• 352
    galatasaray'ımıza peşkeş çektiğim oyun. palermo kariyerimde 4. sezonumu oynadığım kariyerde seria b'de başladığım takımımla 4. sezonumda 2. şampiyonlar ligi'ni oynuyorum. son 2 sezondur serie a'yı 3. bitiriyorum.

    2017 senesindeyim. şampiyonlar ligi grubu'nda rakiplerim borussia dortmund, benfica ve galatasaray. ilk maç içeride dortmund'u tokatladım. 2. maçımda ilk maçın verdiği gazla galatasaray'a karşı rotasyon oyuncularımla çıkmaya karar verdim. hem galatasaray'ı yenmeye çalışmaya gönlüm el vermiyordu hem de lig maçı için asları dinlendirecektim.

    maç ali samiyen spor kompleksi tt arena'daydı. galatasaray her avrupa maçında olduğu gibi etkili ve gümbür gümbür başladı.

    bir duran top organizasyonunda chedjou'yla öne geçti galatasaray. * bilgisayar başında alkışlıyordum sakince.

    2. yarının başında bu sezon büyük umutlarla bir scouting başarısı olarak transfer ettiğim luciano traverso soldan dries mertens'in ortasına yerden temiz bir vuruşla eşitliği sağladı.

    yerimden kımıldamadım. sevinen ve koşturan traverso'ya bilgisayar başında "sevinmeyin lan sevinme piiiiç" diye çığırdım. evet bilgisayar başında.

    79. dakikada kral sahneye çıktı. hamit'in sağ çaprazdan sert şutunu yedek kalecim burak yılmaz'ın önüne tokatladı. kral bitirdi. 3 puan geldi. galatasaray 4 puanla lider. 2. maçta ne yaparım bilmiyorum. bekleyip göreceğiz.
  • 353
    schalke 04'dün patronu olarak galatasaray'a büyük kıyaklar geçtiğim oyun.
    eh artık 7. sezonum. kadro kalitesi tamam. her sene şampiyonlar ligi'nde kupanın en büyük favorisiyim. ama kazanıyorum ama kazanamıyorum. lig zaten cepte. bayern nal topluyor. dünyanın en klas gençleri alt yapıda... transfer dönemlerinde para bile harcamıyorum. 5 sene bir kuruş harcamasam yine de dünyayı öttürürüm. bütçem olmuş 250 milyon eu...

    naaptım peki?
    15 tane üst düzey scout'umu türkiye ve alman liglerine saldım. türk uyruklu en iyi futbolcuları transfer edip edip galatasaray'ın ezik futbolcularıyla takas ediyorum. 7 sezonun son 6 tanesinde şampiyonlar ligi oynatmadı fm galatasaray'a. ben bu oyunu bozarım arkadaş!! öyle bir kadro yaratıcam ki uzaktan galatasaray'a, demirören ve tayyip bile önünü kesemeyecek takımın.
  • 354
    herkesin çılgın attığı, benim ise -tam kariyer futbol simülasyonu- seçeneğinde açtığım oyunlarda mayıs ayını galatasaray'da zor görebildiğim oyun. her seferinde kovuluyorum birader şaka mıdır nedir ya rezil oldum, kendime güvenim çöktü yeminle.

    not: asla ama asla hile yapmam, save - load olayı bana göre değil...

    arkadaş 3-5 futboldan anlayan birisiyim, football manager serilerinin tüm oyunlarını da keyifle oynadım, cm3 ile başladım bu serüvene.

    - takımı sezon başında full kondisyon çalıştırıyorum, sonrasında takım uyumu, taktik ve hücum - savunma şeklinde antenman ağırlıklarıyla gidiyorum.
    - takımın ekonomisini regüle ediyorum, önemli ve as futbolcuları, lider ruhlu, popüler futbolcuları takımdan göndermeden ekonomik ağırlık yapan futbolcuları temizliyorum.
    - kaptan seçimi, serbest vuruşçu seçimi, korner, taç kullanlar tamamen profesyonelce ayarlıyorum, duran top taktikleri, en iyi kafa vuranın ön direkte yerleşmesi, ortanın en iyi orta açan tarafından ön direğe yapılması vs.
    - sene başında yüksek rakımlı ülkelere kampa gidip 3'er hazırlık maçı, üstüne kendi memleketimde 2 ciddi hazırlık maçı politikam var.
    - takımı hurra hücum ettirmiyorum, rakip güçlüyse kontra atak futbolu, fırsatçı forvetler ve ileri çıkmayan kanatlarla haddimi bilerek, rakip daha zayıfsa da kendi evimde daha agresif fakat kontrollü, deplasmanda sakin ve ayağa pas ile oynuyorum
    - çok sağlam 2 scout'um var, birisi futbolcu gözlemcisi, diğeri rakip analisti, taktik yönü kuvvetli, rakibi analiz ediyorum, rakip hangi dakikalarda gol buluyor ve yiyorsa ona göre takımın atak mantalitesini ayarlıyorum.
    - rakibin gol attığı ve yediği bölgelere göre adam konumlandırması yapıyorum, mesela sürekli sağ taraftan gelen bir takıma karşı sol bekim çakılı, sert oynayan bir hakan balta, ama sağdan gol yiyen bir takıma karşı sol bekim hücuma çok çıkan ve bolca orta yapan bir alex telles oluyor.
    - kanatların arkasını bomboş bırakmasına izin vermiyorum, rakibin kondisyon ve moralini takiben ileri çıkacakları ya da arkasındaki bekle yardımlaşacakları anı değerlendiriyorum.

    tüm bunları uygularken futbolun doğrularını yaptığımı düşündüm hep, tek sisteme takılıp kalmadım, tek, çift, hatta üçlü forvet seçenekleri olan farklı dizilişlere takımı alıştırdım, sakatlık yaşamadım neredeyse, takım hep ideale yakın 11'le sahadaydı, diri forvetlerimi tekli, çiftli, üçlü şekillerde denedim.

    bu şekilde oynadığımda neredeyse ilk 15-16 maç hiç yenilmeden ve medya tarafından "tank" olarak nitelenen bir takımım oluyor. ancak ne oluyorsa o nitelemeler sonrası oluyor.

    takım birden düşüşe geçiyor, kondisyon problemi yok, takım uyumu üst düzey, rakipler korkuyor, ama benim çocukların elleri ayaklarına dolaşıyor, ezdiğim rakibe bir türlü gol atamıyorum, adamlar 70-80 gibi geliyor, 1 tane atıyorlar maçı alıyorlar.

    deneme yapayım dedim, açık oynamayayım zayıf rakibe bile dedim, kendi evimde maça savunma başlatıp sakin ve sert oynadım, sonuç yine aynı, savunma da oynasam maç boyu ben atak yapıyorum, adamlar tek seferde gelip gol atıyorlar.

    dahası, takım toparlanamıyor, moral dağılıyor, adamlarla toplantı yapıyorum, iyisini de söylesem, kötüsünü de söylesem küsüyorlar.
    hadi küsmediler diyelim, yönetim toplantı istiyor,
    cevap veriyorum,
    ne dersem diyeyim başkan "yolları ayırmak zorundayız" diyor, ama kovmuyor.
    "kovmirmisen ağam" diyorum, devam ediyorum kariyere, sorun yok, 10-15 maç daha gidiyor böyle, yönetim ses çıkarmıyor yani "kovacam" demesine rağmen,
    ama,
    takım toparlanamıyor,
    ilk 15-16 maçta yenilmeyen, tabiri caizse tank olan takım son 16 maçında 1 galibiyet alamdan benim kovulmama sebep oluyor.

    beyler bilen varsa fikir alabilirim.

    ben mi çok titiz başlıyorum acaba? fazla dişli başladığım için oyun saçma sapan bir zorluk seviyesine çıkıyor olabilir mi?
    yorumlarınızı bekliyorum.
  • 356
    (bkz: #1527839)
    (bkz: #1527844)
    (bkz: #1527861)
    (bkz: #1527890)

    devam ediyoruz. öncelikle ilginize teşekkür ederim. yazdıktan sonra ciddi bir geri dönüş oldu. duvara karşı yazıyormuş gibi hissettirmediğiniz için sağ olun.

    macclesfield ile 6. lig şampiyonluğundan sonra son entryde de belirttiğim gibi 5 ay işsiz kaldım ve sonunda 5 kasım 2018'de ingiltere 5. liginde 10. sırada bulan ve ilk 5'i hedefleyen accrington takımının başına geçtim. ligin durumuna göre çok güzel imkanlar verdiler sağ olsunlar. taraftar da güzellikle karşıladı. çoğunluk umutluydu. gelir gelmez takımla bir toplantı yaptım ve hedefimizin üst sıralarda bitirmek olmadığınıi hedefimizin şampiyonluk olduğunu açık bir şekilde belirttim. ona göre ayağınızı denk alın dedim. takımda 5 kişi buna karşı çıktı. biri de kaptandı. bu 5 kişinin 5'inin de ertesi gün sözleşmesini fesh ettim. birkaç maç sonra tekrar takım toplantısı yaptım ve sözlerimi yineledim. bu sefer herkes odaklanmış ve inanıyordu.

    takıma gelir gelmez 6 transfer yaptım. ilk haftalarda gördüm ki bu takım asla 10. olacak takım değil, ama 1. olacak takım da değil maalesef. bu 6 transferle de ancak ilk 3'e girebilecek bir takım kurulmuştu. ocak ayı geldiğinde başkana bu durumu anlattım ve o da şampiyonluğa inanıp ek maaş bütçesi verdi. devre arasına 4. girmiştik. başkanın bütçe arttırmasıyla 7 oyuncuyu daha kadromuza kattık. bu 7 oyuncunun çoğu üst liglerden istenmeyen oyuncuları kiralanması şeklindeydi. sezon sonuna kadar(üşenmedim saydım) tam 14 farklı anlayışla, taktikle oynadık. geniş as rotasyonu kurdum. istediğim özellikler diyelim 5 taneyse bunun 2'si bir oyuncuda 3'ü bir başka oyuncudaydı. şampiyon olmamız beklenmiyordu ve çok zordu. bunun için rakibe göre farklı taktiklerle oynamayı, günü kurtarırcasına düşünmeyi esas aldım. zaten bu derece alt liglerde kontratların çoğu profesyonel bile değil, çoğu yarım senelik- bir senelik. oyuncular 24 yaşında falan bile emekli oluyor. öyle uzun vadeli bir proje yapmanız mümkün değil. tesisler de kötü oyuncu da çıkaramıyorsunuz. sürekli farklı oyuncularla farklı takımlar kurarak her sene farklı durumda mücadele etmeniz gerekiyor.

    zorlu ve yorucu bir sezonun ardından ingiltere 5. ligini bitime 3 hafta kala şampiyon bitirdik. takıma, taraftara ve yönetime teşekkür edip sene sonunda ısrarlara rağmen teşekkür edip takımdan ayrıldım. yorucu ama çok güzel bir maceraydı benim için. kariyerimde zorlu dönüm noktalarından biriydi. 2. şampiyonluğumu kazanmıştım artık daha üst ligleri hedefliyordum.

    devam edecek
  • 357
    (bkz: #1527839)
    (bkz: #1527844)
    (bkz: #1527861)
    (bkz: #1527890)
    (bkz: #1530472)

    devam ediyoruz.

    kısa süreli iş arayışından sonra(1.5 ay) bank asya ligi mi oluyordu ne oluyordu? süper(!) ligin bir altı işte... boluspor'un başına geçtim. hedef kümede kalmaktı. açıkçası düşmemeye oynayan bir takımda görev almayı hiç içime sindiremiyordum. takıma geldim bir baktım kimi göreyim:
    sabri sarıoğlu ulan vallahi çok şaşırmıştım hiç böyle bir şey beklemiyordum. ulan dedim sabri burada işin ne? - merhaba hocam ben ceyhun gülselam, mancini bahsetmiştir demez mi... bastım kahkahayı. sabri'yi görünce sevindim şaka maka.

    sağolsun boluspor yönetimi düşmemeye oynayan bir takım için iyi bir bütçe verdi. kadro iyi değildi ama istediğim takımı kurabilecek bütçem vardı. gelir gelmez başladım yine şampiyonluk nutuklarına :d açıkçası ben samimi bir şekilde inanıyorum ama takım inanmamıştı. ciddi bir revizyon gerekiyordu anında 9 kişiyi şutladım. 11 tane de yeni transfer yaptım. aralarında bildiğiniz isimler de var. albert riera, mehmet batdal, emre nefiz gibi... tam istediğim gibi olmasa da takım yine de fena olmadı. kümede kalacağımızdan zaten emindim. hedefi şampiyonluktu. resmen ekibi toplamıştım sabri-riera ile ayrı bir zevkli hale gelmişti kariyer.

    lige çok iyi bir başlangıç yaptık. ilk 5'teydik. fakat tam sayıyı net hatırlamıyorum, bir 10 maç sonunda falan belli oldu ki takım düşmeyecek ama şampiyon da olamayacak. ligde 6.ydık ama üst sıralara zar zor tutunuyorduk. takım da inanmamıştı şampiyonluğa, yönetim de. birkaç hafta orta sıra takımı için iyi şampiyonluğa oynayacak takım için kötü puanlar topladık. takıma verdim ultimatomu. sertleştim. biraz süre verdim takıma. birkaç hafta içinde 10.luğa düştük ve bastım istifayı. benden küme düşürülmemem istenmişti. bu takımın bu puanlarla ve de bu kadroyla küme düşmeyeceğinden emindim. zaten benim yerime kim gelse artık bu saatten sonra kümede rahatlıkta tutacaktı. bastım istifayı gittim. şampiyonluğa inanmayan takımla işim yoktu benim, olamazdı. başaramamak başka inanmamak, mücadele etmeden pes etmek başkaydı. ha bu hatayı kariyerimde daha önce ben de yapmıştım ama hatayı hatayla örtemezdik, kötüyü örnek gösteremezdik. biraz da türklüğümüzün kanından olan "dediğimi yap yaptığımı yapma" asıl atasporumuzdu bizim... :)

    benden sonra boluspor çok kötü bir teknik direktörle anlaştı. ona rağmen ligi 14. bitirdiler. hallerinden memnundular. ben ise istifamdan 10 gün sonra ingiltere 3. lig takımlarındanbarnsley'in başına geçmiştim. ingiltere alt liglerini özlememişim ne yalan söyleyeyim. yine taktiksel olarak çok sınırlanıyorsun. sıkıcı futbol oynatmak zorundasın. hep aynı terane. ben bu düzeni bozarım deyip kahramanlığa kalkınca da hep başarısız oldum. hedef orta sıralarda bitirmekti. 2 ay geçti. 16.yken başına geçtiğim barnsley'i 8.liğe kadar yükselttim fakat takım üst sıralara çıkamayacak, çıksa bile barınamayacaktı. burada şampiyonluk hayaldi. ben bile inanmıyordum. üst lige çıkmak da hayaldi...

    barnsley yönetimi iyi bir bütçe verdi fakat oyuncular takıma gelmek istemiyordu. takıma gelmeyi kabul edecek en iyi oyuncular bile bizi en fazla 6.lık 8.lik arasında tutabilecek oyunculardı. 2 ay sonunda teşekkür edip bastım istifamı. takıma ilk geldiğimde 3 oyuncuyu transfer etmiştim. devre arası için de 4 oyuncuya imza attırmıştım. transferlerle birlikte de benden sonra barnsley ligi 9. bitirdi.

    devam edecek
  • 358
    6 sezon sonunda dardanelspor'u süper lig'e çıkarmam sonrası asansör takım olmaktan korkuyordum açıkçası. fakat yaptığım nokta transferler (de cuyper'in yedeği olarak romario balde ve forvete belçika'dan said agwa. çocuklar resmen karın tokluğuna oynadılar amk) ve biraz da oyunu çirkinleştiren kısa pas anlayışımız sonrası ilk sezonu 10. bitirdik. deplasman performansımızla çılgın atarken içeride adeta rezil sonuçlar alıyorduk. zaten sene sonunda iç saha puan tablosuna baktığımızda son 3 sıradaki 2 takımın düştüğünü gördüm. evet, diğeri de bendim :(

    lig genelindeki en sansasyonel galibiyetimizi ise 2. devrenin ilk haftasında şikeci ibneleri kendi sahamızda konuk ettiğimiz maçta aldık. ndiaye'nin penaltıdan ve altyapıdan yetiştirdiğimiz stoperimiz ibrahim tekelioğlu'nun kornerden bıyıklı tosun'a koymalarının ardından 2-0'lık net skoru elde etmiştik. belçika'dan bulup getirdiğimiz ve haftalık yalnızca 1.8k'ya oynattığımız said agwa'nın son 10 dakikada koyduğu, pardon attığı 2 golle de tabelaya 4-0'ı yazdırmıştık. 7 senedir ilk kez tribünler boş koltuk kalmamacasına dolmuştu ve 90 dakika sonunda 18 mart stadı o tezahüratla inliyordu: "şikeci ibneler siktirin gidin! şikeci ibneler siktirin gidin!"

    http://www.hizliresimyukle.com/image/PPQa

    bu arada devre arası transfer döneminde sol açık opsiyonlarımızın (aydın karabulut, devrim taşkaya, ali dere) verimsiz olması nedeni ile boşta olan lukas podolski'yi getirmiştik. tabii bu dakikadan itibaren de 5 yabancı sınırı elimizi kolumuzu bağlamaya başladı. bir sonraki sezon başında da yine boşta olan salih uçan'ı getirip transferde yine büyük bir bomba patlatıyorduk. bu sezonu da yine orta sıra mücadelesi vererek geçirip 12. bitirmiştik. sondan bir önceki hafta ligin açık ara eline veren galatasaray'ın konuğu olup sami yen'den 3-1'lik galibiyetle ayrılmıştık. maç sonunda sinyor mancini ile oturup ikişer votka içtik. misafirperverliğinden dolayı buradan da teşekkürlerimi iletiyorum sinyor'a. yalnız meslektaşı olmamızın ötesinde bir galatasaray taraftarı olarak şampiyonlar ligi performansından dolayı hayal kırıklığı yaşadığımızı ilettim kendisine. daha 1 kere bile üst tura çıkaramadı takımı amk.

    süper lig'de düşmeden geçirdiğimiz 2 sezonun sonunda ise dardanel halkına veda etmek durumunda kaldım. çünkü bu lanet yabancı sınırı ciddi anlamda sıkıntı verdi. bir de 2. sezonda türkiye kupası'nda gruplara kalıp fikstürün iyice sıkışık bir hale gelmesinden dolayı baya bir sakatlık yaşamıştık. hatta tüpçü federasyonu öyle bir fikstür koydu ki önüme 5 günde 3 maç (çarşamba-cuma-pazar) oynadık. yönetim de sağ olsun çıkıp 2 laf etmedi federasyon'a.
    http://www.hizliresimyukle.com/image/PP1d

    yabancı sınırı da elimi kolumu bağladığı için 8 senelik dardanel ve türkiye defterini kapatmaya karar verdim sonuç olarak. benden boşalan koltuğa da başkan, shota arvaledze'yi getirmiş. iyi tercih, severim kendisini.

    ben de 1-2 hafta kadar boşta kaldıktan sonra paok'tan gelen teklifi kabul edip komşunun yolunu tuttum. 2 senelik şampiyonluk hasretleri var, geçen sene 2,3,4 ve 5. takımların katılımıyla oynadıkları playoff'u 3. bitirerek avrupa ligi'ne kalmışlar. yalnız ekonomileri rezil durumda. financial fair play'den dolayı harcama yapamadık, maaş bütçesi çoktan aşılmış. en iyi orta sahalarımdan biri olan 21 yaşında cigarek'e psv'den gelen 12.5 milyonluk teklifi, yerine 2 adam alırım diyerekten kabul etmiştim ki yerine adam da alamadım amk. üstüne üstlük yedek forvetim hazırlık maçında çapraz bağlarını kopardı ve tam 9 ay sakatlandı.
    http://www.hizliresimyukle.com/image/PP1V

    kadro oldukça dardı, ön libero alternatifim yok, 2 tane 18'lik çocukla sezon götürüyorum. stoper bölgesi deseniz evlere şenlik. 2 tanesi 18'lik olan 3 stoperim var. buna rağmen avrupa ligi öneleme turları'nda rakiplere gol yağdırmamız sonrası büyük şaşkınlığa uğramıştım. fakat psv, udinese ve mlade boleslav ile düştüğüm grupta tam manasıyla elimize verdiler. 3 puanla sonuncu bitirerek avrupa'ya erken veda ettik.

    şu anda ikinci devre başındayım, lider olympiakos'a deplasmanda 2-0'dan geri dönmeme rağmen 90+3'te yediğim golle 3-2 yenildim. orospu çocuğu hakem 2 dakika uzatma olmasına rağmen 3. dakikayı da oynattı, o dakika içinde de golü yedik zaten. an itibariyle olympiakos'un 3 puan arkasında zirve takibimiz sürüyor. kariyer planımda paok'a şampiyonluk(lar) getirmem sonrası ayrılmak var. bakalım, yunanistan maceramız neler gösterecek bize.
  • 359
    (bkz: #1527839)
    (bkz: #1527844)
    (bkz: #1527861)
    (bkz: #1527890)
    (bkz: #1530472)
    (bkz: #1530487)

    devam ediyoruz. başlamadan önce tekrar geri dönüşleriniz için teşekkür etmek istiyorum. ne yalan söyleyeyim bu kadarını beklemiyordum :)

    barnsley'den istifa etmemden kısa bir süre sonra brezilya 1. liginde fluminense'nin başına geçtim. kariyerimde ilk defa 1. ligde çalışma şansı buldum. fluminense beni teknik direktörlüğe getirdi ama getirmeden önce mülakatta her şeyime karışıldı. istediğimiz taktikle oynayacaksın istediğimiz mantaliteyi kuracaksın falan filan. 5-6 tane madde sıraladılar. yiyeceğim yemeğe kadar karışıldı resmen :/

    ben tabii oo brezilya'ya gidiyorum. şimdi orada samba futbolu oynatırım. göze hoş gelen, hücuma dayalı, tekniğe dayalı oynatırım, endüstriyel futboldan zaten hem gerçek hayatta bıkmışım üzerine yıllarımı endüstriyel futbolla geçirmişim diyorum. samba yapa yapa takımı karşılayayım dedim. emre belözoğlu'nun gol sevincinde yapmaya çalıştığı sambadan beter oldu mk.(http://www.youtube.com/watch?v=28nLnKBaWcg ) ulan bir de ne göreyim? takımda kanat oyuncusu yok, 1 tane bile kanatta oynayabilen adam yok. ilk defa böyle bir şey gördüm. 14 yıldır fm oynarım... neyse taktiğe bir baktım 4 klasik defans 2 ön libero 2 orta sahanın ortası 2 santrafor. oyun taktiği de paso uzun top. yağmurdan kaçarken meteor yağmuruna tutulduk mk. ingiltere alt liglerindeki oyundan bıktık dedik gittik daha beterini bulduk. hem de brezilya'da. e yönetim de çok katı, para da yok ki gideyim en az 4 tane kanat alayım. bu sefer diğer temel ihtiyaçlar bitecek. kaldık yine uzun toplara, karambol futboluna...

    ocak ayında orada böyle bölgesel bir lig gibi bir şey başlıyor. yönetim hedef olarak üst sıralarda bitirmeyi belirledi. tamam dedik başladık transferlere. 17 adam gönderdim 18 adam aldım. aldığım adamlar arasında tanıdık isimler de var: luis gustavo, gary medel, josue gibi... ben geldiğimde birkaç maç oynanmıştı ve çok puan kaybedilmişti. lig de öyle bir lig ki ilk 8 takım hariç gerisi çöp. kolay kolay puan kaybedilmiyor yani. ben gelmeden yediğim puan farkını kapatmam çok zor oldu. ilk 4'e kalan play off oynuyor. ligi flamengo haftalar öncesinden 1.liğini ilan etti. biz ise son haftaya 3. girdik, son maçı yardımcıya yaptırdım gitti yenildi. en kötü berabere kalsa biz yine 3.ydük. sağolsun kaybedince 4. bitirdik. öyle olunca da play offta flamengo ile eşleştik ve elendik. yönetim sonuçlardan memnundu ama ben memnun değildim kendi kurduğum takımla şampiyon olamamak moralimi bozmuştu. hiç istemediğim bir taktikle oynatılmam da cabası. ben bu taktiğe daha fazla dayanamam hacı siz kendinize yeni bir aykut kocaman bulun dedim ve bastım istifayı. brezilya maceram da böyleydi.

    devam edecek
  • 360
    (bkz: #1527839)
    (bkz: #1527844)
    (bkz: #1527861)
    (bkz: #1527890)
    (bkz: #1530472)
    (bkz: #1530487)
    (bkz: #1531035)

    mayıs 2020'de fluminense'den istifa ettim. temmuz ayında la liga ekiplerinden rayo vallecano ile anlaştım. büyük bir hata yapmıştım. la liga'da diye direkt atlamıştım. takımı falan incelememiştim. meğersem adamlar kendilerine teknik direktör değil günah keçisi arıyorlarmış mk. takımda 10-15 kişi var. transfer bütçesi vermediler. maaş bütçesi eksilerde. takımdaki 10-15 kişinin çoğu da geçen sene reserve takımlarında olan çöpler. ulan bu ne dedim küçük bir şokla anlaştığım gün istifa ettim.

    daha sonra bir baktım efsane oyuncularımızdan dolayı sempati duyduğum romanya milli futbol takımı teknik direktörsüz. hemen atladım. sağ olsunlar görevin başına getirdiler. böylelikle aniden, hiç beklemediğim anda milli takım kariyerim başlamıştı. dünya kupası elemelerinde portekiz, bulgaristan, slovakya, izlanda ve lichstenstein'ın olduğu gruptan portekiz'in ardından 2. olarak çıktık.

    gruptan 2. olarak çıktıktan sonra play offta fransa ile eşleştik. :( bu sırada bir baktım ispanya 2. ligine düşmüş olan athletic bilbao teknik direktörsüz kalmış. anında başvurdum. benden önceki menajer edgar davids güzelim takımın içine etmiş. ikinci ligde 8. sıradayken kovulmuştu. athletic bilbao'nun başına geçerek kariyerimdeki ilk büyük kulüp deneyimim başlıyordu.

    bu sırada dünya kupası elemelerinde play offta evimizdeki ilk maçta fransa'ya 2-1 yenildik. deplasmanda müthiş bir mücadele ile son anlarında 3-4 net pozisyon kaçırdığımız ve 1-0 kazandığımız maç sonucu deplasman golü kuralıyla elendik. daha sonra her zamanki gibi teşekkür edip bastım istifayı. fransa falan bilmeyiz arkadaş biz. o dünya kupasına gidilecekti. bundan sonra tamamen athletic bilbao kariyerime odaklandım.

    athletic bilbao bildiğiniz gibi sadecebask oyuncuların oynatılabildiği, kendi kendilerine yabancı sınırı koyan köklü bir kulüp. athletic bilbao ile anlaştıktan sonra başkan geldi yanıma: yahu hızır gibi yetiştin. senden önceki arap(edgar davids) takımın içine etti. bu kulübü çıkar tekrar 1. lige. al sana 35 milyon euro transfer bütçesi. maaş bütçen mevcut kadro + yıllık 8 milyon euro dedi. ulan dedim ırkçılık yapıyonuz onu da yanlış yapıyonuz amk dedim. ben de bir tek bizim ülkede zencilere arap deniyor diye biliyordum. :( lan madem bu kadar paranız vardı bana niye bu kadar az para verdiniz diye çıkıştım. resmen karın tokluğuna çalışıyordum. transfer bütçesi 35 milyon euro. alt yapıdaki adam benden çok kazanıyor. takımın en fakiri teknik direktör olur mu lan? koskoca athletic bilbao teknik direktörüyüz. oradaki üniversite yemekhanesinde(bilbao teknik üniversitesi) yemek yeyip, antrenmanlara otobüsle gidiyoruz mk.

    devam edecek
  • 361
    (bkz: #1527839)
    (bkz: #1527844)
    (bkz: #1527861)
    (bkz: #1527890)
    (bkz: #1530472)
    (bkz: #1530487)
    (bkz: #1531035)
    (bkz: #1531056)

    devam ediyoruz.

    athletic bilbao'da hiç alışkın olmadığım bir varlık ve rahatlık içinde menajerliğimi sürdürdüm. takım zaten lige göre iyiydi. orta sıralardayken almıştım ama son sıralarda bile olsa yine çok rahat şampiyonluğa oynatılabilirdi. hedefim athletic bilbao'yu 2. ligde şampiyon yapıp daha iyi bir kulübe geçmekti. çoğu zaman olduğu gibi gelir gelmez medya bir ton tantana yaptı. kulübün efsaneleri karşı çıktı falan filan. basın toplantısında dayanamadım alın buna konuşun mk dedim gittim. kartımı masaya bırakıp gittim. şuradaki 2.45'ten itibaren olduğu gibi: http://www.youtube.com/watch?v=2Ps3hNUN4do #t=168

    neyse başladık göreve. devre arasına kadar olan maçlarda iyi bir performans sergiledik ama daha iyi olabilirdi. 2. sıraya kadar çıkıp ilk devreyi orada tamamladık. geldik mi transfer sezonuna? yahu varlık içinde yokluk çekiyoruz. herifler ırkçı. bask diyorlar başka bir şey demiyorlar. messi'yi getirsem istemiyorlar. e zaten bask oyuncular azınlıkta. e baskların en iyi oyuncuları da zaten 2. ligdeyiz diye gelmiyor. kaldık mı baskların vasatlarına?

    yahu zaten ispanya'ya yabancıyım. turist ömer gibi geziyorum ispanya'da mk. lakabım el cordobes'lerin dördüncüsü. ulan daha ispanya'yı bilmiyorum bunlar tutmuş bana bask diyor başka bir şey demiyor. ben de gittim üşenmedim, beğendiğim, transfer etmek istediğim oyuncuların kolundan tuttum tek tek başkana götürdüm. kapının önünde sıraya soktum. tek tek içeri aldım. başkana sordum." bu olur mu?", "bu olur mu?", "bu olur mu?". mk başkanın da futbolcu bilgisi zayıf. bilmiyor adamları. oturttuk masaya soruyoruz. ana tarafın nereli? baba tarafın nereli? kaç kuşaktır bilboalısınız. kütük nerede? en sonunda da ikametkah aldırıyoruz. ben böyle gördüm arkadaş. yönetim benden kulübe bir sistem kurmamı istedi. e ben de hep alt liglerde el mahkum kısıtlı ve takıma yönetimden karışılan takımlar yönettiğimden sistem mistem kurmamıştım. gittim oraya da türkiye memuriyet sistemi kurdum amk. su içmeye bile ikametkah aldırıyorum. ikametkah lazım. ikametkah önemli. bir de kimlik fotokopisi. koskoca kulübe memurluk sistemi kurdum. takımın felsefesi: "bugün git yarın gel."

    neyse bask mask olayını bir şekilde hallettik. devre arasında avusturya'da kampa gireceğiz. lan bir baktım başkan tüm transferleri kampa yetiştiriyor. "lan dedim napıyon? transferler hiç kampa yetiştirilir mi? manyak mısın?" ulan şok oldum. transfer dediğin kamp biter. adamlarla anlaşsan bile transfer sezonunun son gününe kadar beklersin. bir de avrupa elemelerinde falan elenirsin hemen panik yapar transfer yaparsın. transfer dediğin budur yani. tüm transferlerle anlaşmamıza rağmen son günlere kadar erteledim transferi. zaten felsefemiz "bugün git yarın gel". bu yüzden sistemi bozacak transferler yapmak istemiyorduk.

    rahat bir ikinci yarının ardından ikinci ligi açık ara şampiyon tamamladık. orta sıralarda aldığım takımı çok rahat güle oynaya şampiyon bitirdik. 2020 yılında takımın yıldızı hala fernando llorente idi. 3. şampiyonluğumu da yaşamıştım. athletic bilbao gibi büyük bir takımda başarılı olunca, sene sonunda; artık büyük kulüplerin kapıları ardına kadar açılır dedim. tahmin edeceğiniz gibi başı açıldı. yine 6 ay işsiz kaldım mk. ülke olarak işsizlik kaderimizde var herhalde :(

    devam edecek
  • 362
    (bkz: #1527839)
    (bkz: #1527844)
    (bkz: #1527861)
    (bkz: #1527890)
    (bkz: #1530472)
    (bkz: #1530487)
    (bkz: #1531035)
    (bkz: #1531056)
    (bkz: #1531474)

    şu ana kadarki ligler hakkında düşüncelerimi bir yerde toplamak istedim. entrylerde ayrı ayrı bahsedemedim.

    ingiltere alt ligleri: çoğunlukla fiziksel mücadeleye ve hava toplarına bağlı genellikle sıkıcı oyunlar oynanan lig. kalecilerin refleksleriyle birlikte yan toplarda iyi olması, iyi pozisyon alması ve alan kontrolünü elinde tutabilmesi gerekiyor. pek bire bir kalmıyor kaleciler oyuncularla. defans oyuncularında temel özellik hava toplarında çok iyi olması ve güçlü olması. orta sahanın ortası düğünlerde dans pistine çıkan çocuklar gibi. etkileri o kadar yani. millet dans ederken kimse çocuklar nasıl dans ediyor gibi bakmaz. nasıl ki düğünlerde çocuklar ilk başta düğünlerin en hareketlisiyken sonlara doğru hepsini masaların üstünde uyurken buluyorsak ingiltere alt liglerinde orta sahalar da öyle. 70'ten sonra bitiyorlar. kanat oyuncuları iyi orta açsın, biraz da pozisyon buldu mu gole çevirebilsin, ek olarak hızlı olursa adam geçmeleri kolay olur. santraforlar hava toplarına hakim, nerede duracağını bilen ve iyi bitiren oyuncular olmalı.

    brezilya ligi: genelde yerden, düşük tempoyla teknik futbol oynuyorlar. gerçi bendeki bu şansla gidip yine doldur boşalt oynamak zorunda bırakılmıştım da neyse. yan toplardan pek gol olmadığından kalecilerin saf kalecilik özellikleri yetenekleri iyi olsa yeterli. defans oyuncularının saf defansif özellikleri iyi olmalı. markaj ve top çalmaları iyi olmalı. orta saha oyuncuları tempo düşük olduğundan dolayı fiziksel olarak iyi olmaları pek önemli değil. mümkün olduğunca teknik ve yetenekli olmalılar. santraforlar ve kanatlar ise isteğe göre kullanılabilir. bir tek santraforlar toplu oyunda iyi olmalı. hava topları genelde önemsiz kalıyor.

    ispanya ikinci ligi: hepimizin bildiği gibi pas futbolu oynatılıyor. ayrıca defanslar ileriye kurulup hücum presi yapılıyor. kaleciler keyfe göre alınabilir belirli bir özellik yok. defansların işi zor. iyi olmaları, ağır olmamaları üzerine de oyun kurabilmeleri gerekiyor. ortasahalar iyi pas yapmalı. bunun yanında dengesiz ve istikrarsız olmamaları gerekiyor. istikrar çok önemli. kaptırılan toplar defans ilerde olduğu için çok sıkıntı yaratıyor. kanat oyuncuları skora mutlaka katkıda bulunmaları. santraforlar da taktiğe göre değişebilir.

    türkiye ikinci ligi: horoz dövüşü gibi lig. oyuncularda aranan özellik: güreşçi olmaları, iyi güreşebilmeleri.
  • 363
    oyunun detaycılarına bir sorum olan oyun.

    misal 15 yaşında 16 yaşında yeni yetme bir velet buluyoruz başka ülkelerde ve hemen imzalattırıyoruz. lakin sözleşme oyuncu 18 olunca geçerli oluyor. yani 18'ine kadar bulunduğu kulüpte oynuyor. gerek brezilya gerek arjantin gerek diğer ülkelerde hep böyle. lakin ben istiyorum ki 15'inde alayım çocuğu 18 ine kadar altyapımda takılsın 18 olunca da direkt 25 kişilik kadroma alayım. hem ülkeden yetişmiş statüsünde hem de kulüpten yetişmiş statüsünde olur ve 1 taşla 15 tane kuş vurmuş oluruz ama gel gelelim ki olmuyor böyle.

    yani altyapıma diğer ülkelerdeki 15-16 lık yıldızları katamıyorum. illa ya şansın olacak altyapından güzel regen çıkacak ya da ülkendeki çocukları alacaksın. ona da milyon euro bonservis istiyorlar ama mesela brezilya'da, arjantin'de 15'lik adamlar buluyorum üstelik de bonservissiz. nedir bu işin hal çaresi? yok mudur altyapıyı şaha kaldırmanın bir yolu yortamı?

    hayır yani gerçekte misal arsenal gidip fransa'dan, hollanda'da, almanya'dan, afrika'dan 13-14 yaşındaki çocukları altyapısına transfer ederken oyunda niye böyle olmuyor?
  • 368
    (bkz: #1527839)
    (bkz: #1527844)
    (bkz: #1527861)
    (bkz: #1527890)
    (bkz: #1530472)
    (bkz: #1530487)
    (bkz: #1531035)
    (bkz: #1531056)
    (bkz: #1531474)
    (bkz: #1531684)

    devam ediyoruz. tekrar herkesin bayramı kutlu olsun.

    athletic bilbao'dan istifam sonrası 6 ay civarı işsiz kaldım. artık ilk defa başka takımlardan teklifler geliyordu. büyük bir takımda veya büyük liglerde iyi sayılabilecek bir takıma gitmek için yapılan tekliflerin hemen hepsini reddettim. muhtemelen türk olduğum için anadolu takımları baya peşimden koştu. hatta bu sürede 2 defa fenerbahçe'den teklif aldım. ikisinde de görüşmeye bile gitmedim. medyaya da fenerbahçe'yi küçümseyen açıklamalar yaptım. böyle bir ego tatmini yok :( neyse en sonunda aralık 2021'de serie a ekiplerinden parma'nın başına geçtim. ligde 11. sıradayken göreve başladım. normalde gitmeyecektim ama 25 m euro transfer bütçesi verdiler. bir şeyler yapabileceğime inandım.

    takımda luis suarez vardı ama yaşlanmıştı. özellikleri pek iyi değildi. takımın kadrosu da pek iyi değildi. zaten göreve geldiğimde ligin yaklaşık yarısı bitmiş ve lider milan ile 14 puan fark vardı. şampiyon olamayacağımız açıktı. geldikten sonra şampiyonlar ligine de gidemeyeceğimizi anladım. yine de elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık. devre arasında 14 tane oyuncu transfer ettik 13 oyuncu ile yollarımızı ayırdık. şampiyon olamayacağımız belli olunca takımı zorlamak istemedim. sattıklarımızdan 63.67 m euro bonservis geliri elde ettik. aldığımız oyunculara ise 63.59 m euro harcadık. parma sözlükte ise yazarlar o aradaki 80 bin euro hani nerede? teknik direktör kesin komisyon alıyor tarzı yaklaşımlarda bulundu.

    parma hiçbir şekilde bana karışmıyordu. sonuna kadar güvenip her şeyi bana bıraktılar. takımın antrenman ağırlığını ve performansını arttırmak için 19 mayıs'larda 23 nisan'larda stadyumda koreografiler hazırlattım mk. bizi zamanında az süründürmemişlerdi biz babamızdan böyle gördük deyip tüm takımı provalara götürüyordum. hocam bu çile de neymiş böyle deyip ayaklarıma kapanıyorlardı nolur bizi buraya getirme. isa aşkına günde 4 antrenman yapalım ama nolur bize bu çileyi çektirme. 3 hafta paçamdan düşmediler. en sonunda şöyle güzel bir kule yaptırıp provalara son verdim. ondan sonra görecektiniz antrenmanları. en ağırını veriyorum gıkları çıkmıyor.

    bir süre sonra da takımdaki futbol oynama isteği azaldı. futbol aşkını depreştirmek ve daha istekli oynamalarını sağlamak için çektim bedenci haşofmanlarını body ekrem gibi çıktım karşılarına antrenmanlarda yavşak bedenciler gibi rahat, hazır ol, sağa dön, sola dön, ileri marş, sola çark ,sağa çark falan yaptırıyorum. futbol mutbol oynamıyoruz. daha da ileriye gittim futbol yerine halk oyunları çalışması provası yaptırdım. hatta daha da ileriye gittim antrenmanları iptal edip matematik dersi işlettim sınıfta amk. 2 hafta sonra hepsi hocağğğğmm hocağğğmmmm diye ağlıyorlardı. hocam biz ettik sen etme. yaa dedim ipneler kıymet bilin. benim 8 senem böyle geçti 8 senem aq dedim. o günden sonra 7 haftalık galibiyet serisi ile bitirdik ligi. maç bitince bile antrenman yapmak istiyordu takım.

    hedef orta sıralarda ligi bitirmekti. istikrarlı bir perfomans sergiledik. güzel ve başarılı bir sezonun ardından ligi 6. tamamladık. muhtemelen 2. yarıda en çok puan toplayan takım biz olmuşuzdur. yani geldiğimden itibaren takım ligi lider olarak tamamlamıştır. büyük bir ligde de kendimi göstermiş adeta bir hamza hamzaoğlu izlenimi bırakmıştım :( sevineyim mi üzüleyim mi? can sıkıntısından çıktım itv'ye veratti takımında koşmuyor dedim italyanlar birbirlerine girdi ahahha. yiyin amk birbirinizi deyip bastım istifayı.

    performansımdan memnundum yavaş yavaş yükseklere çıkıyordum. artık gelen çoğu teklifi reddediyor. istediğim takımlara geçmeyi bekliyordum. 2 aylık işsizlik döneminden sonra yeni takımımı bulmuştum...

    devam edecek
  • 369
    öncelikle belirtmek isterim ki football manager anılarını sözlükten paylaşıp sayfa sayfa anlatmak bana göre değil, zaten bu da bir anı yazısı değil.
    bu yazı, sözlükteki arkadaşlarla bir sevinci paylaşma yazısı.

    beni bilen arkadaşlar, football manager 2014'te başarısız olduğum için kafayı kırma noktasında olduğumdan haberdarlar. hatta pek çok arkadaş yardımcı olmaya falan çalıştı ama becerebilen olmadı, yani galatasaray'da antin kuntin dönüşlerle 14 maç namağlup seriden sonra 14 maç kazanamama 7 maç yenilgi serisi yakalamayı başarıp kovulan ve benzeri teknik adamlık kariyerlerim oldu.

    neyse.

    bayramdan sebep "son bir kez daha deneyecem lan" dedim, inada bindirdim. tabi bu noktada belirtmem lazım:
    * asla hile yapmam - save load yapmam - 2014 sezonunda oynuyorsam bruma'yı oynatmam, zira gerçek hayatta sakatlanmıştır gibi takıntılarım var.

    3 akşam önce başladığım kariyerimde ilk sene büyük zorluklar yaşasam da, maç maç hazırlanarak, analiz yaparak falan ligi 3. sırada bitirebildim, buna da şükürdü, işin garibi eskişehirspor şampiyon oldu ve ertuğrul sağlam bir türk fenomenine dönüştü ama olsun. ilk sene ben de şans eseri süper kupa maçında hazır olmayan feneri yenerek süper kupa ve türkiye kupası aldım, benim için gayet tatmin edici bir sonuçtu, fenerbahçe 2. oldu ama kupasız kapatınca ersun hoca kovuldu, murat yakın geldi takımın başına.

    2014-2015 sezonunda oyunun sistematiğini nihayet çözmeyi başardım.

    - oyuna kesinlikle maç maç bakmanız gerekiyor, öyle sistem oturttum başarılı oldum hikaye
    - kim olursanız olun, orta sahanız ve stoperleriniz güvenli savunma yapmalı, mümkünse çakılı kalmalı,
    - rakibin savunma ve orta saha kanatlarına pres ve sertlik uygulamalısınız,
    - maç öncesi rakip analizi işin mutfağı, rakip kaçta gol yiyor, kaçta gol atıyor göz önüne alırsanız tutuyor kesinlikle,
    - rakibin en çok gol attığı bölge neresiyse orayı kapatın gerisini koyverin gitsin, kitleniyorlar
    - takım toplu savunma yapsın diye kanatlara çalışkan ya da defansif görev verirseniz cörtlüyorsunuz, kanatarı serbest bırakmak şart
    - evindeki maçlarda motivasyonu iddialı, rakip sahalarda temkinli yapın, büyük küçük farketmiyor,
    - fenerbahçe'den gol yemeyecem diye kasmayın illa ki gol atıyorlar, kontrollü hücum olayı çözüyor, topa sahip olun yeter,
    - "kanatlara yolla" komutu kanat futbolu oynamak için değilmiş, savunmada topu kanata uzaklaştırmak içinmiş, yeni öğrendim,
    - "yüklen" komutunu son 5 dakika haricinde kullanırsanız adamlar sizi iğne oyası gibi diziyor, kondisyonu düşük takımlara uygulanmalı sadece
    - maç başlar başlamaz rakip size hücum etmeye başladıysa bilin ki "savunma çizginiz" hatalı, ileriyse geri çekin, geriyse ileri, hala işe yaramıyorsa daha ileri çekin
    - gol atıp üstüne yatma bu oyunda işe yaramıyor kesinlikle, en defansa çekilmiş haliniz standart olmalı, büyük maçlarda kontra denenebilir
    - maç başlar başlamaz gol yiyorsanız hemen paniklemeyin, biraz maçı izlemeye devam edin, ilk dakikalarda gelen goller taktik hatası yüzünden yenmiyor
    - forvet arkası oynattığınız oyuncunuz varsa diğer orta sahaları savunma nitelikli yapın, forvet arkası ya gizli forvet olmalı ya da serbest adam, diğerleri bi boka yaramıyor
    - savunma tandemi çok önemli, "ayağa pas yapan defans" olayına hiç girmeyin, ilmek ilmek dokunursunuz, çakılı ya da standart olmalı, birisi sıkı sefans, diğeri durdurucu
    - yılda 20 maçın üzerine çıkamayan, çok maaş alan ne kadar adamınız varsa elden çıkarın, zararına da olsa, zira maaştan yapılan tasarruf transfer bütçesi olarak geri dönüyor,
    - 20 tane wonderkidiniz de olsa 1 tane lider ve yaşlı oyuncu şart, yoksa takım paniklediğinde toparlayamıyor.
    - takım konuşmasında, yenildiğiniz maç sonrasında hırsınıza yenik düşüp fırça basarsanız işiniz çok zor, her şart altında güveninizi belli edin, şanssızdınız deyin, yoksa düşen moral, real madrid olsanız kesmiyor, moral çok önemli

    son olarak;

    - bruma kara trendir, ötesi yok, yardırma konusunda yüksek lisans üstüne ordinaryus doktorası yapmış
    - drogba işine gelince oynuyor, tatilde görünümünde, atarsa seviniyorsunuz ama sevincinizi tek sebebi adamın el-fenomeno olması
    - melo tam bir arıza, 2 yıl zor tahammül ettim, herkesin ak dediğine kara diyor adam, yapacak bişey yok
    - sneijder'e kıyamıyorsunuz biliyorum, ama kondisyonu berbat, her hafta alarm veriyor, inadına her maç pres uygulatın, tanrılaşıyor, %60 tan yukarı bitirmedi hiçbir maçı, ama pres yapınca rakibin anasını ağlatıyor
    - selçuk inan kahve abisi gibi, keçi boynuzu tadında, havasını tutturursanız double double yapıyor, yok tutmazsa, kesin gitsin... olmuyor yoksa.
    - burak yılmaz tek forvet oynamıyor diyenlere gelsin, drogba gitti burak yeniden doğdu, bir senede 30 gol, tek başına, yedeğe gerek bile kalmadı, umut bulut'un çıktığı maç sayısı 8, koca sezonu sadece burak'la ve şampiyon bitirdim
    - semih kaya'nın retinası çizik, 1 gözü var, arkasını kollayacak stoperiniz yoksa bittiniz, hakan balta iş yapıyor bu konuda, güvenebilirsiniz,
    - telles'ten 15 maçtan önce performans beklemeyin, yeni gelin gibi, yerini yadırgıyor,
    - emre çolak bug'lı... satmayın, kesmeyin...
    - yekta kurtuluş saydam, içinden geçilebiliyor,
    - hamit altıntop görev adamı, berbat özelliklerine rağmen bana mısın demeden oynuyor

    şimdilik bu kadar,

    yeni sezona muslera'yı 18'e satarak, melo ve sneijder'i de toplam 10 liraya falan yollayarak girdim, 35-40 milyon tasarrufumuz oldu, onur kıvrak fix transfer zaten, takımda 3 tane yabancı kaldı, çok sağlam gurbetçiler buldum, onur bulut, yunus malli ve nadir çiftçi... iş yapıyorlar, nadir için yeni metin oktay deniyor. şimdi oyuna girip 1-2 deneyimli abi almam lazım, yoksa beni düzerler...

    herkese selamlar, saygılar...
  • 371
    (bkz: #1527839)
    (bkz: #1527844)
    (bkz: #1527861)
    (bkz: #1527890)
    (bkz: #1530472)
    (bkz: #1530487)
    (bkz: #1531035)
    (bkz: #1531056)
    (bkz: #1531474)
    (bkz: #1531684)
    (bkz: #1533212)

    devam ediyoruz arkadaşlar. öncelikle bir duyurum var. istek üzerine bundan sonra kariyeri biraz daha renklendirmek için kariyerin önemli yerlerine screenshotlar eklenecektir. tabii sistemimiz "bugün git yarın gel" olduğundan screenshotlar bu entryde değil sonraki entrylerde olacaktır. *

    parma'daki görevimi tamamladıktan kısa bir süre sonra italya milli takımı teknik direktörünü kovdu ve 2024 avrupa futbol şampiyonası'ydı. başvurumu yaptım. 2 hafta bekletmelerinin ardından kimseyi bulamadılar ve el mahkum benimle anlaştılar. ve 15 temmuz 2022'de italya milli takımının başına adeta bir abdullah avcı edasıyla geçmiştim :( parma ile 6. oldum diye milli takımı bana vermişlerdi resmen. ulan kadere bak mk kariyerin başında yılmaz vural olduk sonra hamza hamzaoğlu olduk şimdi de abdullah avcı olmuştuk :( biz anamızın liginden biz böyle gördük aga dedim verratti'yi sol ayaklı değil diye milli takıma almadım aq ahahahha. nedir bu çocuğun benden çektiği :) ülke yine birbirine girdi. bruno bozetto reyizden öğrendiğimiz kadarıyla zaten italyan insanı da türk insanı gibi: http://www.youtube.com/watch?v=tzQuuoKXVq0 ** ondan herhalde çok sevdiler beni.

    takımın başına geçtik. dedim oyunculara hacılar şöyle güzel bir restorana götürün ziyafet çekelim dedim. götürdüler bir yere. herkes de smokinli hani penguen sürüsü gibi girdik içeriye 40-50 kişi. smokinimin arkasındaki kuyruğu aldım elime can sıkıntısından tespih gibi çevire çevire geziyorum. donatın lan masayı bugün başkan ısmarlıyor hehe diye hesabı da başkana kilitledim. herifin milyar euroları var hala 10bin dolarlık hesaba yüzü kızarıyor amk. mezarına mı götürecen parayı? ulan masayı donattırdık bir de ne göreyim? 1'er porsiyon makarna getirdiler alın yiyin diyorlar. lan amk öğrenciyken fakirlikten yiyorduk bunları. kaldırdım herkesi dedim makarnayla avrupa şampiyonasına mı hazırlanır? yürüyün dedim size adamakıllı bir yemek yedireyim. hesaplar da benden lan dedim(sonradan pişman oldum. anaları değilim babaları değilim. hepsi de benden zengin adamlar aq) 50 tane adam smokinle italya'da kebapçı arıyor :(

    neyse efendim takımın başına geçtik de 2022'nin sonuna kadar 5 tane hazırlık maçı var başka da bir şey yok. hiç de sevmem hazırlık maçı falan. yardımcıya yaptırır geçerim. belli bir kemik kadro belirledim. belli taktikler belirledim. her zaman olduğu gibi yardımcımı itinayla seçtim. 2022'deki tüm hazırlık maçlarımı asistana yaptırdım. bir de ne göreyim mk? adam benden iyi lan. gelene geçene handikap yaptık. 2-0, 3-0, 2-0, 2-1, 3-0 kazandık maçlarımızı. maçları da fena takımlara karşı oynamadık yani rusya, danimarka, abd falan o tarz yani. maçlar bitti ertesi gün kovdum asistanı. ulan herifler anlarsa yanarız. beni kovup onu başa getirirlerdi. sir aykut kocaman edasıyla yollattım asistanı * sen bizden daha iyilerine layıksın :( sorun sende değil bende :( ben seni hep antrenör olarak gördüm :(( diyerek yolladım adamı mk :( (burada mazisi olup içi acıyana da bir kıyağım olsun: http://www.youtube.com/watch?v=chJ8aBS-kJA )

    geldik 2023'e. 2023 yılı boyunca da hazırlık maçından başka bir şey yok. resmen ofiste sinek avlıyorum mk. can sıkıntısından alt yapıya sardım ülke futbolu gelişti mk asdasdfsgasdf. can sıkıntısından futbol gelişir mi? gelişiyor aq. demek ki bizim ülkeye de gerekli olan şey can sıkıntısı. aşçıya bile karışıyorum. soğanları öldürme! öldürme soğanları! diye çıkışıyorum. napayım yapacak iş yok. iyice kaynana moduna girdim hademelere falan iyi temizle orayı parmak kadar toz var orada diyorum. oyuncularla fifa'ya gidiyoruz o derece boşuz. ulan bir de arada milli takım kampları oluyor. zorla toplatıyorlar bana oyuncuları. oyuncular geliyor, maç yok bir şey yok. hazırlık maçı bile yok. mahcup oluyorum adamlara karşı. eve gelen misafir sıkılınca sana ölüm olur ya aha da öyle oluyor işte. ulan koskoca italya ben hazırlık maçı sevmiyorum ayarlamıyorum diye avrupa şampiyonasına baklavasına halı saha maçları ile hazırlandı ya. başka da bir şey demiyorum mk.

    neyse efendim aldık yeni yardımcıyı bu da mal çıktı isviçre'ye falan yeniliyor. hemen kovdum tabii. sonra yenisini aldık memnun kaldık uzun süre onunla devam ettik. hatta isim isteyenlere söyleyeyim: holger stanislawski ... 2023 boyunca 5 hazırlık maçından başka bir şey olmadı. onlar da 2-3, 6-0, 4-0, 3-2 ve 1-1 bitti. bunlar da isviçre, nijerya tarzı takımlara karşıydı. koskoca 1.5 sene bitti bir aksiyon olmadı. bu süre zarfı boyunca şöyle iyi takımlardan büyük takımlardan biri boşa çıksa da italya ile birlikte bir tane de kulüp takımı çalıştırayım dedim ama nasıl bir istikrar varsa 1.5 senede kimse ayrılmadı resmen. bir tek tottenham boşa çıktı. onda da adamlar 13. transfer bütçesi vermiyorlar. bana göre değildi yani...

    2024'e geldik haziran'a kadar maçımız bile yok. sağ üstten devam demekten ciğerim soldu. boşa çıkan düzgün pek takım olmadı. bir tek liverpool çıktı ama beni almadılar. haziran 2024'te 2 hazırlık maçımız vardı. daha sonra 16 haziran 2024'te de 2024 avrupa şampiyonası başlıyordu. hazırlık maçlarında hırvatistan'la 2-2 berabere kaldık. ukrayna deplasmanında ise 2-0 galip geldik. basın toplantısında "bu maçı kendi evinizde de oynayabilirdiniz, şu ana kadarki tüm hazırlık maçlarınızda olduğu gibi. neden deplasmanda oynamayı seçtiniz?" sorusunu yanıtsız bıraktım.

    ve sonunda 2024 avrupa şampiyonası başlıyordu. grubumuz: portekiz, italya, irlanda ve kuzey irlanda.

    devam edecek...
  • 372
    10 günde 4 deplasmanda oynamamı bekleyen oyun, 5 as oyuncum sakat 2 savunmacı cezalı, bir son bahar akşamı mençester ile oynuyoruz gene. o da ne aslanın boyu allah allah 10 metre, adamlar bu maç takviminde benim takıma fena boruyu döşediler, ilk yarıda 8 tane yememe sebep olan oyun.

    edit: çoşkun akkaydın var adana demirspor'dan mübarek santfor değil, messi - ronaldo karışımı bir şey, 16 yaşında alt yapıya transfer edin sonra yüklen oğlana, erkek oluyor sonra.
App Store'dan indirin Google Play'den alın