• 472
    babamın muzdarip olduğu hastalık. birkaç tecrübemi aktarmak isterim. babam 2 sene önce şeker sorunu yaşamıştı, bir süre insülin kullanımıyla, beslenmeye dikkat ile sağlığına kavuşmuştu. 5-6 ay kadar önce de akciğerlerinde leke oluşumu başlamış, antibiyotik tedavisiyle normale dönmüştü.

    biraz burnu dik bir adam olduğu için sürecin başından beri kendisine söz geçiremedik. her gün işe gitti(zaruri olmamasına rağmen), pazar günleri bile her yer kapalı olmasına rağmen aldı başını bir yerlere gitti. 30 mart pazartesi gibi rahatsızlanmaya başladı. ateşi yoktu, sadece aşırı halsizlik yaşadığını ve bazen de başının döndüğünü söylüyordu. biz yine şeker sorunu yaşadığını düşündük. bir süre o hastaneden o hastaneye gidip durdular annemle. hastane girişlerinde ateş ölçümü yapıldığı için, düşük çıktığını görünce covid-19 şüphesi görmüyorlardı. sanırım hastaneler zaten çok yoğun olduğu için covid-19 dışındaki hastalarla pek ilgilenmek istemiyorlardı. itiraf etmek gerekirse bizim aile kendimi bildim bileli uzaktır hastanelerden. halı sahada ayağımı sakatlayıp hastaneye gitmeden 1 ay topal gezdiğimi bilirim. eğer dayanılabilecek bir durumsa gidilmez. özetle bizim ihmalimiz ve hastanelerdeki yoğunluk 1 haftayı boş geçirmemize sebep oldu.

    3 nisan 2020 cuma akşamı artık duramadığını, çok kötü hissettiğini söylemeye başladı. kalktık cuma kendisini zeytinburnu balıklı rum hastanesi'ne götürdük. bir arkadaşının tanıdığı dahiliye doktoru varmış o bakacakmış. girişte babamın ateşini ölçünce korktuklarını hissettim. 39 dereceydi. "keşke buraya getirmeseydiniz, devlete gitseydiniz." dediler. ben de gittiğimde öğrendim, balıklı hastanesi genellikle alkol ve uyuşturucu bağımlılarının yattığı, inin cinin top oynadığı bir hastane. dolayısıyla covid için hiç başvurulduğunu sanmıyorum. babamın o halini görünce korktular, ilgilenmek istemediklerini anladık. onlar ayak sürürken biz kendi aramızda tartışıp bakırköy dr. sadi konuk eğitim ve araştırma hastanesi'ne gitmeye karar verdik. oraya vardığımızda gördüğümüz manzara gerçekten içler acısıydı. gecenin o saatinde nasıl bir kalabalık, virüs yoksa da 5 dakika orada durarak kaparsın yani.

    babam doktorla görüştü, birkaç barkod verdi. şuraya git tükürük ver, şuraya git tomografi çekilecek dendi. adam zor yürüyor zaten, o haline daha fazla dayanamadık. şu ocağa incir ağacı diken özel hastanelerden birini aradık. getirin dediler. hemen çıkıp oraya geçtik.

    kan tahlilleri, tomografi, akciğer filmi vs. çekildi. %99 ihtimalle covid-19 olduğunu söyledi doktor. test sonuçlarının ertesi gün çıkacağını söyledi. kendisini acil serviste bırakıp eve döndük. 4 nisan cumartesi günü sonucun negatif olduğunu söylediler.

    doktorla konuştuğumuzda test sonucunun hata payının yüksek olduğunu, ciğerlerdeki durumun ve kan değerlerinin asıl referansları olduğunu söyledi. bize göre covid-19 hastası dedi. bu verilerin covid-19 testinden daha dikkate alınır olduğunu söyledi.

    şu anda hastanede yatmaya devam ediyor. çok şükür yoğun bakımlık bir durum olmadı henüz. sürekli oksijen veriliyor. sorun şu ki oksijeni kestiklerinde kısa süre içinde değeleri kötüleşiyor. tekrar vermek zorunda kalıyorlar. doktor tedaviye devam edildiğini, oksijene bağlı olmadan vücut savaşabilince, değerlerin kötüleşmediğini gördüklerinde taburcu olabileceğini söyledi. babamla da ara ara telefonla görüşüyoruz. durumu sürekli değişkenlik gösteriyor. bazen iyi hissettiğini, bazen çok kötü olduğunu söylüyor. sürekli ateşi düşürülüyor, tekrar yükseliyor.

    bu arada kendisi 56 yaşında. umarım bu günlerde iyileşme gösterecek.

    allah tüm hastalarımızın yardımcısı olsun. ben yakınımın başına gelmedikçe anlayamadım durumun ciddiyetini. bu yüzden çok pişmanım. benim gibi her şeye "bir şey olmaz yeaav" diyip geçiştiren arkadaşlarımız varsa onların da aklını başına almalarını tavsiye ediyorum. şakası yok cidden.
App Store'dan indirin Google Play'den alın