• 177
    ağlatan maç oldu.
    hayır, aydın'ın patlamasına değil.
    çok uzun süredir değil mutluluktan, üzüntüden bile ağlamamıştım... ama nasıl sıktıysam kendimi, nasıl gerdiysem "hadi sakatlanırlarsa" diye.
    bir de dün yaşadığım "sağ salim varsalardı bi şu sivasa, ooff, sivas'a da 3 puana da koyayım yeter ki bizimkilere bir şey olmasın ooff" "o yol kapalı mıdır acaba, aman buzlanma falan da vardır şimdi oooff" var...
    bir de bugün girdiğim bir sınav vardı, ama onu zaten hiç düşünmedim * *
    ama şu maç kimse sakatlanmadan, hem de bukalemunlar sivastan puan kaybı haberi beklerken 0-4 bitince... nasıl rahatladıysam bıraktım frenleri. mutluluktan mıdır rahatlamaktan mıdır. yoksa sulugözlülükten midir bilmiyorum. ama cimbom başkasının yapamadığını yaptı yine, gülümseterek ağlattı, sevinçten ağlattı.
    hiç bir batıl inancım yoktu(r). batıl inancı olana saygım var ama, annemin ısrarlarına rağmen nazara bile inanmam. ama her türlü totemi yapar oldum son zamanlarda. öyle salla pati de değil, inanarak yapıyorum yani. ipin ucunu kaçırmış vaziyetteyim. şu anda kafamdan geçen florya'yı basıp bütün takımı şöyle büyükçe bir sofra bezinin altına sığdırmak ve kurşun döktürmek. sonum karakol olur ama denemeye değer. gözü olanın gözü çıksın.

    ha bir de, dayanamayacağım;
    "bazı yavşaklara kapak olan maçtır."
  • 180
    maçkoskop
    kadro:
    muslera 8
    ebu 6
    semih 6
    ufo 9
    hakan balta 8
    melo 6
    emre çolak 3
    selçuk 7
    riera 7
    elmander 7
    necati 8

    zurnanin zirt dediği an:
    tribünlerde bir pankart gösterildi, eneramo ayısına kangal adı vermişler, pitbull’mu daha büyük diye soruyorlardı. bana sorarsan sevgili memlektimin iti, elbet pitbulldan daha değerliydi benim için ama sahadaki pitbull’u, kangal’ın ancak eniği olabilecek eneramo ile teraziye koymak bile ayıp.
    -
    varil:
    emre çolak; geçen haftadan kalma orta saha ezikliği sürüyor. cephane buralara kadar yetmiş demekki, önümüzdeki maç, engin baytar oynar, girdikten sonraki katkısıyla da aydın yılmaz, emre’yi 13. futbolcu yaptı.
    -
    gladyatör:
    ufo; oynadığı oyun şekliyle hiçbir zaman varil olamayacak ufo için, hiçbir zaman da gladyatör olamaz diye görüşüm vardı. ancak bugün takımın gol yollarına da katkısı büyüktü. uzun senelerden sonra gol attığını öğrendik. işçiliğe ameleliğe semih’i gönderiyor diye kuruntularım vardı, bu maçla dağıldı. yeri geldi kaleye bile geçti.
    borozanci:
    halis özkayha; ne yapsa ne etse de gol atamadı. galatasaray’ın yoluna taş koyabilmek için çareler aradı. sarı kartlarla durdurmaya çalıştı takımı. zaten çok zor şartlar altında mücadele den futbolculara hiç yardımcı olmadı. sıradan bir hakem, ne uzar ne kısalır. eneramo en az 10 faul yaptı, sarı kartı elle oynadığı için verebildi. kötü hakem, maçın çok altında kaldı.
    -
    bir soru – bir cevap:
    takımın golcüsü kim?
    takımın gol rekoruna koştuğu sezonda ne mutlu ki golcüsü yok. bu sene 17 futbolcu gol attı, muslera , hakan balta ve sabri dışında gol atmayan yok. rakip defans elmader gol atmasın diye çabalarken, hiç beklenmedik futbolculardan darbe yiyor.
    -
    imparator:
    3. grande, nepal’e, katmandu’ya gitmiş, dalay lama ile takılmış, ganj nehrinde yıkanıp arınmış aslan yuvasına geri dönmüş. egoları gitmiş, evliya olmuş, kenarda dosta güven veren düşmanı ürküten bir babacanlığa bürünmüş. bu saatten sonra kimi oynatsa iyi oynar. taktik, teknik hiç önemli değil, büyük maçları arifesindeyiz. büyük galatasaray’ın büyük maçlarının büyük hocasını özlemişiz.
    -
    ordakiler:
    sivas’ın -10 derece ikliminde orada bulunan bizimkiler kendilerini şanslı saysınlar. buna benzer bir iklimde aynı yerde birkaç sene önce ben de bulundum. yenememiştik, o soğuk iliklerimize işlemişti. bu gece atılan 4 golden sonra stadyumdan çıkmak bile istemezler. gerçi sivaslı seyirci tezahürat yapmasını falan bilmez bizimkilerin sesleri de çok cılız çıktı. deplasmanda 4-0 yenen bir büyük takım taraftarı olarak çok zayıftılar.
    -
    analiz:
    galatasaray kadrosu artık mardin’in kızıltepe ilçesindeki bir galatasaraylı sığır çobanı tarafından bile ezbere sayılabilecek bir kadro oldu. beklenen ilk 11 sahadaydı. çek milli takımından golle dönen baros’un sonradan bile oyuna girmemesi kimseye garip gelmedi. takım gole sıkışsaydı mutlaka nir delik bulunur baros sahaya sürülürdü ama ne mutlu ki gerek duyulmadı.

    çok kötü bir zeminde oynandı maç. aslında buna da şükür etmek lazım belki. stad sezon başında alttan ısıtmaya geçmesiyle üzerine düşen karı eritti. bu ısıtma da olmasa bu maç kesin olarak tehir edilirdi. hasar tespitinden sonra bakılır ama bu sahadan sakatsız çıkmak, en zor deplasmanı atlatmak hem şans hem büyük hüner oldu.

    galatasaray’dan şerefsizlik bekleyenler avuçlarını yaladılar. suyun diğer yakasında futbol oynayanları bekleyen korkunun adı bile bizde olmaz. bilerek sarı kart alacağı beklenen semih, ufo diğer maçlardan çok daha fazla riske girdiler. akıllarına bile gelmedi fener maçı, haftaya da gelmeyecek.

    bugün özellikle biri oynadığı oyunla çok mutlu etti. hakan balta son yılların en büyük maçını oynadı. üstüne sol bek olmadığını gösterdi. çok akıllı hamleler yaptı. maçın başında en kötü kim oynar deseler ben hakan balta derdim. hakan’a göre çok olumsuz bir sahada muhteşem bir oyun çıkardı.

    bir büyük maç çıkaran adam da muslera idi. büyük maçların, büyük takımların büyük kalecisi olduğundan emindik zaten de, azıcıkta olsa acaba mı diyenler bu maçtan sonra tamamen kayboldu. o kadar konsantre durumdaydı ki bu maç bir 90 dakika daha oynansa yine gol yemezdi. bu maçı 1-0 kazansaydık maçın adamı olarak mutlaka kendisini seçerdim. büyük takımsan, büyük neticeler oynayacaksan kalecin taffarel olacak, olmadı mı o zaman kaleci hocan tafferel, kelecin de muslera olacak.

    takım son maçları 2000 ruhuyla oynuyor, bunun en somut göstergesi gol sevinçleri. giren çıkan oynayan oynamayan bütün futbolcular mutlu, yüzü gülüyor. hiç kimsenin şikayeti yok. taraftarın beğenmediği, oynamasın dediği hiç kimse kalmadı. defolu çıkan yiğit ve sercan tribüne gitti. kalan tek çelişki 76 numara maçları artık televizyondan bile seyredemez oldu. yıllardır yedekte bekleyen kova kalecileri unuttuk. düşünelim en kötü futbolcumuz emre çolak. takımın sağbekinde dünyanın sayılı hücum beklerinden biri var. sabri yavaş yavaş takım dışına doğru asimile oluyor.

    neco bugün muhteşem oynadı. stok’un atıp da medyanın yaktığı kınalar kurumadan unutulmaz bir gol bıraktı sivas temeltepe’ye. dikkatle baktım attığı golden sonra ne yapacak diye. kıl olduğum hareketini yapmayarak, yüzüğünü öpmeyerek bendeki kötü anıların yarısını sildi. diğer yarısını da inek yalamış saçlarını kestiği zaman silecek, ben de her gol atışında bir galatasaraylıya rakı ısmarlayacağım.
    -
  • 182
    sivasspor – galatasaray : 0 – 4 play-off’a 1,5 puan daha

    sivas, zor deplasman. her zaman zor olmuştur, hele şartlar bugünkü gibiyse. hatta şartların kötülüğü dünden başladı, takım uçakla kayseri’ye inip yola katırlarla devam etmek zorunda kaldı. bence kesin katırlarla gittiler, 11 saat otobüsle gitmiş olamazlar.

    galatasaray taraftarı takımını metre metre takip etti, sağ salim sivas’a ulaşmalarından emin olmak istedi. gecenin bir saati, o soğukta takımı bekleyen galatasaraylılar vardı, açtıkları pankart da müthişti : şampiyonluk yakın meşaleyi yakın !
    bu taraftar takımı için her şeyi her zaman yapıyor, geçen sezon bile takımı yalnız bırakmamıştı ki bu sezon mu yalnız mı bırakacaktı.

    galatasaray bu sezon zorlu deplasmanların çoğunda zorlandı, puan kaybetti. bursa, eskişehir gibi. deplasmanda kazandığımız zorlu maçlar içinde aklıma trabzon’dan başkası gelmiyor. puan kaybettiğimiz bursa ve es-es maçlarında sahalar çok kötüydü. maç yazılarında bahsetmiştim; o maçlarda uzaktan şut atmak lazımdı, bugün o şutu attık. necati ateş uzaktan kaleye şahane şandelledi.

    galatasaray pas yapan, set oyunu kuran bir takım. saha bozuk olduğunda zorlanıyor. güçleriyle değil de yetenekleriyle oynayan oyuncular için büyük dezavantaj bu sahalar. örneğin bugün emre çolak ve riera çok zorlandı. ha, fatih hoca zorlanacaklarını bilmiyor muydu, elbette biliyordu. 9 puan önde, play-off varken hoca bu riskleri kolayca alıyor, hiç çekinmiyor. yarın öbür gün havalar ve sahalar düzeldiğinde, özellikle play-off maçlarında bu oyuncular çok iş yapacak, çok. hocaya borçlandılar artık.

    sivasspor taş gibi takım. güçlü, iyi oyuncuları olan ve asıl önemlisi bir oyun şekli olan bir takım. ama kapasite sorunu yaşıyorlar. örneğin eneramo iyi bir santrafor ama maç boyu ujfalusi’den dayak yedi, kurtulamadı ujfa’nın kıskacından. grosecki iyi top taşıyor ama bir türlü sonuca ulaşamıyorlar. bir çok pozisyon için kendi yeteneksizlikleri demek haksızlık olur. inan, melo, ujfa, semih, eboue, balta ve elbette muslera’dan oluşan galatasaray savunmasından sıyrılmak kolay değil. böyle bir savunma bloğu rakibini çok yorar, hem fizik olarak hem beyin olarak.
    normal şartlarda bu tip maçlarda istanbul’un afili büyükleri maçın sonlarında havlu atarlar, mücadeleden yılarlar, yorulurlar. ama galatasaray tersini yaptı. mücadeleyi hiç bırakmadı, rakibini yordu maçın sonlarında farka gitti.

    aydın yılmaz gol attı ya, içimin yağları eridi. ne zaman taraftarının küfür ettiği futbolcu gol atsa aynı şekilde sevinirim. bir de sevmediği futbolcu gol atınca sevinmeyenler var ki, onların kafalarını suya sokup bir süre çıkarmak istemiyorum. neden? ulan sanki futbolcu zorla mı oyuna aldırıyor kendisini, anlamadınız gitti.

    ujfa da gol attı. 6 yıl sonra ilk golünü atmış ve bu sezon transfer edilen bütün oyuncular gol atmışmış.

    fenerbahçe cumartesi akşamı 6-1 kazandı ama sadece gol averajında 1 gol yaklaşmış oldu. galatasaray cuma, cumartesi, pazar ayırmadan oynayıp maçlarını kazanıyor. rakipler için büyük göz dağı. hem de geçen haftayı beşiktaş maçını kazarak sivas’a giden takım kazanıyor, dikkatinizi çekerim. puan farkı 9’muş kimse takılmıyor. neden acaba? başlarında asla bırakmalarına, kendilerini salmalarına izin vermeyen fatih terim olduğu için tabii ki.

    dikkat edilmesi gereken önemli şeylerden biri de, galatasaray takımında hiçbir futbolcunun bilerek sarı kart görmemesi oldu. öyle ya, bu hafta gençlerbirlik maçı var ama sonra arka arkaya fenerbahçe ve trabzon’la oynayacağız. sanırım fatih hoca “gelecek maçları boş verin, bugünkü maçınıza bakın” dedi. hoca demek istiyor ki; “gençlerbirlik de, fenerbahçe de, trabzon da aynı önemde maçlar benim için.”
    bu var ya, çok büyük bir tavır be. halbuki 9 puan fark yapmışım, gidip illa feneri de kadıköy’de yenmeliyim peşine düşebilirdi. hoca, şampiyonluğun feneri yenmekten daha önemli olduğunu düşünüyor ki; haklıdır. taraftar olarak değil, bir futbolsever olarak söylüyorum. yoksa, taraftar olarak bu dünyada feneri yenmekte daha çok zevk verecek az şey var.
    haaa, yanlış anlamaya meyilli arkadaşları uyarayım, fatih hoca feneri kadıköyde yenmeyi deli gibi istiyordur. ama o gün gelene kadar bunun hesabını yapmayacak.

    maç yazılarım gittikçe kısalıyor. takımı artık herkes ezberledi, biz de her maçta papağan gibi aynı şeyleri mi yazalım, yazmayalım.

    yazımı şöyle bitirmek istiyorum : aslında puan farkı 12.

    *
  • 184
    son derse girerken henuz macin skorunu bile bilmiyordum. dakika 70 gibi olmasi gerekiyordu. nedense icimde tuhaf bir rahatlik vardi. diger yandan da skoru ogrenmekten korkuyordum. neyse, son derse girdik ve yanimda oturan nepal'li kizdan internete girmek icin telefonunu kullanip kullanamaycagimi sordum. sagolsun kirmadi. sifresini falan girdikten sonra direkt livescore'u actim ve durum 2-0. ama hala 20 dakika var bitime. yine de erken sevinmemek icin derse geri dondum. dondum ama aklim macta. biraz sonra yine baktim telefona ama lanet olasi iphone hemen sifreye giriyor ve kiza da dakika basi sifre girdirerek dersten alikoymak istemedigim icin surekli bakma firsatim olmadi. 10 dakika sonra dayanamayip baktigimda bu sefer skor 3-0 olmustu. hem de aydin yilmaz atmisti. aydin bile gol atmissa o mac artik garanti diye sevinmeye basladim. 15 dakika sonra son skoru ogrenmek icin bir kez daha baktim ve mac 4-0 bitmisti. bunu kiza soyledigimde ise yorumu aynen suydu: "waov, you lot are on fire." hem de ne bicim fire. bu gazla 5'te 5 yapmamiz lazim. once gencler'i, ardindan fener'i yenerek herkesi susturmamiz lazim. ozellikle de eve gelince buse terim hakkinda yapilan orospu cocuklugunu gorunce bu farz oldu.

    edit: o degil de necati ne gol atmis lan oyle. "carsidan aldik shaqiri, eve geldik necati" diye dalga gecen fenerli ve besiktasli ibnelere girsin o gol. gelir gelmez sabahtan beri ac olmama ragmen ilk is ozetleri izledim. helal olsun butun takima. cok pozisyon da vermisiz ama muslera sagolsun gole izin vermemis.
  • 187
    maçı 3 galatasaraylı 5 fenerbahçeli arkadaş bizim evde izledik.fenerbahçeli arkadaşlar bizden daha heyecanlı tabi hesaplarına göre kardeş takımları sivas yenecek sonra kadıköyde onlar yenecek arada ki puan farkı 3'e düşecek.ağızlarının suyu aka aka maçı bekliyorlar.

    -maç başladı sataşmalar sivas gol kaçırınca ahhlar uhhlar ama bende nasıl rahatım sataşmak bile istemiyorum onlara.riera pası verdi fenerli ev arkadaşım necati naptın lan ahaha demesini biz gool sesiyle bastırdık.çocuk şok oldu bu biiiiiir dedim.tabi göt olan arkadaş orda yanında ki boştu ona pas atması lazımdı diye geveledi durdu.

    -sonra muhabbetleri sivas iyi oynuyor atacak bir tane zaten bu takım bilmem kaç maçtır gol atıyormuş size de yazarlara döndü.ujfla reyiz yazdı fenerli kısımdan kaleciye ağır küfürler çıktı.döndüm başkan korcan kalede olaydı aziz başkanını mahçup etmemek için canını dişine takardı dedim.ebele übele diye yine gevelediler.

    -tabi o sırada aydın girdi fenerli arkadaş lan aydın ne yapacak ha ha ha lan bu adamıda hala oynatıyosunuz ya diye gevelerken galatasaraylı arkadaşım yazarsa bir tane aklını alırım dedi.ve aydın'ın golü geldi.fenerli arkadaşın lafı şom ağzımı sikeyim yaaa oldu.göt olduktan sonra yine geveleyip durdular.

    -ve son gol geldi fenerli arkadaşlar izninizle biz kalkayım kardeşim dedi sessizce.kadıköy'de ki maçı da burada izleyelim sizin şu suratlarınızı görmek bana zevk veriyor dedim.postaladım.

    arkadaşlar imkanınız varsa bu sene maçlarınızı izlerken hiç değilse yanınıza bir tane fenerli alın ve onları konuşturun.böyle bir göt olmak böyle bir bozulmak yok.çünkü attığımız her gol onlara giriyor.geçen seneden sonra bana bu yüzleri böyle mor bir şekilde gösterdiği için fatih hocama sonsuz teşekkürler.
  • 189
    kötü bir saha zemininde, sivas gibi zorluk bir deplasmanda oynanması gereken en doğru ve güzel futbolu oynadığımız maç oldu. zamanında attğımız akıl dolu gollerle işi bitirdik.

    necati'nin 30'lu yaşlarının verdiği tecrübesini allah'ın verdiği yeteneği bütünleştirerek attığı gol ateşi yakmıştı. sonrasında biraz şans golü olan ve kalecinin uzanamadığı yere giden topla ikinci golü atıp rahatladık. sonrasında necati'nin yine tecrübesini konuşturup yaptığı asistle gelen golle galibiyeti perçinledik. sonrasında selçuk inan al bunu da at diyerek verdiği pas sonrasında klasik necati golü izledik.
  • 190
    --- alıntı ---

    galatasaray, spor toto süper lig'in 29. haftasında sivas 4 eylül stadı'nda sivasspor'u 4-0 mağlup etti. takımımız,necati ateş (2), aydın yılmaz ve tomas ujfalusi'nin golleriyle sonuca gitti. bu galibiyetin ardından puanını 66'ya çıkaran galatasaray, en yakın rakibi fenerbahçe'nin (57 puan) önündeki liderliğini devam ettirdi.

    sivasspor - galatasaray karşılaşmasının öne çıkan rakamları ise şu şekilde oldu:

    %91,7 – galatasaray, bu sezon kadrosuna kattığı 12 oyuncunun 11’inden gol katkısı aldı. johan elmander, 11 golle takımımızın en skorer ismi olurken; selçuk inan ve felipe melo 8’er kez fileleri havalandırdı. ara transfer döneminde takıma katılan necati ateş’in beş gol attığı galatasaray’da emmanuel eboue ve engin baytar ikişer kez gol sevinci yaşadı. ceyhun gülselam, sercan yıldırım, albert riera, yiğit gökoğlan ve tomas ujfalusi ise birer gol attı. kaleci fernando muslera, gol atamayan tek transferimiz olarak kaldı. galatasaray, böylece yeni katılımlarda %91,7’lik bir gol oranı yakalamayı başardı.

    %100 – galatasaray, ara transfer döneminde yaklaşık beş senelik aranın ardından tekrar kadrosuna kattığı necati ateş’ten beş maç sonunda %100’lük bir gol performansı aldı. takımımızın formasıyla 104. lig maçına çıkan tecrübeli forvet, 52. ve 53. golünü sivas’ta attı. galatasaray’daki ikinci döneminde beş hafta sonunda beş gole ulaşan necati ateş, üst üste üç deplasmanda maçında (gaziantep, mersin 2, sivas 2) skor üretmeyi başardı.

    10 – en yakın rakibinin dokuz puan önünde yer alan galatasaray, bu sezon ilk dört sırada bulunan diğer üç takımla oynadığı dört maçta üç galibiyet ve bir beraberlik aldı. söz konusu karşılaşmalarda toplam 10 puan kazanan takımımız, böylece ikinci sıraya 9, üçüncü ve dördüncü sıraya ise 17’şer puan fark yapmayı başardı.

    12 – galatasaray orta sahasının başarılı ismi selçuk inan, sivasspor maçında da skora katkı yapma geleneğini sürdürdü. türkiye’nin bölgesindeki modern yüzü, karşılaşmanın son dakikasında necati ateş’e verdiği gol pasıyla bu sezon 12. asistini yaptı. ayrıca sekiz golü bulunan selçuk inan, galatasaray’ın 58 golünün 20’sine direkt etki etmiş oldu.

    15 – süper lig’in ilk yarısında sivasspor’u mağlup ederek dokuz maçlık galibiyet serisine başlayan galatasaray, dört haftalık sekansta bir galibiyet elde ettikten sonra, üst üste beşinci galibiyetini ve 15. puanını sivasspor’a karşı aldı. son 18 haftada 15 galibiyet ve iki beraberlik elde eden takımımız, bu süreçte toplam 47 puanı hanesine yazdırmayı bildi.

    17 – galatasaray’da tomas ujfalusi ve aydın yılmaz, bu sezon ligde ilk kez gol sevinci yaşadı. sezon boyunca 15 farklı oyuncusundan skor katkısı alan terim’in takımında bu sayı, sivas deplasmanındaki performansın ardından 17’ye yükseldi. galatasaray’ın golcüleri şu isimler oldu: johan elmander (11), selçuk inan (8), felipe melo (8), milan baros (7), necati ateş (5), emre çolak (3), emmanuel eboue (2), engin baytar (2),gökhan zan (2), kazım kazım (2), ceyhun gülselam, semih kaya, sercan yıldırım, albert riera, yiğit gökoğlan, aydın yılmaz ve tomas ujfalusi. takımımızda 1000 dakika üzerinde süre almasına karşın bu sezon henüz gol atamayan üç isim kaldı: fernando muslera, hakan balta, sabri sarıoğlu.

    45 – galatasaray, bu sezon süper lig’de ilk yarısını önde geçtiği 15 maçın tamamında kalesini gole kapadı. takımımız, bu karşılaşmaların sonunda 45 puanı hanesine yazdırdı. terim’in takımı, ligdeki 20 galibiyetinin 15’inde sonucu ilk yarıda aldı: samsunspor (1-0, 3-1), eskişehirspor (1-0, 2-0), ankaragücü (2-0, 3-0), bursaspor (1-0, 2-1), kayserispor (1-0, 2-0), sivasspor (1-0, 2-1), fenerbahçe (2-0, 3-1),trabzonspor (2-0, 3-0), orduspor (1-0, 2-0), karabükspor (2-0, 5-1), ankaragücü (2-0, 4-0),kayserispor (1-0, 1-0), mersin idman yurdu (1-0, 3-1), beşiktaş (1-0, 3-2) ve sivasspor (1-0, 4-0).

    358 – galatasaray’ın sivasspor maçındaki üçüncü golünü atan aydın yılmaz, son olarak 13 mart 2011 günü gerçekleşen ankaragücü karşılaşmasında gol sevinci yaşamıştı. 24 yaşındaki oyuncu, böylece 358 gün sonra ilk kez galatasaray adına skor katkısı yaptı.

    2006 – sivasspor karşısına galatasaray kaptanı olarak çıkan tomas ujfalusi, maçtaki ikinci golü atan isim oldu. sarı-kırmızılı formayla bu sezon ilk kez gol sevinci yaşayan çek yıldız, kariyerinin son lig golünü 5 kasım 2006 günü serie-a’da fiorentina için atmıştı. roma olimpiyat stadı’nda oynanan maçta takımını roma önünde öne geçiren ujfalusi, daha sonra 3-1’lik mağlubiyete engel olamamıştı. tecrübeli savunma oyuncusu, italya kariyerinin ardından üç sezon forma giydiği la liga’da gol atamasa da atletico madrid adına recreativo huelva ile oynanan kral kupası maçında rakip fileleri havalandırmıştı.

    --- alıntı ---

    kaynak: http://www.galatasaray.org/...rlig/haber/12734.php
  • 193
    yatağımda hasta bir halde takip ettiğim maçtı. finrod ile üsküdar'da birlikte izleriz diye sözleşmiştik fakat o da hastalanınca herkes kendi başının çaresine bakmak zorunda kalmıştı.

    taraftarlarımız göt donduran sivas soğuğunda*, takımı kalacağı büyük otel'e doğru girerken meşaleler ve pankartlar ile karşılamıştı. maça gelirsek, tıpkı 3 ocak 2012 galatasaray ibb maçında olduğu gibi sahaya sarı forma-kırmızı şort kombinasyonu ile çıkan galatasaray, saha çizgileri kömürle belli edilmeye çalışılmış 4 eylül stadı'nın kötü zemininde, maçın henüz başında yediği ataklara fernando muslera'nın kaledeki üstün performansı ile cevap vermiş, çok geçmeden albert riera'nın ortasında necati ateş'in harika vuruşu ile ilk golü bulmuştu.

    ilk yarı bu golle bitmiş, ikinci yarı sivasspor yeniden atağa kalkmış, muslera kalesinde devleşmeye adeta and içmişti. selçuk inan'ın kullandığı bir kornerde top semih kaya ve kadir bekmezci'nin kafasından sekerek tomas ujfalusi'nin önünde kalmış, big chef sağ ayağının içiyle topa vurmuş ve sivasspor kalecisi stefan senecky'yi mağlup etmişti. bu aynı zamanda onun galatasaray kariyerindeki ilk ve son golüydü.

    sivasspor baskılarını yine arttırdı, muslera kalesinde yine dev bir adamdı... kendi ceza sahası içinden kullandığı vuruşta sol kanattaki riera'yı gördü. riera 45-50 metreden gelen topu kafayla necati'ye indirdi. necati çalımlar ata ata sivasspor ceza sahasına kadar geldi, sağdaki aydın yılmaz'ı gördü ve pası ona verdi. aydın'a da sadece kaleye vurmak kalmıştı ve üçüncü gol de böyle geldi.

    4 eylül'ün maraton tribünü sinirinden sahaya kartopu atıp bizimkileri falan vurmaya çalışıyor. ama buna da en iyi cevabı selçuk'un arapasında dördü bulan necati veriyor...

    öyle öyle farka giderek sivas gibi zor bir deplasmanda 3 puanı hanemize yazdırıyoruz. o sezonun en anlamlı deplasman galibiyetlerinden birisi oluyor. tabii ki bir 15 gün sonra türkiye kupası'nda* bunlara elenmek ne kadar saçma bir durum olsa da ''olur öyle'' diyerek yolumuza bakıyoruz...

    http://www.ligtv.com.tr/...alatasaray-mac-ozeti
  • 194
    yılların karın ağrısı sivas deplasmanından 4-0'lık farkla çıkıp o senenin bambaşka olduğunu, o sene çokça yaptığımız gibi, bir kez daha ilan ettiğimiz maç. sarı forma-kırmızı şort gibi mükemmel bir kombinasyonla sahaya çıkmıştık. sivas 4 eylül stadı'nın alttan ısıtma sistemi o maçla görücüye çıkmış, saha zemini ile tribünler arasındaki adam boyu kara rağmen saha zemininde taç çizgisi paralelindeki bir hat haricinde en ufak bir birikinti ya da kalıntı olmamıştır.
  • 198
    hava istanbul'da bile buz gibi. donuyoruz. ama takıma güvenimiz tam. herkes zor da olsa kazanacağımızdan emin.

    mart ayında sivas'da sivasspor'a 4 tane salladığımız maç. bu maça bakıp imreneceğim aklımın ucundan bile geçmezdi. şimdi oynansa maç uzun süre 0-0'a kilitlenir ve 70'den sonra bizim savunmada birinin kademe hatası nedeniyle golü yeyip tertemiz 1-0 kaybedeceğimiz maç olurdu.

    insan net deplasman galibiyetlerini özlüyor, necatiyi özlüyor, elmanderi özlüyor...
App Store'dan indirin Google Play'den alın