yine, yeniden hortlayan mevzu. çok uzun zamandır içerde sıkıntı yaşamadığımız için müdavimleri göremiyorduk burada, ilk fırsatta başlamışlar tribün suçlamaya. internette öyle şeyler gördüm ki adamlar mağlubiyetin
* ilk sebebini tribün, koreografi olarak falan görüyorlar. yani her şeyden önce tribün kötüymüş, sorumluluk tribündeymiş gibi. aslında şurada anlatmıştım ama tekrar bir şeyler söylemek şart oldu bu kafa yapısına:
#3733413öncelikle şunu söyleyeyim: tribündeydim ve tribün uzun zaman sonra kötüydü. evet başta söyleyelim, kötü bir tribün vardı. bunun sebebi de ezberden sıkılan karaborsa, bilet fiyatı ıvır zıvır değil arkadaşlar. bu basmakalıp fikirler kataloğundan çıkan şeyleri genel geçer doğrularmış gibi tekrarlamayı bırakın. tribün kötüydü, çünkü takım sahada bile değildi.
insanların şunu anlaması lazım ama ısrarla anlamamakta diretiyorlar: tribün her maça coşkulu başlar zaten. fenerbahçe maçıysa zaten ekstra coşkuludur. bu coşkunun yangına, cehenneme dönmesi için sadece bir kıvılcıma ihtiyaç var. sadece bir kıvılcım. bakın skordan bahsetmiyorum. sadece takımın savaştığını, istediğini, sahada kendini yırttığını görmen lazım. özellikle de bu bir derbiyse. bu bile yeter tribünü ateşlemeye. hadi sıradan maçlarda takım kafa olarak maça giremez, konsantre değildir sen tribün olarak bir sorumluluk alırsın o ayrı. derbilerde böyle de değil. bir pozisyona kafa sokarsın, bir yalandan şut çekersin, bir yalandan müdahale yaparsın. 5 dakika baskı yaparsın ha hu dersin bir şey olur. ya dün takım sahada yoktu. maçın başında da yoktuk, ilk yarıda da yoktuk, rakip 10 kişi kalınca da yoktuk, 2. yarıda da yoktuk, geriye düşünce de yoktuk. takım sahaya gelmemiş.
şu tribüne gelen insanları robot zannetmeyi bırakın artık. şampiyonluk maçına çıkıyorsun. üstüne bu maç bütün sene savaştığın malum camia ile. üstüne adamlar 10 kişi kalıyor. sen koca maçta geçtim aksiyonu, baskıyı rakip kaleye şutun yok şutun. ''tribünler de auv'' sonra. ulan oraya gelen adam galatasaraylı değil mi? sen ekran başında izlediğin şeye inanamıyorsun, donup kalıyorsun. oraya gelen adam robot gibi bağıracak öyle mi? çünkü o adam takımla dertlenmiyor, o adam hayal kırıklığı yaşamıyor, o adam strese girmiyor, üzülmüyor.
böyle bir şey yok. agresif tribün de böyle bir şey değil. böyle maçlarda takımın iyi oynaması da değil, savaşması yeterli. biz dün savaşmadık bile. zaten hiçbir zaman da agresif tribün böyle bir şey olmadı. takım tribüne kibrit verirse tribün ateş yakar, takım hiçbir şey vermezse tribün de öylece bekler. bu her zaman böyle oldu. eskiyi çarpıtmanın alemi yok. her takım için de böyledir zaten. aksine galatasaray tribünü son yıllarda direkt olarak birçok şampiyonluğa etki etmiştir, bunu da her takımdan taraftar söyler zaten.
onun dışında ''eskiden böyle miydi?'' romantizmi boş. yıllardır aynı şeyi dinliyoruz. hamburg maçında 2000'li yılların sami yen'i övülüyordu. 2013'te 2009 sami yen'i övülüyordu. 2018'de, 2013'teki ordu-mersin maçları övülüyordu. geldiğimiz noktada da 2019'daki beşiktaş maçının atmosferi övülüyor. 3-4 yıl sonra da zaten bu senenin tribünleri övülür. akılda kalan neyse o.
yoksa karaborsa ıvır zıvır hikaye. tabii ki tribün kültürü önemlidir. nerede ne yapacağını bilmek önemlidir ancak sen dünyanın en zengin, entel, elit adamını da getirsen o tribün ateşlenirse o adam kendini yırtar. sen en tribüncü adamını da getirsen dün izlediği takımı sadece hayal kırıklığı yaşayan gözlerle takip eder.
bazen gerçekten çok kötü tribünler oluyor, bunu inkar etmiyorum. yani takım bir şeyler yaparken de öylece sus pus oturan tribünler oluyor evet. mesele tudor zamanı oynadığımız fenerbahçe maçı. berbat bir tribün vardı. dün için bunu söyleyemem. dün, bu takımı izleyen herkes sadece şaşkınlık ve hayal kırıklığı yaşadı.
son olarak da şunu söyleyeyim: böyle maçlara her zaman biraz da şovmenler gelir. etkinlik kafasındakiler gelir. gerçekten agresif tribün takımın inceden sallandığı dönemlerde olur, kasım-mart arası havalar kötüyken oynanan maçlarda olur. takım ligde yenilmişken perşembe oynanan avrupa maçında olur. o maça gelen adam her şeye hazırlıklı gelir çünkü. sorumluluk hissiyatıyla gelir. ''gider fenerle dalga geçeriz, şampiyonluk kutlarız, şarkı söyleriz, aşkın olayım deriz'' kafasıyla gelmez.