390
daha önce gelecek dedikoduları dışında nasıl bir kaleci olduğunu yazmıştım ancak şimdi sarı kırmızılı forma altında yapabilecekleriyle ilgili bir şey yazmak şart oldu.
öncelikle verilen para zerre umrumda değil hatta her transferden sonra eline kağıt kalem alıp hesap yapan adamları bir türlü anlayamadım. size ne arkadaş muhasebeci misin taraftar mı ?.
neyse efendim azılı bir zarate hayranı olarak lazio'nun hemen hemen bütün maçlarını takip etmeye çalıştım ve haliyle bu arkadaşı da izlemiş oldum. kendisi 25 yaşında, dişlek, tenten saçlı sempatik bir kardeşimizdir. ilk dikkat etmemiz gereken bu arkadaşın performans çizgisi ile yaşı arasındaki orantı. yani muslera şu an yeterli görülürken bile bundan en az 2 kat daha iyi olabilir. bu bizim açımızdan çok önemli. sözleşme süresi 5 yıl diyor ki bu da şahane bir süre. yani 2+1 veya bunun kombinasyonları gibi bir sözleşme yapılsa çok anlamsız olurdu.
lig içerisindeki maçları aklıma getiriyorum da hani maç kurtaran kaleci tabiri var ya işte bu arkadaş bu sezon en az 6 maçta bunu yaptı. bir udinese maçı hatırlıyorum ki yani herkesin gool diye bağırdığı anda siktirin lan diye top çıkardığı en az 4 tane pozisyon hatırlıyorum. ama aynı zamanda en az 4 5 maçta aptal saptal goller yediğini de hatırlıyorum. e yıllardır zaten her maç aptal saptal goller yediğimiz için çok önemsemiyorum bu hatalarını ve tekrar ediyorum yaşı daha 25.
ciddi anlamda hayvani refleksleri var(nasıl bi cümle bu) yani öyle böyle değil çat diye yatabiliyor, uzanabiliyor, beli kıvrak anlayacağınız, o yüzden cepheden aldığı şutlarda gayet başarılı işler yapıyor. aynı zamanda hızlı yani araya atılan bir topta aykutun yaptığı gözüne ışık tutulmuş tavşan gibi kalakalmıyor çat diye kaleyi terk edip, deparla topu kesiyor.
en sıkıntılı olduğu kısım ise yan toplar sanki, yani bariz bi hatasını görmedim ama biraz eksiği var gibi ama o da görmezden gelinir. ayrıca muslera ve galatasaray için en büyük şans bu arkadaşın arkasında taffarel gibi bir efsanenin olması.
diyeceğim o ki son yıllarda yaptığımız en akıllı işi yaptık bundan sonrası musleraya kalıyor ve taraftara. çünkü o kadar alıştık ki yuhlamaya, ıslıklamaya bu tehlikeli oldu.
öncelikle verilen para zerre umrumda değil hatta her transferden sonra eline kağıt kalem alıp hesap yapan adamları bir türlü anlayamadım. size ne arkadaş muhasebeci misin taraftar mı ?.
neyse efendim azılı bir zarate hayranı olarak lazio'nun hemen hemen bütün maçlarını takip etmeye çalıştım ve haliyle bu arkadaşı da izlemiş oldum. kendisi 25 yaşında, dişlek, tenten saçlı sempatik bir kardeşimizdir. ilk dikkat etmemiz gereken bu arkadaşın performans çizgisi ile yaşı arasındaki orantı. yani muslera şu an yeterli görülürken bile bundan en az 2 kat daha iyi olabilir. bu bizim açımızdan çok önemli. sözleşme süresi 5 yıl diyor ki bu da şahane bir süre. yani 2+1 veya bunun kombinasyonları gibi bir sözleşme yapılsa çok anlamsız olurdu.
lig içerisindeki maçları aklıma getiriyorum da hani maç kurtaran kaleci tabiri var ya işte bu arkadaş bu sezon en az 6 maçta bunu yaptı. bir udinese maçı hatırlıyorum ki yani herkesin gool diye bağırdığı anda siktirin lan diye top çıkardığı en az 4 tane pozisyon hatırlıyorum. ama aynı zamanda en az 4 5 maçta aptal saptal goller yediğini de hatırlıyorum. e yıllardır zaten her maç aptal saptal goller yediğimiz için çok önemsemiyorum bu hatalarını ve tekrar ediyorum yaşı daha 25.
ciddi anlamda hayvani refleksleri var(nasıl bi cümle bu) yani öyle böyle değil çat diye yatabiliyor, uzanabiliyor, beli kıvrak anlayacağınız, o yüzden cepheden aldığı şutlarda gayet başarılı işler yapıyor. aynı zamanda hızlı yani araya atılan bir topta aykutun yaptığı gözüne ışık tutulmuş tavşan gibi kalakalmıyor çat diye kaleyi terk edip, deparla topu kesiyor.
en sıkıntılı olduğu kısım ise yan toplar sanki, yani bariz bi hatasını görmedim ama biraz eksiği var gibi ama o da görmezden gelinir. ayrıca muslera ve galatasaray için en büyük şans bu arkadaşın arkasında taffarel gibi bir efsanenin olması.
diyeceğim o ki son yıllarda yaptığımız en akıllı işi yaptık bundan sonrası musleraya kalıyor ve taraftara. çünkü o kadar alıştık ki yuhlamaya, ıslıklamaya bu tehlikeli oldu.