24 kasım 2012 elazığspor galatasaray maçı'nda kurtardığı penaltıya elazığspor kalesinin arkasındaki tribünde, elazığspor taraftarlarının arasındayken tanıklık ettim. böylesine özel bir anımda başrol oynadığı için bende yeri her zaman ayrıdır.
aslında o maça bilet bulamadığım için gitmeyecektim ama maça bilet alan kuzenimin işi çıkınca onun yerine maça ben gittim. hayatımda galatasaray'ı stattan izlediğim ilk maç da bu maçtır bu arada. maça dair aklımda penaltı dışında çok da bir şey kalmamış şimdi düşününce. golümüzü yekta'nın attığını hatırlıyorum sadece. zaten melo'nun penaltı kurtarması o maçta yaşanan her şeyi gölgeledi. penaltı olunca etrafımdaki herkes maç berabere bitecek moduna girmişti. yalan yok ben de berabere bitecek diye düşündüm. zaten muslera kırmızı yemiş kaleye de melo geçmişti. o an böyle bir şeyin yaşanacağını düşünmemiştim.
ama sonra melo penaltıyı kurtardı ve o meşhur sevincini yaptı. etrafımdaki herkes sinirle küfretmeye başladı. bense içten içe deliler gibi seviniyorum ama tabii içten içe.
* o sevincimi bir dışa yansıtsam herhalde o kadar kızgın insandan bir araba dayak yerdim. o akşam sevincimi ancak maçtan sonra eve gelince doya doya yaşayabildim.
benim için güzel bir akşam olmuştu. hem galatasaray'ı ilk defa stattan izlemiştim hem maçı kazanmıştık hem de melo'nun penaltı kurtarması gibi galatasaray tarihi için özel bir olaya canlı tanıklık etmiştim.
şimdiki oyuncularımıza bakınca ne kadar özel bir futbolcu olduğunu daha iyi anlıyorum.