• 19926
    en büyük rakibi beşiktaş berabere kalarak, fenerbahçe ise yenilerek bizim gibi puan kayıplarıyla haftayı kapatmışlardır. spor toto süper ligi'nin 4. haftasını olabildiğince en az hasarla atlattık. nazarlık diyelim. bundan sonrası milli takım arasında dersimize iyi çalışıp zorlu kasımpaşa maçına çok iyi bir performans koyarak reaksiyon göstermek. pozitif düşünmeye davet ediyorum. birkaç hafta içerisinde geleceğimize dair tabloyu daha net görebileceğiz. soğuk kanlı olmakta fayda var.

    edit: iyimserlikle bakmayıp ne yapmamız gerektiğini anlamadığım takım. bizim iyimserliğimiz de desteklemek dışında elimizden bir şey gelmemesinden dolayıdır. taraftar olarak elimiz kolumuz bağlı ve fatih terim'in bir şeyler yapmasını bekliyoruz ve yapacağı konusunda bir beklentimiz var. bizi yanıltmamasını umuyoruz.
  • 19928
    beşiktaş ve fenerbahçe** maçları sonuçlarından dolayı iyimserlikle bakılan takım.

    beşiktaş talisca'yı kaybetti o adam takımın yarısıydı normal böyle oynamaları, talisca varken ahım şahımlar mıydı değillerdi. keza fenerbahçe yeni kuruluyor ama o da umut vaat etmiyor bu da normal.

    gelelim bize. biz yeni takım mıyız ? değiliz. şampiyon olmuş, oturmuş takım geçen senelerde deplasmanlarda ne oynuyorsa yine aynısını oynuyor. kupa finali dahil 5 maçta top namına bir şey oynamadık. tüm bunların üstüne 29 gol atan santraforu ve stoperi kaybettik takviye bile yapılmadı.

    fatih terim'in bir şeyler bulması lazım yoksa şaka maka umut yok. n'diaye ve emre'nin adaptasyonu, feghouli'nin takıma girmesiyle yeni şeyler söyleyebiliriz belki.
  • 19931
    2018-2019 sezonu için oyun planının ne olduğunu hala anlamadığım takım. sahamızda pas futbolu oynayacağız gibi görünüyor, bu biraz anlaşılıyor, seyirci baskısıyla da geri çekilecek olan takımlara karşı oyun doğal olarak bu şekilde seyrediyor. alanya maçında da olduğu gibi pozisyon bulmak ve ilk golü atmak buradaki zorlu süreç, ancak bir şekilde bunu becerip ilerleyeceğimizi düşünüyorum.

    sıkıntı deplasman ve yine kendi sahamızda bize baskı yapma kabiliyetine sahip olan takımlarla olan karşılaşmalarımız olacak gibi duruyor. takım buna bir çözüm göstermiyor. trabzon maçı özelinde daha ilk dakikalardan başlayarak muslera uzun toplarla ileriye taşımaya çalıştı takımı, ancak ileride bu topları bir şekilde olumlu değerlendirecek personelimiz yok ve bu sebeple hemen hepsi duvar gibi bize geri döndü ve çoğu pozisyon da bundan kaynaklı oluştu. maç 1-0 ve 2-0 ken o kadar çok geri pas yaptık ve muslera da doğru pası aramak için o kadar çok bekledi ki, ekranda skor olmadan seyreden, öndeyiz ve zaman geçiriyoruz zannederdi.

    takımın oturmuş, imza bir kurgusu olmadan, özellikle deplasman maçlarında farklı bir oyunu olması gerektiğini düşünüyorum. önde bu kadar hızlı gidebilecek adam varken ve arkamız da bu kadar yavaşken bence topu rakibe vermek ve şok atak kurgusuna geçmek mantıklı ancak tabii ki hocam daha iyisini bulacaktır. benim için alanya ve trabzon maçlarını aynı şekilde değerlendirip aynı kadroyu çıkarması ufak çaplı bir hayal kırıklığı oldu, maç sonu açıklaması da maalesef bunu onayladı.

    umarım bu iki hafta toparlanmamız için yeterli bir süre olur ve planımız belli olur.
  • 19933
    oynamak istediği oyunla elindeki oyuncu kalitesi arasında uçurum olan takım. kadro planlaması hakkında kesinlikle fatih terim’i veya mustafa cengiz yönetimini suçlamıyorum çünkü maicon, belhanda, mariano gibi transferlerin çoğu dursun özbek döneminde yapılmıştı zaten.

    şimdi trabzon maçını ele alalım. trabzon’un taktiği çok netti: topu bize verip geri çekilip kontra atak kovalamak. peki bizim bu böyle topa sahip olarak oynayabilecek bir oyuncu kalitemiz var mı? malesef.

    şimdi oyuncu kalitesi derken neyi kastediyorum açıklayayım. bu topa sahip olma oyununda en önemli faktör stoperlerin kendine güvenli pas kalitesi yüksek oyuncular olmasıdır. şu an bu oyunu dünyada en iyi oynayan takım herkesin bildiği üzere manchester city. son newcastle maçından bir kareyi gösterdiğimde gözünüzün önüne bizim maicon-ahmet ikilisinin trabzon maçı çırpınışları gelecektir zaten.

    https://i.hizliresim.com/GD7nyb.jpg

    90 dakikalık maçın belkide 75 dk’sı bu şekilde geçiyor. stoperler sağa sola ortaya top dağıtıyor. bizim stoperlerde ne maicon’da ne de ahmet’te bu kısa pas kalitesi yok. maicon teknik bir adam fakat kısa pas daha farklı bir olay; harika uzun toplar, harika frikikler kullanabiliyor fakat kısa pas konusunda ne yazık ki yetersiz. bu yetersizliğin en önemli sebebi de pas hatasında kontra yersek kendisinin ağır kalacağını bizim kadar o da çok iyi biliyor. bu yüzden zaten uzun oynayarak rakip takımın kontra şansını yok ediyor sürekli. tt arena’da taraftar desteğiyle rakip takımın konsantrasyonu daha düşük olduğundan ve bizim kanatlarımızın beklerimizin de daha özgüvenli oynamasından bu uzun top olayı tutuyor maicon’un.

    ikinci konu bekler. bu sistemde beklerin fizik kalitelerinin çok yüksek olması gerekir ki top bizdeyken kanat görevi görüp top kaybedildiğinde orta sahaya yaklaşıp presle alan kapatabilsinler. nagatomo bu özelliklere sahip olsa da mariano bu fizik kalitesine bu hıza sahip değil. oyun görüşü çok iyi, pas kalitesi belkide takımın en iyisi fakat fizik olarak yetersiz kalıyor. bu defosu özellikle deplasman maçlarında ortaya çıkıyor. yanında da maicon gibi başka bir ağır adam oynadığı için sağ kanat otoban oluyor sürekli.

    son olarak oyun mentalitesi. fatih terim’i senelerdir ilk defa bu kadar formsuz görüyorum. bunun takımın kendisine ait olmamasıyla da alakası var fakat yazdan beri takımın ne oynadığı gerçekten belli değil. son oynadığımız 6-0’lık alanya maçında bile ne oynadığımız belli değildi hele ilk yarı hiçbir varlık gösteremedik. bana göre hoca artık bu topa sahip olma sisteminden vazgeçmeli. bu sistemin en önemli kuralı top kaybedildiğinde 3-4 kişinin aynı anda topa basıp top kazanılma süresinin minimuma indirilmesi olmasına rağmen biz topu kaybettiğimizde takımda herkes uyuyor. bakın o kadar kızdığımız tudor döneminde belkide son yılların en iyi topunu oynuyordu takım. tudor’un yaptırdığı ağır idmanlarla üst düzey bir fiziğe ulaşan takım rakibi sindiriyordu adeta. gerçekten avrupa seviyesinde bir pres ve topa hakim olma vardı. topu kaybettiğimizde 1-2 saniye içinde geri alıyordu takım ndiaye ile fernando ile belhanda ile tolga ile... tudor ikili ilişkiler açısından güçlü olamadığından ve taraftarın fatih terim ısrarı üzerine takımdaki etkisi azalmıştı ve ilk haftalardaki kusursuz oyundan uzaklaşmıştık.

    yukarıda yazdığım gibi stoper ve bekler günümüz piyasasında 30-40 milyon’dan başlıyor. bu nedenle zaten bu oyunu oynayabilen takım sayısı yok denecek kadar az. sarri’nin chealse’si bile oynamaya çalışmasına rağmen başarılı olamıyor. bu nedenle terim hocamın da artık bu oyun sisteminden vazgeçip top hakimiyet konusunda ısrarcı olmayıp güçlü olabileceğimiz yer olan presle bir sonuca ulaşması gerektiğini düşünüyorum.
  • 19934
    (bkz: galatasaray futbol takımı/#2267129)

    1 yıl önce yazdığım entry hala geçerli, elimizde iyi orta sahalar var ama bu takımda oyun kurmasını bilen, takımın temposunu ayarlayabilecek tarzda tek futbolcu yok. ne forvet, ne stoper bize net bir şekilde 6 numara lazım. orta sahadada lider olmaması tüm takımın performansını etkiliyor, stoperler olmayan pas yetenekleriyle oyun kurmaya çalışınca resmen tüm takım kitleniyor. peki ne gibi bir çözüm bulabiliriz ?

    linnes sağ bek'de görev alıp mariano orta sahaya geçerse belki bir çözüm olabilir. mariano oyun bilgisi yüksek, ayağı temiz, temposu yeterli bir futbolcu. eğer mariano o mevkide tutarsa gelecek yıllarda aleyhimize olacak olan yaşlılığı lehimize bile olabilir. ayrıca linnes gibi kaliteli bir futbolcuyu da yedek klübesinde heba etmemiş oluruz.

    mariano dışında kimi deneyebiliriz bilemiyorum. donk bu görevi aldı, iyi kötü idare etti ama takımın temposu aşırı yavaştı. fernando müthiş futbolcu ama oda bu görevi yerine getiremedi, üst düzey bir ön liberoyu vasat bir orta saha futbolcusuna çevirmek hatalı olur. selçuk tam bu görevin adamı ama onun da enerjisi anca 15-20 dakika dayanıyor. belhanda desek alanya maçında üst düzeydi onun dışında vasatın üzerine çıkamadı.

    feghouli, mariano hariç en mantıklı çözüm olarak görülüyor. 6 numara olmak için defansı fazla zayıf ama 8 numara olarak ileride faydalı olabilir. akhisarspor maçında performansı ikinci yarıda bu mevkiye geçince fazlasıyla olumluydu. celil yüksel de denenebilir onun tarzı bu görev için uygun görünüyor.
  • 19935
    gomisle yaşanan kan uyuşmazlığı, emre akbaba transferi ve klopp'un makinesi liverpool'un ilk maçlarını seyrettikten sonra aklımda olan nasıl yan sanayi liverpool oluruz sorusunu oluşturmaya başlamıştım.

    malum santrfor* alamamamızla beraber bu soruma cevap olacak daha da uygun ortam oluştu. çok meşakkatli, taktik disiplini yüksek oyuncular gerektiren bu sistem "yine de" neden olmasın dedirtiyor.

    öncelikle klopp'un liverpool'unu analiz edelim. 4-3-3 taktik dizilimi ile oynuyorlar. sahaya yayılımları görünürde şu şekilde: http://gss.gs/tUw.jpg

    burada kilit 3 nokta var.

    birincisi, oyunu ön alana yığabilmek ve öndeki mane ve salah'ın içeriye devrilebilmesi için iki bekin de sol/sağ açık gibi oynamaları. soldaki robertson daha dengeli bir bek ama bindirmeleri çok etkili. sağdaki alexandre-arnold ise tam bir uçurtma. böylelikle klopp aslında 3-5-2'yi tersten oynamış oluyor. 2-5-3.

    ikincisi, hem direkt oyun oynayabilmek hem de set hücumunu yapabilmek için uygun orta saha oyuncuları. nabi keita direkt oyunun yeni emsallerinden. dikine bindirmeleri ve hiç fena olmayan pas yeteneği ile direkt oyunda fark yaratıyor. milner ise daha ayağa pas yapan, dengeli bir orta saha. wijnaldum veya sonrasında fabinho ise oyunu geriden kurarak hem set hücumlarını hem de hızlı çıkışları yönlendiren oyuncular konumunda.

    üçüncü ve bence en önemlisi firmino. dizlişte en uçta görünüyor. klasik santrforların aksine* kendini geriye atarak birden 10 numaralığa soyunuyor. ayakları çok düzgün olduğundan mane ile salah da içeriye devrildiklerinden onlara pozisyon hazırlıyor. yani yeni tanımıyla 9.5 numara. (bkz: #2480414).

    liverpool bu sene başından itibaren her türlü hücum aksiyonunu deneyebildi (bkz: #2489957). izleyenlere de keyif verdi, veriyor.

    şimdi oyuncu özelliklerine baktığımız vakit yan sanayi liverpool olabilir miyiz düşüncesi nasıl olur onu konuşalım.

    hepimiz iyi biliyoruz ki terim'in felsefesi 3-5-2'yi tersten oynamaktır. bunun içindir ki hızlı kanat oyuncuları ister, takımında kanat bekleri olsun sürekli bindirebilsin ister. klopp'un bu yeni 2-5-3 yorumunda ise hagi ve hakan'ı firmino ile tek potada eritmek ve böylelikle bir orta saha daha kazandırmak yatıyor.

    işte fatih terim de kendi öz felsefesi olan 2-5-3'ü bu yorumla yeniden dizayn edebilir. saha diziliminin şöyle olduğunu varsayalım: http://gss.gs/GNC.jpg

    bindirme yapacak kanat beklerine sahibiz. üstelik tıpkı liverpool'da olduğu gibi biri dengeli* biri de çok seri* iki kanat bekimiz var. direkt oyuna uygun, delici oynayabilecek bir n'diayemiz var. daha dengeli, nispeten pas yapabilen selçuk* var. belki belhanda da kullanılabilir. geriden oyunu kurabilecek fernando'muz da var.

    en kritik bölgede ise emre'yi firmino gibi kullanabiliriz. ayakları düzgün ve o taktik disiplini gösterebilecek meziyetlere sahip. tek eksiği fiziki durumu. onu da halledebilirse neden bir 9.5 numaramız olmasın...
    garry ve onyekuru* kanat beklerin önünü tıkamadan, onlarla uyum içerisinde, doğru zamanda içeriyi sıkarak oynayabilecek disiplini gösterebilirler ise bu iş olabilir gibime geliyor.

    haa defans mı... geçen sene van dijk öncesi liverpool'u gibi. olsun, geçen sene liverpool çok mu kötüydü sanki...
  • 19940
    4 eylül 2018 tarihinde çıkan bonservis haberlerinin detayları linnes ve maicon sözleşmeleri içindeki bonuslarda olan takımımdır. 1.15 milyon hesaplanan artı hesabın esasında nasıl 450 bin €'ya indiğini açıklayalım. maicon'un sözleşmesinde takımın şampiyonlar ligi'ne kalması ve oynayacağı 50. maçında (şu an 40 falan) 250'şer bin € ödemeleri bulunuyor. 500 bin € bir bedel buradan geliyor. martin linnes'in sözleşmesinde ise 100. resmi maçına kadar her 20 maçta bir 100 bin € ödeme yükümlülüğü bulunuyor. şu an linnes'in 70 küsur maçı var ve 80. ile 100. maçını 2018/19 sezonu içinde oynaması muhtemel. buradan da 200 bin € daha geliyor ve böylece 700 bin € daha bonservislere eklenerek atımlık kurşun kalmıyor.
  • 19945
    2018 yaz transfer sezonu detayları aşağıdaki gibi olan takım.

    gidenler
    bafetimbi gomis - € 6 m
    luis pedro cavanda - € 2,4 m
    lionel carole - € 750 k
    doğan can davas - kiralık (bedelsiz )
    latovlevici, koray günter, yasin öztekin ve tolga ciğerci bedelsiz.

    toplam bedel: € 9,15 m
    yaş ortalaması: 28,5
    toplam değer: € 21,25 m

    gelenler
    emre akbaba - € 4 m
    yuto nagatomo - € 2,5 m
    ömer bayram - € 400 k
    henry onyekuru - € 800 k (kiralık)
    badou ndiaye - € 750 k (kiralık)
    muğdat çelik - bedelsiz

    toplam bedel: € 8,45 m
    yaş ortalaması: 26,5
    toplam değer: € 41,95 m
  • 19950
    tarihindeki rekor transferleri aşağıdaki gibidir. (futbolcu satışları)

    1) badou ndiaye - € 16m
    2) bruma - € 13,25m
    3) arda turan - € 13m
    4) abdul kader keita - € 8,15m
    5) burak yılmaz - € 8m
    6) alex telles - € 6,5m
    7) hakan şükür - € 6,5m
    8) fernando meira - € 6m
    9) bafetimbi gomis - € 6m
    10) mehmet topal - € 5,5m

    https://www.transfermarkt.com.tr/...dabgaenge/verein/141
App Store'dan indirin Google Play'den alın