• 126
    nani'yi almışız. sezonun ortaları, galatasaray fenerbahçe maçı... çok iyi oynuyoruz, golü de buluyoruz. ilk yarının sonlarına doğru bir ikili mücadele sonrası cüneyt çakır nani'ye kırmızı kart gösteriyor. nani neye uğradığını şaşırıyor, gözlerine inanamıyor. yine maçı kazanıyoruz ama. maç sonrası tüm dünyada nani ve cüneyt çakır'lı karikatürler, resimler paylaşılıyor. dış basında çakır yine nani'yi yaktı, yine çakır yine nani, nani'nin kaderi, nani çakır'dan kurtulamıyor vs. gibi manşetler atılıyor. bu da öyle bir rüyamdı işte.
  • 127
    bu bir rüya ama, sanki 3 haftadır uyanmıyorum.

    önceleri sıradan bir protesto haberi izliyordum. ne de olsa bir günlük, olmadı birkaç günlük bir eylem olur sonra herkes olaysız dağılır bu haber de unutulurdu. ancak rüya bu ya, polisin şiddet uygulayacağı tuttu. eylemciler dağılmadığı gibi bu kez şiddete karşı birleşti. insanlar birleştikçe şiddetin dozu arttı. şiddetin dozu attıkça insanlar birleşti.

    insanlar birleşirken bir rüyada olabilecek en güzel şey oldu belki de. galatasaraylısı, fenerbahçelisi, beşiktaşlısı bütün sezon yaşanan kavgaları ve üzücü haberleri unuttu, şiddete karşı gelmek için bir araya geldi. el ele kol kola yürüyen taraftarlar gördüm. sanki bir ay önce provoke eden fenerbahçeli başkan değildi, sanki bir ay önce gencecik bir insanın canına kıyan galatasaraylı taraftar değildi. birbirine kin besleyen insanlar orada kardeş olmuştu. olay istanbul ile de sınırlı değildi; göztepe'le karşıyaka'nın, adana demir'le mersin'in beraber istanbul için destek verdiğine tanık olmuştum. birleşmenin sorumluluğunu da iş makinesiyle polis kovalayan çarşı üstlenmişti.

    bunlar olurken ultraslan ve gfb atkıları da destekte bir süre yer aldı, ancak ilerleyen zamanlarda başlarının desteği kesildi. sanırım gerçek hayatta onlar hakkında olumsuz düşündüğüm için rüyama da öyle yansımıştı. onlar destek vermeyince fenerlisi cimbomlusu çarşı'nın yanında birleşti. omuz omuza direnmeye devam ettiler.

    diğer tarafta hükümet cephesi ne yapıyordu? işte dostlarım, zaten gerçek hayatta da dediklerine inanması güç olan bu insanlar rüyamdaki direnişi de düzen bozmaya çalışmak olarak lanse etti. koskoca ülkenin başbakanı etrafına ateş saçan hitler'den farksızdı. neticede atam'a ayyaş diyen bir adamı çok da iyi haliyle göremezdim. bütün hükümet yanlısı bakanlar, medya mensupları olayı provokasyon olarak niteledi. hele ki ankaralı bir başkan vardı ki provokasyonun allahını yapıyordu. yalan haberleri, hatta yalanı geçtim zaytung haberini bile gerçek bir habermiş gibi twitter'da yayıp kendi safındaki insanları kandırmaya çalışıyordu. tdk sırf başbakan dedi diye kırk yıllık çapulcu kelimesinin anlamını değiştirip terörist ile yakın anlama getirmişti. rüyada da zihniyet aynıydı işte.

    medya yandaşlık yaptı dedim ama sanırım buna da bir paragraf lazım. neredeyse hiçbir kanal olayı gerçek yüzüyle vermedi. hele bir tanesi önceden haber kanalıydı ki, olaylar çıktıktan sonra adeta national geographic'e dönüştü. sadece ismini daha önce duymadığım ve muhtemelen bilinçaltımın kendi zekasıyla yarattığı birkaç küçük çaplı kanal olayları tüm gerçekliğiyle yansıtıp insanların gönlünü kazandı. bilinçaltım yaratıcı demiştim ya, uğur dündar'a bile kanal kurdurup haber yaptırdı. yandaş medya ise ancak direnen halkın baskısıyla idare eder haberler yapmaya başladı. ntv'nin protesto edildiğini, ferit'in bankasının değer kaybettiğini ve daha fazla kaybetmemek için kanalının normal habere başladığını gördüm. inanılmaz şeyler oldu rüyamda...

    peki ben bu rüyada neredeydim? sevdiğim istanbul'a gidememiştim, direnişe ankara'dan destek vermeye çalışıyordum. meydanda toplanan kalabalığa karışıyor, ara sıra kendimi tunalı'da buluyordum. bazen uykumda çıkan gazdan mıdır nedir, polisin biber gazını hissedip olanca gücümle kaçmaya çalışıyordum. bir yandan da yaratıcı sloganlara destek veriyordum. etrafına ateş saçan hitler görünümlü başbakanın yurtdışı gezisi sırasında ülkeyi saklamak için uğraşıyordum. eğlenceli bir insandım, ve şiddetle dolu rüyama eğlence katmayı başarabiliyordum.

    ben hiçbir rüyayı bu kadar uzun süreli yaşamamıştım. yavaş yavaş rüyanın sonlarına doğru geldiğimi hissediyordum. sabahın ilk ışıkları aydınlık bir günün haberini verircesine odaya vurmaya başlamıştı. benim rüyam çok güzeldi. uyanmak istemiyordum...
  • 131
    (bkz: #1083590)
    (bkz: #1084757)

    dünkü maçtan* sonra seriye burak yılmaz ile devam. alla alla niye ben bu adamlarla fotoğraf çekilebilecek kadar konuşuyor ve yanlarına gidebiliyorum da o telefon yada fotoğraf makinesi çalışmıyor, açılmıyor, bulanık çekiyor. rüya da olsa çıldıracağım ya yok böyle bir şey.

    bu sefer burak yılmaz'la benim ilk okuldayız. ne alakaysa. burak'la konuşuyorum sarılıyorum falan filan. pek bir memnuniyetsizlik var üstünde, öyle ya o sevenlerine karşı. neyse sonra bir resim çekilelim diyorum. tamam diyor. ama yanımda değil gidip alıp geleyim diyorum. koştura koştura gidip alıyorum, nereden alıyorsam. yanına geliyorum. çok bekletmişim gibi trip atıyor. tamam tamam diyorum. açıyorum, açmamla makinenin şarjı bitiyor! yok artık yine mi diyorum diğer rüyaları hatırlıyorum bu arada. sonra işim var diyor gidiyor burak. ben yine mal gibi kalıyorum. işin garibi yanımda telefonumda yok. niye yok lan, niye o makinenin şarjı bitiyor, delireceğim ya.
  • 132
    ilgili arkadaşlar kusura bakmasınlar şimdi tam tarihi hatırlayamıycam. üçüncü dönem fatih terim'li ilk sezondaki, içerde oynadığımız karabük maçı. maçtan bir gün önce rüyamda maçın skorunu 5-1 gördüm ve uyandığım gibi skor oynamak için nesineye daldım. 5-1 görmüşüm amk tutarsa yırtartız.

    maça skor bahsi açılmamıştı ve maç 5-1 bitti.
  • 133
    --- dikkat ---

    öncelikle allah yazdıysa bozsun diyerek anlatmaya başlıyorum

    --- dikkat ---
    öyle uzun soluklu macera filmleri gibi rüyalar göremem kısa ve net olur. yine öküz gibi uyuduğumdan saat 13.30 gibi kalktım kalkar kalkmaz gördüğüm rüyayı hayal mayal hatırlamaya başladım. rüyamda galatasaray sözlükteyim sözlük ağlama duvarına bir yazar musleramız da gitti dostlar :( diye bir entry yazıyordu. sol tarafa bakıyorum fernando muslera (67) yazıyordu. bir giriyorum başlığına manuya transferi kesinleşmiştir yazıyor. diğerleri neden muslera tarzı entryler giriyor. birisi 12 milyon € bence iyi para tarzı şeyler söylüyor. böyle gidiyordu rüya. neyse uyanır uyanmaz galatasaray sözlüğe baktım. sol frame'e baktım ve rahatladım.
  • 135
    ulan ne güzel rüyaydı be :(

    galatasaray'da santraforum ve kariyerimi bitirme kararı almışım, ama hala gencim şu anki yaşımdayım. sabri neden diye soruyor "zamanı geldi..." falan diyorum mağrur bi şekilde tribünlere bakıp. lan neyin zamanı geldi amk deli miyim neyim.

    şampiyonlar ligi finaline çıkmışız ve şansa bak ki final bizim sahada. sabri'yle konuştuktan sonra yanımda bir spiker beliriyor işte 400 küsür maçta 500 küsür gol atmışım falan onu söylüyor kameraya, ben de iyiymiş lan maç başı 1'den fazla gol atmışım vay amınakoyim diyorum. duygu ve düşüncelerimi soruyor adam, ben de diyorum hazır şl finaline çıkmışız, bundan kelli maça çıkmam bu benim jübile maçım falan diyorum. bir de hepimizde kupayı kazanmışız havası var sanarsın fenerbahçeyiz de maçı bağlamışız keh keh.

    maçın sonunda uefa başkanı bana ödül mü ne verecekmiş, işte spiker bunları yine coşkulu coşkulu kameraya doğru söylerken ben de tribünlere bakıyorum. kendime ait bir gol sevincim varmış her golde istisnasız yapmışım böyle eli kalbe götürmeli falan çok karizmatik, tribünler bunun koreografisini yapmış hareketli halini. böyle anlatıyorum da rüyada nesneler neyin görünmüyor tabi, gördüğümü düşünüyorum. acayip duygulanıyorum o sırada. gurur, mutluluk, heyecan, hüzün her bi bok var.

    maçı oynamadan gözlerim dolu dolu uyandım amk. gördüğüm en güzel rüyalardan biriydi. ulan ne çok istemiştim futbolcu olup galatasaray'da oynamayı, rüyası bile bu kadar güzelken gerçeğini tahayyül edemiyorum. şunu yaşayıp değer bilmeyenlere de yanıyorum ne diyim.
  • 140
    bugünkü maçla ilgili değil ama rüyamda galatasaray'ın kamp yaptığı otele (u: otel de ıspartada (:) gidiyoruz annemle , oyuncularla fotoğraf çekinmek için heyecandan kalbim deli gibi çarpıyor.
    bütün oyuncular oradalar , daha sonra selçuk inan ve felipe melo yanıma geliyor , selçuk sağımda melo solumda ben ortadayım.
    telefonu anneme veriyorum fotoğraf çekmesi için fakat annem bi türlü fotoğrafı çekmiyor , bekliyoruz sonra melo gidiyor selçuk da bekliyor garibim ama gidecek diye öyle panik oluyorum ki , anne bak melo gitti selçuğu kaçırmayalım bari diyorum , çek şu fotoğrafı artık diyorum hala çekmiyor , öyle sinirleniyorum ki anneme (u: (:) sonra fotoğrafı çekinemeden selçuk da gidiyor. *
    resmen rüyamda azap çektim öyle kötüydü ki , uyandığımda bile anneme kızgındım nasıl etkilendiysem artık. *
  • 142
    öglen sekerlemesi yaparken az önce gördugum ruya.

    galatasaray'in maci var. mahalle aralarindan yüruyorum. hali sahada gencler top oynuyor. evinde kapali olmasi gereken butun köpekler sokaklara dökulmus ve maca giden sokagi kapatmis. benimde kucukken köpeklerin saldirisira ugrayip, yarali sekilde 11 saat boyunca agacta bekledigim bir travmam var. simdi köpek görunca korkmak yerine tekme tokat daliyorum ters bi hareket görursem. o yuzden sevmem ve bulasmam köpeklere. neyse yolu kapatmislar, aliyorum elime koca koca taslari diger elimde de uzun ve kalin odun, hirlayana salliyorum tasi, veriyorum odunu. ciyak ciyak kaciyor odunu yiyen ama yenisi geliyor. bi bitmiyorlar amk.

    maca gidicem, zaman azalmis. neyse evlerinden 3 kisi cikiyor ve " sen bu köpeklerin dilinden anlamiyorsun. köpeklerden korktugunu ya belli etmicen ya da onlarin suyuna gidicen" diyor. 6-7 tane azgin köpegi veterinerlik etmisim ama o kadar coklar ki, hepsine dalsam maca yetisemem. neyse o 3 kisiyle yavasca geciyoruz aralarindan. maca son anda yetisiyorum.

    sonra uyandim...
  • 144
    uefa kupası finali. yine arsenalle oynuyoruz hem de mecidiyeköy ali sami yen'de. stad tıklım tıklım. her zamanki gibi kapalıdayım ama bu sefer kapalı alt hem de en ön sıra. ne hikmetse yedek kulübelerini kapalı tarafına koymuşlar. maç öncesi hasan şaş'ı motive ediyorum, direktiflerimi hırslı bir ses tonuyla aktarıyorum. diyorum ki bak hasan 2005-2006 sezonu kadıköyde 4-0 kaybetttiğimiz maç öncesi seni kırmızı kart görme diye çok sakinleştirdiler, terapiler yaptılar ama sen o sakinlikle iyi oynayamadın sahada kayboldun. bugün boşver sakin olmayı falan sen yüreğinle oynayan adamsın sahaya yüreğini koy. bu sözler üzerine hasan'ın gözlerinden iki damla yaş akıyor ama hırsın sebep olduğu gözyaşları bunlar. bu arada şortunu bağlarken çaktırmadan bizi dinliyor umit davala. neyse maç başlıyor inanılmaz bir tezahurat inanılmaz bir baskı kuruyoruz hemen ilk dakikadan sabriyle pozisyona giriyoruz. bir sonraki atak sabri iki kişiyi geçip topu direğe nişanlıyor. kahroluyor tribünler derken dönen top numaralı tribün taç çizgisine yakın bir bölgede tugaya geliyor. tugay bir çalım atıyor kaleye bakıp şutunu çekiyor top kalecinin müdahalesine rağmen ağlarla buluşuyor. 2. dakika henüz 1-0 öndeyiz. inanılmaz bir sevinç tribünler yıkılıyor adeta. yeni açığa bakıyorum kafamı sağa çevirip ve tribünlerin birbirine kenetlendiğini çılgınca sevindiğini görüyorum. böyle bir sevinç hatırlamıyorum samiyen'de. inanılmaz bir tezahurat var golden sonra ve devreyi 1-0 galip kapatıyoruz. ne yazık ki sonra uyanıyorum
  • 145
    hagi dönemi ayhan akman'ın sol açıkta yardırdığı dönemler öss stresi tavan yapmış yine bir fenerbahçe maçı arefesi zihnim nasıl bir buhran yaşamışsa ayhan akman'la beraber öss sınavına girmişliğim var ve rüyanın ilginç yanı şu o gün anladımki tembellik her hücreme işlemiş sınav salonu ranzalardan oluşuyordu ve uzanarak soruları ayhan'ımla ayrı ranzalarda tartışarak çözüyorduk. * *

    edit: yanlış anlaşılmaya mahal verecek cümle. *
  • 146
    spor gündemini çok takip ettiğim ve galatasaray'a çok kafa yorduğum zamanlarda, bilinçaltımın da fantastik ilaveleriyle gördüğüm, uyandığımda ''oha süperdi lan'' dediğim rüyalardır.

    en son gördüğüm rüyadan bahsetmek istiyorum*; bir arkadaşımla beraber çırağan caddesinde yürüyüş yaptıktan sonra dolmabahçe sarayına giriyoruz*. kapıda beni didier drogba karşılıyor; babacan bir tavırla gelip ''salut mon ami''* diyor, ben kendi kendime ''oha, drogba'yla tanıştım lan, süper bir duygu lan, acaip keyiflendim şu an'' tadında şeyler söylüyorum. sonra beraberimde gelen arkadaş birden kayboluyor. biz de gidiyoruz drogba'yla tavlaya oturuyoruz*. hani saraylarda böyle büyük, gösterişli merdivenler olur ya, yanarlı dönerli, onlardan birinin hemen altında başlıyoruz oynamaya. derken sabri sarıoğlu geliyor. ''hadi kalkın kalkın, gitmemiz lazım, çabuk çabuk'' diyor ve tavlayı deviriyor, oyunu bozuluyor. ''hay sokayım böyle işe'' demeye kalmadan uyanıyorum zaten.

    gelelim analiz faslına. demek ki dolmabahçedir odur budur bütün saraylar benim bilinçaltımda galatasarayla ilişkilendirdiğim figürlermiş. didier drogba benim en çok tanışmak istediğim galatasaraylı futbolcuymuş. yanımdaki arkadaş kaybolduğuna göre ve şu an kim olduğunu hatırlayamadığıma göre demek ki ben kişisel keyif ve çıkarları için arkadaşlarını kolayca satabilen biriymişim*. tavla bilmememe rağmen drogba'yla tavla oynuyor olmam alttan alta ona karşı cinsel arzularımın olduğunun göstergesiymiş*. son olarak, demek ki benim bilinçaltımda sabri sarıoğlu bütün güzel hayallerin katiliymiş.

    bu da böyle bir rüyamdır işte, pazar pazar paylaşmak istedim renkdaşlar :)
  • 147
    benim de bu sabah gördügüm rüyadır. kabus aslinda.
    2.devrenin ilk macı olan deplasmandaki gaziantep macının sonunda galatasaray soyunma odasindaydim ve mac skoru 2-2 idi. :(
    tüm takimin morali bozuk vaziyetteydi, nasil oldu diye sordugumda 2-1'den 2-2 yi yapmisiz ama 3.golü bulamamisiz. ceyhun melo'yu göstererek adam 2 tane bombos kaleye asist yapti ama atamadilar diye takim arkadaslarina kiziyordu.
    fener'in da kazanmasiyla takimdaki inanc kayboluyordu malesef. sonra kan ter icinde uyandim hala etkisindeyim :(

    aslinda yazmak istemiyordun ama basligi canli gorunce yaziverdim. benim ruyalarim pek cikmaz üzerinde durmamak lazim, amin :/
  • 148
    deplasmanda oynayacağımız chelsea maçı'nı görerek katkıda bulunduğum rüyalar.

    ilk maçın sonucunu bilmiyordum ama ikinci maçta 1-0 gerideydik ve son dakikada drogba'nın kafa vuruşunu david luiz içerden çevirmesine rağmen hakemler golü vermiyordu ve eleniyorduk. maç sonunda da bütün stat drogba'yı ayakta alkışlıyordu, drogba da elindeki chelsea formasıyla taraftarı selamlıyordu.

    hayırlara vesile olsun :(
  • 149
    2 sene önceydi sanırım. finallere çalıştığım dönemdi. o dönemin vermiş olduğu stresten ve çalışmaktan kaynaklanan durum sebebi ile 10 gün boyunca günde ortalama 4-5 saat uyuyabiliyordum. odamda yatağımın hizasında 2 metrelik galatasaray bayrağı, sağında felipe melo posteri, solunda selçuk inan posteri var. dolayısı ile uyumak için odaya girdiğim zaman posterlere ve bayrağa baka baka dalarım uykuya.

    velhasıl kelam rüyalar alemine dalmadan önce posterlerin ve bayrağın etkiden kaynaklı olsa gerek rüyamda kendimi florya metin oktay tesislerinde buldum. idmandaydım ve o dönem takımın başında fatih terim vardı. bir dönem sağ bek olarak futbol oynadım. bir dönem de stoper olarak oynadım. ama sağ bek oynarken kendimi daha iyi hissediyordum. idman başladı hoca beni stoperde denedi. bir iki derken sürekli rakibi kaçırıyordum. hoca yanına çağırdı beni. ama elim ayağım titriyor heyecandan. *
    hoca: oğlum bu halin ne? sen stopersin. rakibi kaçırmak da ne! bana bi' açıkla.
    bideburdanyak : ııııhhh hocam konsantrasyonum hebele hübele. sağ bek şeyy ıııı..
    h: bi' açıkla ben de anlayayım.
    b: hocam sağ tarafta kendimi daha iyi hissediyorum.
    h: tamam geç sağa. haydi haydi haydi!

    sağa geçtim ve idman çift kale maçla devam etti. nasıl yardırıyorum ama. sanırsın cafu. *
    neyse idman bitti. bir sonraki maç için soyunma odasına gidiyoruz. tahtada maç kadrosu yazıyor ve sağ bekte ben vardım. allah'ım unutulmaz bir an. formayı giymeye başlıyorum ama heyecandan kaskatı kesiliyorum. hoca maç konuşmasını yaparken stat hoparlöründen ilk 11 anons ediliyor ve benim adım da anons ediliyor. heyecandan ölecek gibi oluyorum. sonra yanıma selçuk inan geliyor. hazır mısın diye sorup gülmeye başlıyor. hazırım abi deyip arkasına geçiyorum ve tek sıra halinde çıkış tüneline yöneliyoruz. önümde kaptan selçuk inan ve arkasında parçalı formayla ben varım titriyorum resmen. o an birden kulaklarımda " haccii arif ortada, haccii " sesleri çınlanmaya başlıyor. arkamı bi' dönüyorum ve hagi arkamda. bana gülüyor dudak altından. sırtıma vuruyor hadi aslanım gibisinden.

    kulağımda çınlayan hacciii sesleri daha da yankılanmaya başlıyor ve " bir çalım nefis bir hareket, haccii haccii haccii haccii " diye devam ederken çalar saatimin öttüğünü farkediyorum. kan ter içindeyim ve uyandığımda ellerim titriyordu.

    bahsettiğim sesler şundan kaynaklıydı ve melodisi çalar saatimdir; hala.

    http://www.youtube.com/...amp;feature=youtu.be
  • 150
    rüyamda selçuk inan ve fatih terim'i gördüm sözlük. çok oluyor gerçi göreli. taraftarın selçuk'a çok yüklendiği ve sneijder ile problemleri var dedikleri zamanlardı.
    çok savundum çünkü kendisini. etkisinde kaldığımı düşüyorum.
    fatih hoca'nın yanına götürdüm selçuk'u. aslında abi demem lazım adama. böyle yarı işlek bi mekandı. sanki mekanı fatih hoca işletiyor gibiydi. ben fatih hoca'yı görünce ağlamamak için zor tuttum falan. elim selçuk abinin sırtında içeriye girdik. sonra onlar konuştu. bense ağlamamak için kendimi sıkarken dışarıya çıktım. bu arada her ikisinin üstünde beyaz milli tekam eşofmanı vardı yada beyaz galatasaray eşofmanı. insanlar rüyalarında daha önceden gördükleri şeyleri birleştirirlermiş. beyaz galatasaray eşofmanı görmüş olduğumu hatırlamıyorum :(
    ilginçti aq.

    bu gecede galatasaray'ı gördüm. fenerbahçe'yle oynuyorduk. maçı hep önde götürdük pozisyon olarak. bir türlü gol bulamadık. son 3 dakikaya girdiğimizde en az 40 orta yapmışızdır öyle yükleniyorduk. o 3 dakika bitti gol atamadık. ben yine kaçtılar aq elimizden dedim. ara ara görüyorum bu rüyadan. abonesi gibi bişey oldum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın