• 23926
    galatasaray'ın lige başlaması şampiyonlar ligi'nin bitişi ile başlar.

    2019-2020'de de 2. yarıya 2'de 2 ile ve oyunda da bir tık gelişme ile başlayarak bizi yine heyecanlandırdı.

    kadıköy öncesi,

    kayseri
    kasımpaşa(d)
    y.malatya

    maçlarından çıkarılacak 9 puan bizi en kötü sivas'la 5-6 puan, fener'le tek maçlık bir hizaya sokar diye düşünüyorum.

    sonra da kadıköy'e hesabı kesmeye gideriz. berabere bile kalsak yakayacağımız pozitif hava ve form tutmamız ile şampiyonluk çok uzakta olmaz.

    (bkz: hedef 23)

    konsantrasyon!
  • 23927
    ligin ilk yarısında son dakikalarda kaybettiği puanları kaybetmeseydi canım takımımız acaba sıralamada kaçıncı sırada olurdu?
    şu an puanımız 33 ekle +6 39 yapar, lider sivasspor’un bir kaçı eksik puanı 40 yani liderle 4 puan fark ile ikinci sırada olacaktık. her şey tozpembe olacak, kimse kimseyi eleştirmeyecek, sivasspor ile arada olan 4 puan kimsenin gözüne görünmeyecekti. şimdi ise neredeyse ölmüşüz de ağlayanımız yokmuş gibi bir ortam var. arkadaşlar, abilerim, kardeşler... bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan. derbiler, zorlu fikstürler, hakemler, zorlu çetesi, yalı çocuğu ve daha niceleri. görüyoruz ki düşman çok, biz ise yek başımıza mücadele veriyoruz.
    bir olalım, diri olalım, oyuna gelmeyelim. bir tane galatasaray var be, başka yok ki.
  • 23928
    19-20 futbol sezonunun ikinci yarısına, sol tarafı düzelterek başlamıştır. saracchi, deli çocuk ömer ve emre akbaba orayı hızlandırdı. sağ tarafımız halen ise biraz daha sakin. malum feghouli biraz emekli modunda,linnes ise daha hazır değil.

    orta sahadan birinin gol etkisi vermesi lazım. seri sanki şut çekmemek için yemin etmiş gibi. orta sahada ki o ekstra oyuncu kim olacak? yoksa jesse kadroya mı? monte edilecek.

    transfer sezonun kapanmasına bir haftadan az kalmışken,takımdan gitmesi gerekenler gitmedi. halen stoper eksiğimiz bulunuyor. önümüzde ki 4 maç çok önemli. çünkü fikstürün ikinci yarısı daha zorlu maçlara gebe.
  • 23929
    ikinci yarının lideri olmasını beklediğim takımım. bu durum 10 puanlık farkı kapatmaya yetecek mi bilmiyorum ancak kötü gecen ilk yarıda bile ligin en az gol yiyen takımıyken gol sorununu çözecek falcao, emre akbaba ve onyekuru gibi isimlerin takıma eklenmesiyle eksik olan yerleri kapattık.

    tek sorunumuz öne geçtikten sonra geriye yaslanıp değişiklik için gol yemeyi beklememiz. hoca bu huyundan vazgeçerse şampiyonluk için gerekli olan tek şey rakiplerin puan kaybetmesi.
  • 23930
    26 ocak 2020 konyaspor galatasaray maçı ile deplasman fobimiz bitti. falcao, fener maçına kadar iyileşirse ve andone takıma dönerse eli yüzü düzgün bir takımımız olacak. fener maçına kadar içerideki kayseri ve malatya ile deplasmandaki kasımpaşa maçlarını kazanırsak kadıköy'e rahat gideriz. hoca-yönetim gerginliğini de ertelediğimize göre artık ihtiyacımız, transfer dönemini stoper ve mümkünse orta saha takviyesi ile bitirmek. 27 ocak 2020 sivasspor rizespor maçı sonrası "8 de kapanır 18 de..." bandındayız. ihtiyacımız olan yönetim, futbolcu, taraftar başarı üçgenini kurmak. artık her şey bizim elimizde.*
  • 23933
    fatih hoca 3 sezondur inatla oynattığı 4-3-3 (veya 4-1-4-1 diyebileceğimiz) sisteminden vazgeçip süper lig 2019-2020 sezonu ilk yarısının son maçında doğru dizilişi ve doğru 11'e kolayca evrilebilecek bir takım iskeleti bulunca, üstündeki ölü toprağını atıp doğru işler yapmaya başlamış takımdır.

    fatih hoca takıma döndüğünden bu yana 3 sezondur kadro yapısı pek uygun olmadığı halde tek ön liberolu, çift 8 numaralı, forvet arası 10 numara oyuncusu bulunmayan ve tek santrforlu sistemde aşırı inat etti. 1-2 hazırlık maçı hariç hiç bir maçta sistemini değiştirmedi.
    halbuki 1.2. ve 3. fatih terim dönemlerinden ve milli takımdan bizler iyi biliriz ki fatih hoca 10 numara oyuncuları sever, onlara serbestlik verir. hoca forvet oyuncularına ayrı bir önem verir, elinde en kaliteli santrforları bulundurur ve çift santrfor çıkarır. hatta oyunun gidişine göre 3. bile oyuna alır.

    fatih hocanın asla sevmediği şey ise çift ön liberodur. yani çapa diye tabir edeceğimiz iki oyuncu. hoca ya 2 merkez orta saha oyuncusu oynatır ya da tek ön liberoda ısrar eder, onu iki bekin önüne yollar ve bekleri hücuma çıkarır.

    süper lig 2019-2020 sezonu ilk yarısında takımın reaksiyon vermemesinde tabi başka etkenlerinde payı vardır ama hocanın inadının da payı yok demek yanlış olmaz. maç sonrası basın toplantılarında işaret ettiği halde gerekli hamleyi hep geciktirdi fatih hoca. keşke daha önce bu kararı alabilmiş olsaydı diyoruz elbette.

    bugüne geldiğimizde hoca nihayet 2 ezberini birden bozup sistemini değiştirdi. çift ön liberolu (zamanla 2 merkez orta sahaya dönüşeceğini düşünüyorum) gerçek bir 10 numaralı, 2 tane 8 numara yerine kanat oyuncularının içeri girdikleri (yani sağ iç sol iç gibi) hücumcu bekler ve tabii yalnız kalmayan bir santrfor.

    birde not düşmek lazım; burada sistemin doğru işlemesinde bir kişinin hakkını da vermek lazım. kim o?

    tabiki de emre akbaba. uzun uzun yazıyoruz zaten müthiş başladı. goller atıyor, attırıyor, hep poziyonların içinde. forvet arkası bölgede oynuyor ama top kanatlardan gelirken doğru koşularla forveti ikiliyor. işte ligin ilk yarısında bana göre en büyük handikaplardan biri buydu. aferin emre.

    fatih hocaya dönersek; ısrarından vazgeçti. doğru sistemi sonunda buldu buna 4-4-2 de diyebiliriz 4-2-3-1 de diyebiliriz. 4-2-2-1-1 de diyebiliriz net olarak şu demek zor çünkü maç içinde oyuncular yer değiştirerek oynuyor. ama doğru olan, takım yapısına uygun olan bir diziliş olduğunu söylemek lazım.
    buna kadro istikrarı da zamanla eklenince taşlar yerine oturmuş olacak.

    ve son olarak mentorlük konusuna da değinmek lazım. bilenler vardır fatih hocanın felsefik düşüncelerinden biri de "oyuncuların oynadıkları oyundan zevk almalarıdır" bunu sağladıkça oyundaki performansları da gözle görülür şekilde yükseliyor.
  • 23934
    önünde 3 hayati maç bulunan takımım.
    (bkz: 2 şubat 2020 galatasaray kayserispor maçı)
    (bkz: 9 şubat 2020 kasımpaşa galatasaray maçı)*
    (bkz: 16 şubat 2020 galatasaray yeni malatyaspor maçı)*

    bu 3 maçtan 9 puan ile çıkabilirsek fenerbahçe deplasmanına şampiyonluk için çıkacağız. o maçı kaybetsek bile fenerbahçe'nin ve sivasspor'un kaybedeceği puanları göz önünde bulundurarak liderden maksimum 3-5 puan bandında geride olacağımızı düşünüyorum. bu 5 puan da kalan maçlarda kapatamayacağımız bir fark değil.

    şu 3 maçı kazanırsak gerisi gelecek yani inşallah. bu 3 maçtan alınacak galibiyetler takımı da forma sokacaktır. sakatların iyileşmesi, sakatlıktan dönenlerin ve uzun süredir futbol oynayamayan futbolcularımızın da form tutması için bu 3 maç gerçekten çok kritik.

    sözün özü ya hep ya hiç maçlarına çıkıyoruz ve bu maçlarda stadyumu tıklım tıklım doldurmalıyız. allah yardımcımız olsun.
  • 23935
    kayseri, kasımpaşa (d) ve yeni malatyaspor maçlarından toplanacak 9 puan ile potaya girecek futbol takımıdır.

    potaya girip şampiyonluğu koparmak adına ise tek ihtiyacımız formunda ve kenetlenmiş bir fatih terim.
    tekrar ediyorum; şampiyonluğun x-faktörü galatasaray'ın saha içi performansına kenetlenmiş bir fatih terim'dir.
    pist onun - saha dışı bütün etkenlere kulağını kapayıp, odak noktası 'futbol' olacak, 'zorlu' değil.

    çünkü biliyorum ki taraftar üstüne düşen görevi yerine getirecek.
    futbolcular ise kenetlenmiş bir hoca, doğru bir taktik anlayış ve arkalarındaki itici taraftar gücü ile arzuladığımız verimi vereceklerdir.

    yönetim, futbolcu, teknik heyet, taraftar; #kenetlenin!
    şampiyonluk şarkısı düşmesin dillerden!
  • 23936
    ha bu arada transfer döneminin bitmesine şurada kalmış 4 gün, adam göndermeden hala yabancı transferi yapmaya çalışan bir kafa hakim.
    2019-2020 süper lig cemil usta sezonu ara transfer döneminde, nzonzi, mariano, nagatomo ve emre mor ile bir an önce yollarını ayırması gereken takım. hatta bana kalsa seribile yollanmalı ama her maç onlarca top kaybı yapıp 1 tane doğru düzgün pas verdiği için bazıları adama tapmaya başladılar. dümdüz bir adam, takımı çeyrek seviye bile yukarı taşıyamayan bir adamın nesi bu kadar beğeniliyor anlamıyorum. 2. yarı isteksiz oyunu ve hatalarıyla başımızı çok yakacak, umarım yanılırım. belhanda dokunulmaz olduğu için gönderilmesini teklif bile etmiyorum. sonuçta hocamızın biricik kıymetlisi, emre akbaba iyileşmese taylan kenarda çürüyecek bu herif de taraftarına anasına sövmeye devam edecekti.
  • 23937
    yönetiminden teknik ekibine bana göre vasat bir kadroya sahip takım. yönetimi futbolcu alma,satma konusunda rezalet,teknik ekibi artık eskimiş bir vizyona sahip. sahada oynanan futbol belli değil,belli bir sistem yok,varsa da bize gösteremiyor oyuncular. bu durumda kim çıkıp oyunculardan herhangi birini suçlayabilir ? başkanın ve hocan futbolcu eskisi için birbirine girerken sen çıkıp ne oynayacaksın ? kimse görevini yapmıyor ki takımda oyuncuları suçlayasın kötü oynuyor diye. yemin ederim vasata tamah etmekten bıktım,bıktım,bıktım. ben gönül verdiğim takımın bu halde olmasını kabullenemiyorum arkadaş, kabullenmeyeceğim de. kimsenin babasının takımı değil burası. yönetimi,başkanı görevini yapıp takıma kaynak oluşturacak. teknik direktörü de düzgün top oynatacak. öyle sağa sola,birbirine,taraftara sataşarak neyin davasını arıyorsunuz ? babanızın hayrına mı bu takımdasınız ? milyonlarca tl cukkalıyorsunuz takımdan. artık kendinize gelin yeter.

    edit: (bkz: en ofsayt entry'lerde olmasından gurur duyulan entry)
  • 23938
    1 şubat 2020 tarihinden itibaren iyi futbol oynamak zorunda olan takım.

    fatih hoca eylül ayından beri her maç çıkıp ''ocak ayını bekleyin'' dedi. takıma emre akbaba, linnes, sekidika, saracchi ve onyekuru katıldı son gün stoper veya orta saha da gelebilir. ha gelmezse yada kimse alınmasaydı da fikrim değişmeyecekti. şampiyon oluruz olmayız başka bir şey ama bu takım iyi futbol oynayacak çünkü 5 aydır bize söylenen bu.

    antalyaspor maçından itibaren* iyiye gidiş var ancak yeterli değil.
  • 23939
    2019-2020 sezonu kış transfer dönemi'nin bitmesine 2 saat kala mevcut takım listesi şu şekildedir:

    https://tff.org/...438&kulupID=3604

    güncelleme 1: erkan süer faal listeye eklendi.
    güncelleme 2: transfer döneminin bitmesiyle birlikte 18:02 itibariyle en son hali aşağıdaki gibidir. gidenler olursa yine güncelleyeceğim.
    güncelleme 3: emre mor faal listeden çıkarıldı.
    güncelleme 4: tff'nin açıkladığı a takım listesi(yuto nagatomo ve luyindama listede yok. https://tff.org/...2/SL/GALATASARAY.pdf

    --- alıntı ---
    kadro
    abdussamed karnuçu
    adem büyük
    ahmet yilmaz çalik
    atalay babacan
    bartuğ elmaz
    berk balaban
    christian nekadio luyindama
    emin bayram
    emircan seçgin
    emre akbaba
    ercan şirin
    erencan yardimci
    erkan süer
    florin andone
    gökay güney
    henry chukwuemeka onyekuru
    işik kaan arslan
    jakup jimmy durmaz
    jean michael seri
    jesse tamunobaraboye sekidika
    marcelo josemir saracchi pintos
    marcos do nascimento teixeira
    mariano ferreira filho
    mario rene junior lemina
    martin linnes
    mirza cihan
    mustafa fettahoğlu
    mustafa kapi
    nestor fernando muslera
    ogün çalişkan
    okan kocuk
    ömer bayram
    radamel falcao garcia zarate
    ryan henk donk
    selçuk inan
    sofiane feghouli
    süleyman luş
    şener özbayrakli
    taylan antalyali
    younes belhanda
    yunus akgün
    yuto nagatomo
    --- alıntı ---

    tff'nin listesinde sorgulamayı 2019-2020--->profesyonel---->tümü şeklinde yapınca giden oyuncuların gitme şekilleri parantez içinde yer alıyor. her seferinde faal listeyi sayıp artık kim var kim yok diye aramaya gerek yok.
  • 23941
    2 şubat 2020 galatasaray kayserispor maçını kazanması halinde şampiyonluk yolundaki rakiplerinden trabzonspor ile 5 (trabzon'un eksik maçını kazandığını varsayıyorum.), fenerbahçe ile 1 puan kalacak. başakşehir bize rakip olamayacağını son iki senede gösterdi. sivasspor'u da saymıyorum. malum olay gerçekleşiyor beyler. vaziyet alın.

    (bkz: aslanın dişine kan değmesi)
  • 23942
    eğer önümüzdeki birkaç hafta alınan sonuçlara göre 19-20 sezonu için şampiyonluk kaçarsa sakin olması ve gerek saha içi gerek saha dışı için gelecek sezonlar adına akıllıca adımlar atması gereken camiadır.

    son trabzon mağlubiyetiyle fenerbahçenin gardı hafif de olsa düştü. lakin şu bir gerçek ki olaya biraz realistik bakarsak hala bize göre şansları oldukça yüksek kağıt üstüne.

    bizim hali hazırda sivas,alanya,başakşehir artı kadıköy deplasmanlarımız varken, kendilerinin ilk 10 takım içerisinde gidecekleri tek deplasman beşiktaş deplasmanı. o da maalesef 33. hafta.
    ligin ortasına doğru olsa gene her sonuca gebe olacak bir maç olurdu ama fener yarışta kalırsa 33. hafta şampiyonluk için inönü'de 3 puan gerekiyorsa ne olacağını herkes biliyor sanırım.

    gelelim bizim deplasman karnemize. ben takımın rahat deplasmanlar oynadığını, inönün'de, trabzon'da gidip canımız sıkıldıkça zırt pırt kazandığımızı hatırladığım zaman dilimi en son 2011-2013 arası.

    yanlış hatırlamıyorsam şampiyon olduğumuz son 2 sezonda dahi fenerbahçe, beşiktaş, trabzon, başakşehir, sivas deplasmanlarında tek bir galibiyetimiz yok.

    umut edip önüne bir hedef koymak her zaman iyidir. ama ayakların yere basması da bir o kadar önemli.
  • 23943
    2019-2020 sezonu ikinci yarısında ülke olarak yabancı oyuncuların dağılımı;

    2 brezilyalı *
    2 uruguaylı *
    2 nijeryalı *
    1 faslı *
    1 cezayirli *
    1 norveçli *
    1 kolombiyalı *
    1 hollandalı *
    1 rumen *
    1 fil dişili *
    1 gabonlu *

    coğrafi bölge olarak oyuncuların dağılımı;

    5 latin amerikalı *
    3 batı afrikalı *
    2 kuzey afrikalı *
    1 orta afrikalı *
    1 iskandinav *
    1 batı avrupalı *
    1 doğu avrupalı *
  • 23945
    2 şubat 2020 galatasaray kayserispor maçında özellikle ilk 45 dakikada ligin ilk yarısına göre çok daha iyi top oynamış takım.

    bu maça başlayan 11deki oyuncuların tamamı sezon başında bizimle olan oyunculardı. hadi emre sakattı diyelim oraya taylan'ı koyunca da benzer bir etkiyi alıyoruz zaten emre bu maçta iyi değildi. şu oyunu oynamak için neden 5 ay bekledik? üstelik takımın belki de en iyi üç oyuncusu luyindama, lemina ve falcao bu maçta yoktu.

    fatih hoca sorunu tamamen oyuncularda aramak yerine 4-2-3-1 e çok daha erken dönüp, bazı oyunuları kulübeye çekse ilk yarıda bu kadar puan kaybetmeyecektik belki de. 5 aydır anlatmaya çalıştığımız şey bu.
  • 23948
    maç kadrosunu muslera-linnes-donk-marcao-saracchi-lemina-ömer-feghouli-akbaba-henry-falcao şeklinde oturtması gereken takımdır. çünkü takımın en büyük eksiği tempo, kondisyon ve hız eksiğidir. anlaşılan bu dönemde bu sorunu aşamayacağız, bu kadroda tek tereddütüm linnes idi, o da maç oynadıkça maç eksiğini kapatacak ve takıma katkı verecektir, dolayısıyla kadroda böyle dinamik isimlere yer vererek bu dönemi geçmeye çalışmalıyız. başka türlü sonunu getiremeyiz bu yarışın. diğer takımlara bakıldığında hala fizik olarak en bitik durumda olan biziz ve bu sorunu aşmaya yönelik oynamalıyız, burada da seri'nin yerine mutlaka ömer'i, sene başı parladığı ve kadrodaki yerini sağlamlaştırdığı orta saha ikilisine yerleştirmemiz gerekli. bu düzenle sonunu getirebileceğimize inanıyorum, allah yardımcımız olsun.
  • 23950
    * özeline girmeden önce takımın ligin devre arasıyla birlikte geçirdiği değişime değinmek gerek. ligin ilk 16 haftasında fatih terim ve teknik ekibi başta olmak üzere, galatasaray futbol takımının kötü performansı şüphe götürmez bir gerçekti. bu süre zarfında hemen her hafta bir değişim sinyali verildi, yine hemen her hafta da takım üzerinde oynamalar yapıldı. ne var ki sahadaki kötü performans düzelmedi. üstelik yapılan haftadan haftaya değişiklikler de yanlış teşhislerin ürünüydü. işin sonunda 16 hafta boyunca bir arpa boyu yol katedemedik. ancak devrenin son maçında, 5-0 üstünlüğümüz ile biten antalyaspor karşılaşması bir ümit ışığıydı. hatta bu maçın sonunda takımda ciddi bir değişim gözlemlediğimi belirttim. antalyaspor karşısındaki değişimin maddelerini şöyle sıralamıştım:

    1. kaleden oyuna başlangıç hızlandı.
    2. kaleden oyuna başlangıç, önceki maçlarda gözlenen dağınık düzene karşın yerden-iki stoperden birine şeklinde bir düzenle gerçekleştirildi.
    3. taylan antalyalı hak ettiği ilk on biri aldı, forma adaleti sağlanmış oldu.
    4. hücum esnasında kenar ortalar arttı.
    5. savunma hattı öne çekildi.
    6. rakip ceza yayı ve ceza sahasındaki aktiviteyi yükseltmek amacıyla bir futbolcu serbest rolde konumlandırıldı. bu isim taylan oldu.
    7. geriye paslar azaldı.
    8. futbolcu bazında roller detaylandırıldı.
    9. savunma önündeki pasör orta saha seri olarak belirlendi.

    yani aslında devrenin son maçında takım ciddi düzeyde değişim gösterdi ama bunun bir maçlık mı yoksa daimi mi olacağı bilinemezdi. devre arasının ardından gelen sırasıyla denizlispor, konyaspor, kayserispor galibiyetleri ve ortaya konan taktiksel kurgu ile ise bu değişimin tesadüfi olmadığını anladık. şimdi biraz değişimi detaylandırayım.

    seri savunma önüne kaydirildi

    geçtiğimiz yazılarımda seri’nin rakip oyuncuların çoğunluk olduğu alanlarda yalnız bırakıldığını ve bu nedenle oyuncunun tüm defolarının ortaya çıktığını, bunun yanında da etkinliğini yitirdiğini hemen her fırsatta söylemiştim. buradaki sorunu düzeltmek adına yapılabilecek hamlelerden biri seri’nin santra önünde değil, savunma önünde oyun kurucu olarak görevlendirilmesiydi. fatih hoca da bunu yaptı. böylelikle oyuncu, merkezde rakibin üç dört elemanı ile didinmek yerine daha rahat bir bölgede daha az rakip ve temas düzeyinde oynama şansı buldu. geçmişte selçuk inan’ın üstlendiği role benzer şekilde, savunmadan topu ilk alan oyuncu oldu ve ikinci bölgeye daha hızlı geçişi sağladı. bununla birlikte de yüksek oyun zekası ve savunma arkası paslarıyla takımın kontratak faaliyetini arttırdı. çok değil bir iki ay önce deyim yerindeyse çöp gözüyle bakılan oyuncunun bugün iyi bir taktiksel kurgu içinde oldukça fayda sağladığını söyleyebiliriz. tabi bazı top kayıpları nedeniyle oyuncunun performansını eleştiren taraftarlar da oldu. buna katılmıyorum. ataklarımız dikkatle incelendiğinde oyuncunun çokça atak başlangıcında yer aldığını, hızlı düşünme becerisi ile merkezde sıkışan oyunu açıp topun daha uzun süre takımda kalmasını sağladığını ve savunma arkasına attığı paslarla rakip kalede tehlike yarattığını görebiliriz.

    her takım bir beyne ihtiyaç duyar. geçen sezon ve bu sezonun ilk devresi itibariyle bizde sahada takımı yönlendirecek, oyun kuruluşunda merkezlik yapacak bir oyuncu kullanımı yoktu. merkezde gerek ndiaye, gerek nzonzi, gerek belhanda, gerek lemina bu role uygun isimler değildi. nitekim bu noktada büyük bir eksiklik yaşandı. seri’nin savunma önüne çekilmesiyle birlikte artık savunma oyuncuları spontane biçimde pas opsiyonu seçmek yerine doğrudan topu seri’ye aktarıyor ve oyun belirli bir merkezden yönlendiriliyor. oyuncu da becerilerini sergileme fırsatı buluyor. yani bu bölümü toparlamak gerekirse daha önceleri merkez ve merkezin ilerisinde konumlandırılan seri savunma önüne kaydırıldı ve oyun kurucu rolünde görevlendirildi. böylelikle çelimsiz vücudu nedeniyle rakip yarı sahada ani baskı sonucu kaybettiği toplarla verilen gol pozisyonları azaltıldı ve aynı zamanda da takımın savunmadan çıkarkenki belirsizliği giderildi. artık topu alan stoperin gözleri seri’yi arıyor ve topu ona aktarıyor. bir geçiş düzeni oluştu.

    hücumda serbest oyuncu kullanimi

    yazının başında fatih hocanın antalyaspor karşısında ilk kez serbest hücumcu rolünü denediğini ve fark yarattığını söylemiştim. bu tercih sadece galatasaray’da değil, aynı zamanda diğer takımlar üzerinde de bir değişim yarattı. örneğin ersun yanal da ligin ikinci yarısıyla birlikte max kruse’yi serbest rolde oynatmaya başladı ve oyuncu ve takımın performansı arttı. fatih hoca ise burada taylan antalyalı ve emre akbaba’yı kullanıyor. peki bu serbestliğin artıları neler? birincisi serbestlik rakip ceza sahasına daha fazla koşu demek. zira bu rolde kullanılan oyuncunun önceliği atak gelişimine katkı sağlamak. böylelikle en uçtaki forvetin markajı bozuluyor ve daha fazla boşta kalıyor. keza ceza sahasında artı bir olunuyor. ve ikinci olarak serbest oyuncu bir sekiz numaraya kıyasla daha önde konumlandığından (belirli bir konumdan söz edemeyiz ancak ağırlıklı olarak bu şekilde) rakibin savunmadan çıkışlarında bir değil iki oyuncu ile baskı yapılıyor ve ön alan baskısının şiddet ve etkinliği artıyor.

    dönelim serbest oyunculara. burada önce taylan’a yer verildi. iyileşmesiyle beraber de yerini emre akbaba aldı. emre, maçın geneli itibariyle top takımdayken bir forvet edasında ceza sahasında rakip savunmayı bozmakta ve top rakibe geçtiğinde de orta sahayı desteklemekte. kayserispor karşısında da adem ile hemen hemen yan yanaydı ataklarda. atak yönüne göre sağ ya da solda half space koridoru üzerindeki koşuları rakip bekleri üzerine çekti ve böylece mariano ile linnes’i sık sık boşa çıkardı. yine yerine göre kenar ortalarda adem’le beraber altı pasta yer aldı ve ceza sahasını karıştırdı. ikinci yarıda yerini taylan antalyalı’ya bırakması da esasında serbest oyuncu rolünün fatih hoca tarafından ne kadar benimsendiğini gösterdi ki eskiden oyuncu değişiklikleri ile beraber oyun formatları da değişiyordu, kayserispor maçında ise oyuncular değişti, format neredeyse aynı kaldı. rol eşlemesi ön plandaydı bu maçta.

    linnes faktörü mariano’nun artan performansi

    maç sonu sosyal medyada yapılan yorumlarda linnes’in eleştirildiğini gördüğümde çok şaşırdım. bunun iki nedeni var. birincisi doğru veya yanlış, 6 ay kadro dışı kalmış ve futboldan mahrum bırakılmış bir oyuncunun çıktığı ilk birkaç maç sonunda eleştirilmesini kabul edemem. ki, bu noktada nagatomo yahut mariano dururken linnes’in kadro dışı bırakılmasını bir adaletsizlik olarak yorumluyorum. oyuncunun eleştirildiğini gördüğümde şaşırmama neden olan ikinci etkense linnes’in performansı ve takımın yeni oyun sistemine kattıklarıydı. ilk yarının sol beki nagatomo defansif açıdan tatminkar olsa da hücumda inanılmaz kötü bir bekti. pas bağlantıları geriye yönelikti ve hem fiziki durumu hem koşularının azlığı nedeniyle çizgiden yeterince bindiremiyordu. bu, galatasaray’ın solunun tıkanmasına neden oldu. ayrıca rakip bek ve açıkları nagatomo’nun aksiyonlarını kolayca öngörebildiğinden savunmadaki dikkatini mariano üzerine kaydırıyordu. mariano da bu baskı ve markaj altında işlevini günden güne yitirdi. linnes’in dönüşüyle ise -saracchi ile birlikte- rakiplerin sağında artık her an bindirebilen, dikine oynayan, tehdit unsuru olan bir oyuncu var. (saracchi solda linnes sağda oynarken de aynı etki söz konusu) nitekim linnes’in koşuları rakip savunma hattını galatasaray’ın soluna çekiyor ve terste mariano daha boş bir alan buluyor. yani işin esasında mariano’nun performans artışının etkenlerinden biri de linnes. ve dikkat edersek ikinci devre itibariyle ömer’in performansı da arttı çünkü öngörülebilen ve savunmaya dönük roldeki nagatomo yerine öngörülemeyen ve sürekli rakip üzerine bindiren tarzda linnes ve saracchi ile oynuyor.

    lemina’nin pozisyon belirsizliği

    ligin ikinci yarısı itibariyle lemina’nın bazı anlar stoperler arasına girip savunmayı üçlediğini, bazı anlar seri gibi oyun kuruculuk yaptığını, bazı anlar ise sekiz numaralığa soyunduğunu görüyoruz. halbuki örneğin stoperler arasına girip oyun kurmasına, en azından donk oynadığı sürece gerek yok. çünkü zaten donk da iyi bir pasör. eh, savunma önünde seri oyun kuruculuk yaparken, ön liberoyu çiftleyip aynı rolde iki oyuncu oluşturması da ziyan. kaldı ki günümüz futbolunda çift ön libero uygulaması iyiden iyiye geçerliliğini ve etkinliğini yitirmekte. kısacası lemina’nın geride kullanılması şu an için takımda gördüğüm en net sorunlardan biri. bu sorunu daha iyi anlamak için takımın son iki maçına bakabiliriz. bir önceki hafta kazanan ama baskın bir oyun oynayamayan galatasaray izledik. çünkü seri ve lemina iki ön libero olarak oynadı hatta birçok periyotta lemina stoperler arasında bekledi. dolayısıyla takım hücum ederken çift ön liberodan kaynaklı rakip yarı sahada bir kişi eksik kaldı takım ve oyunu rakip yarı sahaya yıkmakta, oralarda varyasyon kurmakta zorlandı. kayserispor maçında ise lemina yerine belhanda ilk on birde yer aldı ve lemina’nın aksine daha önde konumlandı. sadece seri geride bekledi, belhanda ataklara katılma şansı buldu. böylelikle de galatasaray çok baskın bir oyun ortaya koyarak farklı bir galibiyet aldı. aradaki fark önemliydi.

    tabi burada belhanda ve lemina kıyaslaması yapmıyorum, rollerin kıyaslamasını yapıyorum ve iki rolün sahadaki oyuna etkisini vurguluyorum. anti parantez belhanda’nın da bu maç özelinde iyi oynadığını söyleyebilirim.

    öte yandan geçen hafta 4-2-3-1 konusu çok konuşulmuştu. takım seri-lemina ikilisiyle 4-2-3-1’e döndüğü için mi daha iyi oynuyor denmişti. hayır, oyunun gelişmesindeki esas faktör rol değişimleri. ilk yarıda emre akbaba veya taylan antalyalı gibi serbest rolde bir hücumcu kullanılmamıştı. linnes veya saracchi’nin yerinde onların tam tersi bir savunma beki oynuyordu ve seri oyun kurucu ön libero değil bir sekiz numaraydı. bunlara ek olarak taktiksel kurguda da bazı değişikliklere gidilince performans arttı. sonuçlar güzelleşti. 4-2-3-1 değildi olumlu gidişattaki etken. aksine yukarıda değindiğim üzere 4-2-3-1 hücumdaki bir kişi eksikliği nedeniyle baskınlığın körelmesine yol açıyor. mesela kayseri karşısındaki formasyonları beğendim. oyunun başlangıcı ile birlikte büyük bölümde 4-1-3-2, bazı bölümlerde 4-4-2 ve son periyotta 4-5-1 kullanıldı. bu düzen içinde belhanda yerine lemina’nın gelişiyle daha da iyi bir tablo görülebilir diye düşünüyorum.

    sonuç olarak; takımı kayserispor maçında çok beğendiğimi ve bu performansın tek maçlık değil antalyaspor maçı ile başlayan periyotta ortaya konduğunu söyleyebilirim. takımda ciddi bir değişim var ve gidişat olumlu. takım, teknik heyet ve taraftarın da şampiyonluk havasına iyiden iyiye girdiğini görebiliyoruz. ancak bu performansın şampiyonluğa yetip yetmeyeceğini söylemek için henüz çok erken. hayırlısı...

    alternatif link: http://plasedergi.com/...-analizi-02-02-2020/
App Store'dan indirin Google Play'den alın