• 20078
    yenildiği zaman sürekli dağılan takımımız. bu kadar dağılmaya iyi bile psikolojimiz. biz neden berabere kalamıyoruz abi. neden o gün kötüysek bile bir beraberlik alamıyoruz. geçen sene basakşehirden 5 beşiktaş'tan 3 yedik fazlasını yiyebilirdik maç bitsin diye dua ettik. bu sene trabzon'dan 4, akhisardan 3 yedik. geçmişte de böyle dağıldığımız bir kasımpaşa maçı hatırlıyorum 4 yemiştik içerde. yeniliyorsak bile fark yemesek öleceğiz. 1 fark 2 fark yiyip yenilsek olmuyor. sinir oluyorum.
  • 20079
    deplasman maçlarında ilk golü bulana kadar hayvan gibi pres yapıp rakibi boğması gereken takım. ilk golü yesek bile bu presi 90 dakikaya yaymamız gerekiyor. daha sonra da dengeli bi futbol anlayışı içinde kontrollü ataklarla 2'yi 3'ü zorlarız. ilk golü atana kadar pres pres pres.. daha fazla pres.

    hani ben derbi maçları ve bi kaç istisna hariç yenildiğimiz deplasman maçlarını ve oynanan oyunu kabul edemiyorum.
  • 20080
    geçen sezondan bu yana, donk’ un ilk 11 içerisinde forma giyip, mağlup olduğu maç sayısı 2 olan şanlı futbol takımımız (bkz: 18 şubat 2018 kasımpaşa galatasaray maçı) (bkz: 4 şubat 2018 sivasspor galatasaray maçı) *

    donk’ un ilk 11’ de sahaya çıktığı ancak yenildiğimiz bu maçlarda da ne fernando ne de belhanda ilk 11 içerisinde yok.

    ben buradaki istatistiği* donk’ un ilginç bir şekilde, takımın geri kalanından daha güçlü bir karakter koymasının yanında, ortasahada fizik olarak güçlü oyuncu sayısını arttırmamıza bağlıyorum. 3’lü ortasahadaki tek yaratıcı oyuncu tercihini ise rakibin pres anlayışına göre şekillendirmeliyiz(u: çok önde basıyorlarsa belhanda, geriye yaslanıyorlarsa emre akbaba, kontra ise selçuk... tercihler buna benzer şekilde tamamen rakibe özel yapılmalı) diye düşünüyorum naçizane.

    çünkü görünen o ki deplasmanlarda ortasahayı yumuşattığımızda kırılganlaşıyoruz. ve çünkü yine görünen o ki deplasmanlarda herkes herkese puan kaybedebiliyor.
  • 20081
    deplasman sorununu çözmesi durumunda nisan 2019’da şampiyon olacak olan takımdır. gerek çevrem, gerekse sosyal medyada rakiplerimizi destekleyen taraftarlarda bir memnuniyetsizlik var takımlarına karşı. bizde de yok değil ancak defolar karşılaştırıldığında rakiplerin sorunların bizden çok daha büyük. hal böyle olunca iş bizde bitiyor. takım potansiyeline ulaşırsa sorunları rahat aşıcaz, gelecek çok da umut verici olacak. lig başında yapılan puan kayıpları illa telafi edilir ancak rakipleri de potada tutmanın alemi yok. değişik bir lige sahibiz, gazı kim alırsa basın, taraftar, camia derken alır başını yürür, iş oraya bakıyor.

    takımımız ve hocamız şu soruna bir an evvel el atmalı. deplasman fobisine inanmıyorum bir kere. ciddiyetsizlik var, kırılganlık var. gücü belli, düşük vites ilerleyen takımlardan bi dünya gol yememeliyiz mesela.

    takım az biraz seri yakalasa zaten iş farklı yerlere gelicek, herkes rahatlıcak. hocanın da böyle bir süreç yaşadığını sanmıyorum. bir yandan içeride 12/12 yapan bir fatih terim takımı var, diğer taraftan deplasmanda 6 galibiyet 1 beraberlik 5 yenilgi alan bir terim takımı var. bu durumu rakamlarla açıklamak olmaz, olmamalı.

    ne olur kendinize çeki düzen verin. büyük ünvan sahiplerine yakışan da budur. sevindik ve daha da sevinelim.
  • 20082
    ne oynadığını bilmeyen takımımızdır. kendi sahasında oynadığında biraz daha motive olması sonucu skorlar daha farklı oluyor. tek farkı bu. yoksa kendi evimizde de acayip pozisyonlar veriyoruz. lokomotiv maçı büyük örnek. ancak yüksek motivasyon ile kurtarıyoruz. deplasmanlarda bu motivasyon da gidince saçma sapan goller yiyoruz ve bilinçsizce yapılan defans kurgumuz ortaya çıkıyor. trabzon deplasmanında yediğimiz ilk gol de net şekilde bunu bize söylüyor. muslera ileri yolluyor top orta sahayı geçmiyor, stoper duracağı yeri bilmiyor, libero nerede belli değil. kendi evimizde ekstra motivasyonla zaaflarımızı kapatıyoruz. ama deplasmanda takke düşüp kel görünüyor.

    bir takımın takım olduğu yaptığı set hücumu ve takım savunmasıyla ortaya çıkar. sen takımsan deplasmanda da kendi evinde de nerede duracağını bilirsin. bizim savunmamızda rakip hep bomboş kafa vuruyor. kimse yapmasi gerekeni bilmiyormuş gibi.

    fatih hoca da deplasman fobisi diye bir şey yoktur derken bunu kastediyordu. takım heryerde takımdır. sanki çok çalışmamız gerekiyor gibi. hayırlısı.
  • 20083
    sezon başından beri bir takım sıkıntıları olan futbol takımı;

    fatih hocam ile ilgili düşüncelerim belli. eski entrilerime bakanlar görebilirler. bu yazıyı hocamı eleştirmek için değil, sahada gördüklerimi, naçizane fikirlerimi sunmak için yazıyorum.

    medya ve taraftarlar deplasman fobisi diye isimlendiriyorlar ama bence sıkıntımız sadece deplasmanla alakalı değil. içeride oynadığımız göztepe, kasımpaşa, lokomotiv moskova maçlarında da zaman zaman sıkıntılar yaşadık.

    göztepe maçında kalemizde tehlikeler yaşarken ilk gol girişimini ancak 33. dakikada yapabilmiştik. ikinci yarıda da oyunumuzda bir iyiye gidiş olmadı. ciddi kale önü tehlikeleri yaşadık.

    kasımpaşa maçında ise muslera bence maçı 4-1'e getiren bir numaralı isimdi. serdar aziz'den seken topu kornere atarak rakibin öne geçmesine engel oldu. sonra da rakibin beraberliği yakalamasına müthiş bir kurtarışla bir daha engel oldu.

    lokomotiv maçında da 20. dakika sonrası oyunun kontrolünü tamamen rakibe kaptırdık ve önemli de gol pozisyonları verdik. ikinci golden sonra rakibin direnci düştü ve rahatladık.

    geçen yıl bilhassa fatih hoca geldikten sonra takım savunmamız tamamdı. ancak bu sezon takım savunmamız hiç iyi sinyaller vermiyor. pres gücümüz geçen yılın çok çok gerisinde. sezon başından beri pres, top kapma, yardımlaşma açısından lokomotiv maçının ilk 20 dakikası dışında hiç iyi görüntü veremedik. ani presle topu kapamayınca takım olarak topun arkasına geçiyoruz, geride kalabalıklaşıyoruz ama savunma güvencesini oluşturamıyoruz ve rakibe pozisyonlar veriyoruz. rakibe yakın oynamadığımız için çok çabuk ve pasla çıkan takımlar rahatça kalemize gelebiliyorlar.

    hücum oynamak, topla oynamak futbolun eğlenceli kısmıdır. ancak savunma yapmak, pres yapmak, geri koşmak futbolun acı tarafıdır. özveri ister, hırs ister. akhisar maçında çıkan 11'i gözünüzün önüne getirin. hücum hattımız onyekuru, sinan, rodrigues , emre akbaba'dan oluşmuştu. bu oyunculardan kaçı adam kovalar, rakibi rahatsız eder, top kapabilir? ya da trabzonspor maçını gözünüzün önüne getirin. ileri hattımız eren, sinan, onyekuru, emre akbaba hatta 8 numarada belhanda. sonuç rakipten topu kazanamayan bir galatasaray. (topu geri kazanma süremiz bu maçta 20.7 saniye idi. topu geri kazanma süremiz iç sahada ortalama 8.8 saniye dersem olayın vahameti ortaya çıkar.) trabzonspor %86 başarı oranı ile 513 başarılı pas yaparken, biz %75 başarı oranı ile 272 başarılı pas yapabilmişiz. arada ki fark sadece 10 kişi kalmamız ile açıklanamaz bence.

    bir diğer sıkıntı pas futbolu oynayamamamız. bilhassa deplasman maçlarında, ya da baskı yediğimiz maçlarda pas yaparak rakibin direncini kırmak, rakibi yormak önemli. bu sayede kale önü tehlikesi yaşama olasılığımız da azalır. misal lokomotiv maçının 20.-45. dakikalar arası hücuma hiç çıkamadık ve baskı yedik. sonuçta kale önü tehlikelerde yaşadık. zaten pas futbolunda sıkıntıları olan bir ekibiz. akhisar deplasmanında ki hücum hattımız onyekuru, sinan, rodrigues , emre akbaba ile nasıl pas yapabiliriz? geride iyi yerleşen ve boş alan bırakmayan akhisarspor'a karşı bu kadar sprinter futbolcu ile sahaya çıkmak ne kadar doğru idi? bu koşucu futbolcuları etkin kullanabilmemiz için iyi bir pas organizasyonumuz olması gerekmez mi?
  • 20084
    kendisini biraz 2017-2018 sezonundaki beşiktaş futbol takımına benzettiğim takımımız. onlar da geçen sezon avrupa maçlarında müthiş bir konsantrasyonla, iyi bir futbolla gruptan çıkmayı başarmışlardı. fakat ligde ise tam aksine boş beleş anadolu takımlarına içeride dışarıda puan kaybetmişlerdi ve futbolcular özellikle şampiyonlar liginden elenene kadar ligi hiç takmıyormuş gibi bir görüntü çiziyorlardı ve bu onlara pahalıya patladı. umarım aynı durum bizim topçularda yoktur. lig, cl ayırt edilmemeli ve her maça aynı konsantrasyonla çıkılmalı. bunu sağlayacak kişi de kuşkusuz fatih terim'dir fakat henüz kendisi de bu işi başarbilmiş değil. takım içeride aslan, cl'de kaplan kesilirken, dandik anadolu deplasmanlarında bildiğin maça asılmıyorlar bile. bu kabul edilemez ve derhal çözülmelidir.
  • 20088
    2018-2019 sezonu kadrosu için konuşacak olursak, bir haftası bir haftasını tutmayan kezolar gibidir. bir hafta bal kaymak gezersiniz, harika zaman geçirirsiniz, bir sonraki hafta size durduk yere trip atar, surat asar, aklı sıra laf koyar, canınızdan bezdirir. ileriki hafta yine hiçbir şey olmamış gibi sırnaşır size, öpüp koklar falan...

    olum sizin bir ayarınız yok mu lan?? tt arena'da arog'daki carlos'a dönerken; dış saha maçlarında yetenekleri alien'lar tarafından çalınmış charles barkley'e dönüyorsunuz.
  • 20089
    takımın genel 11 ine bakarsanız genel anlamda 11 de belli bazlı şeyleri başarmış olgun bir takım var . bu 11 de ndiaye , garry ve onyekuru dışında hepsi için geçerli bu durum bu da motivasyonu fazlasıyla düşürüyor. garry de geçen seneden beri artan performansıyla bu kadroya girmiş vaziyette maalesef hatta mimik ve kendini beğenmiş tavırları üzücü ve düşündürücü. sinan desen dünya umrunda değil artık kesinlikle kendisi rotasyon dışı olmamalı olmuyor. olabilme ihtimali varsa çalışsın bu şekilde kesinlikle etkisiz ve yetersiz.

    beni en çok düşündüren gol yesek bile deplasmanda "hadi arkadaşlar, toparlanın" durumu bile yok sahada. bitse de gitsek vaziyetindeler . bu durum fatih hoca ile bile oluyorsa gerçekten sıkıntı. takımda ki abiler maalesef çok rahat takılıyorlar. masaya yumruğunu vuran bir stoper lazım bize bence , takımı geriden dizayn eden yönlendiren. aslında bu bir nebze ujfalusi aşkını tekrar eden bir durum.
  • 20090
    gözümüzün nuru.
    canımız.
    hatta kanımız.
    eksikler, yaşadığı zorluklar yok mu?
    tabii ki var.

    ancak deprem yaratacak, öldük bittik biz diyebileceğimiz bir durum da yok.

    hele hele taraftardan soğuttuğu yazılıp çiziliyor.
    ne kadar kolaymış soğumak ya :)
    şaka gibi.
    soğuyanlar soğusun, kalan sağlarla devam ederiz.

    2018-2019 sezonunu şampiyon tamamlayacak ve avrupada da bizi aynı sezonda başarıyla temsil edecektir.
    güvenmeyenler, yallah arabistana.

    #hedef22
    #kon2antra2yon
  • 20094
    ofsayt manyağı olacağımı bilerek yazıyorum. belhanda’ya ihtiyacı olan takımdır. emre akbaba ve belhanda çok farklı tarzda oyuncular. ndiaye rakipten topu kapma ve baskı yapma konusunda çok iyi ancak hücuma katkısı yeterli değil. ayrıca merkez orta sahadan dikine tehlike yaratacak oyuncu sayımız 1 den 2’ye çıkarsa rakiplerin de önlem alması daha zor olur diye düşünüyorum. gelsin ofsaytlar :)
  • 20097
    forveti olmayan takımın hücum planı da olamaz. biz orta sahası yaratıcı futbolcularla dolup taşan bir takım değiliz. bu ligde ben kendimi bildim bileli yırtıcı fizik gücü orta düzey forvet oyuncuların bile başarılı olduğu bir lig ve bizde bu orta seviye adamlardan birisi bile yok. 1 eylül 2018 trabzonspor galatasaray maçıyla başlayan süreç daha da sıkıntı yarata yarata devam edecek ama birileri yine çıkıp ama benim tontiş başkanım hata yaptık dedi benim kalbimi kazandı romantikliğine devam etsin. gerçi bu saatten sonra ne yazar. ara dönemde de transfer yapılmasa yine hata yaptık der ardından da aslında yunus akgün var der ve biz yine aslan başkan naralarıyla devam ederiz.

    gerçekten samimi soruyorum, ligin son sırasındaki iki takıma* bile hücum edemeyen bu takım için içimizde acaba geriye düştüğümüz herhangi bir maçı kapanan takımlara karşı çevirebileceğimizi düşünen var mı?
  • 20100
    allah aşkına gol olmasına gerek yok bir tane bir sert şut atın demek istediğim takım.

    maç içinde heyecanlandıran şut sayısı azlığı olarak bilmiyorum başka rakibimiz var mı.

    galip gelirken de her şeyi yazmak lazım takımımız hakkında.

    2018-2019 sezonu için şampiyon olur olmaz o ayrı dinamikler ne olur bilemeyiz ama futbol olarak, taktik olarak yolumuz yol değil.
App Store'dan indirin Google Play'den alın