• 1427
    onu seven insanın yaşama sevincidir...

    galatasarayı ne kadar çok sevdiğimi bu sezon anladım....
    insan bazen başarılı olduğu için, güçlü olduğu için sever bir takımı...
    ama bu sezon yerin dibine girmemize az kalmış olmasına rağmen; formamı giyip, insanların "yazık hala maça mı gidiyorlar" bakışları arasında, onları takmadan yürümek... gerçekten sevdiğim renklerin peşinde koşmak... beni o kadar mutlu ediyordu ki...
    evet bazen bitsin şu lanet sezon diyorum...
    ama yine de bir gram soğumadım takımımdan...

    iyi ki varsın galatasarayım...
  • 1428
    bize her türlü olayı yaşatmış klüptür. daha öncelerin de şampiyonlar ligi kura çekimlerin de 1. torbadan kimi çekeceğimizi düşünürken ve alttaki kek takımların kimler olacağı konusunda fikir yürütürken, şimdi bana 16 nisan 2011 ankaragücü bucaspor maçı'nı heyecanla takip ettiren ligde 14. sırada yer alan takımımdır.

    elbet biticek bu rezil günler. o zaman tekrardan ligi domine ederek avrupa'da eski şöhretimizi geri yakalayacağız.
  • 1430
    galatasaray...

    daha önce de yazmıştım. ismin bile başlı başına bir asalet simgesi. tekrar söyleyeyim. alın elinize kağıt kalemi ve büyük harflerle "galatasaray" yazın. sadece bunu yapın ve çok değil, 2-3 saniye bakın.. asaleti göreceksiniz...

    sen galatasaray'sın! hainlerle bezenmiş bu topraklarda, senin aşkınla yananlar tarafından doğdun.. senin büyümen, yaşaman ve yaşayacak olman bir mucizeydi her zaman. sen mucizesin..

    sen galatasaray'sın! zamanında armasına leke gelmesin diye futbol takımını kuran öğrencilerini padişah'a vermeyen mekteb-i sultani öğretmenlerinin yuvasısın. bakma şimdilerde iki oyla ülke yönetenlerin sana gider yaptığına. onlar gider, sen kalırsın..

    sen galatasaray'sın! umudun ne olduğunu unutan insanlara, umut etmenin aslında en büyük mutluluk olduğunu öğreten, hatırlatansın. bakma şimdi umutsuz göründüğümüze.. içimizde kor kor alevler var, bekliyoruz galatasaray..sabırla, inançla bekliyoruz..

    sen galatasaray'sın! ezel değilsin evet, ama ebed olacaksın.. bakma fani olduğunu zannedip, öldüğüne inanan ve üzerinde dönmeye başlayan akbabalara.. onlar uçmaktan yorulur, düşerler bir gün yere.. bilmezler senin göklerinde uçtuklarını, yorulur düşerler bir gün galatasaray..

    sen galatasaray'sın! şimdi sana saldırıyorlar, güçsüz bırakmaya çalışıyorlar çevrende döne döne.. sen aslansın, bilirsin çakalların nasıl oynadığını.. izin vermeyeceksin! bunca taraftarın burada galatasaray, senin için bekliyoruz, benim için bekliyoruz.. biz, hepimiz, bizim için bekliyoruz..

    sen galatasaray'sın! köpekler gibi kazanmaktansa, aslanlar gibi kaybedersin, başın öne eğilmesin!

    sen galatasaray'sın! aslanlar gibi kazanırsın, ama asla köpekler gibi kaybetmezsin!

    sen galatasaray'sın! umutsun, inançsın, amaçsın.. sen, en koyu siyahın içindeki en açık beyazsın galatasaray...

    sen galatasaray'sın! bensin, bizsin, benimsin, bizimsin! sen bize aitsin, biz de sana galatasaray..

    sen galatasaray'sın.. galatasaray'ımsın.. yalnız ve güzel galatasarayımsın..biz buradayız, seninle yalnızız, seninle güzeliz.. biz böyle iyiyiz işte, yalnızız hep birlikte..

    sen galatasaray'sın.. evvelim sen oldun, ahirim de sensin..
  • 1432
    başkan adayları ve "futbol" gazetecileri tarafından spor kulübü olduğu unutulan kulübümüz.

    evet futbolda kötü bir dönemden geçiyoruz ve herkes yeniden orada başarı istiyor, bu da gayet doğal. o yüzden başkan adaylığını açıklayan her kişi bütün planlarını futbol üzerine kurarak geliyor ama galatasaray bu ülkeye en çok kupa getiren kulüptür ve bu kupaların büyük çoğunluğu amatör branşlar dediğimiz branşlarda geldi. özellikle bu yıl, basketbolda ciddi bir yükseliş gösterdik. belki kadınlarda istediğimiz şampiyonluğu alamadık ama belli bir seviyenin üstüne çıktık ve bu seviyeyi koruyup, üstüne bir şeyler eklersek hem türkiye'de hem de avrupada ciddi söz sahibi olabiliriz. voleybol, kürek, yüzme, vs. gibi diğer branşlarla ilgili çok bilgim yok ama spor kulübü çatısı altında isek, her başkan bu branşlara da değer vermek zorundadır. evet bu branşları takip eden insan sayısı sınırlı, evet bu branşlar parasal olarak bir geri dönüş sağlamıyor, evet bu branşlar maddi bir yük olarak gözüküyor pek çok taraftara ama biz galatasaraysak ve spor kulübü isek bütün branşlarımıza sponsor destekleri sağlamak, şampiyon olamasa da şampiyonluk için her zaman savaşan takımlar yaratmak zorundayız.

    daha çok takip ettiğim basketbola dönersek;

    basketbolda belki de birkaç yıl içinde eurolig'e davetiye kazanacağız ama hiçbir başkan adayından, basketbolla ilgili bir cümle duymadım.(eğer açıklamada bulundularsa özür dilerim ama ben duymadım)şu anda da mehmet helvacı'nın açıklmasını dinliyorum. yaklaşık 30-45 dakikadır konuşuyor fakat futbol dışında hiçbir branştan bahsetmedi. basketbolda oluşturulan sistem devam edecek mi, eurolig için ısrarcı olacaklar mı, sürekli şampiyonluğu kovalayacak takımlar yaratılacak mı, salon konusunda ne düşünüyorlar ve en önemlisi altyapıya önem verecekler mi? sözde spor basını hala futbolda hangi transfer yapılacak, kimle görüşüyorsunuz, listenizde kim olacak diye sorup duruyor. bir kişide çıkıp sormadı amatör branşlarda bir hedefiniz var mı yoksa siz de o branşları kulübe kambur olarak mı görüyorsunuz diye. bravo.
  • 1437
    daha 5 yaşındayken annemle babamın elimden tutup içine soktuğu, aile eğitiminin en kralının temelini attıkları camiadır.

    galatasaray yüzme takımıyla başlayıp galatasaray sutopu takımıyla devam eden 18 yaşıma kadar kişiliğime yön veren, çocukluğumu, gençliğimi geçirdiğim; hayatımın en güzel anılarını yaşadığım en güzel dostluklarını kazandığım biricik evimdir.

    şimdi 5 sene önce öss belası yüzünden içinden çıktığım evime geri dönme şansım doğduğu için içimi kıpır kıpır edendir. her zaman imrendiğim galatasaray lisesi mezunlarıyla; galatasaray üniversitesi mensuplarıyla aynı kaderi paylaşabilecek olmanın ihtimali bile heyecanlandırandır.

    benim için dua edin be sözlük. eğitim hayatımın sonuna kadar giremediğim vakfa galatasaray üniversitesinin yüksek lisans öğrencisi olarak kabul edilebileyim. evime geri döneyim.*
  • 1439
    babam fenerbahçelidir, bense 6 yaşımdan beri galatasaraylıyımdır dean saunders nedeni ile. bu geçiş aşamasında babamdan yediğim dayakları, işittiğim küfürleri bir ben bilirim, allah dahi bilmez o fenerbahçe yenilgileri sonrası galatasaray galibiyetleri sevincimin hangi yollarla kursağımda bırakıldığını. 8 yaşımda evde galatasaray maçları izletmeme kararı alan babam, kahvede maç izlemeyeyim diye harçlık da vermezdi. biliyordu gidecem kahveye, biliyordu hagi forması alacam, beyaz atletin arkasına hakan şükür yazacam. katlanamıyordum galatasaray'ı izleyememeye, maçın özetleri doyurmuyordu. sonra çözümü buldum; kahvenin sahibi ile anlaştım. maçtan önce iki saat garsonluk yapacaktım, sonra maçı izlemem izin verecekti. galatasaray tarihinin en iyi dönemini yaşarken ben o mutluluk için sefillik çekmeye dünden razıydım. helalı hoş olsun o emeklerim.

    şimdi taşak malzemesi yapılmaya çalışılıyor, haksızlar mı? değiller. fenerbahçe başarısız olsun diye ettiğim duaları da ben bilirim futbol tanrısına. fenerbahçe'nin dalga geçilecek bir durumu söz konusu olduğunda beni ilgilendirmez diyen adamlardan değilim. hele galatasaray şampiyon olamadıktan sonra fenerbahçe olsun bana ne diyen romantiklerden hiç değilim. hatta zorlasam hoşuma bile gidiyor diyecem. çünkü şu an daha fazla seviyorum. izmir'den istanbul'a gitme sebebim her zaman galatasaray'dı. şu anlamsız günlerde gitmek istediğim kadar bir tek kral hakan şükür'ü izlemek için istemiştim. onu da yaptım.

    böyle daha çok seviyorum seni cimbom.
  • 1441
    yıl 1983. mevsim sonbahar yer izmir. 6 yaşındayım. almanyadan vatanımıza dönüş yapmışız. 1983-1984 sezonun başlamış daha futbolun ne olduğunu bile bilmezken trt1 de yayınlanan bir maç takıldı gözüme. benden sadece 1 yaş büyük ablamla izliyoruz maçı. takımların adlarını dahi bilmiyoruz. anneme soruyorum ben "anne hangisi yener" diye. annem mutfakta bulaşık yıkıyor. odanın kapısından televizyona bir göz atıyor. almaya'ya gitmeden önce genç kızlığında sülalemizde fenerbahçeli olmadığı halde sokaklardan kulağına aşina tekerleme çıkıyor ağzından. "fener fener dünyayı yener cimbom'a gelince mum gibi söner" fener ne cimbom ne diye düşünürken ablam ben fenerliyim dedi. çocuğuz ablam benden sadece 1 yaş büyük olmasına rağmen annem çalıştığından yarı annemdir. hemen ben de fenerliyim cümlesi ağzımdan çıktı ama tekerlemeyi tekrar düşünüp çocuk aklımca süzgeçten geçirdikten sonra "hayır abla sen annemin dediğini yanlış anladın ben cimbom luyum cimbom daha güçlü daha büyük" dememle galatasaraylılığı seçtiğim andır benim için. tarih 2 kasım 1983 fb 1-2 gs maç bu şeklide sonuçlandı. türkiye de hiç arkadaşım yoktu. sokakta tanıştığım ve yıllar boyu sürecek arkadaşlığa adım attığımız o zamanlarda bizim sokakta ne kadar arkadaşım varsa hepsine galatasaray'ın büyüklüğünü aşıladım. 5 yıl oturduk aynı sokakta sonra oradan taşındık. büyüdükçe ordaki arkadaşlardan uzaklaştım. yıllar sonra can dostum ilk arkadaşım umut la facebook aracılığı ile görüştük. hayat ikimizinde yolunu istanbul'a atmış. ilk buluşmamızda benden 2 yaş küçük olan dostum abi sen benim kahramanımdım küçükken, sen beni galatasaray'lı yaptın ve iyiki de yaptın. cümlesini duymak ayrı bir gurur. işte böyle galatasarayım o zamandan bu yana neler gördü bu gözler. neler yaşadı bu yürek. zirvede de olsan dibe de vursan bizim aşkımız hiç bitmez.
  • 1443
    ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
    ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!..
    hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince,
    çehren bana uğrunda ölüm hâzzı verince,
    gönlümdeki azgın devi rüzgârlara attım;
    gözlerle günâh işlemenin zevkini tattım.
    gözler ki birer parçasıdır sende ilâh'ın,
    gözler ki senin en katı zulmün ve silâhın,
    vur şanlı silâhınla gönül mülkü düzelsin;
    sen öldürüyorken de, vururken de güzelsin!
  • 1444
    uzaktan seveceğim, haberin olmayacak.
    inan ki şu kalbime başka aşk doğmayacak.
    bir gün senden uzaklarda, bir köşede öleceğim.
    sana olan aşkımı, topraklara gömeceğim.
    sana olan sevgimi, senden gelen derdimi,
    kalbimdeki yerini topraklar paylaşacak.

    çekerek hasretini bu ömrüm son bulacak.
    duyduğum hislerimi, kurduğum düşlerimi,
    delice sevenini, topraklar paylaşacak.

    seviyorum aq.
  • 1448
    sen zaferlerin takımısın galatasaray. zaferlerin takımısın da, biz seni aldığın kupalar için, başarıların için sevmedik biliyorsun değil mi? kızıyoruz bazen, kendimizce çözümler, taktikler falan üretiyoruz, sanki bizim yazdıklarımızla bir şeyler olacakmış gibi geceleri kafamızda çözümler üretiyoruz senin için. fakat ne bileyim, sana yardım etmek istiyoruz işte anla. bu halde görmek istemiyoruz seni, sen bu değilsin ki zaten.

    bazen kızıyoruz dediğim gibi, formanı giyenlere, teknik direktörlerine, yönetimine kızıyoruz. ama senin formanı giyip maçları kaybettikleri için kızmıyoruz biliyor musun, o formanın hakkını vermedikleri, o formadaki armayı düşünmedikleri, o armanın değerini bilmedikleri için, canımız yandığı için kızıyoruz. ali sami yen stadyumu'na, cehenneme yakışır bir veda edemedikleri için kızıyoruz. yoksa sana olan sevgimizde en ufak bir azalma falan yok, her geçen gün daha yüksek sesle bağırıyoruz 'galatasaray!' diye hatta.

    he bugünler de geçmeyecek mi, geçecek tabii ki. kara günlerin içinden doğacak elbet güneş, yine çıkacağız avrupa'nın, dünya'nın tepesine. belki bu sefer biraz sancılı olacak fakat bir tezahüratta diyorduk ya hani, yönetim - futbolcu - taraftar diye, işte onu yakaladığımız zaman bizim üzerimizde kimse duramaz, duramadı da zaten.

    dayan galatasaray dayan, biraz daha dayan. sen değil ikinci lige, mahalle maçlarına da düşsen biz seni destekleriz, yine göğsümüzü gere gere gezeriz sokaklarda, fakat senin yerin en tepeler..

    içimden gelenleri yazıyorum şu an sana, hiç düşünmüyorum bunları yazarken, taslağını falan oluşturduğum yok, sıralıyorum gidiyor sanki seninle konuşuyormuşcasına, beni dinliyormuşsun gibi. dön gel be galatasaray o eski ruhunla, dön gel bir an önce be. şampiyonluk falan umurumda değil de, galatasaray gibi galatasaray'ı görmek istiyorum ben sahada, başka bir şey değil.

    öyle işte, kısa bi sohbet edeyim seninle. son olarak, sana olan aşkımız sonsuza dek sürecek, unutma.

    tez zamanda dön o ruhunla galatasaray..
  • 1450
    kudreti öyle devasadır, yüceliği öyle büyüktür ki en güçsüz, en çaresiz olduğu zamanda bile bize, 25 milyon taraftarına yeni dersler vermektedir.

    yönetim kurulu'nda görev aldığı yıllarda başarıları ve duruşu ile taraftarların beğenisini kazanan adnan polat'ın aslında çıkarcı ve menfaatçi bir insan olduğunu;

    başarısız sonuçlar sonrasında ''galatasaraylılığını askıya alan'', maçları gitmeyi geçtim izlemeyi bile bırakan ''skor taraftarı olan sözde galatasaraylılar'' olduğunu;

    düşene bir tekme daha vuracak karaktersizlerin her zaman olduğunu ve bu sene ise bu karaktersizlerin ''fenerbahçe medyası ve hakemler'' olduğunu, emeklerin çalındığı, boşa gittiği, siz ne yaparsanız yapın sonucun aslında çoooook önceden masada belirlendiğini;

    bir zamanlar yayıncı kuruluşun maç yayınlarında gol olduktan sonra ekrana gelen ''iyiler her zaman kazanır'' lafının aslında hiç de gerçeği yansıtmadığını;

    zaferlerin, başarıların, şampiyonlukların yaşandığı dönemde kulüpte görev yapmış bir insan olan bülent ünder'in aslında galatasaraylı olmadığını, aslında bu zor zamanda kendisine verilen görevi, ''görev'' olarak algılamadığını, kişisel çıkarlarını gözeten bir şahsiyet olduğunu

    göstermiştir.

    az mı bu saydıklarım? şimdi geleceğe dair bazı şeyler daha net değil mi? bu karanlığın içinden doğacak güneşte göreceğimiz manzarayı az çok tahmin etmiyor muyuz? kimin bu kulüp kapısından içeri girip kimin giremeyeceğini bilmiyor muyuz artık?

    demezler mi, her takımın inişli-çıkışlı zamanları olur diye. biz en tepeyi gördük, göremeyenler var. biz bu düştüğümüz çukurdan nasıl yukarıya çıkacağımızı biliyoruz. en tepeye daha önce ulaştık, oraya nasıl gidilir biliyoruz ve orada nasıl tutunacağımızı da öğrendik, tecrübe ettik.

    gönlünü senin asil renklerine vermiş insanlar var, olacak da. 106 yıllık geçmişin var senin zaferler ve başarılar ile dolu. itin köpeğin oyuncağı olmayacak kadar büyük tarihe sahipsin sen. kimileri ''beleş stadyum''a kondu diye çamur atar, kimileri maçlarda ''kümede kal galatasaray'' diye. biliyor musun, bunlar benim zerre umrumda değil. ne dedik işte, senin koskoca bir geçmişin var ve başarısızlık yaşanılan sezon sadece 1 sene, sadece birkaç ay. şimdi sana olan tutkumuzu, aşkımızı bu birkaç ayda bizi mutlu etmediğin için silecek, vazgeçecek değiliz. sen ne büyüksün ki bize ak koyun kara koyun kimdir gösterdin.

    en başta çaresiz dediğime bakma. sen çaresizlik içerisine düşmeyecek kadar büyüksün. seni bu duruma düşürenlerin nasıl çırpındığını da görüyoruz, izliyoruz.

    bu olanları, yaşananları tarih yazıyor. tarihi de her zaman sen yazarsın.

    bekliyoruz galatasaray... zaferlere sahip olduğun ruhun, içine düştüğü karanlık yerden çıkacak, çıkmalı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın