• 13709
    3 haziran 2015 bursaspor galatasaray maçının ertesi günü takımda kökten değişikliğe gidilmesi gerekiyordu. gidilmedi cahillik edildi. bu takımın üzerinde ölü toprağı var. bu takım artık bir iki oyuncunun monte edilmesiyle olmaz iskeletinin tamamen değişmesi lazım. aşırı pasifiz maçlarda alıp giden bir tane oyuncumuz yok podolski ve yasin dışında onlarda belli bir süreden sonra ne kadar gittiği aşikar. zaten yasin'de dalga geçmeye başladı galatasaray ile iflah olacak gibi de değil. muslera, sneijder, chedjou ve podolski dışında takımda kalmayı hak edebilecek futbolcu gözükmüyor. hakan balta'yı da üzülerek söylemek istiyorum stoperde iki tane +30 yaşında ağır futbolcu kaldırmıyor ya hakan'dan ya chedjou'dan vazgeçmemiz gerekiyor. hakan gitsin demiyorum yine kalsın ne hakan'ı üzecek ne bizi üzecek bir sözleşme imzalansın ihtiyacımız olduğunda soğukkanlı duruşuyla girsin işini yapsın. başka türlüsü kaldırmıyor çünkü.

    selçuk inan'a gelecek olursak, ufak bir kıpırdanma var ama yeterli değil. takımdaki köhneleşmeliğin içerisinde selçuk'ta var. kontratında değişiklik olursa kalsın bir şans daha verilsin yok beyimiz hayır derse kendisiyle de yollarımızı ayırabiliriz.

    lionel carole kalabilir zaten aldığı ücret ve oynadığı futboldan yana kimsenin sorunu olduğunu zannetmiyorum. ama yerine daha iyisi de alınabilir kesinlikle.

    kısacası 2011-2012 sezonun da olduğu gibi iskeletten değişikliğe ihtiyacımız var. artık kabuk değiştirmemiz gerekiyor.

    edit: bu oyuncular dışında herkes kesinlikle ve kesinlikle defolup gitmeli. grosskreutz oynamadığı için bu değerlendirmeye tabii olarak dahil değil.
  • 13714
    çok uzatmıyorum ve iddaalı cümleler sarfedeceğim. mevcut takıma denizli gelsin. birde top tutabilen sırtı dönük yırtıcı zenci bir forvet gelsin ki kendisi kweuke'dir ve ortasahada adam yiyen bir zenci ile şu haliyle bile rahat şampiyonluğa oynayacak takımdır.

    muslera, chedjou, balta, denayer, selçuk, sneijder, poldi ve son haftalardaki hali ile olcan gibi bu lig için gayette yeterli bir kadrosu vardır. şu üzülür, bu üzülüre bakmadan alınacak 2 oyuncu galatasaray'ı toplar. karalar bağlamaya gerek yokki ben yenilgi ve beraberliklerde acayip demoralize olan bir adamım.

    ikinci yarı bütün derbiler kendi sahasında. tek sorun önünde oynayacağı 5 maç.
  • 13716
    perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. geçen yıl taraftar bu takımın eksiklikleri var diye bas bas bağırırken gerçekleri görmek istemeyen galatasaray'ın başındakiler tam aksini söylüyorlardı. eserleriyle övünsünler şimdi.

    maalesef (sağ bek, sağ-sol açık, adam yiyen orta saha, komple forvet) olmak üzere 4-5 takviye yapılmadan kolay kolay düzelmesi mümkün olmayan takım.
  • 13719
    iki maç üst üste 90. dakikada gol yiyerek 5 puan veren takım yani ders alma konusunda çok iyiyiz. artık doksanda kesin yeriz algısı oluşmaya başlayacak takım bir güzel geri yaslanacak. bunların sonucunda bu sene şampiyonluğu unutması gereken takım herkes geçen seneki gibi bir diriliş bekliyor ama o bir kere olur sen doğru dürüst eksiklerini kapatma, bir sistemin olmasın sonra şampiyonluk bekle bu sene üzülme senesi her şey başımızdaki gereksizler yüzünden.
  • 13720
    sozlesme yenilenen, kiralanmasina ragmen maaslarini odedigimiz ve yeni alinan futbolcularin maliyetlerini dusununce eldeki kadro yapilanmasinin bir isbilmezlik abidesi oldugunu soylemek cok da buyuk bir tespit sayilmasa gerek.

    gecen sene anadolu takimlari bu kadar kaliteli degillerdi yabanci oyuncu siniri yuzunden. galatasaray taraftari baska taraftara benzemez. futbolu bilir. bas bas bagirdi herkes. yonetimin/kisilerin masasi azinlik haric. cevremde gordugum, maca giden gitmeyen herkes ozellikle onlibero, sag bek, sag acik, forvet eksikligini bas bas bagirdi.

    simdi bunun hesabi sorulacak. soruluyor. kisa vadede defansif onliberomuz olmadigi icin gol yemeye devam edecegiz gibi duruyor. allah cumlemize sabir versin.

    hepimize ders olsun bu durum. haketmeyen adamlar siktiri boktan basarilari kazandiklarinda "x iyi oyuncu, y buyuk hoca" kafalarina girmeyelim. demek ki neymis balta saatli bir bombaymis, selcuk onliberoda yetersiz, burak golcu molcu degilmis.
  • 13721
    kanaatimce en büyük sorunu defans kurgusu olmayan, dün saçma 3 gol ile antalyaspor ile berabere kalan takımımızdır. galatasaray'ın en büyük sorunu burak yılmaz'dır. burak tek forvet oynadığı zaman topu her zaman önüne yani koşu yoluna istiyor. ayağına verdiğin zaman da en fazla rakibe faul yapıyor. bu da galatasaray gibi ligde skor ne olursa olsun önde kalan, takımı rakip sahaya yerleştiren takım için resmen durdurucu oluyor. takım topu forvet'ine verince ya topu kaybediyor ya da sadece forvetinin önüne top attığı için eksik hücum ediyor. netice itibariyle de bu sebeplerden hiç alışkın olmadığı şekilde sık sık topu rakipte kalmasına müsaade etmiş oluyor. bunda biraz da orta sahanın melo'nun gidişiyle yumuşak karınlı kalması.

    forvetimizde topu verdiğimiz zaman takımı rakip sahaya yerleştirebilecek, duvar olacak, bulduğunda atacak bir adam olmadığı sürece çok daha fazla gol yeriz. halbuki jason-chedjou-balta-carole şeklinde bir savunma top sende iken gol yememek için gayet uygun bir dörtlü.

    biraz toparlar isek kevin grosskreutz'un dahil olması ile, yeni teknik direktörün takım kurgusunu iyi analiz etmesi ile ve yazının ana konusu olan burak yılmaz'ın yerine en kötü ihtimalle fernandao tarzı bir oyuncunun oynaması ile galatasaray avrupa liginde de ilerler ligde de yarıştan kopmaz.

    nando-jason-chedjou-balta-carole-selçuk-x-kevin-sneijder-podolski-y düzeni ile güzel günler yakındır beyler.
  • 13723
    problemi yerli futbolcular olan takımdır. burak, sabri, umut, olcan... ilk 18'e bile alınmaması gereken futbolcular bunlar. sol bekte oynatacak adamı yıllarca arayıp alex telles'i bulmuşken neden gönderdiğimizi ve şuan neden göbekli bir olcan'a kaldığımızı aklım almıyor. ayrıca stoper ihtiyacımızdan dolayı denayer'i almışken hala stoperde yavaş kalan semih ve h.balta'nın neden ısrarla oynatıldığını da.
  • 13725
    hamza hamzaoğlu ve dursun özbek'in ele ele verip içine ettikleri takım.

    galatasaray'da nelerin eksik olduğu, nelerin yapılması gerektiği daha o dördüncü yıldızı aldığımız gün belliydi. hamza ve dursun'un da sürekli bahsettiği gibi dördüncü yıldız ve üç kupa tabiki büyük bir başarıydı ama aynı zamanda inanılmaz bir fırsattı. bu büyük fırsatla galatasaray bir eşiği atlayabilirdi. şu an oynayan takım, daha doğrusu son dönemde o kupaları kazanmış takım ünal aysal ve fatih terim'in kurduğu, büyük başarılara ulaşmış kemik kadro ile devam eden takım. halbuki o bir projeydi ve sonuna geldi.

    teşekkür edilip yollanması gereken adamlar varken, aksine sözleşme yenilenip korundu. üstüne müthiş bir vizyon göstererek sözleşmesi otomatik uzayan umut bulut'un sözleşmesinin ben zaten uzatacaktım, denmiştir.

    kardeşim, galatasaray hiçbir zaman lokal başarı peşinde koşmamıştır. daha doğrusu birinci önceliği lokal başarı değildir. avrupa'da yeni heyecanlar için yepyeni bir kadro kurmak şartken, gidip de bilal, jem paul karacan gibi adamları alıp, iyi ya da kötü melo ve telles'i yollarsan, forvette toplasan bir forvet etmeyen umut ve burak'a bel bağlarsan, burak'ın morali düşmesin diye forvet transferi yapmazsan, sabri'den daha iyi değil deyip maxi pereria'yı almazsan, takımı iyice yumuşatıp maçlarda gol yememeyi beklersen bu takım ne olur?

    galatasaray takım savunması yapamıyor deniyor. yapamıyor tabi. yapamaz da. bu futbolcu topluluğu ile yapmasına da imkan yok. sağ bekinde sabri oynarken, sol bekinde olcan oynarken, savunmada semih gibi bir adam varken ve orta sahada sert bir defansif orta sahan yokken nasıl takım savunması yapacaksın? forvetinde burak yılmaz varken nasıl yapacaksın?

    sağ bek: sabri/ mevkisi sağ bek olmayan denayer
    savunma: chedjou / yorgun hakan / vasatın altı semih
    sol bek: ikinci ligden gelen carole / mevkisi sol bek olmayan olcan

    defansif orta saha: bilal / jem / rodriguez

    bravo. çok muhteşem bir takım yapılanması. müthiş bir kadro mühendisliği şu kadro ile türkiye'de bile başarı garanti değilken avrupa'da nasıl başarı hedeflendi ben hakikaten hayretler içindeyim.

    galatasaray'ın başında çok kötü iki şey vardı. birisi gram vizyonu olmayan hamza, ikincisi ise kalitesiz başkan dursun özbek.

    bakın galatasaray avrupa'da ve ligde başarılı olduğu dönemde teknik direktör / başkan ikililerine bakın.

    benim aklıma izlediğim dönem için konuşuyorum direkt: faruk süren / fatih terim ve ünal aysal / fatih terim dönemi geliyor. fatih terim'i sevmesem de otorite ve vizyon sahibi olma konusunda heralde hamza'dan 5 gömlek üsttedir. faruk süren zaten efsane başkan başka söz gerek yok. ünal aysal'ı seversiniz sevmezsiniz ama faruk süren'den sonra galatasaray'a gelen en iyi başkandır. duruşu, korkusuz oluşu, başka güçlere yaranmaya çalışmaması, doğru ya da yanlış fatih terim'i bile gönderebilecek otoritede olması, küme düşme potasına girmiş takımı baştan yaratıp, doğru parçaları yaratıp ligde şampiyon yapıp, cl'de çeyrek finale götürmesi.

    mesela özhan canaydın her ne kadar insani olarak muhteşem bir kişilik olsa da inanılmaz kötü bir başkandı. fatih terim geldi ve başarısız oldu.

    galatasaray'ın başarısız olacağına dair öylesine belirtiler vardı ki açıkcası bu durum süpriz değil.

    borç, borç, borç deniliyor. kardeşim bu borç ben kendimi bildim bileli var. hangi zamanda yoktu ki? borç var diye bizi jem karacan'a, sabri'ye, umut'a, burak'a, semih'e, bilal'e neden mecbur bıraktınız? artık hem borç var hem de başarısızlık var.

    tebrik ediyorum hepinizi. galatasaray müthiş bir ivme yakayabilirdi ama maalesef siz onu mahvettiniz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın