• 202
    tam olarak galatasaraylı rüyalardan sayılmaz ama gördüğüm en ilginç rüyaydı muhtemelen. bir gram abartı veya ekleme yoktur.

    dün gece gördüğüm rüyayı hatırladığım kadarıyla aktarıyorum.

    --- rüya ---

    kombimiz bozulmuş, servisi aramışız. gelen iki servis elemanı da kıvırcık saçlı gözlüklü gömlekli kravatlı tipler. bir tanesi şeklen telefonu andıran bir anahtar çıkarıyor. anahtar 7ye 14. hani normalde 8'e 9 falan olur anahtarlar. bu anahtar hem telefona benziyor hem de 7'ye 14 aq. bana bu anahtardan bir tane daha lazım diyor, bulamayacağımı söylüyorum. atışıyoruz biraz sen nasıl yetkili servissin yanında anahtarın yok falan derken aynı anahtardan bir tane daha bulmazsam kombiyi tamir etmeyeceğini söylüyor. elemanlardan diğeri biraz daha ılımlı, daha önce elmander'in evine gittik falan diye referanslarını anlatıyor bana. ikna oluyorum aynı anahtardan bir tane daha bulmayı kabul ediyorum. inşaat alanı gibi bir yere gidiyoruz, 2 tane oda yanyana ve odaların ikisi de ağzına kadar işçi dolu. işçilerden birine soruyorum "bu anahtardan var mı abi sizde?" diye. adam telefona benzeyen anhtarı alıp gülüyor, yanındaki arkadaşını "seni arıyorlar al konuş" diye kandırıyor gülüyorlar falan. o gülüşmenin içinde arka tarafta mancini'yi görüyorum. eski hocamız roberto mancini. how are you sinyore falan derken biraz laflıyoruz. ingilizce konuşuyoruz şakalaşıyoruz falan. bir de bakıyorum yan tarafta cesare prandelli var. onla da laflıyoruz biraz, işçiden anahtarı alıyor prandelli. prandelli ile italyanca gibi konuşuyoruz ama kelimelerimiz ingilizce. sonra işçiler bir anahtar daha getiriyor, prandelli'ye veriyorlar. prandelli iki anahtarı da alıyor, "vermiycem olm" falan diyor. şaka yapıyor sanıyorum ama gayet ciddiymiş. vermiyor anahtarları. sonra birden kaçmaya başlıyor, peşine düşüyorum. bir binaya giriyor. ben de peşinden. kütüphane gibi bir yerde sıkıştırıyorum bunu, anahtarları istiyorum. vermiyor, inatlaşıyor benle. sonra etrafımız kalabalıklaşıyor, bir sürü iri herif toplanıyor başımıza. benm bir merdane çıkarıyorum ve merdanenin tutulan kısmını prandelli'nin gırtlağına dayıyorum. merdaneile prandelli'yi tehdit ediyorum anahtarları alabilmek için. "ver anahtarları yoksa canını yakarım" diyorum. o da "bana dokunursan adamlarım seni paramparça eder" diyor ve yumruğunu sıkmış bir sürü adam görüyorum. gayet kendimden emin bir biçimde "bulurlarsa yok etsinler" diyorum ve kayboluyorum. bildiğin görünmez oluyorum. şok oluyorlar. sonra tekrar belirip anahtarları istiyorum, merdaneyle adamlardan birine vuruyorum ve "bunu sonsuza kadar yapabilirim ver anahtarları" diyorum. anahtarları alıp tekrar görünmez olup çıkıyorum oradan. mancini bekliyor beni dışarıda. yanına gidiyorum beraber uzaklaşıyoruz. anahtarları kombiciye veriyoruz.

    --- rüya ---

    gerçekten herhangi bir yerinde bir ekleme veya abartı yok. hatırlayamadığım yer vardır muhtemelen ama kombicinin istediği anahtarları bulmak için prandelli ve manciniyle muhattap oluyorum.
  • 203
    dün gece çok enteresan bir rüya gördüm sözlük.

    21 mart 2015 kasımpaşa - galatasaray maçını ne alakaysa florya metin oktay tesislerinde a2 takımın maçlarını oynadığı sahada oynuyorduk.

    bakıyorum ciddi ciddi florya'da oynuyoruz maçı, bağırıyorum "ulan aslantepe varken burada maç mı oynanır?" yan taraflardan bir abi çıkıyor "bilader laga luga yapma takımı destekle" diyor, susuyorum. bakıyorum forvette sinan gümüş oynuyor. inanılmaz pozisyonlara giriyor ama atamıyor bir türlü.

    tarık çamdal-babel eşleşmesi bilinç altıma nasıl yerleşmişse artık sağ bekte basketbol takımımızda oynayan nikolov görev yapıyor.

    iyi değilim sözlük :(
  • 206
    rüyamda bu hafta ne hikmetse evimizde kayserispor'la oynuyorduk.

    kalabalık bir yerdeyim maçı izleyemiyorum, saat 22:00 olmuş. bulunduğum evde misafirlikteyiz galiba, ntvspor'u açıyorlar. alt yazıda skoru gs:2 kays:3 şeklinde görünce film kopuyor ben de. kayseri yazıyor ama aslında ts maçı olarak hissediyorum. zaten etrafımdakilerden sevinenler oluyor, artık en fazla 3-3 olur diye. aklıma whoscored.com tahmini geliyor, oha harbiden bir tane atıp 3-3 mü bitireceğiz diyorum

    biraz bekledikten sonra sözlüğe giriyorum ki 3-1 kazanmışız!

    ntvspor a.a.k. rüyamda bile dezanformasyon yapıyorsun :(
  • 209
    dün gece 19 nisan 2015 trabzonspor galatasaray maçıyla ilgili bir rüya gördüm. yarı sahanın ortalarından bir serbest vuruş kazanıyoruz, topu bizim futbolculardan biri dikiyor, top havalanıyor daha sonra top karambolde tıngır mıngır kaleye girip gol oluyor. hepimiz seviniyoruz ama ekranda hala 0-0 yazıyor. sonra bir ara 0-1 yapıyorlar. sonra tekrardan 0-0 oluyor. hakem iptal etmiş diyorlar ama pozisyon nizami. hatta düdük bile çalmıyor. böyle pişmiş kelle gibi sırıtıyor. ulan nasıl olur böyle bir şey derken yanımdaki ruslar rahat durmayınca uyanıverdim. bu da böyle bir rüyam işte. *
  • 213
    cok net hatirlayamiyorum ama felaket kopuk bir ruyaydi. hatta omer guvenc aziz tapesi okuyordum facebookta oyle aklima geldi. ruyamda kupa maci mi ne var onun rovansi. biz oynuyoruz ama rakip hem fener hem besiktas. yani iki taraftar da var. hatta aziz yildirim da var. neyse lakin aziz ibnesinin benim pederle bir is iliskisi varmis. yine de gordugum yerde daliyorum kendisine. bakmayin dobisko olduguna herif idmanli, turkiye'nin her yerinde kavga etmisligi var. neyse vardir ya bunun kavga eden adamla geri vites yaparak kanka olmaya calisir falan, neyse peder de arada olunca ben vazgeciyorum dovmekten. artik ne maciysa baya olayli oluyor. baslamadan iptal oluyor mac. sonra ben bi ayrildigim yerde ise baslamisim adamlar normal maas oduyorlar saniyorum. bankamatik gibi bir dolap var halisahanin bir kenarinda para cekmeye ona gidiyorum. bi bakiyorum herifler maasi helva ile odemeye baslamislar. sira sira helvalar var kasada. lan diyorum boyle ibnelik var mi? bunu simdi ben nasil paraya donusturucem kaca saticam bu ne amk? neyse bu baska bi basligin konusu. ruyamda azi yildirim'i hani su fred cakmaktas'i oynayan eleman canlandiriyordu. odemeyi helva olarak yapicam kendisine.
  • 219
    ya arkadaşlar neden gördüm ve hatta neden yazıyorum bilmiyorum da, çok saçma bir rüya gördüm.

    galatasaray önümüzdeki sezon uefa avrupa liginde oynuyor, önce internetten çekilişi izliyorum. karşımızda ukrayna ligi isimlerine benzer bir takım var (karpaty lyiv gibi), fakat italya serie b takımıymış. neyse diyorum rakip tırt.

    ardından ben galatasaray'da oynuyorum, sol bek pozisyonunda. arenadayız. sağ bek tarık çamdal. kalecimiz ise semih kaya. dört yıldızlı formalarımızla sahadayız.

    3. dk'da semih topu elinden kaçırıyor ve artık iyice yaşlanıp kendine adam gibi kulüp bulamayan didier drogba eski takımına karşı gol atıyor. neyse diyoruz rakibimiz kim ki, çeviririz. ulan ilk yarı 0-3 bitiyor. ikinci golü 7-8 sene önce amatör kümede oynadığım isviçreli bir arkadaşım atıyor. maç sonrasında kardeşime anlatıyorum ''ulan bizim armin italya serie b'de oynuyormuş'' diye.

    neyse, 3. golü drogba atıyor yine, yine semih'in hatası. top çizgide kalıyor, tam çıkarmak için kayıyorum drogba tamamlıyor. hırsımdan ikili mücadelede şortunu çekiyorum ve ayaklarına çift dalıyorum, yırtıldı mı emin değilim. ama arena'da oynadığımız için alttan alıyor, taraftara saygısından.

    ama semih'e nasıl bağırıyorum, azarladım çocuğu resmen. aklıma sion maçı geliyor. ikinci yarı 3-2 yaparız, en azından deplasmanda 5 atar turu geçeriz diyorum.

    nasıl bir rüyadır yarebbim. ha ikinci yarıya çıkmadık hiç ayrıca, birden bire umre'deydim. ulan saat kaç oldu hala böyle bir rüyayı nasıl görebilirim diye düşünüyorum. üstüm de kapalıydı yani sabah... :)
  • 220
    istanbul'un tam olarak neresi bilmiyorum ama çok nezih bir yer olduğu belli olan bir semtinde burak yılmaz ile beraber yürüyoruz. tahminimce nişantaşı ya da bebek falan.

    benim böyle bir yerde burak yılmaz olmasa bile yürüyor olmam rüya olmasına yetecekken yanımda bir de burak yılmaz var. şaka lan şaka o kadar da ölmedik. bi keresinde kiralık arabayla bebek'ten geçmiştik o kadar da değil yani. neyse nerden geliyoruz, ben burak'ı nerden tanıyorum çok pardon daha doğrusu o beni nerden tanıyor bilmiyorum ama beraber kanka gibi yürüyoruz. şakalaşıyoruz falan hatta. o kadar yakınız ki kolunu bana doğru uzatıp mucckk çekse şaşırmicam yani öyle samimiyiz. kahkahalar havada uçuşuyor. bende bi taraftan sanki yıllardır burak yılmaz'ı tanıyormuş gibi bir rahatlık, doğallık var ama bi taraftan da göz ucuyla burak'ı kesip içten içe "ulan yanımdaki baya baya burak yılmaz" diye heyecanlanıyorum.

    derken bi tane ateş kırmızısı hayvani bi arabaya yaklaşıyoruz. tabi bu arabanın benim olabileceği rüyamda bile mantıklı gelmediği için hemen anlıyorum burak'ın arabası olduğunu. arabanın yanında da bi adam bekliyo büyük ihtimal burak'ın menajeri falan. o da beni görünce hiç garipsemiyor. adam beni garipsemeyince nedense rahatlıyorum. "ulan bu adam da tanıyosa beni demek ki gerçekten bi yerden tanıdıkları oluyorum ben bunların, belki de altyapı topçusuyumdur* kim bilir." falan diye düşünüyorum heralde. adam, burak için şoför kapısını açıyor, kendi de yan koltuğa oturuyor. ben de kendi kapımı kendim açarak(u: :() arka koltuğa geçiyorum. yalnız arabayı görmeniz lazım gençler ateş atıyor. o kadar gaza bastı gram ses gelmedi içeriye. belli baya para bayılmış. belki de kulüp hediye etmiştir bilmiyorum sormadım.

    herneyse bir müddet gittikten sonra arabadan indik biz burak'la. yine yürümeye başladık. ben tabi yine hiç bozuntuya vermiyorum "ortamlarda kuzeniyim derim kim bilcek amk" kafasındayım. tabi böyle kuul takılırken aklımda hâlâ bi fotoğraf çektirme derdi de var yani yok değil. koskoca burak yılmaz'la alemlere akıyorum aklımda hâlâ instagram'a koysam kaç like alırım derdi var. fakirin rüyası bu kadar olur. en sonunda dayanamadım "burak abi bi selfie çekilebilir miyizz ehe ehe??" diye sordum. inanın kendisi hiç öyle kameralarda göründüğü gibi artist, havalı falan değil. gayet kibar bi biçimde gülerek "tabi" dedi. gayet iyi niyetli bi insan. tanısanız siz de çok seversiniz. nasıl mutlu oldum anlatamam. dünyalar benim oldu. sanki az önce arabada arka koltukta oturan ben değilim. birden içimdeki çocuk çıktı ortaya. göz bebeklerim kalp şekline dönüştü. o an kesin uykumda "burakkkk, burakk'ımmmm" diye sayıklamışımdır. öyle bi şey olduysa inşallah bizimkiler duymamıştır.

    elimin titremesinden net bi fotoğraf çekemediğimi hatırlıyorum. fotoğraf faslı bittikten sonra biraz yürüyüp bi atm'nin yanına geldik. işte arkadaşlar olay burada koptu benim için. atm'yi görünce her şeyin bir rüyadan ibaret olduğunu anladım. fakirlik bilinçaltıma nasıl işlemişse amk koskoca burak yılmaz'a bildiğin vakıfbank atm'sinden para çektirdim. fakat asıl olay bu değil, asıl olay burak'ın hesabının ekside olmasıydı. adam bildiğin maaşı gömmüş bi de maaş arkası hesabındaki parayı sıfırlamış. işte o anda kafamda şimşekler çaktı. neden orada bulunduğumu şimdi daha iyi anlamıştım. burak yılmaz benden borç isteyecekti. inanır mısınız gözlerim karardı. bildiğin rüyada gözlerim karardı. ulan mahalleden arkadaşın ömer değil bu. koskoca burak yılmaz. gelip de benden 20 tl istemez, hoş onu da istese veremem de. ya şimdi bana "hacı hesapta para kalmamış bana bi 2 yüz bin fişekle de söz sezonlar açılsın gol primleriyle öderim sana şimdi biraz sıkışığım kıza hediye alıcam ayıp olmasın." derse ne yaparım?? nerden bulur denkleştiririm o kadar parayı? tabi bu düşüncelerin yanında acaba ne bahane bulsam da tüysem diye de düşünüyorum. kırk yılda bir rüya da olsa yıldız bi futbolcuyla yanyanayım ve ne desem de kaçsam diye düşünüyorum. kendi rüyamda acı çekiyorum resmen. ben bunları düşünürken burak "tüh ya hesapta para kalmamış." dedi.
    ilk defa hislerimde yanılmamıştım ve burak kartını atm'den alıp bana doğru dönerken tam da beklediğim şey gerçekleşti, bu kadar heyecana kalbim dayanamadı ve ter içinde uyandım. uyanır uyanmaz ilk işim cüzdanımı kontrol etmek oldu. nüfus cüzdanımın arkasına sakladığım 5 tl oradaydı ve derin bir oh çektim. o benim "zor gün" param, daima orada durur. zaten başka da para yok cüzdanda. para koyulan yerde de bereket getirsin diye hurma çekirdeği bulundururum her zaman için. çok faydasını gördüm onun da. onu oraya koydum koyalı allah için cüzdanımdaki para 20 tl'yi geçmedi.

    bu da böyle bir anımdır. burdan sevgili burak'a seslenmek istiyorum. burak'cım valla son anda işim çıktı ayrılmak zorunda kaldım yoksa vericektim parayı. aramızda lafı olmaz biliyosun :(
  • 223
    dün gece galatasaray yönetimini rüyamda darbe yaptım. hoş rüya benim hep ön planda tuttum kendimi.

    başlangıç net değil, telefon geliyor salih istanbul'a gel. genel kurul karışmış. taraftar isyanda. seçim falan olmuyor. ünal aysal hoooop başkanlığa. eee tabi hali hazırda yönetim yok. acil takımı toparlamak, transfer yapmak bütçeyi ayarlamak istiyor herkes.

    rüyanın sahibi olduğumdan herhalde aysal diyor salih gel bi el atalım. peki başganım diyorum. hiç anlamadığım bir şekilde bi kaç saat bütçe konuşuyoruz. o sırada biri haber getiriyor efendim manu rvp'ye gelen tekliflere açıkmış diye. ben sok ben iptal. aysal oradan bi elemana, salih'e bir özel uçak ayarlayın acil mençıstıra diye veriyor talimatı. bir duş alıyorum. sonra hoooop yola.

    aslında aysal özel uçak demişti ama ben sostyalist tavrımdan ödün vermedim galiba ve sıradan halkın içinde gittim. neyse indik sağ selamet. bi araba aldı beni. gittik bir kulüp binası. girişte iki eleman vardı dedim sizde transfer olaylarına kim bakıyor. acemilik heralde. neyse girdim içeri.

    gözlüklü 50 lik bir ingiliz vardı karşımda. ingilizce bülbül gibi şakıyorum böyle oluru ne olur falan diye. o anda yüksek fiyatlar çekti oç. kültür farkının verdiği gerginlikle olacak bastım fuck falan dedim çıktım.

    istanbul'u aradım dedim biz bu işe çare bulcaz. sabri selçuk, burak, yekta, aydın, tarık, olcan, eray, umut falan paraları neyse verin siktir edin kulüpten hepsini. geldiğimde kalmasın kimse. aysal'ı aradım dedim başganım bu işi kökünden halledekbi kaç oyuncu bakalım siz de gelin konuşalım diye. (takımda devrim olmuş, bütün çöpler yollanmış yerlerini dolduruyoruz)

    nasıl tanıştık bilmiyorum aradım mourinho babayı. durumu anlattım ve dedim bizi bilirsin 40 yılda bir şey işimiz düştü. sizin scoutlar çalışmıştır. bize yardımcı olurmusun.

    adam yufka yürekli. telefonda olmaz dedi gel bi çayımı iç. aysal ı aradım tekrardan dedim ben mou'ya geçiyorum işleri hallet oraya gel. geçtim hiç iş konuşmadık makara muhabbet. bizim yerlilere giydiriyoruz beraber. aysal falan geldi.

    iş konuşmaya başladık. bize iki oyuncu gösterdi. isimleri fm den alma gibi. canavar bunlar falan diyor. kasetleri izledik. ama youtube dan değil cidden kasetten izledik. o gece analiz yaptık. bunların scout bir günlüğüne bize çalıştı. bizimkileri de kovduk tabi. oyuncuları önerdi konuştuk falan.

    ertesi gün biriyle imzaladık orada. buraya dönelim dedik. çocuğunu kesen mi dersin, sevinçten kendini köprüden atan mı dersin, biblo yapıp hastanelere düşen mi dersin, timeline yapış yapış.

    neyse benim de telefonlar susmuyor.
    çoğuyla kısa kesiyorum.
    telefon çalıyor yine.
    bakıyorum cia den sneijder.
    alo diyorum. rüya bitiyor

    kardeşim çalan telefonun ucunda abi: günaydın bir şey sorabilir miyim? ben: soracağın soruyu sikeyim sabah sabah. çocuk şok. çocuk iptal.
  • 225
    nasıl grilir ki bu konuya. bu sabah gördüm dostlar. hemen giriyorum hikayeye.

    arkadaşlar gözlerimi bir açtım ben harry'im. baya baya gözlüklü kafasında yara izi olan bir harry'im. harry potter'daki harry. ama son filmlerindeki hali değil. daha küçük... böyle giyiniyorum ediyorum. ama taraftar gibiyim böyle. sarı kırmızı giymişim, aslan şapkası falan var odamda. bir andan sezdim "maça gideceğim her halde" diye. ama içimden de geçiriyorum "yahu bu gryfindorun simkesi anka falan değilmiydi, aslan ne alaka?" diye.ronlarla falan buluşuyoruz. harmonie, ron ve ben maça giderken orada bir takım kampı bulduk. dur maça daha var dedik ve kampı izlemeye çalıştık. orada böyle iri yarı, kel bir oyuncu vardı.

    harmonie onu göstererk "baba bu adam var ya bizde olacak tı ortalığın ..." diye devam etti. (u: vallahi böyle dedi. bu hafif kıro tarzından rahatsız olsamda bu tarz bile yakıştı vallahi :))
    ron'da "gelmeeeeeeez" diye moralleri alt üst etti. yok totem gibi değil, baya sinir bozmak amacıyla yaptı bunu. (u: :()
    sonra bu abimiz geldi bize imza verdi. harmonie hemen söze atıldı, "galatasaray'a gelecek misin?" diye sordu. ben şok. ne galatasaray'ı? galatasaray'ın konumuzla alakası ne? ben dumur konusunda nirvanaya ulaştığım anlarda fark ettim. meğersem galatasaray quidiç takımı falan kurmuş. biz de bas baya galatasaray'ın hazırlık maçını izlemeye gidiyor muşuz.

    her neyse gel zaman git zaman için de bir hengame koptu biz maça giderk. bu über quidçci abimiz benim hayatımı kurtardı. nasıl olduğunu ben de anlamadım. her yer patladı falan, bu abi beni kurtardı. ben de dona kaldım. yarım dakika sesizlikten sonra "seni galatasaray'a transfer edeyim mi?" dedim. adam güldü. ben iyice saçmaladığımı fark ederekten teşekkür ettim ve maça gittim.

    orada nevil'le karşılaştım. ama öyle benim yaşımda değildi nevil. son filmdeki yaşındaydı. çok sinirliydi. sebebini merak ettim ve sordum. ben maça giderken bu bahsettiğimiz abinin transfer dedikodusu ayyuka çıkmış. ama normalde 0,6 miyona * transfer olacakken komisyoncunun biri çıkmış ve fiyat 0,8'e çıkmış. nevil "zaten anlaşma sağlanacaktı, kimin cebini dolduruyoruz biz?" dedi. hak verdim bende. adam meğersem daha ucuza parçalı giyecekken araya dallamanın biri girmiş 0,8'e anlaşmayı yapıp, 0,2 milyonu cebine indirmiş. büyük para yani.

    gel zaman git zaman. sezon başladı ve bu bahsettiğim oyuncu 0,8'e bize transfer oldu. nevil iyice kızgın, burnundan soluyordu. konuyu araştırmaya başladı ve benden şüpheleniyordu. yine bir maç günü stada giderken nevil beni kenara çekti. konuşmayı uzattıkça uzattı, uzatıkça uzattı. içimden ulan yeni transferin ilk maçı adamı kaçıracağız diye üzülüyorum. sonra;

    -harry senin bu 0,2 milyonun kimin cebine girdiği hakkında bir tahminin var mı?
    -nerden bileyim, senin var mı?
    -var!
    -kim?
    -senmişsin harry!!!

    ben şok, ben vefat. tamam ben dedim adam seni galatasaray'a alayım diye ama allah belamı versin cebime kuruş girmedi yahu. şimdi işin yoksa nevil'e anlat. ama nevil'de hiç anlamaya yanaşmıyordu. tam tabiri caizse ağzıma edecekti ki "goool" diye bir ses çıktı stadyumdan. bir de baktık bizim yeni adam gol atmış.

    derken ben uyandım. olan yine bana oldu, adamın ilk golünü kaçırdık. (u: :() hayır rüyada lig tv falan da yoktu, ben şimdi nereden izleyeceğim o golü sözlük. (u: :()
App Store'dan indirin Google Play'den alın