• 276
    sıkıntı belki de senelerdir dönüp dönüp aynı bestelerin söylenmesidir, bilmiyorum. yeni beste her zaman tribüne farklılık ve renk getirmiştir. artık saldır galatasaray derken gerçekten içim sıkılıyor bunalıyorum, zaten kötü beste ama yine de söylüyorduk. ama artık bıktım yahu duymak bile istemiyorum. belki de biraz yenilenmenin vakti gelmiştir.
  • 278
    flaşçı taraftarın agresif tribüne zararı en az arabeskçi ultraslan kadar vardır. bütün maç gıkları çıkmaz, adeta maça gelme amaçları flaş açmakmışçasına, öne geçilen golden hemen sonra flaşlarını açar ve büyük bir iş yapıyormuş hissiyle tebessüm ederek telefonunu sallar. ultraslan her ne kadar mıy mıy besteler söylese de en azından efor sarfediyor takım için.
  • 280
    (bkz: 16 eylül 2022 galatasaray konyaspor maçı)

    maç boyunca ultraslan'ın olduğu bölgeyi takip ettim. çok uzatmayalım bunlarla olmaz. eğer stadın geri kalanı oyunun akışı ile ya da maça bilenmiş gelmemişse bunların kendine bile faydası yok. ciddi bir değişim olmadığı sürece ben artık kendilerinden bayık bestelerin tekrarı dışında bir şey beklemiyorum.
  • 281
    tribünlerin, maç içerisinde söylenen besteleri azaltması gerektiğini düşünüyorum. uzun uzun besteleri, arabesk söylemleri, flaş ışıklarını etkisiz buluyorum. agresif tribün istiyorsak eğer bu alışkanlıklarımıza son vermeliyiz. kısa kısa, yükselerek söylenebilecek, net, ateşleyecek ve takımı itecek işleri tribüne getirmeliyiz artık. mesela kartal gol gol gol, vura vura vura kıra kıra kıra benzeri tezahüratlarla agresif tribünü oluşturabiliriz diye düşünüyorum. rerere rarara, cimbol gol gol gol, sarı kırmızı şampiyon cimbombom ilk başta aklıma gelen örnekler. umarım geç kalmadan tribünümüz bu anlamda çehre değiştirebilir ve agresif hissettiğimiz bir tarza bürünür.
  • 283
    sözlüğümüzün adının geldiği besteyi tribünlerden temizleyeli bu agresif tribüncülük olayı da düşüşe geçti. 20 dakika söylenen saldır galatasaray tezahüratı bir hevesle stada giden insanları bile uyuturken sahadakilere ne yapmaz?

    insanlar bıktı artık. nereden baksan 10 senedir her maç aynı şeyi söylemekten nasıl bıkmıyor bunlar? robot falan mı bunlar acaba?

    şakasız söylüyorum. herkes flaşçılara laf ediyor. evet, skoru koparmadan flaş açana benim de sövesim geliyor ama en azından yeni gelen transferlerin flaş açılmış tribünlere bakıp "vay be, atmosfere bak" deme ihtimali var. 20 dakika aralıksız söylenen saldırın saldırın, saldır galatasaray gibi iç bayan tezahüratların %80'i yabancı olan bir takıma gram faydasının olduğunu düşünmüyorum.

    rerererarara gibi kısa, baskın, herkesin gazla eşlik ettiği tezahüratları tribünlere unutturan her kimlerse bu olaylar da onların suçudur.
  • 284
    stadyumda eskisi gibi atmosferin olmaması yüksek bilet fiyatlarının sonucudur. sadece biz değil, diğer takımlarda da yaşanıyor bu durum.

    bilet fiyatları bu kadar yüksek olursa instagram fenoları tipli insanlar maça gelir, 90 dakika elinde telefon kendini çekip gider. bu doğal bir sonuçtur. her malın alıcısı vardır sonuçta.

    tribüncülük karnı tam olarak doymayan insanların işidir. karnı tok, cebi para dolu insanlar tribüncülük falan oynayamaz.

    adamın hayatında belki tek tutunduğu dal galatasaray ama maça gelemiyor. onu bırak cafede bile maç izleyemiyor artık. iyice tenis maçı kıvamında artık tribünler. tad alamıyorum açıkçası.
  • 285
    taraftarın görevi nedir onun tanımını yapmak lazım bence. oyunun içinde olmakla sürekli bağırmak farklı şeyler. bence bu işin kolay, aşılacak kısmı. zor olanı ise tribün pozisyonlara nasıl destek vermeli? bizim çok bilmiş taraftar muslera’nın topu oyuna sokma hızına müdahale ediyor. şaşırmıyorum aslında. sözlükte, sosyal medyada okan buruk’a nasıl idman yapılmasını söyleyen adam, fırsat bulsa devre arasında soyunma odasına da iner. oyuncumuz hata yaptıktan sonra onu desteklemelidir bir tribün. hemen her hatayı değil ama. bir stoper aynı maçta tehlikeli bölgede üç tane top kaptırıyorsa üçüncüsünde rahatsızlığını dile getirirsin örneğin. maçı yaşayarak tepki vermek de budur. biz ise frikik olduğunda hemen telefonlar açılıyor, vuruştan önce oooo çekiliyor. kardeşim selçuk inan varken bizim frikiklerin gol olma gibi bir durumu vardı. bu takım en son ne zaman frikikten gol attı ben hatırlamıyorum. yine takım atacağa çıkarken itici güç olmak yerine heyecana sevk edecek reaksiyonlar gösteriyoruz. hadi ver, bom boş, atsana vb. enteresanız.
  • 288
    uzun zamandır galatasaray tribünlerinde göremediğimiz olay.

    bu sezon özelinde daha da kötü hale geldi tribünümüz. sanki statta sadece bir uğultu varmış gibi. elit alman ligi izliyormuş hissi yaşıyorum her maçta. stada giden taraftarlarımızdan ricam şu telefon işini önce bir bıraksınlar. öndeyken de müslüm, ibrahim erkal vs.* söylemesinler. söyleyeceklerse cistak cistak hareketli bir şeyler söylesinler.
  • 293
    galatasaray taraftarının maç seçmesi diye bir gerçek var. avrupa maçlarında özellikle manchester falan geldiğinde ekstra bir motivasyon oluyor. bazı cl maçlarında ise yabancı insanlar falan oluyor ama taraftar motiveyse buna rağmen atmosfer sağlanıyor. ancak lig maçlarında taraftar aynı agresiflikte değil maalesef!

    lig maçlarında ortam üç aşağı beş yukarı şöyle oluyor. ultraslan maç önü şovunu yapıyor. maç başladığında tüm stad 1 dakikayı bulmayan bir üçlü çekiyor. sonra herkes kendi kafasına göre. ultraslan'ın kuzey kale arkasında yükselen sesi yalnız kalıyor çünkü diğer tribünler pek eşlik etmiyor. güney kale arkasından biraz destek oluyor. maçtan önce stad dışında bağıra bağıra eğlenenlerin erkenden yorulması var. elinde telefon hikaye çeken, canlı yayın yapan var. top rakipteyken ıslık, uğultu yapan insan sayısı az. doğu üst tribünün (415-416-417 civarı) ara ara sağlam çıkışları olsa da saman alevi gibi kısa sürüyor. ayrıca diğer tribünler destek vermiyor ki gürleme tam anlamıyla baskın şekilde yayılsın.

    koordinasyon yok tribünler arası. bir de taraftar maçın içinde olmalı. anlık yaşamalı maçı. ciddi şekilde topluca bağırılacaksa birlikte etkili tezahürat yapılmalı ama saçma bestelerle ve ayrı ayrı gitmez o iş.

    hakem hatası olduğunda "hep oyunlar, senaryolar..." goygoyu. hakem olsam asla etkilenmem. başkalarının stadında anlık öyle uğultular oluyor ki alakası olmayan pozisyonda bile penaltı mı acaba gerçekten diyorum tv başında. öyle baskı yapıyorlar.

    çok bilen ve sürekli birilerini eleştiren galatasaray taraftarının önce kendisini düzeltmesi gerekiyor.
  • 295
    leyla ile mecnun dizisinin bir bölümünde olduğu gibi bir gün arabesk yasaklansa bu ultraslan'ın %90'ını içeri atarlardı maç zamanlarında.

    yahu kardeşim, dakika 80 olmuş 1 farkla gerideyiz bunlar gider başarılar gelir geçer biz kalırız diye ninni söyler. dakika 75 civarı olur 1 farkla önde oluruz sevmeee sevmeeeeeğğğğğ derler. lan seviyoruz ki maç izliyoruz hepimiz, hatta imkanı olanlar maçı canlı olarak izliyor değil mi neyi sevme :)

    şovu movu maç başında veya sonunda yapıp maç içinde bu tribünü oluşturmaya çalışmalıyız.
  • 296
    6 sezon aralıksız gittim. derbi ya da şampiyonlar ligi maçları dışında tribünün agresif olduğunu sadece 4-2 olan orduspor maçında gördüm. bizim tribün yanlış ekip tarafından yönetiliyor. kuzey malum ultraslan ama işte hakimiyet sağlayamıyor. deplasman tribünüm yanındaki grup en kaliteli reaksiyonu veriyor. güney de onlara katılınca işte o zaman komple bir aksiyon oluyor.keske hep onlara verseler liderliği.
  • 297
    sağlamak çok basittir. öncelikle sultanahmet civarında ava çıkılır. göze kestirilen turistlere "biletiniz bizden, maçta sucuk ekmeği de karşılıyoruz, üstüne de helalinden 250 lira veriyoruz. tek bir şey yapmanız yeterli" denip maça götürülür. bu turistler tribünlere eşit olarak pay edilir. turistlere "abi sadece etrafa hayran gözlerle bakıp "oovvv törkiş fans ar soo gıreyt, vat an atmosfeyrrr ay em şakd diyeceksiniz, çıkışta da 250 liranizi alacaksınız" denir. kendisine hayran gözlerle bakan ecnebi gören taraftarimiz costukca coşar, "bağır sami bağır memleketinde anlatsın bizi" diye arkadaşını da gaza getirir.

    not: sarışın mavi gözlü kadın denk gelen tribünlerde desibel rekoru kırılabilir, fakat bağırarak kadını etkilemek isteyen birkaç taraftarımız ses tellerini kürtajla aldırmak zorunda da kalabilir.
  • 298
    bu durumu tetikleyen ana unsur hükümetin ekonomi politikalarıdır. artık ülkede iki farklı tribün profili var, lokal lig tribünü ve derbi-avrupa maçı tribünleri. lokal lig maçına gidecek insan orta alt ya da daha aşağı bir ekonomik gelir grubunu temsil ediyor. aylık kazandığı maaşın, 6'da veya 7'de birini, haftasonu ailesi yahut arkadaşları ile maç önünde alkol alarak, yemek yiyerek harcıyor, kendisini daha iyi hissetmek için. o kadar yemek ve alkole verince de insanın sesinin çıkmaması normal. insanlar için kaçış günleri oluyor o günler. çok da kızamıyorum. diğer tribün de zaten üst gelir grubunu temsil ediyor, her ne kadar artık derbilerde devir yasağı gelmiş olsa dahi bugüne dek yaşadıklarımız ortada. insanlar biraz daha para kazanmak adına, biletlerini devrediyorlardı. o insanların da bağırmak için bir motivasyonu olmuyor. storylerini paylaşıp "ben buradayım" mesajı vermek istiyorlar sadece.

    tüm maçları transa girmiş şekilde izleyen ben, artık maçlarda iki üç dk ara olduğunda(sakatlık vs.) direkt hesap yapmaya başlıyorum. ve evet stadyuma gidemiyorum konumumdan ötürü, tv başında bu maliyet hesaplamaları. ki çalışıyor olsam da bu ülkede futbol izlemek lüks artık. insanların kafalarında onca soru işareti olunca da tam olarak maça odaklanamamaları normal. ayrıca bedel ödeme durumu da söz konusu, artık ne "welcome to hell" ne de sulu derbi gibi tribünler görebiliriz.
  • 299
    bu bilet fiyatlarıyla zor. bir de pasolig var tabi ki, onu da eklemek lazım. tribüncülük fakir adamın işidir. adamın hayatında hiçbir şey yolunda gitmeyecek, tek dayanağı galatasaray olacak, o zaman görün agresif tribünü. stadyumda çekmiş olduğu 1272727 fotoğraf ve videoyu instagram story’sinde kullanan meriç’lerle tribüncülük oynanmaz - oynanamaz.
  • 300
    uzun zamandır sadece galatasaray’da değil türk futbolunda görülmemektedir. bunun bana göre üç farklı nedeni var. birincisi passolig mevzusu, ikincisi bilet fiyatları ve bence en önemli etken, tribün gruplarının ayrışması, blok blok farklı sesler çıkması. örneğin, ankara’da yaşamam nedeniyle ankaragücü maçlarına sık gitme durumum oluyor. ankaragücü tribün anlamında türkiye’nin sayılı kulüplerinden fakat eski tribün kültürü yok. gecekondu tribünü farklı bir marş, maraton tribünü farklı bir marş, bekar evi çocukları farklı bir marş ve sol kapalı farklı bir marş söylüyor. böyle olunca rakip takıma bir etkisi olmuyor. galatasaray’da da benzer durum var, sesi en çok çıkan ultraslan tek başıma yetersiz kalıyor ve diğer tribünlerden destek beklendiği kadar gelmiyor, çünkü tribün grupları arasında ego çatışması ve bencillik var. bu nedenle agresif tribün kültürü oluşmuyor. tribün grupları kendilerini kulüplerin üzerinde görmeye başlıyorlar, kulübe destek olması için bedava bilet verilen gruplar kulübü desteklemek yerine kendi reklamını yapma derdindeler. bunun en güzel örneği de icardi’nin karşılama videosunda galatasaray atkısı yerine ultraslan atkısı takan sözde tribün liderleri.
App Store'dan indirin Google Play'den alın