• 34
    doğru bir “bilgi”yi inceleme ve yorumlama olgusu. bu entry’de değineceğim kısım özellikle bilgi tarafı, ayrıca bir fatih terim savunması değil, galatasaray sözlük’ün son dönemde geldiği hal üzerine bir entry olacak.

    bir haftadır cezalıyım, 10 senedir bu sözlüğe yazarım, sözlük benim hayatımda belki en çok yer eden şeylerden bir tanesi. ilk kez ceza aldım, ve bu cezayı formata uygun olmayan entrylerim sebebiyle aldım. cezayı veren moderatör arkadaş sonuna kadar haklı, ona bir eleştirim yok. son dönemde sözlükte yer alan “eleştiri” adı altındaki algı yaratma çabaları öyle sinir bozucu oldu ki, bazen cevaben formata uygun olmayan entryler girdim, kendimi dinlemedim. bu da özeleştirim olsun.

    şimdi yukarıdaki eleştiri tanımına bir bakalım istiyorum birlikte. en önemli nokta, bir bilgi üzerinden yapılması. neden ısrarla bunu söylüyorum, çünkü galatasaray sözlük’te de, sosyal medya gibi, son dönemde “eleştiri” adı altında yazan şeyler bir bilgi üzerine değil, bir çıkarım üzerine yer alıyor.

    bir örnek verelim; “fatih terim antrenman yaptırmıyor.”, ya da “fatih terim doğru antrenman yaptırmıyor.”

    bu bir eleştiri değildir arkadaşlar. bu bir bilgidir. bunu söylemeniz için galatasaray antrenmanlarını izliyor olmanız gerekir, ya da en kötü ihtimalle iyi bir kaynaktan bilgi almış olmanız gerekir. yoksa bu sadece bir çıkarım olur. doğru olup olmadığını bilemezsiniz.

    bunu buraya yazmak, benim messi başlığına (psg ile anlaşmadan evvel), “messi galatasaray’a gelecek, çünkü galatasaray sağ açık arıyor, messi de sözleşme uzatmadı.” yazmamla aynı şeydir. böyle saçma bir çıkarımdır yani.

    mesela sen şöyle yazıyorsun: “galatasaray’ın koşu mesafesi sürekli diğer takımlardan daha az, bu durumda fatih terim doğru antrenman yaptırmıyor.”

    ben de şunu yazabilirim: “galatasaray’ın koşu mesafesi sürekli diğer takımlardan daha az, çünkü galatasaray’ın orta saha orijinli oyuncusu yok, sadece taylan ve emre akbaba merkez orta saha orijinli, bir takımın koşu mesafesini en fazla merkez orta saha oyuncuları arttırır, galatasaray bu yüzden yeterli koşamıyor.”

    bakın böyledir demiyorum. belki antrenmanlarla ilgili sorun vardır, bilemem. ama galatasaray’ın koşu mesafesinin az olmasını, oyun planında eksiklikler olmasını, kalecisinin hata yapmasını bir sürü varsayımla bir sürü şeye bağlayabilirsiniz. eğer siz direkt olarak gelip “galatasaray antrenman yapmıyor” yazarsanız, ben sözlük moderasyonu olsam, silerim bu entry’yi. çünkü siz kaynak belirtmeden bir bilgi paylaşmış oluyorsunuz bu durumda.

    mesela, “selçuk inan galatasaray’a yardımcı olacak kalibrede değil” demek bir eleştiri değildir. bilmiyorsun çünkü. çıkarım yapıyorsun. bence bu konudaki eleştiri şudur; “dünyadaki birçok sistemli, iyi takımın antrenör ekibine göre bizim ekibimiz en azından nicelik olarak çok daha zayıf, buraya eklemeler yapmak gerekir.” bu bir eleştiridir, çok da doğru bir eleştiridir bence.

    bu şekilde entry yazan yazarlar, eleştiri yapmıyorlar benim gözümde. son dönemin moda tabiriyle, algı yaratıyorlar. manipülasyon yapıyorlar en hafif ifadeyle.

    yazar arkadaş kusura bakmayacak, ama bir örnek vereceğim:

    https://gss.gs/3217136

    bu iyi niyetli bir entry değil örneğin. bu bir algı yaratma çabası. şöyle diyor yazar arkadaşımız:

    “teknik direktörlüğe fatih terim getirildikten sonra sadece defans hattına kiralık olarak gelenler hariç 12 oyuncu transfer etmiş takım. hala bir stoper transferi bekleniyor. bir yerlerde bir plansızlık var. öncelikle bu sorunun kaynağı tespit edilip sonra transfer yapılmalı.”

    bunu victor nelsson transferinin yanlışlığını anlatmak için yazıyor arkadaşımız. ve bunu anlatırken diyor ki, “kiralık hariç 12 adet defans oyuncusu alınmış.”

    şimdi ben yazar arkadaşa soruyorum, neden defans? stoper bölgesinden bahsediyoruz, neden stoper değil? madem stoperleri konuşurken bekleri dahil ettik, neden orta sahayı dahil etmedik mesela?

    bu entry’de yazılan bilgiyi check ettim, doğru. ama bu doğruyu bu şekilde söylemenin adı manipülasyon. çünkü eğer sadece stoper deseydik bu rakam 4 olacaktı. ozornwafor, alpaslan, luyindama, marcao. nelsson’la birlikte 5. gidenlere de bakınca gayet mantıklı bir rakam olduğu görülecekti.

    hele orta sahaya hiç girmiyorum. fatih terim’in son döneminin başlangıcından bu transfer dönemine kadar olan süreçte galatasaray’a merkez orta saha orijinli bonservisiyle alınan oyuncu sayısı 2 (iki). ama bu yazar arkadaşımız, stoper transferini bu şekilde eleştirmeyi tercih etti. ciğeri sönen bekimiz oldu, gözünde havaifişek patlayan bekimiz oldu falan, ve arkadaşımız stoper transferine bu mevkiyi dahil etti. ben buna iyi niyetli diyemiyorum, kimse kusura bakmasın.

    oyuncuların değersizleştirilmesi konusunda inanılmaz bir baskı, manipülasyon çabası var. yukarıda örnek verdiğim entry de bununla ilgili aslında, örneklerden biri luyindama, diğeri mohamed.

    luyindama’yı değersizleştirenin ısrar etmediği için fatih terim olduğu savunuluyor, ya da mesela deniyor ki, madem luyindama yanlış adamdı neden 8 milyon euro verdik. luyindama başlığını baştan sona okuyun hepiniz. luyindama geldi, fatih terim’le birlikte gayet iyi bir performans sergiledi. hatta öyle ki, 15 -20 milyon eurolar konuştuk. sonra sakatlandı, sakatlandıktan sonra da eski performansına asla kavuşamadı. bize beşiktaş maçını kaybettirdi, yığınla hata yaptı vesaire. ne yapsın fatih terim? kazanmak için elinden geleni yaptı, buradan sonrası oyuncuda. fm oynamıyorsunuz arkadaşlar.

    diğer bir oyuncu mohamed. fatih terim değersizleştirmiş. performansını düşürmüş. bu çıkarımın sebebi ne? çünkü mohamed endişeli bakıyor, gol kaçırınca kulübeye bakıyor korkudan, fatih terim oyuncuyu 45’te çıkarıyor, efendime söyleyeyim taraftarın basının önüne atıyor, bu yüzden. arkadaşlar, fatih terim maç olmadığı günleri simülasyona oynatıp mohamed’i maçtan maça görmüyor. her gün görüyor, konuşuyor. aynı fatih terim, seneler önce kavga eden riera ve melo’yu, daha kimse haber yapmadan basının önüne attı, kavga ettikleri için kadro dışı bıraktı ve sonrasında bu oyunculardan birer efsane yarattı. her gün mohamed’le oturup konuşmuyorsanız bu konuda bir teknik direktöre, haliyle yine çıkarımlar üzerinden sallamak eleştiri değildir, kötü niyetlidir.

    kimisi de gelip diyor ki mohamed’in gece hayatı var. fatih terim’e sallamak için yukarıdakilerin yazılmasıyla fatih terim’i savunmak için bunun yazılması aynı saçmalıkta. neden? çünkü kaynağın yok.

    madem oyuncuları değersizleştiriyor, marcao neden hala gayet iyi durumda, kerem neden her geçen gün performansını arttırdı, gedson ya, tottenham’da mourinho antrenmanlarından gelen gedson’u bana hanginiz açıklayacaksınız?

    sözün özü, bu sözlükte son dönemde eleştiri adında yazılan şeyler eleştiri değil. manipülasyon, algı yaratma çabası. ve ben böyle bir platformda, galatasaray’a ciddi zarar verdiğini düşündüğüm bir platformda daha fazla yazmak istemiyorum. düzelene kadar bir daha entry gireceğimi sanmıyorum. eyvallah.
  • 78
    2023-2024 sezonu için takımdaki bazı isimler üzerinden yapılan saçma salak eleştiriler artık göz ardı edilecek seviyede değil.

    sosyal medyanın çürümüş kullanıcı kitlesini bir kenara bırakıyorum. cehaletin ve beyinsizliğin kol gezdiği bu platformları aklı başında birinin ciddiye almaması gerek. ancak benzer boş eleştirileri sözlükte görmek insanı çileden çıkarıyor.

    24 ekim 2023 galatasaray bayern münih maçı esnası ve sonrasında sözlükte okumak zorunda kaldığımız bazı eleştiriler gerçekten iyi niyetli değil.

    kerem aktürkoğlu; rekor kıran şampiyon takımın asist kralı, en çok oynayan oyuncusu. her maç her dakika elinden geleni yapıyor ve çok da güzel oynuyor. herifin biri de geliyor açıyor sözlüğü, gol kaçırdı diye ağza alınmayacak şeyler söylüyor. "yetti artık" "saç baş yolduruyor" "olmuyor" "zorlamamak lazım" gibi beyinsizce yorumlar yapılıyor. bunun kime nasıl bir faydası var? bunu yazanların entrysi silinince de başlık başlık dolanıp sözlüğe ağlıyorlar.

    şunu net olarak anlamak lazım, hakarete varan yakarışlar eleştiri değildir. burada düşünce özgürlüğü diye zırlamanın da bir manası yok. yazdığın şeyi çok beğendiysen git twitter'a, instagrama veya asıl hitap ettiğin kitle olan tiktok'a yaz.

    "e iyi o zaman hepimiz övelim kimse bir şeyi eleştirmesin" argümanı da bu arsızların en çok kullandığı argüman. sözlükte müthiş verimli ve çözüm önerisi olan harika eleştiriler var. esaslı bir eleştiri konuyu veya kişinin eylemlerini, tüm şartlarıyla ele alarak yapılır. "bok gibi oynuyor" bir eleştiri değildir.

    okan buruk; "kafayı yemiş" "niye onla değil de bununla başladı" "değişikliklerde geç kalıyor" "bu kaçıncı maç oldu" özellikle "bu kaçıncı maç oldu" ya inanılmaz takılıyorum. sezonun ilk mağlubiyeti bayern münih'e karşı alınmış, ne kaçıncı lan, ne izliyosun sen. çok keskin bir fikstürü müthiş bir planla oynatıyor. 2.44 gibi inanılmaz bir puan ortalaması var. herifin teki gelmiş diyor ki "aslında yabancı hoca bu kadroyu bık bık" çekemediği otuzbirin acısını çıkarmaya çalışan yazarlar bunlar.

    erden timur; "aldığı 10 oyuncudan sadece 1'inden fayda alabiliyoruz" "ndombele'yi niye aldın" "ziyech neden hazır değil" "rashica'yı nasıl kaçırırsın" öncelikle şu 10 oyuncudan 1'i eleştirisini ele almak lazım. kim o 1 oyuncu? eleştiri iki üç kelimeyle olmaz, etraflıca konuyu ele almak lazım dediğim mesele de bu. bu iddiayı ortaya atan yazara (ki bunu bayern maçı öncesinde basın toplantısında kadir çetinçalı da sormuştu) kim abi o 1 kişi. düşünüyorum mesela icardi olabilir manyak bir sezon geçiriyor. ama zaha da olabilir, iki maçta kilidi açtı. davison sanches de olabilir 1 gol 2 asist ve müthiş bir performansla oynuyor. tete de olabilir aslında kopenhag maçında bizi ipten aldı. kaan ayhan da olabilir güzel bir performans gösteriyor. kim bu bir kişi, işte götten sallamakla olmuyor işte bu eleştiri işleri.

    eleştirinin bir edebi adabı vardır. iki kelimeyle yarım yamalak cümlelerle eleştiri yaptım buna saygı duyun demekle olmaz. hele hele entrym silindi hüüü diye ağlamakla hiç olmaz. yine de "ben negatif basıcam ve buna eleştiri diyerek saygı bekleyecem" diyen yazarlar için makul bir eleştiri rehberi yapmakta fayda var;

    farklı olmak için eleştiri yapma.
    çözüm önerin yoksa eleştiri yapma.
    çaresiz durumlar için eleştiri yapma.
    takımın elinden geleni yaptığını görüyorsan ve sonuç olumsuzsa hayallerin üzerinden eleştiri yapma.
    realiteden kopuksan eleştiri yapma.
    takımı okan buruk'tan daha iyi tanıdığını düşünmüyorsan eleştiri yapma.
    tüm dünya basını takımı övüyorken "negatif basam meşhur olam" diye eleştiri yapma.
  • 35
    futbolla ilgili eleştirinin akademik seviyede olması gerekmez.

    kimse kusura bakmasın, ben bir takımı tutuyorsam hayatımda o takıma dair güzellikler olduğu için tutarım. ne ben o takımın sahibiyim ne de o takımda yılda milyon avrolar kazanan topçular ya da hocalar zor anımda bana destek olur. adımı bile bilmezler.

    uzun süre sürekli kötü oyun, sıkıcı oyun, başarısızlık, gerginlik ve kavga görüyorsam benim işin arka planını bilmek gibi bir zorunluluğum bulunmuyor. o konumda olanlar bir şeyleri yanlış yapıyordur. eğer değişmeyen tek şey hoca oluyorsa elbette ona yükleneceğim. çünkü ben vaktimi ayırıp o maçı izliyorum. st. johnstone ile kötü oynayıp berabere kalan takımı izlemek benim en az 90 dakikamı çalıyor.

    bir kez bile "doğru idman yaptırmıyor" eleştirisini yapmamış biri olarak diyorum ki bu eleştirileri yapanların hakkıdır. bu hocalar, topçular 25 milyon kişiyi eğlemek için milyon avrolar alıyor. büyütmeyin. başka bir işi yok futbol sektöründekilerin. arenaya takım çıkarıp izleyenleri eğleyecek. aldığı paralar mantıksız olan insanların eleştirilmesinde akademik düzey beklemek en hafif tabirle saflık.

    gayet de kahvehane ağzıyla da eleştiri olacak. taraftar bu işten ancak takım kazanıyorsa, iyi oynuyorsa kârlı çıkıyor. ama hocamız yense de yenilse de hep kârlı çünkü hem parası takır takır yatıyor hem de asla yeri sarsılmıyor. sonra da "lütfen mantıklı eleştirelim..." kontrası geliyor.

    hayır, futbol bu. her halükarda yeri sağlam olan hoca, kendisine bir soru soruldu diye "ben de seni merak ettim." gibi zerre mantık içermeyen bir tehditte bulunacak ama onu eleştirenlerden akademisyen tavrı beklenecek. yok öyle.
  • 32
    en güzel su zemzemdir,
    eleştiri elzemdir…

    fakat, sosyal medya sayesinde anlaşıldı ki, "doğru düşünmeyi bilmemek" evrensel bir problem. bütüncül bir bakış açısına sahip olmadan, neden sonuç ilişkilerini yorumlama yetisini geliştirmeden doğru tespitler yapmak pek kolay değil. doğru tespitler yapamadan da sağlıklı eleştiriler getirebilmek mümkün değil. işin içine bir de değerler, normlar, kişisel öncelikler ve hatta pek çok durumda da "çıkarlar" girdiği zaman, zaten çarpık olan düşünce sistematiği iyice yanlış sonuçlar veriyor. sonuç ise pek çok başka olumsuzluğun yanı sıra, yaygınlaşarak artan huzursuzluk ve bununla ilişkili mutsuzluk…

    maalesef bu bir kısır döngü. olumsuz tablo daha büyük olumsuzluklar doğuruyor ve doğurmaya devam edecek. "doğru düşünmeyi bilmemek" diye tanımlamaya çalıştığım problemin çözümü için bir şeyler yapılmadığı takdirde bu tablonun düzelmesi için pek de sebep yok gibi duruyor.

    şu halde, zemzem konusunda net bir yorum yapamayacak olsam da,
    eleştiri konusunda, "kişinin kendisi ve çevresi ile ilgili olanlar dışında eleştirileri görmemeye çalışması elzemdir" gibi bir yaklaşımın benimsenmesinin doğru olduğu kanaatindeyim.

    hayat kısa, sorunlar listesinin ise sonu yok. bir keyif aracı olması gereken futbolda, nedeni-sonucu, bağlamı dikkate almadan yapılan ve hatta muhtemelen bir kısmı da art niyetli olan bol ünlemli eleştiri cümlelerini okumaktan ve ciddiye almaktan kaçınmak en mantıklı yol.
  • 57
    "yapıcı bir eleştiri akıllı insanları güçlendirir, ahmakları ise öfkelendirir." diye bir söz vardır.

    bu söz ülkemiz için birebirdir. ülkemizde birçok kişi eleştiri ister ama arka planda iltifat beklediği için hazmedemez. bu durumda da kolay bir şekilde öfkelenir ve ahmaklığını gösterir.

    bizim teknik direktör, yönetim ve futbolcular eleştiriden ders almasını bilirler. 14 galibiyet üst üste alıp lig rekoru kırarak akıllı olup güçlendiklerini bize güzelce gösterdiler. tam tersi, ezeli rakibimizi sezon başında eleştiren olmadığı için; daha doğrusu eleştirenlerin de kuyusunun kazılmasından dolayı şu an ne halde olduklarını görüyoruz. o yüzden üzerinde çok da konuşmaya gerek yok. eleştiri, almasını bilene bulunmaz bir nimettir.
  • 98
    galatasaray taraftırının yapamadığıdır. yapmaya çalıştığında genelde şımarıklaşıyor “okaaan okaaaan” diye bağıran lavuk gibi gereksiz tipleri fenomen hale getiriyor. keremi takımdan koparanda bu gereksiz taraftar şımarıklığıydı. sıra icardi torreira ve okan buruk hoca’da. taraftar onları da yiyip eski rezil günlerine geri dönmek istiyor. aslında bu taraftara yakışanda arka arkaya kazanılan şampiyonluklar değil bi sene şampiyon olup ardından 13. olmak sonra 5. sonra belki şampiyon sonra tekrar aynı döngü. 3 kişi hariç 1 yaşından 99 yaşına kadar bütün taraftarından tiksinerek nefret ediyorum renklerine gönül verdiğim takımımın.
  • 64
    galatasaraylı taraftarın bir kesiminin kafasına göre şekillere soktuğu bir başka olgu.

    eleştiriye karşı çıkan kimmiş mesela ? ya da senin yazdığın eleştiri oluyor da senin yazdığına karşı argümanlar sunulunca bunun adı neden eleştireye karşı olmak oluyor ? ya da beni linçliyorlar muhabbeti başlıyor ? yangıncı taraftar anomolisi bitti şimdi de eleştiren taraftar kavramı üzerinden kendine paye biçmeye çalışan bir kesimle mi uğraşacağız ?

    takımla üç maç sahaya çıkmış oyuncusuna " bomboş transfer" demek mi eleştir mesela ?
    oturmamış ve sirkülasyon içerisinde olan kadro ile 5 yıldır takımın başında olan teknik adamla ve ligde 28 maç oynamış takıma karşı zorlanınca twitter'da farklı teknik direktörlerin ismini gündeme taşımak ve okan buruk bal'ı diye bir şeyi gündeme taşımak mı eleştiri ?

    geçen sene başında yerden yere vuranlar şuan gökler çıkardıkları toreria'ya bir deplasman maçı sonrası "tatile çıkmak için kırmızı kart gördü" derken bu "yapıcı" eleştiri miydi mesela ? ya da bugün aynı şeyleri farklı şekilde yapmak mı "yapıcı" eleştiri ?

    sizin gördüğünüzü herkes görüyor şampiyonlar ligi play-off'unda molde'ye karşı kötü oynarak tur atladık. 3lü oynayan takımlara karşı zorlanacağımız ortaya çıktı ama olayın tadını çıkarmaya fırsat vermeden kendi oyuncusuna "çöp bu boş transfer" geyikleri dinlemek zorunda mıyız ?

    geçiniz bu işleri.
  • 85
    çok güzel bir şeydir ama eleştiri altında saçmalamak, hakaret etmek eleştiri değildir.
    misal okan hoca için "korkak" demek eleştiri değildir. bu hakarettir.
    kerem için "gördüğüm en kötü futbolcu" demek de eleştiri değildir. bu da saçmalık yazmaktır.

    maç sırasında gaza gelip saçma sapan akla ne gelirse yazılıyor, sonra silinince "ama biz eleştirdik" oluyor.
    ha buna ek olarak sürekli ama sürekli savunmak da fenerbahçe taraftarı olmaktır. çünkü bunu onlar yapıp bir adım ileriye gidemezler. galatasaray'ın burada olmasının sebebi eleştirmesidir.
  • 92
    galatasarayda artık dozunun kaçtığını düşünüyorum. öyle ki iş artık teknik direktörümüzün işine karışmaya kadar vardı. sosyal medya denen çöplükte gördüğüm en saçma argümanlar “burası galatasaray başarısızsan gidersin” yok ya ne kadar güzel asıp kesiyorsunuz öyle. hani bunu diyenlerin kaç tanesi kendi işlerini kötü yaptıklarında ben gideyim diyor? ya da kendine bir çeki düzen verip özeleştiri yapıyor? patron kapının önüne koyduğunda haklısınız ben hatalıyım düşüncesini onaylıyor mu? tabiki kocaman bir hayır. iş galatasaray teknik direktörü okan buruk olduğunda büyük bir vefasızlık örneğiyle aslolan galatasaray kılıfının arkasına sığınıp, eleştiri adı altında saçma sapan fikirlerini ortaya dökmekten çekinmiyorlar. gitgide taraftar anlamında fenerbahçelileşiyoruz. bakın arkadaşlar benim yaşım 36 benim gördüğüm 2 tane saçmalık vardı fenerbaçelileşme adına yaptığımız.

    1- 2002'de lucescu yerine fatih terimin gelmesi. zira o kadroyla 2. olsada bir sonraki yıllarda o hamleler besiktas ve fenerbahce hegemonyası ile geçmesine sebep oldu.
    2- 2007 eric geretsin gönderilip feldkampın getirilmesi. eric geretse 2006-2007 sezonunda maniche gravesen gibi adamlar yerine inamoto, mehmet topal ve carrusca alındı. o kadro başarısız olunca fatura geretse kesildi. 2008 de daha sonra feldkamp – cevat güler – burak dilmen ekibiyle şampiyon olsak da daha sonra 3. terim dönemine kadar gerileme dönemine girdik.

    eleştiri her zaman olur. hepimiz şu anki durumun farkındayız. formsuz dönemden geçiyoruz. ama artık bir dursak mı teknik taktik işlerini hocaya bırakalım içeride ne oluyor bilmiyoruz. eleştiriyi daha dozunda yapıcı yaparsak yine kazanan galatasaray olur.
  • 45
    insanları yücelten bir değerdir. eleştiriye muhatap olan kişi, eleştirileri analiz edip kendisini bir üst seviyeye atabilmek için bu değerli kaynağı kullanmalıdır. küfür, hakaret zaten eleştiri değildir. eleştiriye muhatap kişi, eleştiri altında eziliyorsa bu kendi sorunudur. rekabet, eleştiri gibi unsurlar gelişim için kıymetli nimetlerdir.
  • 38
    (bkz: gerçek islam bu değil)
    (bkz: eleştirme demiyorum hobi olarak gene eleştir)

    sırf yapılan eleştiri hoşuna gitmediği ancak eleştirmeyin de diyemediği için anlamı çarpıtılmaya çalışılan kelime. öncelikle eleştirinin kabaca anlamı incelemedir. yani aslında olumlu veya olumsuz bir anlamı yok. incelerken olumlu yorumlarsan olumlu eleştiri, olumsuz yorumlarsan olumsuz eleştiri olur.

    eleştiri(tdk): bir insanı, bir eseri, bir konuyu doğru ve yanlış yanlarını bulup göstermek amacıyla inceleme işi.

    tdk'ya göre eleştiri için yüzde yüz doğruluğu kanıtlanmış somut gerçekler şartı aranmıyor(ama siz işinize gelmediyse pek tabii aramaya devam edebilirsiniz).

    konuyla az buçuk ilgilenen herhangi bir insan gördüğü şeyin olumlu mu yoksa olumsuz mu olduğunu, sebep-sonuç ilişkisi içerisinde değerlendirip çıkarımlar yaparak eleştiri yapma işini gerçekleştirmiş oluyor.

    örnek vermek gerekirse; bir yazar, sözlükte fatih terim'le ilgili "doğru-düzgün antrenman yaptırmıyor" diyorsa bu, o yazarın sahada somut olarak gördüğü fiziksel olarak ezilen oyuncular ve istatistiklere yansıyan koşu mesafelerindeki düşüklüğü "olumsuz sonucunun", antrenmanda bir eksiklik olduğu "sebebiyle" olduğuna kanaat getirerek yaptığı bir çıkarımdır. evet, "doğru-düzgün antrenman yaptırılmaması" somut olarak görüp inceleyebildiğimiz bir gerçeklik değil, ancak antrenmanlardaki çalışmanın karşılığı olarak sahada somut olarak gözlemlediğimiz galatasaray takımındaki eksikliğin antrenman kaynaklı olduğunun iddia edilmesi meşru bir eleştiri ve varsayımdır. ha siz bu eleştiriye katılmıyor musunuz? o zaman diyeceksiniz ki, "hayır kardeşim ben katılmıyorum, fiziksel düşüklüğün sebebi, (farzı misal) gece alemindeki, tembel futbolculardadır". bu da sizin bir eleştirinizdir, buna katılmayanlar da yine kendi argümanlarını sunarak ortaya fikir koymaya devam edebilirler. olması gereken budur. ancak sırf senin hoşuna gitmedi diye, insanların eleştiri haklarının meşruluğunu sorgulayamazsın. eleştirmek herkesin hakkıdır.
  • 59
    galatasaray futbol kulübünün en büyük özelliğidir. bu özelliği kaybettiğimiz anda diğer rakiplerimizle aynı seviyeye düşeceğiz. biatçılık bu kulübün kapısından geçemez.

    bugün play-off maçını kazandık diye eleştiri yapmayın, galibiyeti kutlayın. eleştiri yapanlar düşmandır gibi bir tavır bu kulübün genlerine aykırıdır. sözlükte kimse kalmasa bile ben eleştirmeye devam edeceğim vesselam.
  • 93
    galatasaray taraftarı gerçekleri kabul etmek durumundadır. eleştirmek durumundadır.

    bugün 36 takımlı uefa avrupa ligi'nde 2. maçların sonunda beşiktaş'ı son sırada görüp gülüp eğlenen olabilir ama paok ve ismini bile ezberleyemedigim letonya takımı yerine, ajax ve frankfurt'la oynasaydik acaba biz de aynı durumda olmaz miydik diye bir düşünmek lazım. okan hocanın ısrarla üçlüye geçmemesi, takım savunmasının rezalet oluşu, abdülkerim bardakçı'nin peşpeşe maçlardaki kötü performansı bizi nereye götürecek? kasımpaşa ve ismini gerçekten hatırlamadığım takıma 3:0'dan, 2:0'dan puan veremezsin.
  • 48
    galatasatay kültürünün mihenk taşı.

    ama üzülerek söylüyorum ki uzun zamandır taraftarımızın yaptığı eleştiri değil. şu an yapılanlar değersizleştirme, yok etme üzerine. kesinlikle futbolcularımız, teknik kadro ya da yöneticiler özelinde tamamının değil ama çoğunluğun yaptığının eleştiri değil yıpratma maksatlı olduğunu düşünüyorum.

    edit: kerem'i eleştirmezsek tepemize çıkar demek baya hoşmuş. biz de bugün kerem'e, yarın x bir oyuncuya aralıksız saldıranları eleştirmezsek onlar da tepemize çıkar. güzel paradoks değil mi?
  • 36
    yapılması için yapan kişinin deneylenip kanıtlanabilecek bir olgu sunması gereken iletişim aracı. arkasında bir bilgi birikim yoksa o şey eleştiri değildir. bir eleştirmen olabilmek için o konuda yetkinliğiniz ya da kanıtınız olması lazım. söz konusu futbol olduğu için bu şart kalkmaz. yapılan saldırılara da kılıf olarak "eleştiri yaptım" savunması sunulamaz.

    bir bilgin, bir yetkin, bir kanıtın olmadan diyeceğin her şey dedikodudur. burası kahvehane değil, zaten hayatın hiçbir anında kahvehanedeki gibi dedikodu yapılmaması gerekir, sadece sözlükte değil. sözlük adabı yüzünden hiç mi entry'niz silinmedi. burası bir sözlük olduğu ve sözlük formatı korunmaya çalışıldığı bir site olduğu için yazılan şeylerin kanıtının sunulabilmesi gerekmektedir. buraya hepimiz eğlenmeye geliyoruz ancak pirlo'nun kitabını 7 dilde göreceksem neden gireyim ki.

    gözlem yapmak önemlidir ancak sebep sonuç ilişkisini doğru kurabilmeniz gerekir. futbolun aktörlerinin tamamından bağımsız yapılacak hiçbir eleştiri tamamıyla dolu olamayacaktır. sadece canımızın sıkıldığı şeyler ya da sevmediğimiz insanlar üzerinden kurulmaya çalışılan çarpık entryler eleştiri olarak kabul edilemez. eğer birine ya da bir gruba saldırmak istiyorsanız eleştirinin arkasına saklanamazsınız, saldırı ile eleştiri taban tabana zıttır çünkü.

    maalesef ülkemiz post-truth dönemi dibine kadar yaşıyor. bu sözlüğe de sirayet etmiş durumda. ancak sadece yazarlarımız "öyle hissediyor" diye gerçekler bükülemeyecektir.
  • 65
    bir düşünceyi, bir eseri, bir yargıyı inceleyerek doğruluk veya yanlışlığını ortaya çıkarmak ve gerçek değerini belirtmek, tenkit etmek. (bkz: tdk)

    bu tanımı daha önce de yazmıştım gerçi ama hatırlatmakta fayda var. eleştiri bir sebebe dayanmalı ve sonuçlandırılmalıdır. sebep-sonuç ilişkisine dayanan eleştiriler her zaman yapıcı olur. aksi halde örneğin tiyatro eleştirmenliği diye bir meslek olmazdı. veya akademik yayınlarda x'e eleştirel bir yaklaşım diye tez başlıkları da olmazdı.

    okan buruk örneğinden yola cıkalım. mesela molde maçında oyuna geç müdahale etti bu yüzden gol yedik o nedenle bu maç kötüydü. veya ilk on birde üç orta saha ile başlamalıydı, çünkü rakibin orta sahası dinamik ve sert, o yüzden oyunnüstünlüğünü kaybettik. bence bunlar olması gereken ve eleştiri tanımına giren cümleler. ama okan buruk takımı sabote etti denirse bu eleştiri falan değildir. geçen sene şampiyon yaparken ne etti diye sorarlar adama. izlediğim en kötü teknik direktör dersen de sen torrenti görmedin galiba derler. bunlar olsa olsa kişisel nefreti eleştiri kisvesine sokmaktır.

    ayrıca tanımı da düzgün okumakta fayda var. "doğruluk veya yanlışlığını ortaya çıkarmak" o zaman şampiyon olunurken de güzellikleri konuşacaksınız. her olumsuz durumda pat diye başlıklara zıplamayacaksınız. eleştiri demek kişisel hınçları çıkarmak, nefret kusmak değildir.

    tabi bu bana göre böyle. yine de siz bilirsiniz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın