• 1
    galatasaray sözlük yazarları olarak artık başlatmamız gereken kampanya olduğunu düşünüyorum.

    90’lı yıllarda tribün hikayeleri anlatılırdı hep, reislerin başlarından geçen olaylar, komik hikayeler, polislerle yaşanan münakaşalar, rakip takım taraftarlarıyla atışmalar, kendi içlerinde edilen kavgalar, atkı ve pankart kapma yarışları. o zaman da belki çok şiddetliydi kavgalar ancak nefret hızla yayılmıyordu. bugün ise, yani 2000’li yıllardan sonra internetin de yaygınlaşması ve sosyal medyanın etkisiyle insanlar çok çabuk galeyana gelebiliyor. dengesizin biri rakip takım taraftarlarını rencide edecek fotoğraf kareleri hazırlıyor. bu hızla facebook ve twitter’da yayılıyor. paylaşılma beğeni rekorları kırılıyor. diğer takım taraftarı ise misilleme yapıyor, atışmalar başlıyor. sözlüklerde ise durum daha da vahim. kendi sözlüğümüz dahil bütün sözlüklerde nefret besleniyor. nefreti yaratan futbol yöneticileri, medya, bazı futbolcular, spor yorumcuları, hakem hocaları her neyse bunlar birbirleriyle kavga ediyor, sözlük yazarları eleştiriyor, savunuyor derken nefret tırmanıyor.

    12 mayıs 2013 fenerbahçe galatasaray maçı öncesi ve sonrası yaşananlar malum. maçtan bir gün önce bir adam çıkıyor diğer takım hakkında demediğini bırakmıyor. herkesin sinirleri gerildikçe geriliyor. maç anında futbolcular olayları provake ediyor, sahada resmen dövüşüyorlar.
    peki biz neyi izlemek istiyoruz? birbirleriyle kavga eden futbolcuları mı yoksa kora kor mücadele eden temponun yüksek olduğu bol pozisyonlu bol gollü maçları mı?

    bu soruya kavga eden futbolcular cevabını verenin, bırak futbol sevgisinin insanlığının körelme noktasına gelinmiştir. inanıyorum ki herkes güzel ve zevkli müsabakalar izlemek istiyor. o zaman bizlere de burada büyük görev düşüyor. 3 yıldır galatasaray’ımın sami yen’de hiçbir maçını kaçırmadım. arada deplasmanlara da gittim. coplandığımda oldu biber gazı yediğimde. bazen haklı bazen haksız. ama genelde sağ duyulu bir insanım. ömrü hayatım boyunca sahaya yabancı madde atmadım. atana napıyosun saçmalama dedim. bunun için dayak yiyordum az kalsın. küfür ettim yalan yok, koro halinde olanlara pek katılmadım. ama vur kır parçala bu maçı kazan, ona koy şuna koy buna koy, bizim için hede hödö diye de bağırdım. anladım ki hepsi boş hepsi gereksiz. ben 90 dakika rerere rarara gassaray gassaray cimbombom diye bağırmaya razıyım. bundan sonra içinde şiddet içeren hiçbir tezahürata da katılmayacağım. herkesin yapması gereken şeyin bu olduğuna inanıyorum. şiddetle takım ateşlenmez.

    ünal aysal başkan seçildiğinde yaptığı konuşmada tekrardan ezeli rakip taraftarlarının bir arada maç seyredebileceği bir ortamı yaratma düşüncesi içerisindeyim demişti. ama bunun zor olduğunu senden benden iyi biliyordu. bunu gerçekleştirmek için biz galatasaray taraftarından isteği centilmen olmamızdı. peki hangimiz başarabildik fair play ruhunu yakalayabilmeyi? ünal aysal bizim yol göstericimizse ben onun yolunda ilerleyeceğim.
    hayatımda en utanç duyduğum anlardan biri ali sami yen arena’nın açılışında ajax ile oynayacağımız müsabaka öncesi ajax’lı futbolcular sahaya çıktığında taraftarlarımızın onları yuhlamasıydı. adamlar birbirlerine baktılar noluyor yahu diye. hem konuk ediyoruz gelin açılışımızda gösteri maçı yapalım diyoruz hem de ıslıklıyoruz. bu çok utanç vericiydi. ikincisi de adana demirspor ile oynadığımız türkiye kupası maçında adana demirsporlu taraftarlar fatih terim’i çağırırken yine bizim taraftarların yuhlamasıydı. eminim fatih terim buna çok kırılmıştır. ama içimize işlemiş rakibi düşman gibi görmek. bu çatladıkapıspor’da olsa böyle.

    sözlükte şu zamana kadar fair play ile alakalı 30 entry girilmiş, en fazla da 10 başlık açılmış. burası galatasaray taraftarı’nın aynası, galatasaray kültürü’nün simgesi olmalı. geçmişimizi bir kenara bırakalım, herkes bireysel olarak bu nefreti körüklemiştir öyle ya da böyle ama artık bu kavgayı bitirme zamanı. kavga ederek gelişemeyiz. galatasaray’ımızın bir dünya markası haline gelmesini istiyorsak hem içimizdeki hemde ülkedeki kavgayı sonlandırmalıyız. evet şimdilik tek taraflı olacağız. belki hz. isa’nın dediği gibi bize tokat atana diğer yanağımızı çevireceğiz ama bu kavgayı bitireceğiz.

    şikenin, ırkçılığın,kavganın olmadığı bir ortamı yakalamak zor belki. ama hepimiz elimizi taşın altına sokarsak neden olmasın? en azından tribün şiddetini azaltmak uğruna bir şeyler yapamaz mıyız? nasıl yendik sizi ama diyene, güzel yendiniz kardeşim diyemez miyiz? bırakalım kavgayı yöneticiler yapsın, belki bizleri örnek alırlar da onlarda vazgeçer bu kavgadan.

    sevgili galatasaray sözlük yazarları en azından bu platformda şiddeti, gerilimi savunmadan yazılarımızı yazalım. belki ileride diğer rakip takım taraftarlarıyla sosyal projeler bile geliştirebiliriz. eğer o seviyeye gelirsek en önde gitmeye hazırım.
  • 3
    kontrpiyede kalan adamın emeğine ve yazısının ana fikrine saygı duyuyorum ama şikeciler ve ırkçılar cezalandırılmadan "temiz oyun" her zaman bir hayal olarak kalacaktır.

    sebebi çok basit. bir evsahibi, evine girip hırsızlık yapan biri cezalandırılmazsa huzur bulamaz. hırsız cezasız kaldıkça, o hırsızı bulup intikam almayı düşünür, sisteme lanet eder, kendi gerilir, çevresini de gerer... (hırsız da hırsızlığına devam eder tabi)

    futbolumuzun içinde bulunduğu durum tam olarak budur.
  • 6
    sonuna kadar destek verdiğim çağrıdır. barışa trabzonspor ve bursaspor camiasıyla aramızı düzelterek başlamalıyız. zaten bursaspor ile pek bir olayımız yok ama yaşanan küçük çaplı olayların büyümemesi için çalışmalıyız. trabzonspor'da inşallah yönetim değişecek ve galatasaray düşmanlığı yaratmaya çalışan azınlık kesim gücünü kaybedecek. trabzon'da burak yılmaz'a ve diğer oyuncularımıza yapılanlar küçük bir trabzonlu grubunun yaptığı şeydi ve bence yönetimlerinin planladığı ve yaşanmasını istedği şeylerde. sadri şener yönetimi gidince trabzonspor ile olan ilişkilerimiz pek tabii ki düzelecek ve hatta ülkede bizim camiaya en yakın camia olacaklardır. bu iki kulüp ülkenin en şerefli kulüplerinden ikisidir ve değerlidirler. bunlarla arayı iyi tutmalıyız. taraftarlar arasında sorun yaşanmamalı.

    beşiktaş ve fenerbahçe'ye gelirsek de onlar türkiye cumhuriyeti'nin ilgili mahkemesince suçlu bulunmuş kulüplerdir. cezalarını çekmemişlerdir. bu da ülke düzeninden kaynaklanmakta maalesef ülkemizde işler böyle yürümektedir. bu yüzden bu suçlu camialarla dost olalım falan demiyorum diyemiyorum. ama siklemeyelim kaale almayalım.
  • 7
    hepsini okumadım, okumak içimden de gelmiyor. ancak 80 doğumlu bir sözlük yazarı ve hasta galatasaray'lı olarak, seksenlerin sonu doksanların ilk yarısındaki o güzel atışmaları, o keyifli rekabeti geri getirecek bir çağrı ise imza atmak değil kalıbımı basarım.

    çok zor olmasa gerek.

    o günleri yaşayan birisi olarak, neden dönmeyelim o döneme diyorum. bir fenerlinin ensesine şaplak atıp, naber len keraneci, nasıl geçirdi tanju bilezik gibi, laflarını edemeyeyim...
  • 8
    bir yerden başlamalıyız arkadaşlar. buna benim aklım o kadar ermiyor. ama bireysel olarak bu hafta oynayacağımız tranzon maçıyla bu düşünceme başlayacağım. trabzonluları ve bizim oyuncuları her güzel pozisyonda alkışlayacağım. tepki gösteren insanlar olursa da varsın dayak yiyeyim. bir olur iki olur üçüncü de herkes alkışlar. bu zeytin dalı bizden gelmeli. fikirlerimizi paylaşalım ve neler yapabileceğimizi gösterelim.
  • 9
    sonuna kadar desteklediğim çağrıdır. bence hemen şimdi mesai yapalım ve emre belözoğlu, aziz yıldırım, volkan demirel, sabri sarıoğlu, erman toroğlu, beyaz tv vb. başlıkları kapatıp - en azından bir süre - kendimizi bi dinleyelim. sadece şampiyonluğumuzu, sezon değerlendimemizi, oyuncularımızı, yapılabilecek transferleri vb şekilde sadece galatasaray'ımızı ilgilendiren iç meselelerimizi konuşalım.

    avrupa futbolunu konuşalım ne bileyim, kin ve nefretten uzak ne varsa onlara yoğunlaşalım bir süre. ve bunu yaparken de her yere örnek gösterelim, uyandıralım herkesi, heryeri.

    biz başlayalım abi, ne kaybederiz?
  • 10
    her şeyi uçlarda yaşamayı çok seviyoruz.

    ortada kötü bir durum varsa, düzeltmek yerine ''siz de bunu yaptınız'' diyoruz. hiçbir zaman işi düzeltme çabasına girmiyoruz. tek çabamız da kendimizi haklı çıkarmak ya da karşımızdakini susturmaya çalışmak. çünkü eleştiriye tahammülümüz yok. halbuki bir anlasak eleştirinin kötü bir şey olmadığını. aksine biz o kadar kötü bir şey bellemişiz ki eleştiri konusunu, yazılıp çizilen tüm olumsuz yazılara, sözlere eleştiri diyoruz. eleştiri iyi veya olumsuz anlamda yapılan, durumu daha da iyileştirmeyi amaçlayan bir aktivitedir. biz de ise sadece iyi anlamda yapılanı makbul olduğu için olumsuzu duyduğumuzda, onu anlamak yerine kalkanlarımızı havaya kaldırıyoruz anında.

    o kadar ileri gitmişiz ki, eleştiri denen madalyonun olumsuz yüzünü hakaret boyutlarına ulaştırarak televizyon programları kuruyoruz ve para kazanıyoruz. şark kurnazlığına kaçarak eleştiri adı altında birbirimize hakaretler savuruyoruz ve terbiyesizlikler yapıyoruz. sonra da düşünce özgürlüğü adı altında işin içinden sıyrılmaya çalışıyoruz. sanki bir şehri sel basmış da, biz o şehri tekrar ayağa kaldıracağımıza sağlam olan eşyaları yağmalıyoruz. çünkü bize göre bir tek biz varız, bizim inandıklarımız, bizim değerlerimiz, bizim kurallarımız var ve onların uğruna ne varsa yakıp yıkıyoruz. karşımızdakine saygı göstermiyoruz. her iki tarafın da değerlerini yaşaması yerine bencillik yapıyoruz ve sadece kendimizi ön planda tutmaya çalışıyoruz. bir tek biz olalım istiyoruz.

    dedik ya her şeyi en uç noktalarda yaşamaya bayılıyoruz. eğer bir gün bu topraklarda karşılıklı sevgi ve saygı hat safhada olacaksa, bu bile en uçlarda olacak. herkes birbirinin açığını bekleyecek ''sen şurda şunu yaptın, burda bunu yaptın'' demek için. yine ''en'' olmaya çalışacağız. geçmişte ''sen şu suçu işledin'' yerine ''ben daha çok iyilik yaptım, daha çok saygılı oldum'' diyeceğiz. bir tek bana mı garip geliyor bilmiyorum ama fair play ruhunun ön plana çıkması için fair play ligi diye bir şey çıkarıp üstüne para ödülü koyuyoruz. işte bu kadar kötü durumdayız aslında. normalde oynadığımız oyunun esas felsefesi olması gereken bir anlayışı biz para ödülü koyarak uygulamaya çalışıyoruz. tıpkı ''otobüslerde yaşlılara yer verene 10 tl veriyoruz'' der gibi.
  • 12
    üretilen fikre sonuna kadar katılmaktaydım ve bu fikrin gerçek olmasını bir zamanlar ben de çok istemiştim; ama....
    maalesef ki bu kara düzen bizim yolumuz oldu artık. çünkü artık her şey mübah. her şey yaşatılan, kurgulanmış bozuk oyunun bir parçası. tekrardan ortaya konan fikrin gerçek olmasını istediğimi söylüyorum; ama bu fikirlerin uygulanması bana kalırsa bir futbol devrimidir ve devrimlerde kansız olmaz. burda ki kan elbette ki insan kanı değil. burda ki kan bozuk insanların ülke futbolundan elini eteğini çekmesi, burdaki kan 'bana yapılanların kat kat fazlasını karşı tarafa yapacağım' diyen insanların kitlelerin başında olmaması, burdaki kan bu oyunu futbol olarak görmeyenleri renk ayırmadan reddedebilmedir.
    önce kendimizden başlayalım. başarı için gözümüz kör olmuş durumda değil mi bizim? bize yakışmayan, galatasaray kültüründen uzak futbolcular başarılı ve katkı verir durumdayken, rakibi tahrik etmesi zerre kadar umrumuzda oluyor mu? yine rakibi tahrik eden bir yöneticimiz olsa buna ne kadar tepki koyarız?
    dönelim rakibe. rakibin kulüp başkanı, kaptanı, hocası galatasaray ve fair-play kelimelerini düşünmeyi bırakın, aynı cümle içinde kullanır mı?
    demek istediğim şu ki, mevcut anlayış ve yönetici yapısı bu durumdayken fair-play bizim için gerçek bir hayal bence. mevcut düşünce yapımız ve olaya kitlesel bakışımız o kadar bozuk ki, yönetenlerde bu bozuk düzenin kendilerine rant sağlayacağının farkındalar. tekrardan altını çizerek söylüyorum: bu fikrin gerçekliği için devrim lazımdır. devrimler için de pozitif düşünce maalesef ki yeterli değildir.
  • 13
    illa ki haksızlığa karşı sesimizi de çıkaracağız ama ötekileştirmeden sen bunu yapmıştın o bunu yapmıştı demeden. adaletsizliğin ortadan kalkması için fikirlerimizi de beyan edeceğiz. kendi hatalarımızı da belirteceğiz. ne demişti fatih hocamız adalet sadece bize lazım değil herkese lazım. yapılanları yok sayıp susmamız beklenemez fakat buna küfür kafirle değil, yapıcı olarak tepkimizi göstermemiz lazım.

    inanın ben çok sıkıldım artık bu kavgadan. işin ucundan galatasaray olmasa futbol falan izlemezdim bu ülkede. ama napalım seviyoruz işte. oyunu hep onların kurallarıyla oynadık artık oyunu kendi kurallarımızla oynayalım. hediyeyi gerçek sahipleri almalı. biz taraftarız, bize verilen şey bu. istediğimizi alamıyoruz kaliteli futbol izleyemiyoruz. benim istediğim kaliteli futbol, kazanmak, kaybettiğimizde kazananı tebrik etmek. ama dürüst oldukları sürece.

    bu kaos ortamında her sene 4 takımdan biri şampiyon oluyor zaten. bir de bursaspor çıkıyor aradan 40 senede bir. onları kim tebrik etti. kim helal olsun dedi. bizler bile bursaspor'un başarısını takdir etmeyip fenerbahçe ile dalga geçtik. bende yaptım yapmadım değil.

    ben bu düşünceleri maalesef çevremdeki insanlara anlatamıyorum. hemen nasıl siktik sizi muhabbetlerine geliyorlar ya da galatasaylı arkadaşlarımla konuşurken onlarda nasıl çaktık ama fener'e muhabbeti yapıyorlar. ister istemez bende onlara ortak oluyorum.

    ama burada çok kaliteli insanlar var okumuş, kültür sahibi, yazmayı bilen, tartışmayı bilen. biz de körelmeyelim. biz onlardan olmayalım.

    tabi bir de işin gerçekleri var, güçlü olanların bir şekilde söz sahibi olması, yaptıkları pisliklerin yanlarına kar kalması. bunlar hepimizin midesini bulandırıyor, tahammül edemiyoruz, biz de sinirleniyoruz. ama biz de yaptık be kardeşim, biz de yirmi kırkbeeeeeeeş diye bağırdık, hem de bunu bizi temsil eden eski başkanımızla birlikte yaptık. ama şimdi başımızda bulunmaz bir nimet var. ünal aysal'ın bizim isteklerimize hepsine teker teker cevap veriyor. bir kere de biz o'nun isteğini yere getirelim.
  • 14
    sen şunu yaptın ben bunu yaptım demeden yapılmalıdır. milli formayı giymiş bir sporcu olarak fair play olayına inanmam aslında sadece rakibe saygı fifa' nın deyimiyle respect felsefesini benimsemişimdir.

    ama 12 mayıs 2013 fenerbahçe galatasaray maçındaki gereksiz nefret, kaybedilen bir can, yapılan ırkçılık ve daha niceleri bu ülkenin sporunu geriletmiştir. sporun amacı çarptırılmış ve gerçekten kötü sonuçlar ortaya çıkmıştır. taraftar olarak görevimizi yapıp ne tahrik olalım ne de tahrik edelim.

    her taraftarın bu çağrıya uymasını dilerim.
  • 16
    işe önce kendi içimizdeki pislikleri temizleyerek başlamalıyız. yani galatasaray camiası içinde olup bu nefreti, bu düşmanlığı körükleyecek tarzda hareketler yapan, bir aziz yıldırım, bir emre belözoğlu tipindeki provakatör, kavgacı, sağduyu sahibi olmayan kişilerden kurtulmalıyız. zamanında adnan polat rakibi rencide edecek söylemlerde bulunurdu, ali şen'i örnek alarak. galatasaraylı olarak göğsümüz kabarıyordu o laf soktukça. sonunda anlaşılmıştır ki böyle büyük olayların başlangıcı, yöneticilerin ve sporcuların yani camia temsilcilerinin kıskırtıcı söylemleri, hareketleri.

    şimdi başımızda sabri sarıoğlu diye bir bela var. her fenerbahçe maçında olay çıkıyorsa bunun müsebbibi bu adam. her kavganın fitilini ateşleyen bu. zamanında tuncay şanlı'nın, şimdi emre belözoğlu'nun yaptıklarını bu da yapıyor. bu adamın kaptanlığını elinden alıp, galatasaray ile ilişiğini kesebilecek miyiz? mümkün müdür?

    haa böyle bir şeyi yapamıyorsak, kendi içimizdeki nefret tohumlarını ortadan kaldıramıyorsak kimseye de fair play çağrısı filan yapmayalım. yemezler. çünkü senin sabri sarıoğlunu körü körüne savunduğun gibi, onlar da aziz yıldırım'ı, emre belözoğlu'nu savunacaklardır. emre fenerin öz çocuğudur, aziz fener için hapis yatmıştır. sabri de üçlü çektirir, volkan'ın ensesinden tutar kedi gibi :( büyük cimbomlu.
  • 17
    işe önce kendi içimizdeki pislikleri temizleyerek başlamamız gereken çağrı, evet. taraftarlık küfür,holiganlık,kavga dövüş değil de dostluk,kardeşlik ve hoşgörü ise "siksin sizi didier drogba" , "fener için opera" , "nkfvas" gibi başlıkları, rakiplerine karşı kendine kabullenemeyeceğin küfürrlerin edildiği entryleri temizleyeceksin ilk önce moderatör olarak. ondan sonra sabri sarıoğlu'nu da kovarız, felipe melo'yu da göndeririz, john terry'yi de veto ederiz.
    herkes kendi kapısının önüne süpürse tüm mahalle temizlenir. ama süpürgeyi elinde tutanlar kendi içindeki kin ve nefret tohumu'nun dahi farkında değillerse "kimseye de fair play çağrısı filan yapmayalım. yemezler"..
    şimdi bakınız: sözlük anayasası
    madde 17-b) "yazarlar, sözlük formatı içinde, imla kurallarına uygun, ahlaki ilke ve değerlere saygılı, insan onuruna yakışır şekilden hareketle, türkiye cumhuriyeti ilgili kanunları sınırları dahilinde ve ahde vefa gözeterek entry girebilirler."
    madde 20-a) "(gbkz: türkiye cumhuriyeti yasalarınca, ceza ile müeyyidelendirilmiş hukuka aykırı fiiller ve suç unsuru teşkil eden) nick, entry, başlık, özel mesaj gibi girdiler, yazarların sözlükten uçurulmasına sebeptir."
    hadi,anayasanı uygula!...
  • 19
    16.05.2013 tarihinde yayınlanan basın tribünü programında da çok net gördüğüm adnan öztürk gibi yöneticilere sahip olduğumuz sürece bu yürüyüşümüzde yalnız kalmayacağız. herkes kendine düşen görevi yerine getirmeli. öneriler madde madde yazılsın, bunu hep beraber yapalım. sıralaması, uygulaması, bu platformda tartışılsın ve harekete geçilsin.

    örnek teşkil edilebilecek bir hareket, fenerbahçe sözlükte bu çağrımıza olumlu yaklaşan arkadaşlarımızı bulup onlarla bir dostluk yemeği yiyebiliriz. eminim ki bizim gibi düşünen fenerbahçeli arkadaşlarımızda mevcuttur. bu belki hemen olabilecek bir şey değil. o yüzden sıralaması, uygulaması tartışılsın dedim. belki 20. sırada bunu uygulayabilecek kıvama geleceğiz.

    bu sebeple bu başlık altında neler yapabileceğimizi yazalım ve yeterli sayıya ulaştığımızda bunu bir sıraya koyalım ve uygulamaya başlayalım.

    ilk öneri benden, gerisi sizden. galatasaraylılık ruhunu tekrardan diriltelim.
  • 20
    yalana gerek yok, baba olmadan önce fair play falan s.kimde değildi. o güzelliğin gözlerine her baktığımda, onun başına bir şey gelebileceği ihtimalinin ihtimalini düşündükçe, beraber maça gideceğimiz günleri hayal ettikçe, formasıyla metrobüs durağına arkadaşını bırakırken 7-8 fenerbahçeli üstüne koyarsa diye düşündükçe, anlamını daha bir fazla hissetmeye başladığım şey oldu fair play. galatasaray sözlük fair play çağrısı gayet akıllı ve mantıklı bir çağrı. bu oyunun figüranları değil öznesi olmak için her sporseverin desteklemesi gerekiyor.
  • 21
    bir kaç gün önce adnan öztürk ve ahmet nur çebi'nin basın tribünü programında verdikleri dostluk mesajları, ardından 18 mayıs 2013 galatasaray trabzonspor maçında futbolcuların dostça görüntüleri, tribünlerin trabzonlu futbolcuları tribünlere davet etmesi, hatta olcan'ın mükemmel vuruşu direğe takılsa bile galatasaray taraftarından alkış alması beni ümitlendiren olaylardı.

    ancak yine fenerbahçe yönetimi ortalığı bulandırmak ve şampiyonluğumuza gölge düşürmek adına bildiri üstüne bildiri yayınladı. sanırım fazla ilgi çekmedi. bu sefer başaramadılar. kötüyü muhattab almamak en doğrusu. onlar da bir gün düzelecek inşallah. saygı duyabileceğimiz bir rakip olabilirler umarım.

    asıl mevzuya gelecek olursam, bugün ali ece, okay karacan, bağış erten, cem dizdar ve mehmet demirkol gibi yazarların köşe yazarlarının ortak başlığı biz kazanacağız idi. görüyorum ki daha önce neredeydiniz tepkisini koyarak pek samimi bulmayan arkadaşlarımız var. haklısınız hem de çok. kimse eski defterlerin üzerini örtmemeli. şikeci, ırkçı, karaborsacı hepsi cezasını çekmeli. eğer bu yazarların bu olumsuzlukların giderilmesi ve suçluların suçlarını çekmesi için her gün kalemlerini oynatırlarsa ben de diyebilirim ki biz kazanacağız.

    sevgili sözlük yazarları bu başlığı canlı tutmak hepimizin yararınadır. tabi ki bize saldıranları, futbol ortamına olumsuzları sokanları tartışacağız. biz içimizdeki fair play ruhunu kaybetmeyelim. biz de çirkinleşmeyelim.
  • 22
    fair play iyi hoş da yetti artık biz hakkımızı aramaya kalktığımızda ama fair play aman bi şey olmasın diye olayların üstünün kapatılması. şikeci ırkçılar cezasını bulana kadar en büyük düşmanımsın fair play.

    6 yedik başkan alkışladı. fb şampiyon geldi başkan alkışladı. tribün olay çıkarttı ortalık karıştı. sonra deplasmana gittik koltuklar da sidik torbaları gördük kimse konuşmadı. viski şişesi attılar rakı şişesini 3 ay konuşan demirkol ağzını açmadı. şike ortaya çıktı kimse ağzını açmadı. ama konu ne zaman bjk-gs rekabetine gelse ali ece 93 yılını hatırlattı. polis arabasını ters çevirip stadı yaktılar herkes dut yemiş bülbül. biz su attık sahaya ouuvv ne ouuvv amk. yetmedi ırkçılık yaptılar. yönetim montaj görüntülerle basın toplantısında yalan attı. o günün sabahı canavara dönen fuat akdağ - mehmet demirkol görüntülerin montaj olduğu ortaya çıkınca ' gerçek fotoğraflar ortaya çıktı ama bunlar önemli değil bize zarar verir ' dediler.

    bizim bu ligde kimsenin dostluğuna ihtiyacımız yok. şerefsizlerle de el sıkışmayız.

    tekrar söylüyorum şikeci ırkçılar cezasını bulana kadar en büyük nefretimsin fair play.
  • 23
    toplumsal olaylar birleştirici ve ayrıştırıcıdır. bizler bunu olumlu yönde ele alıp bu savaşı bitirebiliriz. 12 gündür gezi parkında var olan direnişte çok güzel şeyler gördüm. galatasaraylısı, fenerlisi, beşiktaşlısı kolkola omuz omuza. karşıyakalısı, göztepelisi el ele.

    gezi parkı direnişinin amacı, kısaca ne kadar olumsuzluk varsa onların ortadan kalkmasını sağlamak. kahrolsun bağzı şeyler diyoruz ya, kahrolsun şike yapanlar, kahrolsun karaborsacılar, kahrolsun polis terörü, kahrolsun küfürlü tezahüratlar.

    adalet herkese lazım. politikacılar, spor yöneticileri bunlardır bizi birbirimize düşürenler. cezayı onlar çekecek artık. şike yapanlar hapse, ırkçılık yapanlar aihm'ye, biber gazı sıkanlar soruşturmaya, birbirlerini bıçaklayanlar kodese gidecek.

    kahrolacak bağzı şeyler ve dostluk kazanacak.
App Store'dan indirin Google Play'den alın