• 51
    böyle bir durum olmadığını düşünenlerdenim.
    şöyle ki, şurada benim de içinde bulunduğum güruh tarafından her şekilde savunulan, hata yaptığında daha toleranslı davranılan fatih terim, zaten yok ama hadi başka takımı geçtim, milli takımdayken bile yine benim de içinde bulunduğum buradaki büyük bir güruh tarafından bu kadar önemseniyor muydu, hiç sanmıyorum.
    buradan çıkan sonuç, değil fatih terim, hiç bir beşerin galatasaray olmazsa bir anlamı yoktur.
    bunun anlamı bu beşerlerin değersiz olduğu değil, galatasaray'ın tanımlanamayacak kadar büyük olmasıdır.
    fatih terim, baba gündüz, taçsız kral metin oktay.....vb gibi isimler galatasaray'ın büyüklüğünü daha da pekiştiren efsaneleridir.
  • 57
    kendilerini "reis giderse ülkenin hali ne olur" diyen siyasi parti destekçilerine benzetiyorum. aynen bu şekilde düşünen ve fatih terim'i adeta ilahlaştıran akrabalarım, arkadaşlarım var ve ciddi manada kendileriyle galatasaray hakkında konuşamaz oldum.

    "takım yine kötü oynuyor, gol atamıyoruz" dersin, "izleme o zaman" cevabı gelir. "bu takım geçen seneden beri dökülüyor, hiçbir önlem alınmamış, taktik geliştirilmemiş" dersin, "şampiyon yaptı daha ne istiyorsun" cevabı gelir. saymaya kalksam daha çok şey çıkar da gerek yok.

    ölümlü dünya... hoca vefat ettikten sonra bu kesim ne yapacak çok merak ediyorum doğrusu.
  • 58
    galatasaray sözlük'te bol miktarda örneği bulunan durum.

    bir kere fatih terim düşmanlığı diye ayrıştırıcı bir başlık açılmış yahu.

    3 sezondur bombok top oynayıp avrupa'da rezil olan bir galatasaray var; kadro planlaması, oyuncu değişikliği, maç sonu demeçleriyle bizimle kafa bulan bir fatih terim var.

    14 aralık 2019 galatasaray ankaragücü maçı sonrası hoca dalga geçer gibi iyi oynadık diyor.
    (bkz: iyi oynadık hakettik ama olmadı/#2822242)

    onca şeye rağmen adam yazmış, "hocanın gitmesi hizmet değil hezimettir" diye.
    bir başkası "bu takımı sadece sen toparlarsın" falan diyor.
    öbürü "nankör olmayın, hocanın kredisi..." bla bla bla

    ne desem bilemiyorum, bazen kelimeler yetmiyor ifade etmeye.

    bu kafayla 2020-21 sezonunda da kanser olmaya devam.
  • 60
    ısıtılıp ısıtılıp öne sürülen söz öbeği. kimse fatih terim’i galatasaray’dan daha çok sevmiyor. insanlar fatih terim’i galatasaray için yaptıkları sebebiyle, dahası daha fazlasını yapacağına inandığı için seviyor.

    bu adamı babasının cenazesinin ertesi günü antrenmana çıktığı için seviyor insanlar. kimin için? galatasaray için. sen hava soğuk diye stada gidip destek olmazken, üstelik ameliyat olması gerektiği halde buz gibi havada lazio deplasmanına gitti diye seviyor. galatasaray için. 68 yaşında “sizinle mi uğraşıcam” deyip gidip torun torba sevmek varken, forvetsiz geçirdiği devrede sızlanmadan galatasaray için uğraştığından seviyor insanlar.

    adamın hayali galatasaray olduğu için, hayali galatasaray olanlar seviyor ve inanıyor bu adama. kimse de gitti diye galatasaray başarısız olsun istemiyor, en fazla bizi bu kadar sevindiren, galatasaray’ı bu kadar sahiplenen adamı böyle arkasından oyunlar oynaya oynaya gönderince acı duyuyor insanlar, o acıyla da o başkana, o yönetime böyle tepki veriyor. bırakın o tepkiyi de versinler, herkes için çok kolay değil kendisini bu kadar sevince boğmuş insanı silip atmak.
  • 63
    varlığı tartışılamayacak durum.
    4. fatih terim dönemi boyunca tamamen kendisine biat etmiş bir başkanla çalışmasına, kendisine hiç sorun çıkarılmamasına, hatta bir önceki başkanı yiyerek bu yönetimi terim seçtirmesene rağmen nasıl oldu da mağdur oldu terim anlamadım?

    ne yani, normal şartlarda 4ay önce kovulması gerekirken yukarıda saydığım gerçekler yüzünden fazladan 4 ay sabredilmiş olması, bu süre boyunca doğru düzgün maç kazanılamaması filan yetmedi mi? arkadaşlar bu yönetim terim’in yönetimi, o yüzden küme düşme potasına kadar direnebildi zaten. e hoca bırakmıyor, ne yapılacak küme mi düşülecekti.

    terim kendisi bırakmadığı(milli takımda şartlar oluşmadığı) sürece ne olursa olsun mağdur olmayı başarıyor. bonservis rekoru kırıp takımı düşmeye oynatıp yönetimde de sana tamamen biat etmiş bir başkan varken bile mağdur oldu adam yahu, vallahi helal olsun.
  • 64
    başlık biraz fatih terim'i galatasaray'ın kendisinden ayrı bir şeymiş gibi gösteriyor. oysa fatih terim galatasaray'ın ta kendisi. bu idrak edilmesi gerekilen bir nokta. fatih terim'i seven galatasaray'ı da sever. fatih terim'i sevmeyen galatasaray'ı sevmez diyemem ama siyasal ve dünyaya bakış açısı farklı diyebilirim. fatih terim- galatasaray ilişkisi et-tırnak ilişkisi değil, kalbin ta kendisi. bu şekilde görmek lazım. galatasaray tarihinde hiçbir kimsenin ulaşamayacağı başarılar onun imzası var. büyük ihtimal heykeli dikilip stada ismi verilecek. gidişatta o.
  • 65
    munferit ornek varsa munferitligiyle kalabilir. genelleme yapilacak olursak boyle birseyin varligini iddia etmek icin turkiye’ye ve futbola yabanci olmak gerekir. fatih terim fenerbahce taraftari mi? besiktas amigosu mu? yani galatasaraylilar tarafindan sevilmesi suc mu? bu nasil bir akil tutulmasidir yasadigimiz arkadas. sevgi miktari azmis, cokmus geciniz sonucta fatih terim seviliyor diye insanlar yaftalaniyor.

    -metin oktay sevgisinin galatasaray sevgisi onune gecmesi
    -ali sami yen sevgisinin galatasaray sevgisi onune gecmesi
    -gheorghe hagi sevgisinin galatasaray sevgisi onune gecmesi

    cumleleri bir de bu oznelerle okuyunca aslinda ithamin ne kadar sacma oldugu cok net anlasiliyor. badem gozlu olmasini beklemeden sirf hayatta diye sevemeyecek kimse, oldu pasam. adam kulubun futbol takiminda ulke tarihinin en buyuk basarilarini kazanmis, illa bir “normal” yaratilacaksa bu normal kendisinin sevilmesidir. simdi “herkes fatih terim’i sevmek zorunda” olarak anlayanlar cikacaktir. oyle birsey dedigim yok ve kanitini da yine ozneleri ve durumu degistirirsek buluruz. dunya futbolunu duzenli takip edip galatasaray hakkinda asgari bilgisi olan yabanci uyduklu birine “fatih terim’in bazi taraftarlar tarafindan sevilmesi baska taraftarlar icinde huzursuzluk yaratiyor” diyip yorumunu alin bakalim. olmazsa mesela ozneyi alex ferguson-manu olarak da degistirebilirsiniz. olay bu kadar basit ve bunu idrak edebilmek gercekten bu kadar zor olmamali. kulubun bu seviyeye cikmasinda en buyuk katkiyi sunan adama sukran duyuluyor diye ozur mu dilensin arkadas iyi misiniz siz?

    terim olmazsa da basarili olurmusuz. biz bu evrende bu durumu yasamadik, terim vardi ve basarili oldu. ee paralel evrenden bu tip bilgi alma gucu olan varsa napalim yani biz o evrende degil burada yasiyoruz. buraya gore hayatimiz sekilleniyor. bir baska evrende de turkiyede refah duzeyi, huzur cok yuksekmis diyeyim ben de. bu cumleye hass….tir cekiyorsaniz zaten ayni fikirdeyizdir aslinda demektir. bu kadar gerceklikten uzak fikirlere sahip olmak en basta kendinize zarar. yapmayin etmeyin yani.
  • 66
    "fatih terim olmazsa galatasaray yanıp biter kül olur" zihniyetine sahip kişilerde ekseriyetle görünebilecek ve gözlemlenebilecek durum.

    nasıl ki fatih terim kötü gidişattan kendisini sorumlu tutmuyor ve hatalarını kabul etmiyor ise bu güruh da aslında çok daha önceden başlayan fakat 2021-2022 sezonunda artık tahammül edilmez boyuta gelen takımın sahada her rakibe karşı aciz duruma düşmesinden, üretkenlik ve gol sıkıntısından, duran top beceriksizliğinden, profesyonel bir antrenör ekibinin olmamasından, kadro istikrarı sağlanamamasından ve formu düşen oyunculardan katiyen fatih terim'i sorumlu tutmaz. bu sıkıntılar sanki kendiliğinden gelmiş ve kendiliğinden çözülecekmiş tavrı içinde olurlar.

    halbuki ortadaki mevcut problemlerde fatih terim'in de sorumluluğunun olduğunu kabullensek, takımın ve oyuncuların psikolojik olarak çökmüş halde olduğunu ve fatih terim'in de artık bu durumu düzeltebilecek enerji ve motivasyonunun kalmadığını görsek galatasaray için neyin doğru, neyin yanlış olduğunu eminim ki kolaylıkla görürüz.

    duygusallık, mantığın önüne geçiyor olabilir fakat serbest düşüşte olan bir galatasaray varsa, teknik direktörün hemen hemen hiçbir konuda artı bir katma değeri görülemiyor ise burada ihtiyacımız olan şey duygusallık değil bana göre. üstelik sezonu iyi kötü kurtarma şansımız da halen var. avrupa potası ile aramızda 5-6 puan gibi az bir fark varken mevcut gidişatı kabullenmek çok daha büyük bir kumardı.
  • 67
    illa ki fatih terim'i galatasaray'dan çok seven vardır ama istisnadır ve özeldir. yani hocanın özel bi dokunuşu olmuştur hayatına.
    ben fatih terim'i çok seviyorum çünkü galatasaray onunla daha güçlü. kazandığında sevindiğim, kaybettiğinde mala bağladığım takımım onunla hep çok güçlü oldu. hani diğer takımlar diyor ya biz tek siz hepiniz diye. işte hoca öyle bir adam ki herkes karşısında duruyor çünkü galatasaray onunla çok güçlü oluyor.
    adamın iletişim ağı o kadar geniş ki avrupa'da kapısını açamayacağı kulüp yok. elit hocalar arasında ulaşamayacağı kimse yok. milano'da yolda yürüyemiyor ilgiden. bu durumda her konuda eli güçlünen bir galatasaray'ı saf dışı bırakmak için önce hocayı hedef alıyorlar. böyle bir ortamda, galatasaray başarılı olmasın diye saldırılan bir adamı savunmak onu galatasaray'dan daha çok sevmek anlamına gelmiyor.
  • 68
    sanılanın aksine bir sevgisizlik değil sitem belirtir. ortada alp yalman'dan sonra 1 kere bile düzgün yönetilememiş, aig, sahip som gibi skandallar yaşamış, mecidiyeköydeki araziyi kaybederek evinden olmuş dağ başına yapılan stada giderken de itilip kakılmış, hor görülmüş, 4 milyara yakın borcu olmuş, 4 milyara yakın borcu olmasına rağmen pi partner skandalı yaşamaktan asla geri kalmamış, hiç bir zaman fenerbahçe gibi kendisini adamış yöneticiler çıkartamamış bir kulüp var. ben mesela imkansız ama bugün borç bir şekilde sıfırlansa yarın bu kulübün kendi içinden yine borcu 3-4 milyar seviyesine çıkartacak başkanlar seçeceğini adım gibi biliyorum. insanlar hiç mi sitem etmesin, hiç mi tepki göstermesin? bugün benzer duygularla türkiye cumhuriyeti'ne sitem ediyoruz ki türkiye cumhuriyeti başlığında entryler de ortada. orada yazıldığında kimse sen türkiye cumhuriyetini sevmiyor musun, o zaman bu ülkede yaşama, mustafa kemal atatürk'ü çok seviyorsan git atatürk cumhuriyetini kur gibi laflar etmiyor. peki konu galatasaray olduğunda neden uzlaşamıyoruz? bir gerçek var ki bu kulüp en az 25 senedir berbat yönetiliyor. sonra kutuplaşılıyor diyorlar. kutuplaşılıyorsa da bunu çıkartanlar belli zaten. oyuna ve skora hiç bir bahane bulamadığında bu sefer çıkıp sofiane feghouli ile fark atacağıma oğulcan çağlayan ve jesse sekidika ile yenilmeyi tercih ederdim şeklinde entryleri girilirken kutuplaşmıyor muyduk? o zamanki kutuplaşma korkutmuyor muydu sizleri?

    kimse kusura bakmasın bu kadarı mahalle baskısına, faşizme giriyor. türkiyedir galatasaray diye diye türkiye'ye benzemeyi başarmışız.
  • 69
    şampiyonlar ligini alabilir miyiz?

    %5 ihtimal o da allah'tan ümit kesilmez, futbol 90 dakikadır ihtimalinden gelen küçük bir ihtimal işte.

    terim'le alabilir miydik, torrent'le alabilir miyiz veya başkası ile?

    yine çok düşük ihtimal.

    fark şu; terim'le bu kupayı almayı hayal edebiliyoruz. futbol falan degil hikaye olarak hayalini kurabiliyoruz. imparator fatih terim olunca o inanci o umudu yaşıyoruz. ya mantıksal doğrular üzerinden bakınca "ya ne oynatiyor vs" diyenler olur. ya olay o degil ki, olay bu hikayenin yazılış biçimi.

    veya baska bir hocayla uefa ucl aldık diyelim. hikayesi bunun gibi olmaz ki. terimle olduğu kadar sevinebilir miyiz? o hikaye başka olur. ılla çıldırırız sevinçten ama sunu soyliyim. bir gün bir hocayla avrupadan kupa alırsak o gün gözü yaşlı sekilde hepimiz terimi animsayacagiz.
    bize guardiola gelse ucl kazansak o bağ oluşabilir mi?

    kişiye bağlılık biatcilik değil bu. seviyoruz olm adamı istifa diyenleriniz bile alayimiz cok seviyoruz lan.
    bu bağı bu aşkı biatcilik diye yorumlamak yanlistan öte ayip.

    25 senedir terim geldi terim gitti. terim oyle aciklama yaptı böyle konustu boyle mimik gösterdi vs. hayatimizin orta yerinde yaşadı üstüne bir de hayatimizin en mutlu anlarının listesini yapalim ilk 50ye soktugu bir suru an vardir ve o bas aktorudur o anın.

    terimsporlu biatci diyorsunuz ya olabilir yani söyleyin diyin öyle olsun. ama aslında bu o değil.

    25 senedir yaşananlara bakın.

    terim öncesi en başarılı galatasaray takımı diyebilir miyiz? zor. desek de argüman az. bi derwall denizlili avrupa macerasi ve tabiki metin oktayli efsane yillar iste brian birch ile 3 sene ust uste. toplasan 96'ya kadar totalde 5 6 sene falan egemen olmuşuzdur en cok manşet olan olmuşuzdur heralde.

    ama 1996 sonrası bir koydu adam 4 sene iceride zaten. avrupada mesela su az konuşulur.
    (bkz: şampiyonlar ligi 1998-1999 sezonu)
    sonra tabiki 2000 uefa kupası. aklımız cikti olm.*
    avrupadan kupa getiren nadir türk değil bakin nadir orta ve doğu avrupa takimi olduk biz.

    sonra luce 2.terim gerets rijkaard yaşadık. avrupada luce dışında yoktuk.

    artik ligde de baya gerilere düşmüş son yıllarında hocasiz şampiyonluk almış takimdik.
    (bkz: 2007-2008 şampiyonu galatasaray)

    fener havada karada yeniyordu bizi. hatta meşhur bir sosyal medya yazilari da olmuştu. hagili de yendik ardali da türkiyede de yendik almanyada da vs.

    3.terim bir başladı abi tarumar ediyoruz yine.* ulan pino'lu takimdan 2 sene içinde real madride karşı tribunlerden 5 5 5 sesleri gelen takima döndük ya.*

    neyse o dönem de ayrılık geldi çattı. sonra noldu abi ittire kaktira kadro gucumuzle(ki terimin bıraktığı takim) güçlü isimli de kadro tabi + terimin yardimcisi hamza hamzaoğlu ile 4.yildiz taktik. ve sonra nadasa cekildik.

    denizli geldi sneijder riekerink getirdi sonra tudor yaptık. tudora bir sarilisimiz vardi. ılk geldigi ani hatirlayin tudor oyle tudor soyle. fenerliler gibi tepki verdik lan.* herhangi bir teknik direktör biraz karabük basarisi yapti diye sosyal medyadan hoca getirdi taraftar. neyse guzel hizmetleri oldu aslında tudor'un ama basin olsun turk spor kamuoyu olsun ciddi baskı yedi adam..basaksehir 5lik yapti besiktas bi kamyon gol atacakti 3-0 bitti falan sonunda yolladilar tudoru. zaten taraftar da istifa demişti artık.

    bu taraftar öyle acikmisti ki yine bakin neler dedi.
    (bkz: riekerink bey diyeceksiniz)
    (bkz: imparatudor)

    vee 4.fatih terim dönemi.
    2 senedir şenol'lu beşiktaş izleyen galatasaray geldi ligi aldı. geldi ve ligi aldi. üstüne sonraki sezon 8 puandan geldi ligi aldı.

    sonra pandemi vs iste bugune geldik.

    bakin 25 senedir böyle yaşadık bunları yaşadık biz. simdi diyorsunuz ki fatih terim'i galatasaray'dan cok sevmek. zaten fatih terim baya galatasaray'ın kendisi olmuş vaziyette 25 sene yaşamışız. ya ayıramiyorsun ki zaten birbirinden. bu kadar duygu dolu şeyler yaşa, başın sıkışınca ona sığın sonra gelsin seni tekrar zirveye çıkarsın rakiplerini sus pus oturtsun tekrar hayaller kurdursun. sonra tamam sen hizmet ettin bitti aslolan galatasaray'dır. ya bu söz bile fatih terim'in zaten.

    bu kadar profesyonel galatasaraylı mısınız hakikaten? sadece sunu soruyorum. mağlubiyetler yasarken mi daha cok aci duydunuz fatih terim'in veda anındaki fotoğraflarindaki hislerini icinizde hissedince mi? hissettiyseniz tabi.
  • 70
    yıllardır hep abartılarak var olduğu söylenen, 10 ocak 2022 sonrası ilk defa ete kemiğe bürünmüş olan hadise.

    florya semtinde trafik kazası haberinin altında bile başkana ve yöneticilere söven hesaplar türedi neredeyse. maçlarına yazı ile beş kişinin gittiği şube takımlarının sosyal medya paylaşımlarının altında 500 tane istifa tweeti geliyor.

    ki bunlar en hafif kısmı işin...

    bu gidişle ilk iç saha maçında bu aralar ezeli rakibimiz fenerbahçe'den aşina olduğumuz, bizim de baskonia maçından beri hasretini çektiğimiz(!) birbirine girmeli tribün ortamını yakalarız gibi geliyor...
  • 71
    aslı olmayan bir tespit ve birbirinden bağımsız olgulardır.

    bu işin aslı şudur;

    insan yapısı gereği tanıdığı insanlara duygu besler. varlığını bilmediklerinizi sevemez, nefret edemezsiniz. onlarla gurur duyamazsınız.
    ancak sizden biri olan, yüzünü her gün görmekten mutlu olduğunuz dostlarınız, aile bireyleriniz, sevgilileriniz vardır. onlar yeni ve güzel bir iş bulduklarında onlar adına sevinir, büyük bir şeyler başardıklarında onlar ile gurur duyar, hayatları kötüye gittiğinde onlar adına üzülürsünüz... fatih terim buradaki dost, aile ve sevgilidir. galatasaray kazandığında bir de onun için sevinir, başarısız olduğunda bir de ''hoca da çok üzgündür ya şimdi'' diye bir daha üzülürsünüz. ki üzmüşlüğü sevindirdiklerinin yanında karınca kalır.

    bu başka hiçbir galatasaray hocası için geçerli olmadı bugüne kadar. bugün domenec torrent kaybettiğinde ve kazandığında galatasaray için çok üzüleceğim ve mutlu olacağım. tanımadığım ve onun da bugüne kadar galatasaray'a özel bir sempati beslemediğini düşündüğüm hoca torrent umarım başarılı olur. ama duygulara yer olmadığı görünen günümüz futbolunda kendisinin duygularını hissedecek bir kaç kişi de varsa yardımcıları olacak. üzen ve sevindiren ise yalnızca anlı şanlı galatasaray...
  • 72
    https://youtu.be/cfY1Oi63dpY
    https://youtu.be/ADacABsZaUA
    https://youtu.be/uF-LR21i8Ro

    yüreğindeki galatasaray sevgisini sorgulayanlara yukarıdaki üç videoyu izlemelerini öneririm. bakarsınız, terim'in içinde olmadığı bir galatasaray'da size tebessüm ettirip gözlerinizin yaşarmasına sebep olabilir.

    ilkini değilse bile diğer ikisini çok iyi anımsıyorum. sekiz yaşında bir çocuktum. ertesi gün sabah erkenden okula gitmesi gereken bir çocuk. manchester united maçı son bulup, babamın omuzlarında, o soğuk kış günü atkı ve berelerle sarınmış bir vaziyette tüm şehirle birlikte ben de sokağa çıkmıştım. saat sanırım gece 12 idi. insanların gözlerindeki mutluluk, hep birlikte söylenen şarkılar, marşlar çocuk aklımla hala kulağımda çınlar. sanırım "gurur" kelimesinin ne demek olduğunu o gece yaşayarak öğrendim ben. neden oldu bilmiyorum, o maçtan sonra uefa karar alıp şampiyonlar liginin statüsünü bile değiştirdi.

    16 dakikalık şampiyonluk maçımız ise kelimelerle tarif edilemez duygular barındırır kalbimde. hiç unutmuyorum, maçı izlediğim kafenin merdivenlerine iki büklüm oturmuş, geçmek bilmeyen o 16 dakikanın ardından hıçkıra hıçkıra ağlamıştım. ama hiç utanmamış, hiç gocunmamıştım. çünkü gördüğüm herkes benimle aynı şekilde ellerini başlarının üzerine kavuşturmuş ağlıyordu. galatasaray'ın bir "his" takımı olduğunu da o gün anladım ben.

    fatih hocayı tarihten çıkarmak, onu yok saymak, değersizleştirmek mümkün değil. buna kimsenin gücü de yetmez zaten. hocam hep der "benim de hülyalarım var, dünyadan büyük hayallerim var" diye. fatih hoca kastettiği hayallere ulaşabilirdi aslında 2000 sonrasında. eğer ki hoca, egosunu, ben merkezciliğini galatasaraylılığının önüne koymasaydı, 2000-2003 arası galatasaray'ın müzesinde biri şampiyonlar ligi kupası olmak üzere en az iki avrupa kupası olması işten bile değildi aslında. iyi hoş da, tam da o dönem, her şey yerindeyken, takım olağanüstü bir hava ve özgüven yakalamışken çekip gitmek, galatasaray'ı yüzüstü bırakmak problem olmuyor da, işler çığrından çıkmış ve takım tepetaklak giderken hocayla yolları ayırmak neden problem oluyor. bu tip ayrılıklar hayatın doğasında yok mu zaten. herşey bir tarafa, biz toplum olarak kapıyı çarpmadan çıkabilen bir toplum muyuz? hangi ilişkimizi, birlikteliğimizi usulüne uygun, kırmadan dökmeden yaptık ki, hoca ile olan ayrılıkları dert eder olduk. anne altı aylık bebeğini cami avlusuna bırakıyor, çocuklar elden ayaktan düşmüş anne babalarını hayatından çıkarıyor, mahkemelere gidin bakın, boşanma davalarından geçilmiyor, kavga gürültü gırla, kanlı bıçaklı. öte tarafta hayatları alt üst olmuş küçücük çocuklar. milyon tane örnek sayılabilir daha. bu ülke, kurucusu mustafa kemal atatürk'ü terk etti usta, yok saydı, bir kenara attı. adı silindi, heykelleri talan edildi, stadyumlardan adı kaldırıldı, fatih terim'in ayrılığı kadar yaygara kopmadı. yani ben anlamıyorum. derdiniz, tasanız bu mudur sizin?

    hadi tüm bu anlattıklarım zırva diyelim. daha dün, çalıştığım firmanın yetkilileri çektiler bizi kenarı. işlerimiz kötü, sipariş alamıyoruz, mevcudumuz fazla saydılar da saydılar. iki haftaya kadar gönüllü çıkışı için başvuru istiyorlar. o da olmadı mecburi çıkış olacak. firmaya yıllarını vermiş, her gün afedersin köpek gibi çalışan, buna rağmen kıt kanaat geçinen insanlar kapı önüne konacak yakında. belki de bunlardan biri de ben olacağım. ne yani şimdi oturup fatih hocam için tasarlanayım mı, hocaya haksızlık ettiler be, harcadılar adamı diye kahır mı yapayım? şu bok gibi halimle, milyonluk adamlar için gözyaşı mı dökeyim, nedir yani? derdiniz ne baba sizin? dünyada görevine son verilen, başarısız oldu diye yollar ayrılan tek hoca da bizimki oldu, bak sen şu işe. hayır, takım da gümbür gümbür uçuyordu, üstelik, alttan fişek gibi çocuklar geliyordu, oyuncu satışından paralar oluk oluk akıyordu...

    arkadaşlar bakın, galatasaray fatih terim'le beraber "üst" kimlik kazanmıştır ama bugün oynadığınız bu terimcilik oyunu galatasaray'ın kimliğini yok eder, bunu bilesiniz. galatasaray fatih terim den öncede büyük takımdı, sayısız kupaları vardı, avrupa fatihiydi. kulübün kurucusu vizyonunu çizmiş baba, taa 117 yıl önce, "... türk olmayan takımları yenmek" diye. yani hocam yokken de yeniyordu bu takım, kupa alıyordu, şampiyonlar ligi'nde yarı final yapıyordu. fatih hoca geldi de bizi üçüncü ligden alıp çıkarmadı yani. hoca gittikten sonra büyük sıkıntılar da yaşadık, unutulmaz şampiyonluklar, avrupa'da gururumuzu okşayan başarılar, sonuçlar da. kısacası galatasaray fatih terim yokken de büyüktü varken de büyük. ama şu üç günlük dünyada herşeyin bir ömrü var abi, buna da çare yok maalesef. hayatın önümüze koydukları, koşuşturma, bu bitmeyen tempo ve yenilik, çabuk tüketen bir jenerasyon yarattı. duygularımızı, mutluluklarımızı, coşkularımızı da çabuk tükettik. yenilikler gerekti bir yerden sonra, belki yeni fikirler, yeni yüzler, bambaşka bir anlayış, farklı bakış açıları, değişik söylemler. hoca bu tarafı yakalayamadı bana kalırsa. eski usullerle işi kotarmaya çalıştı ama olmadı. şimdi bir kesim diyor ki; hocaya sabır gösterilmedi. türk futbol tarihinde kimselere gösterilmeyen sabrın beş misli dördüncü döneminde hocaya gösterilmiştir. inkar edeni allah çarpar. hani desem ki; herşey kötü ama şöyle ufakt da bir umut, bir ışık var. vallahi de yoktu, billahi de yoktu. hatta öyle şanslıydı ki hoca, fenerbahçe'nin, beşiktaş'ın çöküş dönemlerine denk geldi hoca da, bazı şeyler pek göze batmadı, ardı arkası aranmadı. diğer yandan, 2000 lerin ikinci yarısında, fenerbahçe ligde uçarken, kadro kalitesi türkiye liginin çok da üzerindeyken, fatih terim'siz, çok da mütevazı kadrolarla nice şampiyonluklar, kupalar kaldırdık. şampiyon yapan, şampiyonlar ligi'nde çeyrek final yapan hocanın arkasına teneke bağladık. o günlerde kimse gözü yaşlı değildi, sağa sola sarmıyordu, bunlar galatasaray düşmanı demiyordu. kim bilir, belki de hem biz hem de başkaları o günlerin diyetini ödüyor bir nevi...

    sözün özü, galatasaray'ın varlık sebebi fatih terim için değil, fatih terim'in varlık sebebi galatasaray içindir. bu ahmet de olsa böyle, mehmet de olsa böyle. bir amacımız, tek bir gayemiz var o da galatasaray'ın başarısı, onun iyiliği. kişiler, isimler bunun önüne geçtiği vakit bu koca çınara çok büyük haksızlık edersiniz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın