resim
Hakan Ünsal
Takım:Kariyer Sonu
Mevki:Sol Bek
Yaş:51
Boy:1.78
Uyruk:Türkiye
  • 806
    nam-i diger kucuk hakan.

    souness baglantisindan ve galatasaray'da ilk misyonunu doldurdugundan dolayi blackburn rovers formasi giymisligi de vardir.

    fakat hakan'in gelisimi galatasaray'da o kadar inanilmaz bir boyutta olmustur ki, galatasaray'da ergun ile birlikte donemin en iyi sol bekleri arasina girmislerdir.

    kendisini canli izlemeyen gencler icin soylenecek tek sey, kolasinac'tan daha guclu ve kolasinac'tan cok daha teknikti.

    sakasi yok, gunumuzde olsa prime formu 40 milyon euro rahat ederdi.
  • 707
    yonetimin aldıgı karara karsı sabri'yi savunan futbol uleması. hayır yonetimin hastası falan da degilim o apayrı mevzu da.

    olum siz bitmeyecek misiniz lan? bu kulube hizmet ettiniz eyvallah peki yaptıgınız nankorlukleri nasıl yapıcaz?
    bu kulup hacı baba tekkesi mi lan evlat evlat diye kanımızı kuruttunuz. ne ayaksınız lan siz gercekten?
    dusmandan gelecek acıklamaları yapıyorsunuz surekli futbol katili bir adamı savunuyorsunuz. yemisin sizin evlat muhabbetinizi artık lan.
    evlat dedigin bedavadan para yemez, kulubun menfaatleri her seyden once gelir.
    madem bu kadar hastasısınız adamın gidin kendiniz besleyin yeter artık.

    vallahi cok sinirlendim yine acıklamalarını duyunca bu kadar olmaz yemin ediyorum.
  • 151
    brezilyalı olmasından şüphelendiğim kişidir. lincoln'nün doğduğu şehirde muhtemelen diğer mahallenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. lincoln yıllardır süren brezilya usulü kan davasında bu kişinin bir akrabasını çekip vurmuştur. sonrada türkiye'ye kaçmıştır. tabii hakan da arkasından tası tarağı toplayıp gelmiştir. amacı lincoln'ü yakaladığı yerde indirmektir.
    bunlar benim ciddi ciddi şüphelerimdir sözlük. başka şeyle açıklayacaksan hakan'ın lincoln nefretini söyle inanacağım ya.*
    (bkz: hakan ünsal'ın insan psikolojisine zararları)
  • 377
    --- alıntı ---
    büyük paralar benim de emrime verilecekse ve o paraları nasıl harcadığımın hesabı hiç sorulmayacaksa ben de yönetici olmak istiyorum. galatasaray’ın ismi ve para yanyana geldiğinde iyi transferler de yaparım.

    eğer emrime büyük paralar verilecekse...
    eğer parayı nasıl harcadığım sorulmayacaksa...
    eğer cebimden beş kuruş vermeyeceksem...
    eğer bol keseden saçıp “başarısızlık devrimi” yapıp kimse benden hesap sormayacaksa...
    eğer galatasaray markası arkamda olacaksa...
    ben de yönetici olmak istiyorum...
    galatasaray ismini ve parayı yanyana koyunca zaten iyi transferler yaparım.
    belki sihirbaz olmam ama kesin ilizyonist olurum.
    --- alıntı ---

    diyor eleman. benim anlamayamadığım şey şu ki bu adam neden haldun üstünel'e bu kadar takıyor? buna ne batıyor ben anlayamıyorum. haldun üstünel sihirbazdır arkadaş. şuana dek yaptığı transferler içerisinde cacık hiçbir transfer yoktur. hepsi kaliteleri belli, yaşını başını almamış, sözleşme süresince çok rahat oynayabilecek adamlar. fenerbahçe misal bi danimarkalı poulsen'i ikna edemedi. istediğin kadar para ver lan, adam da başka şeyler de var. aynı para verildiğinde farksızlık eğrisi üzerinde değildir futbolcu. dikkat ettiysen kariyerleri son demine varan futbolcular katar'a gidiyor genellikle. yani demek istediğim şu? 100 milyon dolar bonservis ödeyerek messi'yi getiremezsin. ya da rijkaard gibi bir adamı hadi deyince getiremezsin. proje sunman lazım. ya da mesela senin gibi avrupa'ya gidip nal toplayıp sonrasında ciğer bekleyen uyuz bir kedi gibi tekrar galatasaray'ın kapısından içeri alınmayı düşünmez bu herifler. projelerini söylersin, yapmak istediklerini sıralarsın, onun neden tercih edildiğini, oralarda neler yapabileceğini, bunun sonucunda neler olabileceğini tek tek ayrıntılı olarak anlatırsın, vizyonunu belli edersin adamı ikna edip getirirsin yavrum. bu sihirbazlıktır. topu önüne katıp bir ahmak gibi koşup onu bile zor bela vermek sihirbazlık değildir. bir gazetede bir süprüntü gibi bir asalak gibi herşeyini borçlu olduğu takıma ihanet etmek, çakma hıncal uluçluk yapmakla karıştırılmamalıdır. yeni bir hıncal uluç olamazsın ufak hakancığım hıncalın altyapısı sağlamdır. mülkiye çıkışlıdır.

    --- alıntı ---
    frank rijkaard sakin, centilmen ve agresif olmayan bir teknik adam.
    daha doğrusu ‘’dı’’.

    hollandalı son haftalarda kendisini kaybetmiş durumda. sebebi kaybedilen puanlar mıdır, yoksa işine karışılıyor olması mıdır bilinmez. ama kimyasının bozulduğu ve kendisinden beklemeyen tavırlar içinde olduğu ortada.

    rijkaard, türkiye’ye gelmeden önce futbolun böyle olacağını aklının ucundan di.“avrupa’nın az tanınmış bir ligi oraya giderim paramı alır, şovumu yaparım herkeste beni alkışlar” demiştir.
    --- alıntı ---

    evet sakin ve centilmen bir adamdı ama sen ve sen gibi leş yiyiciler yüzünden sürekli agresif. sabretmeyi bilmiyorsunuz. türk futbolcular iki pas yapamıyor. pas yapamadıkları gibi mücadele gücünden de yoksunlar.

    vizyona bakın herifin. ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. diyor ki rijkaard "avrupa'nın az tanınmış bir ligi oraya giderim paramı alır, şovumu yaparım herkes de beni alkışlar" düşüncesiyle türkiye'ye gelmiştir. evladım, tarrağım benim eğer öyle bir olay olaydı bu adam özbekistan'a giderdi, katar'a, arabistan'a giderdi. neden avrupa'da bilinen bir kulübe geldi ki. avrupa kupalarında galatasaray'ın oynayacağını bilmiyor muydu? küreselleşmenin böylesine yaygınlaştığı bir ortamda -düşün ki kanal bilmem ne ispanya'da türkiye'den maçlar yayınlıyor, basın her gün takip ediyor rijkaard'ı- bunu nasıl söyleyebiliyorsun sen? biliriz ufak hakan, tezekten terazinin boktan olur dirhemi. burada tezek nedir dirhem nedir onları senin keskin zekana havala ediyorum.

    --- alıntı ---
    ama ne güzel değil mi. kendi evladı kaptan bülent korkmaz ve ümit davala’ya sabretmeyip gönderenler, şimdi başarısız olduğu halde rijkaard ile devam etmek zorunda.
    --- alıntı ---

    ulan ümit davala'nın özel hayatından da habersiz bu herif. memur gibi gidip gelen bir adamdan bir bok olamayacağını gördü polat ve ekibi. şutladı. ümit davala'dan olmaz. bülent'e gelince bülent'e teknik direktör ol mu dedi polat. böyle bir vaadi mi var? bursa'dan gönderilen, gençlerbirliği'nden gönderilen kayda değer bir teknik adamlık başarısı olmayan bülent korkmaz'ı getirdi takımın başına. al dedi göster kendini? eminim bülent korkmaz takımı en azından şampiyonlar ligi'ne götürebilse bugün rijkaard'ı konuşmuyorduk. bugün tamamen farklı bir durumla karşı karşıya olurduk. bülent takıma hakim olamadı. sırf senin zihniyetinle yabancılara yönelik saçma sapan bir tutumun içine girdi. kewell gibi bir adamı defansa koydu bu adam? mehmet topallar, mehmet güvenler varken belki de en önemli silahına defansta görev verdi. hasan şaş'ın tüm şanını şerefini taraftar gözünde bitirdi. hasan'ın belki de futbolu bırakmasının en büyük nedeni ne yazık ki bülent korkmaz oldu. evladımla cartla curtla olmaz bu işler hakancığım. a arkadaşım bilmemneyim diye hasan'ı aldı maça hasan ıslıklarla terketti. duygusal olamazsın, yürüyün aslanlarımla anca bir yere kadar.

    hayır şampiyon oldunuz da sonrasında ne oldu? kendinizden sonra hangi futbolcuların yetişmesine yardımcı oldunuz. oturduğu yerden atıp tutmak dünyanın en kolay şeyi. neyin ucundan tuttun ufak hakan? sen ve senin gibiler çatlasa da patlasa da rjikaard'la devam edeceğiz. futbolda sistemi kazanacağız sonra başarılı olacağız. gazla başarılı olup sonra yıllarca onun kahrıyla yanıp kül olmayacağız.

    --- alıntı ---
    kabullenmeyen, kaybetmeyi hazmedemeyen ve sorumluluk almaktan çekinmeyen emre, fenerbahçe’nin bugün yarışa tekrar dönmesinde en önemli etken. zaten böyle bir işi ancak yürekten oynayan bir yerli oyuncu yapar. yabancı oyuncunun umurunda olmaz. işte bu yüzden ligimizde yabancı oyuncu sayısı artmamalı. başarının yolu ihtiyaç olduğu zaman yüreğini ortaya koyan yerli oyuncudan geçer. takımlarımızın yapacağı iş kadrolarındaki kaliteli yerli oyuncu sayısını arttırmak olmalıdır.
    --- alıntı ---

    emre galatasaraylıya kazık attığı için futbolculuk yaşamından sonraki hayatını kurtarmak için çabalamak zorunda. mesela senin gibi köşelerde atıp tutmak, fenerbahçe adına yazıp çizmek, televizyonlarda boy gösterip yorumculuk yapmak için fenerli olduğunu ispat etmek istiyor. tüm derdi bu. adam olsaydı, taraftarları ciddiye alsaydı, ahde vefa konusunda hassas olsaydı galatasaray'a gelirdi zaten. yani emre'nin durumu farklı. emre'nin o mücadeleci halinin izahı fatih akyel'in altı işaretinden farksızdır. tek derdi fenerbahçe camiasında kendisini kabul ettirmek. evet yürekli ve mücadeleci futbolcu önemlidir ama bu yüreklilik ve mücadele azmi profesyonellikten geliyorsa iyidir. tabi tek başına mücadele ve yüreklilik değil, zeka da lazım. mesela kimsenin göremediği bir durumda muazzam bir ara pası atabilmek, kimsenin beklemediği bir durumda muazzam ve isabetli şutlar çıkarmak, ya bir futbolcuya bitirici koşular yaptırmak, fake attırmak ama başka bir tarafa göndermek, topu ters kanada aktarmak, oyunun yönünü değiştirmek falan. yoksa koş koş, barış ve mustafa sarp yapıyorlar. kimse onların mücadelesine bir şey diyemez ama futbol zekası farklı bir şey. zeka!! zeka!! zeka!! lazım. zeki ve onurlu futbolcu lazım. yenilgiyi hazmedemeyen zeki, onurlu, mücadeleci ve yenilgiyi asla hazmedemeyen izzeti nefis sahibi futbolcular lazım. mesele bu.

    takımlarımızın yapacağı iş kadrolarındaki kaliteli yerli oyuncu sayısını arttırmak olmalıdır demişsin ama imkanlar ölçüsünde herkes bunu yapmıyor mu? mehmet topuz gibi bir adam misal elano ve keita ölçüsünde. ya da ismail köybaşı gibi bir adama büyük paralar isteniyor. ali turan'ı alamıyoruz görmüyor musun? özer hurmacı gibi vasat bir elemana büyük paralar ödenmedi mi? gökhan ünal gibi vasat üstü bir eleman için milyon euro'lar istenmiyor mu? volkan şen veya sercan için istenen paralar çok büyük paralar.. açıkçası o paralara bir tek ronaldo, messi, alonso, gerard gibi adamları alamazsın. hal böyle olunca takımdaki yerli, yürekli (!) oyuncularımızın durumu ortada. sözleşmesi uzatılan mehmet topal'deki değişimi görmek bile bu konuda yardımcı olacaktır sana hakan ünsal. yani sözün özü türkiye'den kaliteli yerli oyuncu almak hayalden de ötesidir. dolayısıyla o da geçerli yol olmuyor.

    bu arada kulaklarına küpe olsun diyerek sana bir de iktisattaki fiyat artışını anlatmak istiyorum. bir mala yönelik talep arttığında o malın arzı sabit kaldığında, artmadığında, ya da azaldığında fiyatı artar. bu sebeple piyasada herhangi bir malın hak ettiği değerle alım-satıma konu olması için tröstleşme, monopol gib piyasa aksaklıkları giderilmeye çalışılır. şu anda piyasada mal az. yani kaliteli türk oyuncu sayısı az. böyle olunca onların fiyatları için kulüp yöneticileri uçuyor da uçuyor. büyük takımların iişi anadolu takımlarını finanse etmek değildir herhalde değil mi hakan ünsal? uffak hakan?
  • 679
    nasıl ki dünyada yahudi lobisi diye bir şey var bizim ülkemizde de yerli lobisi diye bir olay var ve bu lobinin en önemli aktörlerinden birisi de hakan ünsal'dır.

    eboue'nin sürekli yere düşmesi ve kalkmamasının neticesinde kadro dışı bırakılmasını doğru buluyor ama sabri'nin sürekli top kaybı yapması, yaptığı ortalar ve şutları fizana gitmesi, 30 yaşını geçmesine rağmen en ufak bir futbol aklını kazanamamış olması neticesinde kadro dışı kalmasını yanlış buluyor. üstüne üstlük fatih terim bile sabri'yi oynatmadı takımda ve milli takıma da almıyor. sen ne hakla sabri takımda olmalıydı ve oynamalıydı diyorsun?
  • 261
    seleksiyona en güzel örnektir. lağım ağızlı ercan'ın gazetesine galatasaray'lıların en nefret ettiği galatasaray'lıyı galatasaray'ı yorumlamak üzere getirilmesi tam isabet olmuştur. demek adamımız başarılı bir icraat göstermiş ve en büyük gazetede kendine yer bulmuştur. işte budur hep savunduğumuz şey, galatasaray'a sövmek bu ülkede ekmek kapısıdır.
  • 739
    moda deyimle çomardır.
    yerli de yerli yerli de yerli. yeter lan!
    sanki ülkenin belli bir futbol kültürü, meşhur bir altyapısı, dünya çapında futbol okulları var da beyimiz çıkmış "yörlülöre höp kötü dovronoyorlor"
    kim demişti hatırlamıyorum ama çok güzel demiş: "hakan küçüktür ama mide bulandırır"
    git evinde aev yerlini veya kendini mi sevdireceksin ne yapacaksan evinde yap. boktan içi bomboş fikirlerini kanallarda orda burda paylaşma allahın islamofaşisti.
  • 670
    ünal aysal'ın 24.09.2014 tarihinde trt 1 de yayınlanan stadyum programına katıldığı zaman, umarım karşısına geçip çok net söyleyeyim başkanım prandelli çok kötü hoca diyebilsin.

    terim yalakası yorumcu. seni neyine de sen gs'ın antrenörünü çok kötü hoca diye eleştirebiliyorsun. daha tanımadan ve geçmişini bilmeden. hemde kulüp kaostayken ve ligin 3.haftasında

    yorum yapacaksan saygılı olacaksın arkadaşım.

    ben ünal aysal olsam, o programda hakan ünsal'ı yerin dibine sokarım. sokarım ki bir daha kulübü zedeleyecek yorumlarda bulunmasın. hele ki şu zamanda.

    böyle adamları milyonların izlediği bir programda yerin dibine sokacaksın ki bunun gibi ve türevleri olan eski oyuncular bir daha gs aleyhine konuşamasın. bu yüzden bizim başkanlarımız ve yönetimlerimiz aciz.

    eski fb, bjk oyuncuları çıkıp da takım hocalarını başkanlarını aziz yıldırım ve yıldırım demirören gibi pislik adamları eleştirebiliyor mu ? eleştiremiyorlar neden çünkü korkuyorlar. koltuklarından tv ve antrenör kariyerlerinin bitmesinden korkuyorlar.

    bizim eski oyuncularımız çıkıp fatih terim hariç bütün dünyaca ünlü oyuncuları ve antrenörleri o kısıtlı beyinleriyle eleştirip medyanın seyrinin değiştirebiliyor ve taraftarları birbirine katıp fikir ayrılmazlığına sokuyorlar.

    rıdvan dilmen ve önder özen çıkıp tvlerde hocalarını ve oyuncularını ölümüne sahipleniyor ve arkasında duruyor.

    rıdvan dilmen gökhan gönülün pozisyonuna penaltı ama ben gökhanı severim karakterli çocuk, olabilir böyle şeyler diyebiliyor. önder özen de keza öyle.

    bizim başkanlarımızın ve yönetimlerimizin böyle oyuncuları ve gazetecileri kısaca medyayı susturmasını bilecek. bilecek ki böyle işkembeden sallayamayacaklar.

    galatasaray kültüründen ve asaletinde korkacaklar. yorum yaparken bir değil iki kere düşünecekler.

    h.ünsal gibi yorum yapanlar yüzünden forumlarda sözlüklerde taraftar birbirine giriyor ve bölünüyor.
  • 11
    hakikaten yorumcu olduğundan itibaren kendinden nefret ettiren adam. ipe sapa gelmez eleştirileri bir kenara, daha düne kadar "galatasaray'da sevgi, arkadaşlık eksikliği var. bizim zamanımızda böyle değildi" diyordu her çıktığı programda. buna en iyi cevabı da hasan şaş bir maç sonrası röportajında üstü kapalı bir şekilde vermişti; "bazı eski arkadaşlarımız bizde sevgi eksikliği olduğunu iddia ediyor. kimse merak etmesin biz birbirimizi de galatasaray'ı da her şeyden çok seviyoruz." * *

    hulasa, hakan ünsal'ın galatasaray kaynaklı kuyruk acısı ne zaman diner artık merak etmiyorum.
  • 284
    bu yorumcu arkadaşı okuduktan sonra çekiliyorum bir kenara derin derin düşüncelere dalıyorum. soruyorum kendime kendime " öyle ya da böyle meslek hayatımda ülkem adına şu güne kadar benim alanımda başarılan en büyük başarılarda imzası olanlardan biri olsam, o sırada çuvalla para kazanmam yetmiyormuş gibi çok sevilsem... meslekten emekli olduktan sonra hakan ünsal gibi geçmişime kin besler miyim ?" bir o yana gidiyorum bir bu yana gidiyorum. uykulardan terli terli uyanıp bir sigara yakıyorum. cevabım her seferinde aynı oluyor "yok olmazsın sen k.hakan gibi" diyorum kendi kendime.
    futbolculuk gibi meslek var mıdır be dostlar. işini yapıyorsun, iyi para kazanıyorsun üstüne deliler gibi seviliyorsun. profesyonel sporculuk dışında sadece işini yaptı diye insanlara hürmet gösterilen başka bir meslek grubu var mıdır allah aşkına ? futbolda az biraz başarı kazandın mı karakterin nasıl olursa olsun o tribünden bu tribüne oleylere en önce çağırılıyorsun. k.hakan yıllarca oleylerden üçlülere koştu durdu. "abi ben gidiyorum biraz yurtdışında takılcam" dedi galatasaray eyvallah ciğerim dedi yol verdi. yurtdışında 1 sezon tutunamadı tası tarağı topladı döndü vatana... galatasaray ciğerim kapımız sana her zaman açık diyip buyur etti k.hakanı içeri. başarısız performansları eski topraktır diyerek sineye çekildi. ve o gün geldi ki galatasaray yenilenmek kararı aldı. k.hakana usulunce jübile teklifi yapıldı. yok ben oynıcam, oynıcam işte laaannn diye tutturunca tamam güzel dostum artık burada oynayamazsın başka kulüp bul denildi.
    ne kadar normal değil mi ?
    jübile teklif edildi, teklif kabul edilmedi yollar ayrıldı. yani ortada siktir çekilme durumu yok. işte k.hakan gayet normal olan bu olayı içinde büyüttü büyüttü adeta ağzına kadar hınç ve kinle doldu.
    sonra birde baktık bu arkadaş parlak takım elbiselerle futbol yorumculuğu yapmaya başlamış renkli camda. her yorumunda olayları öyle bir şekilde yorumladı ki her konuyu dönüp dolaştırıp ona ve onun dönemine yapılan yanlışlara getirdi. sanki galatasarayda ölmüş dedesinin ruhunun hayır için oynamış havası yakaladı yorumlarında. sanki galatasaray k.hakana yapışmış bir asalak bir keneymişde hakan kurtulamamış ondan. sanki k.hakan senelerce süper oynamış ama sürekli küfür yemiş üstüne 27 yaşında siktir git lan burdan sen çok iyi oynuyon biz seni istemiyorz artık denilmiş.
    tahminimce hakan ünsalın futbolculuk hayatı boyunca kazandığı para torunlarına bile üst düzey bir hayat geçirtemeye yeter. yani yorumculuktan kazanacağı paraya bel bağlamış bir adam değil küçük hakan. ekmek parası için böyle konuşsa yine bu kadar önemsemezdim yorumlarını. şu gün yaptıgı yorumların amacı "kendisine ve dönem arkadaşlarına yapılan yanlışları kamuoyuna açıklamak ve galatasarayı karalamak"tır ve bu işte çok başarısızdır zira bu taraftar hakan ünsala gösterilen hürmet ve toleransları da gayet iyi hatırlamaktadır. kulübün her şeyi kitaba göre yaptıgını da hatırlamaktadır. k.hakanın bir inat uğruna mesleğinden ali sami yen çimlerinde değil de rize stadında bıraktığını da hatırlamaktadır. küçük insanların büyük egoları olurmuş. k.hakanın egosu o kadar büyümüş ki kendisini galatasaraydan büyük görmeye başlamış. ne acıdır ki kendi lakabının küçük oldugunu unutmuş işte.
    demem o dur ki ustacım her insan arada bir oturup " ne yapıyorum lan ben ?" diye sorgulamalı kendini. "ben şimdi böyle konuşuyorum ama benim geçmişim bu, ben bugün burdaysam hasan abinin, güler gıda aş.nin bana çok yardımı oldu" demeli. demezse, sorgulamazsa k.hakan gibi alemlerle madara olması işten bile değil.
    yazı uzadıkça uzadı, bilinen şeylerin üzerinden geçtim beni mazur görün. yazdıkça rahatladım anasını satayım

    tanım: yaptığı bazı yorumlar sonrasında "ulan bu sefer çok fena saçmaladım ya" dediğine emin oldugum yorumcu. bir de unutmadan takım elbise giyerken burun bandını çıkardığı için minnettar olduğum eski futbolcudur vesselam
App Store'dan indirin Google Play'den alın