• 13327
    iki senedir(2014-2015, 2015-2016 sezonları) beşiktaş futbol takımından daha prestijli bir organizasyona(şampiyonlar ligi) katılıp, şampiyonlar ligi, stat vs. gibi gelir kalemleri baz alındığında beşiktaş'tan daha fazla geliri olmasına rağmen, -bir takımın en önemli mevkilerinden olan- santrafor mevkisinde beşiktaş'ın santraforlarından daha kötü durumda olan takım.
  • 13328
    şu anki kadrosunun miadını doldurmuştur, net. forvet çöp, geri 4'lü felaket, orta sahanın en ufak işlevi yok. ciddi anlamda artık bana heyecan vermemeye başladı takım, normalde berabere kalınca bile üzüntümden uyuyamayan ben artık puan kayıplarında çok üzülemiyorum, yani üzülüyorum da eskisi gibi değil. çünkü takım zerre top oynamıyor, her maçın ilk yarısı boş beleş geçiyor ataksız pozisyonsuz, her maç toplasan 10 dakika baskı kuruyoruz yalandan o kadar, o baskıda attık attık, alamazsak zaten mağlubuz çünkü her maç banko gol yiyoruz, takım zerre koşmuyor, tempo yok, baskı yok, pres yok, kendi sahamızda bile bizim rakibe top oynatmamamız gerekirken onlar bize resmen top oynatmıyor, bir gol atınca ikiyi zorlamıyor takım resmen üstüne yatmaya çalışıyor rakip kim olursa olsun, cidden artık ruhum iyice daralmaya başladı takımı izlerken. muslera ve sneijder dışında kim gitse şu takımdan zerre üzülmem ki bence başka ve teknik direktör dahil herkes değişmeli, bize yeni heyecanlar lazım artık, nasıl geçecek koca sezon of of :(
  • 13332
    sorunu diziliş falan değildir.
    "galatasaray futbol takımı"nda oynadığının farkında olmayanlarla "nasıl olsa ben oldum, en büyük benim." mentalitesinde olan futbolculardan kurulu bir takımız öncelikle. en önemlisi galatasaray'ı çalıştırdığının farkında olmayan bit hocamız var. maç çıkışında basının karşısına çıkamayan da bir yönetimimiz...
    tüm bunların sonunda 2015-2016 sezonunda başarı beklemek de ütopik olur...
  • 13333
    hani futbolda bi tabir vardır 'rakibi ısırmak' diye. bak kardeşim özellikle galatasaray orta sahası rakibi hiç ısırmıyor, hiç rahatsız etmiyor. sabri'nin de beklikle alakası yok. haliyle rakip orta sahamızı elini kolunu sallaya sallaya geçiyor, sağ kanadımızı delik deşik ediyor. eğer bu orta saha bu yumuşaklıkla kalırsa, tüm takım savunmada organize olamazsa biz şl'de bu kadar güzel kurayı piç edip, patates oluruz. ligde de ağır sıçarız.
  • 13334
    melo'nun yerinin doldurmak için önce takımı yönetenlerin melo'nun yerinin boş olduğunu hatırlamaları gerekiyor. bakalım hamzaoğlu problem çözebiliyor mu. hazır takıma gelip gaz vermek bir yere kadar. orta alana kaç tane adam aldı, heralde birşeyler düşünüyordur. grosskreutz 3 ay yok, oraların direncini nasıl arttırabiliriz diye düşününce benim aklıma chedjou'yu melo'nun mevkisine çekip denayer'i de arkaya koymak geliyor. yani oralarda adama basacak birisinin olması gerekiyor. bir bakmışsın devre arasına 10-12 puan geride girmişsin. e ondan sonra geçmiş olsun.
  • 13337
    öncelikle bir konudan bahsetmek istiyorum. mersin maçında futbolcuların hırsını, daha doğrusu -aşırı gerginlikten kaynaklı sinirle oluşan hırsı- kaç kişi fark etti bilemiyorum ama kem gözle sahaya bakmayan bir kişi, selçuk, sneijder, olcan, burak, hakan ve yasin'deki hırsı görmüş olmalı. sneijder defansta yatarak müdahale ile top kazandı, burak her ne kadar faul yapsa da didindi. olcan bir ara uçmaya çalıştı. hakan nerede kavga varsa koştu, selçuk zaten çıldırdı. en azından ben bu adamları böyle gördüm. şimdilik performans konuşmayacağım. başka bir konudan bahsetmek isterim.

    4 haftada 5 puan aldık. puan kaybettiğimiz takımlar ise bizden puan aldıkları halde ligde 10. 14. ve 18.'ler. "bizim takımın bu kadar yetersiz olabilmesi olacak iş değil" diye düşünüp bir saattir takımın maçları inceliyorum. bir kaç ilginç notlarım olacak. buyurunuz.

    4 haftada 26'sı isabetli, 58 şut var. isabetli şutların dağılımı ise ilginç. 1. haftada 5, diğer 3 haftada ise 7'şer isabetli şut. 8 gol. goller; sneijder 2, burak 2, podolski 2, selçuk 1, semih 1. şut rakamları "aslında iyi şut atmışız, allah allah garip." dedirtiyor.

    bir de şu rüya takım lider fenerbahçe'ye bakayım dedim. 4 hafta 46 şut, 17'si isabetli şut, 6 gol. adamlar bu rakamlarla 10 puanla lider. rüya takım 97'li dakikalarda rüya faullerle, bu golleri ancak rüyalarında atmaları gerekirken sahada atıyor. her neyse dağıtmayalım. şöyle küçük bir anekdot ile devam edeyim. ( bu arada beşiktaş'ı almadım çünkü fb ve bizim oynadığımız rakipler birbirine daha yakın rakipler.)

    lise 3'te iken, hocamız, tavsiye üzerine beni basketbol takımına çağırmıştı. hiç de alakam yoktur basketbolla ama değişiklik olsun diye bir gideyim dedim. hocamızı çok severdik, müthiş bir adamdı. 2 ay, 3 ay neyse idmanlar hazırlık maçları falan, fena takım değiliz. fiziklerimiz iyi. 5 tane oyunumuz vardı, hepsini güzel güzel oynuyoruz. lakin kullanılan şutlar, dan dun dönüyor, girmiyor. ama biz iyi şut atıyoruz sanıyoruz. maçlar da yaklaştı. sanıyorum hocamız geç uyandı. çünkü ilk başlarda şansa bağlıyordu ama gün geçtikçe "ah ulan şu şutlar" demeye başladı. maçların başlamasına 5-6 idman kala biz başladık şut çalışmaya. idmanlar 15-20 dakika geç bitiyor falan yani baya çalışıyoruz. çalıştıkça da anlıyoruz. "hakikatten biz şut atamıyormuşuz" diyoruz. 5-6 idmanla şutlar mı düzelir? düzelmedi tabi. turnuvada ise mecburiyetten, dış şutu azaltıp boyalı alandan sayı atmaya çalıştık. şehirde 3. olduk ve bu 3.lük bizim için bir başarı falan değildi.

    gelelim galatasaray'a. hamza hoca belli ki sneijder'e podolski'ye burak'a ya da diğerlerine "bol bol şut atın" demiş. eh bir hocanın elinde sneijder ve podolski gibi şutları dünyaca bilinen iki futbolcu varken bunu silaha dönüştürmeye çalışması çok normal. lakin böyle ciddi bir konuyu, ciddi bir gol silahı haline getireceksek, bu konu üzerine çalışılması gerekir. bir kaç video falan dönmüştü ama acaba çalışılıyor mu? yoksa "bu adamlar nasıl olsa iyi şut vuruyor yahu bir de şut çalışması mı yapalım" mı deniyor emin değilim. acaba biz yine "biz iyi şut atıyoruz" mu sanıyoruz? yoksa harbiden iyi şut atıyoruz ama 4 haftadır bir şanssızlık mı var? ben, ne olursa olsun bu şut konusunun biraz daha üzerine gidilmesi gerektiğini düşünüyorum. çünkü şu osmanlı maçı ve mersin maçında attığımız şutların gol olabilme potansiyeline bakarsak maçların farka gitmesi gerekir. benzer sorunu milli takım için söyleyebiliriz. letonya maçında her türlüsü denendi, en sonunda oldu ama devamı gelmedi. hollanda maçında ilk isabetli şut gol oldu ve devamı geldi. (burada alt yaş gruplarındaki çocuk veya genç futbolcuların eğitimlerine bildiğim kadarıyla değinmem gerekiyor ama onu başka bir yazıda uzun olarak anlatmak istiyorum)

    4 haftada sneijder sadece 4 isabetli şut ile oynuyor. podolski denk getiremiyor, burak bir vuruyor, bir dokunamıyor. ayrıca gariptir ki fb maçlarında topları içeriye tokatlayan kaleciler, arena'da kafayı kırma pahasına kurtarış kasıyor. işte arena'daki böyle maçlarda o kaleciye ve takımına o güveni verdirmemek gerekiyor. o kalecinin ve takımın "sneijder, podolski, burak, selçuk var. yahu bunlar bize tıkar" diye düşünmesi gerekiyor. bunu takım olarak haldur haldur saldırarak değil sistemli bir baskı kurarak daha rahat başarabiliriz. hem böylece atılacak şutların yeri ve zamanı daha net olur. böylece vuruşlar da daha düzgün olur.

    gece gece uzatmışım yazıyı. herkese selamlar, saygılar.
  • 13338
    en son geçen yıl için "bu senesi çöp olan takım" demiştim.

    bu sene onu bile diyemiyorum. ne oynanan belli ne oynayan belli ne oynatan belli. belirsizlikler havuzunda yüzüyoruz.

    lan o değil de hamza hoca nasıl bir güven patlaması yaşadı da bu hallere geldi ben en çok onu merak ediyorum.

    neyse en kısa zaman yönetim ve teknik heyet değişikliğine gitmesini dilediğim takımım.
  • 13339
    yasin - podolski - sneijder - burak dörtlüsü ile oynadığımız sürece, yani 4-2-3-1 ile devam ettiğimiz sürece bence aynı sıkıntılarla karşılaşacak takım. bu dörtlüyü belki melo'nun olduğu bir orta saha idare edebilirdi. ama selçuk - rodrigez ikilisi bu dörtlüyü taşıyamaz, taşıyamıyor da.

    savunma anlamında değil, pas organizasyonu olarak taşıyamıyor. takım bazen resmen 4-2-4 gibi oynuyor. orta sahanın üçlenmesi şart gibi bir şey. emre - selçuk - rogrigez üçlüsü hem topun bizde daha çok kalmasını hem de daha sağlıklı pas organizasyonları kurmamızı sağlar.

    orta sahaya monte edilecek bir emre hareketi ile bu dörtlüden birinden vazgeçmek lazım. bence takım hücumunu en az etkileyecek burak yılmaz olur. burak'tan vazgeçip, podolski'yi forvette deneyebiliriz.

    tabi bir de podolski meselesi var. bu adam ne tam bir kanat ne de tam bir forvet. bence bu adamı mevcut galatasaray kadro yapısında kanat yerine forvet oynatırsak daha verimli oynarız gibi geliyor. en azından ileride güçlü ve teknik bir adam tutmuş olup, geriden daha sağlam geliriz.
  • 13341
    orta sahada selçuk'la rodriguez'in yanına emre'yi mi koyarsınız jem karacan'ı mı birlo'yu mu bilmiyorum ama, beni bile koysanız takıma olumlu etki eder şu an.

    defansif anlamda tüy siklet iki merkez orta saha ve 4 forvet oyuncusuyla takımın sahaya dizilişinde ve dengesinde ciddi bir problem yaşanıyor. madem melo yok içimizden çözeriz demek, melo'nun yerine x'i koyarız oldu bitti demek değil. melo eşleniğinde tek bir adamın yok senin kadronda. istesen de istemesen de formasyonunu,oyun anlayışını değiştireceksin. bu eksikliği başka türlü tolere etme şansın yok.
  • 13342
    muslera

    sabri-semih-chedjou-carole
    selçuk-rodriguez
    yasin-sneijder-podolski
    burak

    bu dizilişte hamza hoca'nın oyun anlayışına göre, podolski ve yasin burağın yanına gelerek forveti üçleyecek. yasin ve podolskinin en büyük özelliği ilerde top tutabiliyor olmaları.

    yasin ve podolski'nin boşalttığı bölgeleri ise, sabri ve carole doldurduğunda orta saha ve hücum toplamda 7 kişi olacak.

    galatasaray'da bu sezon kilit isimler, sabri-carole-yasin-podolski'dir. bu adamlar oynarlarsa galatasaray daha kolay galip gelecektir.

    grosskreutz transferinin de, bu kilit noktaları tamamlayabilecek ve her bölgede oynayabilen bi oyuncu olması nedeniyle yapıldığını düşünüyorum.

    dipnot: grosskreutz'u bakmadan yazdım.
  • 13344
    kadrosunda, maç içinde rakip oyuncularla bi mevzu olduğunda olay yerine ilk gidecek lider özellikli 3 oyuncusu vardır(u: balta, sneijder, muslera. burak da var ama onda liderlik yok, başına buyruk bi arkadaş daha çok) ki asıl sorunu da aslında budur. takımın çoğu gamsız ve takım olmanın bilincinde değil.

    valla biraz çağdışı bi yorum gibi görünebilir ama bir türk takımında mevzu olduğunda herkes olay yerine koşuyorsa o takım başarılı olur. yani en azından türk takımlarının genetiğinde bu var, böyle bi türk takımı hem ligde hem de avrupada başarılı olabiliyor. çünkü biz duygusalız, teknik taktik sistem falan olmayınca duygusal kenetlenmeyle başarılı olabilen takımlarız. ne demek istediğim umarım anlaşılmıştır, çünkü bu kafayla bu saatte anca bu kadar açıklayabiliyorum. eyyorlamam bu kadar.
  • 13345
    bugün şampiyonlar ligi ilk maçı (bkz: 15 eylül 2015 galatasaray atletico madrid maçı) var ve ben ancak saat 14:40 ta ne oluyor acaba diye sözlüğe giriyorum. üstelik en ufak bir heyecan dahi yok. ne oynadığımız futbola, ne hocamıza, ne de yönetimimize dair en ufak bir umut bile yok içimde. keşke lig başlamasaydı, keşke transfer sezonu bitmeseydi de, ufak da olsa bir şeylerin iyi olacağı umudunu koruyabilseydim. yazık...
  • 13346
    sezonu ancak 3lu savunmaya gecerek kurtarabilecek takim. takimin bu haliyle sadece hizli top cevirerek rakiplerini bir sezon boyunca zorlayabilecegini dusunmek hayalcilik. atletico macinda siki ve kompakt bir oyunla alinacak bir puan 2011/2012'nin terim takiminin fenerbahce derbisiyle buldugu ivmeyi yakalayabilir.

    kalede muslera,
    stoperde bugun icin semih, hakan, denayer, donunce chedjou bu ucluye girer.
    sol kanatta carole. yedegi savunma gorevleri azalmis olcan.
    sagda sabri, ocak'tan sonra grosskreutz.
    merkezde derinde jose, onunde selcuk ve sneijder. yedekte bilal, colak ve jem.
    ileride podolski ve en ucta burak. yedekten girecek umut. hamle oyuncusu yasin.

    4-2-3-1 ile gobegi korkunc bicimde direncsiz bir takim kaliyoruz. bunun onu alinmazsa gecen seneki gibi bir sonbahar malesef cok mumkun.
  • 13347
    en önemli özelliği olan sağlam takım omurgası, felipe melo'nun gidişiyle beraber tam ortadan çatırdamış futbol takımı. bölge için, en kısa zamanda kadromuzdan bir oyuncudan verim alamazsak, hamit dönene kadar hem ligi, hem de şampiyonlar ligi'ni elimizden kaçırmış olabiliriz. kaldı ki hamit'in ne zaman ne şekilde döneceği de büyük muamma.

    bu arada hamit'e güvenip, melo'yu satan yönetim mazbatasını, teknik ekip lisansını yırtıp atsın bence.

    --- alıntı ---

    ''melo'nun yerine birisini bulamazsak elimizde hamit var, selçuk var. bence bizim oyuncularımız aşağıda değiller. hatta fazla bile" (hamza hamzaoğlu / 14.07.2015)

    --- alıntı ---
  • 13348
    http://galatasaray11.com/kadro/basliksiz-9018

    bana kalırsa klasik 4-4-1-1 oynaması gereken futbol takımı. orta dörtlüyü oluşturan yasin selçuk emre ve jose tackling olarak zayıf kalacak olsa da enerjileriyle göbeği kontrol edecek, kanattan gelen akınları da semih ve carole karşılayacaktır. derinde ise adam beklemesine bence gerek yok. carole denayer chedjue semih hattı yeterince hızlı olacağı için savunma orta sahayla arasındaki boşluğu kapatıp o alanı kontrol edebilir. burada esas önemli olan şey savunmada orta dörtlünün göbeği ele geçirmesi, atakta ise yasin'in klasik kanat, jose'nin ise orta sahayı üçleyen eleman olarak yer alması. yasin'in sneijder'le uyumu göz önünde alındığında soldan etkili ataklar geliştirilebileceği gibi arkadan gelen jose emre desteğiyle 2011-2012 sezonundaki gibi göbekten de skora etki edecek ataklar yapabiliriz. ayrıca yine orta alandaki beşli hatta ileride podolski varsa onunla birlikte altılıyla topa hakimiyet artacak, verilen pozisyonlar azalacaktır.
  • 13349
    eksiklerini geçen sezon sonunda belirleyip, bu sene oynayacağı sistemi yaz döneminde hazırlık maçlarında test edip oturtması gerekirken hala şampiyonlar ligi maçlarında deneme yanılma yöntemiyle o oyuncu orada oynar mı, orta sahayı bu maç kalabalık mı tutsak gibi kafalar yaşayan futbol takımı. hakan balta orta saha oynayacak diyorlar. e birader jem'leri bilal'leri havalarda uçuşturup melo'yu gönderirken bunu mu planlıyordunuz? orta sahayı kalabalık tutacağız deniyor, iyi de kardeşim sen bunu daha önce neden denemedin de şampiyonlar ligi'nde atletico'ya karşı ya tutarsa diyorsun?

    podolski nerede oynayacak sağda yapabilir mi, carole yeterli bir oyuncu mu sol beki teslim edebilir miyiz yoksa başka mevkiide daha mı iyi oynar, rodriguez iyi bir oyuncu mu orta sahada güvenebilir miyiz yoksa başka mevkiide mi oynasın, sinan gümüş düşündüğümüz kadar iyi mi sağ kanadı kaldırır mı... bu tarz soruların yanıtlarını taraftar tam bilemeyebilir ama malesef takımın başındakiler bile cevaplarından emin değil.
App Store'dan indirin Google Play'den alın