendisini vizyonsuz, oyuncu tanımaz, yerli fetişi hatta köylü olarak atfedenler çoğunluktaydı. işin ilginci bu ithamları yapanlar da beverly hills'de mansion sahibi falan değillerdi ha, ülkedeki orta direk ezikliğini yaşamış kimselerdi (ben de memur çocuğuyum, carlamayın hemen). hoca aslında hepsinden daha avrupalıydı, en azından avrupa topraklarında doğmuştu.

    iş bilmez, vizyonsuz hocamızın ilk önemli deneyimi denizlisporla olmuştu. takım üst lige çıkma potasındayken anlamsız bir biçimde gönderildi takımdan. naif adamdı, yırtmadı kendini. yılmaz vural olsa örneğin yeri göğü inletirdi. o günden bu yana her sezon denizlispor birinci ligde kümede kalma mücadelesi veriyor. denizlispor kariyerinden sonra esas ses getireceği akhisar belediyespor kariyerine başladı. manisa bildiğiniz gibi küçük bir şehir, akhisar da onun bir ilçesi. akhisar'ın futbol geçmişine baktığımız zaman bırakın süper lig'i birinci lig'de olması bile hayal. akhisar önce birinci lig'e çıktı (burada hamza hoca yok). sonra en büyük düşme adayı olmasına rağmen ligde kalmayı başardı. bir sonraki sezon süper lig'e çıktı. kesin düşer denilen takım süper lig'e de tutundu. sonraki iki sezonda da küme düşme korkusu yaşamadan bitirdi ligi. akhisar takımı herkesin sempatiyle baktığı ve futbol yönetimi imrenilen bir takım olmuştu. vizyon tam da buydu aslında. vizyon birkaç sezon önce birinci ligi bile hayal edemeyen akhisar'ı süper lig'in kalıcı ekiplerinden birisi haline getirmektir. bu iş galatasaray ile 3 kupa kazanmaktan bile daha ciddi bir başarıdır. nasıl yapmıştır bunu? oğuz dağlaroğlu'nu küllerinden doğurup takımın liderliğine getirmiştir. akhisar'a gelmeden önce kartal'da idi oğuz ve yavaştan artık birinci ligden ikinci lige doğru yol almaya başlamıştı. hamza hoca kendisini süper lig seviyesinde birinci kaleci yaptı. yabancı düşmanı hamza hoca'nın saha içi yıldızı gekas'tı. sahada büyük sorumluluk verdi kendisine ve ilk sezon ligde kaldı. yurtdışındaki hiçbir oyuncuyu tanımayan hocamız akhisar'a çok düşük maliyetle ibrahima sonko ve oumar niasse gibi oyuncuları bulup getirdi. emin aladağ'ı mükemmel bir oyun kurucuya, merter yüce'yi ise çok iyi bir kesiciye dönüştürdü. uğur demirok'u aldı milli takım seviyesinde stoper oyuncu haline getirdi. bu adamların hepsi de yetenekleri çok kısıtlı oyunculardı aslında. ama hocanın en büyük özelliklerinden birisi de oyuncularından maksimum verimi alabilmesi. lucescu da çok iyi yapar bunu mesela ve kısıtlı kadrolarla da başarılı olur. hamza hocamız bunu galatasaray'da da çok güzel uygulamıştır. geçtiğimiz sezon hoca takımın başına geçtiğinden beri potansiyelinin altında performans veren bir tane oyuncu yoktur. ama hayatının performansını göstermiş oyuncular vardır. geleceğim oraya da. akhisar meselesini kapatırken özetle diyebiliriz ki hoca birçok birinci lig ekibinden bile düşük bütçesi olan akhisar'ı doğru futbol yönetimi ile süper lig'în kalıcı ekiplerinden birisi haline getirmiştir. kendisi gittikten sonra da akhisar bir sezonda iki hoca ile çalışmıştır ve bana göre bu sezon da ligdeki durumu sıkıntılı olacaktır.

    gelelim hepimizi ilgilendiren galatasaray kariyerine. bakalım vizyonsuz, genç oyuncu düşmanı, yerli hayranı hamza hocamız ne yapmış galatasaray'da. öncelikle şunu belirtelim ki o günün şartlarında gelebilecek en doğru hoca gelmiştir takımın başına. şimdi yazacağım cümleye katılmayabilirsiniz, tamamen kişisel zevklerimle alakalı bir husus. galatasarayımız'da teknik adam başarısı bizim çocuklardan birisinden gelince bana daha tatlı geliyor. o yüzden fatih terim ile gelen başarıları hiç unutamıyorum. benzer şekilde hagi'nin ve bülent korkmaz'ın da teknik adam olarak çok başarılı olmalarını istemiştim ama olmadı. hamza hoca ilk geldiğinde de bu heyecanı hissettim ve çok başarılı olsun istedi. oldu da evelallah. ama dediğim gibi bu benim şahsi takıntım. kimseyi bağlamaz. neyse hoca takımın başına geçti. gerçekten tam anlamıyla enkaz bir takım vardı. sakın bana lig tablosunu göstermeyin. başka bir hoca olsaydı veya prandelli devam etse ligin ilk yarısını minimum 9-10 puan geride tamamlayacağımızı hepimiz çok iyi biliyoruz. kanıt isteyen de ligtv'nin internet sitesinden ilk yarıdaki trabzonspor maçının özetini bir izleyiversin. hocanın başardığı ilk iş takımın özgüvenini yeniden kazandırmak oldu. oyuncularla iletişimi çok iyi bir hoca. aynı mourinho gibi. bunu da ben söylemiyorum wesley sneijder söylüyor. yerli yabancı ayırd etmeksizin oyuncularını hazırlıyor hamzaoğlu. sezon ilerledikçe de her bir oyuncu kazanıldı ve eksiksiz her birinden yüksek verim alındı. şampiyonluğun başka türlü gelmesi söz konusu değildi zaten. telles, emre çolak, chedjou, selçuk, burak sezonun ilerleyen bölümlerinde yasin hatta koray. unuttuklarım da vardır. ayrıca bunu çekinerek yazıyorum ama sabri de galatasaray kariyerinin en iyi sezonunu geçirdi (yine de yetersiz bir oyuncudur o ayrı). genç oyunculara şans vermeyen hamza hoca semih sakatlandığı an hakan balta'yı çekmek yerine direkt olarak koray günter'e güvenmiştir. bu da kendisine bir kadıköy mağlubiyetine mal olmuştur. ayrıca sinan gümüş'i ilk defa resmi bir maçta kadroya alan ve forma veren de hamza hamzaoğludur. bizler burada deplasman galibiyeti alamayan roberto mancini'yi övmekle ile meşgulken hoca ligin ikinci yarısının başında ligin en zor iki anadolu deplasmanları sivas ve eskişehir'den üçer puanla dönerek bence şampiyonluğu koparıyordu. bir sonraki deplasmanda ise kasımpaşa karşısında 2-0'dan geri geliyor ve yasin öztekin kendisini tanıtmaya başlıyordu. elbette ki bu süreçte hocanın hatalı olduğu maçları oldu ama her hatasından sonra çıkıp özür dileme erdemini gösterdi. şark tipi vizyonda özürün yeri yok tabi ki ama garp kafası başkasına bahane bulmadan önce kendi hatanı görürsün ve düzeltirsin. hoca da öyle yaptı nitekim. lig boyunca yanlış oynanan tek maç başakşehir maçının son 30 dakikasıdır. geri kalan bütün maçlar stratejik olarak doğru oyunlardır. hocanın geçen sezonunu anlatırken trabzon deplasmanına da değinmek istiyorum. hocanın akılalmaz bir cesaret göstererek direkt galibiyete odaklandığı bir maçtır bu ve çok önemlidir. hamit sakatlandıktan emre oyuna girer ve herkes ortasahanın ortasında emre-selçuk ikilisini beklerken hoca sneijder'i önliberoya çeker. direkt kazanmak için rakibe baskı yapmaya başlar fakat ilk yarıda golü yer. ikinci yarı baskı devam eder ve gol gelir. hoca beraberliği elde etmesine rağmen takımı çekmez ve baskıya devam eder. gol gelmeyince baskıdan ötürü yorulan takım ersun yanal'ın da çok iyiiki değişikliğiyle (yusuf ve yatabare) oyun üstünlüğünü kaybeder ve maç gider. bu maç sonrası da hoca daha çok skora yönelik oynatmaya başladı zaten ama bu maç hocanın güzel ve atak futbol arzusunu göstermektedir. zaten trabzon maçına kadar da hatırlarsınız hep yediğimizden bir fazlasını atararak gelmiştik. sonuç olarak ligin sonunu da 1-0'lar ile bitiri ve şampiyon olur. kupada da fenerbahçe'ye bir hafta önce kadıköy'de 3 atan bursa'yı bursa'da yenerek şampiyon olur ve iki kupayı kaldırır.

    şimdi buraya kadar olan kısımda taraftarın büyük kısmı hocayı destekliyordu zaten. hatta yeni sözleşme imzalarken çok da mutlu olmuştu herkes. ondan ötürü buradan sonrası biraz daha kritik. çünkü medyanın da gazlamasıyla hocaya akıl almaz eleştiriler getirilen kısım burası. şampiyon olundu, kupa alındı. herkes çok mutluydu. tam 3 gün sonra hoca şu açıklamayı yaptı "ben öyle bir ortasaha oyuncusu almalıyım ki selçuk inan onun alternatifi olsun". evet yaz boyunca selçuk ve burak üzülmesin diye o bölgelere transfer yapmayan (bu arada duyduğum en salakça eleştri de bu) hamza hoca'nın ilk beyanı bu idi. tam 3 gün sonra trtspor'da bir programa çıktı hoca. bir sağbek düşündüğünü belirtti ve sunucunun "dani alves?" sorusuna "yaani, oyuncuyla ilgilenebiliriz" şeklinde kaçamak bir yanıt verdi. evet hoca başkan ile görüşme yapmadan önce bu isimler zikrediliyordu. daha sonra bir forvet transferi istediğini bildirdi. "umut ve burak ikilisi ile üç kulvarda mücadele etmemiz mümkün değil" diyordu. ilk ilgilenilen isim gignac oldu. yıllık 3 milyon euro'ya tigres'e imza attı. burak üzülmesin diye transfer yapmak istemeyen adam gignac'ın, mario gomez'in ve büyük ihtimal huntelar'ın peşinden koşmuştu. daha sonra başkanla transfer görüşmesi yapıldı ve finansal fair-play yüzümüze çarptı. hoca üst seviye bir oyuncu alamayacağının farkındaydı artık ve her iyi yönetici gibi elindeki oyuncuların verimini arttırma yoluna gitti. burak yılmaz kampa katılır katılmaz "yıldız, yıldız diyorlar işte yıldız geldi" dedi. bunun burak yılmaz gibi duygusal bir oyuncu üzerinde büyük olumlu etkisi olacağı aşikardı ama bizim büyük vizyon sahibi taraftarlarımız "ahahaha burak'a yıldız dediya vizyonsuzluğa bak amk" tepkisi verdiler. halbuki o ifade hayatımda gördüğüm en güzel man management* örneklerinden birisiydi. burak yılmaz'ın doğru kullanıldığı takdirde nasıl üst seviye bir santrfor olduğunu biliyordu hoca. 2012-2013 şampiyonlar ligi sezonunda görmüştü bunu. burak o sezon şampiyonlar ligi'nde 8 gol atmıştı ve bu 8 golün tamamı üst düzey beceri işi gollerdi. isteyen videolarını izlesin. hoca da alamayacağını anlayınca bu yola gitmişti. şimdi mali yapının sıkıntılı olduğunu sanırım herkes anlamıştır. bu durum da zamanında yapılan yüksek bedelli kontratlar ve amrabat, bruma gibi oyunculara verilen anlamsız bonservis bedellerinden kaynaklanıyor. aslında uefa'nın ffp kapsamında bizden istediği, maaş bütçelerini düzenlememiz. bu şartlar altında yüksek maaşlı, kullanılmayan oyunculardan kurtulup yerlerine daha uygun kontratlı oyuncular ile anlaşmamız gerekiyor. yüksek maaşlı oyuncular da daha iyi maaşlar alacakları takımlar bulamayınca elde kalıyorlar. bu da geçtiğimiz sezonlardaki yanlış kontrat politikalarından kaynaklanıyor. kanımca şuan takım içerisinde haddinden fazla yüksek maaş alan oyuncular hepsini çok beğenmeme rağmen hamit, selçuk, burak ve melo. hepsinin yıllık 3-3.5 milyon euro garanti ücretleri var. bu maaşları normal seviyesine çekebilsek epey rahatlayacağız ama oyuncuya vermişsin bir kere o paraları. yılda 55-60 maç oynayan bu adamlara ücretini düşür diyemezsin ki. iki ucu kirli değnek yani. dolayısıyla böyle olunca hoca da düşük maaşlı oyunculara yöneldi. bir tanesi bilal'di. yukarıda saydığım oyuncuların yanında çok komik bir rakam olan 800k euro yıllık ücrete imza atmıştır ve sezon içinde oynayacağı oyunla herkesi utandıracaktır. tek kelimeyle müthiş bir transferdir. ön libero alternatifi olarak yıllık 600k euro maaşla jpk alınmıştır. melo'nun şu an için takım içerisindeki tek alternatifidir ve gerekli bir transferdir. iki tane daha düşük maaşlı alternatif yabancı oyuncu alınmıştır ki hiç futbolcu tanımayan hocamız hamza hamzaoğlu carole ve jose gibi iki oyuncuyu çok uygun maliyetle transfer etmiştir. bu oyuncuların ne olduğunu izleyerek göreceğiz. poldi de çok uygun bir maliyete trasnfer edildi bu arada onu da atlamayalım. sonuç olarak her sezon 30 milyon euro bonservis ödeyen takım içinde bulunduğu koşullar sebebiyle sadece 4 milyon euro bonservis bedeli ödeyebilmiştir. yoksa hamza hoca'da isterdi maxi pereiraları, mario gomezleri. ama hoca burada tam bir lider gibi davranıp sorumluluğu üzerine almış ve kendisine verilen bütçe ile bir şeyler çıkarmaya çalışmıştır. ha bir de sabri meselesi var. illa ki söyleyeceksiniz ben yazmış olayım. hoca maxi pereira'yı istedi. pereira 4 milyon euro yıllık ücret istedi ve doğal olarak alınamadı. sonra da 3 milyon euro'ya porto'ya imzaladı. bu durumda en azından geçen sezon iyi performans göstermiş oyuncuyu tutalımdemiş olabilirler ama bence sabri'nin sözleşmesinin uzatılması hatalı bir tercihtir. carole gibi çok çok iyi olmayan bir bek alıp tarık ile alternatif yaratmak daha mantıklı olabilirdi bence. burada hocaya da yönetime de eksiyi yazalım.

    özetlersek, hamza hoca takımın sıkıntılı günlerinde sorumluluğu üstlenmiş ve az maliyetle bir şeyler yapmaya çalışmıştır. daha önce çalıştırdığı takımlardan da aşinadır bu duruma aslında. umarım bu sezon da başarılı olup uzun yıllar takımda kalmayı başarır. camia için çok değerli bir adamdır. sahip çıkılmalıdır.

    edit: bu kadar uzun yazınca son paragrafta değinmek istediğim bir kaç hususu unutmuşum. öncelikle taraftarın şımarıklığı aşırı derecede 2001-2002 sezonu sonunu hatırlatıyor. bugün hamza hoca'ya ne yaptılarsa o gün de lucescu'ya yaptılar. şampiyon takımın hocası gönderildi takımdan. o hoca gittiği yerde ligi domine edip bir de üstüne uefa kupasını kaldırmıştır. üstelik bize nazire yaparcasına kadıköy'de kaldırmıştır. biz ise kendisini gönderdikten sonra bir 10 yıl falan kendimize gelemedik. tarih tekerrürden ibarettir. aynı hatanın ikinci kez yapılmasını kaldırmaz.

    son sözüm de kulübün olmayan parasını harcatmayan hamza hoca'yı eleştirenlere. bakın açık konuşuyorum takıma ihanet ediyorsunuz. başka hiç bir hocanın yapmayacağı fedakarlığı yapıyor hoca ve bunu kariyerini riske ederek yapıyor. isteseydi 30 milyon euro bütçe yoksa ben yokum deseydi şu an halimiz duman olurdu. siz yapmadığı için hocaya vizyonsuz diyorsunuz. asıl vizyon bunlara rağmen kalıp mücadele etmek aslında.

    edit-2: unttuğum bir husus daha var. "takım milli takımın pilot takımı oldu yaa" gibi bir eleştri var ki bence hepsinden daha gerzekçe. şu an galatasaray kadrosunda milli takımda ilk 11 oynayacak sadece 3 isim var. semih, selçuk ve burak ki burak haricindekilerin de ilk 11'deki yeri garanti değil. hal böyleyken hala "fatih terim'in bıyunduruğu altında :(" demek için ileri derece kör olmuş olmak lazım. şu an için milli takımın iskeleti fenerbahçe'dir. volkan, gökhan, caner, mehmet topal ve son transferle ozan milli takım onbirine direkt yazılacak isimlerdir. hatta alper potuk'u da ekleyebiliriz. ama fener'de bir kişi de çıkıp dememiş "milli takıma oyuncu yetiştiriyo pereire yaa" diye. demez tabi aptalca çünkü.
  • 4417
    önündeki zor fikstür ve yerli sevdası sebebiyle 2016 yılını galatasaray başında göremeyecek spor sevdalısı. bana hiç kimse bu adamın maddi hesaplar yaptığını açıklayamaz. tüm yazar arkadaşlarıma sonsuz saygı duyuyorum, umarım da onu savunanlar haklı çıkarlar ve galatasaray kazanır. hali hazırda antrenörümüz kendisi, 3 kupa getirdi, mancini'yi hamza'dan daha çok seviyorum ancak hamza mancini'den daha başarılı oldu şu kısa sürede. bunlar hep gerçekler ve temmuz 2015'e kadar bende bu adamın arkasındaydım. ama bir yerden sonra attı bende ve gün itibariyle bu adamın başımızda olduğu gerçeği beni çok rahatsız ediyor. yaptığı her açıklamada daha da batıyor gözüme, hala hangi takımda çalıştığının farkında değil. oynadığı en zor maç kadıköy deplasmanı ki o maça umut bulut'u sağ açık oynatarak başlattı büyük futbol düşünürü. avrupa'da iddaasız olarak çıktığımız arsenal maçı kendisinin tek tecrübesi. şimdi bu adamın şampiyonlar ligi hakkında zerre fikri yok. eldeki oyuncuları istediği kadar gaza getirsin etkili oyuncular perişan eder bizim takımı. geçen seneki grup maçlarında prandelli bey yüzünden rezil olduk. garip garip şeyler denedi, lig benim için önemli dedi, türk futbolcular ile anlaşamadı ve hiç maça çıkmasak -18 averaj ile bitireceğimiz grubu -19 averaj ile bitirdik. şimdi bu dip zaten bunu görmek lazım. bunun üstü 9-0 yenilmek olur avrupa'da. değil galatasaray'a, avrupa'da işsiz dediğimiz fener'e bile yakışmaz -19 averaj. dolayısıyla bu sene öyle bir sonuca ulaşamayız. ama her suçu prandelli'ye atacak değiliz ya. geçen seneki takımın poldi ve bilal ekşenmiş haliyle çıkacak gs maçlarına. oyuncu kalitesi aynı yani. ee bu kalite zaten -19 averajın nedenlerinden biri değil mi? bu takım aşırı derecede yetersiz avrupa'da. ligde içerde iyi istatislik tuttur 3. olursun zaten en kötü. ama avrupa öyle değil. sen saldırırsın sürekli adam bir kere gelir ne olduğunu anlamadan bir bakmışsın maç 1-0. öyle muslera, defans, şans falan hikaye yani. hamza bey sen neye güvenerek bu kadro yeter diyorsun. galatasaray taraftarı sırtını avrupa'ya dayar. ligde fener'i yensem 2 hafta konuşurum sonra biter, maç sonuçta. ama avrupa güç gösterisi yeri, orda herkesin milli duyguları kabarıyor, yabancı çünkü rakipler, göstermelisin kim olduğunu onlara. ama mevcut kadro en fazla zaaflarını gösterir herkese. geçen sene bir yerden sonra yediğimiz gollere tepki vermez hale gelmiştim, alıştırmışlardı malum. o kadrodan ne değişti ki hamza çıkarız şeklinde konuşuyor. en şanslı kurayı çeksek bile 4. olur bu takım gruplarda. bebe denilen anderlect ne hale getirdi bizi. hamza hala real-sivas maçlarında görecez bakalım eksiklikleri diyor. kaç ay geçti ama bu adam görmüyor eksikleri. bu kadar kör ve şanslı bir adam olamaz heralde. çok iyi bir karaktere sahip olmasının ödülü heralde bu kadar şanslı olması. bakalım şans sana kaç kurşun verecek bu sene hamza bey.
  • 4419
    aslında kendisi ülkenin durumnu yansıtıyor. rezalet futbol, çapsızlık, kendi taraftarını çıldırtma falan hepsi var. sonra bunun savunucuları var hem de baya savunucular yani bu adamlar 1453'de bizans saflarında yer alsa istanbulu alamazdı fatih öyle bi savunma yani. biz de yanlışlarını, yaptıklarını, sözlerini söyleyip bunlar üzerinden eleştirince "ama 3 kupa aldı" gibi sığ ve kısa vadeli, sonuç odaklı cümleyle karşılaşıyoruz, üstüne biz sabırsız, nankör, hain, transfer taraftarı falan oluyoruz. her şey şimdi daha tanıdık gelmiştir ve netleşmiştir.
  • 4421
    benim gözümde 3 kupa almasına rağmen ne başarılıdır, ne de efsanedir. büyük takımların saçma sapan oynadığı, küçük takımların iyi oynamaya çalışıp kadro kalitesizliğinden ve tecrübesizlikten ötürü bu saçma sapan takımlara üstünlük kuramadığı, kursa da gol atamadığı saçma sapan bir türk futbolu sürecinde alınan 3 kupa hangimizin içine sindi? hangimiz bir maçtan sonra gururla çıktık? türkiye kupası, süper kupa finalinden sonra oynanan rezil futbol yüzünden sevinebildik mi? hepimizin kafasında olan hep şuydu; bir şekilde şampiyon olalım da gelecek sezon doğru düzgün bir yapılanmayla avrupa'ya gidelim. eee hani? bu yapılanmanın bilal kısa ve jem karacan ile olacağını sanan teknik direktördür kendisi.
  • 4422
    8 ila 10 hafta içerisinde gorevi muhtemelen sonlacak t. direktördür.
    sonrasında muhtemelen o günün şartlarında para yoktu transfere çok gerek vardı ama yapamadık gibi açıklamalar yapacak.
    şu an bu tavrının bir kaç açıklaması var
    - geçen yıl gerçekten kendi üstün teknik ve taktik anlayışı ile şampiyon olduğunu sanıyor ve elinde kim olursa olsun yine başarılı olacağını düşünüyor
    - durumun farkında kaç ay daha bu kulubun başında kalsam şanstır, gittiği yere kadar gider sonra kaçarım diyor
    - durumun farkında sonunun kötü olacağını biliyor ama kol kırılır yen içinde kalır ben yine bir şansımı deneyeyim belki allah yine yardım eder diyor.
    çünkü adam gomezden bahsetti belli ki alamayız dediler, ozan dedi öğleden sonra fener aldı, stoper diyor hareket yok bir şeyler görüyor ama harekete geçirecek basiret yok gibi
    bunun yanında bu durumların en masumu 3. fakat o zaman bile kimse affetmez bir daha klupten giremez koruduğu özbek kardeşler abileri sayesinde hala istediği zaman yönetime dahil olur
  • 4423
    madem klavyesi olan yaziyor bizde birseyler karalayalim. oncelikle hamza hamzaoglu'nu elestirenleri hemen "ergen, sosyal medya taraftari, 'ibrahimovic'" vs. diye yaftalamayin. ben de elestiriyorum ve simdi nedenlerini siralayacagim...haa gecen seneki entry'lerimde goreceksiniz kendisine saygim buyuk; sonucta 3. kupasini - hem de ilk yilinda - kazanmis bir adam.

    1) oncelikle sabri konusundan baslayalim. sabri bence galatasaray'daki misyonunu doldurdu. taraftara gereksiz atar yapmadi da cabasi. kendisi sahsimi 2007-2009 doneminde asy'de bel hizzasina veyahut daglara taslara giden ortalariyla kanser etmisti. bordeaux macinda savunmaya carpan golu olmasa daha erken veda edecekti. eboue'nin lakayit tavirlari ve yabanci siniri ile sans sabri'ye guldu ve sabri'de bir sekilde bu sansi degerlendirdi. ama sozlesme uzatmaktansa oraya carole gibi genc bir adam alirdim. sabri istikrarsiz ve dengesiz bir oyuncu. bir mac kahraman olur; obur mac defansa geri donmez, gol yedirir ve kanser eder.

    2) hadi bilal kisa konusunu bir nebze anladim. eski ogrencisi, oyun yapisini biliyor vs. ama bizim aradigimiz tipte bir oyuncu mu? melo takimda kaldigina gore selcuk, yekta, dzemaili, jem (ki bu konuya da gelicem), jose rodriguez gibi takimda 7 tane orta saha oyuncusu var. yekta ve cemal neden halen takimda hem de bu kadar transfere ragmen? jem karacan 26 yasina gelmis fm efsanesi olmaktan baska bir basarisi yok, 2 senedir duzenli forma sansi bulamamis bir adam neden bu takimda? madem "fm" diliyle "mc" transferi yapiyoruz, sinan hocam (extensor) ozetlemisti bizim rakibi bogacak hizli bir adama ihtiyacimiz var diye. (altmetin "hizli".) yukaridakilerden hangisi bu tanima uyuyor?

    3) sinan gumus konusu. sinan ben futbolcuyum diye bas bas bagiriyor. neden hala kendisi yerine 32 yasindaki umut sahada? sinan'in potansiyelini maximum seviyede katlediyoruz suan ve harcanan nice diger yetenekler gibi "bak simdi ucuncu ligde demek ki o kadar iyi degilmis" diyecegiz gamsiz bir sekilde. oysa oynamaya, tecrube kazanmaya en ihtiyaci oldugu donemde 27 yasindaki "birgun patlayacak olan bomba" aydin'i ve 32 yasina gelmis umut'u kendisine tercih edenlerin hic sucu olmayacak. artik 30luk modasi 2013'te bitmis adamlar yerine 20lik sinan'lari, alex'leri, carole'lari gorelim. mesela carole bursa macinda kadroda yoktu. hocamiz demis ki" gecen seneki hakeden kadroya ayip olacakti..." o zaman carole yerine neden jem kadroya alindi. sinan halen yedek klubesinde? yoksa yeni "genc semih" gibi 28 yasini mi bekleyecek?

    bakin yazimda bir tane "huntelaar, ibrahimovic, yildiz" kelimeleri gecmedi. ben sadece sagliksiz kadro yapilanmasindan sikayetciyim. kupa kazandik tamam ama uzun vadede bu yanlis yapilanma basimizi agritabilir. birde ekleyeyim sinan,sinan, ve sinan. bu sene podolski'den de sneijder'den de daha cok heyecan veriyor onu sahada gormesi bence. ama nerde? gene umut'u izleyecegiz bol bol. evet yazim burda bitiyor; ben ergen, sosyal medya taraftari, yabanci hayrani "eenfes baska ne diyebiliriz"'den sevgilerle....saglicakla kalin!

    edit: imla

    edit 2: cemal, yekta, ve melo takimdan gitti. ama melo'nun yerini dolduramadik. cok yumusak bir orta sahamiz var ve cok kolay gol yiyoruz maalesef.
  • 4425
    bazı yazar arkadaşların kendisini eleştirenlere ergen dediği yetersiz teknik direktör.

    aynısı mircea lucescu'ya da yapıldı ve bu bizim minimum 10 yılımıza mal oldu. burası doğru fakat bunun üzerinden bakın aynısı hamza hoca'ya da yapılıyor ve bizim bir 10 yılımız daha gidecek kendisi giderse diye düşünmek bir bakıma hamza hoca'yı lucescu ile aynı kefeye koymak demek ki bu futbola ihanet ve lucescu'ya edilmiş sağlam bir küfürdür. lucescu gibi oyuncu ve taktik bilgisiyle elindeki malzemeden maksimum verim alan kurt hoca nerede, süper kupa maçında son 15 dakika bütün hücum kozlarını oyundan alıp yenecek olası bir beraberlik golü sonrasında ne yapacağını bilmeyen yetersiz hamza hoca nerede.

    lucescu bizdeyken oynattığı futbolu hamza hoca'nın şu an oynattığı ucube futbolla bir tutmak ise akıl tutulmasından başka bir şey değildir. lucescu döneminde her maç 1-0 sıkıcı oyun yeaaa diye bidi bidi yapmadan önce o sezon oynanan futbolu tekrar seyretmenizi tavsiye ederim ki her maç 1-0 olayı da şehir efsanesinden başka bir şey değil çünkü bizi şampiyon yaptığı sezon aldığımız 24 galibiyetin sadece ve sadece 2 tanesi 1-0'lık skorla bitmiştir.

    finansal durumun iyi değilse transfer yapamazsın ve elindeki kadrodan maksimum verim almaya çalışırsın. fakat bunun için de takımının başında mircea lucescu gibi bir deha olması gerekir.

    yönetim keşke hiçbir transfer yapmadan bütün bütçeyi lucescu'ya harcasaydı diye düşünüyorum. gelir gelmez orası ayrı bir mesele ama denemekte fayda olurdu.
App Store'dan indirin Google Play'den alın