220
istanbul'un tam olarak neresi bilmiyorum ama çok nezih bir yer olduğu belli olan bir semtinde burak yılmaz ile beraber yürüyoruz. tahminimce nişantaşı ya da bebek falan.
benim böyle bir yerde burak yılmaz olmasa bile yürüyor olmam rüya olmasına yetecekken yanımda bir de burak yılmaz var. şaka lan şaka o kadar da ölmedik. bi keresinde kiralık arabayla bebek'ten geçmiştik o kadar da değil yani. neyse nerden geliyoruz, ben burak'ı nerden tanıyorum çok pardon daha doğrusu o beni nerden tanıyor bilmiyorum ama beraber kanka gibi yürüyoruz. şakalaşıyoruz falan hatta. o kadar yakınız ki kolunu bana doğru uzatıp mucckk çekse şaşırmicam yani öyle samimiyiz. kahkahalar havada uçuşuyor. bende bi taraftan sanki yıllardır burak yılmaz'ı tanıyormuş gibi bir rahatlık, doğallık var ama bi taraftan da göz ucuyla burak'ı kesip içten içe "ulan yanımdaki baya baya burak yılmaz" diye heyecanlanıyorum.
derken bi tane ateş kırmızısı hayvani bi arabaya yaklaşıyoruz. tabi bu arabanın benim olabileceği rüyamda bile mantıklı gelmediği için hemen anlıyorum burak'ın arabası olduğunu. arabanın yanında da bi adam bekliyo büyük ihtimal burak'ın menajeri falan. o da beni görünce hiç garipsemiyor. adam beni garipsemeyince nedense rahatlıyorum. "ulan bu adam da tanıyosa beni demek ki gerçekten bi yerden tanıdıkları oluyorum ben bunların, belki de altyapı topçusuyumdur* kim bilir." falan diye düşünüyorum heralde. adam, burak için şoför kapısını açıyor, kendi de yan koltuğa oturuyor. ben de kendi kapımı kendim açarak(u: :() arka koltuğa geçiyorum. yalnız arabayı görmeniz lazım gençler ateş atıyor. o kadar gaza bastı gram ses gelmedi içeriye. belli baya para bayılmış. belki de kulüp hediye etmiştir bilmiyorum sormadım.
herneyse bir müddet gittikten sonra arabadan indik biz burak'la. yine yürümeye başladık. ben tabi yine hiç bozuntuya vermiyorum "ortamlarda kuzeniyim derim kim bilcek amk" kafasındayım. tabi böyle kuul takılırken aklımda hâlâ bi fotoğraf çektirme derdi de var yani yok değil. koskoca burak yılmaz'la alemlere akıyorum aklımda hâlâ instagram'a koysam kaç like alırım derdi var. fakirin rüyası bu kadar olur. en sonunda dayanamadım "burak abi bi selfie çekilebilir miyizz ehe ehe??" diye sordum. inanın kendisi hiç öyle kameralarda göründüğü gibi artist, havalı falan değil. gayet kibar bi biçimde gülerek "tabi" dedi. gayet iyi niyetli bi insan. tanısanız siz de çok seversiniz. nasıl mutlu oldum anlatamam. dünyalar benim oldu. sanki az önce arabada arka koltukta oturan ben değilim. birden içimdeki çocuk çıktı ortaya. göz bebeklerim kalp şekline dönüştü. o an kesin uykumda "burakkkk, burakk'ımmmm" diye sayıklamışımdır. öyle bi şey olduysa inşallah bizimkiler duymamıştır.
elimin titremesinden net bi fotoğraf çekemediğimi hatırlıyorum. fotoğraf faslı bittikten sonra biraz yürüyüp bi atm'nin yanına geldik. işte arkadaşlar olay burada koptu benim için. atm'yi görünce her şeyin bir rüyadan ibaret olduğunu anladım. fakirlik bilinçaltıma nasıl işlemişse amk koskoca burak yılmaz'a bildiğin vakıfbank atm'sinden para çektirdim. fakat asıl olay bu değil, asıl olay burak'ın hesabının ekside olmasıydı. adam bildiğin maaşı gömmüş bi de maaş arkası hesabındaki parayı sıfırlamış. işte o anda kafamda şimşekler çaktı. neden orada bulunduğumu şimdi daha iyi anlamıştım. burak yılmaz benden borç isteyecekti. inanır mısınız gözlerim karardı. bildiğin rüyada gözlerim karardı. ulan mahalleden arkadaşın ömer değil bu. koskoca burak yılmaz. gelip de benden 20 tl istemez, hoş onu da istese veremem de. ya şimdi bana "hacı hesapta para kalmamış bana bi 2 yüz bin fişekle de söz sezonlar açılsın gol primleriyle öderim sana şimdi biraz sıkışığım kıza hediye alıcam ayıp olmasın." derse ne yaparım?? nerden bulur denkleştiririm o kadar parayı? tabi bu düşüncelerin yanında acaba ne bahane bulsam da tüysem diye de düşünüyorum. kırk yılda bir rüya da olsa yıldız bi futbolcuyla yanyanayım ve ne desem de kaçsam diye düşünüyorum. kendi rüyamda acı çekiyorum resmen. ben bunları düşünürken burak "tüh ya hesapta para kalmamış." dedi.
ilk defa hislerimde yanılmamıştım ve burak kartını atm'den alıp bana doğru dönerken tam da beklediğim şey gerçekleşti, bu kadar heyecana kalbim dayanamadı ve ter içinde uyandım. uyanır uyanmaz ilk işim cüzdanımı kontrol etmek oldu. nüfus cüzdanımın arkasına sakladığım 5 tl oradaydı ve derin bir oh çektim. o benim "zor gün" param, daima orada durur. zaten başka da para yok cüzdanda. para koyulan yerde de bereket getirsin diye hurma çekirdeği bulundururum her zaman için. çok faydasını gördüm onun da. onu oraya koydum koyalı allah için cüzdanımdaki para 20 tl'yi geçmedi.
bu da böyle bir anımdır. burdan sevgili burak'a seslenmek istiyorum. burak'cım valla son anda işim çıktı ayrılmak zorunda kaldım yoksa vericektim parayı. aramızda lafı olmaz biliyosun :(
benim böyle bir yerde burak yılmaz olmasa bile yürüyor olmam rüya olmasına yetecekken yanımda bir de burak yılmaz var. şaka lan şaka o kadar da ölmedik. bi keresinde kiralık arabayla bebek'ten geçmiştik o kadar da değil yani. neyse nerden geliyoruz, ben burak'ı nerden tanıyorum çok pardon daha doğrusu o beni nerden tanıyor bilmiyorum ama beraber kanka gibi yürüyoruz. şakalaşıyoruz falan hatta. o kadar yakınız ki kolunu bana doğru uzatıp mucckk çekse şaşırmicam yani öyle samimiyiz. kahkahalar havada uçuşuyor. bende bi taraftan sanki yıllardır burak yılmaz'ı tanıyormuş gibi bir rahatlık, doğallık var ama bi taraftan da göz ucuyla burak'ı kesip içten içe "ulan yanımdaki baya baya burak yılmaz" diye heyecanlanıyorum.
derken bi tane ateş kırmızısı hayvani bi arabaya yaklaşıyoruz. tabi bu arabanın benim olabileceği rüyamda bile mantıklı gelmediği için hemen anlıyorum burak'ın arabası olduğunu. arabanın yanında da bi adam bekliyo büyük ihtimal burak'ın menajeri falan. o da beni görünce hiç garipsemiyor. adam beni garipsemeyince nedense rahatlıyorum. "ulan bu adam da tanıyosa beni demek ki gerçekten bi yerden tanıdıkları oluyorum ben bunların, belki de altyapı topçusuyumdur* kim bilir." falan diye düşünüyorum heralde. adam, burak için şoför kapısını açıyor, kendi de yan koltuğa oturuyor. ben de kendi kapımı kendim açarak(u: :() arka koltuğa geçiyorum. yalnız arabayı görmeniz lazım gençler ateş atıyor. o kadar gaza bastı gram ses gelmedi içeriye. belli baya para bayılmış. belki de kulüp hediye etmiştir bilmiyorum sormadım.
herneyse bir müddet gittikten sonra arabadan indik biz burak'la. yine yürümeye başladık. ben tabi yine hiç bozuntuya vermiyorum "ortamlarda kuzeniyim derim kim bilcek amk" kafasındayım. tabi böyle kuul takılırken aklımda hâlâ bi fotoğraf çektirme derdi de var yani yok değil. koskoca burak yılmaz'la alemlere akıyorum aklımda hâlâ instagram'a koysam kaç like alırım derdi var. fakirin rüyası bu kadar olur. en sonunda dayanamadım "burak abi bi selfie çekilebilir miyizz ehe ehe??" diye sordum. inanın kendisi hiç öyle kameralarda göründüğü gibi artist, havalı falan değil. gayet kibar bi biçimde gülerek "tabi" dedi. gayet iyi niyetli bi insan. tanısanız siz de çok seversiniz. nasıl mutlu oldum anlatamam. dünyalar benim oldu. sanki az önce arabada arka koltukta oturan ben değilim. birden içimdeki çocuk çıktı ortaya. göz bebeklerim kalp şekline dönüştü. o an kesin uykumda "burakkkk, burakk'ımmmm" diye sayıklamışımdır. öyle bi şey olduysa inşallah bizimkiler duymamıştır.
elimin titremesinden net bi fotoğraf çekemediğimi hatırlıyorum. fotoğraf faslı bittikten sonra biraz yürüyüp bi atm'nin yanına geldik. işte arkadaşlar olay burada koptu benim için. atm'yi görünce her şeyin bir rüyadan ibaret olduğunu anladım. fakirlik bilinçaltıma nasıl işlemişse amk koskoca burak yılmaz'a bildiğin vakıfbank atm'sinden para çektirdim. fakat asıl olay bu değil, asıl olay burak'ın hesabının ekside olmasıydı. adam bildiğin maaşı gömmüş bi de maaş arkası hesabındaki parayı sıfırlamış. işte o anda kafamda şimşekler çaktı. neden orada bulunduğumu şimdi daha iyi anlamıştım. burak yılmaz benden borç isteyecekti. inanır mısınız gözlerim karardı. bildiğin rüyada gözlerim karardı. ulan mahalleden arkadaşın ömer değil bu. koskoca burak yılmaz. gelip de benden 20 tl istemez, hoş onu da istese veremem de. ya şimdi bana "hacı hesapta para kalmamış bana bi 2 yüz bin fişekle de söz sezonlar açılsın gol primleriyle öderim sana şimdi biraz sıkışığım kıza hediye alıcam ayıp olmasın." derse ne yaparım?? nerden bulur denkleştiririm o kadar parayı? tabi bu düşüncelerin yanında acaba ne bahane bulsam da tüysem diye de düşünüyorum. kırk yılda bir rüya da olsa yıldız bi futbolcuyla yanyanayım ve ne desem de kaçsam diye düşünüyorum. kendi rüyamda acı çekiyorum resmen. ben bunları düşünürken burak "tüh ya hesapta para kalmamış." dedi.
ilk defa hislerimde yanılmamıştım ve burak kartını atm'den alıp bana doğru dönerken tam da beklediğim şey gerçekleşti, bu kadar heyecana kalbim dayanamadı ve ter içinde uyandım. uyanır uyanmaz ilk işim cüzdanımı kontrol etmek oldu. nüfus cüzdanımın arkasına sakladığım 5 tl oradaydı ve derin bir oh çektim. o benim "zor gün" param, daima orada durur. zaten başka da para yok cüzdanda. para koyulan yerde de bereket getirsin diye hurma çekirdeği bulundururum her zaman için. çok faydasını gördüm onun da. onu oraya koydum koyalı allah için cüzdanımdaki para 20 tl'yi geçmedi.
bu da böyle bir anımdır. burdan sevgili burak'a seslenmek istiyorum. burak'cım valla son anda işim çıktı ayrılmak zorunda kaldım yoksa vericektim parayı. aramızda lafı olmaz biliyosun :(