• 97
    öncelikle iç karartırıcı bir yazı yazacağım, herkes alsın peçetelerini, çünkü covid-19 sonrası ağlanacak bir duruma düşeceğiz muhtemelen.

    bir not düşelim bilanço dönemi normalde borsada gördüğümüz şirketlerden farklı olarak 31 mayıs yıl sonu olarak alınıyor. yani aslında bir futbol sezonunu temsil ettiği için oldukça mantıklı.

    burada sadece gelir tarafını yazacağım, gider tarafını da yazarsam çok uzun tutacak, bilahare yazarım.

    galatasarayın 2018-2019 sezonu boyunca yarattığı gelir 1.087.824.177 (1 milyar tl'den biraz fazla) iken bir önceki senedeki gelirimiz 627.344.701 (627 milyon tl) tl idi. yıllık artışın en büyük nedenlerine baktığımızda 230 milyon tl'lik uefa gelirleri ön plana çıkarken, sponsporluk, futbolcu satışı, loca-kombine satışları ve yayın hakkı gelirlerinde de güzel miktarlarda artış vardı.
    tabi burada özellikle futbolcu satışı ve yayın hakkı gelirleri dövize bağlı olduğu için yükselen kurdan da faydalandık gelir tarafında.

    2019-2020 sezonunun ilk 6 ayına baktığımızda ise bir önceki 2018-2019 sezonunun yarı sezonuna göre gelir artışımız oldukça düşük kaldı. bir önceki 6 ayda 495 milyon tl gelirimiz varken, bu sezon 503 milyon tl gelir elde edebildik.
    gelir artışımızın sınırlı kalmasının temel nedenlerine baktığımızda uefa gelirlerimizin 184 milyon tl'den 160 milyona düşmesi ve futbolcu satış gelirimizin bir önceki seneye göre düşük kalması olarak gösterebiliriz (48.8m tl vs 34.8 m tl.)

    hal böyleyken aslında göreceli de olsa ekonomik durumumuz türkiye'deki birçok kulüpten iyiyken, ekonomik yapımızın uefa gelirlerine bağlı olması (yani cl'ye gidiyor olması) bizi kırılgan bir yapıya sokmuş durumdaydı. dursun özbek dönemini saymıyorum bile o dönemde kulüp bilerek zarar ettirildi. yine de konunun özüne dönecek olursak kulübün karlı bir yapıya dönmesi ve başarı bir odaklı sistem (cl katılımı şart) kurmamız dolayısıyla mustafa cengiz'i şahsi olarak da kutladım.

    fakat işler covid-19 sonrası oldukça değişecek gibi.
    şimdi tekrardan 2018-2019 gelir tablosuna baktığımızda (önemli gelirleri yansıtacağım)

    uefa şampiyonlar ve avrupa ligi gelirleri 231.974.127
    yayın hakkı gelirleri 231.059.534
    sponsorluk, isim hakkı ve reklam gelirleri 177.781.920
    sporcu transfer, kira ve yetiştirme gelirleri 169.035.980
    loca, vip ve kombine satış gelirleri 165.896.861
    mağaza satış gelirleri 101.785.875

    kulüp olarak gelirimizin %21'inin uefa, %16'sının sponsor ve %15'nin kombine satışlarından geldiğini görmekteyiz. bu üçünün toplamı %52 yapar ki, bu gelirler aslında oldukça başarıya dayalı gelirler. çünkü başarısız sezonda uefa geliri alamayacağınız gibi kombine satışlarınız da düşer, sponspor bulmanız da zorlaşır.

    tabi bunların üzerine yayıncı kuruluşun para ödememesi, mağazaların kapalı olması ve çöken futbol ekonomisinin bonservis ücretlerini de oldukça düşereceğini düşündüğümüzde kulübün gelir getirecek hiçbir kapısı kalmadı. açıkçası bu dönemde bağış kampanya düzenlense bile insanların korkudan harcama yapmadığı ortamda çok para toplayabileceklerini de düşünmüyorum.

    toparlayacak olursak gelirlerimizin bu kadar düştüğü, giderlerimizin ise döviz kurunun yukarı çıkmasından dolayı arttığı, futbolcu ödemeleri sözleşmelere bağlı ve uefa bir şey yapmazsa hepsini ödemek zorundayız-birebir futbolcu ile anlaşamazsak eğer- bir dönemde kulüp oldukça zor yapıya girebilir.

    fakat daha da acısı bizim borçlarımızın bir kısmı halen döviz üzerinden. son dönem bilançosuna baktığımız vakit döviz kurlarının her %10 yukarıya hareketi borcumuza 37 milyon tl daha ekliyor.

    çok uzun oldu ama yönetimin ne dertlerle uğracağını görmeniz için detaylı bir gelir analizi yapmak istedim. o yüzden bu sene falcao tarzı yıldız transfer istemekle yönetimi zor durumda bırakmayalım. gereksiz şımarıklığa lüzum yok. zaten bu seneden anladık ki yıldızlar takımı şampiyon yapmıyor, başarı da getirmiyor. hele bu sene cl'de attığımız tek golün bedavaya aldığımız 32 yaşındaki adem'in bireysel çabasıyla attığımızı düşünürsek.
  • 64
    fenerbahçe ve beşiktaş hisse senedi sahibi küçük yatırimcıların dava açması gerektiğini gösteren bilgilendirici giriler içeriyor. #2592034 giride verilen kap incelemelerine göz atmanızı şiddetle tavsiye ederim.

    beşiktas ve fenerbahçenin hayali varlik değerleriyle toplam varlıklar kaleminde yaptığı büyücülük ve bu sayede toplam yükümlülükler sonrasi öz sermayeyi daha düşük negatifte göstermeleri takdire şayan.

    ernst & young kaynaklı smmm leri de firma itibarına gölge etmiş. tabi ayrıntılı tablolarda bu milyarlık varlıklarının kaynağı daha sağlıklı anlaşılabilecektir.
  • 43
    gayet anlaşılır şekilde ve sayısal verilere dayalı olarak yazacağım.

    bunu yaparken de birileri gibi hakaretler savurmayacağım. bir düzen tutturulmuş sözlükte. köhnemiş bu düzen yıkılmaya mecburdur. yıkılmalıdır. çok mesaj geliyor zaten bu konuda. zaman lazım sadece. herkesin hayalini kurduğu bir ortama kavuşacağımıza inanıyorum. eleştirirken bile saygı duymalısın, ha bazıları vardır ki boşver gitsin dersin, uğraşmazsın bile. onları geçiyorum direk. bazı veriler var ve ufak bir araştırma ile de bunlara ulaşılabilir.

    sayısal verilerden önce bu külübü nasıl yağmalamışlar birkaç örnek verelim:

    -sadece eski bir hukuk müdürünün yaptığı usulsüzlükle külüp 450 bin dolar para kaybediyor.

    -bağımsız denetim şirketlerinin incelemeleri sonucu çoğu transferde menajerlere verilen komisyonlarda anormallikler olduğu tespit ediliyor.

    -kulüp çalışanları sahte hastane evrakları göstererek kulüp kasasından 2 milyon tl'ye yakın para çırpıyor.

    -bazı kulüp elemanlarına avanslar veriliyor.

    -ribery'nin kaçmasına sebep olan bruno heidescheid ile eto'o transferi için anlaşılıyor ve yetkiler veriliyor. kulüp daha sonra bruno heidescheid'a kendileri ile çalışmayacaklarını iletince heidescheid, galatasaray'a 2.5 milyon euroluk tazminat davası açıyor. ünal aysal bu davayı uzlaşarak çözme adına gizlilik maddesi ile beraber bruno heidescheid'ı yıllık 120 bin euro maaşla işe alıyor. hiçbir iş yapmamasına rağmen de bu herife para veriliyor. ancak bir süre sonra ünal aysal:“2.5 milyon euro’luk sorunu bruno’yu işe alarak 120 bin euro’ya çözdük” deyince menajer, gizlilik anlaşmasını bozduğunu gerekçe göstererek g.saray’a 24 milyon euro’luk tazminat davası açıyor.

    2015 yılında sonuçlanan bu dava neticesinde ise galatasaray'ın menajer bruno'ya 600 bin euro ödemesi kararlaştırılır.

    yorum sizin...

    geçelim biraz daha istatistiki şeylere:

    2011 mayıs ve 2015 ekim arasında toplam borç olarak yaklaşık 100 milyon dolarlık bir fark oluşmuş negatif anlamda.

    gelirler ise oldukça artmış; örneğin 2011'de 130 milyon tl olan satış gelirleri 2013'te 322 milyon tl'ye çıkıyor. buna rağmen bu süreçte satıştan kar edilemiyor.

    mağaza satışları 2011'de 2.487.732 tl iken 2013'te 72.692.512 tl seviyesine çıkıyor.

    2011' e göre senelik yaklaşık 60 milyon tl uefa şampiyonlar ligi gelirleri var ek olarak. 2012-2013 , 2013-2014 ve 2014-2015 senelerinde 2011' e göre artı olarak 180 milyon tl ek gelir söz konusu.

    türkiye ligi yayın gelirleri 45 milyon tl'den 70 milyona çıkıyor.

    her şey çok güzel değil mi buraya kadar?

    2011 mayısında kısa vadeli borç 205.678.561 iken 2015'te bu sayı 400 milyona yaklaşıyor. ve asıl sıkıntıyı da burası çıkartıyor zaten. uzun vadeye yayılmış borçlar az iken kısa vadede inanılmaz bir borç ödemesi yapılmak zorunda. o dönemde de tak diye ffp kuralı dayatılıyor kulübe. galatasaray, ffp uyarısını aldıktan hemen sonra ara transferde 19 milyon euro'luk transfer yapıyor. yani yaklaşık 57 milyon tl. yetmiyor, daha sonraki dönemde prandelli ve ekibine tazminatlar ödeniyor.

    2011-2015 arası dönemde hisse satışından 165, sermaye artışından 115 milyon tl kulüp kasasına giriyor.

    sizi bilemiyorum ama ben bu kadar gelir varken zarar edilmesini anlayamıyorum. bir tuhaflık mı var yoksa ha?

    bülent tulun ve lütfü arıboğan gibi aysal'a danışmanlık yapan adamların maaşları kulüp kasasından çıktı. kardeşim istersen bin tane danışman tut kendine ama kendin karşıla be maliyetini.

    lütfü arıboğan resmi olarak 70 bin, masraflarla beraber aylık 110 bin tl ile ceo yapılıyor. yani yıllık 1 milyon 320 bin tl.

    bülent tulun'un da pek farkı yok. belirli bir görev veriliyor ve fatih terim ile tulun arasında problem çıkınca; tulun, kulüpte işe yaramayacak bomboş bölümlerin başına atanıp duruyor. tulun ise maaşını eksiksiz alıyor her ay. en son ise almanya'da boş işler müdürü yapılıyor kendileri.

    "yaklaşık üç yıldır kulübümüzde sportif koordinatör olarak görev yapan mehmet bülent tulun, 1 şubat 2014 tarihinden itibaren, almanya altyapı proje koordinatörü olarak almanya'da göreve başlayacaktır.''

    soygun var!!!

    2011'de 700 milyon tl olan borç; 2015'te ise 1 milyar 430 milyon tl oluyor.

    işin belki de en kötü yanı 2023 yılına kadar gelirler temlik edilmiş durumda...

    şimdi deniyor ki dursun özbek iş bilmez, dursun özbek bakkal mantığıyla yönetiyor falan.

    nakit lazım nakit. duygun yarsuvat görevi devraldığında gelir-gider farkı 75 milyon dolar idi. yarsuvat döneminde bu miktar 50 milyon dolarlara kadar çekildi. dursun özbek yönetiminde ise 10 ayda 25 milyon dolarlık bir + daha sağlandı ve bu fark 25 milyon dolar seviyesine indirildi.

    peki bu nasıl yapıldı?

    önemli futbolcu satışları yapıldı. yaz transfer döneminde uzun bir aradan sonra kar ettik. ara transferde de burak yılmaz'ı da katarsak kar ettik. asy otel projesi bitim aşamasında ve buranın yıllık geliri 6 milyon dolar falan olacak. yani yaklaşık 20 milyon tl diyelim.

    tek bilek tek yürek kampanyası ile şuanda 9 milyon tl gibi bir kar söz konusu. hemde 2 haftada. ve tahminimce bu miktar 1 yıl içerisinde 5 milyonu rahatlıkla bulacaktır. bu da demek oluyor ki 1 yılda bu kampanyanın 40-45 milyon tl geliri olacak. bugün baktığımızda galatasaray'a yıllık 40 milyon tl veren bir tane bile sponsor yok. yok efendim bakkalmış da bilmem ne...

    benim hatırladığım en son alp yalman döneminde kulüp kar etmişti. dursun özbek diyor ki mayıs ayında gelir-gider farkı 15 milyon doların altına inecek ve yıl sonunda da artı yazacak kulüp. şu verilere bakıldığında olası duruyor. ve ben kendi adıma dursun özbek'e teşekkür ediyorum çabası için.

    şimdi gelelim içimizdeki irlandalılara...

    ben diyorum ki varsın bu sene şampiyon olmayalım, yeter ki ekonomiyi toparlayalım.

    dursun özbek'i bakkal olarak itham edenlerse şunu söylüyor. ''gelir kazanmak için sportif başarı şarttır. aksi halde daha da batırırsın ekonomiyi.''

    tamam kardeşim bu şekilde düşünebilirsiniz de biraz da samimi olabilseniz keşke. çünkü bunları söyleyen aynı kişiler teknik direktör mevzusunda:

    ''gerekirse 5 yıl, 10 yıl şampiyon olmayalım, yeter ki yabancı bir hoca gelsin.'' diyorlar. ben de diyorum ki bu ne perhiz bu ne lahana turşusu...

    işin artık çivisi çıktı. herkes üfürüyor. objektif bakabilin biraz da yahu. yok gerizekalılıkmış bazı şeyler. ben kimseyi gerizekalı gibi sıfatlarla eleştirmem. üslubum bellidir. seviyem bellidir. sizlerin de seviyesi çok şükür ki bellidir.

    birilerine ''angut'' diyenlere ise söyleyecek sözüm çoktur lakin bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye...
  • 40
    galatasaray'ın finansal ve mali gücünü ortaya koyan durumdur genelde pek iyi olmaz.

    son olarak 31.05 tarihli tablolara ulaştım. şu an mesaideyim çok yazamayacağım. akşama biraz uzun bir entry olacak. geçen yılla ve daha önce yazdığım dönem olan 28.02 ile karşılaştırmalı bir şekilde paylaşacağım.

    öğle arasının verdiği zamanda ancak şunu paylaşabilirim. durumda olumlu bir ilerleme var uzun zaman sonra heyecanlandım diyebilirim.

    -132 milyon lira olan sermayemiz -103 milyon seviyesine gelmiş. gelir tablosunda zararda geçen yıla göre azalma var. hatta finansal giderler öncesi tabloda zarar sadece 18 milyon tl ancak finansman giderleri için 76 milyon tl harcayınca toplam zarar 87 milyon tl seviyesine gelmiştir. yaz dönemi transfer yapılmamasının faydasını ağustos tablolarında daha net görürüz ancak o da ekimde ulaşılır olur. ancak bu şekilde ilerlenirse uefa'dan ceza gelmez en azından bu konuda size bişey söyleyebilirim.

    finansman gideri için nakit akış tablosu düzenlenmeli başkanın olağan toplantıda kasamızda 14 milyon euro var lafı önemli bu bizim için önemli ancak şöyle de bir sıkıntı var. kısa vadeli borçlar 527 milyon tl yani 1 yıl içinde ödenmesi gereken borçlar 527 milyon tl. bu şu demek geçen yıl 400 milyon tllik bir ödeme (sporcu giderleri) yapılmış bu yıl da benzer rakamlar olacağını düşünürsek bu 400 milyon tl ödenecek bir de 527 milyon tl ödenecek yaklaşık 900 milyon tl demek bu pek sanmıyorum böyle bişey olsun yine ciddi finansman giderleri bizi bekliyor. bunun için sürekli riva pilav gibi önümüze geliyor bu ödeme zorluklarından dolayı benim aklımdaki proje riva değil florya ama onlar pek düşünmüyorlar onu.

    galatasaray'ın sıkıntısı kısa vadeli nakit sıkıntısı varlık problemi yok. ancak onu aşmanın önemli bir yolu bu 4. yıldızdı onu hiç kullanamadık neyse akşama çok daha ayrıntılı bir şekilde kafanızda soru işareti bırakmamaya çalışacağım soruları ve görüşleri olan varsa bu konu ile alakalı alayım. akşama üzerinde çok daha fazlaca durabilirim.

    edit: 28.02 dönemi çin entry linki

    (bkz: galatasaray sportif a.ş./#1768524)
  • 42
    sırtındaki gereksiz derecede pahalı sözleşmelerden kurtulduktan sonra düzelmeye başlayacaktır diye düşünüyorum.

    hamit altıntop, eray işcan, tarık çamdal, blerim dzmeaili, umut bulut, lucas ontivero, furkan özçal, umut gündoğan ve benzeri birçok isme para verirsen tabi çıkmaza girmen normal.

    ancak bu sözleşmelerden kurtulmayı bekleyip, altı ay sonra sözleşmesi bitecek adama da 2,5 milyon euro bonservis vermemek gerekiyor tabi.

    gelir olarak aslında pek de sıkıntımız yok, bizim sıkıntımız giderleri azaltamamamız. bu yüzden giderleri azaltabilene kadar geliri arttırma yoluna gitmemiz gerekiyor, dünden beri çok öneride bulunduk. ben de birkaç şey yazmıştım aslında.

    (bkz: #1900420)

    aslında her şey açık. galatasaray'ın malı deniz, yemeyen keriz kafasından kurtulursak bu kulüp güzel çok gün görür.
  • 31
    genel hatlarıyla özetlemek gerekirse mali durumun düzeltilmesi ile alakalı basın tarafından önümüze atılan 5-6 madde bulunuyor. türk spor basınına benim de buradaki sözlükçülerin çoğu kadar zerre inancım yok fakat içeriden de bilgi aktarıldığını çoğumuz biliyoruz maalesef. mali durumla ilgili konuşunca bazıları yabancı oyuncularımızın satılmasını, bazıları ise riva arazisinin gözden çıkarılması gerektiğini söylüyor. çözümlerle ilgili her kafadan farklı bir ses çıkması gayet normal bir durum olacağı için, an itibariyle şu fotoğraftaki mali durumla ilgili çözümleri ele almak gerektiğini düşündüm: http://fotocdncube.fanatik.com.tr/.../fft104mm3260962.jpg

    1.madde, türk spor basını tarafından sürekli gözümüzün içine sokulmaya çalışılan durum. yalnız yönetimin de bu konuda göz kırptığı söyleniyor. sneijder'in menajerinin de zırt pırt açıklama yapması bu konunun zeminini oluşturmak için. wesley "çok mutluyum" diye bağırdıkça, bizim türk spor basını "sneijder'i şu istedi", "sneijder fener'e gidiyor" gibi iddialarla başlık atıyor. muslera için de durum aynı. şu anki mali durumda gazetelerin ve bazı galatasaraylıların en gözde opsiyonu kendilerini satmak olarak gözüküyor. fakat bana göre olup olabilecek durum sadece günü kurtarmak olur. fernando muslera, felipe melo, wesley sneijder gibi sağlam bir omurgayı bozarsanız, bu takım bir daha işlev göremez hale gelir. hatırlayın kulüp ve milli takım düzeyinde başarılı olduğumuz zamanları: claudio andre mergen taffarel - bülent korkmaz - gheorghe hagi - hakan şükür. milli takımda rüştü reçber- alpay özalan - tugay kerimoğlu(veya sergen yalçın) - hakan şükür. her iki takımda da yazdığım 4 oyuncudan 3'ü bulunduğu zaman başarılı oluyorduk. elimizdeki kadroda da omurga için gereken 4 oyuncudan 3'ü mevcut. birini maalesef sakatlık, teknik ekip planlaması, yaş artık ne derseniz deyin kaybettik (bkz: johan elmander). ama daha da omurgayı bozmaya çalışmak bile bile tekerlekli sandalyeye mahkum olmak için uğraşmak anlamına gelir. yani benim için wesley'in, felipe'nin ve nando'nun satılması teklif dahi edilemez. tabi yönetimin geliş amacı sadece bu futbolcuları satıp, taraftarların bütün kinini, hırsını, sinirini ve dikkatlerini üzerine çekip sonra ortadan kaybolmaksa onu bilemem. bekleyip göreceğiz.

    2.madde, o kontratları daha yeni imzaladılar ve çok sevdikleri abdürrahim abileri bile şu anda o kontratlarda var olan meblağları azaltamaz. adamlar enayi mi ? felaket oynuyorlar ama 2019'a kadar süper paralar kazanacaklar. bir kendimizi onların yerine koyup duygusal olmadan, profesyonelce düşünelim, yapar mıyız böyle bir şeyi? hem de bu durum garanti. neden aldıkları maaşı kessin bu adamlar? olsa olsa kendileri farklı kulüplere satılabilir ama şu yabancı kuralı da varken, kendilerinin satılması zor. yabancı kuralı değişirse belki bir ihtimal maaş da değişiklik yapılabilir fakat tekrar ediyorum, çok zor.

    3.madde, personelin çıkartılması ile galatasaray'ın mali durumu düzelemez. bu çok kesin. değil %60, var olan personelin istersen %99'unu çıkar. ekonomik durumu düzeltmek bu şekilde olmaz. çaycıyı kovup, "bundan sonra herkes kendi çayını kendi demlesin", "şeker kullanmak da yasak" diye kurallar mı getireceksin? http://img-cdn.ntvspor.net/...zetesi_022_06GPW.jpg
    gereksiz kullanılan ampulleri söndürerek, cuzi bir miktarda aydınlıkla çalışılabilir ama tüm elektriği kesip mumla çalışmanın ne kadar zor olduğunu herkes bilir. temizlikçisiymiş, çaycısıymış, aşçısıymış vs. bu gibi personeli uzaklaştırmak 1.maddede dediğim gibi anca günü kurtarır ama büyük fotoğrafı önümüze getirdiğimiz zaman mali bir düzelme sağlamaz.

    4.madde, bu kulübün en çok harcama yaptığı alan, futbol ve onunla beraber gelen takımın ulaşımı, konaklaması vb. giderleri. ulaşım ve konaklama gibi giderlere bir şey yapılamaz tabiki fakat futbol takımında 24-25 kişi olacağı yerde 41 oyuncu olması tam bir komedi. yıldız oyuncularını satacağın yerde bu 41 kişilik kadroyu 25 kişiye çekerek mali durumu kökten rahatlatabilirsin. eğer bazıları genç oyuncular gelecek için var deniyorsa, mali durum bu durumdayken en az iki senelik maaşlarının da kiralayan kulüplerin ödeyeceği bir şekilde gönderirsin. ödeme bu şekilde olmuyorsa bile gönderirsin. neden? hem futbolcu senin antrenman sahalarında aylak aylak gezmez hem de gelişim gösterir. umut gündoğan'lar, furkan özçal'lar şu anda boşu boşuna para alıyorlar. ne sana bir yararları oluyor ne de kendilerine. haydi aydın yılmaz vb.lerini gönderemezsin, neden? çünkü şampiyonlar ligi kulüpten yetişmiş 8 futbolcu istiyor ki o durumda da ilk 11 veya 18'inde bulundurabileceğin kötünün iyisi 3 futbolcun bulunuyor; semih kaya, sabri sarıoğlu, emre çolak. bu durum anlaşılabilir de "hiç kullanmayacaksan sinan gümüş'ü neden aldın?" diye sorar sana taraftar. gelecek adına yapıldıysa bu transferler, erdal keser gibi almanya'da topçu arayan arkadaşları kulüpten gönderme o zaman da u15 kategorisinden çocuklar bulsun sana hem kulüpte yetişsin şampiyonlar ligi için hem de maaşlarını az tutabilirsin. ayrıca kulüp nasıl olsa battı batacağı kadar deyip yasin öztekin, goran pandev vb. de alınmamalıydı. kimler paraları cukkaladı o transferlerden çok merak ediyorum. neyse konu çok dağıldı kadrodaki futbolcu sayısının azaltılması elzem şekilde önemli olan bir durum.

    5.madde, amatör branşlara sponsor işi bu ülkede hiç tutmadı maalesef ki amatör branş dediğimiz, atletizm, binicilik, judo, briç, satranç ise belki atletizm ve binicilik dallarına sponsor bulunabilir fakat diğerleri çok zor. amatör branşlar diye futbol dışı tüm branşlar için söyleniyorsa basketbol ve voleybolda bildiğim kadarıyla sponsorlarımız mevcut. su sporları konusunda ise bilgili değilim. fakat bu branşlardaki mali yükün bile sponsorlar tarafından karşılanabileceğini sanmıyorum. basketbol şubesi kendisini döndürebilir mi? çok zor ki döndürülemediği için onlarda da bir küçülmeye gitmek zorunda kaldık. geçmişte olduğu gibi futboldan gelen para diğer branşlara aktarılıyor ve aktarılmaya devam edecek gibi gözüküyor. açıkcası briç ve satranç'a nasıl bir harcama yapıyoruz onu da merak ediyorum.

    6.madde, bir ülkedeki ekonomik durumu özetleyen olay. işçinin, memurun, anamızın, babamızın "a" bankasına borcu vardır, "b" bankasından para çeker, a'nın borcunu öder, sonra b'ye borcu oluşur, bu sefer "c" bankasından para çeker, tabi bu sırada ailesine bakıyor, ev harcamaları, çocuklar için harcamalar, sağlık, eğitim, faturalar vs derken "d" bankasından da kredi çekilir, ama c'ye de borç vardı bu sefer a'dan kredi çekilip c ile d'nin asgarisi ödenir vs. derken iş inanılmaz boyutlara varır ve arapsaçına döner. kulüp düzeyinde de maalesef bu durumdayız. bir yerin borcunu başka bir yere borç yaparak ödüyoruz. ülkede ekonomik yapılanmanın ne kadar rezalet olduğu ortada. yöneticiler de kendi firmaları gibi bakmıyorlar duruma daha çok kulüp üzerinden para cukkalamaya çalışan tipler var gibi gözüküyor. yoksa kulüp gösterdiği başarılar sonucunda bu duruma gelmez, gelemez.

    bir de şu durum var, senelerdir futbolda taktiksel anlamda "fc barcelona'yı mı örnek alalım?", "borussia dortmund'u mu yoksaporto'yu mu örnek alsak?" gibi sorular soruldu ki halen bunun kararı verilmiş değil ki malum sahadaki oyun ortada. fakat 1996'dan beri borcu çıkan ve her sene de bu borcun üzerine eklenen müthiş borçların çözümü ile ilgili yönetimsel bir örnek almazsak önümüzdeki yıllar içerisinde maalesef bu kulüp batma noktasına gelir. sadece galatasaray'ımız için de bu böyle değil diğer türk kulüpleri de bu olaydan müzdarip olabilir. ayrıca herkesin hayalini kurduğu, bizim tüzüğümüz bakımından böyle bir şey olamaz ama tek adamlık olayı var ki roman abramovic'ten sonra chelsea fc, arap milyarderlerden sonra manchester city, paris saint germain gibi kulüpler ne olacak pek merak ediyorum. illa örnek alacaksak yönetim anlamında bayern münih'i örnek almalıyız, sadece biz de değil tüm kulüplerimiz.
  • 56
    leş gibi kadrolarla, selçuklarla yasinlerle batacağına iyi kadro kurup batsın dediğimdir. ayrıca başarı tek çıkış yoldur, başarının formülü de iyi oyunculardan geçer. 2 senedir bonservislere 40 milyon euro harcamadık da noldu? ekonomik olarak ayağa mı kalktık. zaten durum iyi değil, son bir kurşun atılsın, eksik yerlere de takviyeler yapılsın. ondan sonrası için tek yol başarı.
  • 103
    bir marcao kadro dışını yada sözleşme feshini kaldıramayacak durumdur. biz süper lig 2021-2022 sezonunda şampiyon olamazsak önümüzde mali olarak çok sıkıntılı günler bekliyor.

    tamam sizi galatasaray'da tutacak olan karakterinizdir diyoruz da bunu uygulayabilecek bir mali yapımız yok. 10 sene öncede yoktu yani melo-riera kavgasında. hatta o olay bu olaydan daha kötüydü. saha dışında yapılmış olması riera'nın darp edilmiş olmasını değiştirmiyor. sonra ne oldu? insan ilişkilerinde uzman olan fatih terim olayı bir şekilde tatlıya bağladı ve riera ve melo o günden sonra çok yakın arkadaş oldular. biraz bekleyip sakinleşip bu işlerin piri ne karar verecek bakalım. mesela melo o olaydan sonra kovulsaydı 2010'larda yakaladığımız seriyi başlatamayacaktık.

    tepkimizi vermeliyiz, cezasını vermeliyiz, ama galatasaray'a daha da zarar verecek bir opsiyonun düşünülmemesi lazım.
  • 57
    eminim 1 sene sonra ben demiştim diye batmasına dua edecek adamlar vardır bu ortamda.

    bu değişim şarttı bu oyuncular şarttı. yeni bir kan gerekiyordu. yoksa zaten paran olsa da bir şey ifade ermezdi. çünkü artık taraftar bile futbola soğumuştu.

    eğer endişeniz vars siz de destek olun. forma alın, maça gidin ama 1 sene sonra ben demiştim demeyin
  • 107
    bir türlü düzelemeyen mali durum.
    yok riva'yı satalım, yok florya'dan çıkalım olmadı mecidiyeköy'e hotel kuralım.
    yapın arkadaş yapın. yani galatasaray için olumlu bir şey yapın.
    2000 yılından beri öldük bittik. taraftara sürekli para yok imajı çiz ancak istediğin zaman parayı vur götür.
    para yoksa senin yüzünden yok işte.
    her sene mali tablolar açıklanıyor bütün takımlarca.
    en iyi durumda olan biziz ama ne hikmetse x kişi 1'e gelmeyip 2 isteyince e paramız yok oluyor.
    burada bir yanlışlık yok mu?
    her gelen yönetim biz galatasaray'ın geleceğini düşünüyoruz diyor, bir projeler çiziliyor, konuşmalar şak şaklar arka arkaya oluyor peki ya sonuç?
    pilav gününde kaşıklamaca.
    yok olmuyor yani herkes kendi imajında.
    artık gına geldi yani gerçekten.
    şu futbolun en eğlenceli zamanları transfer zamanları yıllardır burnumuzdan geliyor.
    zaten zamanında transfer diye bir şey yok da bari çıkan isimleri alalım.
    olay her zaman kaptırmak değil.
    isim isim gitmeye gerek yok. ancak ihtiyacın varsa o adam ile başarı sağlayacağını düşünüyorsan çat vuracaksın parayı alacaksın.
    sen alamayıp rakibin alabiliyorsa demek ki senin finansal olarak yanlışların var.
    bunu kulübe ihale etmeyeceksin.
    çünkü hemen hemen bütün yönetimler göbekten bağlı.
    burada en suçsuz varsa taraftardır onlar da safsata duymaktan sıkılmıştır.
  • 75
    son iki yıldır düzelen fakat hala ciddi borç ihtiva eden durum...
    ne uçuyoruz, güllük gülistanlık, ne de eyvah battık durumu var. futbolu uçlarda değerlendirdiğimiz gibi , mali durumunu da öyle değerlendiriyoruz.
    kabaca bir bakalım:
    karşılaştırmalı olarak değerlendirirsek
    bizim 200-250 milyon euro, beşiktaşın 300-350 milyon euro, fb'nin 650-750 milyon euro arası -net- borcu var. bu net , brüt olmasını özellikle belirtmek lazım.
    önümüzdeki yıl 150 milyon euroya yakın gelir gelecek .aldığın kadar satla ve şartlı 21 kişilik kadro sınırlamasıyla zaten çok açılamazsın.
    olacağı şu:
    toplam oyuncu bordro giderini 30-40 milyon euronun üstüne çıkarmadan, her yıl 1-2 tane toplamı sekiz haneli euro bedelli oyuncu satışı yaparak, kontrollü bir şekilde önümüzdeki 5 yıl içinde durumu düzeltmek zorundayız.
    bu arada diğer klüplerin mali yapısını düzeltmek için sunulacak fırsatlardan bizde yararlanmak için gözümüzü açık tutup taraftar gücümüzle hakkımızı isteyeceğiz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın