• 406
    sabahın köründe alpaslan abimize yazılan birşeyler okudum. hemde eşi tarafından. şuan içim buram buram yanıyor.

    --- alıntı ---

    sene 1985...
    fenerbahçe şampiyonluğu için fenerbahçe'de, fenerbahçe lisesinde okuyan,fenerbahçe de yaşayan henüz liseli bir kız var lise ikide mi ne okuyor henüz, üzerinde sarı lacivert forma arkadaşlarınla sözde şampiyonluk kutluyor...
    belvü cafe de otururken, karşılarında aniden duran arabadan birkaç asık suratlı genç iniyor. ilgilenmiyor kız. içlerinden biri masaya yanaşıp, tanıdığı ortak arkadaşınla selamlaşıyor, masaya gelip kızın karşısına oturuyor. selamlaşma faslı sonrası masadakilerin hepsi fenerli olmasına rağmen bu genç fenere saydırıp duruyor, kız da "bu deli'nin burada işi ne ki!" diye içinden geçiriyor. bir şekil sohbet başlıyor, yakışıklı biri yemyeşil gözler, kız tom cruise fanatiği, birden bire çocuğun havasını ona benzetiyor
    sohbet sardı mı ne birden! ilk gözleminde tuhaf bir galatasaraylı olduğunu düşündüğü bu kişi birden gözünde tom cruise oluyor. bu güzel başlayan hikayenin sonu 2008 eylül'e kadar devam ediyor. sözde fenerli bu kız, yürekten özde galatasaray'lı oluyor
    oysa bu tanışma hikayesini birilerine anlatınca önce bana kızardın, sonrada gülerdik şimdi
    değerli kardeşlerimize anlatıyorum...
    seninle takım tutmanın ilk kez ne demek olduğunu anlamıştım.ilk kez bir takımın tarihini, futbolcular kimdir nedir öğrenmiş etkilenmiştim. ! o kadar çok sarı kırmızı anımız olmuştu ki beraber büyürken. çünkü ben yürekten galatasaraylı olmuştum artık...
    sensiz; 20 aralıklar yokluğun ve varlığın birbirine karışmış şekilde geçiyor, tam hayatımızı oturttuğumuzda mutluluk içindeyken bazen nazara geldik düşüncesindeyim. mükemmel bir ilişkiyi, doğrular ve yanlişlardan geçip oturtmuşken dağılmıştı hayatımız. ikinci çocuğu düşünüyorduk herşeyimiz mükemmeldi, bir dediğim iki olmazdı sen de, şımartan, sahiplenen, güvenen eştin, ellerinle besler, kapı çalınca kim o dediğimde babanız derdin....
    mükemmel eştin, mükemmel babaydın...
    tabiki kızdın mı parlıyordun, ama saman aleviydin, bende atarlıydım, karadeniz damarımı attırma derdim gülerdin, koca orduya laf geçirir ah bu yok mu bu derdin.belki de o yönümü seviyordun, neydi adım dediğim dediks )) hatta kızınca az mı dedim git ali sami yen de kal diye....
    gerçek sevgiydik, karşılıksız iyi kötü günde birbirinin yanında, hayat sınavlarından el ele kenetlenip çıkan. yaşarken insan tam anlasa da meğer anlamıyormuş elindeki değeri, sonradan çevremiz veya genel ilişkilere bakınca ne çok şanlı olduğumuzu daha çok anladım, çünkü biz herşeyden çok önce, herşeyi paylaşabilen iyi iki dosttuk...
    kader buymuş, dünya hiç kimseye sonsuz değil, ama işte keşke keşke 40 lı yaşları seninle yaşasaydım hak etmiştik bunu, gerçi bizim farkımız ne ki vakit gelince emir büyük yerden...
    geçen gün kötüleştim, acilden gidip ameliyat oldum, daha evvel alman hastanesinde olmuştum sen varken ve orada yaşadığımız anımız tüm güzelliğinle orada gece gözümde canlandı bana o koca koca camlı oda da kar manzarasıyla beraber ne güzel anılar bırakmıştın, süprizler yapıp çocuk gibi sevindirmiştin. gözümde canlandı sabaha kadar hastanede yatarken o yaşadığımız güzel anlar, persembe sabahı ameliyat'a alırlarken nasıl bir etkilenmişsem, birden bire narkozcuya ağlayıp senden bahsetmeye başladım,adam hemen uykuya yolladı beni, nereden bilecek ki öyle zamanlarda elimi hiç bırakmadığını ve geceden beri orada yatarken bunlari düşünüp o anımızla mutlu olup teselli olduğumu... seninle kazadan 7 saat evvel gittiğimiz yerdi bu hastahane yine 2. kat... belki onunda etkisi olan narkozcuya oldu çattık demiştir içinden...
    bazen insan çocuklaşabiliyor ve en sevdiğinden güç almak istiyor öyle anlarda...
    dik durduğum kadar, acım her an taze, kah mutlu, kah karışık ruh hali, hem kabullenmiş hem büyük özlem sana doğru. başardım ama sağlığım bazı başarılarımı engelledi, korkum yok hayata, bir ara kopmuştum çünkü, oda iyi oldu, hayati ve insanlari tanıdım...
    biz çok iyiyiz buda senin için en güzel hediye olsun doğumgünün de...kendimiz ayaktayız çok şükür. dolu dolu sevenin senden bize kalan en güzel hediye, can kardeşlerimiz var, çoğu bildiğin, çoğu seni tanımadan seven, senin sevginle yolunda giden, bize en güzel hediye olan karşılıksız sevgileriyle...
    dünya'da ardından büyük bir sevgi ve saygı seli bırakmaktan daha çok, bir insan daha ne isteyebilir ki?
    kaç kişiye nasip olur ki bu güzellik. işte bu bizim acımızın en büyük tesellisi, seni seven kalpler...
    hepsine sonsuz minnettarız var olsunlar....
    sosyal medya da özel şeyler yazmayı sevmem, bunlar samimi ve anında düşünülmeden içten duygularım, sizlerle paylaşmak istedim eşimin doğum gününde, iyiki varsınız yüreğiyle yanımızda olan güzel insanlar...
    iyiki doğdun alpaslanim

    --- alıntı ---

    alpaslan abi kimine aşktır, kimine dostluktur, kimine abidir.

    ben amatör maçlarına tek başıma gittiğimde ve kendimi yanlız hissettiğimde, alpaslan abiyi daha tanımadan gördüğümde için rahatlardı. yani alpaslan abi benim için güvendir.

    alpaslan abiyi uğurlarken, koca koca adamların hüngür hüngür ağladığını gördüm. kimse gizlemedi gözyaşlarını, herkes içinden geldiğince ağladı.

    9 sene olmuş. ben büyüdüm baba oldum ama aklıma o gelince çocuk gibi içimden alpaslan abi diyorum.

    güzel uyu abi.
  • 490
    aramızdan ayrılalı tam 16 sene olmuş… ruhun şad olsun büyük galatasaray'lı alpaslan dikmen!

    “yıllar yılı hiç bıkmadın,
    büyük bir aşkla bağlandın,
    yeri geldi sabahladın,
    bütün ömrünü harcadın.
    şimdi söyle nerdesin sen,
    oldu mu bırakıp gitmen?
    keşke çıkıp şaka desen,
    ne olur alpaslan dikmen!”

    https://www.instagram.com/p/CcPnZcgrnYl/

    https://www.instagram.com/p/Cpp15Aho2ew/

    https://www.instagram.com/p/CWFuyktlv56/

    https://www.instagram.com/p/CTkugotLmjh/

    https://www.instagram.com/p/CRmVqiqLFvM/

    https://www.instagram.com/p/CVllNi2Lap0/
  • 64
    geçtiğimiz sezon fener maçı sonrası, sivas maçı öncesi yazdığı yazı;

    (spoiler: asaletin bize yeter alpaslan dikmen fotogol - 13.12.2007 hafta sonu sivasspor ile oynayacağımız çok önemli bir karşılaşma var... bu maç, g.saray'ın geleceğini etkileyecek önemde bir karşılaşmadır... ve bu yüzden de büyük g.saray taraftarına çok iş düşmektedir. kadıköy'deki maç sonrası futbolcuları soyunma odasından çağırıp tribünlere getiren ve onları alkışlayan büyük g.saray taraftarı bu jesti sivasspor maçında da sürdürecektir. ancak o tribünler mutlaka dolmalıdır. maç öncesi yine g.saray'ımızın geleceğini ilgilendiren aslantepe stadımızın temel atma töreni şerefine de bir şölen düzenlenecektir. ayrıca maça gelenlere 20 bin adet metin oktay forması dağıtılacaktır. kısacası o gün "tek yumruk, tek yürek" olmanın zamanıdır. seneler evvel f.bahçe'ye 4-0 yenilip, ertesi hafta inönü'de sarıyer maçını 40 bin kişi ile oynadığımızı ve o gün tarafımızdan sahip çıkılan fatih terim ve oyuncularımızın şahlandığını, defalarca şampiyon olduğunu, o hızla da uefa ve süper kupayi kazandığımızı hatırlatırım. o günlerde ne ucuz bilet vardı, ne de beleş forma!.. ama yine de stadı tıklım tıklım doldurmuştuk. yüreğimizden gelen coşkuyu aşk ile sahaya indirmiştik. zaten bu maça da beleş forma için gelecek olan varsa hiç gelmesin. bu, taraftara bir jesttir... unutulmasın ki ancak aşk ile yananlar girer vuslatın bağına.)

    yokluğun günden güne canımızı acıtıyor abi...

    keşke çıkıp şaka desen...
  • 396
    arkadaşlar insanlar ters açıdan baksa da çok seslilik iyidir.

    topladın bütün taraftar gruplarını tek cephede, senden sonra onlar başkasının tekeline geçince başkan ne yaparsa ona biat ediyorlar. taraftar grubunu tekte toplayıp üstüne reisçi bir anlayış getirmek taraftarlığı bitirdi. o samiyen'in kemik taraftarı yokoldu, gitti senin yüzünden. ardında biatçı, mosmoron bir kitle bıraktın.

    senin galatasaraylılığını, kulübe hizmetini sorgulayacak haddim yok, keza iyi niyetini de... ama bu gerçeği göremeyerek çok büyük yanlış yaptın.

    yemin ediyorum türkiye'nin özeti bir durum.
  • 258
    --- alıntı ---

    1976 yılının bir derbisinin öncesi...

    öncesi dediysek, bir gece öncesi.muhtemelen sokağa çıkma yasaklarının ufak ufak başladığı dönemlerden biri...

    galatasaray tribünlerinin efsane amigosu mehmet abi o gece rakip taraftarla tribün kapma mücadelesi olur ihtimaline karşı elinde kağıt ve kalemle sabahlamaya katılacakların listesini hazırlıyor.güçlü, kuvvetli ve yaşını almışlardan seçiyor mehmet abi olası bir mevzu karşısında grubun güçlü durabilmesi için.

    işte tam o sırada bir çocuk mehmet abi’nin kolundan çekiştirmeye başlıyor bir yandan haykırarak;

    -abi beni de o listeye yaz!

    mehmet abi ise dirseğini çekiştirip duran çocuğa doğru yarım şekilde dönerek;

    -git başımdan! daha çocuksun, 13 yaşındasın evine git...diyor.

    ama çocuk ısrar ediyor.listeyi hazırlayan mehmet abi bir daha hiddetleniyor, bu sefer daha tok bir sesle o çocuğa evine git, başına bir iş gelsin istemiyorum diyerek azarlıyor...

    daha sonra o çocuk ortadan kayboluyor. sabaha doğru karşı tribünle başlayan ufak tefek atışmalar ve sürtüşmeler içinde o çocuk birden ortaya çıkıyor.meğer evine falan gitmemiş bu çocuk, bak sen şu işe!

    galatasaraylı abileriyle beraber karşı tarafın sayısal anlamda üstün olan taraftarına kafa tutuyor. ama bu sefer daha sert bir azar işitiyor mehmet abisinden...

    ama çocuk öyle bir galatasaraylı ki, abisinin o’na kızmasından, haklı telkinlerinden ve bağırmasından ne kadar utansa da bir türlü evine gitmek bilmiyor.

    lafı daha fazla uzatmanın anlamı var mı?

    bu hikayedeki çocuğu merak eden var mı?

    evet, bu hikayedeki çocuğun adı alpaslan dikmen’dir...

    bu anıyı yıllar önce alpaslan abi ve mehmet abi’den canlı canlı dinlemiş ve beynime kazımıştım...

    ruhun şad olsun abi...
    --- alıntı ---

    @tavuklupasta_ /twitter
  • 293
    (alpaslan dikmen): değişmiş buralar !

    biz: öyle oldu abi…

    (alpaslan dikmen):çocuklar nerede?...

    ...gelmiyorlar artık abi…

    (alpaslan dikmen): peki ya bu tribündekiler kim?

    ... onlar galatasaray taraftarı abi…

    (alpaslan dikmen): neden bağırmıyorlar?

    ... terlerlermiş abi ! sesleri kısılırmış 1 hafta…

    (alpaslan dikmen): ya aşk ne oldu?

    ... 2 maç kaybettik, kendimize küfür ettik abi. birbirimizi yuhladık.

    (alpaslan dikmen): peki ya ali sami yen ?

    ... tam belli değil ama onu da satıyoruz abi !

    (alpaslan dikmen): neden ?

    ... şu yeni stad meselesi… 50 bin kişi olacakmış ! o yüzden abi…

    (alpaslan dikmen) : galatasaray ne alem de peki?

    ... bilmiyoruz abi. çok futbolcu transferi yapıldı senden sonra. kimisi disco da, kimisi
    barda…

    (alpaslan dikmen): peki ya tribünlerde futbolcularımızı cesaretlendiren o rengarenk pankartlarımız?

    ... hani sen birkaç söz söyleyip lafını bitirince demiştin ya abi; ‘bir gün ruh’un gideceğini anlarsanız bu pankartları açın cehennem’de!... aynı pankartları açtık abi ! yalnız bir dediğini yapamadık ! sen ‘ kanka pankartları iyi açın üst üste gelmesin’ ! derdin…
    üst üste geldi be abi…

    (alpaslan dikmen): olsun ! peki ya işe yaradı mı?

    ... yaramadı abi…

    ( alpaslan dikmen ) : nasıl yani ?

    ...aslın da onu da bilmiyoruz abi !
    senin kahraman sandığın; korkak oldu, titrer oldu, kaçar oldu, susar oldu…
    senin, ağlarken bile başı dimdik suratı büzüşmeden ağlayan bildiklerin, tir tir titreyerek ağlar oldu…
    tarih denilen yer satılık oldu…

    galatasaray ruhu abi...!?

    (alpaslan dikmen):

    şaka yapan ben değildim !

    sizdiniz…

    ‘keşke çıkıp, şaka deseniz’…

    bir dönem facebook'da en çok fan sayısı bulunan galatasaray sayfasının, kumsal melike adlı adminin, kaleminden... *
App Store'dan indirin Google Play'den alın