• 22976
    ben iyi futbolunda kötü futbolunda değilim. sonuçta rakip real madrid, yada psg arada uçurum var. ne kadar iyi oynayabilirsin ki? beni asıl üzen konu gol atamayacağımıza hem kendimizi hem rakibimizi inandırmamız. ya bu takım real madrid'den 6 yerken, 4 yerken bile bak kötü oynuyoruz ama yakalarsak öperiz mesajı veriyordu zamanında. bugün ise hücumdaki her ikili mücadelede kalite farkını dibine kadar hissediyoruz. zaten kaptırırım diye çalıma giremeyen hücum oyuncularımız var. en net pozisyonlarda bile son pası rakibe atacağız, yada boş kale top gelse onu da üstten auta atacağız hissi veriyoruz hem kendimize hem rakibe. beni asıl kahreden olay işte hücumda girilen bu his. ya varsın kötü oynayalım avrupa'da ama bu rakibe verilen siz beni bıraksanız da ben zaten gol atamayacağım relaks olun hissi kötü oynamaktan da beter.

    2019-2020 sezonunu mutlu bitirebiliriz belki ama bazı oyuncuları göndermemiz lazım. yoksa yine hüsran var. senin elindeki en az 3-4 oyuncunun avrupa arenasında hücumda hiç bir rakibine ikili mücadelede üstünlük kuramayacak olması olması sorunu çok önemli bir sorun. ve bu oyuncular birden turbo takmış gibi hızlanmayacağı ya da bu yaşlarından sonra ansızın hulk'a dönüşmeyeceği için takımın başına hangi hoca gelirse gelsin devam edecek.
  • 22977
    yaklaşık 1996'dan beri düzenli olarak galatasarayı izlerim. daha önce de çok maçını izlemişimdir. mesela frankfurta uğurun volesini, ne bileyim arifin manchestera attığı golü, rotariunun karda çizgide kalan şutunu hep gördüm. ama 96'dan bu yana hep düzenli izledim galatasarayımı. çok şanslıydım ki 96'da üniversiteye başladığımda terim de galatasaraya geldi ve unutulmaz zamanları en müsait olduğum dönemde izledim. öğrenciyken.

    sonrasında da değişmedi hayatımda galatasarayın yeri.canaydın gelip takımın içine ettiğinde de, bek yerine orhan ak ve cihan haspolatlı oynadığından da seyrediyordum galatasarayı. forvete drogba transferini de gördüm, raduyu da. mesela yeni evlendiğim zamanlarda galatasaray o hafta kazanamazsa evde tartışma çıkma ihtimali %90'dı. programımı hep galatasarayın maçlarına göre yapardım. bugün gidemeyiz canım akşam maç var.

    peki bayram değil seyran değil nerden çıktı bu giriş derseniz şöyle anlatayım. son 1,5 yıldır hayatımda bir çok şey değişmeye başladı. yeni bir eve taşındım ve türkcell süper online kullanmaya başladım. s sport olduğu için her hafta premier lig maçlarını izlemeye başladım. s sport kesinlike türk futbol liginin katili. premier ligi izleyince dönüp süper lige bakınca bu oynanan şey ne amk tepkisi vermeniz kaçınılmaz.

    sonuç olarak yalan yok 1,5 yıldır doğru düzgün galatasaray maçı izleyemiyorum artık. forma arma uğruna sık dişini ailecek, bir hafta sonra bak göreceksin fanatik derken lan başlarım sizin oynayacağınız maça moduna girdim. oynadığımız şey futbol değil arkadaşlar. prandelli zamanındaki o iğrenç şeyle yarışacak, hatta bazen geçecek bir kara delik. izleyenin enerjisini sömüren, sabrını geliştiren bir şey. futbol değil ama o kesin. 1,5 yıldır düzelmesini beklerken giderek daha da kötüye giden, her yapılan transferle daha da acayipleşen bir şey.

    terim galatasarayın efsanesidir. bunu tartışmak boş iş. ama şu anda takımın oynadığı rezalet şeyin sorumlusunun terim olmadığını düşünmek veya başka yerlerde aramak da yanlış. galatasarayın geçen seneki en büyük sorunu tempo ve yaşlı kadroydu. takımda dinamik iki oyuncu vardı, biri onyekuru diğeri ndiaye. ikisi de gitti ve yerine 33 yaşındaki temposuz babel ve 31 yaşındaki yavaş oyuncu nzonzi geldi. takımın iki beki de 33 yaşındayken ikisi de takımda tutuldu ve tempo yapabilen tek bek olan linnesin lisansı dolduruldu. takımın yaş ortalaması iyice yükseldi ve hızı iyice düştü. tempo tamamen gitti. bu takımın son 30 avrupa maçı bunun ne kadar büyük bir sorun olduğunu zaten gösteriyor. takımın deplasman karnesinin kötü olması bunu zaten gösteriyor. iç sahada taraftarla kazanan takım deplasmana gidince bütün maç baskı yiyor. 10 kişi kalan rakipler sahamızdan top çıkarmamıza izin vermiyor. maç bitince taraftar oh çekiyor.

    takımda beyniyle oynayan ve topu oyun içinde yönlendiren feghouli varken hemen hemen aynı tarzda ve 3 yaş daha büyük olan babeli alıp hem feghouliyi bitirmek hem de takımın hücum gücünü düşürmek ve bunu önümüzdeki 3 yıl için yapmak çok büyük hata. takım hücum edemiyor çünkü topu taşıyamıyor. top karşıya gidene kadar devre bitiyor. belki sivasa atarsın sahanda be temposuzlukla ama avrupada gol atamayan tek takım olursun işte.

    transfer döneminde şov yaptık. bir sürü oyuncu alındı. hepsi de çok kaliteli isimler. sorun şu ki birincisi takım olamadık, ikincisi bir takımın eksiklerini giderecek oyuncular gelmedi. asıl kanayan yerler pas geçildi. şu anda da tarihte görülmemiş derecede forma adaletsizliği ve adam kayırmacılığı var. terim bunu hep yapmıştır. kendi adamlarını tutar kendine itaat etmeyenlerin üzerini çizer. ikinci gelişinde lucescunun şampiyon takımını dağıtıp onlarca transfer yapması gibi. bu bir nebzeye kadar anlaşılabilir. ne de olsa her teknik direktör kendi takımını kurmak ister. ama bunu adilane yapmadığı zaman, hak etmeyene forma verip hak edene vermediği zaman o takımdan bir cacık olmaz.

    belhanda ve babel. bu takımın önündeki en büyük sorun. ikisi de terimin göz bebeği ve ikisi de ne yaparsa yapsın bu takımda oynuyor. çok mu kötü oyuncular, hayır. ama kendileri o kadar kayrılıyor ki diğer oyuncuların takıma küsmemesi mümkün değil. bu formuyla belhanda kesinlikle ilk 11 oynayamaz. babel de bir maç oynuyorsa bir maç dinlenmeli. ama her maç her maç işte ondan sonra takım neden top oynamıyor diyosun. terimin belhanda aşkı takımı yakıyor, taraftar buna tepki gösteriyor ve terimin maç sonu açıklamasında seyirci ve taraftar arasındaki fark işte bu diyor. e ne yapacaktı taraftar? bu herifi her maç 90 dakika izlemek zorunda mı? istemediği oyuncuyu nasıl gösterecek, ne yapacak? taraftar tepki koyamaz mı yahu? ne bu dikte rejimi mi? daha önce burda bir yazar yazmıştı siz kim oluyorsunuz hocaya karışıyorsunuz diye? bu kafa her yerde aynı siz kim oluyorsunu oyuncuyu ıslıklıyorsunuz. valla ben tribünde olsaydım daha beterini bile yapardım. tribündeki taraftar bence gayet sabırlı.

    hocanın bir de fark etmediği şey sıranın artık yavaş yavaş kendisine geldiği. bu şampiyon olamamak veya maç kazanamamakla ilgili değil. bu tamamen ikinci gelişindeki ben ders almam ders veririm egosunun tekrar gün yüzüne çıkmasıyla ilgili. ali koç hocanın sinirlerini bozmuş. geçen sene gülüp geçen, kapak takan adam bu sene dağılmış. o sinirini ve hırsını başka yerden çıkarıyor. yönetime mi sinirli yoksa başkasına mı bilmiyorum ama hoca artık sadece işine odaklansa iyi olacak. sen bu takımın top oynamasından sorumlusun. bu taraftar olmasa son iki sene biz şampiyon olamazdık. çok net. şimdi seni şampiyon yapan bu taraftara sen seyircisin, ne hadle ıslıklıyorsun falan hiç hoş değil. taraftar hocaya fazlasıyla saygı gösteriyor. hoca da taraftara göstermeli ve bu takıma artık top oynatmalı. yoksa maç kazanılır kaybedilir, bu sene biz şampiyon olmayalım, bunlar önemli değil.

    uzun zamandır aklımdaydı ama hiç yazasın gelmiyordu. hocanın ıslık muhabbeti üzerine artık dayanamadım. hagi bile ıslıklandığında özür diledi. simeone oyuncusu ıslıklandığında taraftar haklıdır dedi. terimin de belhandayı öz oğluymuş gibi savunmaktan vazgeçmesi ve hak edene hak ettiğini vermesi gerekir. taraftar ıslıkladığında taraftarı bütün dünyanın izlediği basın toplantısında hedef gösterdiğin gibi, belhanda ana avrat sövdüğünde onu neden eleştirmedin peki hoca? bu mu senin adaletin?

    iyi dolmuşum yalnız.

    neyse artık hafta sonları daha fazla vaktim oluyor. premier lig maçı izlerken oğlum soruyor hangi takım daha güçlü hangi takımı tutuyorsun diyor. iyi oynayan kazansın oğlum diyorum ve kim atarsa atsın kim oynarsa oynasın değişmiyor. stres olmuyorum evde gerginlik çıkmıyor. olumlu yanları da var yani bu olayın.

    ama kardeşim özledim be galatasarayı... ben lucescuyla solda victoria ortada bülent akın flerquin ilerde raduyla liverpoolu elimizden kaçırdığımız o maçı, geretsle hakan, necati, ümit karanla çıktığımız o maçları, terimle 90 dakika deli gibi pres yaptığımız o maçları özledim.

    bu sene bu takım şampiyon olmaz, çünkü çok kötü top oynuyoruz. bu sene bu takım şampiyon da olabilir, çünkü bu ligin çok çok üstünde bir kadromuz var. kesin olan tek bir şey varsa o da bu oyunun değişmeyeceği...
  • 22978
    zamana ihtiyacı olan takım. bir de fatih terim'in dediği gibi her sene kadroyu yenilemek zorunda kalıyoruz. bir sene tutar diğer sene tutmaz. bunlar futbolun içinde olan şeyler.

    benim bu takımla ilgili isteğim kaliteli bir kaç tane türk oyuncu monte edilmesi. hasan şaş, bülent korkmaz ya da hakan şükür gibi hırslı, takımı sahiplenen oyuncular görmek istiyorum. tribünlerde 'bizim için fener'e de koy' diye bağırıyoruz ancak sahadakiler eminim anlamıyordur bile. belki tezahuratlar öğretilmiş olabilir bilmiyorum ama hırçın türk oyuncu şart.

    yabancı oyuncularımız da kazanma hırsı yok. 2 sene boyunca biraz belhanda'da gördüm ama bu sene o da hiç umursamıyor. sene başından beri aynı umursamazlıkda olunca bardak taştı ve ıslığı yedi real madrid maçında.
  • 22982
    maaş yükü çok denilrken 2019 2020 sezonu için abartı bir maaş yüküyle başlamış takımdır. iyi olan her futbolcu için yüksek maaş ödemek zorunda değiliz ki. mesela luyindama ve marcao takıma göre düşük maaş alıyorlar. feghouli ve belhanda'nın maaşlarından yakınırken yanlarına falcao'yu aldılar. şimdi hiçbirisinin katkısı yok bir de. çok kötü yönetilen takımdır.
  • 22983
    gördüğümüz kadarıyla bu sezon kadro planlaması yanlış yapıldı. bu sezon oynatılmaya çalışılan sistemde sağ ve sol beklerimiz daha yaratıcı ya da daha iyi savunma yapan türden, sağ ve sol kanat oyuncularımız pırpır diye tarif edilen hızlı oyunculardan olmalıydı. olmadıkları ya da aksadıkları için, sistem de çalışmıyor. devre arasında futbolcu satabilirsek, bu mantıkta genç oyunculara yönelmeliyiz.
  • 22984
    an itibariyle kabuk değiştiği, sancılar yaşadığı bir evre geçiriyor. başımızda ffp belası var. oyuncu satmadan alamıyoruz. bonservisi elinde olan futbolcular genellikle kariyerinin son dönemine girmiş, kaliteli olsalar da dinamizmden uzak ve başarıya doymuş oluyorlar. kadroda birkaç tane böyle futbolcu varsa onları taşıyacak bir iskelet kurulmadığında seyir zevki gözle görülür derecede düşüyor. iki yıl daha bundan muzdarip olacağız. bu süreçte çoğu galatasaraylı başarılı olmamızı, ligi silip süpürmemizi, hattâ avrupa'da bile kayda değer bir aşama kaydetmemizi istiyor. haklılar da. bundan sonraki tüm transfer dönemlerinde, elimizdeki kaliteli fakat yaşlı futbolcuları taşıyabilecek, onlardan maksimum derecede faydalanmamıza olanak sağlayacak futbolculara yönelmemiz şart. para eden futbolcularımızın bazılarıyla vedalaşarak yerlerine birden fazla transfer yapmamız gerekecek. kolay olmadığını biliyorum ama tecrübeli ve profesyonel bir ekiple üstesinden gelinmeyecek bir iş değil. bir yandan kısa ve uzun vadeli transfer planlarına girişmeli, diğer yandan mevcut kadrodan maksimum verim alabileceğimiz oyun planları oluşturmalıyız. bu keskin virajı dönemezsek birkaç yılımızın heba olacağı bilinciyle herkesin aklıselim şekilde hareket etmesi, kulüp yetkililerinin çok sıkı çalışması gerek. rakiplerimize birkaç yıl fark atabilir ya da hiç ummadık şekilde arkalarına düşebiliriz. son zamanlarda bu "geçiş devri"ni doğru şekilde gerçekleştiren bir türk kulübü olmadı. dilerim biz başarırız bunu.
  • 22985
    statik oyunculardan kurulu yaşlı bir kadroya sahip takımımız. bunun esas nedeni de diagneyi bi türlü satamamış olmamız yani ffp kuralları.

    kadroda revizyona gitmenin zor olduğu bir zaman dilimi. fatih terim de bu kadrodan memnun değil. kağıt üstünde kaliteli gözüküyor. herkes memnundu yapılan transferlerden de. sonuç olarak kiralık dışında pek seçeneğimiz de yoktu.

    ben oyunun bu kadar kısır ve temposuz kalmasının nedeni oyuncu grubunun olduğunu düşünüyorum. zaten tempo olarak fatih terim dönemlerinde oynanan oyunun çok altında. keza hücum varyasyonları için de aynı şeyi söyleyebiliriz.
  • 22986
    bu sezon kadro derinligimize bakarak basarili olmasini bekledigimiz takimimiz. fakat bu beklentinin ancak fifa oynarken karsilandigini belirtmek isterim. reytingi yuksek futbolculari fifa'da ayni kadroda oynattiginiz zaman konyaspor gibi dusuk reytingli takimlari farkli malup etmeniz cok yuksek olasiliktir. fakat gercek, fifa oyununda oynandigi gibi degil malesef. bu sezon takimimiz yuksek kalibreli oyunculardan kurulu. fakat oynanan futbol sanki bir koy takimini andirmaktadir. galatasaray kulturunde bu tur baski ve presin olmadigi bir futbol anlayisi yok. hal boyle olunca basarisizliklar da kacinilmaz oluyor. benim tek uzuldugum nokta; fatirh terim gibi galatasaray kulturunun bas mimari olan bir teknik adamin boyle basiretsiz bir top oynayan takimin basinda olmasidir. fatih terim gibi bir mimar nasil olur da galatasaray'i bu sekilde oynatir aklim almiyor. en kisa zamanda futbol takimimizin kendisine gelip, alistigimiz baski ve presin yogun olarak yasandigi maclarini gormek istiyoruz.
  • 22987
    sezon başından beri pozisyon oyunu oynayacağım, top bize kalmalı, en çok biz topla oynamalıyız diyen takımımızın 8 maçta topa sahip olma ortalaması %59. bu sürenin yarısı defans ikilimiz ve muslera kendi aralarında paslaşırken geçiyor.

    izlediğim her maçta topu aldığı gibi atak bitirmeye çalışan, mıy mıy evirip çevirmeyen fenerbahçenin 9 maçta topa sahip olma ortalaması %65.

    entry bu kadar.
  • 22990
    belki defalarca kez yazılmıştır ama sahada tempo yahut yerleşim sorunu, oyuncu performansı probleminden çok;bunların hepsini içinde barındıran yapısal problemi olan futbol takımı. şampiyonlar ligi grup maçlarının ve ilk devrenin yarısı geçirildi ve fatih hoca'nın beyanatlarından onun olgun bir pas oyunu peşinde olduğunu anlıyoruz. lakin süper kupa dahil geçen 12 resmi maçın ardından , en sık kullandığımız hücum organizasyonunun, muslera'nın ryan babel'e attığı degajlar olması dahi takımın içinde olduğu taktiksel çaresizliği gösteriyor. beklerin , zaten ağır olan kanat oyuncularının arkasından etkin bir koşusunu bir kere bile görmedik, nagatomo arada gücü ve tekniği yettikçe denese de, mariano buna tenezzül bile etmedi. tüm bunlara ek olarak, göbekten organizasyonlarla kanata açılan yahut rakip kale önünde sete oturan bir takım olma opsiyonunu da hiçbir maçta etkin olarak kullanamadık ki bunda belhanda ve seri'nin sezona inanılmaz formsuz girmeleri ana etken.yani bırakın tempo yapmayı kendi ağır aksak düzeninde dahi ileriye top taşıyamayan bir galatasaray görüyoruz. uzun süren sakatlığına artık sitem etmeye bşaladığımız falcao formda bir halde bu 12 maçı geçirebilseydi bile atacağı gol sayısının 2-3'ü geçeceğini sanmıyorum. buradan nasıl çıkılır, açıkçası devre arasında fatih terim oyunun genetiğinde yer alan hızlı ve fuleli bir kanat alınana kadar bu oyunun yeterli bir seviyeye geleceğini sanmıyorum. ancak "savunma biçiminiz, hücumunuzu belirler" şiarından hareketle eldeki oyuncularla yapılacak değişikliğe beklerden başlamak elzem. nagatomo ve mariano'nun kalitelerine ve geçmişlerine rağmen kalıcı bir kesik yemeleri şart. hücumcu ve topu önünde görünce dikine giden bir bek ( defanstaki berbatlığına rağmen ömer bayram, sağda formsuzluğuna rağmen şener, alternatif olarak jimmy durmaz - bu benim fikrim değil, bir spor programında daha önce wing back oynadığını duymuştum- ) geçici çözüm için ilk başlanması gereken yer gibi duruyor.
  • 22991
    taraftarın kenetlenmesi, teknik heyet ve futbolcuların tekrardan şampiyonluğa olan inançlarının hatırlanması için, bugünkü derbiden mutlaka galibiyetle dönmemiz gerekiyor.

    ister kötü oyna, ister iyi oyna; ister çok mücadele et, ister az mücadele hiç fark etmez. ihtiyacımız olan tek şey mutlaka ama mutlaka 3 puan.

    (bkz: 27 ekim 2019 beşiktaş galatasaray maçı)
  • 22999
    (bkz: 27 ekim 2019 beşiktaş galatasaray maçı)

    dış güçler, paralel yapı, içimizdeki hainler falan bu takımın iyi oynamasına engel oluyor.

    her şeyi bilen teknik adamıyla, kıçını kaldırmaktan aciz futbolcularıyla, çekirdekçi tayfa seyircisiyle buz gibi soğudum takımdan.

    bu takımdan bir cacık olmaz beyler, bizim bir taktiğimiz olduğunu düşünen, ilerisi için ümidi olan varsa buyursun izlesin.

    ben kapattım maçı, canı cehenneme.
    sinir hastası olacağım böyle giderse.
App Store'dan indirin Google Play'den alın