• 1
    bir çarşamba günü oynanmış olan atatürk olimpiyat stadı'nın açılış maçında galatasaray, rakibini berkant göktan ve arif erdem'in golleriyle 2-0 yenmiştir. bu maçta aynı zamanda seyirci rekoru da kırılmıştır.

    o maçta bulunmuş biri olarak şunu söyleyebilirim; maçtan çok, hatırladığım şey, maç sonunda saatlerce yol yürüdüğümdü.

    ekleme : maç biletini saklıyormuşum, şimdi rastladım kendisine, nostalji yaptım.
  • 16
    aek'nın, beşiktaş'ı 5-1 mağlup ettiği gün oynanan müsabaka. biri türkiye'de, diğeri yunanistan'da olmak üzere iki türk ekibi, iki yunan takımıyla oynamış; beşiktaş darmadağın olurken, biz daha güçlü bir rakip olan olympiakos'u berkant göktan ve arif erdem'in golleriyle 2-0 yenmiştik. berkant'ın attığı gol, maçın "olimpiyat stadı açılış müsabakası" olması münasebetiyle bu stadyumda atılan ilk resmi gol olarak tarihe geçti ya da biz öyle sandık, şimdilerde ne bu stadın ne de berkant'ın bir önemi var.

    şampiyonlar ligi ön elemesinde eşleşip elediğimiz vllaznia'dan, o maçta beğenerek anlaştığımız ama transferini isteyen lucescu'yla çalışma şansı bulamadan kendisini terim'in kadrosunda bulmuş klodian duro, bu maçın 60. dakikasında oyuna alınmış, uzaklardan çektiği şutun sonrasında 20 dakika oynamasının ardından 80. dakikada oyundan çıkarılmıştı. fatih terim, boşta arkadaşı varken böyle şutlar çekmemesi için duro'yu defalarca uyardığını ama duro'nın dinlemediğini söylemişti. sonra duro malatyaspor'a gitti, ilk maçında yine benzer bir yerden şut çekip rüştü'yü avladı, fenerbahçe'yi 2-0 yendiler. tabi, bizim rakibimiz fenerbahçe olmadığı için çok önemi yoktu. bizim rakibimiz, entry'nin başında beş yediğinden bahsettiğim beşiktaş'tı. malesef binbir türlü saha içi ve saha dışı olayın etkisiyle şampiyon oldular.

    oysa, şampiyonlar ligi'ndeki barca maçına kadar iyi başladığımız ve iyi gittiğimiz, hatta sonunda da takım oturunca iyi oynadığımız bir sezondu ama 34 maçta alınan 77 puan yetmedi.
  • 4
    aldığım ilk fotoğraf makinasıyla koşa koşa gittiğim maçtır. bolca güzel kare yakalamışlığım da vardır üstelik. maçı 2-0'lık net bir galibiyetle galatasaray kazanmıştır, lakin benim de içinde bulunduğum bir kısım kişiler arif erdem'in 2. golünü gidilen stadtan değil de ertesi gün tv'den verilen maç tekrarıyla görebilmiştir. "hulen hem maça gidiyorsunuz hem de erkenden kaçıyorsunuz" demeyin. zira hem atatürk olimpiyat stadı'nın eşsiz(!) konumu, hem yolların ve gerekli güzergahın tam olarak işlevsel olmaması ve birtakım akıllı insanların toplu taşıma araçlarını kullanmak yerine 4 kişi kontenjanlı hususi araçlarını tek koltukla kapatıp gaza basmaları, maçtan erken çıkarak aştığımız tepecikleri daha anlamlı kılıyordu. zira erken kaçış sonrası ileri adım koşmanın nafakası körüklü iett otobüslerinde ağırlığımızca bir yer kapabilmekti. gecenin bir vakti otobüslerle eve dönme çilemizin yanında, otobüsün içinde dönen galatasaray muhabbetlerine kulak vermek tüm sıkıntımızı gideriyordu o gece için. tüm bunlar vuku bulurken yıl 2002'ydi. şimdi o stadta ve çevresinde ne değişti peki demeyin, inanın ki cevabı beni aşar.

    dipsos olarak şu notu da sıkıştıralım. maçı izleyen biletli sayısı 79.000 olarak açıklanmıştı ve o sayı o gün için türkiye sınırları içerisinde herhangi bir maçtaki seyirci rekoru olarak tarihe geçmişti. kaldı ki bu rekor tüm hızıyla devam etmektedir. altındaki imza da galatasaray'a aittir elbette.
  • 15
    gidişinde trafiğe şans eseri yakalanmadığımız ama dönüşünde ızdırabın kralını çektiğimiz maçtır. kapalı üstte takımların sahaya çıkmasını bekler iken yıllardır samiyen kapalısından sahaya bakanlar olarak, olimpiconun üst kapalısı bize sanki uçaktan bakıyormuş hissi vermişti. hatta maç öncesi ısınmak için sahaya kırmızı antreman forması ile çıkan olympiakos takımı ilk başta bizim takım sanılmış, yoğun alkış ve "alemin kralı geliyor" tezaruhatı ile karşılanmış gerçek fark edildiğinde ise yerini yoğun ıslık almıştı.
  • 6
    dört sene üst üste şampiyon olduk'un galatasaray tribünlerinin playlistinde önemli bir yer tuttuğu, takımın da bu özelliğinden bir şey kaybetmemiş olduğu bir dönemde oynanan karşılaşma. trafik ve ulaşımla ilgili çileler bir kenara, tribünlerin maç boyunca dört sene üst üste şampiyon olduku karşılıklı söylemeye çalışması 2002 yazının türk futbolu adına en acıklı olaylarından biridir.

    edit:imla
    edit: o kadar da kötü değilmiş aslında
    http://www.youtube.com/...&feature=related
  • 2
    gidip de maça giremediğimiz, bırakın girmeyi stadı bile göremediğimiz lanet şey. trafiğin yolun neresinden başladığını hatırlamıyorum bile. gerçi doğru dürüst yol da yoktu ama neyse. emniyet şeridi olmasa zaten yetişmeyi umacak bi yakınlığa bile ulaşamayacaktık ama birçok kural ihlaliyle anca yolun bir kısmını gelebildik. ha vardık ha varacağız derken baktık ki bir polis araçlara yardımcı oluyor. babam hemen sordu:
    b: ya sabahtan beri geliyoruz hala ulaşamadık nerede bu stad?!
    p: 2 km kadar ileride. zaten tabelalar yardımcı olacak size.
    b: iyi peki teşekkürler.

    yola devam ediyoruz. 2 km oluyor 20 km, ortada ne stad var ne birşey. dağ taş araba, her yer trafik. saate bakıyoruz maç başlamak üzere. biraz daha ilerliyoruz ve görüyoruz ki herkes arabasını yolun ortasına parketmiş yürüyerek gidiyor stada. babam yürüyenlerden birine daha soruyor:
    b: stad nerede? yakın mı?
    adam: valla şu tepenin arkasındaymış işte biz de yürüyerek gidiyoruz yol falan tıkalı zaten.

    saate tekrar bakılır. maç zaten başlamıştır. tepesi atan babam keskin bir u dönüşüyle ters yola girer ve kaptırdığı gibi eve döneriz.
  • 3
    insanların saatlerce yol yürüdüğü, stada girebilen kalabalık kadar birçok insanın da yollarda perişan olduğu; buna rağmen galatasaray dergisinde hakkında "evime dört saatte dönebildim, evim bursa'da bu arada. emeği geçen herkese teşekkürler" şeklinde bir maile yer verilen maç. o maçtan sonra internette olimpiyat stadı hakkında türlü projeler geliştirilmiş; 9-10 kişi helikopter kiralamaktan karavanla birkaç gün önceden gidip konaklamaya, otoparkta çadır kent kurmaktan civardaki arsaları ucuza kapatıp otel dikmeye kadar birçok yaratıcı fikir ortaya çıkmıştı. sırf galatasaray orada diye insanlar alakasız bir yaz günü, hem de haftaiçi bir günde stada girebildiği kadarıyla 79000; yolda kalıp stadı bile göremeyen kalabalığı da sayarsak tahminen 85000 insan hiç bilmedikleri bir maceraya atılmış, iki tepe arasındaki bir oyuktan o stada gitmeye çalışmış, muhtemelen şampiyonlar ligi finali dahil en büyük kalabalık toplanmıştı.
  • 12
    bugun hava ulke genelinde soguk, kar ve yagmur yagisli. aklimizda derbi var. fakat eskileri kurcalarken aklima geldi, olimpiyat stadinin acilis maciydi bu mac.
    allahim o ne kalabalikti. bilet sayisi, resmi olarak aciklanan seyirci sayisi falan kulliyen yalan. simdi rakam versem abarti diyecekler olabilir, ama bu kadar seyircinin oldugu baska bir mac sanmiyorum olsun. bileti olup da kacak girenler vardi hatta. biletle kim ugrascak gise kuyrugunda deyip, tel orgulerden atlayanlar vardi.
    maca gidis sorundu ama sabahtan itibaren gidenler falan derken yogunluk pek anlasilmamisti.
    ama mactan sonra, herkes ayni anda cikinca, oyle bir kalabalik, yogunluk ki, olmaz boyle bir sey. gece kacta evdeydim hatirlamiyorum.
    ertesi gun gazetelerde rekor falan diye mansetler atilmis, stada yuruyerek giden kalabaliklarin olusturdugu fotograflar paylasilmisti.

    orta cag'da olsa boyle kervan gorulmemistir yeminle.
    zaten stada tek bir yol vardi baglanan, o da iki seritli, insaat halinde. ona da millet arabasini park eden mi dersin, seyyar saticilar mi dersin, yolda yuruyen yayalar ki dersin...

    2-0 kazanmistik ama macla ilgili tek hatirladigim sey yuruyen kalabalik ve duran arabalardi. he, bi de durbun lazimmis maci izlemek/izleyebilmek icin.

    tabi bu kalabalikta olimpiyat stadini merak etmenin payi vardir ama en buyuk pay imparator'un geri donusuydu. allah ayirmasin bi daha.
App Store'dan indirin Google Play'den alın