• 302
    son örneği 25 kasım 2021 galatasaray marsilya maçı’nda görülmüş olan doğa olayı.

    takım karakteri olarak avrupa’da daha bir motive olduğumuz gerçek. ama takım kötü gidince yapacak pek bir şey kalmıyor. kötü oynayıp da müthiş taraftar desteği alan takım yoktur. bu bir sinerji işi. yoksa taraftarın yapıp yapacağı ilk dakikalarda takımı itmek, takım baskı yaparken takımla coşmak. galatasaray kabul edelim ki, bu sezonu hariç tutarak son iki sezonda dominant bir futbol oyna(ya)madı. bunun nedenlerine girmeye gerek yok, fakat sonuç olarak tribünler haliye çok düştü. takımın net ve skorlu galibiyetler alması lazım tekrar şevklenmek için.

    fakat hakem tepkilerinde tff kararları nedenli iğdiş edildiğimizi düşünüyorum. zira taraftarda artık öğrenilmiş çaresizlik var. “ne yaparsak yapalım hakem bizim aleyhimize çalacak” kabullenmişliği var. bu da tartışmalı kararlarda tribün tepkisini cılızlaştırıyor. buraya çalışmamız gerek.
  • 303
    haydi cimbom haydi cimbom haydee, tam zamanı tam zamanı şimdi... bu tazahüratı akıllara getiren coşku biçimi.

    yalnız burada istenilen çoğu şey premier lig'de hiç yok. ama dünyanın en zorlu deplasmanları da ingiltere'de.

    90'lı yıllarda meşaleler yanınca stad yanmış gibi olurdu. taraftar daha ateşliydi orası gerçek ancak şimdiki zamanda takım mıy mıy oynayınca taraftar da sadece izliyor, takım bastırınca coşuyor. en azından maçın başında ve sonlarına doğru mutlaka sert olmak lazım.
  • 305
    2008-2009 sezonunda ali samiyen’de kapalida sesimiz kisilana kadar tezahurat yapardik. bir dakika sussak tribun liderleri bizi hemen eliyle isaret eder bagir bagir diye uyarirdi. hatta hic unutmuyorum 21 aralik 2008 galatasaray besiktas macinda gozumuzun onunde sevgilisiyle maca gelen bir genc ultraslan grubuna ait oldugunu dusundugum bir kac kisiyle bagirdin bagirmadin tezahuratlara katilmadin diye kavgaya girdi, tabi o bir kac kisi adam fazlaligiyla o genci sevgilisinin onunde hastahanelik etti. 16 yasinda tanik oldugum o kavga ani hala tramvalarim arasinda yer alir.

    tabi amerika’ya goc vs derken eskisi gibi gidemez olduk. en son 2015-2016 sezonunda icerideki atletico madrid macina gidebildim. ama sosyal medyadan oradan buradan gozlemledigim kadariyla simdi her yer youtuberlarla dolmus. adam maca takimini desteklemek icin degil, youtube’una, tiktok’una, instagram’ina icerik koymak icin gidiyor. kamerali telefonlar eskiden de vardi 20 senedir falan ama insanlar en fazla bir iki goruntu video cekerlerdi ani olsun diye. simdi tribunde youtube’dan canli yayin yapani bile gordum ki bu sadece bizim taraftarimiz icin degil ezeli rakip taraftarlari icin de gecerli.

    eskiye ozlem geyigi gibi olabilir ama eskiden gol yedigimizde dilimiz damagimiz birbirine dolanir, olum sessizligi olurdu. simdi gencler ellerinde telefon, canli yayin acmis “evet abiuee ne yazikki golu yedik, ama haketmistik, iyi oynamiyorduk, biraz toparlanmamiz gerekiyor” vs analiz kasiyor. biz de yanimizdakilerle o analizi yapardik ama golun sokunu atlatmak vs bir zaman alirdi.

    bazilarimiz bana kizacak ama simdi taraftarlar destek icin degil, sosyal medya videosu cekip ilgi cekmek icin maca gidiyorlar.

    edit: imla/anlam karisikligini duzeltme
  • 308
    galatasaray tribünü özelinde önce kendi oyuncusunu uğultu, küfür ve ıslıkla baskı altına almasın da agresifliği kalsın diyebileceğim tribüncülük çeşidi. her maç önümdeki, arkamdaki herkesle kavga halindeyim. her bir yerden “lan şuraya versene, lan şut çeksene, lan pas versene, seni oynatanı şöyle yapayım, senin kafanı böyle yapayım, bilmem nesini bilmem ne yapayım” diye uzayıp giden bir küfür kıyamet listesi var. 15 senedir bilfiil kombinem vardır, maçlara giderim. hayatımda bu seneki kadar leş bir tribün görmedim. hep bir negatif enerji, hep bir homurdanma hali. sonra oğlu yaşındaki topçudan sağlam psikoloji, sağlam mental bekliyorsun. lan senin psikolojin çok mu normal de sağa sola hönkürerek tükürüklerini saçıyorsun?

    açıp izliyoruz almanya’da, ingiltere’de bir ton takım evinde 6 yiyor 7 yiyor ve taraftarları sanki 0-0mış gibi full desteğe devam ediyorlar kendi çaplarında. çünkü neden? adı taraftar. taraftar ne demek? koşulsuz, şartsız, karşılıksız takımını destekleyen, takımının yanında olan kimse demek. bize müşteri muamelesi yapılıyor :( diye ağlamadan önce en baba serbest piyasa müşterisinden daha ala müşterilik oynanıyor.

    sözün özü: agresiflik kavramının yanlış değerlendirilip, kendi takımı yerine rakip takıma, deplasman tribününe, hakeme agresif tribünü hiç sanmasam da yakın zamanda görmek tüm dileğim. kalanı zaten o kadar kolay gelecek ki herkes şaşıracak, biz dahil.
  • 314
    top rakipteyken ultraslan hariç tüm taraftarlar: "yuhhhhhhhhhhhhhhhhh"
    ultraslan: "onu benim gibii sevmeeeee sevmeee"

    top bizdeyken ultraslan hariç tüm taraftarlar: "helalll sana bee, bastırr olmm"
    ultraslan: "ben kimseyi sevmedim senin gibi"

    sahada hakem katliamı yaşanırken ultraslan hariç tüm taraftarlar: "hep oyunlar, senaryolar... yuhh ulaan yuhh"
    ultraslan: "sende benim gibi sevme sevme"

    maç bittikten sonra ultraslan hariç tüm taraftarlar evine giderken,
    ultraslan: "sende benim gibi sevme sevme"

    liglere ara verilirken ultraslan: " onu benim gibi sevmee"
    dışarıda ultraslan: "sevmeeeee"
    iş yaparken ultraslan: "benim gibii"
    yürürken: "sev..."

    kısacası agresif tribün için hepimizin organize olması gerekiyor. ultraslan sağ olsun sadece "sende benim gibi sevmeee" derken organize olabiliriz. aksi mümkün değil.
  • 319
    sahada takımın oyunundan bağımsız değildir.

    taraftar maçın içine girdiği anlarda bile takımda bir silkinme göremeyince bir süre sonra normal olarak düşüyor. basan, ısıran, isyan eden, iştahlı bir takım görememek tv başında bile çekilmez hale geliyor çoğu zaman. imkanı olup onca çileyle stada giden taraftarın agresif tribün yapamaması bana abes gelmiyor o yüzden.
  • 321
    galatasaray yönetiminin artık bu konuda bir adım atma zamanı geldi de geçiyor. yıllardır en büyük kozlarımızdan biri olan seyirci ve dolaylı olarak stat faktöründen maalesef bir süredir faydalanamıyoruz. beşiktaş ve fenerbahçe iç saha maçlarında taraftar baskısını çok etkili bir şekilde kullanırken bizde durum anadolu takımlarından bile beter durumda. üstelik seyirci ortalamasında ligde lider durumdayız, tribünler bu sene özellikle her maç doluyor, taraftar bilet fiyatlarına bakmadan ve yağmur, çamur demeden her maç tribünü dolduruyor. kimse kusura bakmasın ama 40-45 bin kişi oraya o bilet fiyatlarını verip de arabesk dinlemeye gelmiyor. takım da belki çok güzel bir futbol oynamıyor ama bunda tribünlerin de payının olduğunu düşünüyorum. gerek samiyen'de gerek arena'da o kadar çok maç biliyorum ki rakibi ve hakemi tribünden tabiri caizse tükürüğümüzle boğup döve döve kazandığımız. şimdi sen bunu yapamazsan çok büyük bir avantajını kullanmamış oluyorsun. bu işin nedeni ve çözümü ise ortada. yönetimin artık bu konuya müdahil olması lazım.
  • 322
    kimilerine göre galatasaray tribünlerin son yıllardaki problemi kimilerine göre gerek duyulmayan bir olgu. kim agresif tribün istemiyor kardeşim tarzı yorumlar için şunu söylemek istiyorum maça gelip maçla ilgilenmeyen, oturup güzel futbol ve temaşa izlemek isteyen herkes aslında agresif tribüne gerek duyulmadığını veya agresif tribünün en fazla kayıt altına alınıp övünülecek bir şey olduğunu düşünüyor. bunun çözümü kimine göre ultraslan'ın tribün değiştirmesi kimine göre alt grupların diğer tribünlerde yer alarak geri dönmesi kimine göre de bilet fiyatlarının düşürülerek parası olanların değil agresif tribünü sağlayacak insanların maçlara gelebilmesinin sağlanması. burada stadyumlarda kimlerin maç izleyeceğinin belirlenmesi bence en elzemi. agresif tribün olgusu ailelerin tribünde çokluğu veya küçük çocukların sayıca fazla halde tribünlerde yer alması ile pek sağlanamaz diye düşünüyorum. düşüncen kimilerine göre yanlış olabilir ama agresif tribün denilince gözde oluşan fotoğrafa bakarsanız 15 yaşından büyük kadın ve erkeklerin durmadan eforlu tezahüratı canlanıyor bende. bunu sağlayacak projeler nasıl olur galatasaray maçlarındaki bu ölü toprağı atlatılır mı göreceğiz ama farklı şeyler yapmazsak maalesef bu ali sami yen daha uzun süre cehennemlikten uzak 15bin kişinin kendi kendine arabesk ve düşük tempoda marş-şarkı söylediği geri kalan 35 bin kişinin uyuklayıp topu seyrettiği bir yer olarak kalır.
  • 323
    oynadığımız futbol ile doğru orantılı olarak kendini gösteren durum.

    eğer sahadaki adam isyan etmiyorsa, 5 dakika olsun baskı kurmuyorsa, takım saçma sapan anadolu kulüpleri karşısında miğfer dibi savaşı veriyorsa, 50 maçın 49unu yaradana el açtırıp dua ettirerek bitiriyorsa doğal olarak taraftar da sessizleşiyor. herkes kafası önünde geziyorsa ne yapsın galatasaray taraftarı köyün delisi gibi hiçbir şey yokken bas bas bağırsın, üstünü başını mı yırtsın?

    ultraslan'ın ne kadar bayık, içi geçmiş, demode, arabesk bir taraftar grubu olduğu eleştirilerinin tamamına katılmakla beraber şunu söyleyebilirim ki agresif tribünün geri gelmesi ultraslan'a sektirerek düzelmez. tribünde kimsenin ultraslan'ı taktığı falan da yok zaten. bu bir süreç gerektiriyor. takım üst üste 10 hafta güzel futbol izletsin, potaya girsin, taraftar sahada kendini parçalayan oyuncuları görsün ondan sonra kimse bir şey demeden tribün kendine gelir, o zaman ultraslan susun hadi arabesk söyleyelim dese de kimse tınlamaz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın