• 9
    sonuna kadar desteklediğim çağrıdır. bence hemen şimdi mesai yapalım ve emre belözoğlu, aziz yıldırım, volkan demirel, sabri sarıoğlu, erman toroğlu, beyaz tv vb. başlıkları kapatıp - en azından bir süre - kendimizi bi dinleyelim. sadece şampiyonluğumuzu, sezon değerlendimemizi, oyuncularımızı, yapılabilecek transferleri vb şekilde sadece galatasaray'ımızı ilgilendiren iç meselelerimizi konuşalım.

    avrupa futbolunu konuşalım ne bileyim, kin ve nefretten uzak ne varsa onlara yoğunlaşalım bir süre. ve bunu yaparken de her yere örnek gösterelim, uyandıralım herkesi, heryeri.

    biz başlayalım abi, ne kaybederiz?
  • 22
    fair play iyi hoş da yetti artık biz hakkımızı aramaya kalktığımızda ama fair play aman bi şey olmasın diye olayların üstünün kapatılması. şikeci ırkçılar cezasını bulana kadar en büyük düşmanımsın fair play.

    6 yedik başkan alkışladı. fb şampiyon geldi başkan alkışladı. tribün olay çıkarttı ortalık karıştı. sonra deplasmana gittik koltuklar da sidik torbaları gördük kimse konuşmadı. viski şişesi attılar rakı şişesini 3 ay konuşan demirkol ağzını açmadı. şike ortaya çıktı kimse ağzını açmadı. ama konu ne zaman bjk-gs rekabetine gelse ali ece 93 yılını hatırlattı. polis arabasını ters çevirip stadı yaktılar herkes dut yemiş bülbül. biz su attık sahaya ouuvv ne ouuvv amk. yetmedi ırkçılık yaptılar. yönetim montaj görüntülerle basın toplantısında yalan attı. o günün sabahı canavara dönen fuat akdağ - mehmet demirkol görüntülerin montaj olduğu ortaya çıkınca ' gerçek fotoğraflar ortaya çıktı ama bunlar önemli değil bize zarar verir ' dediler.

    bizim bu ligde kimsenin dostluğuna ihtiyacımız yok. şerefsizlerle de el sıkışmayız.

    tekrar söylüyorum şikeci ırkçılar cezasını bulana kadar en büyük nefretimsin fair play.
  • 1
    galatasaray sözlük yazarları olarak artık başlatmamız gereken kampanya olduğunu düşünüyorum.

    90’lı yıllarda tribün hikayeleri anlatılırdı hep, reislerin başlarından geçen olaylar, komik hikayeler, polislerle yaşanan münakaşalar, rakip takım taraftarlarıyla atışmalar, kendi içlerinde edilen kavgalar, atkı ve pankart kapma yarışları. o zaman da belki çok şiddetliydi kavgalar ancak nefret hızla yayılmıyordu. bugün ise, yani 2000’li yıllardan sonra internetin de yaygınlaşması ve sosyal medyanın etkisiyle insanlar çok çabuk galeyana gelebiliyor. dengesizin biri rakip takım taraftarlarını rencide edecek fotoğraf kareleri hazırlıyor. bu hızla facebook ve twitter’da yayılıyor. paylaşılma beğeni rekorları kırılıyor. diğer takım taraftarı ise misilleme yapıyor, atışmalar başlıyor. sözlüklerde ise durum daha da vahim. kendi sözlüğümüz dahil bütün sözlüklerde nefret besleniyor. nefreti yaratan futbol yöneticileri, medya, bazı futbolcular, spor yorumcuları, hakem hocaları her neyse bunlar birbirleriyle kavga ediyor, sözlük yazarları eleştiriyor, savunuyor derken nefret tırmanıyor.

    12 mayıs 2013 fenerbahçe galatasaray maçı öncesi ve sonrası yaşananlar malum. maçtan bir gün önce bir adam çıkıyor diğer takım hakkında demediğini bırakmıyor. herkesin sinirleri gerildikçe geriliyor. maç anında futbolcular olayları provake ediyor, sahada resmen dövüşüyorlar.
    peki biz neyi izlemek istiyoruz? birbirleriyle kavga eden futbolcuları mı yoksa kora kor mücadele eden temponun yüksek olduğu bol pozisyonlu bol gollü maçları mı?

    bu soruya kavga eden futbolcular cevabını verenin, bırak futbol sevgisinin insanlığının körelme noktasına gelinmiştir. inanıyorum ki herkes güzel ve zevkli müsabakalar izlemek istiyor. o zaman bizlere de burada büyük görev düşüyor. 3 yıldır galatasaray’ımın sami yen’de hiçbir maçını kaçırmadım. arada deplasmanlara da gittim. coplandığımda oldu biber gazı yediğimde. bazen haklı bazen haksız. ama genelde sağ duyulu bir insanım. ömrü hayatım boyunca sahaya yabancı madde atmadım. atana napıyosun saçmalama dedim. bunun için dayak yiyordum az kalsın. küfür ettim yalan yok, koro halinde olanlara pek katılmadım. ama vur kır parçala bu maçı kazan, ona koy şuna koy buna koy, bizim için hede hödö diye de bağırdım. anladım ki hepsi boş hepsi gereksiz. ben 90 dakika rerere rarara gassaray gassaray cimbombom diye bağırmaya razıyım. bundan sonra içinde şiddet içeren hiçbir tezahürata da katılmayacağım. herkesin yapması gereken şeyin bu olduğuna inanıyorum. şiddetle takım ateşlenmez.

    ünal aysal başkan seçildiğinde yaptığı konuşmada tekrardan ezeli rakip taraftarlarının bir arada maç seyredebileceği bir ortamı yaratma düşüncesi içerisindeyim demişti. ama bunun zor olduğunu senden benden iyi biliyordu. bunu gerçekleştirmek için biz galatasaray taraftarından isteği centilmen olmamızdı. peki hangimiz başarabildik fair play ruhunu yakalayabilmeyi? ünal aysal bizim yol göstericimizse ben onun yolunda ilerleyeceğim.
    hayatımda en utanç duyduğum anlardan biri ali sami yen arena’nın açılışında ajax ile oynayacağımız müsabaka öncesi ajax’lı futbolcular sahaya çıktığında taraftarlarımızın onları yuhlamasıydı. adamlar birbirlerine baktılar noluyor yahu diye. hem konuk ediyoruz gelin açılışımızda gösteri maçı yapalım diyoruz hem de ıslıklıyoruz. bu çok utanç vericiydi. ikincisi de adana demirspor ile oynadığımız türkiye kupası maçında adana demirsporlu taraftarlar fatih terim’i çağırırken yine bizim taraftarların yuhlamasıydı. eminim fatih terim buna çok kırılmıştır. ama içimize işlemiş rakibi düşman gibi görmek. bu çatladıkapıspor’da olsa böyle.

    sözlükte şu zamana kadar fair play ile alakalı 30 entry girilmiş, en fazla da 10 başlık açılmış. burası galatasaray taraftarı’nın aynası, galatasaray kültürü’nün simgesi olmalı. geçmişimizi bir kenara bırakalım, herkes bireysel olarak bu nefreti körüklemiştir öyle ya da böyle ama artık bu kavgayı bitirme zamanı. kavga ederek gelişemeyiz. galatasaray’ımızın bir dünya markası haline gelmesini istiyorsak hem içimizdeki hemde ülkedeki kavgayı sonlandırmalıyız. evet şimdilik tek taraflı olacağız. belki hz. isa’nın dediği gibi bize tokat atana diğer yanağımızı çevireceğiz ama bu kavgayı bitireceğiz.

    şikenin, ırkçılığın,kavganın olmadığı bir ortamı yakalamak zor belki. ama hepimiz elimizi taşın altına sokarsak neden olmasın? en azından tribün şiddetini azaltmak uğruna bir şeyler yapamaz mıyız? nasıl yendik sizi ama diyene, güzel yendiniz kardeşim diyemez miyiz? bırakalım kavgayı yöneticiler yapsın, belki bizleri örnek alırlar da onlarda vazgeçer bu kavgadan.

    sevgili galatasaray sözlük yazarları en azından bu platformda şiddeti, gerilimi savunmadan yazılarımızı yazalım. belki ileride diğer rakip takım taraftarlarıyla sosyal projeler bile geliştirebiliriz. eğer o seviyeye gelirsek en önde gitmeye hazırım.
  • 10
    her şeyi uçlarda yaşamayı çok seviyoruz.

    ortada kötü bir durum varsa, düzeltmek yerine ''siz de bunu yaptınız'' diyoruz. hiçbir zaman işi düzeltme çabasına girmiyoruz. tek çabamız da kendimizi haklı çıkarmak ya da karşımızdakini susturmaya çalışmak. çünkü eleştiriye tahammülümüz yok. halbuki bir anlasak eleştirinin kötü bir şey olmadığını. aksine biz o kadar kötü bir şey bellemişiz ki eleştiri konusunu, yazılıp çizilen tüm olumsuz yazılara, sözlere eleştiri diyoruz. eleştiri iyi veya olumsuz anlamda yapılan, durumu daha da iyileştirmeyi amaçlayan bir aktivitedir. biz de ise sadece iyi anlamda yapılanı makbul olduğu için olumsuzu duyduğumuzda, onu anlamak yerine kalkanlarımızı havaya kaldırıyoruz anında.

    o kadar ileri gitmişiz ki, eleştiri denen madalyonun olumsuz yüzünü hakaret boyutlarına ulaştırarak televizyon programları kuruyoruz ve para kazanıyoruz. şark kurnazlığına kaçarak eleştiri adı altında birbirimize hakaretler savuruyoruz ve terbiyesizlikler yapıyoruz. sonra da düşünce özgürlüğü adı altında işin içinden sıyrılmaya çalışıyoruz. sanki bir şehri sel basmış da, biz o şehri tekrar ayağa kaldıracağımıza sağlam olan eşyaları yağmalıyoruz. çünkü bize göre bir tek biz varız, bizim inandıklarımız, bizim değerlerimiz, bizim kurallarımız var ve onların uğruna ne varsa yakıp yıkıyoruz. karşımızdakine saygı göstermiyoruz. her iki tarafın da değerlerini yaşaması yerine bencillik yapıyoruz ve sadece kendimizi ön planda tutmaya çalışıyoruz. bir tek biz olalım istiyoruz.

    dedik ya her şeyi en uç noktalarda yaşamaya bayılıyoruz. eğer bir gün bu topraklarda karşılıklı sevgi ve saygı hat safhada olacaksa, bu bile en uçlarda olacak. herkes birbirinin açığını bekleyecek ''sen şurda şunu yaptın, burda bunu yaptın'' demek için. yine ''en'' olmaya çalışacağız. geçmişte ''sen şu suçu işledin'' yerine ''ben daha çok iyilik yaptım, daha çok saygılı oldum'' diyeceğiz. bir tek bana mı garip geliyor bilmiyorum ama fair play ruhunun ön plana çıkması için fair play ligi diye bir şey çıkarıp üstüne para ödülü koyuyoruz. işte bu kadar kötü durumdayız aslında. normalde oynadığımız oyunun esas felsefesi olması gereken bir anlayışı biz para ödülü koyarak uygulamaya çalışıyoruz. tıpkı ''otobüslerde yaşlılara yer verene 10 tl veriyoruz'' der gibi.
App Store'dan indirin Google Play'den alın