29 kasım 2015 kasımpaşa galatasaray maçı'nı izlerken dedim ki tam bir
fatih terim takımıymışız.
genelde
fatih terim gittikten sonra yüzümüze çarpan "oğlum bizim kadro bok gibiymiş lan" olayını yaşadım tam olarak..
hamza hamzaoğlu dönemi bittikten sonra aynı fatih terim dönemleri sonrası gibi (
ünal aysal'lı olanlar çok da gerçeği yansıtmıyor):
- teknik direktör insiyatifiyle alınan bir ton vasıfsız (ve yaşlı, 28-29 yaşında bile olsa yaşlıdır. bu yaşlarda galatasaray'a transfer edilen yerli futbolcu ciddi anlamda formunun zirvesinde ve milli takımın vazgeçilmezi olması lazım) yerli futbolcu.
- bu çoğu vasıfsız yerli futbolcuların üzerine kurulan bir takım.
- taktik yok
- kondisyon yok
- kendini geliştiren bir tane futbolcu yok
- yüksek potansiyel vaadeden ve yüksek kalitedeki oyuncuların hepsi geriye gitmiş (
semih şaka gibi,
sneijder oynamak için oynuyor,
burak ve
selçuk kral olmuş nazlarından geçilmiyor,
chedjou disiplinsiz kafasına göre takılıyor,
sabri,
umut,
tarık v.b bu gruba dahil değiller tabi ki)
- yerli futbolculara verilen yüksek maaşlar (bu biraz genel, hem td hem başkanın işi)
yardımcılarına, teknik ekiplerine de dikkat edin, hepsi eş dost akraba (
fuat buruk kim amk,
müfit erkasap kim?).
fatih terim dönemleri gibi hamza hamzaoğlu döneminde de fazla olan tek şey "motivasyon"
bu, bu kadar yani. küçümsemek falan değil hakikaten bu böyle. nazının geçtiği anlaştığın futbolcuyu (haliyle yerli) al, takıma doldur ve motive et. verilen maaşlar, primler de bu yüzden.
bakın bu gerçekten büyük başarıdır bunu yapmak kolay değil, bunu kesinlikle küçümsemiyorum.
ancak bu işin sonu yok. bu tip teknik direktörlerle ya sonsuza kadar çalışacaksınız, ya da gönderip "mecburen" yeniden yapılanacaksınız.
ve sonsuza dek bu tip teknik direktörleri takıma yaklaştırmayacaksınız.
not: kimsenin düşmanı değilim.