• 51
    olması gereken eylemdir.
    yapılmaması durumunda gerçeklerden uzaklaşmamızı sağlayacaktır.
    örnek vermek gerekirse fenerbahçe'de yıllardır öz eleştiri yapılmıyor, medyanın tamamına yakını fb amigosu dolu.
    sonuç yıllardır şampiyonluk yok, şampiyonlar ligi yok. en son çareyi mahalle maçlarından yıldız çıkarmakta buldular.

    şimdi bize gelelim.
    sürekli eleştiriye karşı çıkan taraftarımızı görüyoruz.
    mohammed eleştirildi, formu düştü.
    yok kerem eleştiriyi kaldıramıyo, eleştirilmesin zaten takımın en az kazananı.
    takımın en az kazananı dediğimiz adam asgari ücrete oynamıyor, duyanda 5500tl + yemek için oynuyo sanır.
    bu arkadaşımız 10m tl'ye oynuyor. eleştiriyi kaldıramıyosa zaten büyük takım oyuncusu olamaz.
    eleştirme diyen taraftarımızın kaç tanesi ömründe 10m tl kazanabilecek ?

    gereksiz duygusallık bizi ileriye taşımaz. bugün kerem alınıyo diye eleştirmezsen, yarın tepemize çıkar.
  • 52
    yapılması ustalık isteyen bir sanattır. eleştirme ile değersizleştirme arasında ince bir çizgi vardır ve ben bu mecrada eleştirme gördüysem de fazlalıkla değersizleştirme gördüm. bir futbolcunun beğenmediğiniz özelliğini söyleyip; "ilk fırsatta satılmalı, artık tahammül edilmemeli, bundan olmayacağı belli oldu vb." kalıplarla fikrinizi devam ettiriyorsanız bu eleştiri değil değersizleştirmedir. eleştiride karşıdaki kişinin yanlış/hatalı olduğu bir konuyu söyler ve bunun ortadan kaldırılması için ne yapılması gerektiğini anlatırsınız. bir roman eleştirmeni bir roman yazarı hakkında "kurgusu zayıf olduğundan bir daha roman yazmayı düşünmemeli" gibi bir ifade eleştiri olarak görülmez, görülemez.
  • 53
    türkiye'de genellikle hoşa gitmeyen versiyonlarını olumsuzlama, yadsıma amacıyla kullanılan bir sözcük. konuyla ilgili bilimsel bir araştırma yapılabilir mi bilmiyorum ama özellikle internette yazılan "eleştiri" kelimesinin ardından "değil" gelmesinin oranı en çılgın tahminlerimizin bile üstünde çıkabilir.

    yine ülkemizde bu şekilde kullanılan bir diğer tabir "ifade özgürlüğü".
  • 54
    galatasarayı diğer camialardan ayıran en büyük etkendir. taraftarından yöneticisine, oyuncusundan gazetecisine onlar pohpohlar galatasaray eleştirir bu bir anlayış ve kültür meselesidir. her zaman daha fazlasını isteyen insanlar bunun faydalı bir şey olduğunu bilirler. nasıl ki her övgü doğru değilse her eleştiri de faydalı değildir. eleştirirken çözüm odaklı olmakta en az eleştiri kadar mühimdir.
  • 55
    iki çeşit eleştiri vardır ve tanım olarak malesef ülkemizde bu ikisinin ayrımı yapılmadığı için oyuncularımızı ekseriyetle aşağı çeken bir mizaçta yapılmakta olan değerlendirmedir. nedir bunlar:

    1) bir insana yapılan eleştiri.

    2) o insanın aksiyonlarına, fikirlerine ve kararlarına yapılan eleştiri.

    "kerem karaktersiz-karar vermeyi bilmiyor-bu seviyelerin oyuncusu değil." ilk türde eleştiriye örnektir. oyuncuyu aşağı çeker. oyuncuyda reaksiyon ve camiada kutulaştırma oluşturur. statik bir dünya görüşünün sonucudur ve oyuncuyu o eleştiriye hapseder bırakır.

    "kerem bu tip pozisyonlarda farklı pas opsiyonlarını daha sık aramalı." ikinci türde eleştiriye örnektir. hatayı gösterirken daha iyi olan opsiyonu da vurgular. gelişim odaklıdır. oyuncunun potansiyeline odaklanır.

    çizginin neresinde duracağına siz karar vereceksiniz. ama unutmayın ki her etkinin bir tepkisi var bu hayatta. oyuncuların karakterine, kimliğine yaptığınız her eleştiri bir sonraki maçta kafalarında bozuk plak gibi çalacak ve taraftarın uğultusuyla bu ses daha da yükselecek.

    gelişim odaklı eleştiri bizi ileri götürür. kimlik odaklı eleştiri bizi kutuplaştırır. lütfen bu sözlükten başlayarak bu kültürü yayalım, çok rica ediyorum.
  • 56
    yapılınca her şeyin değişeceği düşünülen şey. hayır 20 sene şu ülkede belli bir güruhun aralıksız hakimiyetini görmesek inanacağız. adamların yapıcı ve yıkıcı eleştirilmediği saniye yok neredeyse ama bir metre öteye bile kıpırdatamadık.*

    başarının bununla geleceğine ya da geldiğine asla inanmadım da elitist bir havası da yok değil hani.
  • 57
    "yapıcı bir eleştiri akıllı insanları güçlendirir, ahmakları ise öfkelendirir." diye bir söz vardır.

    bu söz ülkemiz için birebirdir. ülkemizde birçok kişi eleştiri ister ama arka planda iltifat beklediği için hazmedemez. bu durumda da kolay bir şekilde öfkelenir ve ahmaklığını gösterir.

    bizim teknik direktör, yönetim ve futbolcular eleştiriden ders almasını bilirler. 14 galibiyet üst üste alıp lig rekoru kırarak akıllı olup güçlendiklerini bize güzelce gösterdiler. tam tersi, ezeli rakibimizi sezon başında eleştiren olmadığı için; daha doğrusu eleştirenlerin de kuyusunun kazılmasından dolayı şu an ne halde olduklarını görüyoruz. o yüzden üzerinde çok da konuşmaya gerek yok. eleştiri, almasını bilene bulunmaz bir nimettir.
  • 58
    iki noktaya dikkat etmek gerektiğini düşünürüm.

    1- yapıcı olması.
    2- eleştiriyi yapan kişinin yazdıklarını, muhatabının yüzüne de söyleyebilecek olduğu sözcüklerden seçmesi.

    birinci hususa dikkat edilmiyorsa amaç yıpratmaktır. ciddiye almamak gerekir.
    ikinci hususa dikkat edilmiyorsa yapan kişi eleştirinin arkasında değildir. atıp tutuyordur. ciddi bir r ile sonuçlanabilir, yine ciddiye almamak gerekir. klavye delikanlısı tabir edilenlerden her yerde var. yüz yüzeyken söyleyemeyeceği şeyleri yazarak sallayan çok "delikanlı" gördüm.
  • 59
    galatasaray futbol kulübünün en büyük özelliğidir. bu özelliği kaybettiğimiz anda diğer rakiplerimizle aynı seviyeye düşeceğiz. biatçılık bu kulübün kapısından geçemez.

    bugün play-off maçını kazandık diye eleştiri yapmayın, galibiyeti kutlayın. eleştiri yapanlar düşmandır gibi bir tavır bu kulübün genlerine aykırıdır. sözlükte kimse kalmasa bile ben eleştirmeye devam edeceğim vesselam.
  • 64
    galatasaraylı taraftarın bir kesiminin kafasına göre şekillere soktuğu bir başka olgu.

    eleştiriye karşı çıkan kimmiş mesela ? ya da senin yazdığın eleştiri oluyor da senin yazdığına karşı argümanlar sunulunca bunun adı neden eleştireye karşı olmak oluyor ? ya da beni linçliyorlar muhabbeti başlıyor ? yangıncı taraftar anomolisi bitti şimdi de eleştiren taraftar kavramı üzerinden kendine paye biçmeye çalışan bir kesimle mi uğraşacağız ?

    takımla üç maç sahaya çıkmış oyuncusuna " bomboş transfer" demek mi eleştir mesela ?
    oturmamış ve sirkülasyon içerisinde olan kadro ile 5 yıldır takımın başında olan teknik adamla ve ligde 28 maç oynamış takıma karşı zorlanınca twitter'da farklı teknik direktörlerin ismini gündeme taşımak ve okan buruk bal'ı diye bir şeyi gündeme taşımak mı eleştiri ?

    geçen sene başında yerden yere vuranlar şuan gökler çıkardıkları toreria'ya bir deplasman maçı sonrası "tatile çıkmak için kırmızı kart gördü" derken bu "yapıcı" eleştiri miydi mesela ? ya da bugün aynı şeyleri farklı şekilde yapmak mı "yapıcı" eleştiri ?

    sizin gördüğünüzü herkes görüyor şampiyonlar ligi play-off'unda molde'ye karşı kötü oynarak tur atladık. 3lü oynayan takımlara karşı zorlanacağımız ortaya çıktı ama olayın tadını çıkarmaya fırsat vermeden kendi oyuncusuna "çöp bu boş transfer" geyikleri dinlemek zorunda mıyız ?

    geçiniz bu işleri.
  • 65
    bir düşünceyi, bir eseri, bir yargıyı inceleyerek doğruluk veya yanlışlığını ortaya çıkarmak ve gerçek değerini belirtmek, tenkit etmek. (bkz: tdk)

    bu tanımı daha önce de yazmıştım gerçi ama hatırlatmakta fayda var. eleştiri bir sebebe dayanmalı ve sonuçlandırılmalıdır. sebep-sonuç ilişkisine dayanan eleştiriler her zaman yapıcı olur. aksi halde örneğin tiyatro eleştirmenliği diye bir meslek olmazdı. veya akademik yayınlarda x'e eleştirel bir yaklaşım diye tez başlıkları da olmazdı.

    okan buruk örneğinden yola cıkalım. mesela molde maçında oyuna geç müdahale etti bu yüzden gol yedik o nedenle bu maç kötüydü. veya ilk on birde üç orta saha ile başlamalıydı, çünkü rakibin orta sahası dinamik ve sert, o yüzden oyunnüstünlüğünü kaybettik. bence bunlar olması gereken ve eleştiri tanımına giren cümleler. ama okan buruk takımı sabote etti denirse bu eleştiri falan değildir. geçen sene şampiyon yaparken ne etti diye sorarlar adama. izlediğim en kötü teknik direktör dersen de sen torrenti görmedin galiba derler. bunlar olsa olsa kişisel nefreti eleştiri kisvesine sokmaktır.

    ayrıca tanımı da düzgün okumakta fayda var. "doğruluk veya yanlışlığını ortaya çıkarmak" o zaman şampiyon olunurken de güzellikleri konuşacaksınız. her olumsuz durumda pat diye başlıklara zıplamayacaksınız. eleştiri demek kişisel hınçları çıkarmak, nefret kusmak değildir.

    tabi bu bana göre böyle. yine de siz bilirsiniz.
  • 66
    galatasaray’ın en büyük özelliği. bu özelliği de liseden ve kongreden alır. 20-30 sene önce sosyal medya yokken de bu özellik vardı ama stada gelen taraftarın doldurduğu dilek ve şikayet kutularından ilham almıyordu kimse. demem o ki eleştiri en büyük özelliğimiz diyerek hakaret ve küfür edenlere prim vermemek lazım. o eleştiri bu eleştiri değil. eleştiri kültürü taraftara geçmiş olabilir demokrasinin kulübümüzde varlığından kaynaklı. yine de asıl dikkate alınanı kongrede yapılanıdır. biraz sakin olmakta fayda var.
  • 67
    bazılarının makyavelist amaçlarının objesi olmuş olan fenomen.

    okan hocanın takımı kötü oynasın da imparatoru çağıralım diye içten içe pazarlık yapan ergen gerisi sefillerin yıkıcı olanına başvurduğu metod.

    eleştiri kültürünü suistimal eden herkes art niyetlidir bu camiada. hele yakın zamanda bizi yeniden şampiyon yaparak ait olduğumuz yere dönmemizde emeği olan bir adam üzerinden.
  • 69
    futboldan ve psikolojiden anlamayanin yapmamasi gereken eylem. 29 agustos molde maci ile angelino hala kotu, elestir peki, kerem akturkoglu kotu ok. tete setlere alismamis ve boey ile anlasamadi ok. bunun disinda soylenen her sey elestiri degil, ahmaklik. elestirinin arkasina siginmasin sozlugun truva trolleri. birakin bu isleri.

    kimin iyi kimin kotu oldugu belli. sacma sapan dezenformasyonlarla bulandirmayin suyu. hadi diyelim yaptiniz, edebinizle cekilin kenara, bir de yag gibi uste cikmayiniz.

    bu takim ritmini buldugunda maca herkes sol gozunu kapatip korsan gibi saha ciksa bile butun turkiye super ligini supurur. sacma sapan seylerle insanlarin canini sikmayin. zamanla duzelecek her sey.
  • 71
    mertens çöp, kerem aktürkoğlu saçma sapan top kayıpları ile hiçbir şey yapmıyor, kerem demirbay biblo, berkan ayaksız, abdulkerim arkasına top kaçıran kağnı, nelsson'un yüzü asık, angelino formsuz, zaha sakat, icardi şişman...

    bunlar eleştiri gibi gelebilir ama hiçbir yapıcı yanı olmayan, tamamen taraftar hissiyle yapılan lakırdılardır!

    galatasaray olarak eleştiri kültürünü çok severiz ama elimizde olanı mahvederek değil!

    neyse ki hem bu platform hem de galatasaray'ı yorumlayanlar arasında doğru düzgün eleştiri yapabilenler var ki, okuyabiliyoruz.
  • 75
    yaz aylarında öneminin altı her gün çizilen sol beke (jose angelino) ve orta sahaya (kerem demirbay, tanguy ndombele) yapılan üç transfer ekim ayının son haftasında hala yetersiz görülüp yedek kulübesinde oturuyorsa; sol bekte kazımcan karataş, orta sahada kaan ayhan ve kerem aktürkoğlu oynuyorsa; eleştiri yapılır. ilk 11'de oynayan davinson sanchez harici zaha gibi, tete gibi oyuncular için hala "hazır değiller, sabır" gibi bahanelerin arkasına sığınılması gerekiyorsa, eleştiri yapılır. "oyuncu değişikliği istiyorsunuz, oyuna girenlerin hali ortada" şeklinde, oyuna girenleri hazır hale getirmek sanki teknik heyetin görevi değilmiş gibi, teknik heyeti savunmaya çalışırken, eleştiri getiren insanları da aptal yerine koymaya çalışan demagojiler de eleştirilir. kerem demirbay beşiktaş maçında 10, bayern münih maçında 0 dakika alacak bir durumda ise; bu transfer de, bu transferi yapan da, bu transferi hazır hale getirmeyen de eleştirilir. ndombele dün kaan ayhan yorulduğunda yarım saat iyi oynayacak durumda değil ise, iki aydır oyuncuyu hazır hale getiremeyen teknik heyet eleştirilir. eğer kerem, ndombele ve hatta angelino umutsuz birer vaka ise ve mesele hazır olup olmamaktan farklı bir yetersizlik ve kariyer çöküşünden ibaretse, çöküşe geçen oyuncuların transferlerini yapanlar (yönetim, teknik heyet vs.) yine eleştirilir. maç sonucu eleştirisi değil, genel çerçevede bir politika eleştirisidir bu. teknik bir eleştiridir. saygı çerçevesinde yapıldığı sürece, ki burası galatasaray sözlük antu değil, hiçbir sorun mevcut değildir bu noktada. okan hoca "100% katılmıyorum" şeklinde düşünmekte özgürdür ama hakikat ortadadır. sahaya çıkan yeni transferlerin hali de ortada, sahaya sonradan giren ve hatta sahaya hiç giremeyen yeni transferlerin hali de ortada. burada bugün eleştiri getirenleri susturmaya çalışanlar, temmuz 2023'te galatasaray orta sahasını torreira-kaan-k.aktürkoğlu olarak kurmuyorlardı. dolayısıyla sloganla, hamasetle, "yedirmeyiz yutturmayız" gibi boş laflarla kimse kimseyi kandırmaya çalışmasın. kimse de kimsenin zekasını küçümsemesin. saygı çerçevesinde her isim, her konu olumlu ve olumsuz yönleriyle konuşulmaya açıktır burada.
App Store'dan indirin Google Play'den alın