• 225
    nasıl grilir ki bu konuya. bu sabah gördüm dostlar. hemen giriyorum hikayeye.

    arkadaşlar gözlerimi bir açtım ben harry'im. baya baya gözlüklü kafasında yara izi olan bir harry'im. harry potter'daki harry. ama son filmlerindeki hali değil. daha küçük... böyle giyiniyorum ediyorum. ama taraftar gibiyim böyle. sarı kırmızı giymişim, aslan şapkası falan var odamda. bir andan sezdim "maça gideceğim her halde" diye. ama içimden de geçiriyorum "yahu bu gryfindorun simkesi anka falan değilmiydi, aslan ne alaka?" diye.ronlarla falan buluşuyoruz. harmonie, ron ve ben maça giderken orada bir takım kampı bulduk. dur maça daha var dedik ve kampı izlemeye çalıştık. orada böyle iri yarı, kel bir oyuncu vardı.

    harmonie onu göstererk "baba bu adam var ya bizde olacak tı ortalığın ..." diye devam etti. (u: vallahi böyle dedi. bu hafif kıro tarzından rahatsız olsamda bu tarz bile yakıştı vallahi :))
    ron'da "gelmeeeeeeez" diye moralleri alt üst etti. yok totem gibi değil, baya sinir bozmak amacıyla yaptı bunu. (u: :()
    sonra bu abimiz geldi bize imza verdi. harmonie hemen söze atıldı, "galatasaray'a gelecek misin?" diye sordu. ben şok. ne galatasaray'ı? galatasaray'ın konumuzla alakası ne? ben dumur konusunda nirvanaya ulaştığım anlarda fark ettim. meğersem galatasaray quidiç takımı falan kurmuş. biz de bas baya galatasaray'ın hazırlık maçını izlemeye gidiyor muşuz.

    her neyse gel zaman git zaman için de bir hengame koptu biz maça giderk. bu über quidçci abimiz benim hayatımı kurtardı. nasıl olduğunu ben de anlamadım. her yer patladı falan, bu abi beni kurtardı. ben de dona kaldım. yarım dakika sesizlikten sonra "seni galatasaray'a transfer edeyim mi?" dedim. adam güldü. ben iyice saçmaladığımı fark ederekten teşekkür ettim ve maça gittim.

    orada nevil'le karşılaştım. ama öyle benim yaşımda değildi nevil. son filmdeki yaşındaydı. çok sinirliydi. sebebini merak ettim ve sordum. ben maça giderken bu bahsettiğimiz abinin transfer dedikodusu ayyuka çıkmış. ama normalde 0,6 miyona * transfer olacakken komisyoncunun biri çıkmış ve fiyat 0,8'e çıkmış. nevil "zaten anlaşma sağlanacaktı, kimin cebini dolduruyoruz biz?" dedi. hak verdim bende. adam meğersem daha ucuza parçalı giyecekken araya dallamanın biri girmiş 0,8'e anlaşmayı yapıp, 0,2 milyonu cebine indirmiş. büyük para yani.

    gel zaman git zaman. sezon başladı ve bu bahsettiğim oyuncu 0,8'e bize transfer oldu. nevil iyice kızgın, burnundan soluyordu. konuyu araştırmaya başladı ve benden şüpheleniyordu. yine bir maç günü stada giderken nevil beni kenara çekti. konuşmayı uzattıkça uzattı, uzatıkça uzattı. içimden ulan yeni transferin ilk maçı adamı kaçıracağız diye üzülüyorum. sonra;

    -harry senin bu 0,2 milyonun kimin cebine girdiği hakkında bir tahminin var mı?
    -nerden bileyim, senin var mı?
    -var!
    -kim?
    -senmişsin harry!!!

    ben şok, ben vefat. tamam ben dedim adam seni galatasaray'a alayım diye ama allah belamı versin cebime kuruş girmedi yahu. şimdi işin yoksa nevil'e anlat. ama nevil'de hiç anlamaya yanaşmıyordu. tam tabiri caizse ağzıma edecekti ki "goool" diye bir ses çıktı stadyumdan. bir de baktık bizim yeni adam gol atmış.

    derken ben uyandım. olan yine bana oldu, adamın ilk golünü kaçırdık. (u: :() hayır rüyada lig tv falan da yoktu, ben şimdi nereden izleyeceğim o golü sözlük. (u: :()
App Store'dan indirin Google Play'den alın