• 122
    utanıyorum be alpaslan abi seni anlattıklarında,
    utanıyorum...

    çünkü,
    ben hiç üşümedim senin gibi tribünde tezahürat ederken, hava soğuksa -hani yağmur falan varsa inceden- gitmem be abi maça.

    utanıyorum be abi seni anlattıklarında.
    utanıyorum işte kendimden.

    kapalının girişinde bütün heybetinle " gençler sadece takımımızı destekliyoruz tamam mı?" diye peşin ayar verişlerin çalınıyo kulağıma bazen. "ne adammış lan!" diyorum. utanıyorum abi kendimden.

    utanıyorum be alpaslan abi'm kendimden.

    "ultraslan diye bi grup kurmuşlar ulan ne rant yapıyolardır be tribündeki ağaları..." diye düşündüm ben abi ilk duyduğumda arkanda bıraktığın kocaman mirasını.
    çocuktum be abi. çok küçüktüm ben o zaman. öyle duyuyodum inanıyodum be abi.
    "ulan sevabına mı yapıyolar o işi sanki..." dediklerinde " sevabına değil ulan galatasaray aşkına!!!" demeye aklım ermiyodu be abim.

    utanıyorum be abim adını her duyduğumda.
    yüzüm kızarıyo.
    gözüm dalıyo.
    "o" diyorum,
    "alpaslan abim" diyorum,
    "alpaslan abim galatasaraylıysa ben neyim lan?..." diyorum!

    mekanın cennet olsun abim.
    hakkını helal et.
    ben çok utanıyorum.
  • 433
    vefat ettiği gün istanbul'daydım.

    kalbimizin gençlik heyecanlarıyla daha hızlı attığı, yerimizde duramadığımız dönemlerdi. yine o dönemlerin birinde kendimi istanbul'da galatasaray konya maçı için yolda buldum. bir iki gün öncesi de ultraslan iftarı vardı, gidip kendisiyle tanışırım umuduyla o iftara gitme planı yapıyordum. birden beşiktaşlı bir arkadaştan mesaj geldi, "başınız sağolsun, ultraslan alpaslan" yazmış. dedim şaka yapıyor heralde. şaka olmalı.

    internette araştırınca gerçek olduğunu gördüm. tanışıp sarılmak istediğim adamın mezarına toprak atmaya gittim. bugün sarılmak istediğiniz birisi varsa sarılmasanız bile en azından arayın, yarına çıkamayabiliriz.

    şaka değildi.
  • 409
    --- alıntı ---

    alpaslan dikmen, 20 aralık 1965 tarihinde bursa'da doğdu. spor yazılarıyla basın dünyasına giriş yapan alpaslan dikmen, meslek olarak da foto-muhabirlik yaptı. fotoğrafçılığı sevdiğinden ve futbolculara yakın olmayı istediğinden bu mesleği seçmişti.

    2001 yılında galatasaray taraftarlarıyla birlikte ultraslan adını verdiği bağımsız taraftar grubunu kurdu ve günümüzde de halen galatasaray'ın en bilinen taraftar grubu ultraslan'dır.

    2008 yılında ailesiyle birlikte bayramı antalya'da geçirmek için yola çıktılar. ancak bursa yolunda geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti.

    28 eylül 2008 günü şişli camii'nde kılınan cenaze namazına galatasaray kulübü başkanı adnan polat, şişli belediye başkanı mustafa sarıgül, yönetim kurulu üyeleri, galatasaray futbol a.ş. genel müdürü adnan sezgin, profesyonel futbol takımı oyuncularından ümit karan, dikmen'in ailesi ve yakınları ile başta galatasaray taraftarları olmak üzere beşiktaş, fenerbahçe, trabzonspor ve diğer takımların taraftarları'da katıldı. hasdal mezarlığı'na defnedildi. ölümünden sonra ali sami yen stadındaki eski açık tribününe onun ismi verildi.

    --- alıntı ---

    vai: fotospor

    vefatının 10. yılında saygı ve rahmetle anıyoruz.
  • 457
    bursa yakınlarında geçirdiği trafik kazası sonucu aramızdan ayrılmasının üzerinden bir sene daha geçmiş olan güzel adam.

    özellikle istanbul dışında yaşayan galatasaraylılar için, hele de o dönemler bu işlerin içinde ya da kıyısında köşesinde yer almış hevesli gençler* için yeri çok ama çok ayrıydı. ölümünün ardından yıllar geçtikçe ultraslan ile ultraslan harici taraftar kavgalarında adı çok kullanıldı, belki de hiç olmadığı konumlara yerleştirildi. oysa o da elbette bu tribünün askeriydi, bu hiyerarşiye köküne kadar bağlı biriydi. şimdiki konjüktürde hala hayatta olsa belki sucukçu bile denebilirdi, tabi hayatta olmadığı bir döneme dair varsayımla hüküm vermek doğru olmaz...

    yine bir 27 eylül günü birileri yazmıştı "alakasız bir deplasmanda birilerinin bize bir telefon uzatmasını ve o telefonda senin 'gidecek yer bulamadınız mı lan' demeni özledik" diye. yıllar geçti, en azından kendi irademizle böyle alakasız seyahatler yapabilir olduk. şimdilerde bizzat sporcusu, hocası ya da idarecisi diyor "abi kusura bakma ama gelecek başka maç bulamadın mı" diye.

    ruhun şad olsun...
  • 476
    eski foto muhabiri, büyük galatasaraylı güzel insan.

    ultraslan'ın, galatasaray'ın ta kendisi olduğu zamanların kahramanı. zaten kendisinin nasıl kaliteli bir insan olduğunu başlığının altında yazılanlardan anlıyoruz. ben kendisini her daim şu sözüyle hatırlayacağım;

    --- alıntı ---

    galatasaray için bir taşı yerden alıp, bir metre ileri götürene bile müthiş bir saygı duyarım.

    --- alıntı ---

    galatasaray ruhunun adeta bir tezahürü bu söz. çok yaşasın galatasaray için taşın altına elini koyanlar! mekanın cennet olsun güzel insan.
  • 3
    zat-ı muhterem yaklaşık 4 sene önce ultraslan.org'dan bana özel mesaj göndermiştir...
    "telefon numaranı ver seni arayacağım..."
    arkadaş alpaslan abimiz o zamana kadar sadece yazılarını okuduğum hakkında yorum bile yapmadığım ancak kendisini çokça sevdiğim, örnek aldığım bir kişidir.
    "anlamadım abi dedim"
    "ulan nesini anlamadın telefon numaranı istiyorum!"
    aradı alpaslan abi beni, konuştuk bişeyler... tamam ben seni sonra yine arıycam dedi...
    sonra bi özel mesaj gönderdim "abi anlamadım bişey çok da merak ettim hayırdır?"
    "fanciful (ööle değil tabi) bi yanlışlık oldu, gözlerinden öpüyorum..."
    ööle bi olayımız olmuştur...
  • 156
    galatasaray takımı için ayhan akman ne ise taraftar kitlesi için de alpaslan dikmen oydu. nasıl ki ayhan aralarında onlarca metre olan defans ve hücum hattımızı birleştiriyor, etkileşimlerini sağlıyor; alpaslan dikmen de reisçilerle beleş kombineci apaçileri bu düzenden memnun olmayan insanlarla çok güzel kaynaştırıyordu. tam orta noktada durup "beyler, çabamızın adı galatasaray!" mesajını veriyordu. şimdilerde tribünün çizgisi ise hiç iç açıcı değil, "ya ultraslan ya hiç". her maçta küfür, sıfır sağduyu, takıma sırt dönme, avrupa maçlarında ırkçılık, sadece fenerbahçeli mantığından çıkabilecek düşünceler* vs vs.
  • 445
    kendisini hiç tanımadım, vefat ettiğinde ismini duymuştum ve o zamanlar tribünle fazla ilgim yoktu. fakat ne zaman kendisiyle ilgili bir yazı okusam, onun ardında bıraktığı kocaman bir ailenin onun hakkında yazdıklarını görsem tüylerim diken diken olur, gözlerim dolar, içimi hüzün kaplar. çok güzel bir adammışsın sen alpaslan abi. mekanın cennet olsun.
  • 449
    "galatasaray için bir taşı yerden alıp bir metre ileri götürene bile müthiş bir saygı duyarım" demiş, bunu da hayat felsefesi haline getirmiş olan güzel adam. herkese aynı şekilde yaklaşırdı. yüz yüze hiç görüşmedik, telefonda bile konuşmadık. ama gölgesinde çok gezdik, açtığı yollardan çok yürüdük, onun mentalitesiyle biz de kendimizce yollar açtık...

    üç büyük takım taraftarının, internetin de hayatımıza girmesiyle, dünya çapında örgütlenmeye başladığı yıllarda bu işin bizim taraftaki elebaşıydı. diğer tribünlerin kendi dinamiklerinden gelen kargaşa bir tarafa, reis'in bizim tribündeki koşulsuz hakimiyetine onun müthiş sevgisiyle kurduğu bağlar eklenince ultraslan diğerlerinden bir tık önde oldu hep. fenerbahçe'nin de beşiktaş'ın da benzer örgütlenmeleri, dernekleri oldu. ama ultraslan* hep bir adım önde oldu...

    bugün galatasaray'ın nice branş takımı istanbul'da bulamadığı desteği deplasmanlarda buluyorsa, her şehir her il derbi maça gider gibi engelsiz aslanlar maçına falan gidiyorsa, atıyorum kayseri'de kadın basketbol takımı 5 bin kişiye oynuyorsa, o yolu açan alpaslan abidir. rekabetin bu alanlara da çekilmesiyle aslında türk sporuna da hizmet ediyor hala daha.

    sadece o da değil elbette. kulübün umursamadığı fahriye yen'i süründüğü yurtta buldu, turgay şeren'i hatırlattı, karıncaezmez'i yine arayıp buldu. insanları toplayıp huzurevlerine, esirgeme yurtlarına götürdü. kütüphaneler kurdurdu, yardım kampanyalar yaptı, insanları götürüp fidan dikimi yaptırdı...

    kendi bilgi birikimini, maddi birikimini, hayatını vakfetti galatasaray'a. dosdoğru karakteriyle çok daha düzenli bir aile hayatı, mütevazi ama kendini her anlamda tatmin edecek bir iş yaşamı olabilirdi. herkes gibi 15 günde bir maçına gidip gelebilirdi, arada bir uçağa binip bir deplasmana da gidip gelebilirdi. o hayatını adamayı tercih etti...

    2006'ya kadar dayanabildi. herkesin iş güç olayını hallettiği, birikim yapmaya başladığı, hayatını daha dingin ama keyifle sürmeye başladığı yaşlarını ultraslan genel koordinatörü olarak geçirdi. tam zamanlı bir iş yapmasına engel olacak şekilde uğraşıyordu. ultraslan öncesi dönemde foto muhabirlik yapıyordu, erol bulut penaltısının olduğu maçta beraberlik golünde gidip de hakan şükür'e sarılınca 6 ay ceza almıştı. ultraslan sonrası da zaten haftanın her günü bir yerlere gitmesi gerektiğinden düzgün bir iş tutamadı.

    kendi yazdığı veda yazısında da söylemişti, hiçbir zaman dert etmedi bunları. ama hayat da bir yandan akmaya devam ediyordu. bir şekilde düzenli bir gelir elde etmesi gerekiyordu. yine de galatasaray'dan ayrılamazdı. pazarlama a.ş. bünyesinde çalışmaya başladı. o dönem yeni yeni başlayan internetten satış gibi departmanların kuruluşunda yer aldı*.

    o zamanki adıyla yeni stadın* ilk lansmanı yapıldığı dönemde kulüpte çalışıyordu. ilk kombineyi de o aldı. ama işte kader ona stadın bittiğini görmeyi, içinde kanlı canlı bir maç izlemeyi çok gördü. stadın 2-3 kilometre açığındaki hasdal mezarlığında, stada bakan bir parselde yatıyor.

    kim bilir belki de her maçı oradan, fotoğraflardan bildiğimiz o gülümsemesiyle izliyordur...
  • 384
    koskoca 8 yıl oldu ağabey.

    sensiz tadı tuzu pek kalmadı tribünlerin. bir de passolig zıvırtısı çıktı başımıza. almadık ağabey. sevdamızdan uzaklaştırdılar bizi ama duruşumuzu bozmadık çok şükür.

    sen şimdi burada olsan alır mıydın, almaz mıydın emin değilim ama sanırım almazdın o meredi. çünkü sen kimseye baş eğmezdin. özledik ağabey seni. bizlere sahip çıkışını, cebinde para kalmayacağını bilmene rağmen herkese yardıma koşmanı.

    artık yapılmıyor ağabey bunlar tribünde. gözlerimiz hep seni arıyor. özledik ağabey. şimdi cennetten bizlere belki kızıyorsun, belki de dik durduğumuz için gurur duyuyorsun bizimle.

    ne bileyim çok özledik seni abi. mekanın cennet , ruhun şad olsun.!

    (bkz: keşke çıkıp şaka desen)
  • 479
    yaşasaydı bugün doğum gününü kutkayacaktık. iyi ki doğmuşsun abi keşke çıkıp şaka desen... nurlar içinde uyu.

    alpaslan abiyi bilmeyen galatasaraylı yoktur neredeyse ama okumayan varsa eşi suna hanımdan birkaç yıl önce yazılmış bir metin.

    --- alıntı ---

    sene 1985...
    fenerbahçe şampiyonluğu için fenerbahçe'de, fenerbahçe lisesinde okuyan,fenerbahçe de yaşayan henüz liseli bir kız var lise ikide mi ne okuyor henüz, üzerinde sarı lacivert forma arkadaşlarınla sözde şampiyonluk kutluyor...
    belvü cafe de otururken, karşılarında aniden duran arabadan birkaç asık suratlı genç iniyor. ilgilenmiyor kız. içlerinden biri masaya yanaşıp, tanıdığı ortak arkadaşınla selamlaşıyor, masaya gelip kızın karşısına oturuyor. selamlaşma faslı sonrası masadakilerin hepsi fenerli olmasına rağmen bu genç fenere saydırıp duruyor, kız da "bu deli'nin burada işi ne ki!" diye içinden geçiriyor. bir şekil sohbet başlıyor, yakışıklı biri yemyeşil gözler, kız tom cruise fanatiği, birden bire çocuğun havasını ona benzetiyor
    sohbet sardı mı ne birden! ilk gözleminde tuhaf bir galatasaraylı olduğunu düşündüğü bu kişi birden gözünde tom cruise oluyor. bu güzel başlayan hikayenin sonu 2008 eylül'e kadar devam ediyor. sözde fenerli bu kız, yürekten özde galatasaray'lı oluyor
    oysa bu tanışma hikayesini birilerine anlatınca önce bana kızardın, sonrada gülerdik şimdi
    değerli kardeşlerimize anlatıyorum...
    seninle takım tutmanın ilk kez ne demek olduğunu anlamıştım.ilk kez bir takımın tarihini, futbolcular kimdir nedir öğrenmiş etkilenmiştim. ! o kadar çok sarı kırmızı anımız olmuştu ki beraber büyürken. çünkü ben yürekten galatasaraylı olmuştum artık...
    sensiz; 20 aralıklar yokluğun ve varlığın birbirine karışmış şekilde geçiyor, tam hayatımızı oturttuğumuzda mutluluk içindeyken bazen nazara geldik düşüncesindeyim. mükemmel bir ilişkiyi, doğrular ve yanlişlardan geçip oturtmuşken dağılmıştı hayatımız. ikinci çocuğu düşünüyorduk herşeyimiz mükemmeldi, bir dediğim iki olmazdı sen de, şımartan, sahiplenen, güvenen eştin, ellerinle besler, kapı çalınca kim o dediğimde babanız derdin....
    mükemmel eştin, mükemmel babaydın...
    tabiki kızdın mı parlıyordun, ama saman aleviydin, bende atarlıydım, karadeniz damarımı attırma derdim gülerdin, koca orduya laf geçirir ah bu yok mu bu derdin.belki de o yönümü seviyordun, neydi adım dediğim dediks )) hatta kızınca az mı dedim git ali sami yen de kal diye....
    gerçek sevgiydik, karşılıksız iyi kötü günde birbirinin yanında, hayat sınavlarından el ele kenetlenip çıkan. yaşarken insan tam anlasa da meğer anlamıyormuş elindeki değeri, sonradan çevremiz veya genel ilişkilere bakınca ne çok şanlı olduğumuzu daha çok anladım, çünkü biz herşeyden çok önce, herşeyi paylaşabilen iyi iki dosttuk...
    kader buymuş, dünya hiç kimseye sonsuz değil, ama işte keşke keşke 40 lı yaşları seninle yaşasaydım hak etmiştik bunu, gerçi bizim farkımız ne ki vakit gelince emir büyük yerden...
    geçen gün kötüleştim, acilden gidip ameliyat oldum, daha evvel alman hastanesinde olmuştum sen varken ve orada yaşadığımız anımız tüm güzelliğinle orada gece gözümde canlandı bana o koca koca camlı oda da kar manzarasıyla beraber ne güzel anılar bırakmıştın, süprizler yapıp çocuk gibi sevindirmiştin. gözümde canlandı sabaha kadar hastanede yatarken o yaşadığımız güzel anlar, persembe sabahı ameliyat'a alırlarken nasıl bir etkilenmişsem, birden bire narkozcuya ağlayıp senden bahsetmeye başladım,adam hemen uykuya yolladı beni, nereden bilecek ki öyle zamanlarda elimi hiç bırakmadığını ve geceden beri orada yatarken bunlari düşünüp o anımızla mutlu olup teselli olduğumu... seninle kazadan 7 saat evvel gittiğimiz yerdi bu hastahane yine 2. kat... belki onunda etkisi olan narkozcuya oldu çattık demiştir içinden...
    bazen insan çocuklaşabiliyor ve en sevdiğinden güç almak istiyor öyle anlarda...
    dik durduğum kadar, acım her an taze, kah mutlu, kah karışık ruh hali, hem kabullenmiş hem büyük özlem sana doğru. başardım ama sağlığım bazı başarılarımı engelledi, korkum yok hayata, bir ara kopmuştum çünkü, oda iyi oldu, hayati ve insanlari tanıdım...
    biz çok iyiyiz buda senin için en güzel hediye olsun doğumgünün de...kendimiz ayaktayız çok şükür. dolu dolu sevenin senden bize kalan en güzel hediye, can kardeşlerimiz var, çoğu bildiğin, çoğu seni tanımadan seven, senin sevginle yolunda giden, bize en güzel hediye olan karşılıksız sevgileriyle...
    dünya'da ardından büyük bir sevgi ve saygı seli bırakmaktan daha çok, bir insan daha ne isteyebilir ki?
    kaç kişiye nasip olur ki bu güzellik. işte bu bizim acımızın en büyük tesellisi, seni seven kalpler...
    hepsine sonsuz minnettarız var olsunlar....
    sosyal medya da özel şeyler yazmayı sevmem, bunlar samimi ve anında düşünülmeden içten duygularım, sizlerle paylaşmak istedim eşimin doğum gününde, iyiki varsınız yüreğiyle yanımızda olan güzel insanlar...
    iyiki doğdun alpaslanim

    --- alıntı ---
  • 119
    --- alinti ---

    bir sene olmuş sen bizden gideli…
    bir sene olmuş “aklımız” başımızdan gideli…
    aklımız…
    kaç kişinin rüyalarındaydın geçen “sene”…
    kaç bin kez arkadaş sohbetlerinde senli hikâyeler anlatıldı…
    kaç bin kez kahkahalar atıldı senli anılar gelince aklımıza…
    ve sonra kaç bin kez “ah be abi”, “ah be alpaslan’ım” dedik…
    kaç bin kez çık gel, inan kızmayacağız yaptığın bu uzun şakaya dedik…
    olmadı… bu sene de olmadı…
    kim bilir belki seneye…

    telaşlı bir koşturmaca var şimdi…
    herkes senin huzuruna en iyi şekilde çıkmak istiyor…
    pankartları hazırladı kardeşlerin…
    onlarca mektup yazıldı sana dair…
    “özledik” diyoruz, duyuyor musun bilmiyoruz…
    “ne çok sevdik seni abi” diyoruz, hissediyor musun bilmiyoruz…
    belki kızacaksın ama, samet yine atkı yaptı senin için…
    “alpaslan dikmen” yazıyor yine koca harflerle…
    “silin oğlum” derdin burada olsan…
    çıkarın derdin benim adımı…
    “biz” derdin kısaca. “ultraslan” derdin… adın, adımız olurdu…

    bir sene geçmiş be ağabey…
    365 gün…
    10 küsur maçta 40 küsur gol sesi duyduk ta…
    365 gündür 1 “şaka” dediğini duyamadık…

    her şey hazır ağabey 27 eylül’e…
    yarın süslenir stat…
    atkılar takılır boyunlara pazar…
    site’nin girişinde yine senli kareler, sana ithaf edilmiş sözler…
    sabahtan geliriz hasdal’a uyandırırız seni…
    kalk deriz ağabey,
    “dinlenmeye çekildiğin köşe’den” kalk…
    maç saati atılan her gol de bağırılır,
    golü atan dikmennn… alpaslannn…
    hepimiz ters köşe…
    ağlarız yine…

    hala dönecekmişsin gibi çocukça bir his var içimizde işte…
    çocukça bir heyecan…

    baktık ki gerçekten geleceğin falan yok,
    biz geliriz o zaman yanına “teker teker”…

    ulaş bayam
    25/09/2009

    --- alinti ---

    ultraslan forumundan alpaslan'a sitemler adlı başlıkta,
    ulaş bayam ağabey'in,ağabeyimiz hakkında yazdığı bir yazı..
    herkesin okuması gerekli...
  • 187
    az önce youtube'u açıp ölümünün birinci yılındaki videoları izlediğimde tüylerimi diken diken ettiren büyük insan..

    kendisini hiç tanımamama rağmen ne kadar büyük bir insan olduğunu bildiğim ama bizi çok erken bırakmış kişidir aynı zamanda, o gittikten sonra ne tribün adam gibi tribün ne de ultraslan adam gibi ultraslan. galatasaray için bir ömür adamış bu büyük insanı sadece kısa kısa videolardan izlemek ne büyük bir üzüntü.

    gönlünü bu renklere ve armaya vermiş bizlere sporun ve galatasaray'lılığın ne olduğunu öğreten kişidir alpaslan dikmen! bir çok şey yazmak geliyorum içimden, nedendir bilinmez ama şu dakikalarda kendisini çok özledim! koca galatasaray camia'sı içinde adından efsane olarak söz ettiren bu büyük tribün adamını rahmetle anıyorum.

    "keşke çıkıp şaka desen, ne olur alpaslan dikmen!"
  • 158
    kaybının yeri doldurulamayan, cennetteki aslan. ultraslan taraftar grubunun, bugünkü geldiği yeri görseydi eminim bundan utanır ve üzülürdü. elleriyle kurduğu, büyüttüğü ve insanlara tanıttığı grubu, şimdi iki maç kaybetmekle futbolcuları protesto eder hale geldi. ne zaman skor insanları oldular da, böyle davranmaya başladılar? ne zaman sevgileri maç sonucu oldu da; armayı, formayı, sarkı-kırmızıyı unuttular?

    yine de, rahat uyu sen, alpaslan dikmen! elbet bir gün onlara da tekrar hatırlatacağız sarı-kırmızı aşkı. sadece bekliyoruz! peşindeyiz!
App Store'dan indirin Google Play'den alın