• 76
    altyapımızın muhteşem çalıştığı oyun. bir kaç örnek vereyim:

    önce bilinenlerden başlayalım.

    ozan kabak: zaten potansiyeli biliniyor, ve oyun başlar başlamaz maicon'u satıp şuan fatih hoca'nın yaptığı gibi banko 11'e yazabilirsiniz kendisini. serdar & ozan tandemi bayağı iyi.

    https://i.hizliresim.com/361D99.png

    atalay babacan: muhteşem bir oyuncuya dönüşüyor. hedefiniz şampiyonlar ligi şampiyonluğu bile olsa banko oynar!

    https://i.hizliresim.com/6al2Zl.png

    yunus akgün: dribbling, hız, hızlanma, çeviklik ve özel yetenek. evet bir kanat oyuncusunda olması gereken her şey var gibi.

    https://i.hizliresim.com/pbmgRo.png

    mustafa kapı: ismini duymuş olabileceğiz şu anda altyapımızda olan bir oyuncu. oyun güzel potansiyel değer vermiş mustafa'ya. potansiyel yeteneği 200 üzerinden 150 puan. yani bir ndiaye, fernando, brozovic, kevin kampl, rudy olabilir. güzel bir rastlantı da ndiaye ve fernando'nun da potansiyeli 150.

    https://i.hizliresim.com/4jZgD7.png

    berk tokgözlü: ilk sene, evet ilk sene daha alt yapı tesisleri ve alt yapı bütçesini arttırmadan çıkan bir yetenek. scout programından baktım 180 küsür potansiyeli var. yani bu demek oluyor ki agüero, griezmann hatta harry kane'den bile daha iyi olacak.

    https://i.hizliresim.com/RrbYJY.png

    rafet kaya: berk ile beraber ilk sene altyapıdan çıkan bir oyuncu. teknik özellikleri biraz düşük olabilir ama yaşına göre değerlendirmek lazım. gelişime çok çok açık. bu yaşta o fiziksel özellikler inanılmaz!

    https://i.hizliresim.com/y6AMPn.png

    zafer yüksel: yine ilk sene çıkanlardan. 1-2 sene kiraya verilip banko oynatılarak ozan kabak ile yıllarca stopper sıkıntısı çekilmez. tabii bu oyuncular regen olduğu için herkeste aynı mevkide çıkmayabilir.

    https://i.hizliresim.com/GmpYvb.png

    burak demirel: oyunu çift yönlü oynayacak iyi bir orta saha oyuncusu. o yaşta o teknik çok iyi.

    https://i.hizliresim.com/Ov3qRn.png

    gökmen büyük: bu yaşta bu futbol aklı, muhteşem. genç oyuncuların en büyük problemidir aslında zihinsel özelliklerin genç yaşta düşük olması.

    https://i.hizliresim.com/AD0mEB.png

    emrah kuru: güç, hız, hızlanma... atletik forvet için zenci olmak şart değil!

    https://i.hizliresim.com/dvW5op.png

    emirhan bozkurt: yeni çıktı sıcak sıcak.. daha 16 yaşında ve 180 potansiyeli var. (potansiyel yetenek değeri sabittir, değişmez) top cambazı bir forvet olacağı aşikar... griezmann tarzında.

    https://i.hizliresim.com/QL4AJj.png

    21 yaş altı takımı genel görünüm (hepsi kendi altyapımızdan çıkan oyuncular değil)

    https://i.hizliresim.com/qdmY3Z.png

    19 yaş altı takımı genel görünüm

    https://i.hizliresim.com/MVPEXM.png

    yani demem o ki, takımdaki yüksek maaşlı oyuncuları temizleyip neredeyse hiç transfer yapmadan ligde çok rahat şampiyon olabilirsiniz. atalay, yunus ve ozan gibi 3 tane genç banko oynayabilecek oyuncunuz var. 2 tane de altyapıdan çıksa zaten ilk 11'in yarısı yazılıyor neredeyse.
  • 78
    an itibari ile 2030-2031 sezonunu oynadığım oyun. galatasaray'da 14. sezonum sanıyorum.
    uzun uzun kariyeri anlatmak zor olacak , ancak 2026 sezonunda şampiyonlar ligi'ni kazandım.
    müthiş bir altyapısı var gerçekten , sırf oradan çıkan 3 kaleciden yaklaşık 100 milyon euro bonservis elde ettim.
    ilk 4 sezon transfer bütçesi olmuyor. geçmişten bugüne hep cimri davrandım. gerek transfer yaparken gerek sözleşme yaparken. hemen hemen güncel oyuncu kalmadı diyebilirim. mustafa kapı 29 yaşında ve ayrılmak istiyor artık takımdan. brezilya ligi'ni aktif etmek önemli. çok iyi oyuncular çıkıyor ve neredeyse tamamında özel bir madde var ve bu sayede genç yetenekleri makul ücretlere transfer edebiliyorsunuz..

    sol bek önerisi isteyen arkadaşıma önerim , jonathan silva birde rus stoper var bekte özelliği olan adı : georgy djikia

    türk kaleci için bursa'da oynayan muhammed şengezer önemli bir profil , yine bursa'lı stoper ertuğrul iyi randıman veriyor.

    orta saha için abdülkadir ömür gerçekten çok iyi , ama 2 sezon üst üste leblebi gibi gol atan forvetim hiç olmadı.

    icardi , ronaldo ,neymar , salah vs. haliyle boyumuz yetmedi.
  • 80
    her sene olduğu gibi bu sene de inceden sardığım oyun.

    galatasaray'ı alacak olanlar için hem iyi hem de kötü haberler var.

    kötü haber: transfer bütçeniz uzun bir süre yok ve maaş bütçesinden de transfere aktaramıyorsunuz. tam ffp, sattığınız kadar alabiliyorsunuz. tabi "transfer bütçesinin % kullanımı kadar"
    iyi haber: takımdaki oyuncular çok güzel paralara satılabiliyor. 5 dakikada hazırlayacağınız basit bir taktik ile ligde rahat şampiyon olup oyuncuları iyi paralara satabilirsiniz. alt yapı da tam bir makine.

    öncelikle inanılmaz bir maaş ödemesi var(50-60 m kadar). finansal yapıyı düzeltmek için nando dahil tüm yabancıları satarak, selçuk gibi yüksek maaşlıları da sözleşme yenilemeyerek elden çıkardım.

    emre akbaba: 19 m euro
    soso: 10 m euro
    linnes: 7.25 m euro
    garry: 11,25 m euro
    fernando: 11 m euro
    maicon: 10 m euro
    nando: 15 m euro
    belhanda: 14.5 m euro
    mariano: 9 m euro
    yuto: 4.9 m euro

    toplam: 110 m euro civarı transfer bütçesi ve 30-35 m düşmüş maaş bütçesi ile rahat nefes alınabiliyor ancak ama hala yönetimin verdiği bir transfer bütçesi yok.

    transferlere girmeden önce taktiği oturtmak gerek, burda da top bizdeyken tiki-taka, top rakipte iken de gegenpressing gibi bir sistem oturtmaya çalıştım. defanstan pasla çıkılması,beklerin sürekli hucümu düşünmesi, ortasahanın pres gücünün ve pas kabiliyetinin olması önemli. forvet için de "çalışkan forvet" rolüyle ilerde presi başlatacak biri lazımdı.

    devre arası yaklaşıp oyuncu bakmalara başlarken divock origi , johannes eggesteinın sözleşmelerinin sezon sonu bittiğini görünce çöktüm, origi zaten en yararlı "çalışkan forvet" rolünde oynuyor, tam aradığımız kan.

    mangala'yı da almak istedik ama city'de sözleşme uzatmayı tercih etti.

    kale için yabancı kontejyanını doldurmaması için berke'yi düşünsem de gelmek istemedi, biz de brezilya'dan cleiton schwengberı 1.9 m'a getirdik. stoper eksiğini de fluminense'den roger ibanez da silvayı 600 bin euro'ya alarak kapattık.

    bu arada, tavsiyem potansiyel oyuncuları listeye ekleyip takip etmeniz, kulüple anlaşamayan oyuncular komik rakamlara transfer listesine konabiliyor. orta saha işini de bu şekilde pape cheikh diop gueyeyi 2.7 m'a lyondan alarak hallettik.

    ibanez:
    https://ibb.co/9b9D0gW

    pape cheikh:
    https://ibb.co/tpfKr75

    taktik detaylar:
    https://ibb.co/XbmqNct

    maç detayı:
    https://ibb.co/Z1PhwP6
  • 82
    (bkz: beklentiler)

    zaten önceki oyunlarda da samsunspor ile başlarken, samsun'un 2. lige düşmesiyle oynamak farz oldu ve yine kendimizi nuri asan tesislerinde bulduk. 41 yaşında, ulusal a lisansı ve yarı profesyonel futbolculuk tecrübesi olan birinin samsunspor'un başına geçmesi olay oldu tabii ki. bu durumu samsun'lu olmam ve şehrin atmosferini çok iyi bilmemle taraftar gözünde bir nebze olsun kabul edilebilir bir hale getirsem de bu kadar düşük itibarla futbolculara sözümü geçirmem çok zordu ve bunun farkındaydım.

    samsunspor 11/12 sezonunda süper lig'den düştüğünden beri tekrar lige çıkmayı beklemiş, bu süreçte 2 play off finalini kaybetmiş ve maddi olarak dibi görmüştü. maddi olarak dibi görme durumu sadece maddiyatta kalmamış, yılların samsunspor'u sonunda 2. lige kadar düşmüştü. ardından efsane başkan ismail uyanık bu duruma daha fazla dayanamamış ve tekrar başa geçmişti. onunla birlikte yılport gibi çok ciddi bir sponsor da gelmişti.

    işte böyle bir atmosferde geçtim takımın başına. şehrin ''uyanış sezonu'' adını verdiği bu sezonda tek bir beklenti vardı: şampiyon olarak üst lige çıkmak. bu beklenti haksız sayılmazdı çünkü ligin en iyi kadrosuna sahiptik. bununla birlikte süper lig'de dahi birçok takımda olmayan bir taraftar desteği vardı ve herkesin beklentisi aynıydı. transfer yapmadan, ben gelmeden önce başka takıma kiralanan samed kılıç dışında aynı kadroyla sezona* girdik.

    lige 7 puanla başladık ama başladığı gibi gidemedik. özellikle forvetlerim bahattin köse ve muhammed beşir'den yeterli katkıyı bir türlü alamamam, takım için sanırım biraz fazla karmaşık taktikler denemem sonucu eylül ve ekim'i çok sallantılı geçirdik. bu arada ligin iyi kadrolarından birine sahip sakarya liderliği almış doludizgin gidiyordu. bu arada tabii ki yerel gazeteler en başta da belirttiğim o itibar durumundan bana sallıyordu. ardından daha realist, standart ve sonuç odaklı bir taktikle ekim sonrası devre arasına kadar güzel bir performans sergiledik ve devreye lider sakarya'nın 6 puan gerisinde girdik.

    bu arada takımda tam anlamıyla bir iktidar savaşı vardı. bana ''kim lan bu?'' mantığıyla yaklaşan bazı futbolcular en ufak fırsatta takımı karıştırıyor, benim takımı iyi yönetemediğimi söylüyordu. neyse ki irfan başaran, ilyas yavuz, ercan yazıcı gibi takımın önemli isimleri benim yanımdaydı. devre arası biterken takımda defansif orta sahayı hakkıyla oynayabilen tek futbolcu savaş'ın 6 ay, bahattin'den daha çok katkı veren muhammed beşir'in 10 hafta sahalardan uzak kalacağını öğrendik. yine de devre arasını fiziksel ve taktiksel anlamda verimli geçirmiştik ve güzel performansımızı 28. haftaya kadar sürdürdük fakat şöyle bir sıkıntı vardı ki sakarya da çok az puan kaybediyordu. ligin bitimine 6 hafta varken aradaki puan farkı 4'tü ve ben play off sonrası takımı lige çıkarsam dahi muhtemelen başarısız sayılacaktım. sonrasında o kritik niğde maçı yaşandı. samsun'da güzel bir futbol gününde niğde'yi ağırlıyorduk ve maça adeta gol yiyerek başladık. ardından 75. dakikada 9 kişi kalan niğde'ye ne yaptıysak gol atamadık ve sakarya ile puan farkı 7'ye çıktı. bu da aslında şampiyonluk şansının kalmadığını gösteriyordu çünkü sakarya kalan kısa sürede o puan farkını kapattırmazdı. öyle de oldu ve play off'a kaldık. bizi yarıştan koparan niğde, play off çeyrek finalinde rakibimiz olmuştu. ilk maça intikam marşlarıyla hazırlandık ve samsun'da gol düellosu şeklinde geçen maçı 3-2 kazandık. bu iyi bir skor değildi. rövanş maçı ise çok sert ve kısır geçiyordu derken 81. dakikada topu ağlarımızda gördük. deplasman tribününden yükselen ''seni sevmenin bedelini çok ağır ödüyor bu taraftar'' tezahüratları eşliğinde sezonu noktalıyorduk. maçtan sonra özür dilemeye gittiğim deplasman tribünü bana kızamayacak kadar kederli görünüyordu.

    bu mutlak bir başarısızlıktı. yerel gazetelerde tek kelime yazıyordu: istifa. yerel televizyon haberaks'ın sadece küfür etmediği kalmıştı, takımda isyan çıkmıştı ve ben yandaki sekmeler ne zaman kaybolacak, üstte ne zaman ''koltuğu sallananlar'' yazacak diye bekliyordum. ardından ismail başkan beni odasına çağırdı. ''neden?'' dedi. ''bu başarısızlığın sebebini açıklayabilir misin?'' dedi. sakatlıklar falan diyerek bahaneleri sıralamaya başlamıştım ki beni durdurdu. sadece samsunspor kariyerim değil, genel olarak bütün kariyerim o an başkanın söyleyeceklerine bakıyordu. kim olduğu belli olmayan, ligin en iyi kadrosuyla play off'ta elenen adama başka kimse şans vermezdi. benim aklımdan bunlar geçerken ismail başkan ''12 puan'' dedi. anlamamıştım, ''efendim başkanım?'' dedim. tekrar ''12 puan'' dedi. ''gelecek sezonun ilk 5 maçında en az 12 puan alamazsan hiç tesislere gelme, direkt bavulunu topla.'' dedi. şok olmuştum, kovulmamama ihtimal vermezken ismail uyanık yine vizyonunu ve türk yönetici profilinden farklı olduğunu ispatlamıştı fakat bu aynı zamanda onun taraftarı karşısına alması demekti.

    herkes o toplantıdan kovulma haberimi beklerken, başkanın açıklamaları sonrası şehir adeta yangın yerine döndü. şimdilik tesislerin basılmamasının tek nedeni başkanın kredisi bence. artık bu iş teknik direktörlükten çıkıp bir savaşa dönmüştü. taraftara, gazetelere ve televizyonlara direnmek zorundaydım. takımdaki isyanı bastırmak zorundaydım ve her şeyden önce ismail başkana olan borcumu ödemek zorundaydım. daha kariyerimin başında beni çok önemli bir liderlik sınavı bekliyordu.
  • 83
    cok eski surumleriyle basladigim sonra cok ara verdigim oyun serisinin sonuncusu. onune cikan her duzeni taktik olarak gormeye baslamistim ilkokul yillarimda her rakibe hazirlanip maclarin yarisindan fazlasini izleyip saatlerce oyuncu arayip oynardim. sonra yatili okullar bilgisayarsizlik sonrasinda is hayati universite derken unuttum bile sayilir fakat islerin rayina oturmus olmasi cok iyi bikgisayar alip henuz hic tadini cikartamamis olmamdan mutevellit kendime yilbasi hediyesi olarak alacagim.
  • 84
    galatasaray ile adeta uçtuğum oyundur. şu an 2025 ocak 1'de kaydetmiş bulunuyorum*. her sene hiç zorlanmadan şampiyon oldum, betadan beri oynamaktayım. 2 sene üst üste şampiyonlar ligini de alınca açıkçası suyunun çıktığını hissettim, sene sonu istifa edip ingiltere lig-2'den bir takımı alıp büyütme moduna geçeceğim.

    oyunda en önemli hamlem oyunun başında dominic solanke'yi 2 sene kiralık olarak getirmemdi, hatta 1 sene daha uzatıp 3 sene forvet aramadım. özellikle oyunun başında transferde acele etmeyip takım kimyasıyla beraber şamp. ligi gruplarından çıkarsanız devrede güzel satışlar yapabilirsiniz. sonrasında transfer bütçesini nisana kadar bitirmeyi unutmayın, yoksa buhar oluyor(7m usd gitti benim:)) bütün oyun boyunca potansiyelli gençleri yetiştirip teklif gelince yüksek fiyatlara okuttum, yenilerini alıp veya uzun dönem kiralayıp devam ettim. alırken genelde taksitli aldım, ama arada karı yüksek yapmamız gereken 4. sezonun devre arasında ffp'ye takılmamak için as sol kanadımı satmak zorunda kaldım, buna dikkat edilmeli. son 3 sene neredeyse aynı kadro ile oynayarak da seviye atladım. porto modelinin başarılı halini uyguladım, menejerlere esir olmadım*. sorusu olan mesaj da atabilir.
  • 85
    alt ligden çıkınca futbolcuların arsızlığa başladığı oyun. ya kardeşim biz kader birliği etmişiz. medyanın küme düşme hattında gösterdiği takımı fa cup alarak yıllar sonra premier lige taşımışız biraz saygı göster di mi? lan sezon içinde iki kere zaten sözleşmeni uzatıp iyileştirdik? lige çıkınca 5 katını istemek ne be amk arsızı? lan zaten ilk maçta chelsea 4 attı ondan utan bari amk. zar zor, ordan buradan denkleştirdiklerimle 1 santrfor 1 stoper almışım, yönetimin üstüme bir comolli getirmediği kalmış...

    futbolcu arsızlıklarının devam ettiği oyun. amk sana bütün maaşı verelim 5 gol attın diye de biz ne yiycez?

    edit: takım birmingham bu arada

    edit: community shield'de manu'ya koydum. bu bahsettiğim amk bebesi de takımı galeyana getirmişti halbuki. sattım city'e reserve kadroya koymuşlar. che adams seni s.keceğim aslanım!
  • 90
    galatasaray'ı seçip kariyerime başladığım oyun. çoğu as takım oyuncusunu gönderip gençlere şans verdim. daha doğrusu gençler formayı kaptı. şampiyonlar ligi'nde bayern, manu gibi iki takımı seçince uefa olsun bizim olsun dedim ve ilk bayern maçına gençlerle çıktım. nasıl oldu anlamadım ama atalay ve yunus'un golleri ile 2-0 yendim. ondan sonra da yunus zaten formayı kaybetmedi. atalay oyuna ilk aldığım yedek oyuncum. ayrıca ozan da ilk 11'in vazgeçilmezi oldu. ilk sezonu da şampiyon kapattım.

    oyunun en önemli sıkıntısı bana göre sakatlık. oyuncular sürekli uzun süreli sakatlıklar geçiriyor. iyileştikten sonra da hemen oynatamıyorsun. bir de oyuna müdahale etme de her zaman yetersiz kalıyorsun. takımı ileri çıkarmak için ne varyasyonlar denersem deneyeyim atak yapamıyoruz. ben de top bizde kalsın bir tane atarsak atarız taktiği ile oynuyorum. bir şekilde de şampiyon olmayı başardım ama oyun gerçekten çok fazla detay içeriyor. oyunu tam anlamıyla oynamak için eğitim almak gerekir.
  • 91
    göztepe ile kariyer açtığım ve çok keyif aldığım oyun. takımda fena olmayan lig için iş yapabilecek oyuncular var.

    transferlerim;
    sezon başı;
    -dejan joveljic (forvet), wonderkid olarak transfer ettim kızılyıldız'dan.
    -atınç nukan, yerli stoper eksiğini iyi gideriyor.
    -yunus akgün, atalay babacan, ahmet sivri. galatasaray'ımızdan kadroya kattım, düzenli oynatıyorum gelişsinler diye. ahmet'ten ümidim yok.
    -carles alena, barcelona'dan orta saha ve forvet arkası için kiralık 2 senelik.
    -tahith chong, manchester united'tan 2 senelik kiralık sağ açık.
    -antonio marin, dinamo zagreb'ten wonderkid olarak transfer ettim, yaştan dolayı devre arası takıma katılıyor. zaten oyunun buglarından biri bu çocuk, direk gelişiyor.
    -erce kardeşler, kaleci, altınordu'dan.
    -şener, ismail köybaşı, necip uysal, bu 3'ü toplamda 700 bin euro gibi bir rakama geldi. tam bir fırsat oldu benim için, göztepe için yeterince kaliteli oyuncular.
    -mores, ispanyol oyuncu, scout ekibi önerdi, 23 yaşında devre arası boştaydı bedelsiz aldım. 700.000 euro şu an değeri. fena oynamıyor sağ-sol-orta saha için gayet yeterli şekilde yedekliyor. bazen as da çıkabiliyor özellikleri iyi.
    -önümüzdeki sezon için de sözleşmesi biten adamlardan chelsea'den bir orta saha ile imzaladım, bir de manchester'da bonservisi olan james wilson ile forvet rotasyonu için anlaştım.

    genç yetenekler ile takımı ilk sezon oyuncu gelişimi ve kurgu üzerine yoğunlaştırdım. 2.sezon yarışta olmayı bekliyorum. titi, kadu, wallace reis, beto, yasin, scarione, andre castro ve daha aklıma gelmeyen pek çok isim ile yolları ayırdım. ilk yarı istediğim gibi geçmedi 6 galibiyet 23 puan gibi bir puanda kapattım ama 2. yarı'ya üst üste galatasaray'ı (malesef) ve trabzonspor'u deplasmanda yenerek girdim. takviyeler iş gördü gibi duruyor. keyifle bekliyorum neler olacak.
  • 92
    ilk 2 sezon 0 transfer yaparak şampiyon oldum. sakatlıklarla boğuştuk. daha sonra garry, feghouli, fernando,sinan,maıcon, serdar,nagatomo gibi oyuncuları sattım.kloop hocamın felsefesi olan gegenpressing sistemini kurdum dominic solanke, tammy abraham,maksimoviç tracou,carter vıckers, gibi oyuncuları kiraladım bazılarını aldım.şampıyonlar liginde bayern'i evimde 5-1 ts'yide ligde deplasmanda 4-0 yendim tammy abraham şov yaptı o yıl lig-kupa ikisinide kazandım şampiyonlar liginde çeyrek final oynadık.ozan ve yunus bende iyi gelişti yunus 11 gol 8 asist oynadı.oyun güzel ama bizim bu ffp olayı oyunu keyifsizleştirmiş bence biraz.
  • 95
    önceki bölüm: #2571260

    2. bölüm: devre arası

    yaz başlamıştı. takıma 5 haftalık tatil izni verdim. bu sezon sadece teknik taktik değil, liderlik becerimin de sorgulanacağının farkındaydım. bizim medyayı bilirsiniz. çok güçlü biri değilseniz ve onların eşi dostu değilseniz sizi çok rahat bir şekilde harcayabilirler. bunu bildiğim için yerel medyayı kendi tarafıma çekemeyeceğimi de biliyordum. onların da etkileyeceği kitleyi, taraftarı yanıma almalıydım. taraftara rağmen başarılı olmak çok zordu ve samsunspor taraftarıyla aramın öyle olmasını asla istemezdim. bunun için tatilimi samsun'da, atakum'da yaptım. halkla iç içe olmalıydım. onlarla denize girdim, çiftlik caddesinde onların arasına karıştım, cumhuriyet meydanında onlarla kuşları besledim, çakallı'da onlarla menemen yedim ve pazar sabahı halk otobüsüyle bafra'ya giderek pide yedim. gittiğim yerlerde hem nefret hem sevgi görüyordum, hem dargınlık hem tutku görüyordum, hem umutsuzluk hem umut görüyordum. her gittiğim yerde sözler veriyor, onlarla aynı tutkuları paylaştığımı anlatıyordum.

    sadece 2 hafta süren bu süreçten sonra bu mutlak başarısızlık sonrası daha fazla tatili hak etmediğime karar verdim ve nuri asan tesislerinin yolunu tuttum. tesislerde in cin top oynuyordu. kafa dinledim, geçtiğimiz sezonu düşündüm. yönetimle görüştüm ve duymayı beklediğim şeyi duydum: transfer bütçesi yoktu, tamamı maaş bütçesine aktarılmıştı ve buna rağmen takımın maaşı, maaş bütçesinden fazlaydı. bu da bedelsiz yapacağım 1 transfer haricinde transferi unutmam anlamına geliyordu. yönetim haklı olarak bana rest çekmişti, ''bu kadroyla yap yap, yapamazsan topla bavulunu.'' mesajı çok netti. ben ise ''görüyorum ve artırıyorum.'' diyerek çok radikal bir kararla bahattin'i yollamaya karar verdim. bahattin birçok kişiye göre takımın en iyilerinden biriydi ancak yüksek maaşı, berbat performansı ve beni çok sık sorgulayan yapısıyla gitmeyi hak etmişti. bunun tepkiye yol açacağını biliyordum fakat böyle bir sezonda beni sorgulayacak oyuncuyu yanımda tutamazdım. daha tatilden bile dönmeden, 375 bin euro'ya ankaragücü'ne sattım ve bu aynı zamanda ciddi bir maaş yükünden kurtulmak demekti fakat hala transfer yapmam çok zordu. daha kap bildirimi düşmeden ortalık karıştı fakat bunlara hazırlıklıydım ve kulaklarımı tıkadım. takım tatilden döndüğünde bir grup oyuncu bahattin ile ilgili bana tavır almıştı fakat hiç önemli değildi. kiradan dönen ve bu ligin üstünde olduğu belli olan samed kılıç'ı ise ''seneye 1. ligdeyiz rahat ol.'' diyerek kalmaya ikna ederken, 34 yaşındaki forvet yaşar çetin'i ''1-2 maç kurtarsa yeter.'' mantığıyla bedelsiz ve çok uygun bir maaşla takıma katmıştım.

    başka transfer olmayacaktı, olmadı. geçtiğimiz sene ısrarla denediğim 4-2-3-1'den vazgeçtim ve 4-3-3 ile total futbol oynamayı hedeflemesem de bir şeyler oynamayı hedefliyordum. lig yaklaştığında herkes ''lan bahattin ile yapamadın, herifi sattın yerine kimseyi almadın. bu nasıl iş?'' mantığıyla bana yaklaşırken, ben kendimden çok emin görünmeye çalışıyordum. soran herkese ''bu yıl üst ligdeyiz'' mesajını veriyordum. sezon yaklaşırken başkana verdiğim söz aklıma geldi: ilk 5 maçta en az 12 puan almalıydım. bu da demek oluyordu ki ilk 5 maç şanssızlıkları bile yenmeliydik. yendik de. ilk 5 maçta 13 puan aldık, ilk 10 maçta 23 puan aldık ve geçtiğimiz sene bizi bitiren eylül-ekim aylarını güzel geçirmiş olduk. bahattin sonrası düzenli forma giyen muhammed beşir ise çıldırmış gibiydi, ilk 10 maçta attığı 10 golle bizi taşıyordu. bu arada erhan şentürk her durumda muhammed'i buluyor ve daha 13. haftadan 9. asistini yapıyordu. ilyas zaman zaman jeneriklik golleriyle kritik puanlar kazandırıyordu. ilk 10 haftadaki kadar olmasa da ilk yarının kalanında da fena iş yapmadık ve 2. ankara demirspor'un 2 puan önünde 37 puan ile devreye lider girdik. muhammed beşir 17 maçta attığı 18 golle rekora koşuyordu.

    devre arasında yine takviye yapma imkanımız yoktu. sadece fiziksel yükleme ile geçirmeyi düşünüyordum. bu arada erhan kartal ilk 11 başlamadığı için şikayet ediyor, gitmek istiyordu. açıkçası erhan rotasyonda çok değerli bir oyuncuydu fakat çok ısrar edince, işi ''80 bin getirene beni verin.'' boyutuna getirdiği için satmaktan başka çarem kalmamıştı. o parayı altınordu getirdi ve erhan'a veda ettik. artık bir an önce transfer döneminin bitmesini bekliyordum fakat son gün erzurumspor muhammed' teklifte bulundu. tabii ki reddettim fakat 2 defa daha bulundular. onları da reddettim. ardından beni, aslan amca öldüğünde dünyası kararan polat'a döndürecek olan o mesajı okudum: erzurumspor'un 205 bin euro değerindeki 4. teklifini yönetim bana danışmadan kabul etmişti. kariyerinin sezonunu geçiren, bizi üst lige çıkarmaya yemin etmiş, takımı taşıyan muhammed'i kaybetmiştik. elimizde forvet olarak sadece yaşar çetin kalmıştı. bir lider olarak bu durumu hiç umursamıyormuş gibi davranmalı, kendimden emin görünmeye devam etmeliydim. takıma, medyaya, tüm dünyaya ''onsuz da yaparız.'' demiştim.

    muhammed varken tam 10 maçta 3 ve üzeri gol atan takım, muhammed sonrası kalan 17 maçta sadece sadece 3 maçta 3 golü bulmuştu. maçlar rus ruleti gibi geçiyordu. zar zor gol atıp yememek için dua ediyor, yenik duruma düşünce asla geri dönemiyorduk. yalçın çetin beklediğimden de kötü çıkmıştı. yine de iyi kötü 25. haftaya 2. inegölspor'un 2 puan önünde lider girmiştik. 26. hafta inegöl deplasmanına gidiyorduk. 48. dakikada yediğimiz golü tabii ki çıkartamamış ve 26 hafta boyunca süren liderliği son düzlüğe girerken bırakmıştık. yönetim de takım da taraftar da takımın zaten zor kazandığının farkındaydı ve her şeyin pamuk ipliğine olduğunu biliyordu. işin kötüsü bu şekilde play off'ta da işimiz çok zordu. 30. hafta yine bir deplasmanda mağlup olurken inegöl ile puan farkı 4'e çıkıyordu. soyunma odasında soyut bir kavramın, somut hali duruyordu: hayal kırıklığı. takıma dik durmalarını, önümüzdeki 4 haftada da elimizden geleni yapacağımızı söyledim. 32. hafta çok kritikti çünkü biz evimizde sonuncu eyüpspor ile oynarken, inegöl evinde 5. keçiören'i ağırlıyordu. biz 80. dakikaya 3-0 önde girerken, bütün stadyum inegöl maçını takip ediyordu. keçiören'in 81. dakikada attığı beraberlik golüyle sezona tutunuyorduk. puan farkı 2 olmuştu fakat ikili averajda bizim önümüzde olan inegöl'ün bir kere de yenilmesi lazımdı. 33. hafta iki takım da kazandı. son hafta 2 takım için de çok zordu. biz evimizde keçiören ile oynuyorduk ve inegöl, 3. ankara demirspor'a konuk oluyordu. maçlar aynı saatte başladı. inegöl 43. dakikaya 2-0 geride giriyordu. bu çok mutlu bir haber olabilirdi, 44. dakikada taha balcı'dan golü yemeseydik. inegöl büyük ihtimalle yenilecekti, her şey bu 45 dakikada göstereceğimiz performansa bağlıydı. her şeyi sona erdirecek, bu kabus gibi 2. yarıyı ve geçen sezonu unutturabilecek bir 45 dakika... takıma bunu çok net bir şekilde anlattım. ligin devre arasında kaybettiğimiz şampiyonluğu, bu maçın devre arasında alabilirdik. 60. dakikada yaşar çetin'in attığı golle beraberliği yakalamıştık. 76. dakikada yine yaşar çetin'in arka direkte attığı gol ise samsun'u hiç bulunmaması gereken bu ligden ayırıyordu. inegöl yenilmişti, bu kabus gibi 2. yarı bitmişti ve sonunda 1. lige çıkmıştık.

    kutlamalar sonrası başkan beni yine odasına çağırdı. geçen sene bu odaya çağrıldığımda geri geri giden ayaklarımı hatırladım. muhammed'i satarak neredeyse sezonu satacak olan başkana esprili bir şekilde sitemde bulundum. başkanın elinde tuttuğu şeyi ise geç fark ettim: yeni sözleşme. bu işi hiç basınla falan uğraşmadan hemen hallettik. yerel medya beni övüyordu ancak benden daha çok beni takımda tutan başkanı övüyordu. ben ise rötarlı gelen bu başarıyı daha fazla kutlamadan gelecek sezonun planlarını yapmaya başlamıştım. kadromuz, muhtemelen çok düşük olacak transfer bütçesi ve bizi bekleyen rakipler aklımda dolanıyordu. yine de bunları yarın, sonraki gün ve önümüzdeki uzun dönemde de düşünebilirdim. eve gitmeden önce tatil öncesi son bir bakış için sahaya indim ve maç sonrası asılan o pankartı gördüm: her şey çok güzel olacak.
  • 96
    galatasaray ile ilk sezon şampiyon olmak aşırı kolay bu oyunda. sene başında fernando ve maicon'u satıp 3 tane forvet bir ortasaha aldım. ozan'ı direk takıma monte ettim serdar ile iyi oynuyor ve gelişiyor. kizilyildizdan 700b euro'ya joveljic'i aldım forvete. norveçli bir forvet buldum adı aklımda değil yedek olarak. bir de guiseppe rossi yine serbest oyunculardan aldım. rossi sene başında çapraz bağlarını kopardı ve futbolu bıraktı maalesef. orta sahaya molero diye bir futbolcu aldım ndiaye selçuk belhanda ile iyi götürdüler beni ilk sene. bu arada joveljic şampiyonlar ligi gol kralı oldu ve ludogorets'e bir maçta 5 gol attı. gruptan çıkıp roma'ya elenmeme rağmen 20 gol atti. cl'de.

    devre arasında ise belhanda'yı 20m'ye arabistan'a yolladım. nagatomo ve mariano'yu satıp yerleni toni lato ve vagnoman'ı aldım. belhanda yerine de ts'den abdulkadir'i aldım. oyunda ffp sorunumuz. olduğu için belhanda'dan gelen parayı haziran'da harcatmiyor yönetim. o yüzden devre arasında transfer yapmak çok önemli.

    cl'de grubuma dortmund ve barcelona geldi. dortmund'u evde yendim deplasmanda berabere kaldım. barça'dan evimde 3 yedim(korkup defans oynatım) deplasmanda berabere kaldım.
    ludogorets'e evde 7 deplasmanda 4 tane attım sanırım. son 16 eleme turunda roma'ya elendik maalesef.

    taktiğe gelecek olursa pas oyunu oynatıyorum ama pres'i yüksek bir şekilde. 4-2-3-1 şeklinde dizilip bir iki yönlü ortasaha(ndiaye veya molero) bir defansif oyun kurucu(belhanda-selcuk bazen ofansif yapıp abdülkadir) ve ofansif orta saha da emre akbaba. feghouli garry ve onyekuru da kanatlarda. maçlardan önce sürekli takıma savunma ileride ve tam saha baskı talimatı veriyorum. lig'de 34 maçta ortalama %60 topla oynadık.
  • 99
    mustafa göde isminde forvetimle çılgınlar attigim oyun.

    boluspor başındayım altınordu takımından 2.5 m euroya bu arkadaşı aldım. suanki değeri 28 m euro civarında tek sezonda attigi 56 golle oyunun b.kunu çıkardı resmen :) avrupanın altın çocuğu ödülüne aday gösterildi.
    oyuncuya şuan city psg ve barcelona talip durumda.

    oyundaki suan tek gerçekçi durum fenerin 18.sırada olması.
  • 100
    mustafa cengiz yönetiminin son transfer hamleleriyle birlikte en zevkli aşamasını gerçek dünyada deneyimlediği oyun*.

    belhanda'yı da 10'a satacaksın fernando'yu da 6'ya verdikten sonra arama kısmına geliyorsun başkanım. brazilya veya arjantin u19 takımlarında tecrübesi olan tercihen 21 yaşını aşmamış adayları filtreleyip aralarından seçip alıyorsun*. bu yöntemle bir kaç sezon götürebilirsen borçlar bitiyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın