• 342
    sağlık önemli arkadaşlar. bir yerinizde bir sorun varsa ertelemeyin. bazen geç kalmadan bile çok iş açılabiliyor insanın başına. geçtiğimiz hafta hastanede yattım ameliyat olduğum için. böbrek taşları tıkamıştı böbreğimi. stent takıldı. esas 2,5 cm lik taş bir dahaki ameliyata kaldı. çünkü böbreğim ileri derecede enfeksiyon kapmış. normalde 5-7 olması gereken oran ben hastaneye yattığımda 450 olmuştu. bu hafta da özel serum taktırıyorum acile gidip bunun için. önceki cumartesi akşamından salı öğleden sonraya kadar yürüyen koma gibiydim. basit sanılan böbrek taşları bir anda öldürücü olabiliyor. direkten dönmüşüm. hepimize daha iyi günler ve galatasaray dileğiyle...
  • 356
    yaşım 31. mühendis olarak bir fabrikada yaklaşık iki yıldır çalışıyordum. şartlar olabildiğince ağırdı. haftanın en az 4 günü sabah 8 gece 2 çalışıyorduk. fiziksel yorgunluğun verdiği halsizlikle bir hatam sonucu işyerinde ayağımı kırdım. bu süreçte çok düşündüm. hayatımın oradan kazandığıma değip değmeyeceğini. değmezdi deyip ayrıldım. bu süreçte kız arkadaşım oldu. hayatımda tanıdığım en temiz ve en güzel kadın. sevmek sevilmek neymiş bu yaşımda öğrendim dersem abartı olmaz. herşey güzel gidiyordu hayatımda. evde ayağım alçıdayken kpss ye çalışmaya başladım. iyileşince ilk işim kursa yazılmak oldu. gecemi, gündüzümü, emeğimi bu sürece heba ettim. gel gelelim bugün maalesef karşılığını alamadık. 31 yaşında insan niye böyle bir işe kalkışır ki? sabahtan beri yaşıyor muyum belli değil. bir taraftan da kız arkadaşımın ailesi biraz tutucu olduğu için olabildiğince hızlı nişanlanmamızı istiyor. kız arkadaşıma bu muallak süreçte eğer ayrılmak isterse anlayışla karşılayacağımı ilettim. benim bir orta düzey de olsa hayat standartım olmayabileceğini söyledim. hiç bir şekilde ayrılmak istemiyor ama bu kaosun içine onu çekmek istemiyorum. onu ben bozkırlara değil çiçek bahçelerine layık buluyorum. haksızlık ettiğimi hissetmeye başladım bugün. sıkılıyorum, çok sıkılıyorum.
  • 303
    (bkz: #3062680)

    15 gündür verdiği yaşam savaşının sonunda babaannemi kaybettik sözlük. geçtiğimiz günlerde solunum sistemi çökmüş ve uyutularak entübe edilmişti. uyuduğu son uykunun uyanışı olmadı ve bu sabah kendisini kaybettik.

    şimdi içimde onun renkli kişiliğiyle zekasına hayran ederek ömrümde bıraktığı güzel izlerin yanında; onu kırdığım, ona kızdığım zamanların vicdan azabı var. ama bu ilacı olmayan bir dert. insan doğuyor, yaşıyor, ölüyor. sonrasıysa kocaman bir meçhul. umarım ruhlar için bir sonrası vardır ve o orada daha güzelini yaşar diyebiliyorum sadece. üzülmemin, hayatıma devam etmemin yanında yapabildiğim tek şey bu çünkü.

    ışıklar içinde uyuyasıca, o güzel mavi gözlerin ömrüme kattığı her şey için teşekkür ederim.
  • 94
    evet beyler bugün hoşlandığım kız tarafından duygularıma karşılık alamayacağımı anladım,kibarca reddetti yani.

    oturup ağlamıyorum ama insan üzülüyor be sözlük.
    yakışıklı olmasakta eli yüzü düzgün işi gücü olan kendi halinde sessiz sakin biriyim,niye böyle oldu diyorum.keşke bir şans verseydi diyorum.

    neyse hayırlısı neyse o olsun...esra burayı okurmusun bilmiyorum ama sen benim için farklıydın.
    son olarak bize her sevdadan kalan sadece galatasaray!!!
  • 361
    dostum, sırdaşım, öğretmenim, öğretenim, meleğim, yıldızım, en sevdiğim, en sevenim, anneme...

    https://youtu.be/eMGiUg8FL00

    her seven boyun eğmiş
    ayrılık ne yaman şeymiş
    gözden yaş dökmek neymiş
    gözümü döktüm ağladım

    sen gideli birbuçuk yıl oldu. ben doğan her güneşte senin yanına geleceğim güne bir gün daha az kaldı diye başlıyorum. otuziki yaşında biriyken ben hala sokakta anne diye bağıran çocukları duyduğumda kulaklarımı tıkıyorum. ve ben hala seni çok özlüyorum.

    yattığın yer seni incitmesin sultanım en kısa zamanda al beni de yanına ...
  • 221
    aslında onlar gönderme değildi. bir cevabı daha 2 saat beklemeye tahammülüm kalmamıştı hepsi bu... ister aptallık de ister takıntı ister sapkınlık... ben sana kırıldım kızdım ama küsemedim... 2 cümle konuşsan 3. de hepsini unuturum...

    bugün doğum günün, kutlu olsun ama keşke karşıma çıkmasaydın...

    keşke seni etkileyebilseydim, keşke daha elim yüzüm düzgün olsaydı, keşke ruhen daha sağlıklı olabilseydim de düzgün bir ilişkimiz olabilseydi...

    ama keşke sana hiç kapılmasaydım...

    her sabah seni görmek, gitmesem de orda olduğunu bilmek, eskiden denk gelmek için yırtınıp bunu beceremezken şimdi kaçtığım her yerde burun buruna gelmek, yanından gözlerimi kaçırarak geçmek, sesini duymak ama cevap verememek...

    bunları artık kaldıramıyorum. millete müdürüydü bilmemneydi yalan söylüyorum sana da söylediğim gibi. işi bırakmak istedim bıraktırmadılar, zaten bırakmak hata olurmuş... dayanamıyorum yazmıycam sonra mesaj atıp duruyorlar. yaşıyoruz değil de vakit geçiriyoruz işte. yaşam bir odanın içinde ve koridordan geçip gidiyoruz...

    doğum günün kutlu olsun. iyi ki varsın ama keşke karşıma hiç çıkmasaydın hiç...

    belki hala aşka ve bazı şeylere inanabilirdim.

    hayatımın 55 yaşında evindeki köpeğimle tek başına geberip giderek bitireceğini bu kadar erken kabullenmezdim...

    çok kızdım kırıldım ama allahın cezası iki cümle be, be olduğu da önemli değil...
  • 97
    kötü bir devirde yaşıyoruz be sözlük. sırf gösteriş için birkaç dakikada milyarlarca saçan insanlarda var; 1 lira bile bulamayıp aç kalanlarda...

    cebinde çok çok az parası olup da odun almaya giden bir anne düşünün. bu anne 2 çocuğuyla birlikte yapayalnız yaşıyor. hiçbir yardım alamıyor. çalışamıyor çünkü çocukları var, bırakamıyor. cebindeki paradan ne kadar odun alabilir ki? işte parası yettiği kadar aldı. şans ya odunlar ıslandığı için yanmadı. sonra ne mi oldu? anne, iki çocuğundan küçük olanın eline ısınmaları için fön makinesi verdi, sonra gitti kendini astı. evet bu ayıp bizim! ( http://www.hurriyet.com.tr/...ya-gecti-ve-20132171 )

    kaza geçirmiş bir baba düşünün. kolunu yaralamış ve çalışamıyor. çalışamadığı içinde evine doğru düzgün ekmek götüremiyor. işte bu babanın da 2 oğlu var. küçük olanına okul için forma alıyorlar ama alt bölümü yani pantolonu alamıyorlar. çünkü paraları yok. okul yönetimi pantolonu olmayan çocuğu evine gönderiyor. çocukta ailesine anlatıyor olanları. baba çok içerleniyor ve hemen bir yerlerden bulup pantolon alıyor oğluna. sonra karısına: "hanım ben size bakamıyorsam, çocuğuma pantolon alamıyorsam niye yaşıyorum ki?" diyor. nitekim gururuna yediremeyip bir gün sonra sabah saatlerinde intihar ediyor, cebindeki son 20 lirayla... evet bu ayıpta yine bizim! ( https://www.sozcu.com.tr/...ntihar-etti-2639574/ )

    şunu çok merak ediyorum ya; acaba bir gün bu ayıplarımızın farkına varacak mıyız, yoksa tozpembe takılmaya devam mı?
  • 308
    eski milli güreşçi serdar akgül...

    dün akşam market alışverişimizi tamamlamış çıkmak üzereyken bir adam geldi ve market çalışanlarından yardım istedi. dışarıdan bakıldığında gerçekten ihtiyacı olduğu anlaşılıyordu. yardım etmek istedim ama üzerimde pek fazla nakit yoktu. en azından birazını vermek için yanına gittim. gözlerine kan oturmuş. ben ona bakakaldım o utana sıkıla teşekkür etti. öyle donup çıktım. birkaç adım sonra aklım başıma geldi. verdiğim para ile bu ekonomik şartlarda hiçbir ihtiyacı karşılayamazdı. dönüp ne ihtiyacı varsa birlikte almayı teklif ettim. o sırada biraz anlattı. adım serdar akgül googleda aratın çıkar ben eski milli güreşçiyim dedi. kızım hasta iğneleri yurtdışından geliyor pahalı o yüzden dedi. 9bin liralık ilacın parasını tamamlayabilmek için 180lira eksiği kalmış. alışverişini yaptık inanın bebek bezi ve bebek maması dışında pek birşey aldırmadı.

    eve döndüğümde internette ismini arattım. çıkan haberler insanın içini parçalıyor...

    https://www.istanbulhaber.com.tr/...rdi-haber-420884.htm

    yapışık ikizleri olmuş. birini ameliyat esnasında kaybetmiş diğer kızı için yıllardır mücadele veriyor demek ki.

    keşke daha fazlasını yapabilseydim.

    keşke türk sporuna hizmet etmiş, kızı için madalyalarını bile satmış sporcumuzun kızının tedavi masraflarını karşılayacak bir kurumumuz olsa...

    keşke bilmem kaç yerden maaş alan bazı eski güreşçiler serdar abinin elinden tutsa...
  • 345
    bos bir entry olacak simdiden uyarayim, okuyup da zaman kaybedecekler simdiden hakkini helal etsin. dursun ozbek baskan olacak iddialari uzerine bu basit olayin artik bardagimi tasirmasi sebebiyle yaziyorum.

    benim yasim 41. rahmetli dedem okuyayim diye sunnet derimi lisenin bahcesine gommus ucundan da olsa liseye giremedik ama kismet iste gonlumuzu kaptirdik bu sanli lisenin takimina. ben artik kabul ettim maalesef bu durumu, cok isterdim uye olayim ben de o salonda konusayim ama kader olmadi iste.

    su gunlerde hayatim maalesef bir sosyopatin yuzunden sikintili geciyor, elimde kalan sadece 2 sey var.

    1.aslan parcasi oglum ki kendisi hayata tutunma sebebim.

    2. galatasaray.

    dursun ozbek baskan olsa yasanacaklar belli, esref hamamcioglu baskan olsa kapida bekleyen besiktaslilar uye olacak * diger konusulan kisilerden bir tanesi bile camiayi birlestiremez. ulke desen lagim cukuru olmus nefes alamadik terkettik bari oglumun gelecegi olsun diye ama ulan guzel kardesim * birakin ulan artik su igrenc hesaplarinizi sevdamizin uzerine yapmaktan.

    ben lagim cukurundan kurtulmus eski sevdami istiyorum.
  • 288
    bugün 9 gibi bizim çocukların yanına uğrayım 2 muhabbet edelim diye evden çıktım. 10 dakika sonra filan bir teyze beni durdurdu ''abi evde çocuklarım aç süt alamadım bana varsa süt parası verir misin'' dedi. yok deyip devam ettim ama 100 metre sonra durdum ve geri döndüm. uzaktan elllerini başının arasına koyduğu düşünceli halini gördüm ve teyzeye ''para vermem ama süt alırım'' dedim ve o da ''tamam, ufak bir süt alsan yeter'' dedi. gittim 1 litre sütle, nesquik alıp poşeti verdim. teşekkür filan etti ne dediğini hatırlamıyorum açıkçası dağılmıştım çünkü.

    olayın üzerinden 4 saat geçti ama durum hala farklı değil. umarım o çocuk bu gece mutlu uyumuştur ama neden be birader. neden ülkenin %90'ı ken loach filmlerinde ki gibi hayat yaşıyor. neden bu düzen böyle ve hiç değişmeyecek ve aksine daha da kötü olmaya devam ediyor...
  • 285
    son 10 gündür yoğun kaygı ve endişe hali taşıyorum, hiç olmayacak şeylere kafayı takıyorum. göğüs çarpıntım oluyor. hayatımın hiç bir döneminde böyle hissetmediğim için de altından kalkması epey zor oluyor.
    fizyolojik olarak hiç bir sıkıntım yok ama psikolojimin bozulduğunu hissediyorum.
    perşembe günü için psikiyatır'dan randevu aldım.
    benzer süreçleri yaşayan ve yaşamış olan arkadaşların önerilerini dinlemek iyi gelir diye düşünüyorum.
    şimdiden çok tşkler...
  • 306
    bu başlık altında daha acı haberler alıyoruz ve beraber üzülüyoruz malesef.

    ben de kendi hedeflerimle ilgili bir hüzün içerisine girdim akşam itibariyle ve siz değerli sözlük ailesiyle paylasmak istedim.

    aslinda bu hissiyatı daha evvel yaşadım ve tam o an bu entry girecekken cok daha büyük bir fırsat elde edince yine hedefime yöneldim.

    8 yıldır yazılım mühendisi olarak çalışıyorum. çalıştığım ilk zamandan beri kendimi sürekli geliştirmek için çabalıyorum. seneler geçtikce vizyonum da açıldı haliyle insan hep yüksek hedefler peşinde koşuyor. sonra durmadan bunun için çabalıyor. ama yine nasip olmadı be sözlük.

    önceki yasanan deneyimler:
    ( son yıllarda yurtdisindan is görüşmesi talepleri aldım ve görüşmeler yaptim. o görüşmeler esnasında kendimi daha da geliştirme fırsatı elde ettim. sonra baktım ki ingilizce iletişim fena değil ama yeterli olmuyor. ya da kendimi %100 ifade edemiyorum. tam da bu pandemi zamanı cambly kaydoldum kapattım kendimi ingilizce işini de hallettim.

    dedim artık tamam hazırım yaptım tekrar başvuruları görüşmeler başladı. pek çoğunda son aşamalara kadar ilerleyebildim ve malesef her seferinde "bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz" mailleriyle sonuçlandı. hele 1 tanesinde o kadar hazırlıkliyim ki tum sorulara eksiksiz doğru yanıt verdiğime de emin olduğum halde ve hatta görüşmecilerden birinin olumlu sinyalini aldığım halde yine aynı mail. sordum eksik noktalarım nelerdir feedback verin gelistireyim ona göre bende eksiklerimi. bir sey demiyor ve daha uygun baska adaylarla devam edicez diyor. bu seferki beni çok sinirlendirmisti. bir de öyle orta sıra bir yazılım şirketi yani. iyi ama çok da matah değil açıkçası. tam o sırada linkedin'den bir görüşme talebi aldım aynı ülkeden* bir şirket yine. dedim tamam görüşürüm ancak öncelikle benim gerçekten uygun aday olduğumu düşünüyor musunuz diye sordum.*
    evet dedi "takım ile de görüştüm ve sen bize göre pozisyon için uygunsun ve eğer olumsuz deneyim olursa size feedback verilmesi icin 15 dk feedback toplantisi ayarlayacağım" dedi. çünkü bir görüşüyorsun son aşamaya geliyorsun yine aynı mail aliyorsun. görüşmeler de 1 ayı buluyor her hafta 1 round geçiyorsun.

    son derece titizlikle hazırlandım ve süreçleri tek tek geçtim ve yine final round aynı maille karşılaştım. neyse feedback toplantısı için tarih belirledik ve o toplantıya girdim. dedim baba anlat eksikler nelerdir. teknik bazi detaylardan bahsettik. yalnız oyle bir sey bekliyor ki pozisyonun ötesinde istekleri var zaten. her istediği probleme n tane farkli çözüm geliştirmişken benden daha da farklı mimariler tasarlamamı bekliyordu. benimle çalışmak istediğini ancak cok daha fazla tecrübeler beklediğini iletti. bunu anlayışla karşıladım ama pozisyonu daha high-level açmalılardı. buradaki seniorlık seviyesine göre elbette avrupa'da beklenen farkli ama o toplantıda ilettikleri onları da asan bir beklentiydi.

    neyse bunlar en nihayetinde herhangi şirketler sadece görüşüp son asamadan 1 evvel elendiğim avrupa düzeyinde 2 şirket olmuştu. her biri tecrübe kattı.
    )

    son yaşanan deneyim:
    ancak en son dünyanın dev teknoloji firmalarından 5 büyüklerden biriyle görüşme şansı elde ettim.
    (bkz: amazon)

    teker teker aşamaları geçtim ve nihayet on-site* round vakti. 1 ay süre istedim hazırlanmak icin sagolsunlar yardımcı oldular. zaten görüşmeler süresince sana harika davranıyorlar.
    yapıştırdım 1 aylık leetcode.com premim üyeliği. her gün sorular çözdüm yeni algoritmalar data structures öğrendim.

    görüşme bu pazartesi günü oldu 4 oturum toplamda 5 saat.*

    inanilmaz keyifliydi ve 5 saati hissetmedim bile. 3 coding questions 1 system design oturumu oldu. her oturumjn başlangıcında amazonun liderlik prensipleri ile ilgili geçmiş deneyimlerle alakalı sorular sordular. cevaplar için uygulanmasi gereken bir method var.
    (bkz: star)
    ona uygun cevaplarım kendi deneyimlerime göre hazırdı. bu sırada cambly ingilizce çalışmalar devam ediyor. yazin amazon'a giren ve su an orada çalışan arkadaşımın da tavsiyeleri ile 1 ay cok iyi biçimde hazırlandım.

    1 aydır bugünü bekliyordum ailemle. görüşmeler de fena geçmedi açıkçası ama benim açımdan. system design amazon prensipleri soruları iletisim harikaydı hatta. 3 coding questions'ın 2sini çözdüm. ama birinde brute force* çözüme gittim önce sonra iyileştirelim dedi görüşmeci üzerinde düşünürken hafif bir ittirdi* o tüyoyla çözdüm. 1 tanesini tam çözdüm. diğer 1'inde ise yarım çözdüm.*

    tam çözemediğim soru ilk oturumdaki soruydu. biraz geç ısınma oldu sanırım. ancak görüşmeci "yaklaşım tarzını anladım" dedi. üzerinde ufak bir dokunuş yapsam bitiyordu. adam 1 satır yazdı* dedim evet buydu.

    neyse pazartesinden bugüne hayaller devam tabi. çünkü sadece 1 soruyu çözemedim o da hafif bir eksik ve görüşmenin cok iyi geçen noktaları var.
    (bkz: neden olmasın)

    ancak bu akşam yine teşekkür maili aldık maalesef. onlara zaman ayırıp görüşme yaptığım için teşekkür ediyorlar. vallah ben teşekkür ederim şahane bir deneyim yaşadım ayrıca neyin eksik neyin iyi olduğunu görüşme aşamalarında farkedebildim zaten.

    maalesef ki olumsuz sonuc çıktı ve üzüldüm bu sonucu aldığıma çünkü gerçekten çok iyi hazırlanmıştım ve çok yaklaşmıştım.

    bir hayalim var ve onu gerçeklestirebilmek için çok uğraşıyorum bu kez en zirvesine çok yaklaşmıştım.

    bunu da söyleyeyim.
    “benim de kendime göre bir hayalim var. benim de kendime göre bazı rüyalarım, hülyalarim, hayallerim var. eksik olan bir şeyi bir şekilde deneyeyim diyorum. israrla inatla onu sürdürüyorum. kolay olmadığını biliyorum. ucuna kadar geliyoruz bazen. çok da büyük işler yapıyoruz ama bu hayallerimizi biz olmaz denen hayallerimizi java ile gerçekleştirdik. 'nasıl olur!' denen şeyleri yaptık.”
    (bkz: fatih terim)

    biz fatih terim'le büyüyen 90'ların galatasaraylı çocuklarıyiz. haliyle hedefimiz avrupa dünya. global hedefler. hayallerimiz var.

    fatih terim'den öğrendik vazgeçmemeyi inatla ısrarla çalışmayı asla pes etmemeyi. cok yoruldum ben de renktaşlar ama vazgeçmek yok. hüzünle sonuçlanan bu serüvenler cok üzüyor, yoruyor ama biliyorum deneyim de kazandırıyor.

    ayrica irfancan işi de yattı beyler. kurduğum hayallerde amazon luxemburg'da ise başlayıp irfancan'ın da galatasaray'a geleceğini düşünmüştüm. luxemburg'ta şampiyonluk macini izleyecektim ve irfancan da parçalıyla şampiyonluğa koşacaktı. 2 transferi kafamda bağdastirdim. ben luxemburg uçuşunu kaçırdım.
  • 284
    kara kış yine geldi. hani insanlar kardan dışarı bakılan resimler paylaşıyorlar ya romantik romantik. ben o dışarıyı izledikçe o soğuğu iliklerime kadar hissediyorum ve dışarıda yaşamak zorunda kalan insanlara üzülüyorum. hani diyorlar ya soğuğa çare var ama sıcağa yok diye. bunu söyleyen birisi bir gün gidip o soğukta dışarıda yatmak zorunda olan insanlara da anlatsa ya soğuğun çaresini. allah dışarıda yasamak zorunda kalanlara yardım etsin.
  • 58
    psikolojim bozuldu sözlük...

    10 gündür yeni işim olan kompresörcüde çıraklık yapıyorum. rüyalarıma giriyor artık...

    dün gece uyandığımda yatağımda kompresör gördüm. gözlerimi açıp kapattığımda yorgan olduğunu farkettim. geçen hafta da rüyamda 4 tane bebek gibi hanımefendi dizilmiş, bıcır bıcırlar. “come” diye beni çağırıyorlar hep bir ağızdan, tam onlara koşuyorum ustamın sesi “çırak 12-13 açık ağız getir” yön değiştirip ustama anahtarı veriyorum. tam yine kızlara yöneliyorum patronun sesi “çırak 2 çay kap getir” gidiyorum çayları götürüyorum. yine hanımefendilere yaklaşınca yine ustam çağırıyor... “çırak boru anahtarını getir”

    şuan dükkanın mutfağında bulaşık yıkarken ağlıyorum... çay ocağında çalışsam bu kadar bulaşık yıkamazdım...
  • 233
    olmadı. çabaladım, uğraştım, olmadı. doğum günümdü, tek bir mesaj bekledim. gelmedi. 24 saat uyanık, elde telefon her titreyişte gözüm tek bir isimi aradı. o isim görünmedi. alışmak gerekiyor, kabullenemediğin şeye nasıl alışacaksın? ben henüz kabullenemedim. hayırlısı olsun diyeceğim, hayırlısı nedir bilmiyorum. çaresiz el kol bağlı beklemek çok zor, bunu tecrübe ettim. çok önceden şöyle demişti; “inşallah sen benim hayırlı olanımsındır”... inşallah canımın içi, inşallah...
  • 206
    yeni nesil yılbaşı kutlamaları çok kötü be. herkes kendini dışarı atıyor, cafeler dolup taşıyor, alkol desen gırla...

    eskiden ne güzel odunlu soba yanardı. herkes o sobanın bulunduğu odaya gelir sohbet ederdi. tombala oyunu için gazeteleri küçük küçük parçalara ayırır; çay çerez eşliğinde oynardık. söylenilen sayının senin kartında olması yok mu... ah ne güzel bir zevkti o. oyundan sonra sohbet ederdik, annem gider meyveleri de getirirdi ohh mis. saat 12'ye yakın yavaş yavaş havai fişekler atılırdı. merak ya, havai fişekleri görmeden yatmazdık. aldığımız bilete ikramiye vursun umuduyla da yatar, yarın ki gazeteyi iple çekerdik.

    mazileri silemiyor insan...
  • 36
    tam mesai bitmiş, sarkan beton dökümünü bitirip eve gitmek için yırtınırken telefon çaldı. telefonun ucundaki müdürüm her gün yazıp imzalayıp dosyaladığımız raporu farklı bişey ister gibi sordu. ben de haliyle yok dedim. 10 dakikaya yakın fırçaladı, ne beceriksizliğim kaldı ne sorumsuzluğum. hatta laf arasında "beceremiyorsan ver istifanı siktir git" dedi.

    yutkundum, dinlemeye devam ettim. istediklerini verdim ve eve geldim.

    o an istifayı yazıp al ananın amına sok diyemediğim için sinirden ağladım gelirken...
  • 113
    bugün öğle yemeğimi yediğim bir restaurant'ta '' sandalyeniz boşsa alabilir miyim'' diye sordular sözlük.

    ''tabi'' dedim.

    15 dakika sonra başka bir grup geldi yine sandalyemi sordular. onlara da ''tabi'' dedim.

    koca masada tek sandalyede karşı masalardan gelen müstehzi kahkahalar eşliğinde yedim yemeğimi.

    yukardan çekildiğinde hüzünlü bir kareydim bugün.

    birileri belamı vermiş. belli.

    :(
  • 191
    yaklaşık 2 yıldır kanser hastalığı ile mücadele eden, bu mücadelesini ve kansere karşı olan yaşama inadını internet ortamında yaptığı paylaşımlarla kitlelere duyurup özellikle kanser hastalarına umut aşılayan neslican tay'ı bir saat kadar önce kaybetmişiz...

    genç bedeni çektiği acılara dayanamayıp toprak altına gidecek olsa da ruhu ve enerjisi, özellikle de umudu hep bu dünyada kalmaya devam edecektir...
App Store'dan indirin Google Play'den alın