• 16652
    içindeki hizipçilerin ve hocayı takımdan göndermek için takımı sabote edenlerin sneijder, de jong, chedjou, linnes, carole gibi yabancılar olduğu ancak diğer taraftan selçuk, yasin, sabri, semih gibi prenslerin bu işte mağdur bırakıldıkları iması quakerboy tarafından inceden dile getirilen takım. yabancılar grubu kaka, yerliler grubu cici. oldu anam.

    arkadaş ben yemiyorum artık bu numaraları. size afiyet olsun. ama sonra acile gidip midenizi yıkatmak zorunda kaldığınızda gelip burada ağlanmayın.
  • 16653
    quakerboy'un son yazdıklarından (bkz: #2158608) sonra kafama takılan bazı soruların olduğu takım. şimdi herkesin malumu gruplaşmalar denildiğinde evet bazı grupları anlıyoruz. yanlız anlamadığım şu hocadan memnun olmayan grubu açık açık merak ediyorum.

    sözlükte bu grubun 3s1y kanserli hücreleri olduğu ve tudor'un son maç sonu açıklamasında bunları kastettiği kanaati hakim. ben de böyle olduğunu düşünmek istiyorum. bu adamların yeniçeri düzeninden tez vakitte kurtulmak en büyük arzum.

    fakat anlamadığım şu, bu adamlar hep ilk 11. bu takımda hocanın disiplinsizliğe tahammülü yok ise bu adamlar niye ilk 11? eğer telkin ile ise bu takımın başında bir maşa mı var? linnes, cavanda hangi grupta? 3 gün içinde bu takımın başına geçirilen bir hocaya bruma iki gün içinde neden bu kadar kin sahibi oldu da rize maçında kadro dışıydı? bruma, quakerboy'un dediği bir davranışta bulunduysa tudor o değişikliği yapmakta haklıdır, elim yazmaya gitmiyor ama haklı yine de.

    israrla ilk 11 oynayan oyuncuların tudor'un disiplinine uyan oyuncular olduğunu farz edersek, buna inanıyorsak, tudor'dan bazı maçlarda kesik yiyen bruma, sneijder gibi hainler?!?! mi hizipçi.

    dursun aydın özbek yönetimi, onun uzantıları ve gerçek hizipçi futbolcular gitmeden düzlüğe çıkamayacak takımım.
  • 16654
    quakerboyun yazdıklarından iki çok önemli sonuç çıkar;

    buranın bir futbol takımı değil askeri okul olduğunu düşünen tudor takımdaki sevgi ve saygıya dayanan ortamı bozdu.

    diğeri de seneye tudor ile devam edilmesi gündemde.

    alman kulüplerindeki disiplin hiçbir yerde yok. ama adamlar birbirlerine bağlı ve takımlar. demek ki ikisi bir arada olabiliyormuş. yani burada hiçkimse takımda disiplin sağlanmasın demiyor; disiplin sağlamaya çalışırken takım olgusunun bozulmasından rahatsız oluyor. sen sevgiyi yok et, insanlara robot muamelesi yap ondan sonra suçlu sadece futbolcu. yemezler.

    disiplin sağlayıcının kralı kalliydi. adam hakanı, lincolnü derbi öncesi kadro dışı bıraktı. bir tek kimse ağzını açıp gık demedi. çünkü adam adildi ve takım takımdı. on grup yoktu. birbirlerinin açıklarını kapatan bir takım vardı açık arayan değil. ve adam taktik dehaydı. sen hem kötü hocasın hem de açığını sopayla kapatmaya çalışıyorsun. olmaz, olmayacak tudor.

    bruma yanına gitmediyse tamam hatalı bruma. ama onu bu noktaya getiren nedenlerin de iyi incelenmesi lazım. sen adamı iyice köşeye sıkıştırırsan karşı taraftan bir tepki görmeyi bekleyeceksin.

    seneye dursun ve tudor birlikte. bruma, poldi, şino ve hatta belkide linnes yolcu. ama yerli çetesi takımda. semih, sabri, zamlı yasin ve linnesi oynatmadığı iddia edilen kaptan selçuk. inanın bu benim takımım değil. kim istiyorsa alsın.

    evet galatasaray his takımıdır. bu hisleri kim öldürdü, kim takımdaşlığı bitirdi, kim disiplin ayağına sevgi ve saygıyı floryadan çıkardı ve kim bunun sonucunda medyada kiralık kalemlerce suçlu ilan ediliyor? herşey o kadar açık ki. tek gereken bakmak.
  • 16655
    (bkz: #2158608)

    açık konuşmak gerekirde çok şaşkınım, inanılmaz üzgünüm. maçlardan sonra formamızı muntazam şekilde katlayıp tozsuz rafı seçen insanlarız. biz armaya uzak olmamıza rağmen ona gözümüz gibi baktığımız halde bu şerefsiz köpekler nasıl olur da bu değeri yerler altına alacak cesareti gösterir. bu gelinen noktada ister yönetim olsun, ister sahada takımı bilerek satan olsun, ister gruplaşma ayağına sevmediği bir takım arkadaşı için yaptığı işe saygısızlık yapan olsun, kısacası bu duruma gelmemizde kimin en ufak bile payı varsa size hepsine yazıklar olsun. umarım bunların hepsinin hesabını en ağır şekilde ödersiniz. bizi her dönem, her şart altında aynı arma altında aynı duygular içinde tutan galatasarayın bu pisliklerden temizlenmemesi durumunda sadece geçmişi anarak sevmeye devam edeceğim. allah belanızı versin.
  • 16660
    sneijder + arkda$lari vs igor tudor polemigini atlatirsa ve hem sneijder, hem de tudor kalacaksa yaprak dökümüne gitmesi gerekir.

    açikçasi basinda yer alan haberlere asla %100 itibar etmiyorum ama transfer haberleri hariç yapilan haberlerde daima bir dogruluk payi görüyorum.

    kaldi ki yönetim tarafindan henüz bir yalanlama gelmedi. bekleyip görecegiz.

    gelelim sadete. sneijder olayi tatliya baglanirsa, kendisinden bagimsiz gelecegin ekibinin olu$turulmasi gerekiyor ve bunu için yaprak dökümü $art.

    sneijder'in yani sira tatliye baglanmasini istedigim bir diger futbolcu da bruma. ama olmuyorsa önümüzdeki sezon bedavaya gitmektense sezon sonu para kazandirarak gitsin, daha iyi.

    galatasaray'in ihtiyaci olan iyi bir stoper ve iyi bir santrafor. kanatlarimiz var çok $ükür. ayriyeten ortasahaya da melo muadili birini monte etmek $art tabii ki.

    selçuk, sabri, semih, $ecu, cavanda, linnes, (carole), de jong ve (derdiyok) ile yaprak dökümüne gidildiginde ve yerlerine 25 ya$ alti oyuncular transfer edildiginde bu takim yine güzel günler görecektir.
  • 16661
    şu sıralar takım içindeki güç gösterme ve diş geçirme savaşlarında taraftarını da bir taraf seçmeye zorlayan futbol takımı.

    tutulacak taraf yok ya, neyse. al birini vur ötekine...

    takım içinde igor tudor'u istemeyen futbolcular ile igor tudor ve onu destekleyen yönetim. ki futbolcuların teknik direktörü istememesi çok garip. aslında garip değil. hatırlarsanız, real madridli oyuncular da mou'yu "bu psikopatı başımızdan alın," diye tefe koymuş, serzenişleri karşılık bulmuştu, "çok çalıştırıyor, anamızı ağlatıyor, anamızı bize bağışlayın," diye. mou'nun neden gönderildiği beni ilgilendirmez, ama böyle durumlar olduğu su götürmez. bizim yakın geçmişimizdeki bu türden serzenişleri, oyuncuların teknik direktörün kuyusunu kazdığını hatırlayınca, bizim şu anki halimizi anlamamak zor değil. içinde olduğumuz durum bu. bu oyuncu grubuyla devam ettikçe de olacak olan bu. fazlası değil.

    neyse, ne diyorduk. taraf tutma meselesi.

    şimdi siz bana diyorsunuz ki, takımın patronu olması gereken adamı hiç mi hiç tınlamayan, antrenmanlarına laf eden, canı isteyince oynayıp canı isteyince oynamayan, bile bile maç kaybedebilecek tıynetteki, kötü oynanılan bir maçtan sonra antrenman yaptırdığı için teknik direktörüne laf eden adamların tarafını tutacaksın...

    ya da, yönetimin kuklası olmayı kabullenmiş bir adamın ve onu destekleyen vasıf, nitelik, dahi hiçbir şeyi olmayıp başkanımız olan zatın tarafını tutacaksın....

    çok afedersiniz, bu taraflar gelsin benimkini tutsun. hiçbirinin tarafını tutmam. bu adamların hiçbirinden bir halt olmaz. kim kimin tarafını tutmuş bırakın. herkesin, gerçekten nötr bir bakış açısıyla bakıldığında, kendine göre nedenleri var. sırf kötü bir teknik direktör diye, ya da çok kötü bir başkan diye, artistik taslamayacak, taraftarı yalnız bırakmayacaksın, bu adamlar karşısında. taraftarı yalnız bırakan adamın galatasaray'da işi ne?

    kurtuluş mu?

    önce, (bkz: vaka-i hayriye)
    sonra, (bkz: cumhuriyetin ilanı)

    ha, taraf tutacaksam, gol yiyen muslera üzüntüsünün tarafını tutarım. en azından üzüntüsü biraz hafifler. canını sevdiğim...
  • 16662
    http://gamaspor.com/...-sok-diyaloglar-8416

    koskoca soyunma odasında sadece de jong, muslera, sneijder ve selçuk mu konuşmuş başkanla? diğerleri seslerini çıkarmamış mı yani? en ufak sürtüşmeye koşarak katılan sabri sarıoğlu neredeymiş o sırada?

    nedense hocayı eleştirdiği söylenen tüm futbolcular yönetim tarafından satılıp üstünden para kazanılmak istenen futbolcular, savunan ise takımın kamburu olan ve birilerinin! gözbebeği olan selçuk inan!

    ben bu habere inanmıyorum, o yönetim istifa edene kadar hiçbir futbolcuya florya'nın kapısı gösterilmemeli. öncelik yönetim ve çanakçıları.
  • 16664
    muslera hariç beni tuttuğum takımdan utandıran yiyicilerdir. takım başarısız olur bundan utanmam bu değil demek istediğim. gurursuzlukları, entrikaları, hoca yemeleri, sefa pezevengi olmaları, tembellikleri sanırsın 7 büyük günahı baştan yazıyor sığırlar resmen. mesela takımla alakalı bir haber çıkıyor rastgele bir ismi getir aklına muslera hariç yapmaz lan o adam diyemiyorsun. kafanda hep bir şüphe, deli sorular. alayınız siktir olun gidin amk a, b, c olarak belirtmiyorum bak. alayınız siktir olun gidin. yönetimle birlikte en büyük günahkarlardır.
  • 16667
    selçuk ve sneijder başta olmak üzere onlardan ve onların takım içinde kendilerine kurdukları çeteleşmeden acilen kurtulması gereken takım.

    bize muslera gibi melo gibi futbolcular lazım. yıldızım diye havalara girmeyecek, adı ne olursa olsun takımdaki her futbolcuyla eşit haklara sahip olduğunu kabullenecek ahlaklı sporcular.

    yeni sezona * gerekli ameliyatlar yapılmadan girilirse sonuç yine hüsran olur. bunu en çok da bu sözde yıldızları savunanlar biliyor.

    futbolcu hayranlığı galatasaray menfaatlerini aşmaya başladıysa orada büyük sıkıntı var demektir. bugün yaşadığımız şey de tam olarak budur malesef.
  • 16670
    hala daha içinde sneijder'e ait bir çeteleşme olduğu iddia edilen takım. galatasaray taraftarı tam anlamıyla türk halkının bir yansıması. gözünün önünde yaşanan olaylara kayıtsız kalır ve onları hızla unutur. ama gazete manşetlerinde okuduklarına deli gibi sarılır.

    2 örnek vereceğim. siz buradan bulun esas çetecinin kim olduğunu:

    1) abdullah avcı ve milli takım dönemi
    2) euro 2016 rezaleti sonrasında fatih terim'in kadro yenilemesine gitmesi ve sonrası

    yaşananları alın, o dönem takımdan kimlerin kesildiğine bakın. medya neler demiş. biraz hatırlayın yahu. birazcık. sonra zaten kendiliğinden bulacaksınız sadece galatasaray'daki değil türk futbolundaki çeteleşmeyi hangi futbolcuların organize ettiğini.

    ekleme:

    medyada iddia ediliyor bu durum. sadece entarilerde değil. silmek için daha yaratıcı mazeretler bulun lütfen.
  • 16672
    iki sezondur hatta üç sezondur futbol namına en ufak bir gelişim emaresi göstermemiş futbol takımıdır. 2013-2014 sezonundan bu sezona kadar* dört sezonda sırasıyla fatih terim, roberto mancini, cesare pramndelli, hamza hamzaoğlu, mustafa denizli, orhan atik, jan olde riekerink ve igor tudor olmak üzere sekiz teknik direktörle çalışmış ve hamza hamzaoğlu'nun şampiyon yaptığı sezon* hariç taraftarın beklentisini karşılayamamıştır ki o 2014-2015 sezonunda da taraftar görmek istediği futbolu ne yazıkki görememiştir. şimdi sırasıyla sığ bir şekilde sezonlara bir göz atalım.

    süper lig 2013-2014 sezonu: galatasaray fatih terim'le üst üste üçüncü sezonunu yaşıyor ve bu sezon öncesi iki sezon da galatsaray şampiyon olmuş, dördüncü yıldızı almak için galatsaray'ın tek şampiyonluğa ihtiyacı var. sezona galatasray 19 ağustos 2013 galatsaray gaziantrepsor maçıyla başlıyor ve galatsaray mücadeleyi 2-1 kazanıyor. gel zaman git zaman sezon geçiyor. ünal aysal'dan her sene şampiyon olacağız diye bir şey yok açıklaması geliyor, fatih terim milli takıma da teknik direktör oluyor ve fatih terim galatsaray'dan istifa ediyor. galatasaray 30 eylül 2013 tarihinde roberto mancini ile üç sezonluk kontrat imzalıyor. mancini galatasaray'ı şampiyonlar ligi'nde üst tura çıkarıyor ancak galatasaray süper lig'de özellikle deplasmanda galibiyet alamıyor ve sezon fenerbahçe'nin şampiyonluğuyla tamamlanıyor.

    süper lig 2014-2015 sezonu: galatasaray mancini'yi tazminat vermeden gönderiyor.* cesare prandelli galatasaray'ın yeni teknik direktöörü oluyor ve galatasaray ile zorlu bir hazırlık kampı geçiriyor 2014 senesinde ramazan ayında arife günü oruç bile tutuyor yepyeni bir motto doğuyor (bkz: bütün zaferler gökyüzüne). galatasaray prandelli ile yapamıyor ve bu arada galatasaray'da başkan ünal aysal yerine duygun yarsuvat gliyor. galatasaray o sezoın şampiyonlar ligi'nde averaj takımı oluyor. gelenden geçenden dört yiyor. duygun yarsuvat döneminde hamza hamzaoğlu getiriliyor ve galatasaray'da yeni bir sinerji oluşmaya başlıyor. galatasaray o sinerji ile şampiyon oluyor, türkiye kupasını kazanıyor vbe ardından da süper kupa'yı kazanarak üçte üç yapıyor. çiçeği burnunda hamzaoğlu gerçekten müthiş bir başarıya imza atıyor. ayrıca galatasaray şampiyon olmadan bir kez daha başkan fdeğiştiriyor. o günlerde bizler bilemezdik ama galatasaray'ın en büyük belası dursun aydın özbek galatasaray başkanı oluyor. ayrıca oynanan futbol sırf sonuç odaklıydı ve taraftar doksan dakika boyunca kanser oluyordu.

    süper lig 2015-2016 sezonu: üç kupalı hamzaoğlu takımıyla ilk kez yaz kampı geçirecek ve istediği transferleri yaptıracak. hamzaoğlu transfer döneminde taraftarı çıldırtıyor. taraftarların sabrı o günden bugüne taşmış durumda ve bu yönetimin ne mal olduğunun farkında. sezon iyi başlamıyor ve sezonun devamı da başlangıç gibi berbat bir şekilde gidiyor. hamzaoğlu gönderiliyor, ardınan mustafa denizli getiriliyor. denizli de bekleneni veremeyince gönderiliyor ve kısa bir süre orhan atik denilen ne işe yaradığını bilmediğim abimiz teknik direktör oluyor. orhan atik'in ardından geçici bir süreliğine alt yapı sorumlusu jan olde riekerink takımın başına getiriliyor. riekerink galatasaray'a o sezon şampiyonluk kupası kazandıramasa da türkiye kupası ve süper kupa'yı kazandırıyor. galatasaray bu sezonu altıncı olarak tamamlıyor. tabi bu kadar kötü durum içinde güzel bir futbol yok.

    süper lig 2016-2017 sezonu: sezona riekerink'le başlayan cimbom ilk haftalar öyle veya böyle puanlar ala ala ilerliyordu. bruma'nın bireysel çabaları, eren derdiyok'un ilk haftalardaki anlamsız performansı vs. ancak haftalar haftaları kovaladı ve yavaş yavaş hallaç pamuğu gibi olan galatasaray futbol takımının düğümü çözülmeye başladı. taraftar riekerink'ten memnun değildi. bu bahsettiğim zamanlar 10. haftadan sonra karabükspor'un genç hocası igor tudor'a taraftarlar methiyeler dizmeye başladı ve en sonunda yirminci haftada galatasaray 150.000 € karşılığında igor tudor'u teknik direktör yaptı. ve şu an durum ortada. galatasaray şampiyonluktan koptu ve üçüncü olmaya oynuyor. olabilir mi, orası da meçhul.

    kısaca bir özet geçeyim. teknik direktörün değişmesiyle bu takımın düzeleceği yok. yönetim ve oyuncuların büyük kısmı değişmedikçe galatasaray futbol takımı düzlüğe çıkamaz. bu yazdıklarım tamamen kişisel düşüncelerim ve yazdıklarım arasında yanlış bilgiler de olabilir. affınıza sığınıyorum.
  • 16673
    şuan:

    (bkz: sağ bek)
    sabri: ???
    cavanda: bu niye var lan?
    linnes: oynamıyor.

    (bkz: stoper)
    semih:...
    chedjou: sorumsuz. zaten gidici.
    ahmet: basit goller yedik.
    serdar: sahi bir serdar vardı...
    hakan: geçti maalesef.

    (bkz: sol bek)
    carole: abi arkaya dikkat!!

    (bkz: orta saha)
    selçuk: ohooo...
    tolga: kadıköy'de beyin ölümü gerçekleşti.
    de jong: sahalar 30 metre olsa belki!
    josue: bu da gider.
    sneijder: ah be şıno...

    (bkz: kanatlar)
    sinan: beklentiler daima yaralar.
    garry: bilemiyorum altan.
    yasin: verimli/sorunlu
    bruma: daha yolumuz uzun aslan!

    (bkz: forvet)
    eren: yetersiz.
    podolski: her şey için teşekkürler.

    bu kadro ve dursun ile yavaş yavaş transfer sezonuna giren takım. umutsuzluk yaratmak istemiyorum ama...
  • 16674
    adem büyük, uğur çiftçi, bajic gibi isimlerle anlaşabilirse seneye ligde kalacaktır, aslanlarım benim!

    bu sezonun suçluları kilolu sneijder, bencil bruma, kosmayan podolski, küçük elli muslera(u: yalandan da olsa yazacak bir sey bulamadim:() da giderse seneye 10-15 arası bir yerde sezonu bitirecektir. birinci lig play off'dan da dişimize göre bir rakip gelirse çok daha iyi olur.

    not: tudor'un takımı ligin son sırasındaki takımlar haricinde maç kazanacak oyun oynamadı henüz. fb maçı demeyin, ağlarım.
  • 16675
    altyapı geleneği olan ülkedeki nadir takımlardan biri olarak, artık gelecek sezon planlamasında mutlaka u-17 yaş grubundan genç oyuncular takıma kazandırılmalıdır. vasat ve vasat altı futbolculara bir yığın futbolcuya onca parayı gömmek yerine, en azından bir iki gence sabretmek ve takıma kazandırmak hem mali yönden hem de kulüp geleneği yönünden önemli bir art değer olarak hanemize yazılacaktır.
    umarım gelecek sezon mustafa kapı'yı ve atalay babacan'ı birkaç maçta birlikte izleme fırsatımız olur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın