• 6226
    geçen sezon ki taktik diziliminle bu sene ki dizilimi arasında çok fark var. geçen sezon bu takım emre,selçuk,melo,engin ile 4 merkez orta sahayla oynuyordu. emre ve engin ortalara gelerek baskı yapıp orta sahaya yardım ediyordu. bu sayede selçuk ve melo daha rahat oynadıkları için üst düzey performans sergilediler. ama bu sene amrabat.selçuk,melo,hamit 2 merkez orta saha 2 kanatla oynuyoruz. hamit ve amrabat'ın hem orta sahaya hem savunmaya yeteri kadar yardım etmemesiyle, selçuk ve melo orta sahada çok yalnız kalıyor. orta sahanın tüm yükü bu ikisinin üzerine yükleniyor. bir de bunun üzerine melo'nun fizik gücü yetersizliği eklendi. bazı arkadaşlar bu sene çok gol yememizin sebebini semih'e ve ujfla'nın sakatlığına bağlıyorlar. evet bu açıdan da düşünülebilir ama bence geçen seneye nazaran bu sene çok gol yemememizin asıl sebebi bu. sorun defansımızda değil orta sahamızda.

    özet: engin nolur geri dön engiiiiiin seni çok seviyom engin nolur geri döööön :(
  • 6233
    taraftarı tarafından yerden yere vurulmak yerine sahip çıkılması gereken takım. eleştirmekle siktir çekmek arasındaki inci çizgiyi birçoğumuz bilmiyoruz, buna bende dahilim. bu takım toparlayacak ve yine tozu dumana katacak bir şekilde. öyle veya böyle bu iş olacak. sistem mi? denenecek ve yine oturacak. bu takımın geçen seneki iskeleti saha da, yalnızca nazar değdi diyelim. çünkü rüya takım kolpasına birden kendimizi inandırdık ve sonuç ortada. hala lig de şampiyonuz, iki gol kralımız mevcut, tamam eyvallah geçen seneki halimizin biraz olsun gerisindeyiz ama ultraslana fatih hoca arasında bir gerginlikten bile bahsediliyor durumda. yok arkadaş böyle birşey, bu saatten sonra takımın başına morinho gelse bile umrumda değil, fatih hoca ile devam edecek, eldekini oynatıyor, yanında hasan ve ümitte var, onlarla beraber değişiklikler yapılıyor, sabretmek lazım biraz. eeboue geçen sene sol açık bile gördü de sonra yerine geçti. maç seçtiğine inanmıyorum. dany-semih ikilisi içinde daha çok oynamalı ve dany'ye kademe bilgisini çok daha fazla vermeli teknik ekibimiz. çünkü antebin dan dun oyun anlayışı maalesef biz de yok. hamit her ne kadar kurtarıcı olarak gelmese de, hamitin yüzü gülmüyor. suratı sürekli asık ve düşük, bunun nedeni umarım kendi kendini eleştirmesinden kaynaklanıyordur. aydın için birşey demiyorum, eğer antrenmanda farklı birşeyler yapıyor da oyuna giriyorsa bunu bilemem ama yektanın da devreye girmesi gerekli artık böyle zamanlarda, bakalım o kumaşıyla nasıl bir elbise dikecek. umut-elmander ikilisi ise hızlı ve top tutan bir yapıya sahip, daha çok denenmeli. bu takım ujfa-engin'in de katılımıyla çok daha üst seviyeye çıkacaktır. engin'in kilit açan yapısını gerçekten mumla arar olduk, belki de bu nazarın sahibi kendisiydi, bir an önce dönmeli ve böylesine sıkışan oyunları geçen sezon 2-1'lik bursa maçında attırdığı golle veya karabüğün defansını hallaç pamuğuna dönderdiği maç gibi geri dönüş yapmalı. ve bir zahmet burağı kurda kuşa, ite kopuğa yem etmeyelim. insanları kaybetmek gerçekten çok kolay.
  • 6235
    2008-2009 ve 2009-2010 sezonunda attığı gollerin bazılarında kayıt hataları yapılmış olan takımdır.

    örneğin 30 mayıs 2009 galatasaray sivasspor maçındaki ikinci golde arda turan'ın vurduğu şut shabani nonda'ya çarpıp yön değiştirmiş ve sonrasında ağlarla buluşmuştur. ilginç bir şekilde bu gol arda turan'a yazıldı ve uzunca süre bu şekilde kaldı fakat sonradan bazı kaynaklarda doğru bir şekilde nonda lehine değiştirildi. ikinci golün sahibi halen kimi kaynaklarda arda turan, kimi yerlerde ise nonda şeklinde gözükmekte.

    lig tv: http://f1210.hizliresim.com/12/n/f35rf.jpg

    tff: http://f1210.hizliresim.com/12/n/f35r2.jpg

    6 mart 2009 galatasaray bursaspor maçında milan baros'un kafayla attığı şeklinde kayıtlara geçen gol dikkatli bakılırsa net bir şekilde volkan bekiroğlu'na çarpıp ağlarla buluşmaktadır. nedense bu gol ilgili oyuncuya kendi kalesine değil de baros'a yazıldı. baros topa kafasıyla bir müdahalede bulunsa da top son olarak volkan'ın karnından sekiyor. hatta fotomaç'ın bir gün sonraki sayısında golle ilişkili tüm haberler bir bakıma doğru olarak kendi kalesine atılmış olduğu şeklindeydi.

    http://www.youtube.com/...;v=htqFzAUU2oQ#t=39s

    http://f1210.hizliresim.com/12/n/f35nl.jpg

    15 ağustos 2009 galatasaray denizlispor maçında arda turan'ın harry kewell'in kullandığı kornerden gelen topa kafa vurarak attığı golde de top milan baros'un göğsüne, hatta ondan sonra da çizgi üzerinde rakip defansa çarpıp ağlarla buluşuyor. lakin arda turan coşkulu bir şekilde tribünlere doğru koşup anne ve babasına o meşhur el öpüp alna koyma hareketi yaptığı için muhtemelen gol ona kalıyor. zira baros da golden sonra önce kendi atmış gibi sevinecek oluyor, ellerini falan kaldırıyor ama arda'nın tepkisi ve bunun sonucu etrafında toplanan kalabalığı fark edince bozuntuya vermiyor. profesyonelce bir davranış ama sonuç olarak yine kayıtlarda bana göre bir hata söz konusu.

    http://www.youtube.com/...;v=X_QsULVw4gQ#t=52s

    paylaşmak istedim.
  • 6236
    bu takımın bütün maçlarını kazanmasını ligde rakiplerine ilk yarıdan 9-10 puan fark atmasını ben de istiyorum lakin yaşadığı puan kayıplarına da o kadar çok üzülmüyorum. bu takımın bu yıl da şampiyon olacağına inancım tam çünkü. gerideki rakiplerle puan farkını tam anlamıyla açmayınca da fikstüre bakıp sondan bir önceki haftada kadıköy deplasmanını görünce pis bir ifadeyle sırıtıyorum. ceza almayan şikeci takıma stadlarında ikinci kez kupa kaldırarak kendi adaletini sağlayacağına inanıyorum bu takımın. tıpkı geçen yıl süpsüper finalde son maça kadar saçma sapan puan kayıpları yaptığımız gibi bu sezon da yapalım. yeter ki o kadıköy deplasmanına rakipten 1 puan önde girelim. o gün karşımızda ayakları titreyen bir takım olacak ve unutulmamalı ki galatasaray istediğini istediği yerden alacak güçtedir.
  • 6240
    oyun anlayışından, sahadaki konuşlanmasından yaptığı ya da yapamadığı takım savunmasından daha önce çözmesi ya da düzeltmesi gereken daha basit eksikleri olan takımdır. öncelikle taç atışları, takımda bütün taç atışlarını bek oyuncuları atmak zorunda diye bi kural var sanırım. hamit eline topu alıyo atışı kullanacak, rakip daha savunmasına tam olarak oturmamış. eboue ordan bağırıyo bana bırak diye, hoooop 10-15 saniye geçiyo rakip hemen savunmaya yerleşiyo, paylaşacakları adamlara daha da yaklaşıyolar, karşı kanatta amrabat eline alıyo topu tam atacak yine aynı şey. hakan kahraman edasıyla gelip topu oturmuş rakibin arasında takım arkadaşını arayarak kullanıyor. antalya deplasmanında amrabat'ın elmander'e yaptığı bi asist vardı hani, bildiniz di mi, amrabat orda topu eline alıp belki de sol bekteki arkadaşının bana bırak demesine fırsat vermeden kullanıyo rakip defansın hatasıyla da beraber elmander topu ağlara gönderiyor. zor deplasmanda hoop 1-0 öndesin. rakibin aklındaki kapanma fikrine ya da gol yemeyelim atamasak da olur belki arada bi tane sıkıştırırız hayallerine darbeyi vuruyosun.
    hızlı kullanın şu taç atışlarını, topu kim eline aldıysa bekteki arkadaşının gelmesini beklemesin, taç atışına yakın kim varsa o koşsun. gerekirse elmander ya da umut kullansın ama hızlı kullansın. rakibe taç atışına hazırlanma şansı/vakti verilmesin.

    2.sorun kornerler. şu kornerleri paslaşarak kullanmadan da acilen vazgeçmesi lazım takımın. ya da paslaşarak kullanma konusunda çok ısrar edilecekse de antrenmanlarda iyi çalışsınlar. kim ne yapacak nerde duracak topu kime çıkaracak iyi bilsin atışı kullanacak adam. öyle kornerler kullanıyoruz ki takımı rakip kalede tehlike yaratmaktan daha çok kalesinde tehlike görmeye götürüyo. korner atışında bi kişinin zamanlama hatası ya da rakibinden habersiz oluşu rakipe kontratak şansı veriyo. 2011-2012 sezonunda en çok korner kullanan takım değildik belki ama en etkili kullanan en çok verim alan takımdık. kabus gibi geçen 2010-2011 sezonunda en çok korner atan 2.takımdık yanlış hatırlamıyorsam, sezonu 8.bitirdiğimizi hatırlatmak istemesem de bu kötü sonuçta kullanılan salak kornerlerin kalemize pozisyon olarak dönmesinden de kaynaklı olduğunu belirtmek lazım.

    son olarak kaleci atışları. 2011-2012 sezonunda muslera'nın adrese teslim degajları takımı aniden atağa geçirip, rakip kalede pozisyona sokuyordu. ilk anda hatırladığım antep deplasmanında muslera'nın elmander'e gönderdiği degaj sonucu golü necatiyle atmış, beraberliği yakalamış, sonrasında da maçı kazanmıştık. gençlerbirliği maçı özelinde muslera'nın kullandığı vuruşların orta sahadan taca çıkması veya rakibe gitmesi çok can sıkıcıydı. muslera'nın milli takım sonrası uzun yolculuğu, dinlenemeden sahaya çıkmış olması da etkilidir muhtemelen ama, bu sene diğer maçlarda da yaşadık aynı şeyleri, gençler maçında bu hataların sayısı daha fazlaydı.

    şu 3 şeyde daha iyi olabilsek çok daha farklı sonuçlar elde ederdik. düzeltilmesi en kolay olan şey taç atışları takım o noktada daha dikkatli olur umarım.
  • 6242
    2012-2013 sezonunda hala formunu yakalayamamış takımım. bunun psikolojik ve fiziksel nedenleri var. psikolojik nedenleri sıralarsam ilki rüya takım yakıştırılması ve futbolcuların ve camianın buna inanması.. burada basını tek başına suçlayamayız. ünal aysal'ın pasta bitti sıra çilekte söylemininde etkisi oldu. ligin ikinci haftasında beşiktaşla yapılan bu maçta takımın ve taraftarların beşiktaşı çok küçümsedikleri ortadaydı. kendini büyük görmek ve kendine dönüp eleştirmemek çok büyük sorunlara neden olabilir. ikinci neden futbolcularımızın tek tek hedef alınarak yıpratılmaya çalışılması. buda basın tarafından bilinçli olarak yapılıyor. engin, selçuk, hamit , burak bunlar ilk akla gelen isimler. bu yazılanlar sadece haber ve reyting için yapılmıyor. bu tür haberler fenerbahçe için yıpratmaktan ziyade reyting için yapılırken (zaten kaos fenerbahçeyi motive eden bir durum) bizim için yıpratmak ve konsantrasyonu bozmak için yapılıyor. bunun için ermenike, galatasaray ve tahir kum haberini bakmak yeterli.yeni nesil futbolcular sosyal medya ile çok işli dışlı. bu tür haberler sosyal medyada olumsuz olarak çok yer alıyor. sosyal medya ile ilşkisi olan futbolcular bundan çok olumsuz etkilenebilir.
    üçüncü olarak milli takım süreci. bu süreçte ne yazıkki milli takıma giden bütün oyuncularımız hem milli takım içerisinde hem de dışarda yıpratıldı. fiziksel olarak sakat gelmelerini yanısıra mental olarakta daha yıpratıldı ve mental yıpratılma fiziksel yorgunluktan daha tehlikeli. futbol bir takım oyunu. iyi oynamak için sadece fizilsel olarak iyi olmak yetmiyor. takım oyunu ve uyumu için mental rahatlık, motive olmak ve konsantrasyonda gerekli.
    4. olarak galatasarayın ekonomik açılımları. basında çok yer alıyor ve haber değerinden ziyade galatasarayı aşağı çekmek için kullanılıyor. ne yazıkki bu süreçte bize karşı olumsuz düşüncelerde yükseldi. beşiktaşla stad yüzünden, trabzonsporun oyuncuların bizi tercih etmeleri ile ve fenerbahçe'in bize karşı duyduğu komplekslerin şike davası ile tavan yapması ile olumsuz düşünceler ,her fırsatta galatasarayı aşağı çekme davranışında bulundular. ben evrendeki olumlu ve olumsuz enerjiye inanan biriyim.
    fiziksel nedenlere gelecek olursam hamit, melo(kiralık), ambarat 'ın transferleri uzun sürdü ve olaylı oldu. bu durumun takıma hem fiziksel hemde mental olarak olumsuz yansıdı. oyuncularımız sakatlıklardan ve bazı futbolcuların form durumlarından dolayı hızlı tempoyu yakalayamadı. galatasarayın oyun planı belli. bütün teknik direktörler galatasarayı durdurmak için aynı planı uygulanıyor. galatasaray önde basıyor. karşı takım kapalı savunma uyguluyor. arkada kalan büyük boşluklara top atarak kontraatak yapıyorlar. savunmamız tam oturmadığı için de gol yiyiyoruz. savunma oyuncularımız iyi. eksik olan yönlerinide teknik heyetin tamamlaması gerekir. savunmada asıl sorun liderliğin eksik olması. geçen seneki savunmadaki uyum ujfalusi'in savunmada liderlik yapmasıdır. bazı arkadaşlar ujfalusi'i eleştiriyorlardı hep semih oynuyor diye. ujfalusi beyni, semih ayakları ile oynuyordu. önemli olan maç içinde doğru pozisyonda yer almak. semih ,ujfalusi sayesinde bunu daha doğru yapıyordu. bu duruma bir çözüm üretilmeli.
    karşı kalede girdiğimiz posizyonla ,attığımız gol arasında ters bir orantı var. bu orantıyı geliştirmeliyiz. bunun için futbolcular bireysel anlamda çalışmalılar. geçen sezon selçuk'un sarı adamlarla çalışması gibi. özellikle son maçlarda kapalı savyunma oynamamıza ve girdiğimiz posizyonlarda yeteri kadar yararlanmamıza rağmen ligde en çok gol atan takımımız. sahada tek lider olmalı bu kişi de selçuk olmalı. frikikleride selçuk kullanmalı. bu onun maça daha konsantre olmasını ve daha fazla sorumluluk almasını sağlar. ilk onbirimiz belli olmalı.aynı oyuncuların beraber oynama ve birbirine alışma durumu artırılmalı. benim on birimde
    muslera
    eboue semih dany hakan
    xxxx melo selçuk xxxx
    elmander xxxx

    ilk sekiz oyuncu belli. diğer üç oyuncu kim olacaksa aynı kişiler olmalı. onlarında yedekleri belli olmalı. hamit ve ambarat'ın 4 4 2 değilde 4 3 3'ün oyuncuları olduğunu buradaki yorumlarda okuyorum. o zaman fatih terim buna göre oyun kurmalı. elmander'in yanına umut'u daha uyumlu buluyorum. enerjileri daha fazla tutuyor gibi. bazı arkadaşlar burak için trabzonsporda bütün toplar burak'a onun için bu kadar çok gol attı diyorlar. tek oyun planı bu olan trabzon'u durdurmak daha kolay değil mi?.bize karşı takımlar kapalı savunma yapıyorlar. bunu aşmak için hafta içi idmanlarda bu yöndeki taktik çalışmalara daha önem verilmeli. benden bir öneri belki okuyorlardır burayı. idman sahasının ortasını bir tahta perde ile kapatıp yarı saha içerisinde idman maçı yapmaları.
    galatasarayda oynayan tüm oyuncularımız kaliteli , iyi ve değerli oyuncular. oynayan oyuncularımızı taraftarlarımız desteklemeli ve onları maçlarda motive etmeli. maçlara gitmediğim için bilmiyorum. örneklersem melo'ya maçtan önce yapılacak tazahüratın çok etkili olacağını düşünüyorum. geçen sezonki euroligdeki galatasaray taraftarları gibi taraftarlar olmalı.(belki böyledir ben bilmiyorum). galatasarayın şimdiye kadar oynadığı takımlar genelde iyi takımlardı. önümüzdeki maç fikstüründe bana göre daha rahat maçlar vamış gibi geldi. bu süreçte takımın daha oturacağını düşünüyorum. takımda oturmayan birşeyler olduğunu ama bunun tek tıkla düzeleceğini düşünüyorum. takıma salı günkü ( 23 ekim 2012galatasaray cluj ) maçında başarılar dilerim. haydi aslanım bastır... (yazının uzun olması ,hem düşünüp hem de aynı zamanda yazdığım için konu biraz dağıldı. kusura bakmayın)
  • 6243
    formsuz haldedir, tek sıkıntısı da, her insan evladı takımın sezon içinde yaşadığı bu periyodun, kritik bir zamana gelmesi. lig için telafi etmesi kolay fakat şampiyonlar liginde geri dönüşü olmayan problemlere neden olabilir. fatih terim'in takımları lig sonunu iyi oynar, bu daha önceleri de böyle oldu, geçen sezonki şampiyonluğumuzda da. o yüzden yaşanan üstüste puan kayıpları sinir bozsa da, şu an için sıkıntımız olduğunu düşünmüyorum. takım savunmamızın oturması halinde tekrar bir çıkış yakalarız.

    beni asıl üzen nokta, taraftar olarak bizim beklentilerimiz, hedeflerimizle takımımızınkilerin uyuşuyor gibi gözükmemesi. açıkçası hem ligin, hem ülke futbolunun hem de rakiplerimizin durumuna bakıldığında, kağıt üstünde hem oyuncular, hem de idari açıdan hiç bir sıkıntısı, kavgası olmayan takımımızın ligi domine etmesini, eski günlere dönmesini, düşmana korku salmasını bekliyorduk. geçtiğimiz 3 hafta içinde de bunun için çok iyi bir şans elimizdeydi, ama 3 maç puan kaybı ve braga yenilgisiyle bir anda biz de bir kaosun içine düştük, kendi ellerimizle. 'avrupayı tekrar fethetmeye geliyoruz' düşüncesindeki taraftarı, malesef kendi takımı yanılttı, başkanı çıkıp 'gruptan çıkamazsak çok da üzülmem' dedi, teknik direktörü çıktı 'braga ve cluj zaten iyi takım, kamuoyu bizden fazla beklentiler yarattı' dedi. halbuki kimse yarı final, final beklemedi sizden. sadece san marino takımı olmadığımıza göre, sıfırdan başlamıyoruz herhalde diye düşünüp, en azından braga ve cluj gibi, normal şartlarda bize rakip olamayacak takımları geçmenizi bekledik. bu mu baskı oluşturdu, anlamadım. bate borisov'ların bayern'i 3 lediği bir zamanda, bu paralar harcanır, size bu sevgi saygı gösterilir, stad-tesis şartları bu denli gelişmişken, bu takımların altında kalıyorsak, bir zahmet de üzülün..

    23 ekim 2012 galatasaray cluj maçı şu an sezonun en kritik maçlarından biri haline geldi, ya problemleri kesip atacak bir maç olacak, ya da sezonun geri kalanı için büyük bir kuyuya düşürecek bizi. çünkü taraftarların futbola olan ilgisi yavaştan da azalacaktır, milli takım ve kulüp takımlarımızın hali yüzünden futbolseverler olarak ciddi durumda gerginiz. yine de tutunacak tek dal olan fatih terim, hedef maçları seven ve bunlarda başarılı olabilen bir teknik direktör. umarım gerekeni yapacak bir takım çıkarır o gün.
  • 6246
    tek bir eksikliği olan takımdır.

    o da takım olmaktır. skor taraftarı değilim, yensek de yenilsek de önemli değil ama şuan biz bir takım değiliz. kaliteli oyunculardan kurulu bir ekibiz.

    takım olarak futbol oynamıyoruz. artık savunma hücumda başlamıyor, orta sahanın gerisinden başlıyor.

    geçen sene takım olarak ileri çıkar, takım olarak geri dönerdik. top rakip alandayken hücum oyuncularımızın baskılı presinin hemen arkasında orta saha oyuncularımız, hemen arkasında savunma oyuncularımız vardı.

    bu sene hücumda az çok bir pres var, rakip takım baslaşarak bu presten kurtuluyor, yaklaşık 20 metre pres yok. orta sahayı geçtiklerinde tekrar bir pres fakat orta saha ile savunma arası çok açık, orta oyuncular ile kanat oyuncularının arası çok açık. toplamda umut oynadığında 6 kişiyle pres yapıyoruz, burak oynadığında 5.

    ileride elmander ve umut, burak yoksa elmander tek başına. orta sahada selçuk ve melo, bazen emre. savunmada ise semih ve dany adam markajı ile eboue ve hakan balta ise kademede bekliyorlar.

    geçen sene ise toplu olarak 10 kişi pres vardı, rakip takıma nefes aldırmazdık.

    bence bu takımın tek eksiği takım olmaktır. takım halinde futbol oynaraksak zaten yetenekli ayaklarımız ile her türlü gol bulabiliyoruz.
  • 6250
    konsantrasyon ve motivasyon sorunu yaşamaktadır. onca puan kaybına rağmen 8. haftada mucizevi bir şekilde hala lider fakat takipçilerine bakıyoruz; gençlerbirliği, orduspor, kasımpaşa vs. bence bu durumun verdiği bir rehavet ve odaklanma eksikliği de olabilir. şikeciler ensemizde olsa kamçılardı bu belki bizi, daha gaz bir şekilde çıkardık maçlara... misal yani.

    fenerbahçe tekliyor ve içten içe kaynıyor, beşiktaş çoktan ölmüş, trabzonspor ise ligin en az gol atan takımlarından, sömürdük zaten adamları...

    maçlar kendi içinde heyecanlı belki ama zirvede bir rekabet olmayınca mevcut problemler olduğundan daha fazla etkiliyor bence takımımızı. sonuçta futbol çok faktörlü bir oyun, sadece önündeki maçlara bakarak yol alamıyorsun, çevresel etkenler de daima göz önünde oluyor, hatta baya da etkiliyor form durumunu...

    orduspor ile şampiyonluk yarışı mı verilir lan, ciddiye alamıyor insan :(
App Store'dan indirin Google Play'den alın