1
aptalca bir düşünceden öteye geçemez. neymiş efendim karşılığnda cana'da verilir miymiş? gören de xabi alonso'dan bahsediyo sanır. aldığın kaleci de dünyanın hali hazırda en formda kalecilerinden birisi. zil takıp oynayacağına ahh, vaah çekiyor. sana ahh vah ulan. kurtarılamaz haldesin şu an, bunu bilesin. büyükten saymadığınız trabzonspor bile iki sezondur çapa diye tabir edilen oyuncularla oynamıyor artık. topu kesen ama üç metre ötedeki takım arkadaşına atamayan, top saklayıp, sırtı dönük top alamayan, oyunun yönünü değiştiremeyen. onu geç bank asya'dan yeni gelen karabük bu tip oyuncu barındırmıyor ve sen bana; "cana geleceğine mala gelseydi" diyorsun! hadi bunu diyorsun da hiç mi izlemedin 2000'de kupayı türkiye'ye getiren galatasaray'ı. alt yapısının hiç mi araştırmadın, hiç mi bilmiyorsun. o kadro da emre, suat, okan, ümit davala, ergün tiplemesinde oyuncular vardı. bir tanesi cana değil. mehmet topal değil. selçuk şahin değil. hadi anlayacağın dilden söyleyeyim; bir patrick viera değil. oyunun ikinci yönünü de oynayabilen, topu kullanabilen ve tempolu oyunculardı. galatasaray bunu taa 11 sene önce yapıyordu, ki bugün, yani tam 11 sene sonra aynısını barcelona yapıyor diye ağzınızın suları akıyor ulan, yalan mı? kaldı ki o düzende oynayabilecek en iyi oyuncuyu da trabzon'un elinden söküp aldın. öte tarafta yekta da tam bu ayarda bir oyuncu. culio tutulursa eğer o da bu formata çok uygundur. adı geçen kallstrom, muntari gibi isimler de hem kesen hem de oyunu kuran, öldürücü şutlar çıkartan adamlar. tüm düyanın fellik fellik çift yönlü oyuncu aradığı bir ortamda, ligimizde doğruyu görüp sadece kesici oyuncuları tasviye ettikleri bir zamanda birileri çıkıp hem galatasaray'ın avrupa hedeflerinden bahsedip cana'yı da aynı cümlenin için kullanmasınlar, kalp kırarım yoksa. illa kesici de olması gerek diye düşünüyorsan gider bonservisi de elinde olan manisalı yiğit incedemir'i alırsın olur biter. cana'dan da sadece liderlik vasfı olarak eksiği vardır, çok değil. kaldı ki ceyhun gülselam'ı da an itibariyle almış bulunuyoruz. bırakın artık şu "tekmeye kafan sokan futbolcu" ayaklarını. ben barcelona'da onlardan hiç göremiyorum. tekrar muslera'ya dönecek olursak; bir yerde, sanırım ekşi'de bir yorum dikkati çekti kendisiyle ilgili olarak. arkadaş şöyle buyurmuş; "milan'dan beş gol yemiş bir kaleci. bize mondragon gibi kaleyi kaplayan bir eleman lazımdı." yavrucuğum, demek mondi'de pek iyi kaplayamıyordu kaleyi ki fener'den altı tane yemişti. eğer herşeyin altında bir kulp aramaya kalkarsan tarih önüne öyle şeyler serer ki apışıp kalırsın! başkası da diyor ki; "de sanctis'de çok iyi kaleciydi ama burada yapamadı, şimdi napoli'de harikalar yaratıyor." adam sevilla'da iki sezon kulübede oturdu be birader. ne özgüven kaldı, ne maç kondisyonu. kolay mı sanıyorsunuz siz bunları. dünya dördüncü uruguay'ın kalecisini alıyorsun. lazio'nu kalesini onbir maç gole kapatan kalecisini. ve bu adam henüz 25 yaşında. barcelona transfer etseydi bu adamı valdes'in üzerine adımı verdim forumlarında bu kadar rererörö edilmezdi. biraz çapınızı bilin.