resim
Burak Yılmaz
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:39
Uyruk:Türkiye
  • 9063
    geçenlerde takım için oynamadığı sürece kendisini sevemeyeceğimi söylemiştim.

    transfer dedikoduları da çıktığına göre kendisi hakkında 10uozledik ile yaptığımız, tartışmadan ziyade fikir alışverişinde söylediğim şeyleri bir kere de burada belirtmek istiyorum.

    sevelim, sevmeyelim kendisi son 5 yılda türkiye liginde en çok gol atan futbolcudur. bu tartışılabilecek bir husus değil, realite.

    öte yandan burak'ın takıma etkisine amerikalıların takım sporlarında +/- rating olarak tanımladığı "oyuncunun oyuna etkisi" açısından bakarsak aslında gol istatistiğinin gösterdiği derecede (+) impact yapmadığını, hatta (-) impact bile yapmış olabileceğini düşünüyorum. zaten alex ferguson'un da dile getirdiği gibi "istatistik mini eteğe benzer, bir sürü şey gösterir ancak asıl görmen gereken şeyi göstermez".

    burak iyi forvet/kötü forvet konusu uzunca tartışılabilir. ben bu tartışmada burak'ın forvet olmadığını, "golcü" olduğunu savunuyorum. fm tabiri ile poacher diyebiliriz. günlük kullanımda ise forvet sadece sahada gol atan adam değildir. bir sürü ekstra özelliği olmalıdır; burak'ta ise, az sonra aşağıda açıklayacağım gibi bu özellikler yok. dolayısıyla burak yılmaz'ı -misal veriyorum isimlere takılmayın- karim benzema, thierry henry, wayne rooney, diego costa gibi adamlarla karşılaştırmak mümkün değil. benim futbol anlayışıma göre burak yılmaz, filippo inzaghi'nin daha hızlı koşanı ancak daha az bitirici olanı.

    şimdi; özellikle tek forvet oynadığı dönemde veya tek forvetli bir sistemde neden (-) impact yaptığına gelelim. esasen bunların çoğu yukarıda da yazdığım gibi burak yılmaz'ın forvet değil golcü olmasından ileri geliyor. burak yılmaz:

    1) oyunun sıkıştığı anlarda savunmanın rasgele dikerek uzaklaştırdığı topları alamıyor. kendisi kafaya çıkmadığı veya faul yaptığı için topu alamadığı gibi, topa giden defansı bozmadığı için rakibin de topu ilk hamlede almasına, yani arkaya doğru hamle yapmamasına, dolayısıyla savunma daha atağı taze savuşturmuşken rakibin yeni atak başlatmasına sebep oluyor. haliyle başka bir forvetin bozabileceği top geri dönüyor ve ben o sırada çıkamadığım için belki bir pozisyon eksi yazıyorum. maç boyu en az 5 tane böyle pozisyon oluyor.

    2) yine yukarıda belirttiğim eksikliğinden ötürü, özellikle aut kullandığımız pozisyonlarda kaleci degajları savunmadan duvar misali sektiği için takım olarak ileride organize olabilmemin tek yolu savunmadan kısa paslarla çıkmak oluyor. semih-chedjou x 8 selçuk semih x3 derken benim kendi yarı sahamı geçmem yaklaşık olarak 45 saniye sürüyor rakip topu auta attığında. yapacak başka bir şey de olmuyor zira alternatifinde (degaj yapılırsa) topu rakibe kaptırıyorum.

    3) yukarıda 1 ve 2 de yazdıklarım her zaman olan şeyler değil. arada çıkıp bu toplara kafa vuruyor, ancak o topa sırf adet yerini bulsun diye çıktığından o top asla benim adamlarıma gelmiyor. bu önemli; zira ersun yanal ve ismail döneminde fenerbahçe'nin bütün atak sistemi diri forvetlere dikilen topları orada tutmaları ve atağı ileride başlatmaları idi. forvet topu tutabilirse tüm takım ona yaklaşır ve farklı opsiyonların doğar. ancak burak takımdan ziyade kendini düşünerek hareket ettiğinden ve "başkası atacağına ben atayım" mantığına sahip olduğundan, malesef 2. bir forvet ile oynamadığımız zaman bu opsiyon tamamen ortadan kalkıyor. işte her ne kadar şu anki kadro 4-2-3-1'e çok yatkınsa da fatih terim'in 4-4-2 sistemi ile başarılı olmasının sebebi, 1-2 ve 3 numaradaki forvet görevlerini diğer forvetin yapıyor oluşu idi. yoksa 4-2-3-1 daha oturaklı taktiktir, ancak bu opsiyonların kapanınca hiçbir işi doğru düzgün yapamıyorsun.

    4) ceza sahası önünde duvar olabilme ihtimali yok. dolayısıyla sırtını dönüp yandan veya çaprazdan gelen topları yay üzerine atamadığından sneijder, podolski ve selçuk gibi topa vurabilen adamlarımın bu opsiyonunnu tamamen kapıyor. bunun için 2 metre olmanıza veya sıfatınızın pivot olmasına gerek yok. halı sahada bile herkesi başarıya ulaştıran bu oyun bir mental eylemdir, ancak kendisi ben atayım dediği için zaten böyle bir görev üstlenmiyor. dolayısıyla şut şansım da sağdan sola, soldan sağa paslar ile şuta sokma veya arkadan topla çıkan adamın şut çekmesi olarak kalıyor.

    5) sorun sadece alıp geri oynamak değil. false nine taktiğinde çok kullanılan kanat oyunlarından bir tanesi kanat adamının forvete pas atması ve forvetin defansı üstüne çekip topu koşu yoluna plase vuruşa bırakmasıdır. ancak yukarıda 4 numarada yazdığım oyun gibi burak bunu da yapamadığından, bu opsiyonu yasin içeri girip sneijder'in önüne bırakarak yapıyor. zaten burak burada false nine olarak kaleye sırtını dönüp geri gelmediği; altı pasa koştuğu için bu opsiyonu da tıkıyor.

    6)doldur boşalt anlarında chedjou'dan daha etkisiz. zaten kendi gol sistemi savunmanın arkasına kaçmak olduğundan, yerleşik savunma içerisinde tek forvet ise eziliyor. yanında başka forvet varsa o, defansı üzerine çektiğinden boşluk/pozisyon bulabiliyor.

    7)mental olarak savunmanın arkasına kaçtığı için -ki bu taktik gol krallığında işe yarıyor, inkar edemeyiz- tek forvet oynayan takımların faydalandığı, yukarıda yazdığım birçok varyasyondan faydalanamıyoruz. hele rakip kapalı defans oynuyorsa arkada kaçacak boşluk bulamadığımız için haliyle tek gol arama yöntemimiz (bireysel şutlar dışında) orta gol oluyor. inkar edemem son dönemde geliştirdi ancak burak hava toplarında ne dominant ne de precise bir vuruşa sahip. ligdeki stoper kalitesinden fark edilmese de, özellikle avrupa'da kalburüstü takımlara karşı gol bulmakta ne kadar zorlandığımız malum.

    8)burak sahada olduğu için burak'a kitlenen selçuk'un verimi %30-40 düşüyor. fatih terim'in birinci senesinde (buraksız dönem) attığı paslara ve pas dağılımına/burak sonrası pas dağılımına bakarsak bunu çok net anlıyoruz. benim kanaatim selçuk inan'ın hepimizin özlediği ve xelçuk olduğu dönemdeki oyunu ile bugünkü oyunu arasında tek fark bu. verimi ciddi anlamda düşüyor. "selçuk neden ilk sezon oynadığı topu oynayamıyor" sorusunun cevabı da işte bu. şimdi "abi burak sakatken de gördük selçuk'u" diyenler olabilir, ancak burak sakatken yerine umut'un oynadığını ve umut'un burak'ın yapabildiği şeyleri de yapamadığını dikkate aldığınızda kendisinin kıstas olamayacağı son derece açık.

    9)kaçacağı yeri bilmiyor ve bu yüzden defansı üzerine çekip takım arkadaşına da boşluk yaratamıyor. temel öğretide kanattan topla koşan adamla birlikte koşan forvet, doğrudan altıpasa koşup savunmayı da kendisi ile birlikte gömmez. daha net anlatayım. topla koşan sağ kanat x, forvet y, sol kanat oyuncusu da z olsun. şimdi ideal futbolda x kendi kanadından bindirirken, y ya x'in önüne doğru kanada koşar ve bu şekilde x'in diğer kanattan giren z'ye pas vermesi halinde z'nin önünü açar, ya da ters kanada koşup defansı çekerek x'in karşısındaki adamı geçmesi halinde gol pozisyonuna girmesini sağlar. video aradım ama üşendim şimdi. burak altıpasa doğru koştuğu için haliyle defans da gömülüyor ve pozisyon heba oluyor çoğu zaman.

    10)bence duracağı yer bilgisi de eksik. sanırım bir tek ben kendisinin çizgiden girilen oyunda kale içine koşmasına takılıyorum. normalde forvet bu durumda altıpas çizgisinde, yani kanattan giren adamdan daha geride durur ancak kendisi kale içine giriyor.

    bunlar tamamen kendi kusuru mu? değil diyebiliriz zira senelerce kendisini kanatlarda oynattılar forvet kültürü ve bilgisi ile büyümedi burak.

    yukarıdakilerin özeti: burak savunma arkasına iyi kaçan ve gol vuruşu yapabilen bir adam. oyundan çok çabuk düştüğünü tüm takım arkadaşları bildiği için burak küsmesin diye nice pozisyonlar harcıyoruz ve esasen şartlı oynuyoruz.

    öte yandan forvet menşeli kaliteli bir adam, sana yukarıda saydığım bütün bu farklı gol opsiyonlarından faydalanma imkanı tanıyor. bu şekilde burak'ın 20 tane attığı takım toplamda 60 gol atabilirken, yukarıda saydığım işleri yapabilen forvet belki sana 14-15 gol atacak ancak takım olarak gol sayısı 70'lere çıkabilecek. reel örnek ile anlatayım; elmander-baros-necati forveti ile başladığımız 2011-12 sezonunda lig standardına göre bu kadar dominant bir takımımız yoktu ve 69 attık. takımda ön plana çıkan golcü yoktu ama takımda kelimenin tam anlamı ile herkes gol attı. 2012-13'de 60, 2013-14'te 59 ve 2014-15'te 60 gol attık. 2011-12 sezonunda şartlanma olmadan takım oyununun + katkısı ile sadece 24 gol yerken, bu sene kapan allah kapan 6 maçta üst üste gol yememiş olmamıza rağmen 35 gol yedik.

    bu noktadan hareketle bugün gündeme düşen transfer dedikodusuna gelelim;

    burak yılmaz için roma ve 8 milyon euro deniyor. burak, fffp king ünal başgan sağ olsun iyileştirilen sözleşmesi uyarınca 2019 yılına kadar yıllık ortalama 2.875.000 euro alacak. bu da, toplamda 11.500.000 euro demek. özetle; dedikodu şeklinde dönen rakama satılması halinde burak'ın yerine alınacak forvet için bütçe 20 milyon euro. bu paraya da yukarıda saydığım hususların en azından bir bölümünü yapabilen iyi bir forvet alınabilir ve kendisinin (+) impact'i ile ciddi işler yapabiliriz.
  • 9405
    bence 5 milyon euro veriliyorsa satılabilecek bir topçudur. neden?

    1) kendisi hakkındaki görüşlerimin (bkz: #1773533) arkasındayım. özetle, attığı gol istatistiği dışında takım oyununa daha yatkın ve gol atabilen (umut değil) bir forvet ile takımın bir üst seviyeye çıkması işten dahi değildir.

    2) 30 yaşına geldi, 2019 yılına kadar sözleşmesi devam edecek ve muhtemelen (inşallah) en geç gelecek sene sonunda 2. forvetimiz konumuna gelecektir; not olarak düşüyüorum, kendisi ikinci forvetimiz durumuna gelmelidir.

    3) ikinci forvet durumuna geldiği an itibariyle selçuk ve olcan gibi kankaları ile takımın altını dinamitleyebilecek bir potansiyele sahiptir. bunu sanırım hepimiz tahmin edebiliyoruz.

    4) ünal aysal'ın evladiyelik sözleşmesi sağ olsun 2019 yılına kadar alacağı para bu sezon dahil yaklaşık 12 milyon euro ki ederi gerçekten bu değil; hızı da gittiği zaman umut bulut'un bugünkü halinden daha kötü olacak.

    5) kendisinin 5 milyon euro'ya satılması faraziyesinde, kendisine gelecek yıllarda ödenecek para da dikkate alındığında 5+12=17 milyon euro gibi bir bütçe ortaya çıkacak. takdir edersiniz ki bu bütçe ile kendisinden daha iyi bir forvet (yıllık 4 milyon euro civarı) ve bir adet sağ bek (yıllık 1 milyon euro civarı) alınabilir, kulüp bu iki arkadaşa 3 yıl gibi mantıklı bir dönemde toplamda 15 milyon ödeyeceğinden bu transfer harekatı sonrasında dahi 2 milyon euro tasarruf edebilir.

    özetle: gitsin.
  • 9430
    kendisi hakkında son entry'mi yazalı 24 saat olmadı ancak fiyat konusunda yazılanları görünce bir kere daha yazmam gerektiğini düşündüm.

    kendisinden 2 yaş büyük van persie'nin 5; edin dzeko'nun 11; her ne kadar formsuz da olsa soldado'nun 10 milyon euro ettiği piyasada kendisi için teklif edilen fiyat "bu ne amk" denecek bir fiyat değildir. kaldı ki bu para biraz pazarlık ile 6-6.5 bandına da çekilebilir ki reel değeri budur.

    öte yandan burak'ı sadece 5 m olarak görmemek lazım. son üç sezondor gol istatistiği tavan yapan burak için hemen her taraftar "en iyi ihtimalle 2. forvet olur" demektedir. bu şartlarda bile galatasaray'ı bir üst seviyeye çıkarabilecek ilk 11 oyuncusu olmadığı konusunda hemfikir olunan adam sözleşmesi sonuna kadar 20 milyon euro daha alacak ve yaşı itibariyle performansı da her geçen gün iyiye gitmeyecek.

    eğer kendisi yıllık 1-1.2 m euro gibi bir para alsa ben de kalsın diyebilirdim ancak bir arkadaşın da belirttiği gibi kendisinden ziyade kendisinin sözleşmesinden kurtulunması şarttır. zira burak'ın gitmesi sana reel olarak 5 değil; 25 m euro olarak yansımaktadır.

    öte yandan kimse kusura bakmasın ama kazakistan'ı güç bela yenen, letonya, izlanda vb. gibi takımları yenemeyen, en son bilmem kaç sene önce uluslarası bir turnuvaya katılmış ve muhtemelen 2018'e kadar bir uluslararası turnuvaya katılamayacak türk milli takımının forveti olmak transfer piyasasında insana değer katacak bir husus değildir.
  • 9789
    kendisi hakkında detaylı analizimi şurada (bkz: #1773533) yapmış olmakla birlikte; artık sezon başladığı için "gitsin, gitsin" diye kendimi paralamayacağım forvettir. nitekim "nereye gitsin?" sorusunun cevabı yok. sözleşmeyi feshedemezsin eşşek gibi tazminatı var. satamazsın ki mevcut, muazzam bir iteleme şansını bilerek ve isteyerek kaçırdın.

    şimdi, mevcut şartlar altında burak'ı rahat edeceği bir yere koymak ve kendisinden maksimum fayda almanın yollarını bulmak gerekiyor. ben kendi önerimi söyleyeyim; 4-2-3-1 sisteminde takımın ön kısmını şu şekilde diziyoruz:

    ---------------podolski-----------------

    sinan----------şıno--------------yasin

    ---------jose----------selçuk

    şimdi "lan hani burak nerede?" diyenleriniz olacak. hemen söyleyeyim, hatta göstererek söyleyeyim:

    http://www.macadogru.com/...ulubesi-sneijder.jpg

    kafamdaki yeri yukarıdaki linkte yer alan resimde umut bulut'un olduğu yer. ama kendisi, "abi diğer tarafta insan olmadığından soğuk esiyor, daha rahat bir yere geçeyim" derse yine linkteki resimde hakan balta'nın veya dzemaili'nin olduğu yere geçmesinde de bir sakınca görmüyorum. pandev'in yeri çok orta olduğu için etrafındakileri germemesi adına oraya sıcak bakmıyorum ama çok ısrar ederse ses etmeyebilirim.

    takımda forvet oynayabilen ve haydi, golü, pası vs. yi geçtim en azından kendine atılan topu tutabilen bir podolski cezalı veya sakat olmadığı sürece, samimi fikrim burak yılmaz'ın kulübenin içinde oturması gerektiğidir. kendisi hakkında yaptığım önceki analizimde de belirtmiş olduğum üzere takım oyununa (-) etkisi nedeniyle kendisinin kulübede oturması gerek diğer oyuncuların gerek ise takımın total futbol performansı üzerinde çok (+) bir etki yapacaktır. umut'u sağ kanatta, hakan balta'yı defansif orta sahada, olcan'ı ilk 11'de denediğimiz bir ortamda neden bu sistemi denemiyoruz o kısmı anlamış değilim.
  • 10069
    kendisi hakkında detaylı analizi hali hazırda (bkz: #1773533) yapmış olmakla birlikte, son dönemde düşen performansı ve oyun içi etkisizliği nedeniyle bir kere daha yazma ihtiyacı hissettim.

    öncelikle burak yılmaz forvet değil golcüdür. lan ikisi de aynı şey diyenler için baştan söyleyeyim, ikisi de aynı şey değil. mesela wayne rooney, diego costa, robert lewandowski, luiz suarez net şekilde forvetlerdir. topu alan, tutan, saklayan, akıllı şekilde tuttuğu topu takım arkadaşına atan ve sonrasında esas işi olan gol atmak için doğru yere giden adam forvettir. bunları layıkıyla yapamayan, sadece gol atabilen adam ise golcüdür. mario jardel, tanju çolak, filippo inzaghi misal veriyorum, bu adamlar golcüdür. gerçi jardel biraz ayrılıyor bu ikiliden pas alışverişi açısından ama olsun.

    4-2-3-1 taktiğinde oynuyorsan ve içeri penetre edip rahat gol atabilen adamların yoksa (ronaldo, messi, hazard, bale vb.) ihtiyacın olan adam forvettir, nitekim oyun yapısı içerisinde orta saha (göbek) topu kanatlara atarak değil, daha ziyade forvete atarak kendini öne çıkartacaktır.

    galatasaray'da yukarıda bahsettiğim tip kanat oyuncuları maalesef yok. hal böyle olunca, şişirilen topu alamayan, atılan topu ayağında tutamayan, kendi ekseni etrafında dönmek için 3 metre alana ihtiyaç duyan, doğru zamanda doğru adama doğru pası atamayan ve takımın önde baskı kuracağı anda rakibe yaptığı 10 baskının 9'unda net rakibe faul yapan bir adam olan burak'ın etki verememesi sürpriz değil. çünkü burak golcü. golcü olmasına rağmen gol vuruşu da tanju, inzaghi ve jardel kadar keskin değil. onlara göre tek farkı golcü oyuncu genellemesine göre hızlı olması.

    burak'ın bu eksikliklerini daha geldiği gün söyleyen bir adam olmama rağmen, bu konuda kendisinin ne kadar haklı/haksız olduğunu tartışırız. nitekim gol koklayabilen bir adam ve bu ülkenin hocaları bilmem kaç yaşına kadar bu adamı kanatta harcadılar. oysa başında forvete koysalardı ve forvet nosyonu ile yetişmiş olsa idi bugün burak da farklı yerlerde olabilirdi.

    burak'ın savunucuları attığı gol rakamını gündeme getiriyor. adam atmıyor demiyoruz biz de zaten. önceki analizimde de belirttiğim gibi burak atıyor ama takım ne yapıyor? burak'ın takım golleri üzerinde ne etkisi var? buna da bakmak lazım. geçen sene gol yollarında kısır geçen bir sezon olmasına rağmen youtube da burak ve umut'un kaçırdığı gollere ilişkin videoları izlediğimizde aslında takımın çok net gol pozisyonları hazırladığı ancak forvetlerimizin harcadığını görüyoruz. öte yandan yine analizde verdiğim rakamlara bakıldığında, burak gelmeden önce daha adaletli bir gol dağılımı olmasına rağmen takım olarak daha çok gol atıyor, istasyon olabilecek bir forvetin bulunması halinde uzaklaştırılan toplar doğrudan atak olarak dönmediğinden daha az gol yiyor olduğumuzu net şekilde görüyoruz.

    basitçe anlatmak gerekirse, burak sezonda 20 gol atıyor, 5 asist yapıyorsa, burak'ın takım gollerine yaptığı etki (indirilen top, asist öncesi pas, adamın önünü boşaltma vb. gibi sair hususlar birlikte) 27-28 falandır. öte yandan 15 gol atıp 5 asist yapan bir forvetin takım golü üzerindeki etkisi 30-32 civarındadır.

    bu nedenle burak'ı yanında rakiple boğuşacak ve defansın arkasına sarkacak bir forvet olmadığı sürece etkili olması pek mümkün olmayan oyuncular arasına sokmamız lazım. tek forvet oynadığımıza göre de kendisini isteyen varsa gönderip, yukarıda ve analizde saydığım özelliklere asgari nispette sahip bir adam almamız lazım. bu adam da kesinlikle oumar niasse değil.
  • 10250
    kendisinin futbol tarzına ilişkin yorumlarımı daha önceden

    (bkz: #1773533)
    (bkz: #1843331)

    yapmış olmakla birlikte, daha önceden düşündüğüm ve zaman zaman dile getirdiğim, dün akşam ise emin hale geldiğim karakterine ilişkin bir yorum yapmak istiyorum.

    kendisi 13-5 biten ve takımının kaybettiği halı saha maçında beleşte bekleyip 4 gol atan, bununla birlikte her hata yapana "bana pas versene" diye çıkışan, kendisine atılan pası tutamayınca pası atana "doğru düzgün atsana" diyen ve maç sonu "ben 4 gol attım, daha ne yapayım" diye takım arkadaşlarına çemkiren adam; lisede ön sırada oturup her soruya yağ çekmek için parmak kaldıran ama sınavda başarısız olan öğrencidir.
  • 10282
    forvet gibi forvet olsa, poldi'ye farkı açan golü atmanın kalacağı maçta 3. golü attı diye bazılarınca övülen, hep bahsettiğim +/- efficiency puanı ise yerlerde sürünmeye devam eden futbolcu.

    attıklarına takılmayıp; atamadıkları da demiyorum bak yapamadıklarına bakarsanız burak yılmaz'ın sahada olduğu sürece takıma zarar verdiğini görür, belki böylece skor taraftarlığından kurtulursunuz.
  • 10716
    kendisinin spor basınında eleştirilmemesinin; bütün hatalarına "ama vazgeçmiyor, üstüne gidiyor" denmesinin bazı sebepleri var. galatasaray taraftarı olarak bunu anlar ve kabul edersek elaleme kızmaktan kurtuluruz.

    1) 5 ay sonra avrupa şampiyonası başlayacak ve milli takımın santraforu burak yılmaz. alternatifi ise umut bulut. bu altyapı sisteminin ülke genelinde ne kadar kötü olduğunu gösterdiği gibi, milli takımın ihtiyacı nedeniyle spor yazarları ve bazı kesimler burak yılmaz'ın futbola küsmesini istemiyor.

    2) elinizi vicdanınıza koyup söyleyin. bugün burak ve umut'un beşiktaş veya fenerbahçe'nin forvet hattını oluşturmasını ister misiniz galatasaraylı olarak? kesinlikle istersiniz. dolayısıyla burak ve umut iyi algısını yaratmak rakip takımları tutan yazarların işine geliyor. galatasaraylı yazarlar da lobiye yaranıp haber yapmak için burak ile arasını olabildiğince iyi tutmaya çalışıyor.

    işte bu nedenlerle burak iyidir hoştur deniyor. spor yazarları açısından konuşuyorum, burak'ın forvetimiz olması herkesin işine geliyor.

    adettendir tanım da yapayım:

    maaşını 1 m euroya indirip yedek kulübesinde olmadığı sürece içim rahat etmeyecek, bu takımın ancak yedek forveti olabilecek kapasitede olduğunu yıllardır gösteren şahıs.
  • 11019
    kendisini geldiği günden beri istemeyen ve eleştiren biri olarak; bilic'in açıklamaları çerçevesinde şu değerlendirmeyi yapmak istiyorum.

    1) çin'den gelen resmi bir teklif yok. doğrulanmadı. dolayısıyla çin teklifini ne kadar ciddiye almalıyız bilmiyorum.

    2) west ham cephesinin yaptığı açıklamaya baktığımızda "sezon sonuna kadar kiralık, sezon sonunda opsiyon" teklifinin -en azından devre arası teklifi için- kabul görmemesi mantıklı. eğer burak satılacaksa sonuna kadar destekliyorum, sezon sonuna kadar umut volkan ikilisine tahammül edebilirim. öte yandan burak kiralansa, sene sonunda west ham hayatta burak'ı satın almaz. ayrıca büyük bir ligde ne kadar yetersiz kaldığı görülür. böylece belki sezon sonunda çin'den gelebilecek bir teklif de iptal olur. dolayısıyla alanın tüm günah ve sevaplarını almayacağı bir transfere karşıyım. zira 6 ay sonra geri dönecek burak yılmaz için yarım sezon kendisinden her şeyde daha kötü olan ligdeki tek forvet umut'a tahammül etmemize gerek yok.
  • 11122
    transferi son derece başarılı bir hamledir.

    12 ye gitti 8 e gitti diyenler var bu faraziyede 8 e gitse 2 si trabzona gidince bize 6 milyon euro kalıyor. son derece iyi para demek burak özelinde.

    genelde net konuşmayı sevmem ama bu sefer konuşayım; panik havasına gerek yok çünkü ceza gelirse 1 sene avrupadan men gelecek; transfer yasağı gündemde dahi değil. passat medyasına inanmayın.

    zaten buraklı ya da buraksız, uefa ceza vermese de bu sene clye katılacak bir derece elde edemeyeceğimizden (halen ümitli olanlar yoktur diye düşünüyorum) kendisinin 12 (maç başları ile birlikte) milyonluk alacak yükünden kurtulunabilecek daha iyi bir zaman olamazdı. belki avrupa transfer dönemi bitmeden satılsa yerine bir adam alınsa iyi olabilirdi ama şimdilik buna da şükür.

    gittiğini öğrendiğimde en an şınonun geldiği gün kadar sevindim. camiamıza hayırlı olsun.
  • 11462
    tamam hepimiz türk'üz; hepimiz milli takımı belli bir oranda destekliyoruz. kimisi tuttuğu takım gibi desteklerken, misal bana, milli takım 35 sene maç kazanamasın, galatasaray ise bunun diyeti olarak 1 sene şampiyonlar ligi'ni kazansın deseler 3. saniye bile düşünmeden tamam derim. 2 kere şampiyon olsun 120 sene kazanamasın diye teklif bile sunabilirim. neyse yani destekliyoruz elbette ama bir galatasaray kadar can acıtmıyor mağlubiyetler.

    dolayısıyla canını yakacak derecede tutmadığın bir takımda burak yılmaz izlemek ve anlamsız hareketlerinden bir tanesini bile kaybetmediğini görmek beni çok sevindirdi. kendisine atılan uzun topta %98 forvetin yapacağı gibi defans arkasında iken topun önüne düşmesini bekleyip vurmak yerine geri kalan %2 nin deneyeceği kafayla kaleye aşırtmayı dahi denememiş, topu yardımcı hakemin olduğu yere doğru atarak evde kahkaha atmama sebep olmuştur.

    öte yandan bugün kendisi hakkında çıkan haberler doğrultusunda ispanya örneği verilerek kadro dışı kalmasını söyleyenleri görünce garipsedim.

    burak ne yapmış? iddialara göre karısını dövmüş. bu mahkeme huzurunda iddia aşamasında olan bir durum. konuya ilişkin görüş bildirmiyorum çünkü bir ilgisi yok. somut durum bu sadece.

    arkadaşlar; bu takımın 1 oyuncusu, başka bir oyuncusunu takım kampında darp edip ağzına ateşli silah sokarak tehdit etti. bu durumda hepimiz yosemite sam'in kadro dışı kalmasını beklerken mağdur konumunda olan hakan çalhanoğlu ve ömer toprak kadro dışı kaldılar. sonra bir takım olaylar gelişti. sonuç mu?

    milli takım euro 2016'da.
    faal futbolcular içerisindeki dünyanın en iyi türk stoperi ömer toprak kadroda yok. takıma alınan stoperler o kadar kötü ki topal gibi bir dmc stoper oynuyor.
    evlat kontenjanından korunan yosemite, https://youtu.be/ZiaqUx_wmzc?t=153 linkteki videodaki zamansız ve anlamsız hareketi nedeniyle 2 maç ceza aldığından kadroda yok. ceza 1 maç olsa idi kadrodaydı kesin.

    şimdi siz geliyorsunuz ve diyorsunuz ki burak yılmaz karısını dövdüğü için kadro dışı kalmalıyımış. doğru mu anlamışım?

    peşin edit: elbette kalmalıdır ancak olmayacak şeyler için boşa zaman harcamaya gerek yok. fatih terim 23 kişilik kadrosundaki 2 forvetten birini hiçbir şart altında kadro dışı bırakmaz.
  • 11507
    prim hususundan bağımsız olarak konuşuyorum 3 milyon tane takımım olsa bir tanesinde oynatmam. çok ağlarsa sol beke koyarım.

    gerek her topu isteyen, top atılmadığında küsen ve kızan, top aldığında ise topu piç edip şova kaçan, maç boyunca 1350 top istediği için arada 1 tane gol sıkıştırarak kral ilan edilen rezalet bir futbolcudur. burak öncesi ve burak sonrası galatasaray'ın attığı gol sayısının düşmesi ve yediği gol sayısının düzenli olarak artması dahi, kendisinin +/- rating bazında ne kadar - etki ile oynadığını göstermektedir. senelerce (galatsaray altyapısından başlayarak) top oynadım; adım gibi eminim 2-2 girilen bir maçın devre arasında "amk 2 tane atıyorum 2 tane yiyorsunuz" diyordur. evet, böyle tipler vardır.

    kendisinin satılması bu sene yapılmış tek iyi iştir, kendisinin üzerine para alınarak satılması ise galatasaray tarihinin asırlık başarılarından biridir.

    aynı takımda oynasak 15. dakikada saldırırdım o kadar uyuz oluyorum herife.
  • 11947
    kendisi a'dan z'ye ortalama türk topçusunun aynasıdır. sadece daha saf olduğundan bir takım içten pazarlıklı hareketleri yapamamakta (oysa kankası selçuk'tan öğrenebilirdi) bu nedenle göze baktmaktadır. sınıfta herkes konuşur standart yaramaz ceza alır misali.

    peki standart türk topçusu nedir?

    1) standart türk topçusu, 2008 ve sonrasında kariyerine başlamış, özellikle geçmişten gelen yabancı sınırı dolayısıyla lehine haksız rekabet piyasası oluşmuş ve bu nedenle ederinden çok para kazanmış adamdır. yanlış anlaşılmasın aldıkları parada gözüm yok; ancak dünya futbolunu haftada 8-9 maç izleyerek takip ve beğendiği topçuların maaşını araştıran bir adam olarak, muadillerinin aldıkları ücretlere baktığımda kazandıkları parayı etmeyeceklerini söylüyorum.

    2) standart türk topçusu futbolcu olmayı sevmez. futbol onun için, arsada oynanır gibi oynanmalı ancak kendisi borsada kazanırcasına para kazanmalıdır. dolayısıyla özellikle prandelli döneminde eleştirdikleri ve hamza'nın gelmesiyle sona eren video analiz ne işe yarar ki? çıkacağız topumuzu oynayacağız. aynı sebeple tudor'un topsuz koşuları da eleştirilmektedir. sonuçta çıkıp topumuzu oynayacağız, maratona katılmayacağız değil mi?

    3) standart türk topçusu ilgiyi sever. ilgi onun üzerinde olmalı, en çok o sevilmeli ve övülmeli, hiçbir surette eleştirilmemeli ve daima desteklenmelidir. sonuçta o gün rakip çok iyi oynamış olabilir. standart türk topçusu mantığına göre o gün kendisi ve arksdaşları bok gibi oynadığından yenilme diye bir kavram yoktur. rakip o gün çok iyi oynamıştır.

    4) standart türk topçusu için profesyonellik anlayışı, kulübün kendisine ödemeleri tam ve zamanında yapmasıdır. sonuçta 20 küsür senedir çıkıp top oynuyor adam; daha ne yapsın profesyonellik adına. topunu oynuyor mu? çıkıyor oynuyor işte bilmem kaç dakika.

    5) aile ve arkadaşlar her şeyden önce gelir. o nedenle eğer x bir yabancı size daha fazla para kazandıdmayacaksa (misal tek başına şampiyon yapmayacaksa) elbette onun yerine arkadaşınız oynamalıdır. kilit bir adamsa ve o bölgede oynayan bir arkadaşınız yoksa a) sineye çekip basına alttan haber sızdırarak itibarsızlaştırmak ve göndertmek b) hoca ve diğer takım arkadaşlarınızla lobi yaparak göndertmek gerekir. sonuçta 1 adam ve messi değil. ne kadar fark edebilir ki çıkıp top oynadığınızda? arkadaşınızı satacağınıza ölün daha iyi; sonuçta futbol arsada güzeldir.

    6) standart türk topçusu ön sırada oturan ama çalışkan olmayan öğrencidir. nasıl ki ön sırada oturan ancak çalışmayı sevmeyen çocuk sınıf geçmek için hocanın kanaat notundan faydalanmak ister; standart türk topçusu da gol atınca hocaya gitmek, antrenmanda şakalaşmak gibi türlü türlü anlamsız hareketler yaparak 11 şansını arttırmaya çalışır. kafasındaki ideal hoca, antrenman denen gereksiz olayı fazla önemsemeyen, her hatasında (ki bu arkasına adam kaçırmak da olabilir, karşı karşıya gol kaçırmak da) kenara baktığında kendisine "hadi koçum hadi aslanım" diyen, basın ve taraftara karşı kendisini topçusu için kalkan eden hocadır. sonuçta ünlü düşünür serdar ortaç'ın "zaten toplamda 8 nota var kaç farklı melodi yapılabilir" demesi gibi futbolda da zaten 4 defansı bir kaleyi koydun mu ön bir şekilde kendini bulmaz mı?

    sabrederek bu satırları okuyup bu noktaya kadar gelen arkadaşlardan, eğer maddeleri okuduktan sonra kafalarında geçmişe bir yolculuk yaparak bazı kareler, bazı olayları hatırladılar ise yeşillendirmelerini rica ederek devam ediyorum.

    standart türk topçusu olarak arkadaşının yanında yer alarak milli takımı bırakmıştır. lobi, 3 gün sonra haberi yapan gazeteciyi işinden edecek, arda ile burak ise milli takıma geri döneceklerdir. keşke dönmeseler. keşke, kafa olarak standart türk topçuları azalsa da milli takım, gerçekten milli amaç uğruna mücadele eden bir takım olsa.
  • 12603
    ancak bir şartla galatasaray formasını giymesine sıcak bakabilirim:

    uefa ffp yaptırımlarını kaldıracak ve mastercard sponsor olarak yıllık 40 m eurodan (ilk yıl hemen nakit) 10 yıllık reklam verecek. bu şartlar altında 4. forvet olarak takıma gelebilir.

    ütopik kısımları geçersek, bizden uzak, rakiplerimize yakın olması gereken ofsayt makinesi.
  • 12711
    burak geleceğine eren oynasın, en azından maç başına 42 ofsayta düşmüyor, gegenpress döneminde rakibe faul yapmıyor ve her topun kendisine atılmasını istediğinden, takım arkadaşlarının attığı gollere sevinmemek gibi bir adeti yok.

    oynadığı dönemde önceki dönemlere göre daha az gol atıp daha çok gol yediğimize dikkat etmeksizin, kendisinin gelmesi selçuk’un 11 oynamak için takımın altını yakması anlamına gelecek burak’ı istemek akıl tutulmasıdır; arkadaşlar rica ediyorum boş yapmayalım
  • 12802
    kendisinin gönderilmesi dursun özbek döneminin -eğer en başarılı hamle değilse- en başarılı hamlelerinden biridir.

    hata, tıpkı o dönem kendisini gönderip kadroda tek forvet umut bulut tutmak gibi, sezona, ilk 10'a oynayacak takımlarda forma giyebilecek kalitede 1, yazı ile bir adet forvet oyuncusu olmadan başlamaktır.

    2018-19 sezonu burak yılmaz'ı kesinlikle aramadığımız, ancak bir adet forvet aradığımız bir sezondur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın