• 1
    akp hükümeti'nin ülkedeki her kurumda söz sahibi olmak ve bu kurumları istediği şekilde dizayn edip kullanmak gibi sapkın bir düşüncesi var. bunu özellikle son bir kaç yılda daha net olarak gözlemleme fırsatı bulduk.

    spor dünyası özelinde de durum farklı değil. federasyon başkanları göstermelik seçimlerle akp tarafından atanırken, spor kulüplerinin başkanlık seçimlerinde ise akp’ye yakın bir kaç isim mutlaka adayların listelerinde yer aldı ve çoğu seçimde de bu isimler etkili oldu. bu arada devlete bağlı kurumlardaki kadrolaşmadan ve belediye kulüplerinin durumundan bahsetmiyorum bile. spor dünyasındaki bu kadrolaşma, yani işi bilenlerin değil akp’ye yakın isimlerin etkin konuma gelmesi ülke sporunu içinden çıkılmaz bir hale getirdi. bir çok federasyon ve spor dalı başarısızlığında ötesinde şike, doping ve ırkçılık gibi saygın bir ülke için her biri utanç vesikası olacak büyük skandallara imza attı. hatta bu iş bilmezliğin yüzünden yitirdiğimiz pırıl pırıl genç fidanlarımız oldu; aslı nemutlu ve seyithan akbalık gibi.

    bütün bunlar olurken spor dünyasında akp’nin sızamadığı ve söz geçiremediği tek bir kurum vardı; o kurumda kongre yapısından ve camianın dirayetli duruşundan dolayı galatasaray’dı.

    tabi bu dirayetli duruşun bedeli ağır oldu. özellikle stat açılış gecesinde recep tayyip erdoğan’a yapılan protestolardan sonra akp’nin etkin olduğu her kurum ellerindeki bütün imkanları kullanarak galatasaray’a bedel ödetme gayretine girdi.

    ancak hangi kurum hangi bedeli ödetmeye çalışırsa çalışsın galatasaray camiası bu dirayetli duruştan taviz vermedi. taviz veren kişiler galatasaray başkanı da olsa, galatasaray efsanesi de olsa, hatta çok büyük bir taraftar grubu da olsa camiadan hak ettiği tepkiyi aldı.

    bugünkü galatasaray yönetimini sırf bu yüzden değerli buluyorum. böylesi dönemlerde sahada alınacak sonuçlardan çok daha fazla önemli olan bahsettiğim dirayetli duruşu gösterebilmek ve artık hukuk dahi tanımaz böylesi bir güce karşı boyun eğmemektir. bugün bu gücün himmetiyle kümede kalanlar ve işlediği suçların bedellerini ödeme yürekliliğini dahi gösteremeyenler bu zihniyetin desteğiyle güçlü gibi görünebilirler ama büyüklüklerinden çok şey yitirmişlerdir. bu gerçek belki bugün değil ama yıllarca sonra da olsa tarihteki yerini alacaktır.
  • 3
    akp'nin kurumlar üzerinden muhalefet yapan, haksızlık yaptınız diyen herkesi tehdit ettiği gibi, galatasaray'ımız da nasibini almıştır bu kepaze düzenden. adnan polat'lı o zor dönemin yönetimi azıcık iktidara yalanır gibi oldu, hemen def edildiler kulüpten. elbet bir çok gerekçe vardı, fakat bu da etkili oldu. asalet ve medeniyet duyguları ağır basar galatsaray'da. böyle bir duruşa sahip olan kulübümle gurur duyuyorum. kepazesporlu, kepazebahçe'yi gördükçe ne kadar doğru tercih yaptığımı anlıyorum. yürüye dur!
  • 5
    akp hükümeti'nin spor genel müdürlüğü üzerinden stat konusunda ödettiği ve hala ödetmeye çalıştığı bedeller bunların başında gelir.

    stat konusu gerek akp tarafından gerekse medya tarafından galatasaray’la ilgili en çok çarpıtılan meselelerden biridir. aslında galatasaray’ın büyük bir özveri göstererek maddi anlamda da önemli bir kayıpla kapattığı bu konu özellikle başbakan recep tayyip erdoğan tarafından adeta manipüle edilerek “galatasaray’ın bir allah kuruşu yoktur” gibi aciz bir söylemle izah edilmeye çalışılmıştır.

    peki çoğunuzca da malum ve gerçekte olan ne idi?

    resmi kurumların açıklamaları ve mecliste gündeme getirilen soru önergelerine akp milletvekilleri tarafından verilen cevaplar ışığında durum şu;

    -şişli belediyesi’nin de katkılarıyla seyrantepe’de bulunan 384 dönüm arsa sportif tesisler yapılması için belli bir kira karşılığında galatasaray’a tahsis edilmiştir.

    -galatasaray, seyrantepe' deki 384 dönümlük hakkının 264 dönümlük kısmından ve ali sami yen arazisi üzerindeki 49 yıllık kullanım hakkından feragat ederek bunun karşılığında yeni adıyla aslantepe’de maliyeti devlet tarafından karşılanmak üzere kendi adına bir stat yapılmasını kabul etmiştir.

    -ali sami yen stadı’nın bulunduğu arsa, torunlar- aşçıoğlu-kapıcıoğlu ortaklığına 1 milyar 25 milyon 555 bin liraya ihale edilmiştir.

    -toki’nin buradan alacağı pay 475 milyon lira olmuştur. sözleşme şartlarından fazla gelir elde edilirse, 475 milyon liraya ek olarak bu gelirin de yüzde 46,3’ünün de toki’ye aktarılacağı belirtilmiştir.

    -elde edilecek gelirden, maliyet düştükten sonra kalacak paranın yüzde 39’u toki’ye, yüzde 61’i ise spor genel müdürlüğü hesaplarına aktarılacağı belirtilmiştir.

    -arena stadı inşaatının toki ve devlete maliyeti 191,5 milyon lira olmuştur.

    netice olarak;

    -galatasaray yaklaşık 1,5 milyar lira değerinde, kullanım hakkı kendisine ait olan mecidiyeköy ve seyrantepe’deki arazilerden vaz geçerek yaklaşık 200 milyon lira değerinde bir stadın sahibi olmuştur.

    -stadın yapımını üstlenen toki bu işten yaklaşık olarak 275 milyon lira kar etmiştir. yapılan protokol gereği bu paranın %60’ını türk sporuna harcanmak üzere spor genel müdürlüğü’ne vermiştir.

    -galatasaray’ın kullanım hakkından vazgeçtiği ve seyrantepe’de bulunan 264 dönüm arsa henüz toki tarafından değerlendirilmemiş ve ihale edilmemiştir.

    peki 200 milyon lira bedelli yeni bir stadın sahibi olmuşken galatasaray bu işten nasıl zarar etti?

    bildiğiniz üzere statların kulüplere devri konusu sürekli gündemde ve bu durum eninde sonunda gerçekleşecek. işte bu devir işlemi gerçekleştiğinde galatasaray’ın ne kadar büyük bir zarara uğradığı da ortaya çıkacak.

    herhangi bir gayrimenkulün değeri arsa ve üzerindeki yapı değerinin toplamı ile ifade edilir. galatasaray ali sami yen stadı’nı mevcut yerinde yenileyebilseydi, elindeki stadın değeri toplam 1,2 milyar türk lirası civarında olacaktı.(bunun 1 milyar liralık kısmı arsa değeri). ama stat şu anki haliyle galatasaray’a devredilirse maalesef toplam değeri 400 milyon türk lirası civarında olacak.(buradaki arsa değeri 200 milyon lira değerinde.)

    peki bu değerler neden bu kadar önemli?

    borsada işlem gören ve sermayeleri çokta yüksek olmayan kulüpler için ellerindeki gayrimenkuller büyük nimet. kulüpler bu statları tapuları ile devraldıklarında bilançolarına dahil edecekler. işte bu noktada galatasaray’ın zararı daha net ortaya çıkacak. stat için fenerbahçe yaklaşık 1 milyar liralık bir değeri bilançosuna dahil ederken, beşiktaş yaklaşık 1,5 milyarlık bir değeri, maalesef galatasaray ise sadece 400 milyon liralık bir değeri bilançosuna dahil edecek. (beşiktaş’ın stadını yerinde yapma konusundaki insiyatifinin ve diretmesinin altında da yüksek arsa değeri ile ilgili bu gerçek yatıyor. unutulmasın ki dolmabahçe sarayı’nın zemin şartlarından dolayı yeni stadın burada yapılmasının mümkün olmadığı kültür ve tabiatı koruma kurulu ve anıtlar kurulu tarafından dile getirilmesine rağmen siyasi otoritenin desteğiyle yeni stat inşaatı başladı.)

    velhasıl, şunu net bir şekilde ifade edebiliriz. galatasaray vazgeçtiği kullanım hakları ile yapılan stadın bedelini her kuruşuna kadar ödemiş hatta bu meseleye dahil olan her devlet kurumuna önemli paralar kazandırarak kar ettirmiştir. bunun da ötesinde statların kulüplere devri gerçekleşir ise galatasaray’ın bu işte ne kadar büyük zarara uğratıldığı da daha net bir şekilde ortaya çıkacaktır.

    maalesef siyasi otorite, stat konusunda kendisi büyük bir arsa değeri kaybına uğrarken devlet kurumlarına yaklaşık 275 milyon lira kazandıran galatasaray’a teşekkür dahi edememiştir. bu konuda benzer bir özveriyi beşiktaş ve fenerbahçe’den de beklediklerini; bu takımlarında statlarını başka yerlere taşımaları durumunda devletin kasasına en az bir milyar lira daha girebileceğini dile getirmek yerine her fırsatta galatasaray’a bedel ödetmeye devam etmiştir.

    ve geldiğimiz noktada devletin kasasına giren bunca paraya rağmen spor genel müdürlüğü tarafından tt arena’nın galatasaray’a devri hala tam anlamıyla gerçekleştirilmemiştir. hatta sayısız raporlarla çimin yaşaması için yapılmaması gerektiği ortaya konan çatının kapatılması işinden dolayı söz konusu kurum tarafından galatasaray’a dava açılmıştır. amaç üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir. dik duran, boyun eğmeyen galatasaray camiasına stat açılışında olanlardan dolayı bedel ödetmektir. erdoğan bayraktar’ın stat açılış konuşmasıyla başlayan, başbakan’ın “galatasaray’ın bir allah kuruşu yoktur” cümlesiyle devam eden nefret söylemi adeta spor genel müdürlüğü’nün icraatlarında can bulmuştur.
  • 7
    akp hükümeti’nin yabancı oyuncu kuralı ile ilgili avrupa birliği bakanlığı üzerinden galatasaray’a ödetmeye çalıştığı bedel de bunlardan biridir.

    hepinizin malumu olduğu üzere yaklaşık bir yıl önce türk futbolunun baş belası yabancı kuralı ile ilgili galatasaray çok doğru bir adım attı. bir seçimden ziyade akp hükümeti tarafından göksel gümüşdağ ve rıdvan dilmen organizatörlüğünde, atanarak göreve getirilmiş bir federasyona laf anlatmak yerine haklı olduğu bu konuda hukuk yoluna başvurdu ve dava açtı.

    açılan bu davanın dayanak noktası zamanında nihat kahveci’nin ispanya’da avrupa birliği statüsünde oynamak için açtığı ve kazandığı başka bir dava. bu davada nihat kahveci’yi temsil eden avukat juan de dios crespo ispanya'daki mahkemelerden sonuç alınamayınca davayı avrupa toplulukları mahkemesi'ne taşımış. söz konusu dava sonucunda mahkeme, avrupa ekonomik topluluğu (cee) ile türkiye arasındaki ortaklık anlaşmasını gerekçe göstererek, ab ülkelerinde oynayan profesyonel türk sporcularının, ''ab statüsünde oyuncu'' olarak muamele görmelerine hükmetmiş. yüzsüzlük mü desek aymazlık mı desek bilmiyorum ama dava ile ilgili detaylı bilgi tff’nin sitesinde de yer alıyor.

    http://www.tff.org/...=267&ftxtID=4628

    peki emsal karar bu kadar açık ortadayken bizim açtığımız dava neden hala sonuçlanmadı?

    işte burada da yine akp hükümeti'nin galatasaray’a bedel ödetme gayreti devreye giriyor. malumunuz üzere mahkeme kendi uzmanlığı olmayan konularda bilirkişilerden görüş ister. bu davadaki ve bu konudaki bilirkişi ise avrupa birliği bakanlığı. fakat bu kadar açık olan bir konu ile ilgili normalde iki günde yazılıp gönderilebilecek bakanlık görüşü altı aydır mahkemeye gönderilebilmiş değil. bahsettiğimiz şike cezalarının aşağıya çekileceği, kişiye ve kuruma özel bir yasa değişikliği değil. kaldı ki böyle bir rezil eylem bile akp insiyatifi ile mecliste iki günde yasalaştı, üstelik neredeyse tüm partilerin desteği ile. ama hep dile getirdiğim galatasaray’ın önünü kesme gayreti devreye girince iki satır yazı altı aydır mahkemeye gönderilemiyor. bir çok konuda alışık olduğumuz üzere akp hükümeti bu seferde avrupa birliği bakanlığı üzerinden galatasaray’a bedel ödetiyor.
  • 8
    akp hükümeti’nin maliye bakanlığı üzerinden ödetmeye çalıştığı bedel bunların en tazelerindendir.

    vergi meselesi de dahil kulüplerin devletle ilintili yaşadığı pek çok sıkıntı, yasal düzenlemelerin sağlıklı bir şekilde yapılmamış olmasından kaynaklanıyor. futbol kulüplerinin hemen hepsi hayatlarına dernek çatısı altında başlamıştır. ancak son yıllarda futbolun endüstriyelleşmesi ile birlikte pastadan daha büyük pay alabilmek için şirketleşme yolu çoğu kulüp için önemli bir tercih olmuştur. özellikle bu şirketler üzerinden borsaya ve halka açılarak yeni gelir kalemleri yaratmak ve kulübe dair işleri daha profesyonel bir yapı içerisinde yürütmek adına şirketleşme meselesi zamanla kulüpler için bir tercihten ziyade zaruret haline gelmiştir.

    ancak bu dernekten şirkete dönüşüm işi yasal bir düzenleme çerçevesinde yapılmadığı ve sağlam temellere oturmadığı için bir çok sıkıntıyı ve keyfi uygulamayı da beraberinde getirmiştir. yasal boşluktan yararlanan kulüpler kendi menfaatleri doğrultusunda işine gelen birimleri şirket çatısı altında, işine gelmeyen birimleri ise dernek çatısı altında toplamıştır. malumunuz üzere mevcut yasalar çerçevesinde dernek çatısı altında yürüttüğünüz faaliyetler vergiye tabi değilken, şirket çatısı altında yürüttüğünüz faaliyetler ise vergiye tabidir. bu durum kulüplerin mali işlerinde ve vergilendirme meselesinde önemli problemlerin doğmasına sebep olmuştur.

    kulüplerin bu çarpık yapısından bahsettikten sonra gelelim maliye bakanlığı ile galatasaray arasındaki güncel vergi meselesine.

    öncelikle kap üzerinden kulübün yaptığı yazılı açıklamaya bakalım;

    --- alıntı ---

    şirket finansal tablo dipnotlarında daha önce de açıklandığı üzere şirket'in 1 haziran 2010-31 mayıs 2011 ve 1 haziran 2011-31 mayıs 2012 özel hesap dönemlerine ait hesapları "damga vergisi, katma değer vergisi ve kurumlar vergisi tevkifatı" kapsamında maliye bakanlığı vergi müfettişleri tarafından incelenmiştir. ilgili inceleme kapsamında tespit edilen bulguları ve bu bulgulara ilişkin şirket'in beyanını içeren 13 ocak 2014, 17 ocak 2014 ve 17 ocak 2014 tarihli 3 adet vergi inceleme tutanağı düzenlenmiştir. şirket, bu tespitlerdeki mevzuata aykırı hususlara ilişkin olarak tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde bulunmuştur. bu talep sonrası vergi idaresi henüz tarhiyatı yapılmamış olan inceleme sonuçları toplamı olarak yaklaşık 54 milyon tl vergi aslı ve aynı tutarda vergi ziyaı konusunda şirket'i 8 nisan 2014 tarihinde uzlaşmaya davet etmiştir. şirket'imiz daha önceki yıllarda da benzeri vergi uyuşmazlıklarında inceleme aleyhine dava yoluna müracaat ederek veya idare ile uzlaşma yoluna giderek hukuka aykırı inceleme ve değerlendirmelerin önüne geçmiş ve söz konusu tutarlarda büyük indirimler sağlamıştır. yeni inceleme sonuçları da yetkililerimiz ve uzmanlarımız tarafından halen bu bağlamda değerlendirilmektedir. gereken çalışmalar tamamlandığında yetkili organlarımızın idare ile uzlaşmaya ve/veya incelemeler aleyhine dava yoluna gidilmesi konularında alacağı kararlar ayrıca açıklanacaktır.

    --- alıntı ---

    yani açıklamada da belirtildiği üzere sadece ve sadece, kulüpte yapılan inceleme sonrası vergi müfettişlerinin tuttuğu üç adet tutanak var. ne kesinleşmiş bir vergi borcu ne de cezası. daha tarhiyat dahi yapılmamış, kaldı ki tarhiyat sonrası bile vergi borcu kesinleşmez mükellefin itiraz ve dava açma hakkı vardır.

    maliye bakanlığı bu tür incelemelerde, özelliklede biraz art niyetli hareket ediyorsa, yasal boşlukların tamamını kendi lehine değerlendirerek alabileceği maksimum vergi aslı ve cezası üzerinden tutanak tutar. bu durumu daha önce doğan grubu ve koç grubu’na yapılan incelemelerde de görebilirsiniz.

    peki vergi müfettişlerinin galatasaray’ı köşeye sıkıştırmaya çalıştıkları vergi konusu ve kullandıkları yasal boşluklar ne?

    müfettişlerin kullandığı yasal boşluklar yazımızın başında da belirttiğimiz, kulüplerdeki iç içe geçmiş dernek ve şirket yapısı ve bu konuda sağlıklı bir yasal düzenlemenin olmaması. bu tutanaklara konu olan asıl mesele ise stat gelirleri üzerinden yapılacak vergilendirme. yıllardır tüm kulüpler daha az vergi vermek için stat gelirlerinin önemli bir kısmını, bağış adı altında dernek bünyesinde topluyor. konuyu bir örnekle daha da detaylandırmamız gerekirse; kulüpler 1000 tl değerinde bir kombine sattığında bunun 100 tl’lik kısmına şirket adına fatura keserken, 900 tl’lik kısmına dernek adına bağış makbuzu kesiyor. böylelikle 900 tl’lik kısmının vergilendirmesinin önüne geçmiş oluyor. yasal olarak bunda bir sıkıntı yok. ancak maliye bunun kombine veya bilet alan kişilerin isteği dışında zorla yapıldığını ve bu suretle bağış makbuzu kesilemeyeceğini, tutarın tamamının şirket üzerinden faturalandırılması gerektiğini öne sürüyor. bu konuda maliye bakanlığı’nın yasal bir dayanağı olmasa da konuyu kamuoyu gündemine getirip kulüpler üzerinde baskı kurmak ve zaman zaman devletin sopasını göstermek için bugün de olduğu gibi inceleme yapmak, tutanak tutmak gibi eylemlerde bulunuyor.

    ancak burada sorulması gereken soru şu; sadece stat konusunda değil daha bir çok konuda söz konusu yasal boşlukları tüm kulüpler kullanmasına rağmen incelenen ve hakkında tutanak tutulan neden hep galatasaray oluyor?

    geçmiş yıllarda konu istanbul defterdarlığı tarafından gündeme getirildiğinde üç büyük kulübün çalışanları ile yapılan röportajlar ve hazırlanan haberin bir kısmı aşağıda. bu haber söz konusu yasal boşluğun üç büyük kulüp tarafından da kullanıldığını, konu ile ilgili kulüplerin aynı bakış açısına sahip olduğunu ve eleştirilere karşı aynı izahı yaptığını da gözler önüne seriyor.

    --- alıntı ---

    maç biletleriyle birlikte alınan bağışların amatör şubelere yapılan yatırımlarda kullanıldığını söyleyen fenerbahçe mali işler sorumlusu tahir perek, ‘‘kulüpler, bu bağış makbuzlarını valilikten özel izin alarak hazırlıyor. stadda ya da biletix aracılığıyla yapılan satışlarda, taraftar makbuzunu almasa dahi, satılan bilet üzerinden makbuzlar kesiliyor ve valilik'e toplu olarak veriyor. çünkü, taraftar makbuzunu almasa da, muhasebeleştirirken bu paralar, mutlaka maç hasılatının içinde gösteriliyor’’ dedi.

    biletlerin üzerinde yazan 1 lirayla maç izlenemeyeceğini tüm taraftarların da bildiğine dikkat çeken perek, ‘‘defterdarlık bağış karşılıksız yapılır diyor ama biz de maça girenin otomatik rızası olduğunu savunuyoruz. maçları stattan izlemek isteyen taraftar, kulübüne bağış da yapmak ister ’’ dedi. bu uygulamanın vergi sisteminin sağlıksız olmasından kaynaklandığını iddia eden perek, bu yolla kulüplerin gelirlerini yasal hale getirdiğini söyledi.

    galatasaray'ın mali işlerden sorumlu yetkilileri de, kulüplerin dernek statüsüyle faaliyet gösterdiği için bağış toplama haklarının olduğuna dikkat çekerek, ‘‘kulüpler bu nedenle, vergi muafiyetinden yararlanabiliyor. dernekler kanunu'na göre hazırlanan yardım pulları, valilikçe onaylanıyor ve valilik denetiminde işlem yapılıyor. toplanan yardımlar, altyapı yatırımlarında kullanılıyor. bastırdığımız makbuzlarla biz sadece maçlarda değil, istersek sokaklarda da yardım toplama hakkına sahibiz. kanuna göre bu hakkımız olmasına karşın biz sokaktan yardım toplamaktansa, maçlarda toplamayı tercih ediyoruz’’dedi. tüm kulüplerin biletin yanı sıra makbuz karşılığı bağış aldığına değinen beşiktaş yetkilileri de, ‘‘genelde bu maç hasılatlarının yüzde 10'unu bilet, geri kalanını da makbuz karşılığı bağış oluşturuyor’’ dediler.

    --- alıntı ---

    işin enteresan tarafı fenerbahçe ve beşiktaş taraftarlarının -yukarıda görüleceği üzere- aynı yöntemi kendi kulüpleri de yıllarca kullanmasına rağmen galatasaray’la ilgili tutulan bu tutanakları şikeyle eş değer hale getirecek kadar abartarak gözleri dönmüş şekilde galatasaray’a saldırmaları. aynı taraftarların koç ve doğan grubuna yapılan vergi incelemelerini ve tutulan tutanakları siyasi olarak nitelerken, tüm diğer kulüpler tarafından uygulanan bir yöntem üzerinden sadece galatasaray’a yapılan inceleme ve yazılan tutanakları haklı görmeleri de ayrı bir ikilem. aslında ikilem hafif kaldı, şike ve evrakta sahtecilik gibi rezil suçlardan hüküm giymiş yöneticilerine hesap soramayan, burakın hesap sormayı sahip çıkan taraftarlar için bu durum tam bir aymazlık.

    netice itibariyle tutulan tutanakların hiç bir yasal dayanağı yok. zaten konunun mahkemeye gitmesi durumunda şirket adına kesilen faturaları ve dernek adına kesilen bağış makbuzlarını eksiksiz olarak mahkemeye sunulması durumunda galatasaray’ın davayı kazanmaması imkansız. bu durumda diyeceksiniz ki kulüp neden uzlaşma yolunu tercih ediyor? çünkü eğer davalık olursa tutanaklarda geçen 104 milyon lirayı peşin peşin devlete ödemeniz gerekiyor. daha sonra davayı kazandığınızda yatırdığınız bu para mevcut vergi borçlarınız düşüldükten sonra size iade ediliyor. diyelim ki dava 2 yıl sürdü, sonunda davayı kazansanız da bu para iki yıl boyunca devletin kasasında kalıyor. kulübün haklı olmasına rağmen uzlaşma talebinin altında işte bu gerçek yatıyor.

    şimdi birazda uzlaşma talebini değerlendirecek merkezi uzlaşma komisyonu hakkında bilgi verelim. söz konusu komisyonunun tutanaklarda belirtilen vergi aslı ve cezasını tamamen kaldırma da dahil sınırsız yetkileri var. zaten önceki yılların istatistiğine baktığınızda komisyonun önüne gelen dosyalarda vergi cezalarının neredeyse tamamını, vergi asıllarının da % 60’ını sildiğini görebilirsiniz. kulübün haklılığını bir kenara koyup sırf bu istatistikler üzerinden bile hareket etseniz, komisyonun galatasaray’dan maksimum talep edebileceği miktar 20-25 milyon lira gibi bir rakam. ancak galatasaray’ın haklılığı ve hazırlayacağı etkili dosyayı da göz önünde bulundurduğunuzda bu rakam 5 milyon tl civarında bir rakam olacaktır. dava açılması durumunda beş kuruş alamayacağını bilen komisyon galatasaray’ın bir kaç yıllığına da olsa 104 milyon lira temin etme sıkıntısından faydalanarak kulübün de itiraz etmeyeceği yaklaşık dava masrafı kadar yani 5 milyon lira civarında bir bedelle dosyayı kapatacaktır.

    tabi bütün bu yazdıklarımı akp hükümeti’nin kurumlar üzerinden galatasaray’a bedel ödetme gayretinden bağımsız olarak yazıyorum. bu vergi incelemesinin ve yazılan bu tutanakların bile diğer kulüpleri bir kenara koyarak galatasaray’a özel bir uygulama olduğunu düşünürsek bundan sonra da her şey olabilir. unutulmasın ki bu incelemenin sebebi akp hükümeti'nin maliye bakanlığı üzerinden galatasaray’a bedel ödetme gayretidir.

    edit: galatasaray kap üzerinden kamuoyuna yeni bir açıklama yaptı;

    --- alıntı ---

    24.03.2014 ve 07.04.2014 tarihlerinde kamuyu aydınlatma platformu'nda yapılan açıklamalarımızda bahsedilen konu ile ilgili olarak, tarafımıza toplam 54.340.834,41 tl tutarında vergi aslı tarhiyatı yapılmış, 69.247.963,90 tl tutarında da vergi ziyaı cezası kesilmiş ve bununla ilgili ihbarnameler tebellüğ edilmiştir. şirketimiz yasal süresi içinde merkezi uzlaşma sürecini başlatmak için gereken başvuruları yapacaktır.

    --- alıntı ---

    galatasaray kap'a yaptığı bu yeni açıklama ile haklılığına da güvenerek tarhiyat sonrası uzlaşma yolunu seçtiğini kamuoyuna duyurdu. merkezi uzlaşma komisyonu ve galatasaray'ın durumu ile ilgili değişen bir şey yok. yukarda yazılanların hepsi hala geçerli.
  • 10
    şimdi sıra borsa istanbul'da.

    daha önce bu başlıkta akp hükümeti'nin ve spor dünyasındaki işbirlikçisi şike örgütünün ülkenin kurumları üzerinden dik duran ve düzene boyun eğmeyen galatasaray'a karşı hangi bedelleri nasıl ödettiğini yazmıştık.

    maliye bakanlığı üzerinden kesilen vergi cezalarını, spk'nın izin vermediği sermaye artışını, ab bakanlığı'nın bir yıldır mahkemeye göndermediği bilir kişi raporunu, stadın kullanım hakkını devretmeyen spor genel müdürlüğü'nü, kurulları ve eylemleri ile her fırsatta galatasaray'ın önünü kesmeye çalışan tff'yi ve tbf'yi hepsini anlatmıştık.

    ancak anlaşılan o ki daha bitmemiş. şimdiki taşeronları da borsa istanbul.

    borsa istanbul rezilliğini diğer hakkında yazdığımız kurumlar gibi uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. zira kulüp sportif a.ş. üzerinden çok güzel bir cevap vermiş.

    http://cdn.galatasaray.org/...sportif/08092014.pdf

    cevabın hepsi mühim, lütfen tamamını okuyun. ama, çok önemli ve borsa istanbul'a tokat niteliğinde bir kısmı var ki ayrıca paylaşmak lazım.

    --- alıntı ---

    şirketimiz bir yandan mali ve operasyonel açılardan daha iyiye ulaşma çabalarını kararlılıkla sürdürürken, diğer yandan şirketimiz dünyanın en büyük ilk 20 futbol kulübü arasındaki yerini koruyarak ülkemizin dünyada gurur vesilesi olmaya devam etmektedir. şirketimiz, faaliyet göstermekte olduğumuz futbol sektöründeki diğer şirketlere göre her türlü objektif gösterge açısından en sağlam mali yapıya sahipken, ilgi yazınızda ifade edilen uyarıların sektördeki şirketler arasında ayırımcılık yapıldığını düşündürecek şekilde selektif olarak yapılması son derece düşündürücüdür.

    nitekim son yıllık mali tablolara bakıldığında şirketimizin özkaynakları bir önceki yıla göre 55 milyon tl artışla negatif 15,5 milyon tl’ye erişirken, aynı
    sektörde faaliyet gösteren fenerbahçe futbol yatırımları a.ş.’nin (bist: fener) özkaynakları aynı dönemde 363 milyon tl azalarak negatif 240,5 milyon tl, beşiktaş futbol yatırımları a.ş.’nin (bist: bjkas) özkaynakları ise 144,2 milyon tl azalarak negatif 364,1 milyon tl’ye ulaşmıştır.

    yine kap’ta açıklanan 31/05/2014 tarihli finansal tablolarda yer alan verilere ve bağımsız denetçi raporlarına göre, anılan 3 şirketin bazı mali verilerini içeren karşılaştırmalı tabloyu dikkatlerinize sunuyoruz.

    tablodan da görüleceği üzere, objektif kriterlere göre şirketimizden çok daha önce uyarılması gereken şirketler belliyken, bu yapılmayıp şirketimiz hisse değerini düşürebilecek şekilde taraflı bir uyarı yapılması telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açabilecek olup, bu konuda sayın yönetim kurulunuzun sorumluluğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz.

    --- alıntı ---

    bu iş borsa istanbul'la da bitmeyecek. biz biat etmediğimiz müddetçe ve recep tayyip erdoğan bu ülkeyi yönenettiği müddetçe bunların arkası gelecek. ve biz bütün bu engellemelere rağmen çıkıp juventus'u, dortmund'u, manchester'ı yenmeye, geçmeye çalışacağız.

    bu arada kaç gündür tekyumruk'a sallayan arkadaşların umarım bu konular hakkında da yazacakları vardır. hani siyasetin futbola karışmasından şikayetçisiniz ya, o bakımdan.
  • 13
    kendini dindar, islamcı sanan bir partinin aslında ne kadar dünyevi, ne kadar muhteris, ne kadar kibirli, ne kadar egosantrik insanlardan kurulu olduğunun bir başka göstergesi. aslında siyasal islamcılık en başından beri dinin yapısına son derece aykırı biçimde, sonuna kadar dünyevidir. dünyevi iktidar için uğraşır. islamın özüne dönmeye çalışır, bu öze döndükçe de insanların farklılıklarını reddeder ve daha büyük şekilde çuvaller. bakınız: bütün müslüman ülkeler. tarih akp'yi de, onun besleyip semirttiklerini de, her şeyi siyasal islam'ın alnına kocaman, kapkara harflerle yazacak.
  • 19
    arda'nın transferini savunan ve olmasını da "hükütmetle aramızı yapacaklar", " siyasi destek ile bizi federasyona ezdirmeyecek" minvalinden savlarla destekleyen sosyal medyadaki ve buradaki sözlük yazarları umarım görmüştür. değil arda, uzun adamın yanında arda'dan katbekat daha değerli olan abdurrahim albayrak bile işe yaramıyor, onu bile iplemiyorlar, basıyorlar cezayı. yönetim pasif, siyasi bağlantıları olan yöneticiler dut yemiş bülbül ama en önemlisi galatasaray taraftarı gücünü göstermezse daha çok başımıza vuracaklar, bu durum ayan beyan ortada.
App Store'dan indirin Google Play'den alın