---
alıntı ---
büyük paralar benim de emrime verilecekse ve o paraları nasıl harcadığımın hesabı hiç sorulmayacaksa ben de yönetici olmak istiyorum. galatasaray’ın ismi ve para yanyana geldiğinde iyi transferler de yaparım.
eğer emrime büyük paralar verilecekse...
eğer parayı nasıl harcadığım sorulmayacaksa...
eğer cebimden beş kuruş vermeyeceksem...
eğer bol keseden saçıp “başarısızlık devrimi” yapıp kimse benden hesap sormayacaksa...
eğer galatasaray markası arkamda olacaksa...
ben de yönetici olmak istiyorum...
galatasaray ismini ve parayı yanyana koyunca zaten iyi transferler yaparım.
belki sihirbaz olmam ama kesin ilizyonist olurum.
---
alıntı ---
diyor eleman. benim anlamayamadığım şey şu ki bu adam neden haldun üstünel'e bu kadar takıyor? buna ne batıyor ben anlayamıyorum. haldun üstünel sihirbazdır arkadaş. şuana dek yaptığı transferler içerisinde cacık hiçbir transfer yoktur. hepsi kaliteleri belli, yaşını başını almamış, sözleşme süresince çok rahat oynayabilecek adamlar. fenerbahçe misal bi danimarkalı poulsen'i ikna edemedi. istediğin kadar para ver lan, adam da başka şeyler de var. aynı para verildiğinde farksızlık eğrisi üzerinde değildir futbolcu. dikkat ettiysen kariyerleri son demine varan futbolcular katar'a gidiyor genellikle. yani demek istediğim şu? 100 milyon dolar bonservis ödeyerek messi'yi getiremezsin. ya da rijkaard gibi bir adamı hadi deyince getiremezsin. proje sunman lazım. ya da mesela senin gibi avrupa'ya gidip nal toplayıp sonrasında ciğer bekleyen uyuz bir kedi gibi tekrar galatasaray'ın kapısından içeri alınmayı düşünmez bu herifler. projelerini söylersin, yapmak istediklerini sıralarsın, onun neden tercih edildiğini, oralarda neler yapabileceğini, bunun sonucunda neler olabileceğini tek tek ayrıntılı olarak anlatırsın, vizyonunu belli edersin adamı ikna edip getirirsin yavrum. bu sihirbazlıktır. topu önüne katıp bir ahmak gibi koşup onu bile zor bela vermek sihirbazlık değildir. bir gazetede bir süprüntü gibi bir asalak gibi herşeyini borçlu olduğu takıma ihanet etmek, çakma hıncal uluçluk yapmakla karıştırılmamalıdır. yeni bir hıncal uluç olamazsın ufak hakancığım hıncalın altyapısı sağlamdır. mülkiye çıkışlıdır.
---
alıntı ---
frank rijkaard sakin, centilmen ve agresif olmayan bir teknik adam.
daha doğrusu ‘’dı’’.
hollandalı son haftalarda kendisini kaybetmiş durumda. sebebi kaybedilen puanlar mıdır, yoksa işine karışılıyor olması mıdır bilinmez. ama kimyasının bozulduğu ve kendisinden beklemeyen tavırlar içinde olduğu ortada.
rijkaard, türkiye’ye gelmeden önce futbolun böyle olacağını aklının ucundan di.“avrupa’nın az tanınmış bir ligi oraya giderim paramı alır, şovumu yaparım herkeste beni alkışlar” demiştir.
---
alıntı ---
evet sakin ve centilmen bir adamdı ama sen ve sen gibi leş yiyiciler yüzünden sürekli agresif. sabretmeyi bilmiyorsunuz. türk futbolcular iki pas yapamıyor. pas yapamadıkları gibi mücadele gücünden de yoksunlar.
vizyona bakın herifin. ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. diyor ki rijkaard "avrupa'nın az tanınmış bir ligi oraya giderim paramı alır, şovumu yaparım herkes de beni alkışlar" düşüncesiyle türkiye'ye gelmiştir. evladım, tarrağım benim eğer öyle bir olay olaydı bu adam özbekistan'a giderdi, katar'a, arabistan'a giderdi. neden avrupa'da bilinen bir kulübe geldi ki. avrupa kupalarında galatasaray'ın oynayacağını bilmiyor muydu? küreselleşmenin böylesine yaygınlaştığı bir ortamda -düşün ki kanal bilmem ne ispanya'da türkiye'den maçlar yayınlıyor, basın her gün takip ediyor rijkaard'ı- bunu nasıl söyleyebiliyorsun sen? biliriz ufak hakan, tezekten terazinin boktan olur dirhemi. burada tezek nedir dirhem nedir onları senin keskin zekana havala ediyorum.
---
alıntı ---
ama ne güzel değil mi. kendi evladı kaptan bülent korkmaz ve ümit davala’ya sabretmeyip gönderenler, şimdi başarısız olduğu halde rijkaard ile devam etmek zorunda.
---
alıntı ---
ulan ümit davala'nın özel hayatından da habersiz bu herif. memur gibi gidip gelen bir adamdan bir bok olamayacağını gördü polat ve ekibi. şutladı. ümit davala'dan olmaz. bülent'e gelince bülent'e teknik direktör ol mu dedi polat. böyle bir vaadi mi var? bursa'dan gönderilen, gençlerbirliği'nden gönderilen kayda değer bir teknik adamlık başarısı olmayan bülent korkmaz'ı getirdi takımın başına. al dedi göster kendini? eminim bülent korkmaz takımı en azından şampiyonlar ligi'ne götürebilse bugün rijkaard'ı konuşmuyorduk. bugün tamamen farklı bir durumla karşı karşıya olurduk. bülent takıma hakim olamadı. sırf senin zihniyetinle yabancılara yönelik saçma sapan bir tutumun içine girdi. kewell gibi bir adamı defansa koydu bu adam? mehmet topallar, mehmet güvenler varken belki de en önemli silahına defansta görev verdi. hasan şaş'ın tüm şanını şerefini taraftar gözünde bitirdi. hasan'ın belki de futbolu bırakmasının en büyük nedeni ne yazık ki bülent korkmaz oldu. evladımla cartla curtla olmaz bu işler hakancığım. a arkadaşım bilmemneyim diye hasan'ı aldı maça hasan ıslıklarla terketti. duygusal olamazsın, yürüyün aslanlarımla anca bir yere kadar.
hayır şampiyon oldunuz da sonrasında ne oldu? kendinizden sonra hangi futbolcuların yetişmesine yardımcı oldunuz. oturduğu yerden atıp tutmak dünyanın en kolay şeyi. neyin ucundan tuttun ufak hakan? sen ve senin gibiler çatlasa da patlasa da rjikaard'la devam edeceğiz. futbolda sistemi kazanacağız sonra başarılı olacağız. gazla başarılı olup sonra yıllarca onun kahrıyla yanıp kül olmayacağız.
---
alıntı ---
kabullenmeyen, kaybetmeyi hazmedemeyen ve sorumluluk almaktan çekinmeyen emre, fenerbahçe’nin bugün yarışa tekrar dönmesinde en önemli etken. zaten böyle bir işi ancak yürekten oynayan bir yerli oyuncu yapar. yabancı oyuncunun umurunda olmaz. işte bu yüzden ligimizde yabancı oyuncu sayısı artmamalı. başarının yolu ihtiyaç olduğu zaman yüreğini ortaya koyan yerli oyuncudan geçer. takımlarımızın yapacağı iş kadrolarındaki kaliteli yerli oyuncu sayısını arttırmak olmalıdır.
---
alıntı ---
emre galatasaraylıya kazık attığı için futbolculuk yaşamından sonraki hayatını kurtarmak için çabalamak zorunda. mesela senin gibi köşelerde atıp tutmak, fenerbahçe adına yazıp çizmek, televizyonlarda boy gösterip yorumculuk yapmak için fenerli olduğunu ispat etmek istiyor. tüm derdi bu. adam olsaydı, taraftarları ciddiye alsaydı, ahde vefa konusunda hassas olsaydı galatasaray'a gelirdi zaten. yani emre'nin durumu farklı. emre'nin o mücadeleci halinin izahı fatih akyel'in altı işaretinden farksızdır. tek derdi fenerbahçe camiasında kendisini kabul ettirmek. evet yürekli ve mücadeleci futbolcu önemlidir ama bu yüreklilik ve mücadele azmi profesyonellikten geliyorsa iyidir. tabi tek başına mücadele ve yüreklilik değil, zeka da lazım. mesela kimsenin göremediği bir durumda muazzam bir ara pası atabilmek, kimsenin beklemediği bir durumda muazzam ve isabetli şutlar çıkarmak, ya bir futbolcuya bitirici koşular yaptırmak, fake attırmak ama başka bir tarafa göndermek, topu ters kanada aktarmak, oyunun yönünü değiştirmek falan. yoksa koş koş, barış ve mustafa sarp yapıyorlar. kimse onların mücadelesine bir şey diyemez ama futbol zekası farklı bir şey. zeka!! zeka!! zeka!! lazım. zeki ve onurlu futbolcu lazım. yenilgiyi hazmedemeyen zeki, onurlu, mücadeleci ve yenilgiyi asla hazmedemeyen izzeti nefis sahibi futbolcular lazım. mesele bu.
takımlarımızın yapacağı iş kadrolarındaki kaliteli yerli oyuncu sayısını arttırmak olmalıdır demişsin ama imkanlar ölçüsünde herkes bunu yapmıyor mu? mehmet topuz gibi bir adam misal elano ve keita ölçüsünde. ya da ismail köybaşı gibi bir adama büyük paralar isteniyor. ali turan'ı alamıyoruz görmüyor musun? özer hurmacı gibi vasat bir elemana büyük paralar ödenmedi mi? gökhan ünal gibi vasat üstü bir eleman için milyon euro'lar istenmiyor mu? volkan şen veya sercan için istenen paralar çok büyük paralar.. açıkçası o paralara bir tek ronaldo, messi, alonso, gerard gibi adamları alamazsın. hal böyle olunca takımdaki yerli, yürekli (!) oyuncularımızın durumu ortada. sözleşmesi uzatılan mehmet topal'deki değişimi görmek bile bu konuda yardımcı olacaktır sana hakan ünsal. yani sözün özü türkiye'den kaliteli yerli oyuncu almak hayalden de ötesidir. dolayısıyla o da geçerli yol olmuyor.
bu arada kulaklarına küpe olsun diyerek sana bir de iktisattaki fiyat artışını anlatmak istiyorum. bir mala yönelik talep arttığında o malın arzı sabit kaldığında, artmadığında, ya da azaldığında fiyatı artar. bu sebeple piyasada herhangi bir malın hak ettiği değerle alım-satıma konu olması için tröstleşme, monopol gib piyasa aksaklıkları giderilmeye çalışılır. şu anda piyasada mal az. yani kaliteli türk oyuncu sayısı az. böyle olunca onların fiyatları için kulüp yöneticileri uçuyor da uçuyor. büyük takımların iişi anadolu takımlarını finanse etmek değildir herhalde değil mi hakan ünsal? uffak hakan?