• 553
    bir kez daha gördük ki böyle bir şey yok. hatıralarda kalandır. her zaman dediğim gibi, maç kazanılıyorken herkes bağırır, olay takımı ayağa kaldırmakta. açıkçası dün ikinci yarıda fenerbahçe tribününün sesi daha çok geldi yayına.

    sahaya su ve çakmak atmayı agresiflik sananları bir kenara bırakarak söylüyorum.

    (bkz: 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı)
  • 554
    bilet fiyatlarının asgari ücretten fazla olduğu ortamda asla olamaz. galatasaray tribünleri uzun süredir zengin eğlencesine dönüştü. bu insanlar kaybetmeyi bilmez, onun sinirini anlamaz, reaksiyon veremez.

    cefakar kişiler bilir o tribünün değerini. hayatı zar zor kazanmış. taraftarlık hayat ile doğru orantılıdır. kaybettikçe bazı şeylere daha fazla önem verirsiniz. malesef tribünümüzde kaybetmişler yok ve yeni eskiyi yeniyor. geleceğimiz bu şekilde.

    ben gidemedim hiç fırsatım olmadı. açıkçası param da olmadı. o tribüne gidenleri eleştirmek haddim değil ama görüşüm ve gözlemim bu şekilde.
  • 556
    pahalı bilet fiyatları ve fahiş fiyatlardan devredilen kombineler olduğu sürece olması mümkün görünmeyen tribün çeşidi. şahsen tanıdığım, galatasarayla alakası olmayan iki kişi bile maça bilet bulup girdiyse çok da haksız sayılmam. boş zamanınızda real madrid-barcelona derbisinin 90'lardaki maçlarına bir bakın. bir de şimdiki taraftar profillerine bakın. maçlarındaki turist sayısı neredeyse stadın yarısı. endüstriyel futbol budur. tribün ruhunu öldürür. dün bizim tribünde ruh yoktu. sahadaki futbolcular onlara, onlar futbolculara uydu. sonuç malum. inşallah ders çıkarırız buradan.

    (bkz: 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı)
  • 557
    dünya genelinde pek kalmamış bir tribün tipi. artık bernebau, old trafford, camp nou, san siro vs. deplasmanlar bile futbolcular için korkulacak yerler değil. türkiye bu konuda her zaman iyi bir ülkeydi, galatasaray taraftarı bu işin her zaman dünya çapında bir icracısıydı fakat dünyada kalmadığı gibi bizde de kalmadı. alex ferguson bugünlerde hoca olup bize gelse "we are going to hell" demezdi büyük ihtimalle.
  • 558
    şampiyonluk maçı varmış, hem maça gideriz hem de şöyle bir memleketi gezeriz diye düşünen almancılarla doldurulan bir statta olması beklenmeyecek tribün. ben ve 7 arkadaşım bu maç için stadın dışında buluştuk, maçtan önce muhabbetimizi ettik marşlarımızı söyledik ama yıllık kombine parasının 3 katına satılan qr kodlardan almadığımız için maça giremedik. bu iş tamamen bir ticarete dönmüş durumda. maalesef yönetimin yanlış tutumu ve bu konuda hiçbir şey yapmaması yüzünden karaborsacılar bu sene zengin oldu. zaten bilet sayısı belli iken ve neredeyse genel satışa çıkacak bilet bulunmazken bilet fiyatlarını bu seviyede tutan yönetim karaborsacıların ekmeğine yağ sürmüştür.

    (bkz: 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı)
  • 560
    fener maçında tribünde çevremde bir tane dahi tanıdık göremediğim maç. insanlar ne fiyat yazsa biletlerinin satın alındığını düşünmeme sebep oldu. büyük maçlara malesef kombine sahipleri kazanç olarak bakıyor ve bunun sonucunda sene boyunca ciddi destek veren taraftarın yerini tek maç izlemeye, video ve fotoğraf çekmeye taraftar geliyor...

    (bkz: 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı)
  • 564
    yine, yeniden hortlayan mevzu. çok uzun zamandır içerde sıkıntı yaşamadığımız için müdavimleri göremiyorduk burada, ilk fırsatta başlamışlar tribün suçlamaya. internette öyle şeyler gördüm ki adamlar mağlubiyetin* ilk sebebini tribün, koreografi olarak falan görüyorlar. yani her şeyden önce tribün kötüymüş, sorumluluk tribündeymiş gibi. aslında şurada anlatmıştım ama tekrar bir şeyler söylemek şart oldu bu kafa yapısına: #3733413

    öncelikle şunu söyleyeyim: tribündeydim ve tribün uzun zaman sonra kötüydü. evet başta söyleyelim, kötü bir tribün vardı. bunun sebebi de ezberden sıkılan karaborsa, bilet fiyatı ıvır zıvır değil arkadaşlar. bu basmakalıp fikirler kataloğundan çıkan şeyleri genel geçer doğrularmış gibi tekrarlamayı bırakın. tribün kötüydü, çünkü takım sahada bile değildi.

    insanların şunu anlaması lazım ama ısrarla anlamamakta diretiyorlar: tribün her maça coşkulu başlar zaten. fenerbahçe maçıysa zaten ekstra coşkuludur. bu coşkunun yangına, cehenneme dönmesi için sadece bir kıvılcıma ihtiyaç var. sadece bir kıvılcım. bakın skordan bahsetmiyorum. sadece takımın savaştığını, istediğini, sahada kendini yırttığını görmen lazım. özellikle de bu bir derbiyse. bu bile yeter tribünü ateşlemeye. hadi sıradan maçlarda takım kafa olarak maça giremez, konsantre değildir sen tribün olarak bir sorumluluk alırsın o ayrı. derbilerde böyle de değil. bir pozisyona kafa sokarsın, bir yalandan şut çekersin, bir yalandan müdahale yaparsın. 5 dakika baskı yaparsın ha hu dersin bir şey olur. ya dün takım sahada yoktu. maçın başında da yoktuk, ilk yarıda da yoktuk, rakip 10 kişi kalınca da yoktuk, 2. yarıda da yoktuk, geriye düşünce de yoktuk. takım sahaya gelmemiş.

    şu tribüne gelen insanları robot zannetmeyi bırakın artık. şampiyonluk maçına çıkıyorsun. üstüne bu maç bütün sene savaştığın malum camia ile. üstüne adamlar 10 kişi kalıyor. sen koca maçta geçtim aksiyonu, baskıyı rakip kaleye şutun yok şutun. ''tribünler de auv'' sonra. ulan oraya gelen adam galatasaraylı değil mi? sen ekran başında izlediğin şeye inanamıyorsun, donup kalıyorsun. oraya gelen adam robot gibi bağıracak öyle mi? çünkü o adam takımla dertlenmiyor, o adam hayal kırıklığı yaşamıyor, o adam strese girmiyor, üzülmüyor.

    böyle bir şey yok. agresif tribün de böyle bir şey değil. böyle maçlarda takımın iyi oynaması da değil, savaşması yeterli. biz dün savaşmadık bile. zaten hiçbir zaman da agresif tribün böyle bir şey olmadı. takım tribüne kibrit verirse tribün ateş yakar, takım hiçbir şey vermezse tribün de öylece bekler. bu her zaman böyle oldu. eskiyi çarpıtmanın alemi yok. her takım için de böyledir zaten. aksine galatasaray tribünü son yıllarda direkt olarak birçok şampiyonluğa etki etmiştir, bunu da her takımdan taraftar söyler zaten.

    onun dışında ''eskiden böyle miydi?'' romantizmi boş. yıllardır aynı şeyi dinliyoruz. hamburg maçında 2000'li yılların sami yen'i övülüyordu. 2013'te 2009 sami yen'i övülüyordu. 2018'de, 2013'teki ordu-mersin maçları övülüyordu. geldiğimiz noktada da 2019'daki beşiktaş maçının atmosferi övülüyor. 3-4 yıl sonra da zaten bu senenin tribünleri övülür. akılda kalan neyse o.

    yoksa karaborsa ıvır zıvır hikaye. tabii ki tribün kültürü önemlidir. nerede ne yapacağını bilmek önemlidir ancak sen dünyanın en zengin, entel, elit adamını da getirsen o tribün ateşlenirse o adam kendini yırtar. sen en tribüncü adamını da getirsen dün izlediği takımı sadece hayal kırıklığı yaşayan gözlerle takip eder.

    bazen gerçekten çok kötü tribünler oluyor, bunu inkar etmiyorum. yani takım bir şeyler yaparken de öylece sus pus oturan tribünler oluyor evet. mesele tudor zamanı oynadığımız fenerbahçe maçı. berbat bir tribün vardı. dün için bunu söyleyemem. dün, bu takımı izleyen herkes sadece şaşkınlık ve hayal kırıklığı yaşadı.

    son olarak da şunu söyleyeyim: böyle maçlara her zaman biraz da şovmenler gelir. etkinlik kafasındakiler gelir. gerçekten agresif tribün takımın inceden sallandığı dönemlerde olur, kasım-mart arası havalar kötüyken oynanan maçlarda olur. takım ligde yenilmişken perşembe oynanan avrupa maçında olur. o maça gelen adam her şeye hazırlıklı gelir çünkü. sorumluluk hissiyatıyla gelir. ''gider fenerle dalga geçeriz, şampiyonluk kutlarız, şarkı söyleriz, aşkın olayım deriz'' kafasıyla gelmez.
App Store'dan indirin Google Play'den alın