451
test rakamlarımız hala çok ama çok aşağıda kimse algı yapmasın bu konuda.
bugüne kadar amerika’da pozitif çıkan insan sayısı tam 306 bin ama yapılan test 1.550.000.
almanya’da tam 900.000 bin.
bu hastalık ancak test ile engelenebilir.
yani ne kadar test yaparsak hastaları daha çabuk izole edebiliriz.
herkes olumlu tarafından bakıp iyileşen sayıya bakıyor ama pozitif çıkan ve yoğun ile entübe hastası sayısına bakmıyor.
hepsinde ciddi artış söz konusu.
bugün ölen biten ispanya’da toplam vaka sayısı 120.000 ve bugün çıkan pozitif 5000 civarı.
bizde ise 20000 vakaya her gün 3000 ekliyoruz.
havalar kötü iken şimdilik evde oturan insan sayısı herkesi aldatıyor. güneş çıkıp hava 20 derece olunca kimse evde oturmayacak yine kendini sokaklara atacak.
acilen en azından istanbul ankara gibi yerlerde elzem eczane gıda gibi iş yerleri hariç sokağa çıkma yasağı ilan edilmeli.
452
salgının ilk günlerinden beri dünyanın en önemli ülkesi olan abd'yi dolayısıyla trump'ı takip ediyorum. inanılmaz bir karakter. gerçekten istese abd'yi bölebilecek potansiyel var kendisinde. ancak çok umursamıyor belli ki ülkenin durumunu. gün sonlarında z raporu alıp ona göre hamle yapıyor. film gibi adam. twitter'da kendi konuşma yaptığı programın aynı saatteki diziden fazla izlendiği için kendi reklamını yapan birisinin aynı zamanda abd başkanı olması bence bu salgından bile büyük bir olay. salgın bitince trump'ın salgın gğnlerinin belgeseli yapılmalı. muhteşem malzeme var.
bir an önce bitmesini beklediğimiz salgın...
453
bugün apartmandan birini maalesef kaybettik bu hastalık yüzünden.
edit. yerel medyada organ yetmezliği diyor. başka bir yerel medyada covid diyor.
454
twitter'da dolaşan bilgilere göre, bilim kurulu ve sağlık bakanının virüsün kontrolü amacıyla sokağa çıkma yasağı ve sıkı tedbir isteklerine rağmen üst makamların sokağa çıkma yasağını ısrarla kabul etmediği salgın.
455
ücretli izin, borç erteleme ve sokağa çıkma yasağı gelmediği sürece yayılmaya devam edecek. bu inat neden anlamıyorum, ekonomi kötüye gidecek türkiye üretmeye devam etmeli diyorlar ama zaten kötü. hastalığın yayılması, daha çok vatandaşın ölmesi, sağlık çalışanlarının tamamen hastalanması, hastahanelerin sadece covid-19 vakalarına bakacak duruma gelmesi gibi seçenekler daha mı mantıklı geliyor. salgın hastalık konusunda karar halkın kendisine bırakılamaz, herkes kendi ve etrafındaki tanıdıklarının canını düşünüp duygusal hareketlerde bulunuyor ki bu çok normal, mantık yerine duygulara bırakıyor. insanlar biniyor arabalarına başka şehirlere gidiyor, başka şehre virüs taşıması veya oradaki sağlık alt yapısı gibi durumları düşünmüyor bile. ilk pozitif vakanın açıklandığı gün sokağa çıkma yasağı gelseydi şu an çok farklı şeyler konuşuyor olacaktık, sınırlarımızı kapatmamız yeterli olacaktı. zamanı geriye alamadığımıza göre, daha sonra çok üzülmememiz için çare sokağa çıkma yasağı.
458
insanoğlunun ne kadar balon olduğunu gösteren hastalık. yok şöyle gelişmişiz yok böyle gelişmişiz... bir tane hastalık 2 aydır tüm dünyayı durma noktasına getirdi, belli ki daha da böyle olmaya devam edecek. şaka gibi ama 2020 yılında cüzzamı, vebayı yaşıyoruz resmen. bundan 40 yıl önce 50 yıl önce insanlar 2020'yi nasıl hayal ediyordu, biz ne yaşıyoruz.
bu yılda bunu yaşıyorsak biz olmamışız demektir ya. ateşle baştan başlayalım derim.
459
işyerimin bu hastalığı ısrarla kaale almaması sebebiyle, gerekirse işten çıkarılmayı dahi göze alarak evde kalmaya devam etmeye karar verdiğim salgın. yalnız bir sorum olacak. durumum çok iyi değil ama elimdeki birikim ile 2 ay daha idare edebilirim.
merak ettiğim şey; 5 yıldır düzenli olarak sigortam ödendiği için, 100 gün daha sağlık hizmetlerinden yararlanabiliyorum. aynı şekilde eşimde benim gibi bu durumdan yararlanabiliyor mu acaba? normalde ben çalıştığım için benim sağlık hizmetimden o da yararlanabiliyordu. benim 100 günlük hakkı mı da kullanabiliyor mu merak etmekteyim?
460
işyerinde bir dizi önlemler aldığımız hastalık.
60 yaş üstü çalışanlar, kronik rahatsızlıkları bulunan çalışanlar idari izinliler. toplu taşıma ile gelip giden çalışanların ise ya ulaşım sorunu çözüldü ya da onlar da idari izinli sayıldı.
yemekhanede masa sayısı azaltıldı, çapraz oturma düzenine geçildi.
tek kullanımlık tabak, çanak, su, ekmek, bardak gibi malzemelere geçildi ayrıca.
yemekhane, tuvalet ve banyolar günlük olarak çamaşır suyuyla yıkanıyor. ayrıca araçlar da dahil işyerinin bütün bölümleri haftada bir özel bir şirket tarafından hidrojen peroksit ile dezenfekte ediliyor.
çalışanların sabah akşam ateşini ölçüyoruz.
kampta kalan çalışanların dışarı çıkmalarını kısıtlandırdık.
çalışanlara her sabah redoxon ve ligone içiriyoruz bağışıklık sistemleri güçlensin diye.
şantiyelerde maske kullanımının tamamen zorunlu olacağı yönünde söylentiler de mevcut önümüzdeki 1-2 gün içerisinde netlik kazanır tabi.
ancak şunu söyleyeyim. burada iş dursa iş durdu diye sevinecek 1 tane bile adam yok. cumartesi günü 19 yaşında bir kardeşimizi yaşı nedeniyle izne çıkardık. idari izinli olduğu halde, maaşı tam ödeneceği halde ağlayacaktı çocuk. herkesin geçim derdi var, borcu harcı var. olmayanın da hayalleri var. bu süreci çalışarak ve hastalanmadan atlatma peşinde insanlar. dahası 1 aydır sözde sokağa çıkma yasağı uygulandığı söylenen italya'da da vaka sayısında hiç bir azalma yok. artmaya devam ediyor. topyekün bi sokağa çıkma yasağının hiç bir ülkede uygulandığına da inanmıyorum zaten. bizdeki 20 yaş altına sokağa çıkma yasağı mevzusu da eminim ki yurtdışında bazı haber sitelerinde türkiye'de sokağa çıkma yasağı ilan edildi diye haber olmuştur. ancak sanayiyi kapatacak göt kimsede yok.
ve en önemlisi bu salgını bugün yensen yarın yeni bi vaka gelmesiyle süreci sil baştan tekrar yaşarsın. sokağa çıkma yasağı salgını yenmek için değil, kontrollü bir şekilde yayılmasını sağlayıp, sağlık sistemini çökertmesini önlemek için bir önlem sadece. bir aşısı bulunana kadar bu virüs ile yaşayacağız. acı ama gerçek.
461
insana göre çalışan pis bir virüs. 27 yaşında hiç bir kronik rahatsızlığı olmayan bir bireyi kan öksürtecek kadar yataklara düşürürken, 85 yaşında bir insanda da fazla tutunamayarak ölüyor. tabi bu örnek çok nadir. ama gerçekten her insana farklı davranıyor. bağışıklık sisteminden mi kaynaklıyor desem. bağışıklığı güçlü olan insanlarda çok sert atlatıyor hatta ölenler bile var. bence bu virüsün öldürücülüğü maruz kalınan virüs sayısı ile alâkalı olabilir.
462
new york'ta ki bronx hayvanat bahçesindeki bir kaplanda "kuru öksürük" görülmesi üzerine test yapılmış ve pozitif çıkmış virüs.
bu hayvanlarda görülen ilk vaka deniyor.
ayrıca aynı hayvanat bahçesindeki 6 farklı kedigilde de benzer semptomlar görülmüş ve teste alınmış.
virüsün asemptomatik görevlilerden bulaştığı düşünülüyor.
evcil hayvanı olanların, ozellikle kedigil familyasından, bilgisine.
daha önce de bahsettiğim gibi, virüs yeni ve kimse net birşey bilmemesine rağmen her gün ısrarla tv'ye çıkarılan bilim insanları "evet-hayır" gibi net yorumlarda bulunuyor ve bu çok tehlikeli.
bugün de yanılmıyorsam biri "sinekten bulaşmaz" gibi bir yorum yaptı, daha önce de "kediden köpekten, kuştan bulaşmaz" diyorlardı.
netleşene kadar her ihtimali düşünüp tetikte olmamız en sağlıklısı.
edit: yıllarca kedi beslemiş biri olarak kedilerde gözüken corona türü fip'ten daha önce bahsetmiştim ve bu hastalık için yapılması gereken aşı ana aşı grubu içerisinde değil isteğe bağlıdır. etkinliği de kesin değil %60-70 bandında.
ana aşı grubu kuduz vb aşılardır ve uzun süre evcil hayvanı olan kişiler bile bu hastalıktan,aşıdan haberleri olmadan evcil hayvanlarını kaybedebiliyor. bir de aşının ciddi yan etkileri olduğundan özellikle evde tek hayvanı olanlara hayvan zaten izole yaşayacağı ve bulaşı ihtimali düşük olduğundan, yaptırılması veterinerler tarafından önerilmemekte.
her memelide olan virüs diğer memeliye geçecek diye bir düşünce de yoktur, bilimsel olarak tedavi-aşı çalışması yapılabilmesi için örnek vaka konulması gerek. fip'in insana bulaşmış türü görülmediğinden insan üzerinde bir çalışma yapılmamıştır.
son olarak: kedi ve köpeklerde "corona aşısı" diye bir şey yoktur, corona genel bir grubun adıdır dolayısıyla genel bir gruba hitap eden bir aşı mümkün değildir.
rica ediyorum önce bilgilenelim, sonra bilgilendirelim.
463
memelilere bulaşan bir virüs türü olduğu için kaplana da, kediye de, köpeğe de bulaşabilecek olan virüsün yarattığı hastalığın adıdır. kedi ve köpek sahipleri her yıl corona aşısı yaptırdıkları için muhtemelen durumun farkındadırlar.
bu arada virüsün adı sars-cov-2, hastalığın adı ise covid-19'dur. bilelim, bilgilenelim.
465
3 nisan tarihinden beri babamın hastanede yatmasına sebep olan hastalık. sağlık durumu iyiye gitmekte. umarım sağlığını kazanıp tekrardan aramıza dönecektir. tüm hastalarımıza allah şifa versin.
466
babamın muzdarip olduğu hastalık. birkaç tecrübemi aktarmak isterim. babam 2 sene önce şeker sorunu yaşamıştı, bir süre insülin kullanımıyla, beslenmeye dikkat ile sağlığına kavuşmuştu. 5-6 ay kadar önce de akciğerlerinde leke oluşumu başlamış, antibiyotik tedavisiyle normale dönmüştü.
biraz burnu dik bir adam olduğu için sürecin başından beri kendisine söz geçiremedik. her gün işe gitti(zaruri olmamasına rağmen), pazar günleri bile her yer kapalı olmasına rağmen aldı başını bir yerlere gitti. 30 mart pazartesi gibi rahatsızlanmaya başladı. ateşi yoktu, sadece aşırı halsizlik yaşadığını ve bazen de başının döndüğünü söylüyordu. biz yine şeker sorunu yaşadığını düşündük. bir süre o hastaneden o hastaneye gidip durdular annemle. hastane girişlerinde ateş ölçümü yapıldığı için, düşük çıktığını görünce covid-19 şüphesi görmüyorlardı. sanırım hastaneler zaten çok yoğun olduğu için covid-19 dışındaki hastalarla pek ilgilenmek istemiyorlardı. itiraf etmek gerekirse bizim aile kendimi bildim bileli uzaktır hastanelerden. halı sahada ayağımı sakatlayıp hastaneye gitmeden 1 ay topal gezdiğimi bilirim. eğer dayanılabilecek bir durumsa gidilmez. özetle bizim ihmalimiz ve hastanelerdeki yoğunluk 1 haftayı boş geçirmemize sebep oldu.
3 nisan 2020 cuma akşamı artık duramadığını, çok kötü hissettiğini söylemeye başladı. kalktık cuma kendisini zeytinburnu balıklı rum hastanesi'ne götürdük. bir arkadaşının tanıdığı dahiliye doktoru varmış o bakacakmış. girişte babamın ateşini ölçünce korktuklarını hissettim. 39 dereceydi. "keşke buraya getirmeseydiniz, devlete gitseydiniz." dediler. ben de gittiğimde öğrendim, balıklı hastanesi genellikle alkol ve uyuşturucu bağımlılarının yattığı, inin cinin top oynadığı bir hastane. dolayısıyla covid için hiç başvurulduğunu sanmıyorum. babamın o halini görünce korktular, ilgilenmek istemediklerini anladık. onlar ayak sürürken biz kendi aramızda tartışıp bakırköy dr. sadi konuk eğitim ve araştırma hastanesi'ne gitmeye karar verdik. oraya vardığımızda gördüğümüz manzara gerçekten içler acısıydı. gecenin o saatinde nasıl bir kalabalık, virüs yoksa da 5 dakika orada durarak kaparsın yani.
babam doktorla görüştü, birkaç barkod verdi. şuraya git tükürük ver, şuraya git tomografi çekilecek dendi. adam zor yürüyor zaten, o haline daha fazla dayanamadık. şu ocağa incir ağacı diken özel hastanelerden birini aradık. getirin dediler. hemen çıkıp oraya geçtik.
kan tahlilleri, tomografi, akciğer filmi vs. çekildi. %99 ihtimalle covid-19 olduğunu söyledi doktor. test sonuçlarının ertesi gün çıkacağını söyledi. kendisini acil serviste bırakıp eve döndük. 4 nisan cumartesi günü sonucun negatif olduğunu söylediler.
doktorla konuştuğumuzda test sonucunun hata payının yüksek olduğunu, ciğerlerdeki durumun ve kan değerlerinin asıl referansları olduğunu söyledi. bize göre covid-19 hastası dedi. bu verilerin covid-19 testinden daha dikkate alınır olduğunu söyledi.
şu anda hastanede yatmaya devam ediyor. çok şükür yoğun bakımlık bir durum olmadı henüz. sürekli oksijen veriliyor. sorun şu ki oksijeni kestiklerinde kısa süre içinde değeleri kötüleşiyor. tekrar vermek zorunda kalıyorlar. doktor tedaviye devam edildiğini, oksijene bağlı olmadan vücut savaşabilince, değerlerin kötüleşmediğini gördüklerinde taburcu olabileceğini söyledi. babamla da ara ara telefonla görüşüyoruz. durumu sürekli değişkenlik gösteriyor. bazen iyi hissettiğini, bazen çok kötü olduğunu söylüyor. sürekli ateşi düşürülüyor, tekrar yükseliyor.
bu arada kendisi 56 yaşında. umarım bu günlerde iyileşme gösterecek.
allah tüm hastalarımızın yardımcısı olsun. ben yakınımın başına gelmedikçe anlayamadım durumun ciddiyetini. bu yüzden çok pişmanım. benim gibi her şeye "bir şey olmaz yeaav" diyip geçiştiren arkadaşlarımız varsa onların da aklını başına almalarını tavsiye ediyorum. şakası yok cidden.
467
kendisi yüzünden 18 nisan'daki düğünümü iptal etmeme sebep olan ve hiç bir zaman unutamayacağım virüs. düğünümün iptali yüzünden girdiğim depresyondan kurtulmam 2 haftamı aldı zar zor kendime gelebildim. allah bin bir türlü belasını versin.
468
kendisi benim de 19 mart’ta olan düğünümün iptaline sebep olmuştur. bonus olarak 21 mart’ta gideceğimiz ispanya tatilimizin de iptaline sebep olmuştur. üstüne üstlük paramızı da alamadık sadece erteleme alabildik. benim ve ailemin yanan uçak bileti sayısı da oldukça fazla. ekonomik olarak çok yıprattı sağlık açısından yıpratmaz inşallah. 15 mart’ta zar zor nikahı kıyabildik çok şükür.
469
covid-19 önlemleri kapsamında 31 ilde 2 günlük sokağa çıkma yasağı geldi.
470
resmen bilinçli yayma yapılan virüs. sokağa çıkma yasağı yüzünden binlerce insan marketlere, bakkalara akın etti. fırınlarda kuyruklar oluşmaya başladı. daha yeni bizim bakkaldan tartışma sesleri gelmeye başladı. gerçekten virüsten daha ürkütücüyüz...
471
sokağa çıkma yasağı kararının alınması tamamen doğru fakat akşam saat 10'da alınmasının açıklaması yok. sanırım ülkeyi dursun özbek yönetiyor, başka açıklaması yok bu olayın.
işin daha vahimi zaten deli gibi stok yapan insanların sanki 20 gün sokağa çıkma yasağı çıkmış gibi marketlere akın edip 5er 10ar makarna alması.
işte günün sonunda dönüp dolaşıyoruz liyakat ve eğitime geliyoruz. herhangi bir kurumda yönetenler liyakatla koltuğa gelmezse zeka oranı düşük bir sürü kararın alındığını görürsünüz. mutlaka bunu iş yerinde/okulda da görüyorsunuzdur. torpille gelen insanla hakeden insanın aldığı kararlar, verdiği tepkiler çok farklıdır.
neyse daha fazla bir şeyler yazıp silivriye gitmeye gerek yok.
472
bundan birkaç on yıl sonrasında, edebiyat dünyasına yeni yeni jack london'lar, jose caramago'lar, gabriel garcia marquez'ler, albert camus'lar, dan brown'lar çıkmasına ön ayak olacağına ve bu yeni yazarların metin portföyüne epey malzeme çıkartacağına inandığım insanlık düşmanı şey. aynı şeyler, başta ekmeğini en çok hollywood'un yiyeceği sinema-dizi sektörü için de geçerli elbette.
2047 yılında dünya'da herhangi bir ülkede, bugünleri ve covid-19 salgınını anlatan bir dünya klasiği okunuyor olması yüksek bir ihtimal yani.
tanım yaparken nesne olarak ne yazacağımı bilemedim. şey yazdım, ancak yerine daha uygun bir ifade bulamadığım için böyle oldu. dünya üzerindeki herhangi bir şey bunun kadar acımasız değildir muhtemelen. dünyadaki her şeye haksızlık ettim galiba, bu virüse de 'şey' diyerek.
473
elini agzina tutarak kendini korumaya calisanlari görunce keyif sigarasi yakip melo gibi ”hahahahahahahahahahahahaha” diye guldugunu dusundugum virusun olusturdugu salgin.
474
10 nisan 2020 rezaletiyle #bizbizeyayarıztürkiyem.