• 2
    muslera, cenk gönen, carole, bu performansla giderse koray günter, linnes, şıroyder hazretleri, poldi,sinan ve volkan pala dışında bütün takımın gönderilip gelen paralarla normal futbol oynayan kişiler alınsa bile var olacak devrimdir.

    bakın sadece normal futbol. allah belamı vermesin 1 gram fazlasını istemiyorum.

    ekleme: sadece kadro bazında düşünmek küçük kaçmış tabiî. dipten başa kadar yenilenme gerekli.
  • 3
    ıslahat ile devrim arasındaki fark galatasaray açısından karıştırılamayacak kadar önemlidir.

    galatasaray 2 senedir ıslahatla yaşatılmaya çalışılıyor. başkan değişiklikleri, teknik direktör değişiklikleri, futbolcu transferleri ile devrim yapılmaz.

    büyük galatasaray devriminin iki amacı olmalıdır. aksi durum sadece kısa dönemli uyuşturucudur. bu amaçlar:

    a) lisenin basılması ve taraftarın hakettiği söz hakkının alınmasıdır. bakın taraftar yönetsin diyen yok. sadece 3-5 dede 30 milyonluk kulübü babasının malı gibi kullanamaz. kullanacaksa da bilekliği kendisi alsın, tribünde kendisi bağırsın da görelim gözünü!

    b) tribündeki asalak yapılanmadan kurtuluş. galatasaray taraftarının sesi olacağına, galatasaray taraftarının forma aşkını sömürerek onu manüpile eden köhnemiş malum zihniyetten kurtuluş.

    bundan sonrası taraftarın da fikri alınarak sıfırdan bir futbol düzenlemesi.

    başkan seçiminde her taraftarın değil, belli bir maddi yardım yapan taraftarların bir oy olmasa bile yarım oy çeyrek oy hakkının olabilmesi. atla deve değil bakın bu. gayet yapılabilir. passolig gibi bir uygulamayla galatasaray taraftarları 1 oy olmasa da çeyrek oy değerinde ya da belli bir oran değerinde oy kullanarak sesini duyurabilir ve 3-5 dedenin sesini bastıramasa bile kendi sesini duyurabilir. taraftara hesap vermeye gelen bir yönetim esas amaç olmalıdır. yoksa kapalı kapılar ardındaki dedelerin verasetine devam ederiz.

    vaatlerine göre gelecek başkanın nacizane benim gözümde yapması gerekenlerin başında futbolcu seçiminde şeffaflık olmalıdır! alt yapıya yöneticilerin akrabalarının çoluk çocuklarının doldurulmasını engellemek olmalıdır! benim fikrimi soracaksanız tercihen alman futbol adamlarından oluşan bir yapıya emanet edilerek türk ahbap çavuş ilişkisinin kökten sonlanması sağlanabilir. altınordu'nun profesyonelliğinin yarısını yapabilsek çağ atlarız inancındayım.

    kulübün ekolü taraftarı heyecanlandıran oyun yapısı da belli: prese dayalı hücum futbolu. çocuk yaşlardan itibaren her futbolcu buna göre seçilmeli ve yetiştirilmelidir. hoca seçimleri de buna göre olmalıdır. gelecek topçu da burada yatamayacağını it gibi koşması gerektiğini bilir ona göre gelir.

    tabi bunlar benim nacizane görüşlerim taraftarın geneli ne düşünür bilemem. ancak devrimden bahsediyorsak tribünün borazancıbaşlarından ve kulübün dedelerden temizliği şart!

    not: kulübü basamıyor musun? boykot edeceksin arkadaş. mecbur edeceksin adamları sana söz vermeye. yeter renk sömürüsü!
  • 4
    galatasaray'ı dedelerin elinden kurtarmadıkça gerçekleşmiş olmayacak devrimdir.
    kadrolar değişir eder... her takım inişler çıkışlar yaşar. atletico madrid'in, borussia dortmund'un yedi sekiz sene öncesine dek ne hallere düştüğünü hatırlayın. manchester united'ın -ki bence dünyanın en büyük, en esaslı kulübüdür- düştüğü hale bakın. ama mühim olan tekrar ayağa kalkabilecek potansiyeli korumaktır. galatasaray bu potansiyelini yitiriyor. acı olan bu. ve asla ileri adım atamıyor.
  • 5
    öncelikle kulübün bir şahısa ait olmasını isterim.dernek olarak devam ettiğinde "galatasarayın malı deniz yemeyen keriz" mantığı devam eder.menajerler ceplerini,futbolcular bohçalarını,yöneticiler ise şirketlerini doldurarak çıkmaya devam edecektir.
    örneğin devlet hastanesini düşünün ve bir de özel hastaneyi.devletteki adam mesaisini doldurmaya çalışır hasta gelsin gitsin umurunda olmaz(tabi burada işini düzgün yapanları tenzih ediyorum.)ama özel hastanede hiç bir doktor hemşire bu gözle bakmaz.niye? çünkü ne kadar çok hasta gelip onunla ilgilenirse maaşını o kadar yüksek alacaktır.biz müşteri olarak da bu durumda gayet memnun oluruz.
    kulüp dernek olarak yönetildiğinde devlet hastanesi,şahıs alarak yönettiğinde özel hastane olur.yani kişiler yönetici olmak için dayısının oğlu kardeşi olamaz aksine köpek gibi çalışıp onu hak ederek yönetici olur.
    ayrıca hiç kimse kendi şirketinin zarar etmesini istemez.dolayısıyla absürt fiyata ve garanti olarak kimse o kadar para dağıtmaz.bir diğer husus menajerlerin şimdiki kadar para yemeyeceği aşikar.gerek sabrinin gerek aynın gerek jpk'nın menajerleri bunun içerisindedir...
    onun dışında aklıselim olarak takımı kurar ve galatasaray gibi marka olarak sponsor ve yayın gelirleriyle beraber takımı bir istikrara sokabilir.
    bunlardan sonra o dedikleriniz olur.
    dedemizin gönderilmesi,takımdaki çöplerden ve parazitlerin gönderilmesi,linnes tarzı mevki bilen tekniği ve fiziği iyi olan futbolcuların alınması...bu şekilde ancak devrim gerçekleşir.
    bunlar olmazsa inan kıraç'ın ölüp gidip başka birinin gelmesine ve onun da insaflı olmasına kalmaya devam ederiz.
  • 10
    taraftarlar olarak yönetime el koymak.
    her gün twitterde gündemlerle baskılar oluşturarak ancak. ama her gün.
    paf takımımızın stoperleri bile bu mevcut stoperlerden (jason denayer hariç tabi) daha iyi iş yapar örneğin şimdilik.
    matematiksel olarak halen şampiyon olma şansımız olmasına rağmen matematikin bile midesini bulandırdık bu oyunumuzla ne de olsa. o zaman biz de gençlerimize şans verelim sene sonuna kadar. göze gireni, ışık saçanı seneye a takımda bırakarak kontrollü bir şekilde transferlerimizi yapalım bu yasak gelmese şayet uefa'dan.
    mevcut kadroda sadece kimler mi kalsın: kaleciler, bonservisiyle beraber denayer, sneijder, podolski ve sinan gümüş.
  • 13
    devrim dediğin şey tavizsiz ilkelerle olur.
    devrim için mücadele geleneği olan insanların varlığı şart.
    bu toprakların tek devrimi olan atatürk devrimleri de halkın isteğiyle gelmedi, atatürk'ün lütfuyla geldi. ondan özgürlüğün, adaletin ve demokrasinin ne olduğunu dahi bilmiyoruz. ben şüpheliyim agalar, davasını satan adamlar çok olur bu coğrafyada. üstelik bu kadar organize olmayan ve sessiz bir yığın varken bahsettiğiniz şeyler hayal.
  • 16
    kesinlikle futbol, basketbol veya bir branş dalı ile ilgili olmamalı. tamamen yönetimsel olmalı, galatasaray klubünün iç dinamiklerini hedef almalı ve bizim dışarıdan göremediğimiz ama ne gibi pislikler döndürdüklerini tahmin edebildiğimiz, büyük galatasaray'ı bir sirk gibi yöneten ve onunla kendi oyuncakları gibi oynayan, çürümüş, aciz, yaşlı, beceriksiz lise zihniyetine karşı olmalı.
  • 19
    koca barcelona kulubunun yoneticileri iki yildir yargilaniyor, dunyanin en buyuk oyuncularindan biri olan neymar ile beraber.
    fanatiklik konusunda dunyanin gozu en kor olan katalan basini dahi bu olayin ustunu kapatmaya calismiyor, surekli olaydan bahsediyor ve seffaflik talep ediyor.
    ustelik bu olayda zarar goren barcelona kulubu de degil, dusuk bedel gosterilmek suretiyle devletten vergi kacirmak iddiasi soz konusu, fakat barcelona'nin adinin karismasi dahi herkesi rahatsiz ediyor.
    galatasaray'da ise hem de maddi anlamda boylesine sikintili bir donemde dahi gozumuze soka soka donk operasyonu gerceklestiriliyor, cunku galatasaray kulubu kendisini somurmeyenlerin camiada aptal olarak kabul edildigi bir dernek.
    yahu en basitinden ben romanya'da yasarken petre ve bratu transferleri yuzunden spor bakani ve milli kaptan olan efsaneleri popescu hapise atildi, tum basin ve halk uzerine gitti, biz ise turkiye ayagini hasir alti ettik, kimbilir kimlere uzaniyor diye.
    buyuk galatasaray devrimi falan olmaz o yuzden, cunku bu konuda adi cikmis, sani yurumus rumen toplumundan dahi daha hirsiz, ahlaki degerleri curumus ve yozlasmis bir millet olup ciktik son donemde iyice.
    birakalim gecmisi, sirf donk transferi incelense en az iki kisi hapse girebilir, o yuzden uyumaya devam, nasil olsa dernegin malini yiyen domuz cok.
  • 22
    buyuk galatasaray devrimi deyip da kadro yazmak, selcuk inan gitsin, yok podolski satilsin bilmemne diye meseleyi yorumlamak tum resmi gorememektir, galatasaray'in sorunlarini anlayamamaktir.

    galatasaray bir buyuk devrim yasayacaksa, bu "liberté, égalité, fraternité"yle ovunen, emile zola okuduklari icin ozel olduklarini dusunen fakat aslinda yalnizca galatasaray lisesine gittikleri icin ozel olan bir guruhun neden fransiz ihtilalini cuvaldizin ucu kendilerine dokununca gozardi ettiklerini anlamaktan gecer: sen galatasaray lisesinde okudun diye 600 liraya uye olacaksin, lise disindaki herkes 10 bin lira odemek zorunda olacak, onlari da sirada bekletecek, iceri almayacaksin. hani "egalite"? ayni egalite nedense fon yaratmak gerekirken "galatasaray birlik olsun, herkes bileklik alsin" ortaya cikiyor. 1 milyon taraftar bileklik alsa hajrovic'in bonservisinin 4'te biri etmiyor!

    bu kulup tam 20 senedir surekli "finansal zorluklar" icinde. nedense bir turlu cozulemiyor! futbolda her 5 sezonda bir, basketbolda her 3 sezonda bir dibe vuruluyor. altyapilar cokmus, oyuncu yetistirilmiyor. hicbir takimda sureklilik yok, takimin en tecrubeli isimleri 3-4 yildir galatasaray'da. surekli vergi borclari ortaya cikiyor, galatasaray'i icerden sogusleyenlerin haberleri cikiyor. yillardir riva da riva konusuluyor, ama galatasaray her gecen gun geriye gidiyor. stat yapilmis devralinamamis, devlete para kazandirmana ragmen hirsiz muamelesi goruyorsun, stadin yollari yok, ulasim tam bir cile. galatasaray'in efsanelerinden terim, hagi, korkmaz, sukur, ve nicelerinin oyle ya da boyle bir sekilde kuluple baglari kopmus, kulup gecmisini cope atmis. galatasaray'in baskanlari surekli ve israrli bicimde taraftara yalan soyluyor, aldatiyor, bir dedikleri digerini tutmuyor.

    galatasaray devrimi icin takima, kulube sahip cikan bir taraftar gerekli- ancak o da ortada yok. isteyenler kulube zaten giremiyorlar, cogunluk da bununla ugrasamiyorlar. kalanlara de potansiyelini surekli 30-40 kisinin egosu icin cope atmak durumunda birakilan bir galatasaray kaliyor.

    sonuc: devrim filan olmaz, bu devran boyle gider...
  • 23
    kulübün bir yabancı sermayeye satılıp, tüm yerli unsurlardan*********** arındırıldığı takdirde tam anlamı ile gerçekleşmiş olacak devrimdir.

    domestik bir kulüp olmaktan çıkıp, gerçek anlamda bir avrupa devi olmak istiyorsak bu veya buna çok yakın bir uygulama yapmak zorundayız. işkembe temizler gibi temizlemek zorundayız kulübü. gerekirse çamaşır suyuna yatırıp, yararlı-zararlı ne kadar bakteri varsa öldürmeliyiz. tüm tarihimizden hesap sormalıyız. bunu kim yapacak derseniz, kimse yapmayacak.

    unutacağız her zaman olduğu gibi. tıpkıünal aysal'ı, adnan polat'ı, duygun yarsuvat'ı, özhan canaydın'ı, mehmet cansun'u, faruk süren'i, alp yalman'ı, murat özyer'i, lütfi arıboğan'ı, bülent tulun'u, adnan sezgin'i, abdürrahim albayrak'ı, ali dürüst'ü,orkun darnel'i, can topsakal'ı unuttuğumuz gibi;inan kıraç'ı, dursun özbek'i, cüneyt tanman'ı, cenk ergün'ü, fatih işbecer'i de unutacağız.

    saçma sapan antrenörlerin********* geçici başarı/başarısızlıklarını ödüllendirip/yerip *küçük galatasarayımızın olduğu yerde saymasına yardımcı olacağız.

    galatasaray'a gerçekten yakışıp yakışmadığını hiç düşünmediğimiz veya bilmediğimiz adamların taparcasına neferi olup, efsane diye peşlerinden koşacağız. yukarıda saydığım isimlerden çoğu bu örneğin içinde yer almakta zaten.

    galatasaray'ı bu hale hepimiz getirdik, belki de hep bu halde kalmasını, hiç büyüyememesini sağladık. görmedik, duymadık, okumadık, hatırlamadık, inandık, para harcadık, ısrar ettik. bakmayın geçmiş zamanlı çekim yaptığıma, halen yapanlar mevcut. hatta kitlenin yüzde 80-90 larına kadar varıyor.

    ben bu saatten sonra cebimden doğrudan veya dolaylı olarak bu düzen için 1 kuruş para bile çıkarmayacağım. bir süredir de çıkarmıyorum zaten. 10-12 senedir hazırlık maçlarını bile izlediğim galatasaray'ın en önemli maçlarını bile izlemiyorum, hatta haberim bile olmuyor. geçen sene şampiyonluk maçlarını da takip etmedim.* çok sevdiğim basketbol takımlarımızı, arroyo-bahar öztürk çizgisinde bıraktım gitti zaten. çok nadir de olsa izliyorum bazen maçlarını. ne zaman temiz, dürüst, gerçek bir 'devrim' yapılır, o zaman beraber büyümeye hazırım.

    hayırlı bileklikler.

    edit: ekleme-imla.
  • 25
    anlaşılan o ki gerçek galatasaray sevdalıları, bütün bu olan bitenin farkında sonuç çok açık; galatasaray gibi büyüklüğü türkiye sınırlarını aşmış bir organizasyonun lise gibi çok küçük domestik ve bir o kadar eskimiş zihniyete bırakılması asla kabul edilemez.

    er ya da geç lise hegemonyası bitecek ve kulüp olması gerektiği gibi gerçek galatasaray sevdalılarının olacaktır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın