resim
Fatih Terim
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:70
Uyruk:Türkiye
  • 14302
    24 aralık 2017 galatasaray göztepe maçında takımın şimdiye kadar uyguladığı düzenleri çok kurcalamayarak takımın kazanmasını sağladı. yeni gelen hoca olarak ben artık böyle oynayacağım diye ilk günden takıma damgasını vurmaya kalkmadı. zaten tecrübeli bir hoca bunu yapardı. devre arası kampında basın toplantısında verdiği mesajları tek tek takımı uygulayacaktır. ancak bu yardımcı mevzusunu bir an önce çözmek lazım. sezon ortasında gelmesi nedeniyle halletmesi gereken çok konu olacaktır. yardımcılarının takıma bir önce katılıp devre arası kampının planlamalarını yapmaları lazım.
  • 14303
    önceki girdilerimde, sayın hocam ya geç takımın başına, ya da gölgeni çek takımın üstünden diye kendisine seslenmiştim.
    sağolsun doğru ve güzel olanı seçti. kalbimizdeki tahtına kuruldu, yüzümüzü güldürdü.

    fatih hocam gittiği günden beri, kimimizin kalbi kırık, kimimizin ahı var. ama klüb sahipsizdi, her isteyen galatasaray'a istediği gibi sallıyor, çok kolay yıpratıyordu. ama bundan sonra galatasaray'a operasyon çekmeye cüret edenlerin bizzat kendisine operasyon çekecek adam var karşılarında. fatih hocam dördüncü döneminde gerçekten çok güçlü olarak geldi. gözlerinde ve sözlerinde (benim de hayallerim, hülyalarım var) gördüm bu gücün verdiği güveni.

    imparator fatih terim!
  • 14304
    iyi düşünmeyi seven biriyim ben. olumlu yönlere bakarım hep. demirören filan hikaye. milli takıma gittiğinde başka şeyler başarma hissiyatı vardı kendisinin. yüksek egosunu tatmin edecek yeni şeyler. olmadı. yalnız kaldı. ait hissemedi kendini. galatasaraylı terim'i istemeyen çok kişi vardı doğal olarak. onu mutlu edecek, evinde hissetirecek, değer verecek tek yer burası, evi, efsanesinin doğduğu yer. o yüzden hemen döndü, düşünmedi ve belki de bu yüzden başarılı olacak ya da olamayacak. en önemlisi artık o yalnızlığı tatmış, olgun bir adam. gittiğinden daha da hırslı belki de. en azından benim umudum bu yönde.
  • 14305
    4. dönemine galibiyetle başlamış hocamız.

    içeride neler olduğunu bilmesem de hocanın son ayrılığında tek suçlunun kendisi olduğuna inanmıyorum. ama tabi tüpçüyle o pozlarını görünce yıkılmıştım. aldatılmış gibi hissetmiştim. çok kırgın ve kızgındım.

    21 aralık 2017 akşamı saat 23 gibi yatmıştım ama bi türlü uyuyamadım. telefonuma haber bildirimi geldi, kalkmadım fenerbahçe doğuş’un maç sonucudur diye düşünerek. sonra bir bildirim daha, ardından bir tane daha. önemli birşey heralde diye kalktım baktım, fatih terim’in o tweet’ini görünce “yok artık” dedim içimden, bi yandan da aptal bir gülümseme aldı beni.

    hemen açtım televizyonu, ne kadar canlı bağlantı vs varsa gece 01.00’e kadar izledim. ne kadar kızgınlık hissetsem de baya sevinmiştim.

    haberi duyunca da, ertesi gün hocanın basın toplantısını izlerken de sevincin ve heyecanın yanında içimde biraz burukluk hissediyorum. mevcut şartlarda kendisinden başka bir adayın adı dahi telaffuz edilemezdi, o yüzden gelmesi çok doğruydu. son yıllarda büyüklüğümüz o kadar yara aldı, o kadar ezdiler ki bizi, böyle büyük bir lidere ihtiyacımız olduğu aşikardı.

    ancak o poz, gözümün önünde gitmiyor bir türlü. bi açıklama yapsa da unuttursa keşke herşeyi diyorum ama ne diyebilir, ne unutturabilir bilmiyorum. yaptığı şarkıları çok begenmem ama gökhan özen’in bir şarkısında geçen söz yaşanılan bu durumu güzel özetliyor bence: kızgınlıklar geçer, kırgınlıklar asla.

    bir fotoğraf yüzünden kendisine sırt çevirecek değilim tabi ki, hoca bizim şu anda yaşayan en büyük efsanelerimizden bir tanesi. ve fatih terim demek güç demek, başarı demek, hırs demek, coşku&heyecan demek. bunları son yıllarda oldukça unuttuk, unutturdular bize.

    hocayla birlikte tekrar ayağa kalkma vakti artık. geldiği günden bu yana da hoca babacan, kucaklayıcı ve ne yapacağını çok iyi bilen bir ruh halinde görünüyor ki bizim de en ihtiyacımız olan şeyler bunlar.

    yalnız 24 aralık 2017 galatasaray göztepe maçı gösterdi ki sezonun ikinci yarısında sadece rakibimizle uğraşmayacağız. hakemlerin de bize karşı zaten hoş olmayan tavırları, hocanın gelmesiyle birlikte daha da artacak. yaşar kemal uğurlu beğendiğim ve gelecek vaadeden hakemlerdendir ancak kötü bir maç yönetti. umarım bunun devamı gelmez ama sezonun devamında çok daha dikkatli ve birlik içerisinde olmak zorundayız.

    attığın bir tweet’le gecenin bir vakti yüzümüzü güldürecek, çocuk gibi heyecanlandıracak kadar seviliyorsun. bir tweet’le kızgınlığımızı unutturuyorsun. passolig’e karşı olan bana acaba alsam mı dedirtiyorsun.

    sezon sonunda o kupanın senin ellerinde kalkması dileğiyle.

    yuvana 4. kez hoşgeldin hocam. umarım bir kez daha ayrılmak zorunda kalmayız…
  • 14308
    kendisinin gelmesini istemiyordum son gidişiyle alakalı olarak. bugün galatasaray’ı düşün diyenler için söylemek zorundayım. fatih terim’le ünal aysal’ın ego yarışı döneminde de keşke onlar galatasaray’ı düşünseydi. fakat;
    artık galatasaray teknik direktörü ise, zamanında mancini,hamza hamzaoğlu, tudor ve nicelerine yaptığım gibi galatasaray’ın başarısı için kendisini destekleyeceğim.
    bir diğer konuysa 4. dönem olayı. beyinden yoksun türk basınının (işini iyi yapanlar tabiki üzerine alınmamalı) ‘’2 sene sonra milli takıma gider’’ ya da ‘’osmanlı devleti mi bu 4. fatih nedir’’ gibi aptalca söylemleri için bir örnek vereceğim.
    jupp heynckes, bana göre şu an aktif en iyi teknik direktörlerden biri. kendisi bayern’in başına 2017 senesinde geçtiğinde hepimiz (muhteşem türk basını dahil) bayern’i ligte şampiyon, şampiyonlar liginde de şampiyon adayı ilan ettik. evet sevgili basın, üzülerek söylüyorum ki bu heynckes’in bayern münih’te 4. dönemi. aynı zamanda mönchengladbah ve athletic bilbao’yu da 2’şer kez çalıştırdığını vikipedi’den öğrendim. lütfen yaptığınız işe saygınız olsun.
  • 14309
    sağlam konumda olan antrenör. taraftar desteği arkasında. bu çok önemli bir şey. artık sosyal medya çağındayız, igor tudor'u sosyal medya getirtti, sosyal medya kovdurttu. fatih terim'i de keza sosyal medyanın büyük baskısıyla getirdi otelci dursun. "ahımız var hoca"dan "allah kerim fatih terim"e saniyesinde evrilen taraftarla pek ilgilenmiyorum. dün basın toplantısında sabri ile ilgili söylediklerini duydum ve kan beynime sıçradı. neymiş efendim galatasaray vefa kulübüymüş, kötü de oynasa sabri gönderilemezmiş. tekrarlıyorum. "kötü de oynasa gönderilmemeliymiş". işte bu zihniyetle bir bok olmaz türk futbolundan. vefa diyip 2 milyon euro'yu "kötü" oynayacan oyuncuya sırf vefa olsun diye vermeliymişiz. galatasaray tabi öyle bir kurum ki para basma yetkisine sahip. senin benim harcadığım paralarla, senin benim desteğim sayesinde bulunan sponsorlarla değil. böyle bir zihniyeti eleştirmeyen, böyle bir zihniyeti ayıplamayan insanın da yüzüne tüküresim geliyor. vefanız batsın. ne zaman profesyonel bir kulüp olacağız biz? ne zaman hak eden hak ettiğini alacak, hak etmeyen ise defolup gidecek? ne zaman başarı ödüllendirilecek, başarısızlık ise ödüllendirilmeyecek? insanlar cebindeki son kuruşla galatasaray'a katkı yaparken, 10 boyunca leş gibi top oynadı diye sabri 2 milyon euro'yu götürmeye devam mı etmeliydi?

    allah kerim fatih terim hüloğğ diye gazlanmaya devam edin siz. ayın sonunu nasıl getireceğim diye ağzınız koka koka düşünürken, hocamız sağolsun vefa kisvesi altında selçuk inan 40 yaşına kadar götürecek milyon euroları. çünkü galatasaray bir vefa kulübü. şüphen mi var?
  • 14310
    evet, nefret eden arkadaşlar var hala hoca'dan. ne yapalım, değiştiremiyoruz bu arkadaşları. kendilerini onurlu, dik duruşlu falan zannediyorlar, olaylar konusunda hiçbir bilgileri yok, içerde değiller, kim ne konuştu ne söyledi bilmiyorlar ama bilmedikleri olaylar hakkında fikir sahibi oldukları için dik duruyorlar.

    bu pek sevgili arkadaşlar, hata arayacaklar artık. kendilerine biçtikleri görev bu. mesela göztepe'ye yenilsek hemen gelip tudor iç saha maçı kaybetmemişti diyeceklerdi. olmadı.

    hoca dedi ki "galatasaray emek verenlere vefa gösterir, bu da çok güzel bir jestti, böyle olmalıdır. o yüzden, sabri bunu haketmiştir. açıkçası olsam göndermezdim, kötü de olsa, kötü de oynasa burda kalırdı. büyük camialar sembolleriyle ayakta durur."

    buradan vuruyor pek sevgili aysalcı profesyonel paşalar. adam diyor ki "büyük camialar sembolleriyle ayakta kalır" yok ağzımız kokuyormuş da bilmemne.

    sevgili mancini gibi beş para etmez topçulara bülent tulun - ünal aysal işbirliğiyle 20m euro harcamıyor fatih terim. 2m euro sabri'ye veriyor ama sabri'den olabildiğine faydalanıyor, bu faydalanması sayesinde kulübü başarıya götürüyor, bu sayede de o verdiğin 2m euro'yu 45m euro olarak geri alıyorsun şampiyonlar liginden:

    http://gss.gs/1603466

    "sembol" diyor adam. anlatabiliyor muyum bilmiyorum. her futbolcu emek verdi diye 40 yaşına kadar kalacak demiyor. alt yapıdan yetişmiş, fayda sağlanabilen bir isimi "sembol" olarak tutardım diyor. çünkü büyük takımlar için bu önemlidir diyor. takım olmak için önemlidir diyor.

    tabi florya'da yatıp kalktığınız, her şeyi off ne biçim süfer profesyonelliği en iyi siz bildiğiniz için biz anlamıyoruz, fatih terim anlamıyor ama siz anlıyorsunuz.
  • 14311
    --- alıntı ---

    ilk yarı çok beklemediğim bir şey görmedim. 2. yarı bundan sonrasının galatasaray'ından bazı pasajlar gösterdiğimizi düşünüyorum. galatasaray takımı, oyunun kontrolünü elinde bulundurmalıdır. mümkün mertebe kendi kalesinden ileride oynamalıdır.

    top göztepe'de, göztepe oynasın. galatasaray'da, galatasaray oynasın... böyle bir durum ben buradayken olamaz. bugün rakip alanda çok pas yapmamız bizi sonuca götürdü.

    --- alıntı ---

    fatih terim'i sevmem, bu kişisel bir şey. adamın karakterini sevmiyorum. ama şu açıklamasından dolayı görüyoruz ki hocanın maçları çok iyi analiz ediyor olması, bize yakışan büyük takım oyununu vizyon olarak göstermesi hep olumlu şeyler. bana şunu vaat ediyor adam. ben oyun hakimiyetini rakibe hiçbir zaman bırakmam. top bende olur ve rakip alanda paslaşırım. oyunu domine ederim. işte bu anlayış içeride dışarıda devam ederse başarılı olacağız. galatasaray önlem almaya kafa yormaz, rakibi önlem almaya zorlar. galatasaray korkmaz, rakibi korkutur. bunu her galatasaray teknik direktörünün bilmesi lazım. fatih terim'in en büyük eksisi ise kaos futbolunda ara sıra futbol aklını kaybetmesi, sakin oynamayı bilmemesi. bu sorunu da hallederse, takım kavga ettiği kadar kalitesiyle de maçı almayı öğrenirse türkiye liginde galatasaray tutulamayacaktır.
  • 14312
    imza töreninde dikkatimi en çok çeken şey "benim de kendime göre bazı hedeflerim var, başaramadığımız tek bir şey kaldı." demesi oldu. sanırım hocanın bu söylemiyle şampiyonlar ligini hedeflediğini söylemek çok da zor değil. ya da ben öyle anladım.

    ayrıca kendisini ne ikinci döneminde ne de üçüncü döneminde olmadığı kadar hırslı ve bazı konularda olgunlaşmış gördüm.

    umuyorum ki yine yönetimsel ya da dış etkenlere bağlı sorunlar yaşamazsak, 96-2000 dönemini bile geride bırakacak başarılar yaşayabiliriz uzun vadede fatih hoca ile.
  • 14313
    valla üçüncü dönemin sonunda ne kadar üzüldüğüm ve kırıldığım eski entrylerimde kabak gibi ortada.

    bir daha gelemez, gelirse ben bırakırım taraftarlığı, bile dedim kendi kendime.

    ama kulübede onu görünce eksik bir parçam yerine oturdu, içim sakinlik, huzur ve güvenle doldu. anladım ki bütün tepkim onu çok sevdiğim içinmiş.

    tek dileğim, beşinci sefer olmasın. ya sonuna kadar başımızda olsun, ya öyle bir gitsin ki, sonraki hocaların başının üstündeki demoklesin kılıcı olmasın.
  • 14314
    beni en etkileyen ve en hoşuma giden yanı, hoca inanılmaz bilenmiş durumda. sahip olduğu gücün kaynağının taraftar olduğuna artık emin. demirören'ler, rıdvan'lar, arda'lar, prim vs derken evine dönmesi onu çok rahatlatmış. uzun ve fırtınalı seferlerden sonra evine dönen gemi kaptanı gibi. alınacak intikamları var ama bunu eskisi gibi bağırarak değil, ekseriyetle olgun ve sakin kalarak yapacak gibi duruyor.

    saha içinde de sol bek transferi ve mariano'nun dönüşüyle rakip yarı sahadan pek dönmeyecek bir oyun oynatabilir. tolga'yı 18 km falan koşturursa şaşırmayalım.
  • 14318
    yazdıklarımı yalamadan konuşayım...aysal-terim olayında sıkı bir aysalcıydım ki kendisi takımın başına gelene kadar da tavrım negatifti...
    ta ki dün sahada kendisini görene kadar...insan sevdiğine kırılırmış ya kalbimin darmadağın olmasının sebebi de kendisiymiş...
    galatasaray'ın kazanacağı bir avrupa kupası daha varsa ki hoca eksik bir şey var diye söyledi o kupaya giden yolda geminin kaptanı o olacaktır...
  • 14319
    dün akşam sahaya çıktığı anda gözlerimden yaşlar süzüldü. karım benimle dalga geçer, o bile bir şey söylemedi o da duygulandı. ona çok kızdık, verdiği o kötü resimden ötürü çok kırıldık ama işte geri geldi! bize bu hissi yaşatacak başka kim olabilir ki? kızsak da o bizim fatih hocamız. maçtan sonraki açıklamaları, verdiği mesajlar. allah sağlık sıhhat versin bundan sonra ayrılık yok. 3 kez biz bu filmi yaşadık. yeniden buna izin vermeyeceğiz. vermemeliyiz. 5. yılıdız taksın, bir avrupa şampiyona ligi kupasını ali samiyene'e getirsin ondan sonra da emekli edelim onu. yönetimler değişse de daimi hocamız fatih terim olmalıdır.
  • 14320
    eminim kendisini seven sevmeyen herkesin içinde onu kulübede görünce bir güven oluşuyor. ''fatih terim var ya kulübede, kaybetmeyiz'' diyoruz. eminim dün* de 1-0 geriye düştüğümde kimse puan kaybına ihtimal bile vermedi. ben de kendisine kızgın olanlardandım hatta bir basın toplantısında ''bu ne ya hasta gibi mimikleri var'' bile yazmışım ki gerçekten öyle geliyordu ancak yok arkadaş. bu adam o kulübeye geçince bir şeyler değişiyor işte.

    kendisi de herhalde 'fatih terim' olduğundan beri ilk kez bu kadar yalnız kalmıştı milli takımın son günlerinde. o da bizim değerimizi eminim anladı. o yüzden bu kadar istekli ve savaşmaya gelmiş bir fatih terim var. açık açık dedi ''meydan okuyorum'' diye.

    hocam biz sana ne kadar kızsak da, kırılsak da sen o florya'nın babasısın be. aile içinde bunlar olur. şimdi hep birlikte bir aile olup bütün düşmanları dize getirme vaktidir. biz senin arkandayız, allah yardımcın olsun.

    (bkz: the grande)
  • 14321
    benim çokça takdir ettiğim, sevdiğim, saydığım ve hatta efsane başkanlarımız arasında gördüğüm ünal aysal başkanımız, zamanında galatasaray'ı "kurumsallaşma" diye bir bilinmeze sürükledi. gayet de başarılı olan futbol şubesinin teknik sorumlusunu "kurumsallaşmaya" uymadığı gerekçesiyle sezon başında sözleşmesini fesh edip gönderdi. daha sonra roberto mancini'yi takımın başına getirdi. aynı oyuncu ekibi ile sayın mancini şampiyonlar liginde efsane bir maç sonrası ikinci tura yükseldi ve elendi. ligde şampiyon olamadı. ardından cesare prandelli geldi, yine kurumsallaşma yolunda büyük adımlar atıldı ama başarı yoktu ve başkan çeşitli sebeplerden dolayı istifa etti.

    klübü bilinmeze sürükleyen kurumsallaşma ısrarı karanlık günleri doğurdu ve en son şu anki duruma kadar sürüklendik ki; taraftar olarak fatih terim hocamı takımın başında görmek için herşey yaptık.

    arkadaşlar, galatasaray profesyonel bir klüp, ama futbol takımı profesyonel bir şekilde kurumsallaşamaz. bunu zorladılar, sonucuna hep birlikte acı çekerek katlandık. şirket olarak kurumsallaşırsın, yatırımlar, borsa, gs store, stad gelirleri, banka kredileri gibi bir sürü değişik parametre var. ama futbol şubesinde olmaz. öncelikle avrupa'da başarı esastır bizim için. bunun için kendi liginde başarılı olmak zorundasın. kendi ligini bilmeyen, federasyonla, medya ile mhk ile başedemeyecek adamla yola çıkarsan 6. da olursun, 8. de olursun bu böyledir.

    galatasaray bir his takımıdır arkadaşlar.

    baba gündüz der ki; galatasaray bir his takımıdır. renklerine aşık birbirlerini seven futbolcuların takımıdır. galatasaray feragat ve fedakârlıklarla çalışacak futbolcuların takımıdır. galatasaray şımarıkları, kendini beğenmişleri, yalnız kendini düşünenleri sevmez. kısacası galatasaray, bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır.

    his takımı demek; 25 şubat 2013 galatasaray orduspor maçı'nda burak yılmazın attığı ikinci golde, teknik direktöründen taraftarına o topa hep birlikte kafa vurmak demektir. taraftarınla birlikte savaş demektir. gündüz vakti işten izin alıp karlar altında stad kapısında juve maçına girmeyi beklemek demektir. bu ruh ısıtır çünkü seni o dondurucu soğukta.

    sen arkadaşım; fatih terim'i sevmeyebilirsin, hatta fatih terim'i sevenleri küçük görebilirsin de. ağzı koka koka sevdası uğruna borç harç bulduğu 50 liraya maça giden adama hüloğcu da diyebilirsin. ama o adamlar; galatasaray gol attığında sevinçten çılgına dönüp tribünde sana sarılırsa lütfen yüzünü ekşitme. çünkü çoğu insan bu sikimsonik dünyada sadece orda mutlu olabiliyor. çok görme.
  • 14323
    neden 1 numara olduğunu maç sonunda ve imza töreninde net olarak anlatmıştır. her şeyden haberi var lato dan carole den nigel dan ince ince analiz etmiş. neyin eksik olduğunun farkında takıma sahip çıkıyor ama benim dediği olacak diyor. benim oyun planım uygulanacak diyor. maç sonunda muslera maicon ve serdarı kast ederek kale önünde bu kadar pas yapılmaz galatasaray oyunu önde kurmalıdır dedi. çok bekledik hocam değil 4 - 44 defa gelsen yine seni savunacağız. evine yuvana aile evlatlarına hoş geldin hocam sefalar getirdin.
  • 14325
    dördüncü döneminde takındığı misyon çok farklı.

    normalde hazır transfer ister, oyuncuların doğrudan katkı sağlayabileceği bir transfer dönemi geçirmemizi sağlardı. bu çok da yanlış bir yol değil aslında. ama günü kurtarmaya yönelik, yaraya dikiş atılmasını sağlayan bir olay olurdu bu.

    ama gözlemlediğim kadarıyla hoca ilerisini de düşünüyor. hasan gündem'in transferi, ahmet sivri'nin profesyonel sözleşme imzalaması gibi durumlar, hocanın 2020'li senelerdeki iskelet kadrosuna yönelik hamleler gibi duruyor.

    altyapıdan çıkardığımız son iki adam, emre çolak ve semih kaya'ydı. kaldı ki bu oyuncular da fatih terim tarafından ilk defa adam gibi forma şansı bulabildiler. eray'ı, ismail'i falan saymıyorum, çünkü liste doldurmaktan öteye geçebilecek tıynette adamlar değil hiçbirisi. ömürleri boyunca 10 kez bile lig maçı göremeyecek adamlar. sözleşmeleri bitince postalanacaklar. bir an evvel de yapılmalı bu olay.

    atalay, recep, abdussamet, onur gibi oyunculardan da haberdardır hoca. aynı zamanda kısa bir süre içerisinde gerek ilk 21, gerekse kupa maçlarında -bazıları ilk 11 olmak üzere- maça çıkabilecek duruma gelebileceklerdir.

    hoca her sene en az bir oyuncuyu a takıma yükseltip, iki sene içerisinde de kadroda ciddi süreler bulabilecek oyuncular çıkarsa, vallahi çok büyük bir iş olur. en büyük transfer hikayesi de budur zira. dışarıdan elalemin oyuncularını para verip alacağımıza, florya'dan yetişme genç oyuncularımızı parlatıp takıma dahil etsek, bir kısmını kadronun demirbaşı yapıp, diğer bir kısmını da bonservis bedeli alarak avrupa'ya satabilsek çok iyi olur.

    bu benim en büyük isteklerimden birisi. dünya kulübü olmak, aslında bir manada bunu da gerektiriyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın