• 31
    genel hatlarıyla özetlemek gerekirse mali durumun düzeltilmesi ile alakalı basın tarafından önümüze atılan 5-6 madde bulunuyor. türk spor basınına benim de buradaki sözlükçülerin çoğu kadar zerre inancım yok fakat içeriden de bilgi aktarıldığını çoğumuz biliyoruz maalesef. mali durumla ilgili konuşunca bazıları yabancı oyuncularımızın satılmasını, bazıları ise riva arazisinin gözden çıkarılması gerektiğini söylüyor. çözümlerle ilgili her kafadan farklı bir ses çıkması gayet normal bir durum olacağı için, an itibariyle şu fotoğraftaki mali durumla ilgili çözümleri ele almak gerektiğini düşündüm: http://fotocdncube.fanatik.com.tr/.../fft104mm3260962.jpg

    1.madde, türk spor basını tarafından sürekli gözümüzün içine sokulmaya çalışılan durum. yalnız yönetimin de bu konuda göz kırptığı söyleniyor. sneijder'in menajerinin de zırt pırt açıklama yapması bu konunun zeminini oluşturmak için. wesley "çok mutluyum" diye bağırdıkça, bizim türk spor basını "sneijder'i şu istedi", "sneijder fener'e gidiyor" gibi iddialarla başlık atıyor. muslera için de durum aynı. şu anki mali durumda gazetelerin ve bazı galatasaraylıların en gözde opsiyonu kendilerini satmak olarak gözüküyor. fakat bana göre olup olabilecek durum sadece günü kurtarmak olur. fernando muslera, felipe melo, wesley sneijder gibi sağlam bir omurgayı bozarsanız, bu takım bir daha işlev göremez hale gelir. hatırlayın kulüp ve milli takım düzeyinde başarılı olduğumuz zamanları: claudio andre mergen taffarel - bülent korkmaz - gheorghe hagi - hakan şükür. milli takımda rüştü reçber- alpay özalan - tugay kerimoğlu(veya sergen yalçın) - hakan şükür. her iki takımda da yazdığım 4 oyuncudan 3'ü bulunduğu zaman başarılı oluyorduk. elimizdeki kadroda da omurga için gereken 4 oyuncudan 3'ü mevcut. birini maalesef sakatlık, teknik ekip planlaması, yaş artık ne derseniz deyin kaybettik (bkz: johan elmander). ama daha da omurgayı bozmaya çalışmak bile bile tekerlekli sandalyeye mahkum olmak için uğraşmak anlamına gelir. yani benim için wesley'in, felipe'nin ve nando'nun satılması teklif dahi edilemez. tabi yönetimin geliş amacı sadece bu futbolcuları satıp, taraftarların bütün kinini, hırsını, sinirini ve dikkatlerini üzerine çekip sonra ortadan kaybolmaksa onu bilemem. bekleyip göreceğiz.

    2.madde, o kontratları daha yeni imzaladılar ve çok sevdikleri abdürrahim abileri bile şu anda o kontratlarda var olan meblağları azaltamaz. adamlar enayi mi ? felaket oynuyorlar ama 2019'a kadar süper paralar kazanacaklar. bir kendimizi onların yerine koyup duygusal olmadan, profesyonelce düşünelim, yapar mıyız böyle bir şeyi? hem de bu durum garanti. neden aldıkları maaşı kessin bu adamlar? olsa olsa kendileri farklı kulüplere satılabilir ama şu yabancı kuralı da varken, kendilerinin satılması zor. yabancı kuralı değişirse belki bir ihtimal maaş da değişiklik yapılabilir fakat tekrar ediyorum, çok zor.

    3.madde, personelin çıkartılması ile galatasaray'ın mali durumu düzelemez. bu çok kesin. değil %60, var olan personelin istersen %99'unu çıkar. ekonomik durumu düzeltmek bu şekilde olmaz. çaycıyı kovup, "bundan sonra herkes kendi çayını kendi demlesin", "şeker kullanmak da yasak" diye kurallar mı getireceksin? http://img-cdn.ntvspor.net/...zetesi_022_06GPW.jpg
    gereksiz kullanılan ampulleri söndürerek, cuzi bir miktarda aydınlıkla çalışılabilir ama tüm elektriği kesip mumla çalışmanın ne kadar zor olduğunu herkes bilir. temizlikçisiymiş, çaycısıymış, aşçısıymış vs. bu gibi personeli uzaklaştırmak 1.maddede dediğim gibi anca günü kurtarır ama büyük fotoğrafı önümüze getirdiğimiz zaman mali bir düzelme sağlamaz.

    4.madde, bu kulübün en çok harcama yaptığı alan, futbol ve onunla beraber gelen takımın ulaşımı, konaklaması vb. giderleri. ulaşım ve konaklama gibi giderlere bir şey yapılamaz tabiki fakat futbol takımında 24-25 kişi olacağı yerde 41 oyuncu olması tam bir komedi. yıldız oyuncularını satacağın yerde bu 41 kişilik kadroyu 25 kişiye çekerek mali durumu kökten rahatlatabilirsin. eğer bazıları genç oyuncular gelecek için var deniyorsa, mali durum bu durumdayken en az iki senelik maaşlarının da kiralayan kulüplerin ödeyeceği bir şekilde gönderirsin. ödeme bu şekilde olmuyorsa bile gönderirsin. neden? hem futbolcu senin antrenman sahalarında aylak aylak gezmez hem de gelişim gösterir. umut gündoğan'lar, furkan özçal'lar şu anda boşu boşuna para alıyorlar. ne sana bir yararları oluyor ne de kendilerine. haydi aydın yılmaz vb.lerini gönderemezsin, neden? çünkü şampiyonlar ligi kulüpten yetişmiş 8 futbolcu istiyor ki o durumda da ilk 11 veya 18'inde bulundurabileceğin kötünün iyisi 3 futbolcun bulunuyor; semih kaya, sabri sarıoğlu, emre çolak. bu durum anlaşılabilir de "hiç kullanmayacaksan sinan gümüş'ü neden aldın?" diye sorar sana taraftar. gelecek adına yapıldıysa bu transferler, erdal keser gibi almanya'da topçu arayan arkadaşları kulüpten gönderme o zaman da u15 kategorisinden çocuklar bulsun sana hem kulüpte yetişsin şampiyonlar ligi için hem de maaşlarını az tutabilirsin. ayrıca kulüp nasıl olsa battı batacağı kadar deyip yasin öztekin, goran pandev vb. de alınmamalıydı. kimler paraları cukkaladı o transferlerden çok merak ediyorum. neyse konu çok dağıldı kadrodaki futbolcu sayısının azaltılması elzem şekilde önemli olan bir durum.

    5.madde, amatör branşlara sponsor işi bu ülkede hiç tutmadı maalesef ki amatör branş dediğimiz, atletizm, binicilik, judo, briç, satranç ise belki atletizm ve binicilik dallarına sponsor bulunabilir fakat diğerleri çok zor. amatör branşlar diye futbol dışı tüm branşlar için söyleniyorsa basketbol ve voleybolda bildiğim kadarıyla sponsorlarımız mevcut. su sporları konusunda ise bilgili değilim. fakat bu branşlardaki mali yükün bile sponsorlar tarafından karşılanabileceğini sanmıyorum. basketbol şubesi kendisini döndürebilir mi? çok zor ki döndürülemediği için onlarda da bir küçülmeye gitmek zorunda kaldık. geçmişte olduğu gibi futboldan gelen para diğer branşlara aktarılıyor ve aktarılmaya devam edecek gibi gözüküyor. açıkcası briç ve satranç'a nasıl bir harcama yapıyoruz onu da merak ediyorum.

    6.madde, bir ülkedeki ekonomik durumu özetleyen olay. işçinin, memurun, anamızın, babamızın "a" bankasına borcu vardır, "b" bankasından para çeker, a'nın borcunu öder, sonra b'ye borcu oluşur, bu sefer "c" bankasından para çeker, tabi bu sırada ailesine bakıyor, ev harcamaları, çocuklar için harcamalar, sağlık, eğitim, faturalar vs derken "d" bankasından da kredi çekilir, ama c'ye de borç vardı bu sefer a'dan kredi çekilip c ile d'nin asgarisi ödenir vs. derken iş inanılmaz boyutlara varır ve arapsaçına döner. kulüp düzeyinde de maalesef bu durumdayız. bir yerin borcunu başka bir yere borç yaparak ödüyoruz. ülkede ekonomik yapılanmanın ne kadar rezalet olduğu ortada. yöneticiler de kendi firmaları gibi bakmıyorlar duruma daha çok kulüp üzerinden para cukkalamaya çalışan tipler var gibi gözüküyor. yoksa kulüp gösterdiği başarılar sonucunda bu duruma gelmez, gelemez.

    bir de şu durum var, senelerdir futbolda taktiksel anlamda "fc barcelona'yı mı örnek alalım?", "borussia dortmund'u mu yoksaporto'yu mu örnek alsak?" gibi sorular soruldu ki halen bunun kararı verilmiş değil ki malum sahadaki oyun ortada. fakat 1996'dan beri borcu çıkan ve her sene de bu borcun üzerine eklenen müthiş borçların çözümü ile ilgili yönetimsel bir örnek almazsak önümüzdeki yıllar içerisinde maalesef bu kulüp batma noktasına gelir. sadece galatasaray'ımız için de bu böyle değil diğer türk kulüpleri de bu olaydan müzdarip olabilir. ayrıca herkesin hayalini kurduğu, bizim tüzüğümüz bakımından böyle bir şey olamaz ama tek adamlık olayı var ki roman abramovic'ten sonra chelsea fc, arap milyarderlerden sonra manchester city, paris saint germain gibi kulüpler ne olacak pek merak ediyorum. illa örnek alacaksak yönetim anlamında bayern münih'i örnek almalıyız, sadece biz de değil tüm kulüplerimiz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın