• 1451
    galatasaray spor kulübü'nden açıklama

    beko basketbol ligi’nin 29. haftasında oynanan ve engin kennerman, alper özgök, turgut işık üçlüsü tarafından yönetilen olin edirne maçında yaşanan hakem hatalarının ardından kulübümüz bir açıklama yapma gereği duymuştur.

    mücadelenin tamamına yansıyan ve neticeye etki eden hataların sonucunda, galatasaray cafe crown’daki kariyeri boyunca hakemler hakkında herhangi bir olumsuz açıklama yapmayan antrenörümüz oktay mahmuti de basketbol hayatının en çirkin günlerinden birini yaşadığını, sahadaki sporcuların emeğine saygı gösterilmediğini belirtmiştir.

    galatasaray spor kulübü olarak, türkiye basketbol federasyonu ve merkez hakem kurulu’ndan talebimiz; sahada basketbol oynanmasına engel olunmaması, adil yönetimlerin sergilenmesi, her takım için eşit şartların yaratılması, hepsinden de önemlisi yapılan ciddi yatırımlara ve emeğe saygı duyulmasıdır.

    şunun ayrıca bilinmesini isteriz ki; galatasaray cafe crown, oktay mahmuti ile bir projenin ilk büyük adımını atmıştır. ve kendisinin yeni görevindeki ilk gününde söylediği gibi gelenek sahibi bir takım olma yolunda sürdürdüğü kararlı yürüyüşüne devam etmektedir.

    bunların neticesinde, ülke basketbolunun yetiştirdiği en önemli antrenörlerden olan oktay mahmuti’nin açıklamalarının arkasında olduğumuzu ve böylesi değerlerin kıymetinin bilinmesi gerektiği yönündeki düşüncelerimizi kamuoyuyla paylaşmak isteriz.

    galatasaray taraftarının beko basketbol ligi’nin 28. haftasındaki beşiktaş cola turka maçında medeni protesto hakkını kullanmasının ardından (basketbol salonlarında ilk kez görülen bir uygulamayla) iki defa anons yapılmasına maruz kalan kulübümüz, oluşan tablonun planlı bir tutum çerçevesinde gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin ciddi bir araştırma ve takip içerisinde olacaktır.

    türk basketbolu’nun lokomotifi olan galatasaray’a verilen zarar, ülke basketboluna vurulan bir darbedir. ve unutulmamalıdır ki; yöneticiler, oyuncular, federasyonlar, kişiler gelip geçicidir. ama 106 yıllık galatasaray spor kulübü, her daim var olacaktır.

    galatasaray spor kulübü
  • 1452
    bana bu sezon yaşattıklarını özetleyecek olursam:

    heyecan : sezonun ilk yarısı maça hızlı adımlarla ilerlerken eski açıktan gelen sesleri duymak

    üzüntü : ali sami yen'e veda gecesi

    hayal kırıklığı : ali sami yen'de oynadığımız son lig maçında gençlerbirliğine yenilmemiz

    gurur : basketbol takımlarımız

    sayamadığım miktarda sinir krizi, efkar, sıkıntı, stres...

    benim için bu sezonun en özet hali bu ve hepsine rağmen hep sevdim, gelecek sezon için ümitliyim...
  • 1453
    hiç uyuyamıyorum be sevdam.
    kimbilir kaç gündür uyuyamadım. lapptop kucağımda, gözlerim kapanıyor.
    çağın getirdiği nimetlerden olan interneti kullanıyorum şu sıralar senden bir haber alabilmek için.
    biliyorsun zaten şu sıralar seninle uğraşıyor kötüler.
    birkaç mecradan takip ediyorum seni elimden geldiğince.
    belki diyorum, belki iyi bir haber gelir.
    ekran hep sarı kırmızı. birkaç site açık hep google chrome'da.
    hani bir haber gelir edasıyla f5'liyorum klavyemi.
    forumlar, bloglar, sözlükler onlar bunlar. hepsi susuyor bir zaman sonra.
    bende eski gollerini izliyorum senin. hepsinde gözümde canlanıyor hayatım kesit kesit.
    şu sıralar mutsuzum. seni üzenler var, beni üzenler var. ikimizi çok üzüyorlar be sevdam.
    hani o izlediğim goller var ya. onlarda sevinişlerim geliyor aklıma hep. o zamanlar ben de mutluydum.
    başım yine dik ama merak etme. galatasaray'lıyız biliyorsun. şereftir seni sevmek.
    ve biliyorum sevgiyi hakeden nadir şeylerdensin.
    bir haber bekliyorum senden.
    yine mutlu olacağız sevdam.
  • 1457
    bir çeşit kalp çarpıntısı. belki siz de hissetmişsinizdir. bir his, heyecana benzer ama heyecan değildir. mutluluğa benzer ama tam olarak mutluluk da diyemezsiniz. göğüs kafesinizin ortasında sanki yaşayan bir şeyler vardır. onu görünce aniden ortaya çıkar. sanki kalkıp içinde bulunduğunuz şehrin sokaklarında 2-3 tur koşsanız yorulmayacakmış gibi hissedersiniz.
    heyecan değil, mutluluk da değil. belki ikisinin karışımı?

    ne zaman onu görsem hissederim bu çarpıntıyı, küçüklüğümden beri. gurur, mutluluk, heyecan, sevgi...kalbimin içinde birleşip bir kimyasal tepkimeye girer ve patlar sanki. şampiyonlar ligi - uefa kupası kuralarından önce gösterilen kısa kliplerde, derlemelerde, belki 2 saniye belki daha az, sarı kırmızı bir forma görüldüğünde, işte ordadır. yine o çarpıntı. engel olamadan çıkar ortaya. o 2 saniye bana bütün klipten daha uzun gelir sanki. şampiyonlar liginin bana her seferinde onu hatırlatan ve pek çok futbol izleyicisini benzer şekillerde heyecanlandıran güzel şarkısı kulaklarımda çınlarken...

    die meister...

    die besten...

    ustadır o, en iyidir. yarı şanslı yarı gururlu hissederim. ya hiç tanışmasaydık onunla? ben bir başkası olsaydım da, turuncudan iz taşıyan tok bir sarıyla, vişneye çalan koyuca tatlı bir kırmızıyı hiç sevmeseydim? evet, şanslıyım ben, bir de gururlu.

    işte ben o "şanslı ve gururlu" olarak, hep biliyordum bugünün geleceğini. ve tuhaf bir şekilde, korkmadan bekliyordum da... onu yine eskisi gibi görmek istiyorsam o kısa kliplerde, yeni görüntüleriyle; önce bu ağır ağır düşüşünün yere çakılmayla bitmesi gerektiğini biliyordum.
    bir insanın verdiği sözü tutacağı zamanın gelmesini ya da kendisi için yapılan büyük iyilikleri geri ödeyebilmek için kötü günlerin gelmesini bekler gibi bekliyordum. sanki ben, ona kendimi ve sevgimin gerçekliğini kanıtlamak istiyordum.

    ve geldi kötü günler. önce sinyallerini verdi sonra biraz sessizlik... sonra da vurdu bizi şiddetli bir fırtınanın vuracağı gibi. kocaman asırlık bir ağaç, kökleri çok derinlerde, eski, güç dolu. iki kolunla sarılsan kolların kavuşmaz bile, biliyorsun. ama sarsılıyor, çatırdıyor, dallarını yere eğiyor işte. yıkılmayacağını bilsen de korkutuyor seni. insan ne kadar uğraşırsa uğraşsın hazırlayamıyor kendini. "tamam, dibe vuracağız, çakılacağız. ama önemli değil, yeter ki battığımız gibi çıkmasını da bilelim." diyorsun ama kendini o acıya hazırlayamıyorsun, istediğin kadar uğraş. sen onu dünyanın en iyilerinin arasında görmek isterken, sen onun bunu başarabilecek kadar büyük olduğunu bilirken... o kısacık şampiyonlar ligi tanıtımlarında bile, yıllardır onu görememek... sanki birisi kalp çarpıntını çalmış, yerine tuhaf bir sancı bırakmış gibi, onu gördükçe sancıyorsun.

    ama sonra hatırlıyorsun. sen galatasaraylısın. silkinip kendine geliyorsun. elbette sancıyacak, acıyacak. keşke böyle olmasaydı diyeceksin belki. ama burada kalmaya devam edeceksin, kalp çarpıntının aslında hep orada olduğunu, sadece canının bu aralar onu farketmeni engelleyebilecek kadar acıdığını bilerek.

    tanımadığın ama güzel olduğunu bildiğin bir insanın* , kalp çarpıntını paylaşan birinin, güzel sözlerini hatırlayarak;

    "galatasaray belki bu yıl, belki seneye, eninde sonunda yine şampiyon olacak, tüm diğer rakipleri gibi. o şampiyonluklar, arada kalan sürede galatasaray'a verdiğimiz emeğin karşılığı olacak, hatırladınız mı 'sevgi emekti'. biz, sapına kadar sübjektif, sapına kadar mantıksız, sapına kadar kör, sonuna kadar galatasaray'ın tarafında duracaklar biliriz ki, en güzeli galatasaray'ı üzgünken sevmektir. bir dostun en yakınında olmak, ona destek olmak, derdini paylaşmak derdi azaltır, sizi gerçek dostlar yapar ya, biz galatasaray bizi her gülümsettiğinde kupaların, ünvanların değil, emeğimizin karşılığını almanın mutluluğunu yaşarız. bu bizim sırrımızdır."

    evet, en güzeli galatasarayı üzgünken sevmektir. o; tarihinin en kötü günlerini yaşarken, fırtınalarla çarpışırken ben yine de, kulaklarımda o müzik çınlarken bileceğim;

    ils sont les meilleurs,
    sie sind die besten,
    these are the champions!

    o galatasaray.
    o her zaman, ne heyecan ne mutluluk ne gurur, belki hepsinin karışımı olan o kalp çarpıntısı olarak kalacak.
    ben her zaman "şanslı ve gururlu olan" olmaya, sevgim için emek vermeye devam edeceğim.

    die meister, die besten,
    les grandes equipes
    the champions!

    o galatasaray. birileri dünyanın herhangi bir yerinde, en büyük takımlar, şampiyonlar, en iyiler diyorsa, galatasarayın yeri her zaman orada hazır olacaktır. ve ben bunu bilerek güzel günleri, tam burada, kalp çarpıntımla beklemeye devam edeceğim.
  • 1468
    kurulduğundan bugüne başkanları

    1905-18, 1925 ali sami yen
    1919-22, 1934 refik cevdet kalpakçıoğlu
    1922-24, 1950-52 yusuf ziya öniş
    1925 ali haydar şekip
    1926 ahmet robenson
    1927 adnan ibrahim pirioğlu
    1928-29 necmettin sadak
    1929-30 abidin daver
    1930-31, 1933 ahmet kara
    1931-32 tahir kevkep
    1932-33, 1933-34 ali haydar barşa
    1933 fethi isfendiyaroğlu
    1934-36 ethem mememencioğlu
    1936-37 saim gogen
    1937-39, 1944 sedat ziya kantoğlu
    1939 nizan nuri
    1939 adnan akıska
    1940-42 tevfik ali çınar
    1942-43 osman dardağan
    1944-46 muslihittin peykoğlu
    1946-50, 1965-68 suphi batur
    1953, 1962-64 ulvi yenal
    1954-56, 1960-62 refik selimoğlu
    1957-59 sadık giz
    1969-73, 1975-79 selahattin beyazıt
    1973-75 prof. dr. mustafa pekin
    1979-84, 1984-86 prof. dr. ali uras
    1986-88, 1988-90 dr. ali tanrıyar
    1990-92, 1992-96 alp yalman
    1996-2001 faruk süren
    2001-2002 mehmet cansun
    2002-2008 özhan canaydın
    2008-2011 adnan polat
    2011- ünal aysal
  • 1469
    yeni yönetimle birlikte futbol takımı da yepyeni bir başlangıç yapacak olan kulüp. bunun getireceği heves ve coşkunun olumlu yönde kullanılıp fırsata çevrilmesi ise yönetimin elinde.
    en başta yapılması gereken açık olmak, dürüstlük. "ey galatasaray taraftarı; biz şu kadar zamanımızı alacak bir yapılanma sürecine giriyoruz" diyecek mesela. korkmayacak, çekinmeyecek kimseden. nasıl ki uefa kupasını alan efsane kadro gökten zembille inmediyse, temelleri taa 1992'lerde hakan şükür'lerin alınmasıyla, manşet olan altyapı hamleleriyle atıldıysa, aynısı bu kez de cesaretle, yılmadan yapılmalı. evet o günün taraftar profili farklıydı, galatasaray henüz çıtayı bu denli yükseltmemiş, taraftarını böylesine şımartmamıştı. ama şimdi de neden yapılmasın? yeter ki konuşsun yönetim. varsın pembe tablolar çizmesin, varsın hedef önümüzdeki bilmem kaç sene üst üste şampiyonluk demesin, varsın sırf şirin gözükmek için fenerbahçe'yle sidik yarışına girmesin. akılcı planlar yapsın, bunları da açıklasın tüm camiaya.
    fakat çoğunluğu havaalanında yıldız futbolcu karşılamazsa ölecek hastalığına tutulmuş insanlardan oluşan bi topluluğun baskısı altında ezilmemek uğruna kendini bilmez hamleler de yapabilir. adnan polatçılık oynayıp günü dahi kurtaramaz hale de gelebilir. sonu da yine başım ağrıdı, midem bulandı, sular kesildi deyip genel kurullara katılmamak olur.
    yani galatasaray'da devrim yapmak kolay değil. cesur olmadan, sonum ne olur endişesinden sıyrılmadan, emek vermeden yapılacak iş hiç değil...
  • 1471
    zaman zaman kötü dönemler geçirir ama kazanmak bu takımın genlerinde var.

    tabii ki çok büyük başarılar kazanmasını ve dünyanın en başarılı bir kaç kulübünden biri olmasını istiyorum.

    ama hepsinden önce...

    arena'nın, ne kadar iddiasız olsak da, her maç tıklım tıklım dolmasını, her maç coşkuyla inlemesini, taraftarın rakibin üzerine azrail gibi çökmesini istiyorum.

    barcelona, real madrid, bayern münih, manchester united gibi takımları geçtim...

    borussia dortmund, athletic bilbao, napoli, sevilla takımlarının stadlarının olduğu gibi, her maç tıka basa dolmasını ve hep destek, tam destek vermesini diliyorum.

    bence biz bunu yapabildiğimiz gün, kulübümüz çağ atlayacak...
App Store'dan indirin Google Play'den alın